21 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

21 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

MAHKEM ELERDE 988 kuruşluk ihtilâs Bir evkaf tahsildarı “ Bu kada; küçük bir para irtikâp edilir mi ? Bu hesap yanlışlıklarından mütevellit bir zimmgttîr. » diyor İhtilâs yapmaktan suçlu Beyoğlu evkaf tahsildarı Ferdinin muhakeme- sine dün ağırcezada devam olunmuş- tur. Eşhasa verdiği makbuzlara başka, dip koçanlarına başka rakam yazmak suretile zimmetine 988 kuruş geçirdi- — ği iddia edilen Ferdi kendisini — şöyle müdafaa etmektedir: — Vak'a üç sene evveline aittir. O zaman çok fazla meşguldüm. Ayni za- manda bir beyin hastalığı geçiriyor- dum. Yanlışlıkla bazı rakam hataları yapmışım. Yoksa 988 kuruş gibi kü- çük bir meblâş pek âlâ takdir buyru- lur ki irtikâba seğmez. Müddeiumumi maznundan sorul- masını istedi: — Bu zimmeti kabul ediyor mu? — Kabul ediyorum. Bunun üzerine şahitler celbedildi. Şahit Neş'et: — Bir gün bu zat bana geldi. 373 kuruş istedi. Verdim. Ve bana 373 ku- ruşluk makbuz verdi. SON POSTÂA Bugünkü Program 21 Birinciteşrin 936 İSTANBUL Öğle neşriyatı: 1230: Plâkla Türk musikisi, 12,50: Hava- dis, 13,05: Plâkla hafif müzik, 13,25: Muhte- lf plâk neşriyatı, Akşam Neşriyatı: 18,30: Çay saati, dan$ musikişi, 19,30: Mo- nolog Pişkin Teyze tarafından, 20; Müzey- yen ve arkadaşları tarafından, Türk musi- kisi ve Halk şarkıları, 20,80: Münir Nuret « tin ve arkadaşları tarafından Türk müsl- kisi ve halk şarkıları, 21: Plâkla - sololar, — Kendisinde asabiyet hali gördü-(21.30: Orkestra, 22,380: Ajans haberleri. nüz mü? — Hayır. Halinde bir fevkalâdelik yoktu. Bundan sonra şahit Yani çağrıldı. Yani şunları söyledi: — Bu adamı tanırhıyorum. Tahsil- darlar sık sık değiştiği için pek farkın- da değilim. Bu muydu? Başkası mıy- dı? Biri geldi. Bana 444 kuruşluk bir makbuz verdi. Parasını verdim. Suçluya makbuzlar ve dip koçan- ları gösterildi. İmzanın kendisine ait olduğunu söyledi. Neticede Ferdinin ne şekilde tayin edildiğini öğrenmek üzere evkaf idaresine bir tezkere ya- zılmasına ve muhakemenin başka gü ne bırkılmasına karar verildi. Yanlışlıkla yakalanan adam Hakikı suçlular meydana çıkınca beraet etti Geçen gün Karacaahmet mezarlı- gında bir dolandırıcılık vak'ası olmuş- tur. Sadık isminde bir adam Karaca Ahmet mezarlığından geçerken yanı- na bir adam sokulmuş ve kendisine se- Tâ mverdikten sonra: — Karaca Ahmet içinde oynayan canbazları seyredelim. Bana arkadaş- lik eder misin? demiştir. Sıddık bu yabancı ile konuşmakta iken yanlarına diğer bir adam sokul- muş, o da lâkırdıya karışmış ve bu iki ahbap böylelikle Sıddık'ın 17 lirasını dolandırmışlardır. Parasını kaptırdık- tan sonra bu meçhul — adamların he- men yanından savuşup gittiklerini gö- ren Sıddık derhal poljjfe müracaat etş 'mişıu, Sıddık'a polisteki sabıkalıların fo- “ tografları gösterilmiştir. Bunlardan — Süleyman isminde bir tanesini Sıddık teşhis etmiş ve Süleyman yakalanarak 'karar verilmiştir . — « Son müddeiumumiliğe — sevkolunmuştur. Müddeiumumilik Süleymanın isticva- | | binı yaparak mahkemeye göndermiş- tır. Bu sırada da Sıddık'a gene Karaca Ahmetten geçerken yanına iki kişi gelmiş ve ayni şekilde kendisini can- baz seyretmeğe davet etmişlerdir. Fakat artık gözü açılan Sıddık bu adamların kendisini dolandıranlar ol- duğunu anlamış, kurnazlık yapmış, kendilerine aklanıyormuş gibi davra- narak ilk rastgeldiği polise ikisini de yakalattırmıştır. Yapılan hazırlık tahkikatında bu adamların meşhur sabıkalı manitacı- latdan Vanlı İhsanla Bursalı Mehmet olduğu anlaşılmıştır. Hakiki faillerin yakalanması üze- rine evvelce şüphe üzerine mahkeme- ye sevkolunan Süleymanın beraetine Posta,,nın edebi tefrikası : 6 Yazan: Muazzez Tahsin Berkand — Ben gidiyorum.. yoruldum..-Sen ##onra eve gelirsin değil mi İsmet? Diyerek yanlarından ayrıldı. Ar - kasından Sadinin İsmete: — Ne acayip kız, yanına yaklaşık —mıiyor. Halbuki Bediaya bakınız, Fe- ryidunla tabil bir surette flört ediyor. Dediğini işitmişti. , Muallâ odasına geldiği zaman, biraz “evvelki sükünetine bedel bütün sinir- lerinin koptuğunu duymuştu. — Niçin ben de herkes gibi deği - — Tüm? Niçin bir erkeğin ü kınlığını, bir imalı sözünü kabul e « demiyorum? Sonra Bediayı düşündü: — Sadinin hakkı var. Bedia erkek- derle beraber bulunmayı, onlarla gö- — tüşüp konuşmayı tabii buluşor. Ba « < zan öonü öyle kıskanıyorum ki ç Geçen gün plâjda da aynı duygu ile — çırpırimadım mi? Ona açık hava yakı- —gayor. Bütün ömrünü su kenarında ge- — çirmiş gibi tabii £ hal alıyor. Halbu- — ki ben mayomu giyince kendimi çınıl- — çıplak sanıyarum da utanarak hemen — denize atılıyorum. Bana bakan gözler ke! İsonca benliğimi delip e>c>ceklermiş gibi... Bu mutlaka Büyük harbden son " gaki neslin büyük bir iyiliği... Onlar | | hayatı old.;'gu gıb; alıyorlar, bizse hasta denecek kadar derin ve ezici his- ler altında çırpınıp duruyoruz. Aşağıda Bedianın şakrak kahkaha- ları bulutlara tırmaşıyordu. — Bedia, ne mutlu sana, bu feci va- ziyette gülmek kuvvetini kendinde bu- luyorsun. Bir ay sonra, bu oturduğu- muz kulübeyi de satmazsak aç kalaca- ğımızı, elimizde avucumuzda satıp da yiyecek bir şeyimiz kalmıyacağını bil- miyor musun? Sana kalsa, «Bay İhsan bu eve iki bin lira teklif ediyor, hemen satıverelim» diyeceksin. Fakat sonunu nasıl düşünmüyon musun? — Daha iki sene kaldı teyzeciğim, sonra ben avukat çıkacağım ve para kazanacağım, Çocuk... İki senede ne yer, ne gi yer, ne yakarız? Hem bakalım mek - tepten çıkar çıkmaz sana «Buyurunl» diyerek iş verecekler mi? Bunları düşünürken bir yandan da kendi kendisine kızıyordu: — Sekiz sene çalıştıktan sonra şir- t tasfiye edilince «oh, artık bundan ben de dinlenirim!» diyerek ra- hat etmekte mana var jma idi? O vakit eski direktörümün tavsiye ettiği şir - BUKREŞ 16: Romanya halk murâtisi, 17.56: Musa- habo, 18.15: Hafif musiki. 19.35: Şarkılar, 20; Brüksel'den nakil. 21: Haberler. 21.15: Or- kestra, 2146: Haberler. BUDAPEŞTE 17: Macar şarkiları. 1915: Musahabe, 19, 45: Salon orkestrası. 2045: Musahabe. 21: Brüksel'den nakil 223: Haberler, 2225: Cad- band. 245: Haberlor.. Yarınki Program 2? Birinciteşrin 936 İSTANBUL Öğle Neşriyatı: 12.40: Plâkla 'Türk musikisi, 12.50: Ha- vadis, 13,06; Plâkla hafif müzik, 13,25: Muh- telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18.30: Çay saati, dans musikisi. 19.30: Spor musahabeleri, Eşref Şefik tarafından. 20: Rı- fat ve arkadaşları tarafından Türk musikisi |ye hâlk şŞarkıları. 20.30: Türk musiki heyeti tarafından klâsik eserler. 21: Pllikla solo . lar. 21.30: Örkestra. 2230: Ajans haberleri. Damadını öldürmek isteyen kaynana Damadını balta ile öldürmeğe te- şebbüs eden Saffetin muhakemesine dün ağırcezada devam — olunmuştur. Muhakeme kararın tefhimi için düne bırakılmıştı. Mahkeme Reisi evrakın tetkik edikdiğini, bazı şahitlerin ifade- lerinde mübayenet — görüldüğünden bunların tekrar celbedilerek dinlenme- sine karar verildiğini bildirdi. Duruş- ma başka güne talik olundu. Zorla eve girilir mi ? Geçen gece saat yarımda Beyoğ- lunda dargın bulunduğu metresi Rahi- menin oturduğu evin kapısını kırarak içeri girmeğe teşebbüs eden kundura- cı Ahmet ikinci ceza mahkemesi tara- fından 4 ay hapse mahküm olmuştur. ketlerden birinde çalışmağı kabul et - seydim bugün böyle sızlanıp durmaz- dım. Fakat ber zaman için kolaylıkla iş bulacağımı sanmiştim. Sonra, Bedi- aya apandisit ameliyatı yapılacağını ve onu gene tebdilhava için Yakacığa gö- türeceğimi nasıl düşünebilirdim? Seneler geçtikce insan tecrübeli olu- İyor. Bugün elimdeki son dayanacak |çareyi, bu oturduğumuz evi satmak - tansa her şeye razıyım. Fakat bir iş bulmak için ne yapa - yım? Nerelere başvurayım? Kime ko- şayım? i * — Dadı, bana mektub var mı? — Üç mektub var kızım. Yemek o- dasında masanın üstüne bıraktım. Mektublardan ikisi matmazel Jan'- dan geliyordu.*Muallâ bir tanesini Be- diaya uzattı. — Jan nihayet bir iş bulmuş. Buna pek sevindim. Buradan gideliberi za- vallı kadıncağızın işsiz kalması kalbi- min üstünde bir düğümdü. — Senin kalbinin üstünde düğüm- lenmiyen ne var kil Bunu söylerken teyzesinin yanına yaklaşmıştı: — Bu damgalı kâğit nereden? Yok- Sağ... Muallâ yüksek sesle okudu: «......gazetesindeki ilânınızı oku « «duk. Müessesemizde tercüme ve ya- gı işlerini başarmak ve dosyaları tan- «zim etmek üzere 40 lira maaşla ça - idışmayı kabul ettiğiniz takdirde İs - ianbulda Balıkpazarında ...... ha - anında 49 numaraya evrakınızla bir « alikte müracaatiniz...» İstanbul Belediyesi İlânları Keşif bedeli Salkım söğütte Hüdavendigâr caddesinde Karaki Hüseyin çelebi cami —minaresinin yıkılıp içeriye yeniden yapılması. İstanbul 25 inci mektebin tamiri Yukarıda keşif bedelleri yazılı tamirler açık eksiltmede isteklisi pazarlığa çevrilmiştir. Keşif evrakı ve şartnamesi leyazım madığından 1799,25 631448 — 48 dürlüğünde görülebilir. İstekliler (Fen ehliyet vesikası şarttır) 2490 h kanunda yazılı vesika ve hizalarında gösterilen ilk teminat makbuz mektubile beraber (Bir gün evveline kadar ilk teminatın yatırılması ha muvafık olacağı) 22/10/936 perşembe günü saat 14 de daimi encü mende bulunmalıdırlar. * () (1972) * Senelik muhammen kirası 1800 lira olan köprü altında Kadıköy sinde 31/84 N.lı dükkân teslim tarihinden itibaren 937 veya 938-939 leri mayısı sonuna kadar kiraya verilmek üzere açık artırmaya kon tur. Şartnamesi levazım müdürlüğünde görülebilir. İstekliler 135 Kralık teminat makbuz veya mektubile beraber (bir gün evveline kadar ilk natın yatırılması daha muvafık olacağı) 22/10/936 perşembe günü 14 de daimi encümende bulunmalıdırlar. * Keşif bedeli 1031 lira 14 kuruş olan Beyazıt yangın kulesinin tamiri açf eksiltmeye konulmuştur. Keşif evrakı ve şartnamesi levazım n " de görülebilir. İstekliler belediye fen ehliyet vesikasile 2490 N.lı kanunda (B.) (1945) * ? işleri müdürlüğünden alacakları yazılı vesika ve 77 lira 34 ku ilk Eeıııinıt makbuz veya mektubile beraber (bir gün evveline kadar teminatın yatırılması daha muvafık olacağı) 22/10/936 perşembe günü 15 de daimi encüşpende bulunmalıdırlar. (B.) (1943) 1 — Şariname ve keşifnamesi ve İnhisarlar U. Müdürlüğünden: plân mucibince 3510 lira keşif Cibali Fabrikası Kalirifer tesisatı açık eksiltmeye konulmuştur. H — Eksiltme, 23/X/1936 tarihine rastlıyan Cuma günü saat 14 de bataşta Levazım ve Mübayaat şubesindeki Alım Komisyonunda — yapılt caktır. H — Bu işe ait keşifname ve şartnameler parasız olarak Levazım ve bayaat şubesinden; plânları da inşaat şubesinden alınabilir. IV — İsteklilerin, şartnamede gösterilen esasları ihtiva etmek üzere sız teklifleriyle projelerini eksiltme gününden en geç bir hafra evvel Fabrikalar şubesine vermeleri lâzımdır. V — İstekliler eksiltmeye girebilmek için kanunen kendilerinden arâ * nılan vesika ve 9p 7,5 güvenme paralariyle birlikte muayyen gün ve sâ ismi geçen komisyona gelmeleri. (1965) Posta T.T. Fabrikâsı Müdürlüğünden: İmal olunacak zenkler için üzeri üç m/m kalınlığında kurşun - kaplı İ m/m kalınlığında 1298 kilo kalaylı bakır tel açık eksiltme yolile alınacak* tır. Bu telin tamamının muhammen bedeli 2076 lira B0 kuruş ve muvakkât teminatı 156 liradır. Eksiltme 6/11/936 tarihine rastlıyan Cuma günü saat on beşte yapt lacağından taliplerin şartnameyi görmek için her gün, eksiltmeye iştü için de muayyen gün ve saatten daha evvel teminatlarını vezneye yatır * mış olmak şartile komisyona müracaatları. — 40 lira aylık mı? Bunun vergile- rini ve tramvay parasını çıkardıktan sonra eline ne kalacak? — Ne olursa olsun, her halde bir defa gidip görmeliyim. — Değmez teyze... Yirmi lira için kim bilir nasıl bir yere düşeceksin. Bedianın bakkı vardı; fakat Mual- lâ tamamile red etmeden bir defa bu- rasını görmek istiyordu. Hanm bitip tükenmek bilmiyen ça- murlu merdivenlerinden kaymamak i- çin tozlu parmaklığa sıkı sıkı sarıla - rak 49 numaraya vardı . Kirli bir masanın arkasında oturan şişman, bıyıklı ve gözlükkü bir adam, kaba bir Türkce ile: — Ha, geldin mi? Dur bizim mü - düre haber vereyim. İsmin Dalmen de- ğil mi? Diyerek bir camllı kapının arka - sında kayboldu. Muallâ iğrenmekle şaşmak hisleri a- rasında kıpışan ve boğulan — gözlerle etrafına bakıyordu. Nişantaşındaki mahalle bakkalının dükkânı bile bu - radan çok daha temiz bir yerdi. Tozlu bir dolaptan fışkıran sarı kâğıtlar, ö- rümcekli tavandan sarkan rengi belir- siz bir lâmba, Arnavud kaldırımı gibi bir döşemeyi yer yer örten yırtık ve çamurlu bir halı parçası — Gel bakalım, mü yor. Sonra alçak sesle bir fısıltı: — Şimdiye kadar çok kızlar geldi ama bizimkisi hepsini savdı. Suratsız ve biçimsiz karılardı onlar. Fakat se- nin yüzün ve endamın güzelceye ben- seni bekli. «2341n |ziyor. Seni alıkoyar artık. Genç kız arkasında buz gibi s0 İbir elin dolaştığını duyarak titredi. — İsmin nedir kızım? - Kendisine «Kızım!» diye hitab € den bu adam kırkını aşkın değil; © kat bu yabancı muhitte küçülen, Wif” yen Muallânın şimdi an beş ZŞ bir çocuktan farkı yok. Titrek bir sesle cevab verdi : — İsmim Dalmen'dir efendim. © — Dalmen mi? O nasıl isim Ha, bildim, soy adın o senin... Faki” ben alafranga değilim, öyle soy adı lân bilmem. Sen büna doğru dürüst ni evde çağırdıkları adı söyle! — Muallâ... — Muallâ mı? Güzel isim.. hoft ” ma gitti.. Muallâ aşağı, Muali& yü karı! Sen şu mantonu hele şöyle © kar bakayım. Yanımda çalışacak Y ların biçimini görmek merakımdır: © Genç kız niçin isyan etmiyor? çin herifi tokatlamıyor2 Niçin yor? Uykuda gibi bir hareketle €©© boğazına götürüp yakasını açıyor- saniye daha dursa boğulacak. Herif bir düzüye söylüyor, beklemeden kendi kendisine konut? yor: — Güzel, çok güzel. çalışırsan seni sonra belki de © götürürüm. Halin kibar bir «kıza ? yi Burada , J ziyor; fakat huysuzlanmamak !"(' Ben öyle sinirli karılardan haze Her zaman için gülmeli, neş'eli © hi Burada keyifli keyifli oturursar saatlerimde seni otomobilime af , (Arkası vüf diririm.

Bu sayıdan diğer sayfalar: