14 Eylül 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

14 Eylül 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— M Eridl KAT TETRRR T capiş * SON POSTA Kahramanlık, aşk, heyecan ve macera | KOR Sn Posta'nın tarihi tefrikası Onlar uğruna- her — zahmete katlanacaktı. Diğer Türk gemilerin - den hiç biri düşmana esir vermedikleri halde onun vermiş olması da canını sı- kıyordu. İki saat kadar sonra direk yerine ko- nulmuş ve yelken çekilmişti. Fakat İs- panyol gemisi de en az dört beş mil u- zaklaşmış bulunuyordu. Hattâ diğer iki Türk gemisi, kovaladıkları avları yakalıyamıyacaklarını anlamışlar, geri dönmüşlerdi. İlyas Reise bunu haber verdiler ve: — Biz de dönsek!.. Der gibi yüzüne baktılar. Fakat o başını salladı; — Bana dönmekten - bahsetmeyin. İleri.. Durmadan ileri... Onun bu kararını en çok alkışlıyan Mansurdu. Çünkü İspanyaya yaklaşı- yordu. Öcüne kavuşacaktı. gemisi, rüzgâr üstünde gitmek, bu su- retle hiz almak için provasını Valan - 4 Yazan : Kadircan Kaflı lar vermiş, fakat her defasında da bu- na cesaret edememişti. Çünkü onun: — BSen bir delisin! Bir genç kızın burada ne işi var? Diyerek gemiden çıkaracağını, Mi- dilliye giden ilk gemi ile geri yollıya- cağını zannediyordu. O, İlyas Reisin yakınında bulun - mak için her şeye katlanmağa razı idi. Bunun için bir şey söyliyememişti. Lâkin şimdi pişman oluyordu: — Keşki söyleseydim... Belki beni kovmazdı. Beni severdi ve yanında a- hkoyardı. İsterse bir hizmetçi gibi, fa- kat Cezayirde alıkoysaydı. Akın dö - nüşlerinde ona neler hazırlıyacaktı. O- na ne iyi bakacaktı ve bu hayat ölün- ciye kadar devam etse gene şikâyet ct- miyecekti. Böyle düşünürken birdenbire gar- — Yürül!... Tatlı hülyalarından, pişmanlık dü- siyaya çevirmişti. Barselonaya gitmek |şüncelerinden silkindi. - istiyen Mansur bunu hoş görmemişti. En önde o ve onun ardında da Fakat hele Valansiyaya gitsin Ge, ora-|pur İsmaille Uzun Veli ve Mehmet ol- da reisten izin alır, karaya çıkar ve ka-|duğu halde dırıcı_k bir kapıdan, dara- radan tek başına da olsa Valansiyaya gitmenin kolayını bulurdu. Eğer öcü- nü alarak sağ kalırsa Cezayire döne - ceğinde şüphe yoktu. Sağ kalmazsa, Allah böyle istemiş olacaktı, * —33— ZİNCİRDE... Jan Portondo can kaygusuna düş - müştü. Türk gemisinin — pupayelken kendi üzerine geldiğini görünce gü - verteye fırlamış, forsaları kırbaçlat - mıştı. Fakat bu kadarı da yetmemiş: — Daha hızlı gitmeli... Demişti. İspanyol askerleri de kürekçilerin yanlarına oturarak yardım etmeğe baş- lamışlardı. Bu aralık: — Esirler nerede? Diye sorunca: — Ambarda... Cevabını almıştı, Bunlar Jan Portondonun biricik te- sellileriydi. Başkaları canlarını bile kurtaramadıkları gibi, kaçan diğer iki gemi de bir tek esir almamışlar, üste- lik yaralanmışlardı. Halbuki o İspan- yaya Türk esirleri götürüyordu. Ayni zamanda sağ ve sağlam olarak dönü- yordu. Jan Portondo kızdı: — Ambarda niçin duruyor onlar? Küreğe... Diye haykırdı. Küçük Ali kendisini bir geminin | #üvertesinde bulunca bir an için tatlı bir kuruntuya kapılmış, fakat bu lindeki bıçağı, tabancayı almışlar, am- bara atmışlardı. Ordular söylenen Hitler söylüyor Berlin, 13 (Hususi) — Nasyonal SANIN KIZI Numara : 71 cık bir aralıktan geçtiler. Daracık bir merdivenden güverteye çıktılar. Gene kırbaç altında forsaların iki ta- rafh sıralandıkları daracık yoldan geç- tiler. Şurada kim bilir kaç yıldanberi kü- rek çeken zayıf ve yarı çıplak, kır saç- h ve kır sakallı bir Türk yere yuvar - lanmıştı. Bir “zincir onun bacaklarını geminin güvertesine bağlıyordu. Za - vallının ayak bilekleri mosinordu ve incecik kalmıştı. Sırtından, yüzünden ve omuzlarından kan sızıyordu. Oldu- ğu yerde ürperdi. Bacakları ve kolları giridi, Baş gardiyan ona bir tekme ve bir de kırbaç vurdü: — Kaldırın! Diye haykırdı. Bir gardiyan onun zincirini çözdü. İspanyol | diyanın kırbacı onun sırtında şakladı: |Sonra, kaldırmak için uzandı. Bu sırada farsanın bir daha ürper - diği görüldü. Upuzun ve cansız kaldı. Başgardiyan bu sefer onun alnına Ço-İayağile basarak çevirdi. Öğürür gibi mırıldandı: (Arkası var) önünde nutuklar Voroşilof'un cevabı. Moskova, 13 (Hususi) Beyaz gT — Genç Kız Hikâyesi — Belma ayaklarının ucuna basarak koşa koşa bahçeye çıktı ve bir çam a- ğacının yerlere kadar inen sık dalları - nın gizlediği bir yerde, dökülen diken- lerin üstüne oturdu. — Buradan beni gören olursa aşkol- sun, Dansedenleri doya doya seyrede- rim artık. Bunu tekrarlarken derin derin içini İçekti. — Ah şu sandığım ambarda kalma- saydı, ben de ne güzel eğlenecek, her- kesle beraber dansedecektim. Halası, İstinyedeki yalısımda vereceği kır balosuna onu davet ettiği vakit an- nesile başbaşa vererek bir kaç ucuz ve sade elbise dikmiş ve tâ İzmirden bu- raya sevinçle gelmişti. Böyle bir fırsa! bir daha ele geçmez! Yazan: Muazzez Tahsin Berkand —— — Olmaz; çamlar bırakmıyor. — Çamların dallarını aralıklayıp se- ni kurtarayım mı? — Hayır. — © halde yanına geleyim mi? — Hayır, hayır, siz niçin salonda — Dünya ve dünyadakiler beni iğ B rendiriyor. Ay ışığında güzellik arama- — ğa çıktım. Hakkım varmış. " Ben güzel değilim. Bir gözüm kür, bir ayağım topaldır. H Sesin akan bir su gibi şakrak..,” Ne olursa olsun yanına geleceğim. Sa-- na ne getireyim peri kızı? ü — Benim kârnım aç... Yiyecek bir şey veriniz bana. ! Ay, tam tepelerine geldiği vakit çam- |ların üstünden bir ışık yağmuru taştı, Fakat beş sene hasretten sonra tek -| Güzgöze geldiler. Yar güzel İstanbula kavuşmak onu deli etmiş ve bağajlarını filân düşüneme - den hemen halasının otomobiline b. - nip İstinyeye koşmuştu. Sandığı hatırladığı vakit halası va - — Bir pasta daha yemez misin peri z? — Teşekkür ederim. Şimdi bana: iimr. olduğunuzu söyleyin. Bi — İnsanların sahteliğinden usanmış pur idaresine telefon etmiş, şoförü Ga- | bit adam... Kim olduğumu yarın söy e lataya göndermişti. Fakat artık vakit | lerim. geçli. Sandık ambarda kilitli olduğun- — Yarın sizi göremem. Ben bu gece — dan ertesi sabahı beklemek lâzımdı. — |Kafdağının arkasına uçacağım, Halası ve Perihanla Selma onunla birlikte âdeta ağlamışlardı. — Aksi gibi pek te incesin... Hiç bi- rimizin elbisesi sana uymaz, vakit geç |Ma» derler, -— Belma mı? Tam sana yakışan kü- — Çük, ince bir ad. olmasa bir yerden bir esvap buluve - rirdik. Belma onların — Uçmadan evvel ismini söylemez — misin güzel peri? — Büyük peri padişahı bana eBele — emnae ot Çekingen bir seş üzüntülerini ar- Z tordu: j tırmak istemedi. — | Yarınki nushamızda : — Siz de bana — Zararı yok ca- isminizi söylemez nım, üzülmeyin; F A L misiniz? ben baloyu uzak- — Benim adım |tan da seyrede- Yazan: Çeviren : Ferahtır. küçük rim. Belma. İ Tlirle Karel Capek Nurullah Ataç O ge Katük İ cini yerleştirmek ğinin arkasından — için çamların dallarına asılarak ayak-|gelen bir peri, Belma ile Ferahın kalb- Sosyalist kongresinin kapanması mü- | Rusya askeri mınukşşmdı maneyra- nascbetile, Nürembergde motörlü kı-|lar bitmiş Mareşal Voroşilef önünde hal| Pek kısa sürmüştü.. Çünkü İspanyol | askerleri onu ite kaka kaldırmışlar, be- !? taata mensub 150.000 kişi bugün mu- azzam bir geçit resmi yapmışlardır. Kara, deniz ve hava kuvvetleri erkâ- ni ile ecnebi sefirlerin de hazır bulun- duğu bu geçit resminde, Hitler heye - canlı bir nutuk söylemiş ve demiştir ki: — Kendisini yenmiş olduğumuz es- ki rakibimiz, aramızda tahrikât yapma- ğa uğraşıyor. Yumruğu ile bizi tehdit ediyor. Fakat bizim hakkımızda evha- ma hayâlâta kapılmasın, Biz, her za- mandan ziyade hazırız. Ecnebi memle- ketlerde halk kütleleri, nasyonal s0s - büyük bir geçit resmi yapan askere karşı bir nutuk söyliyerek demiştir ki: «Kızıl ordumuza derin ve samimi bir muhabbetimiz vardır. Kızıl ordu- nun, Bolşevik partisinin idaresi altında bekçiliğini yaptığı Sovyetler meraleke- tinde millete temin ettiği hayat neş- eli ve mes'uttur. Yenilmez ordumuz düşmanı, kendi topraklarında daima tepelemeğe hazır- dır. Bundan sonra manevralara iştirâk eden İngiliz, Fransız, ve Çek erkâmı harbiye hey'etlerine Beyaz Rusya as- keri kuvvetleri kumandanı Orgeneral Uboroviç tarafından bir ziyafet veril- yailzm faşizmin aleyhinde ve _l”l"_ “|miş bu ziyafette General Uboroviç bir wizm lehinde bir takım nümayişler ic-'nutuk söyliyerek demiştir ki: rasına teşvik ve böyle nümayişlere da- vet ediliyor. - Ordumuz bir sulh ordusudur. Memleketimizin müdafaasını temin e- Ben, şimdiye kadar Almanyayı hiç|den bir ordudur. Tecavüz fikri ona ta- bir nümayişe davet etmedim. — Fakat şayet davet edecek olursam «şiddetli alkışlar» bir tek nümayişe davet ede- ceğim. O nümayiş de disiplinden mah- rum an bin yirmi bin kişi görülmüiye- cektir. Milyonlarca insanın lnunlyetîn irsi düşmanına karşı şahlandığı görü- lecektir. Eski bir muharip sıfatile diyebilirim İşte şurada Uzun Veli, daha ötedeİki biz teşriki mesâi arzusundayız. Hiç Çopur İsmail ve yanında da Mehmet 'kimseye karşı düşmanlığımız — yoktur, | duruyorlardı. Ezineli Hasan şakağın-|fakat Almanya aslâ Bolşevik olmiya- daki derin yaradan ölmüştü. caktır. Uzun Velinin şakağından sızan kan-| — (Almanya) — bugün en heyecanlı lar yüzünde ve boynunda pıhti pıhtı | günlerinden birini yaşamıştır. Telsizle Olmuştu. Çopur İsmail sağ kolunu kal- |memleketin her bucağına yayılmış 0- dıramıyordu. O da yaralanmıştı. lan Hitlerin nutku, halkın mmi hissi- Dördü de birbirlerine bakıyorlar, fa- | yatını ?N-n;hür_mw ve ııl:ı pek az kat hiç bir şey konuşamıyorlardı. Za- âı:nnmuş tezahürata meyı vermiş- ten konuşmıya imkân yoktu, çünkü |— ABi, bütün iki gardiyan bellerinde kılıç ve ellerin öökkelElödE üş gee vektar K de uçları telli kırbaçlarla onları döv- d_'“"“”r mwf;_“:lm D a mek için hazır duruyorlardı. beyecan verici marşlar çalmışlardır. Bunların içlerinde en çok üzülen ve| * Beş milyor ikametgâh Rtırap çeken hiç şüphesiz Küçük Ali| — Nüremberg, 13 (A.A.) — Doktor ü Ley, köngredeki nutkunda, iki yıl i- Yıllarca babasının hatirasile yaşa - çinde Almanya'da amele için beş mil- Miş, onun öcünü alabilmek için erkek | OA ikametgâh inşa edileceğini bildir- ©Olmadığına yanmıştı. Fakat dıhıı sön- | yistit. Ta bu üzüntünün yanıbaşında, İlyasa | —— Hitler Bugün De Söyliyocek duyduğu aşk ta boy salmış, baş- ka her şeyi unutturmuştu. Gönlünün |Ayman katastının M. Hitler'in radyo istediğine kavuşmak için her korkuyu |ij neşredilecek nutkunu dinlemek ü- Röze almış, bu maceraya atılmıştı. İl-İyere pazartesi günü saat 16 da toplan- Yaşa hakikati söylemiye sık sık karar -|malarını emretmiştir. * mamiyle yabancıdır. Mamafih bazı memleketlerde bütün milletleri emsalsiz felâketlere sürükle- yecek yeni bir harp tehlikesi yaratan mürteci kuvvetler inkişaf bulur gö - rünüyorlar, Buna rağmen biz harp is- temiyoruz. Fakat her an kendimizi mü- dafaay muktedir bulunuyoruz . Bu nutka Çekoslavakya heyeti ve - isi cevap vererek: Kızıl Ordunun yük- sek askeri vasıflarına ve kudretlerine bir kere daha kanaat getirdik. demiş - tir. Daha sonra söz alan Fransız heyeti reisi: Ordunuz bilhassa tayyarecilik ve paraşütçülük tekniği bakımından em- salsizdir, demiştir. İngiliz generali ise sözlerini: Kızıl Orduyla tanıştığıma memnu - num. Yakında Kızıl Ordu heyetini İn- gilterede selâmlamakla bahtiyar olaca- ihra, diye bitirmiştir. Misafir heyetler Moskovaya dön - müşlerdir. * Fransada heyecan Paris, 13 (Hususi) — Nüremberg'- de söylenen nutuklar burada büyük bir heyecan uyandırmıştır. Gazeteler, Pielr ve ÖAbale'ini N bolşrvirme karşa kullandıkları ağır cümleleri — şiddetle Berlin, 13 (A.A.) — M. Blomberg yi örmektedirler. Burada vaziyet manya ile Sovyet Rusya arasındaki |yısı da şöhretli imzaların makale, şiir, gerginlik hâd bir devreye girmiştir. larım uzattı. « — Tarasada danseden çiftler ayın ışığı altında esatir ilâhları gibi güzel görünüyorlar, Beni her yerde arayıp bulan fena talihim olmasaydı, ben de şimdi genç bir erkeğin kolları arasın - da dansedecektim. Bir saniye gözlerini kapadı, İzmiri, anasını düşündü. — Benim bir tanecik güzel kızımı belki de zengin bir adam görüp beğe - nir de yavrucağım fakirlikten kurtu - larak rahata düşer, Zavallı kadın, kızmın bu saatle çam- ların arasında bir yuvada sıkışıp u * zaktan baloyu seyrettiğini bilse... * Birdenbire ışıklar karardı. Önünden, karanlıkta bir gölge geçti.. Bir adım yü- rüdü, tekrar döndü, tam Belmanın bu- lunduğu yerden salonu seyre daldı. Bu, koyu elbiseli, uzun boylu bir adamdı, elindeki sigaranın ateşi, ağzına yak - laştıkça, bir kıvılcrm gibi dudağımın bit köşesini aydınlatıyordu. Bir saniye.. Bir dakika nefessiz kal- dL Ayakları karıncalanıyor gibi idi. Fakat kıpırdamaktan korktu. Gözü ö nünden yalnız sigaranın kıvılcmı bir şimşek gibi geçiyor, gidip geliyor, tek- rar kayboluyordu. Ufak bir tıkırdı.. Açılıp kapanan bir sigara tabakasının ince gürültüsü Bel - manın kulağına geldi, sonra ağaçInrın arasından bir kıvılcım geçerek tam di - zinin üstüne düştü. Genç kız kendini tutamadan haykırdı: — Ay! Biraz şaşkın, biraz korkak, biraz a « laycı bir ses sondu: — Orada kim var? Belmanın kalbi, ağzından fırlıyacak | a. gibi sert çarpıyordu. — Orada kim var? İnce bir kahkaha ile titriyen bir ses cevap verdi: — Çamların perisi, Alaycı ses alâka ile sordu: — Peri kızı.. Kendini göstersene ba- na! ı Yeni Neşriyat I Gündüz — Her sayısında büyük bir te- kâmül gösteren fikir ve san'at — mecmuası leri arasına örümcek ağı gibi ince bir — bağ ördü. * * Belma ertesi günü çay içmek için lona indiği zaman halasile misafirle e rini sofrada buldu. — Gel Belma; şimdi senin başına ge- lenleri anlatıyordum. Zavallı kızım, ne ise sandığına kavuştun ya artık: TÜ — Evet halacığım. C Genç kızın arkasında mavi voalden sade bir esvap vardı. Bu sadelik içinde — kumral başı, ince omuzları bir Tanagra — beykeli gibi gözleri okşuyordu. 4 O yaklaşırken misafirlerden biri a - yağa kalktı: € — Buyurunuz efendim, ğ Bu ses genç kızın kulaklarından kala bine kadar sızdı. Ş — Bize bir pasta vereyim mi? — Teşekkür ederim, yalnız bir çay; içeceğim, ? Radyoda güzel bir vals havası baş « lamıştı. Ferah Belmanın önünde eğil- di. — Sizinle dansedelim mi? — Ben iyi valsetmem. B —Peri kızları dansetmezler, uçar « lar, ğ Belmanın yüzü pembeleşti. b — Rica ederim, bu saçma fantaziyi unutunuz. 4 — Hayır küçük Belma, dün akşamkt — peri kızını ömrüm oldukça unutmıya - cağım. Hele sizi bugün güneş ışığında gürdükten sonra... Burada kalacağınız bir ay içinde sizi her gün görmeme izin — verir misiniz? A Çekingen bir çocuk sesi cevap ver « — Nasıl olur? Halam ne der? 4 — Halamız benim teyzemdir. küçükk — Belma,.. Siz isterseniz bu bir ay hes gün buluşur, birlikte gezer, birbirimizi — tanırız. Sonra... a — Sonra? 4 — Sonra, İzmire de beraber gideriz — küçük peri kızı. Fransa komünist sekreteri Moskovada Berlin, 13 (Hususi) — Tayyare ile Gündüz bugün çıkan 6 ner sayizile 1 mei e- | VArŞovaya gitmiş olan Fransız komüs — gayet nazik telâkki edilmektedir. Al - |dini bitindi. Her sayısında olduğu gibi bu sa- nist partisi genel sekreteri — Torez'iz hiküye ve tenkitlerile çıkmıştır. nesir, yoluna devam ederek Moskovaya vaze — miş olduğu anlaşılmıştır. İ

Bu sayıdan diğer sayfalar: