25 Ekim 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

25 Ekim 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sayfa SON POSTA Hergün . .— Kont Ciano'nun Seyahatinden çıkacak Neticeler Yazan: Muhitün Birgen' iıal_v:m devletin — dizginlerini eline aldığı gündenberi Romanın meşhur &, şimdiye kadar görülmedik vermeye müuvalfak olan İla'yan n damadı Kont Ciano'nun A; manya seyahati şu dakikada bütün Av-| rupa gazctelerinin başlıca sermayele-| ridir. Musolini'nin en geniş itimadıni ftaşıyan bu 33 yaşındaki diplomat, Av- rupanın en genç nazırı, Almanvada gene A mın en mühim, en korkunç meseleleri üzerinde Alman devlet a- damlarile konuşup duruyor. Hemen bütün Ayvrupa gazeteieri, zamanın bugünkü inceliği — içinde bu ziyaretin fevkalâde ehemmiyeti haiz oluşunda müttefiktirler. Her iki tarafın da etrafında sıkı bir ketumiyet havası muhafaza — ettikleri bu seyahatin hedefleri hakkında Ai man ve İtalya matbuatının yaptıklaârı neşriyat, daha ziyade umumi bir dil ile örülmüştür. Fakat, bu umumi li- sandaki kuvvet, seyahat — otrafındaki ketumiyetin, boşluktan değil, bilâkis derinlikten ileri geldiğini göstermeğe kifayet ediyor. * Uzun müddet devam eden bu gö- Tüşmelerde her iki tarafı alâkadar e- d İtalyayı doğrudan doğruya alâkadar eden Hu- beşistan ve Akdeniz meseleleri, Alman- ya ile İtalyayı müştereken alâkalan « dıran merkezi Avrupa ve Tuna mem- leketleri meseleleri, gene her iki dev- Tet için de ayni derecede ehemmiyeti haiz komünizm ve halk cephesi hare- ketleri ve nihayet Almanyayı birinti derecede meşgul eden koloni işleri, bü- tün bunlar bir arada müzakere edili- yor. Müzakerelerin gerek mevzuları ve gerek yidiş tarzlarile bunların netice- Teri hakkında her iki taraftan da hiç bir şey neşredilmediği için bu hususta şim diye kadar Almanya ile İtalya haricin- deki memleketlerde yapılan, ve tah - minlere dayanan neşriyattan başka bir şey yoktur. Fakat, matbuatın ifade ettiği umu- mf havaya daha ziyade müsbet bir ru hâkimdir, Her iki tarafın gazeteleri de bu anlaşmanın netice itibarile Avrupı:- da içtimaf nizamın istikrar ve inzibât altina almması vazifesile kendilerini vazifedar sayan iki memleketin bu va- zifeyi hakkile ifa edeceklerini söyler: Terken bunun icapları üzerinde Berlin ve Romanın bir takım es; a anlaş- mış bulunduklarını gösteriyor. * Zannedersem Almanya da, İtalya da müşterek ve umumi siyasellerinin he- defleri bakımından henüz manevra safhasındadırlar. Her iki taraf ta, ken- di dahili rejimlerini hariçlten tehdit edebilecek içtimal tehlikelere karşı va- ziyetlerini tahkim etmek üzere bir ta- raftan Rusyayı, diğer taraftan Fransa- daki, İspanyadaki Halk Cephesi siya- setlerini manen tecride çalışıyorlar. Öte taraftan her iki devlet te İngiltere karşısında, şimdilik dostca anlaşmak için, olmazsa ileride hâdiselere göre bir an evvel vaziyet almak istiyorlar. Bu manevra bakımından da beş devlet a- rasında akdi mutasavver olup bir tür- Ki toplanamıyan yeni Lokarno mese- lesini, İspanya vukuatını ele alacaklar ve bu iki meseleyi, kendilerince en münasip gördükleri bir şekil vererek büu meseleyi dünya efkârını kendilerine kazanmak maksadile mükemmelen is- tismar edeceklerdir. Her iki taraf ta şimdiden «Avrupada milleller arasın- da sulh ve sınıflar arasındaki münas>- betlerde de nizam — ve inzibat isteriz> diyorlar; sulhün ancak hak ve adalet üzerine kurulabileceğini ve hak ve a- dalete muhalif olan bugünkü vaziyet tadil ve ıslah edilmedikçe, Alinin hak- kı Aliye ve Velinin hakkı Veliye veril- medikçe, Bolşevizm tehlikesi bertaraf edilmedikçe hiç bir zaman sulh teessüs edemiyeceğini söylemekte her iki ta- yaf ta müttehittir. Bunun (i tahmin ediyoruz ki, Berlin seyahatinin sonunda her iki taraftan da Avrupanın bugün münakaşa edilen meseleleri hak kında gerek dahil ve gerek hariç cfkâ- bugünkü Alman ve yı umumivesini — İtalyan hükümetleri lehine çekecek N Resimli Makale ğ ” İngiliz şehirlerinin her Mahallesinde bir tane ça- cuk bahçesi vardır, bura- öbetçiler — haricinde insanlar giremez- ler. Çocüklar kendi arala- rında tamamen serbest olawak oynarlar.. mahsus küçük İngilterenin ihtiyar Kızları devletten Maaş istiyorlar İngilteredeki bekâr kızlar #son za- manlarda Aayaklanarak Mancesterde büyük bir kongre aktetmişlerdir. Bu koöngrede hükümetten tekaüdiye ve maaş istemeğe karar vermişlerdir. Bunlar elli yaşına kadar koca bulama- dıkları takdirde bundan sonra da bula- mıyacaklarına kanaat — getirmişler ve sefil olmaktan ise devletten maaş iste- meğe karar vermişlerdir. Yeni usul bir benzin hırsızlığı İngilterede acaip bir merak peyda olmuş. Bazı fakir gençler, boş bulduk- ları otomobillere biner, bir miktar ge- zer ve sonra da otomobilleri gene yer- li yerine iade ederlermiş. Kanunun bu çeşit vak'aları biraz tebessümle karşıladığı için, muvakkat etomobil hırsızları işi azıtmışlar ve bu süretle Londrada hergün 40 tane vak'a olmağa başlamış. Nihayet mahkeme bir karar vermeğe mecbur olmuş ve bu nevi iş yapan kimseleri, otomobi- Hin benzinini yakmak ve dolayısile ben- |zin çalmak suçundan mahküm etmeğe! başlamış. müşterek hareketler yapmaya başlaya- eaklardır. * Hülâsası şudur: Almanya ile İtalya şmdilik bir ittifak yapacak ve bu hu- susa dair kâğıtlar imza edecek görün- müyorlar; büna mukabil, icabında ker- dilerini bı olan hâdiselere/karşı her iki tarafın da kendilerini îl!hdlden hazırlamayı u- nutmadıkları muhakkaktır. Bugün için muhakkak olan şey şudur: Avrupada mevcut birkaç mühim me- Londrada — çocuklara makinelerin birer Çocuklar bu modellerle oynayarak otomobili yareyi bilfili öğrenirler. v Birinciteşrin ) Bo Yavrularımızın haklarını verelim VA bir eğlence yeri Burada asri fane moödelleri vardır. kak arası, yahut tay- gin yerleridir. g—— ERGÜN BİR FİKRA Karşılıklı Şehir operelinin kıymetli artisti Hazım geçenlerde, mektepten beri yüzünü görmediği eski bir sınıf ar- kadaşına rastgeldi. — Ne âlemdesin? diye sordu. — Ben mi? Bankacı oldum. Ya, sen? Hazım, arkadaşını alay - ediyor sandı. Fakat sualinin ciddi olduğu- nu anlayınca: — Şehir tiyatrosunda artistim.. cevabını verdi. Muhatabı, falso ettiğini farket mişti; bunu tamire kalkıştı; ve: — O kadar çok işim var ki, yirmi senedir tiyatroya gittiğim yok! De- yince, Hazım hiç bozmadan: — Olabilir.. dedi; meselâ, ben de mekfepten çıktım çıkalı, henüz bir bankadan içeriye ayak basmış de- gilim! 4 Kollarını sigorta Ettiren Romangya güzeli Bazı Amerikan gazetelerinde A- ikamcte doğru götürecek | merikada yapılan garip sigortaları o kur ve güleriz. Meselâ filân artistin bacaklarını şu kadar bin İngiliz lirası- na diğer bir başkasının bilmem ne kadara sigorta ettirdikleri- dudaklarını Bizde yeni açılan bir kaç tane çocuk bahçesin! leri yerler ya so- le halinde bulünan yan- ASIN Çocuk bol hayaya, çok güneşe, —geniş — muhite muhtaçtır, hareketsiz ço- cuk, oturduğu yerde ka- ;lan çocuk hayatiyeatten mahrumdur. Zekâsı işle- meyen bir makine halin- dedir. Avrupalıların git- tikleri yoldan gitmeliyiz. avrula- mezbe- Kedilerini kocasına Tercih eden kadın Malıhemed'eı $ Luslatdid Amerikada Woodburg eyaletinde oturan Fred Bellois isminde bir adam 14 senelik karısından boşanmak üze- Te mahkemeye müracaat etmiştir. Fred Bellois bu dava hakkında bir arkadaşına şu yolda şikâyet etmiştir: «Karım son iki sene zarfında garip bir âdet peyda etti. Kedilere merak sardı, Şimdi evde 6G0 tane kedi — var. Ben onları doyurmak için üstümden, başımdan, hattâ gıdamdan fedakârlık ediyorum. Karıma kaç kere rica ettim. Bunların miyavlamaları sinirlerimi bo- zuyor, evde oturamaz oldum — dedim. Bana: «Ben koca istemem, bana ke- diler lâzım» cevabını verdi. Ne yapa- cağımı şaşırdım.» Adamcağız yegâne kurtuluş çare- r sini şimdi boşanmakta buluyormuş, Bir zamanlar haftada 7800 lira kazanan Muharrir dilenerek öldü Bir zamanlar haftada 1800 lira ka- İngiliz piyes yazıcılarından zanan Bowkett, evinde ölü olarak bulun- muştur. İşin garibi, çok okumuş, görmüş geçirmiş olan Bowkett, Wells'le mek- tep arkadaşlığı etmiş, ve uzun seneler tiyatro âleminde büyük bir şöhret ka- zanmıştı. Talihin pek büyük bir gadrına uğ- rayan zavallı muharrir, ölümünden üç ay evvel de dilencilik suçuyla mah- kemeye verilmişti. Madenleri araziyi kazmadan bildiren alet Almanyada petrol membalarını ve maden kömürü damarlarını keşfeden yeni bir âletin tecrübeleri yapılmakta- dır. Bir kamyon üzerine konan bu &- let petrol ve maden kömürü bulun- ması ihtimali olan arazinin üstünde sele karşısında her iki taraf ta yakında 'ni duyarız. Ahiren Romanyanın meş- gezdirilmektedir. Bu gezdirme — esna- müşterek bir siyaset manevrasına baş- (hur artistlerinden Nemsta Manesku da layacaklardır. Bununla şunu isbat ede cekler ki muayyen bir iradenin sevk _A“"p"'"' en güzel kollu kadını oldı ve idaresi altında hareket eden otori-| Züna inanarak kollarını 30 bin İngiliz ter bir hükümet, ne yaptığını ve ne|İirasına sigorta ettirmiştir. yapmak istediğini bilmek noktasından, parlâmentoların muhtelif cereyanları karşısında bugün bu tarafa, yarın o ta- rafa yalpa vuran memleketlere naza- ran daha müsbet işler görmeğe muk- tedirdirler. Muhittin Birgen sında âletin bir yerinde asılı bulunan mevcut madenin nisbetine göre inip çıkmakta ve bu suretle de orada petrol veyahut maden kömürü — olup olmadığı anlaşılmakta — imiş. — Âletle hattâ bunların bulunduğu derinliği tayin edebilmek de mümkün oluyar- muş. b 0: C V e İ ON L AD GA ASA C YA İ İSTER İNAN İSTER Dün kulağımıza garip bir rivayet geldi: «Mecidiyeköyü civarının sinek hücumuna uğrama- sı münasebetile gazetelerde yüzüne ıi?ek konmuş bir İSTER yucu sen: İNAN İSTER İNANMA! bu düşüncenin hakikate tevafuk edip etmediğinin tet- kikine başlanmış.» Dediler. Mümkündür, cevabını verdik. Fakat bal İNANMA! Ü Sözün Kısası fi — Ü Ben; Beyfendiyim! E. Talu E v yaptırmak isteyen bir fi nu havale edeceği usta şürken, onun kendisine sadect dil» diye hitap etmesine kızmış © — Gö: aç! Ben Efendi & Beyfen: 1Ş Tekdi adamcağıza bit sürü retlerde bulunmuş. Gazetelerin zabıla vukuati rında gözüme ilişen bu hâdise £ kadar basit görünmedi. b A Biz, umurni harbin sosyal nizalf da hasıl ettiği keşmekeş arasındâ * diliği» unuttuk. Halbuki eskidefi çok kiymet verilirdi. Hatırım Mektebimizin çok mühterem © Abdurrahman Şeref Efendi, kef «Bey» diyenlere kızar : — Beylik kolay elde edilir 4f fendi olmak zordur! ben efendiiğ göznuru akıtarak ve dirsek 1 kazandım'. derdi. - Birini sena edecek olsak ona: #EĞŞE di adam!.» sıfatını verirdik. 'a hareket her zaman tahsine şayan lürdü. Osmanlı hânedanının t1e$f şehzadelere efendiliği en yüks paye olarak tevcih eylemişti. Frenklerin centilmen tabirini di» diye tercüme ederdik. En âli lislerde hatip hitabına : — Etfendiler! Sözile başlardı. Bey, Paşa, tabirlerini de deml prensiplerine aykırı görüp te bay tabirini ikame ettiğimiz # yalnız efendi kelimesi hakkında tisna yaptık. Yeni Türk lügatinü tabir kaldı ve Dil Kurumunun neğ'i ği kılavuza girdi. Böylece efend? yüksek mânası resmen tasdik ve edilmiş oldu. Ama, meşrepten bahsolunma?: san, canı İsterse, en büyük tekrif” fazını hakaret addedip, söyleyene eder. B Ben ustanın yerinde olsaydım, gaya, nizaa meydan vermez * — Peki, iki gözüm... Darılma!.. dilik bende kalsın, mü geri Der, işi tatlıya bağlardım. ZZZ —Biliyor musunuz | — Bulgaristan Türk 1dat hangi yılda çıkmıştır? 2 — Mora ilk defa olarak ha dişah zamanında kimin kumand?” tındaki Türk akıncılarının istilik gramıştır? 4 lll’ —GtOsmanh tarihinde padişât karşı isyan eden üç Mustafa şeh?i kimlerdir? (Cevabları yarın) 4 * (Dünkü suallerin cevabları) | — Tünel Milâttan 7 yüz yıl Orşilin kralı Heskiya tarafından mıştır. 2 — Örsk şehri Sovyet RUSİŞ Kırgız Cumhuriyeti topraklarında * dağları üzerindedir. 3 — Plevne kahramanı Osmall 1877 de Amasyada doğmuştur. 4 — Nobel mükâfatı her y'kl_ K zünün en kıymetli edebiyat, fizil ” ya, coğrafya, tarih ve sulh eserit rilir bir mükâfattır. Alfred Nobtİ li İsveçli bir kimyağer taralınt das edilmiştir. < Tabuta girmeyen OW Ahiren İngikerenin meşhüf manlarından 180 kiloluk ismindeki adam ölmüş ve etrat” essüre garketmiştir. Bu şişman adam herkes tarâ”) sevilen iyi bir insanmış. Ke ğ gömmek için tabuta l;aymık geldiği zaman bu işi kimse " mış ve akı tane hamal çıilrl“'k buriyeti hasıl olmuştur. ——— ği Longşovn çok yiyen blf__" boğazının yüzünden ölmüt » Sabahları şöyle kahvaltı €© 4 Üç yumurta, yarım kilo dorik € cuğu, bir kilo ekmek, 200 gz yağı, altı fincan kahve, İve

Bu sayıdan diğer sayfalar: