28 Mayıs 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

28 Mayıs 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

8 Sayfa SON POSTA Şoförler “Klaksonların kaldırılması |Ctüdelere geçit yerteri yapılacak kazaları çoğaltacak Ş_,, diyorlar (Baştarafı 1 inci sayfada) girdiğini Şoförler, görüyoruz. rinin kisık sesini işittiremeyince, yerlerin- | kaldırılmazsa, korna den iniyorlar; ve aralarından bir heyet sa- | İstanbul şoförlerinin - parmaklarına çerek, kendilerine geçit vermeyan vurdum dum duymaz — yolcudan, — «kenari — selâ- meth e çekilmesini istirham ediyorlar. Ve halden anlar bir muhatap — bulur bulmaz da: — İstirham ederiz, diyorlar, dünyaniın bangi tarafında biçare ötomobiller, dilsiz birer dilenci gibi dolaşırlar? Ve omuz kirip göz kırpürak sörüyor-« ları — Eğer Muhiddin Üsündağ, Viyana soyahatinden klâkson duymadıysa kabahat biz de mi? İnsan bunlara kulak — verince anlaıyor ki, İstanbulda asıl — gürültü, klâksonların #usturuluşundan sonra kopacaktır. Ve eğer, siz konuştuğum şoförlerin ce- — vaplarına göz gezdirirseniz, bu son sezi- Bimi isabetsiz bulamıyacaksınız. * İlk muhatabım, Tevfik Sağlamın şolörlü Avni oldu: — Şu, Aka Gündüzü bir görstem, elle- rini sevgili dudağı gibi öpeceğimi diye #öze başladı, ve ilâve etti: — Onun dediği gibi, biz de şoför eski abalının yerini almıştır. Eskiden — &evur &- balıyan idi. Şimdi «vur şoförele ... Nite - kim işte, durup dururken vurdular şoföra İstanbulun gürültüden kurtanrlması için wakitsiz öten horozlardan Öönce feryada Başlayan seyyar satıcılar susturulacak, ve kulak zarlarını radyo parazitleri gibi 2e- deleyen yük arabalarına lâstikli tekerlek- ler takılacaktı. Fakat gene işin kolayını tercih ettiler, ve gene vurdular şoföre.... izden kazalar çoğalacakmış, şa - förler için hem direksiyornu, hem de kor« nayı kullanmak zor olacakmış ve korna se- #i, davul zurnaya bile kulak asmayan yol- sulara sivri sinek saz gelecekmiş: Kimin Umurunda?.. Bizde öyle yolcular vardır ki, kulağı- nın dibinde yarım saat klâkson çalarsın da, yarım santim kenara çekilmez. Klâk- son da kalkınca, seyredin siz dünyayı Eğer İstiklâl caddesinin orta yerine tırları serip. gramofonları kurup, gişeleri açıp da «kaldırım safasınar kalkışmazlar- #a yuf olsun bana! * #Memur» korkusiyle sağlam adres ver- mekten ürken şoför Hüs — Vaz geçtins Repsindan, diyor. Yanı- mızdan geçerken nisbet oldun diye klâk: #on çaları resmi plâkları otomabil şoförle- cakaları bile yeter Hole ahalinin alayı... Hızli gidemedi- ğimiz için peşimize takılıp: — Vank, vanki... Diye bağıranların haddi hesabı yok... Zavallı şoförler, peşlerinden: — Voyvo çekilen salaklara döndüler.. Yine bu emir yüzünden, işi bırakmak mecburiyetinde kalanlar bile var.. Çünkü klakson çalamayınca, kaza çı- karmamak için kağnı arabası gibi ağır gitmekten başka çara kalmıyor. Bu yüzdendir ki iki gündür, otomobil mlası sayılmıyor. Daha bir Müşteri gelmişti. Ümitle ka- Piya sarıldım. Birisi adımını basamağa e- tarken öteki mani oldu, ve: — Birak birader, dedi, bana — vapuru mu kaçırtacaksın?... — Yetiştiririz beyimi diyecek oldum. © beni istihfafla süzdü, ve: — Tramvaydan, tabanvaydan gidecek halin yok a? dedi. Onlar uzaklaşırken, klaksönümün ko- Puk teline baktım; baktım — da gözlerim doldu. Hüzeyin, hırsından daha yeni yaktığı sigarasını fırlatarak ilâvo etti: — Bir şoför Murteza vardır: Sen git de onunla da bir konuş... Önun eli olduk- ça kalem tutar... Arada sırada şür mür de giziştirir. Dün akşam kahvede: — Birader, diyordu. koparılan, klâk « vön teli değil, bu mesleğin can damarıdır! Zavallı kalemine güvenip şoförlikten ayrılmak niyetinde amma, gel gör ki, şür direksiyon kadar da karın doyürmiyor - muş! çabuk x 1892 numaralı taksi şoförü Halil * — Birader, diyor, şimdi korna çalın « ©a bizi bisiklet zannediyorlar. Ve bittabi kıllarını bile kımıldatmıyorlar. kornala- | vede çayımı üstüme döktüm. Eğer bu usul yaş elleri gibi tirtir titriyor: Demin kah - bütün felç çalmaktan, gelecek! » Doktör Süreyya Hidayetin şoförü Kâ- mil de, etlerinde, diğer meslektaşları kadar hararetli: — Bugün, diyor, dört sesli klâkson kullananlar var. Ve bazı kornalar, o dört ağızlı klâksonları bile — bastıracak lıdır% yüksek scs çıkarıyorlar: Bu itibarla, ben- ce yapılabilecek şey, © lüzumundan çok fazla ver çıkaran — klâüksonları, kornaları Klâksonları — susturmak, çok tehlikelidir. » Va, çok değil, bir ay sonta çıkarılacak bir kaza istatistiği, bu tehlikenin ne kadar büyük olduğunu çok geç ve çok aci bir şekilde ispat edecektir. * Şişlid, Halüâskâr Gazi cuddesinde 348 numarada oturan 2133 numaralı taksi 304 förü Kenan da kazaların çoğulacağı kana: atindedir : — Muhakkak ki, diyor, taksi kullanan- lar, en az klakson çalan şoförlerdir: Çün- kü onlar, benzinden iktisad için, klakson düğmesine mümkün mertebe az parmak basarlar. Fakat yüz metre uzakta bir tavuk gö- tür görmez puslayı şaşıran acemi ve ama- tör şoförler için, klakson düğmesi, — can kurtaran simidi gibi bir şeydir. Şimdi, klakson çalamayınca, — bütün bütün sağir kesilecek olan yolcularla kar- şılaşacaklar, ve tabil âyda dört tane ye-| rine, günde sekiz tane kaza çıkaracaklar! Onların, kornayı çalabilmek için, e- kiden iki elle kullanamadıkları direksiyo- nü tek elle idareye mecbur kalacaklarını da düşünürseniz. kolayca kabul edersiniz ki, İstanbullular, gürültüden kurtulmak (- çin &n müthiş tehlikelere maruz kalmış- lar, yani yağmurdan kaçarken doluya tu- tulmuşlardır. * Elliye yakın göförden, hemen ayni şi- küyetleri dinledikten, ve uzun uzun diktan sonra, bu karardan memnun olan bir tek şöför bulabildim. Evet, koca İstanbulda, — klaksonların #usturulmasından memnun olan yalnız bir | tek şoför var, Ve o tek şoför de Muhiddin Üstün- dağın şoförü Receptir. Recep: — Bu karar yüzünden kazalar azala- caktır. diyor. Ve ilâve ediyor: ara- — Ötamobiller yavaş — gidecekti yüzden, halk hem ezilmekten, hem tüden kurtulacaktır, Ben, kulağının dibinde birdenbire zır« layan klakson sesinin korkusuyla çocukla: tını düşürmüş biçare hâmileler, ve kalb- leri durmuş zavallı hastalar bilirim. Şoför- lerin bu karardan memnun olmayışlarının sebebi yavaş yavaş gitmeğe mecbur - ka: lışlarıdır. Çünkü yavaş giden araba, daha fazla | bönzin sarfeder. Masmafih, biraz düşünseler, görecek- letdir ki, kurtuldukları klaksön — masrafı: yavaş gitmek yüzünden sarfetineye mec- bur kalacakları fazla benzin — parasından çok çok kabarıktır: | Çünkü klakson-ayda bir defa — olsun | tamir ister. İkide bir balvini bozulur, plâ- kası çatlar, plâtinleri aşınır. Hafbuki kornanın böyle masraflı kül-İ fetleri yoktür. Kotna, klakson gibi, Avru- pa malı dağil, yerli malıdır! * Ben dün, şoföründen sonra Muhiddin Üstündağı da gördüm, ve undan bu şikâ- yetler hakkındaki mütaleasını öğrenmek istedim. Fakat Muhiddin Üstündağ, bu husus- taki düşüncelerini söylemeyi, başından a- şan işlerinin daha müsait bir gününe tehir etti. Fakat klaksonlarına kavuşabilmek için Çurpınan biçare şoförleri boş bir ümide düşürmemek için ve esefle ilâve edeyim ki, ben Mubiddin Ümtündağın yüzlünde bu İkararı kaldırmak niyetinin en küçük — bir izini bile sezemedim! Selim Tüvfik On yıl hapis yatacak Edirne kapıda Necip adlı birisini öldürmekten suçlu Bahervan Yanakı- Hem biz korna mı çalacağız, direksi -|Nin nadzen yapılan duruşmasi dün bit- yon mu kullanacağız?, , — Dün akşamdanberi parmaklarım, ğ Eaka a n N DA ar| miş, Yanakı on sene ağır cezaya 38 lira para cezasına mahküm edilmiştir. Belediye evvelki akşamdan beri otomobillerin klâkson, vapurların da düdük çalmalarıni tmennetmek sureti - le sesizlikle mücadeleye girişmiştir. ( Şimdi halkin korna sesine alişana kadar bir çok kazalat ölmâsı mühte - meldir. Bu mahzuru gidermek için u- mumi caddelerde piyadelerin bir teli- liye maruz kalmadan bir kaldırımdan diğerine kolayes geçmesini temsin İçin caddelerin münasip yerlerine geçit için işaretler konacak ve bu mahaller mühtelif tenklerde boyanacaktır. Bu süretle herkes bir kaldırımdan diğeri- ne istediği yerden geçmiyecektir . Belediye gürültü mücadelesine de - va medecektir, Gemi tamiri ücretleri indirilecek İktisat Vekâleti baş müşaviri Von - derporten, vekâletin Haliçteki fabri - ka ve havuzlarındaki gemi inşa ve tamir masrafları ücretinin indirilmesi ve rasyonel bir şekilde çalıştırılması için bir rapor hazırlamış ve bunu ve- kâlete vermiştir. Ş_ilı cinayet davası Yedi ay evvel Şilede Ömer isminde birisini öldürmekten suçlu Bayramın ve kendisine yardım etmekten suçlu Mecidin muhakemelerine devam edil- miştir. Dinlenen 70 yaşlarında Mehmet Ali ismindeki ihtiyarın — ifadesindeki sözlerin doğru olup olamıyacağı an - cak gözlerinin muayenesinden sonra anlaşılabileceğinden bunun muayenesi ve şahitlerin celbi için muhakeme baş- ka güne bırakılmıştır. Halk oyunları ve musikisi Konservatuvar, bu sene halk musi- kisi ve halk oyunlarına fazla ehemmi- yet vermeğe ve bunun için Anadolu- da mühim tetkiklerde bulunmağa ka - tar vermmiştir. Konservatuvar muallimlerinden.bir grup Anadolunun muhtelif yerlerini dolaşacak ve halk musikisini notaya alacaktır. Diğer taraftan millt oyun - larla beraber milli elbiselere de ehem- miyet verilecek ve bunlar filme âalına- caktır . Bükreşe seyahat Turing Klup, 31 Mayısta açılarak 9 Haziranda kapanacak olan Bükreş sergisine tertip ettiği seyahat için, Ti- caret ve Sanayi Odasıniın koalylıklar göstermesini istemiştir. Sergiye ön beş kişinin iştiraki temin edildiği takdirde, bu seyahat yapıla < Bir Doktorun Günlük Notlarından El avuç içi kaşıntıları Bir hasta, Avuçlarında yanmadan ve kaşınma- dan o kadar muztarip ki âdeta bir iti: yat şeklini aldığını söyliyerek bu der- dine bir #on verilmesini istiyor. Küçüklük hayatını ve geçirdiği “hasta- likları dinledim. Belli başlı kızamık ve bir kaç sene de stma geçirmiş. Yirmi dört — yaşında 1,68 boyunun kilotu 51 geliyor. Ren- gi tabil değil, kansızlık yüzünden o - kunuyor. Kara ciğeri ve dalagı hali tabüden fazla büyücek, kabız çekiyor. Küçüklükte ve yirmi yaşına kadar biraz açlık buhranı geçitmiş... Kanszlık ve eeki sıtmanın — bıraktığı kan borukluğunu dahilen kinin ve ge- nofortin verdim ve iki seri de demir ve kan seromları tatbik ettim. Soğuk su duşları deveranı düzeltti kuvvetlendir- di. Ve asabi tabiatte gelen bu «el ka- gıntısır hastalığı da geçti. (Baştarafı 1 inci sayfada) Demiryolları Vekil, şimendifer inşaa'ı hakkında ma- lümat — verirken Filyoslan “Zonguldağa doğru Çatal ağzına kadar 13 kilmmetre- lik yolun bu sene bitirileceğini, bu suretle Asadoluda kömür nakline başlanacağını müjdelemiştir. Ali Çetinkaya, 940 senesinde bitirile- ceği bildirilen Sivas - Erzurum — hattının bu tarihten bir buçuk sene evvel — ikmal edileceğini, Malatya iltisak — hattının da bu sene için bitirileceğini söyleyerek —de- miştir ki: Şu halde Diyarıbekir - Ankara hattiyle Malatya, Sivas, Kayseri, Ankara ve ayni zarnanda da Samsun istikametinde - olarak Diyanbekiri İstanbula 200 kilometre ka- dar yaklaştırmış olacağız. Lokomotif Burdurda Vekil Antalya hattının da inşası ilerle- mekte — olduğunu, Burdüra — lokomo- tifin getirdiğini yakında küşad tesmi ya- pılacağını söyledikten sonra demiştir. ki: Yakında — resmi — küşadını — ya- Pacağız. — Antalyaya — kadar — olan ki- sım — için fevkalâde — tahsisat verilmek suretile inşasına devam edeceğiz. Mut - lâk surette devam edilecektir. Bunu res- men bu kürsiden hükümet namına söyle- yebilirim. Bazı kalası dar incanların, ace- ba burada kalacak mı gibi düşüncelerini işitiyoruz. Böyle bir şey yoktur. Tabiatile devam edecektir. (Bravo sesleri). Köprüler Ali Çetinkaya yeni batlar hakkında i- zahat verdikten sonra yeni yapılan — köp- rüler hakkında malümat vermiş. 935 se- nesinde kârgir ve demir olmak üzere 21 köprü ihale edildiğini söylemiştir. Şose Yolu Vekil, yol inşaatı için 935 — senesinde (2,380,000) lira bedelle ihale yapıldığı- | vi söylemiş. İstanbul - Edirne, Trabzon -| İzan transit, Ankara - Baraj yolları hak- kında malümat vermiş, Trakyada — yapıl- mak üzere olan yoldan masda genel kur- may başkanlığının 350 kilometrelik bir yol daha istediğini bildirmiştir. Su İşleri Ali Çetinkaya su işlerinden bahseder- ken Nafianın elinde iki büyük su işi bu- kunduğunu, birisi küçük Menderes havza- sının temizlenmesi ve Cellâd gölünün ku- rutulması, diğeri de Nilufer suyu ve onun temizlenmesi işi olduğunu, 936 senesinde bu işlere devam edileceğini söylemiş; diğer su işlerinden bahsetmiştir. Yapı — İşleri Yapı işleri hakkında malümat veten Vekil, merkezde (1,700,000) 1liralık bir işin murakabesi yapıldığını, — vilâyetlerde de iki milyon 822 bin liralık iş yapılmak- ta olduğunu, İfen memurları — vasıtasiyle bu işlerin de murakabe edilmekte oldu- ğunu, , yeni devlet idaresi binalarının sis- temlorinin bir olmasına dikkat edildiğini söylemiştir. İmtiyazlı Şirketler İmtiyazlı şirketlerden bahseden Ali Çe- tinkaya bunlarla hak ve menfaat esası üze- rinde mücadeleye ve anlaşmaya devam e- dildiğini, İstanbul — elektrik — su şirketinin 1925 senesinde hasılâtı iki milyon 777 bin lira iken 1935 senesinde 5 milyon küsur Tiraya yükseldiğini söylemiş ve: eŞirketlerde halli lâzam gelen bir su- mal devam etmektedir.» Diyerek tari- işlerinde şirketlerin çıkardıkları müşkü- lâttan bahsetmiştir. Şark Demir Yolları Edirne Saylavı Doaktor Fatma Menikin sunli Üzerine Ali Çetinkaya Şark demiryol- ları şirketiyle devletin hakkına, meniaat ve şereline uygun olarak, yakında müzakere- Betç K. Türker (Afyonkarahisar) — müuhterem bakan buyurdülar — ki, elektrik şirketinin hamlâtı gittikçe artıyor. Bu ha- sılât ne oluyor. B. Mehmedin. B. Ahmedin cebinden çıkıyor, — M. Piyerin, M. Pol'ün cebine gidiyor. Muhterem ve azimkâr ba- kanın himmetiyle ve lâtlu ile yapılan bir gok işlere şahit olduk. Bu elektrik şirketi- ni de millileştirmeğe bir mani var mıdır? Sonra koca merkezi hükümet olan An- karada bile elektrik ziyası bir ecnebi şir- ketin elindedir. O, işletiyor bunu da ban- deniz muvafık görmüyarum. —Bu hususta sayın vekâlelin mütaleası nedir? Nafia Vekili Ali Çetinkaya - devamla - bunu benden daha iyi bilirsin, bunda hiç şüphem yoktur amma yine — soruyorsun. Siz senebi şirketlerde bilhassa Ozmanlı bankasında uzun zaman bulundunuz. Ben ise askerim, bu hesap işlerine girdim. Siz — Ali Çetinkayanın Kamutayda B;jânafı müddet çalıştığınız için bu işi daha çok iyi bilirsiniz. Mect Salemi ile ve M. Veyl ile hiç münasebetiniz yok mu? İşin başında onlar- dir. Başka sorulacak bir şey var mı Arka-? «Kâfi, teşekkür ederiz seslerin -alkışlar <« Varidat bütçesi Ankara, 27 — Kamutay bugün birbi- rini müteakip iki celse aktederek 1936 yı- h bütçesinin müzakeresine devam edeyek masraf bütçeleri üzerindeki müzakereleti ni tamamlamış ve varidat bütçesinin mü- zakeresine geçmiştir. Ekonomi Bakanlığı bütçesinin müzake- resinde Besim Atalay bu arada — İstanbul gazetelerinin şehirlerdeki gürültü ile olan mücadeleleri üzerinde de durarak bu neş- riyatı yersiz gördüğünü söylemiştir. Ekonomi Bakanı Celâl Bayar verdiği karşılıkta bütçe müzakeresi münasebetile söz almış olan hatiplerin ekserisinin yeker işine temas ettiklerini kaydederek, hükü- metin şeker sanaylini dahili bir politika o. larak elde tutmakta bulunduğunu — söyle: miştir. Ekonami Bakanlığı bütçesi 4 milyon 190 bin 900 Hira olarak kabul edilmiştir. Kamutayın Orduya İnan ve Selâmı Ankara 27 (AA.) — Kamutayın bu günkü toplantısında Rasih Kaplan-Antalya ve arkadaşları tarafından verilen aşadaki takrir ittifakla ve alkışlarla kabul edilmişe tir. , *Yeni yal askert — bütçelerinin kabülü münasebetiyle yurdun asıl koruyucusu ve bütün aziz varlıklarımızın yüce kollayıcıs cümhuriyet ordusuna kamulayın inan ve selümlarının bildirilmesine karar alınma- sını teklif oderiz.» Recep Pekerin bir saylava cevabı Ankara, 27 (Hususi- — Kamutay- da Ekonomi ve Ziraat bütçeleri müza- kere edilirken söz alan Recep Peker (Kütahya) demiştir ki: «Bir sirkadaş imuhtalif! bakanlkler bütçesinde söz söylediler. Kültürde, e- konomide, bayındırlıkta, tarım bütçe- sinde, noktai nazarlarını anlatırken zararlı şeyler söyledi. Bu noktai nazar- ların yekünu, 10 bu kadar yıl Türki- yenin inkılâp âleminde yaşamış olduğu halde - tabirimi mazur görünüz - duy- duğumu tam ifade için söylüyorum -, yosun tutmuş bir taş gibi bu ileri gidi- şin heyeacanını hiç duymamış bir ada- mın ifadesidir. Bu sözler bizim bulun- duğumuz zamana nisbetle pek çok geri sayılan zamanları hatıra getiren ve bizim neslimize, bizim vazife duygu - larımıza yakışmıyan fikirlerin biribiri- ne eklenip zincirlemesinden — ibarettir. (Alkışlar). Ziraat enstitüsünden alınız, lokanta- dan tutunuz, otomobile, karyolaya, pulluğa yani hayat için, ileri insanlık hayatı için lâzım olan vyasıtaların hep- sinin aleyhinde bulundular. Arkadaşlar, bu yanlış sözler yalnız Kamutayın değil, vekilleri olduğumuz bizim yüce ulusumuzun hayatına da hiç uymaz. Türk ulusu büyüktür. Pek çok büyük vasıfları yanında aklıselim sahibidir. İyiyi, — yeniyi, faydalıyı an- lar ve tercih eder. Türk köylüsü gö - rüp anladıktan sonra sapanı pulluğa tercih etmez. Recep Peker sözlerine şöyle devam etmiştir: Benim bu sözlerim bizim bağlı ol - duğumuz esaslara kendini veren bir arkadaş olarak her gün elini sıktığımız Besim Atalaym şahsı hakkında hiç bir eksik şey ifade etmez. Fakat hepimi * — İzin borcu ve oradaki vazifesi, şu ve- ya bu sözlerle ona prensiplerinden şaşmamak mevzuu bahsolunca sami> — mi ifadeleriyle biribirimizi uyandır * — mak ve yanlış yoldan doğru istikamct$ — sevketmektir. l Avusturyada çarpışmalar (Baştarafı 1 inci sayfada) ; Siyasi mahfeller, Nazilerin yakındt Anşlus için bir plepist yaptırmağı a7 — zu etmekte olduklarını beyan etmekte” dir . İtalyan tahşidatı mühim değilmiş — Roma,, 27 (A.A.) — Roma asketl — mahafili, Brenner hududunda alınmit olan tedbirler öyle Fevkalâde bir mahi” yette olmadığını beyan etmektedir. — b ?

Bu sayıdan diğer sayfalar: