7 Ağustos 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

7 Ağustos 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kıhrıınlık, aşk, heyecan ve KORSANIN Yazan : Kadircan Kaflı San Posta'nın tarihi tefrikası macera KIZI Numara : 39 | İlyas beni yüzüstü bırakacak değil ya...|dın, erkek veya çocuklar bu hayvanları, Kumandasile birlikte birdenbire ken- irlanıp da düvara — asılınış olan | götürürken diğer iş sahipleri de işleri- 'az gelin elbisesine bakarak içini|nin başına gidiyorlardı. Sekti. Bütün genç kızlar bu elbisenin| — Ayşe, sekiz on yamalı bir elbise i- Üflhda saadetle ve sevinçle göğüs- çinde eski pabuçlarını sürüyerek, ba « ni şişirdikleri halde onut yürf-ğinde'ymda kulaklarına kadar çektiği kırmızı Saki bir alev kaynağı vardı. Bu ince|bir külâhla genç bir çiftçi veya balıkçı Yaz elbiseyi yırtmak, parçalamak, | gibi liman kapısına yürümüştü. Ora - E& istiyordu. Onu giyerek üvey be-|dan çıktığı zaman İlyas Reisin kadır - %nfn'!“ abdal uşağının koynuna gi-|gasında yol hazırlıklarının bitmek ü- ğini hatırlayınca tüyleri diken di- zere olduğunu gördü, kendisinden Ön- Ken olu; yordu. ” K & Bi b A, İ ce veya sonra gelen bir kaç kişi levent- * ir elbise... Ah, bir elbise bula- İerbri dadilr akağiz. Töküle vimuk GK ım:" ken açmak için yaptıkları manevraları Üülün gün onu düçündü. seyre dalmışlardı. ceillyir kadırgasının ertesi gün de Gemi ile kara arasına atılmış olan t:llklın sonra daha ertesi günün sa- daracık iskele henüz kaldırılmamıştı. ı—lnda yola çıkacağını öğrenince te- Kıç kasaranın üstünde İlyas Reisin düştü. bir tarafında bir yaşlı kadın, diğer ta- Âdele etmek gerekti rafında yaşlı bir erkek vardı, ikisini birden uzun ve kuvvetli kollarile sar « ... mış, yanaklarından öptürüyor ve öpü- disini toparlamış, ileri atılmıştı: — Dur... Gemiye gideceğim. İskele kaldırılacağı sırada oraya bat- mış ve güverteye doğru koşmuştu. Fa- kat oradaki iki levent hemen yolunu Bamiçleri — Yasaktır hemşerim... Geri git... Demişlerdi , y — Gidemem. Ben de levent yazıl - mak istiyorum, * — Levent almıyoruz Aartık... — Reisi göreceğim. O alır... İki günlük yoldan geldim, — Olmaz. Ne yapalım geldi isen... Daracık iskelenin önünde bu ufak tefek delikanlı ile iki dinç ve boylu boslu levent arasında küçük bir boğuş- ma oldu. İlyas Reis kıç kasaradan bunu gör- müştü. Tam geminin karadan ayrılacağı &- — 21 — KÜÇÜK ALİ... B.E"e" gün onun kulağına yeni ha- çalındı: ıly: Parmaksızın Yakupla Mehmet, Reisin gemisine levent yazilmış- he, - v ' isimler akşama kadar tamam do- k“îı—ılıııııym. ğ Bgece de geçti. 'ün ağarmadan önce Midillinin ke- evlerinden birinde, küçük bir o - 'âda uyanık birisi vardı. Yatağına Koca Ahmedin Resul de levent di uzandığı — ve — üyür " ü halde bir an bile gözle Tini yummamıştı. İkide bir minimini pencereden dışa- Tya, oradan gördüğü yıldızlı gök par- Sasına bakıyordu. Bir aralık kalktı. Ayaklarının ucu- k kapıya yürüdü. Mandalı| ’h',:—c.—ı kaldırdı. En küçük bir tıkırdı kdl;abmıdnn açt ve dişan — çıktı. d daracık bir sofada bulunuyor - Sola saptı. Dipteki küçük ve basık n kapısı aralıktı. İtti ve biraz a» ı:fk ettikten sonra âdeta aradan kay- %oda_hln köşesinde ve yere serilmiş H bir döşekte bir genç yatıyordu. B.m!ııtıkun biraz sarkmıştı ve hafif horluyordu. ea i odasından çıkarak solayı ge- Nı;: bu odaya giren bu karaltı Ay - Dö; kası değildi. St tarafa hızlı bir göz attı. qu i kenardaki minderin üstün- tirdu, *ne ayaklarının ucuna basarak iki ı:"' ve eğildi. Tan pATUŞ ve minderin üstünde du - Di Sbiseleri almıştı. *İdiği gibi en küçük bir gürültü | ış._î“l“"lıdın dışarı çıktı. Kap'yı çek- &, k'n;o"ll sofayı bir hırsız gibi geç- Şi | odasına döndü. .%hı Orada soyunup - giyindiğini K, Pek yavaş hişırtilar. vardı. ll—::'lı?ı mandalını güzelce taktı. Taday Yi açti ve âdeta süzülerek o - | Bemli isini bahçenin yumrışak ve | topraklarına bıraktı. beli Süda sabah aydınlığının ilk ve H belirsiz beyazlığ başlı iz beyazlığı amıstı . ııhB::C kapısından çıkmak, duvarla- İ kö ""flı. ağaçların ve evlerin kuy- y TiNe sığına sığına yürümek - Klî:' güç olmuyordu. —'lıı. n iman kapısına — yaklaştığı | Riin gi ,8€ne bir evin bahçe kapısının İ &a [,;::; sığındı. Bir kaç dakika ora- l © ha Ün e eki Ce aydınlanıyordu. kiyo, GE7. öküzler, keçiler evlerden çe Gi ) çığlıkları arasında şehrin n Di yordu. Bunlar İlyas Reisin anasile babasiy- Ana ile baba daracık iskeleden ge - çerek karaya çıkınca İlyas Reisin gür sesi duyuldu : rada gelen bu fakir delikanlıya önce sinirlenmişti. Fakat onun zarlayışı, iki günlük yoldan geldiğini söylemesi ü- zerine meraklandı. Ayşe son defa bağırmıştı: — Reisi göreceğim, diyorum. Onun.- — İskeleyi all... la konuşmalıyım. O da kabul etmezse, Ayşe gemiye bakanlar - tarafından | giderim. görülmek ve tanınmaktan korkuyordu. | — İlyas Reis seslendi: Bu korku onu bir müddet olduğu| —— Bırak gelsin... yerde çivilemişti, fakat : Biraktılar. — İskeleyi alı... (Arkası var) —a Ankara Numune hastanesi Baş- tabipliğinden : Hastahanenin 936 Mali yılına ait miktar, cins ve tahmin fiatile eksiltme - nin şekli ve muvakkat teminatı yazılı eczayı tıbbiye ve tıbbi malzeme 31 | Temmuz 936 tarihinden 15 ağustos 936 tarihine kadar on beş gün müd -| detle eksiltmeye konulmuştur. Şartname ve listeleri Ankara Nümunc hastahanesi Baştabibliğinden ve İs- tanbulda Sıhhat ve İçtimai Muavenet Müdürlüğünde görebilirler. Eksiltme 10 Ağustos 936 Cumartesi günü saat 10 da Ankara Nümune Hastabanesin- de yapılacaktır. Dikkat: Muvakkat teminat para olarak alınmaz. Para vermek isteyenler bir gün evvel hastahaneye müracaat ederek paralarını maliye veznesine ya- tırmaları lâzımdır. (109) Lira Kr. Miktarı Muvakkat teminat Eksiltme şekli Lira Kr. 450.00 56,25 45,00 $7.50 33.T5 Cinsi 6000.00 - 238 Kalem 750,00 — 7 600,00 500.00 450.00 Kayseri Tayyare Fabrikası Direk- törlüğünden: Kayseri Tayyare Fabrikasma birinci — sınıf olmak üzere tesviyeci ve tornacı kaportacı ustaları imtihanla almacaktır. İmtihanlar Kayseri tayyare fabri - kasında yapılacaktır. Ve imtihanda muvaffak olacak usta işcilere dereceleri. no göre (3 : 5) liraya kadar yevmiye verilecektir, Müracaat ve imtihan A- gustos nihayetine kadar devam edecektir, (191) Nafıa Bakanlığından 3 Su mühendisine ihtiyaç vardır (300) Liraya kadar aylık ücret verilecektir. Şeraiti lâzimeyi haiz ola: rım evrakı müsbiteleriyle bizzat veya tıhn'ıenBıkııikSuhıGı:lD::: törlüğüne münnıthrı ilân olunur. (73) Dev.et Lemiryolları ve Limanları İşletm3 Umum idarasi ilânları Muhammen bedeli 9975 Lira olan 610 tonu safi meşe, 720 tonu çam gürgen meşe veya bunların mahlütu olmak üzere ceman 1330 ton odun 19/8/1936 Çarşamba günü saat 15,15 de kapalı zarf usu- li ile Ankarada İdare binasında satın almacaktır. Bu işe girmek isteyenlerin 748,13 liralık muvakkat teminat ile kanunun tayin ettiği vesikaları, resmi gazetenin 7/5/1936 G, 3297 No.lu nushasında intişar etmiş olan talimatname dairesinde alınmış vesika ve tekliflerini ayni gün saat 14,15 e kadar Komisyon Reisliği- ne vermeleri lâzımdır. Şartnameler parasız olarak Ankarada — Malzeme — dairesinden , Haydarpaşada Tesellüm ve Sevk Şefliğinden Eskişehirde mağaza Şefliğinden, Adapazarında İstasyon Şefliğinden , — Balikesirde — İşletme Müdürlüğünden — dağıtılmaktadır. (146) Eczai tıbbiye Lâstik malzeme Katküt İpek iplik Lokoplast Kapalı zarf Pazarlıkla ” ” ” 5 5 3 Noterin karısı Semahat, âşığı Salime Bu gece, Sernahat onu, geniş bahçesinin arka tarafında bek- ilk randevuyu verm liyecek. Kocası bazı İşlerini halletmek üzere bir hafta için taşraya gitmişti. Yani Semahat tam bir hafta serbest kalacaktı... Salim, ondan bu randevuyu koparmak için çok uğraşmış, didinmişti. Semahate u- zun uzun aşkından, tahammülsüzlüğünden bahsetmişti. Genç kadın kendini çok yalnız ve mütereddit buluyordu.. Kocâsı kontu - ratlarla, bir sürü kâğıtlarla uğraşmaktan, karısile meşgul almağa vakit bulamıyor ve bu itibarla kadın ihmale uğruyordu. Ve ta- biatile Semahatin gönlü ve duyguları tat- min olunmayınca işte böyle kocasını al - datmağa mecbur kalıyordu. Aylarca süren plâtonik aşktan, kapı ar- kasında çalınan buselerden sonra şimdi ya- payalnız kalacaklardı. Ortahk epeyece karannca Semahat bah- çenin arka tarafına doğru gitti, ve bir a. Bacın altında oturdu. Yüreği küçücük bir gürültüden hopluyor.. Heyecanla sevgili - sini bekliyordu. Ansızın birisinin duvara ur- mandığını duydu. Kendi kendine; «Ya, © değilse, ya bir hırsızsa bu.. dedi.. Kaçsam mi acaba?..» Bu sırada tatlı bir ses onu çağırdı: — Semahat.. Semahat.. — Sen misin Salim.. Sevgilisi duvardan atladı.. Kucaklaştılar.. Tahassürle uzun uzun ö- Püştüler. Öylece epey kaldılar.. akat birden hafif bir yağmur başladı. klanıyorlardı, boyunlarına ve omuzlarına Jtu damlamağa başlayınca erkek: — Sevgilim, mabudem, dedi, hadi içeri girelim. Gece yarısı oldu. Kimse görmez.. Semahat: — Hayır, Salim diye cevap verdi. Kar« karım, belki başımıza İş g Genç erkek sevgilisini tekrar çak kulağına fısıldadı: — Hizmetçiler üçüncü katta.. Senin o- dansa birinci katta ve arka taraftadır. Bi zi kimse görmiyecek ve duymıyacak.. Bu- na emin ol.. Daha serbest sevişiriz değil ;ucılbyı— mi canım? Semahat utangaç ve çekingen bir ta - varla mukavemef etmek istiyordu. Fakat Salim onu eve doğru sürükledi. Kapı açıklı zaten.. Semahatin odasına girdiler, Genç kadın pencereleri siki akı örttü. Sönra heyecandan yorulan vücudunu bir koltuğa brrak Salim, sev, mnin önünde diz çö- kerek elbiselerini çı- karmağa başladı. O vakit, Semahat: — Hayır, hayır Salim, diye inledi.. Yalvarıtım — sana., trak yalnız kalble- rimiz birbirinin oleun. Bu kâfi gelsin bize.. | Erkek dinlemedi. İstar etti, Serahat Salimin elinden kendini kur - tararak karyolaya doğru gidince, Salim de onu takip etti. Fakat bu vaziyet tehlikali oldu. Salim telâşla bir sandalye devirdi. Ce - cenin sükütu içinde yere düşen sandalyenin gürültüsü dalga dalga bütün evi sardı... Bitigik odadan bir ağlama, bir bağırma du- | yuldu. Semahat mırıldandı! — Eyvah, Orhan uyandı. Kendi ken - dine imkânı yok uyuyamaz arlık... Çocuk on beş aylıktı.. Geceleri ağladı- ğ vakit çabuk işitsinler diye onu yanı baş- larındaki odada yatırıyorlardı. Salim ölkesinden çıldıracaktı. Semahati bir türlü bırakmak istemiyordu. Kadın çır- pindi: — Olmaz Salim, dedi. Baksana — nasıl bağırıyor.. Şimdi sütaineyi — uyandıracak. Hizmetçiler de kalkarlar.. O vakit tam ve- aalet olur.. Beni dinle. Böyle zamanlar * da Orhanı alıp kendi yatağımıza aldık n hemen süsar. Birak ta beni gideyim geli « teyim çocuğu... Küçük, bu strada avazı çıktığı kadar ba- ğmyordu. Sesinden evdekileri değil ma - halleli bile uyanacaktı nerdeyse.. Semahat koşarak odadan çıktı ve ça - cağunu getirdi. Orhan annesinin kucağın - da hemen sustu. Salim, ters bir vaziyetle bir sandalyeye aturup sigara yaktı. Küçük buş dakika için- Yarınki nüshamızda Bir rüya Çeviren: Nurullah Ataç Nakleden: Faik Bercmen Döndüğü vakit Salimin kendisini, kok Tanı açık bir halde beklemekte olduğunu, gördü. Hislerini yenemiyerek kendini © « nun kollarına bıraktı; ve yavaş bir sealei — Bilsen ben de seni o kadar., Fakat cümleyi bitiremedi.. Orhan teke rar figana başlamıştı.. Salim kızgınlığıni saklıyamıyarak : — Hay aksi şeytan hay.. Bu sümüklü susmıyacak mı.. diye söylendi. Susmak değil, sanki inadıma sesini gite gide daha ziyade yükseltiyordu. İ Sernahat üst katta bir hareket duyar gi bi oldu. Her halde sütnineydi. Hemen dıe şarıya fırlıyarak çocuğunu aldı. Küçüğüm sesi gene kesiliverdi birden. İ Bundan sonra onu üç defa getirip gö « türdüler.. Yani bir türlü sevişemediler. Şafak sökmeden bir saat önce evden çı: kan Salim hâlâ kızgındı. Hem uykusua kalmış, hem sinirlenmiş, üstelik te sevdi * ğine adamakıllı kavuşamamıştı. Fakat Semahat ertesi gece için de ong söz vermişti.. * Bu gece Salim dünden daha sabırsız vt daha ateşliydi. İtina ile hareket ediyor ve Semahatin güçlükle duyabildiği bir sesle konuşuyor du. Tam konuşmağa ve sevişmeğe başla « maşlarken gene bir gürültü oldu. Masanın üstündeki büyük vazo sanki birisi tarafın dan itilmiş gibi yere düşüp kırıldı. Gürültünün arkasından bir bağırış.. Or 'han gene uyandı. Bir çakal gibi uluyordü. Genç anne bir sıçrayışta üşığının kollas yından sıyrılarak bitişik odaya gitti ve kü- çüğü - bermutat - getirdi. Salim yerinden kımıldamadı. Fena halv de içerliyordu. Yavaşçacık elini uzattı; ços cuğun kalçasından bir parça eti iki par «| mağı arasına sıkıştırarak çimdikledi. Kü « çük çırpındı ve keskin bir sesle haykırma- ğa başladı. Salim bu sefer urnaklarını da: ha şiddetle geçirdi.. Bu süretle Orhanıni çimdiklemedik tarafını bırakmadı. Şimdi keskin bir tavuk veya dövülen bir köpek yavrusu gibi inliyordu. Sernahat ço cuğun bu halinden müteessir olarak on okşuyor, susturmak için kucağında salklı « yordu. Fakat Orhan gittikçe — morarıyor, elleri ve ayakları takallür ediyordu.. * Salim tatlı bir tavır alarak sevgilisine, — Beşiğine götürmeği tecrübe :dinh—i Belki susar., dedi. Filhakika bu tecrübe fayda vermedi de; ğil. Orhan anasının yatağından uzakla « şıhon sesini kesti. — Salim ertesi ge ce de geldi. Flk.î bu defa yüksek sese le konuştuğu I:IŞ olacak ki, — çocul g gene uyandı. Anne! «i aceleyle onu ahp getirdi.. Salim bu sefe, küçüğü o kadar fena çimdikledi ki çocuğun Adeta gözleri döndü; ve ağzından köpüke ler saçılarak boğulacak gibi oldu. Beşiğe götürülünce hemen sustu oğlanı cağız.. Cumartesi akşami noter seyahatten av «4 det eyledi. Ailedeki ve yatak odasındaki ni tekrar aldı. ? Yorgun bulunduğu için erkenden yata« ğına girmişti. Yataktayken bir şey nazan dikkatini celbetti; karsına: — Baksana Semahat, dedi. Orhan ağ- lamıyor bu akşam. Git getir de biraz görer yim ve aramıza yatıralım biraz.. Çocuk vaktile içinde yatmaktan hoşlan- . dığı annesinin yatağına yaklaşır yaklaş « maz o kadar fena bağırmağa ve ağlamağa başladı ki.. İster istemez onu tekrar kendi yatağına götürmek mecburiyetinde kaldı. lar, * Noter: — Tuhaf şey diye söylendi. Bu çocuğuz nesi var acaba?.. Kanrım cevap verdi: — Sen yökken hep böyleydi. Bir defk olsun kuryolamda yatıramadım. Sabah olunca çocuk neşeyle oynamağa başladı. Baba, koşarak şefkatle oğlunu kole ları arasına alarak odalarma getirdi. Or « han gülüşleri müphem, küçük hayvanlar gibi gülüyordu. Fakat birden amnesini gö- rünce yüzü buruştu. Ve hiddetl: hiddetli ağlamağa, kendisine işkence yapılıyormuş gibi çırpınmağa koyuldu, de tekrar uyumuştu, Sermahât o zuman çocuğu yavaşçacık kucağına aldı v — Yerine götüreyim diye fısıldadı.. e Hayrete düşen baba: — Bu çucuğun muhakkak b şeyi var dedi. (Lütfen sayfayı çeviriniz ) DN

Bu sayıdan diğer sayfalar: