20 Kasım 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

20 Kasım 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAT AT | Bir Karagöz muhaveresi Yazan: Son Posta'nın mizahesı İmset bun- dan bir kaç gün evvel sayfalarımı - gın birinde bir Karağör muhaveresi yapmıştı. Buzün de eski ve çok usta mizaheamız Osman Cemal Kaygılı' « pın manzum bir Karagök muhavere- sini koyuyoruz. Hacivat — Karagıi ninle kar tum k ikla müşanre yi lum | — Man: alım, yani man- Karagöz m ama, yeni gençler St vesinle ml? Bayır am, biz bu yaştan, bu ra seninle tutar 'da hiç Orhan e çömetlik yapar mayız ? Karagöz — Şu halde? Haciyat — Şü halı fiyesi yerinde konuşuruz. Karagöz — Öyle ise, başla bakalım, hamle biz, seninle vezni, ka- Hacivat — Başlıyorum : Kış yaklağtıyı Kanigla kanvalte ve - rinledi! Karagöz — Mazhar Osman, gece sakalımı dinledi! Hacivat — Sakal dinlenir mi behey, çapkın külhani? Karagöz — Tansiyonum artmış mı diye dinledi... Hantl Hacivat — Oh, çök şükür Karagöz. bende normal tansiyon! Karşgöz — Şişlide bir ev tuttum : Sineklere pansiyon! Hacivat — Sağcı yoksa sen solcu musun? dün mısın Karagöz, Karagöz — Nene lâzim dizgallı, yoksa sen kolcu musun? Hacivat — Maksadım bir şakadır, darılme, bey top sakali öradiii —» haşkeihacı, sliğ nt mam olmaz mı çakal? Hacivat — Faşistler marksistler wi haklıdır? Karagöz — Kapalı kutular da kim bilir ne saklıdır? Hacivat — Karagözüm, mârifet iş- te onu bilmeli! Karagöz — Asıl mârifet suyu dilim dilim dilmeli. Hacivat — Onu hokkabaz ben hokkabaz değilim! Karagöz — Ben de her zaman pilâv yiyen papas değilim! Hacivat — Pilâv dedin de yımdı ha- tırladım zerdeyi! Kareğöz — Hucimt; döğrü konaş, yıkarım ha perdeyi! Hacivat — Yıkılan perde olaun dö- külen do/şampanya! Karagöz — Avrupa, karşılıklı oldu iki kumpanyal Hacivat — Sen ne dersin bu işe, bu acüyib gidişe? Karagöz — Korkarım. gelmesinler tırnak tırnak, diş dişe! Hacivat — Bana bu ay tayyare pi- gangosu vuracak ! Karagöz — Desene ki (Babâli) sa- na selâm duracak ! Hacivat — Hem de tam yüz bin lira, değil dokuz yüz doksan! SaMLMA Va mamearı e mi haklıdır, yapar, Dsman ( « nal Kaygılı Karagöz — Tam yüz bin olursa al, sakın ha alma noksan! Hacivat — Tramvayın birine otomo- bil toslamış! Karagöz — Benim ilk göz ağrıdı fosladıkca foslamış! Hacivat — Bizim mahdum çok ya- man şut çekiyor kaleye! Karagöz — Bizim kız da operete, baleye! meraklı Hacivat — Bizim bayan âdeta bir sinema delisi! Karagöz — Bizimki de her gece ev- de poker velisi! man uyanacak ? Karagöz — Sarıyer, gül pembeye ne zaman boyanacak? Hacivat — Ben sana soruyorum, sen cevab ver, a moruk! Karagöz — Sabret biraz, sabırla hel- va olurmuş, koruk! Hacivat — Bir kedim var, hâlis Van, rengi yakın tekirel Karagöz — Saim, Turgud, iskada taş çıkarır Bekirel * Hacivat — Bizim mizah yazıcı kâh İmset'tir, kâh İsmet! Karagöz — Zurnada peşrev olmaz, ne çıkarsa o kısmet! Hacivat — Ermel Talu süt deniz kadayıfından! sağar -Karagöz — İmam Said şal biçer Hacivat — Karagöz ben yoruldum, benden artık sana pes! Karagöz — Öyle ise çeneni tut da artık, sözü kes! Hacivat — Peki kestim, hoşca. kal, ben gidiyorum işte! Karagöz — Ben de gider, olurum, kaynanana enişte! Oırnın Cemıl Kıygılı —— —— ——— ——— | CONULISLERI Edirneli İki gencin Sevgisi — Altı aydanberi 20 yaşında genç bir kızla sevişiyorduk. Aramız- dan su sızmıyordu. miz de bir rimize karşı büyük bir aşk taşıyor- duk. Sevgilim, bir gün bana evlen- memizi teklif etti ve kendi veynimden istememti tice verd 'Tam gidip bu t zan anasına ve ba Şaşırdım, kaldım. Sebebini öğ larla kuruln kalması imk artık bu arzudan vaz geçin medim, Onzhın sonra d: aramız â - çıldı. Hiç görüşmez olduk, Fakat ben bu genç kızı hâlâ çıldırasıya sevi - yorum. Ne yapayım, nasıl hareket edeceğimi bilmiyorum. Bana bir yol gösterir misiniz?» Edirne: S. Ş. İş. Oğlum, mü sevgi ve arzu - r yuvanın sağlam Velev ki siz ©- etseniz - bile Bu genç kız, am ut olamazsınız. bir kaprise kapılıp size böyle bir tek- Hfte bulunmuş ve sonra da vaz geç- miş olabilir. Binaenaleyh gürürünüz: erkeklik alarak z ve bu da naza itib kızı unutmağa çalışınız. TEYZE Hacivat — Boğaziçi uykudan ne z:ı-ı — SON POSTA Konuşma: Maziye esir olmak Nurullah Ataç heni suma: Böyle tec gelenlere alâka gi Tak elme- anı m hiş bir silâh bulunur lerin hayranlıkla zikrı göstereceğiniz onlar inkâr ede nin haks rüum, l dar nn doğruluğuna ma zler. ı Zaten bir şiirin, herhangi bir sunat eserinin olduğu na bilir ? onu güzel miş günl in mahsulü olan zaman ve İçin bize âşikâr bir hakikat gibi gözü- ken - bir «peşin - hüküme dür. Eski e- hü: yeniler için isı böyle bir şey yoktur. Onun için eserlerin devamlı üp — olmiy kestirmek kolay bir şey değildir; nin, başkalar küm vermemiz rübe edilm yeniler yardımı olmadan hü ımdır. Doğruluğu tec ır hükümler dururken tasdik edilip edil- yenilerini edin- ha zamanla miyeceği bilinmiyen meğe ne lüzum var? Halden ziyade mazinin atini be- Renip öğmemiz işte bunun içindir. çi Maziperestler de, zamanlarının bazı sanatkârlarından, bazi eserlerinden fakat bunlar eskileri taklit bir heyecanın köh- nemiş kalıplarına dökülerek meydanâ hoşlanırlar ederek, yani ölmü ni bir eserin, maziperestler dan beğenil taze, ğinin, sahteliğinin, fenalığının baştıca delilidir. y tarafın- es. rie bir zaa m kalma herşeyi d baksızlıktan ha- İkinci zaaf, birincisinden ehven ve hiç şüphesiz ki ondan daha sevim- lidir. Bele(fı&ede devam oel;sEri Belediye memurlarının vazifelerine muntazaman devam edip etmedikleri belediye müfettişlerince sıkı bir suret- te kontrol edilmektedir. Bu hususun temini ve devam ced- | vellerinin de bir yanlışlığa mahal kal- vam cedvellerine, her memurun vazi fesi, ünvanının, soyadının ve sicil nu- marasının yazılmasına karar verilmis- tir. ÂAyül zamanda, devam cedvelleri üğüne gönderilmesi de, tami- men bütün belediye şubelerine rilmiştir. az, içimize işlediği i-| ” getirilmiş eserlerdir. Denilebilir ki ye-| £ samimi olmadı- | y madan tetkiki için, bundan böyle de-| r nin, her ayın ilk günü teftiş hey'eti | <x bildi- | « v “ bciteşila d ı Genç kızlarımızı alâkadar eden dava ı NİÇİN Evlenemiyorlar Kendini evde kalmış Evvelâ bütün genç kadınlar elbirtiği edip bekâr erkeklere karşı müthiş bir boykot mekteplerinden birine de Koca bulmakt. ümidini hiştir. Boş vakitlerini dikiş | itap okumak, arada çalgı çal- makla geçirir. vam ede Yarımda koca lâfı olunca, kızarıp rmağa başlar. Bu hali, utancından hiddetindendir! Bu yaşa kadar, asına sebep olan o koca de- münasebetsiz mahlüka karşı de- bir hınç besler. jeçende, aramızdaki teklifsizlikten cesaret alarak kendisine yeni bir kıs- t çıkıp çıkmadığını sordum. Beni fena halde tekdir etti: — Sizin yerinizde olsam, böyle bir sual sormağa cesaret edemezdim! Bu kadar eşiniz dostunuz var. Be - nimle alâkadar olup bir tanışma vesi- amağı hangi gün aklınızdan ? Şimdi kalkmış, alay eder — Yı-nv bir kısmet var mı? diye so- ruyorsunuz. Ağabeylik böyle mi olur kuzum.. Yarı şaka, yarı gerçek, fakat her iki halde de dokunaklı olan bu sözlere kar- şı kendimi müdafaa etmek lâzımdı. Dedim ki: le haksızsıl arzu 'ndu— amma, ne kocalar çok . Hele $ ceğiniz kocayı h.ı.mn( büs u ve hemen mevzu p.1)ım kı azaldı zin beğene- ıu değiş — Aman, bırakın bu koca lâfını de- di, başka şeylerden bahsedelim... Fakat bu defa, mevzuu değiştirmek .| benim işime gelmedi. Evde kalan kızlar için ne düşündü- günü, kendini evde kalmış sayan bir enç kız ağzından dinlemek, enteresan olacaktı. — Siz, ne dersiniz, , evlendirmek, evlenmeğe teş vök etmek için ne yapmalı?, Şakrak bir kahkaha arasında sözü - '|mü kesti: — Ne mi yapmalı? Bi lar eli Bi edip bekâi müthiş bir boykot açır sari hastalık rı gibi, hiç bir nse ile temas edeme: Görün larına nç kadın- klere kar- 'Tâ ki be- şıyan mik- g b bu kadar kolay olduktan ve tünde taşınan mümla; rak kaldıkça, gençler evlefimeği ıllarına getirirler! Öyle vaziyetler s etmeli ki, bekâr yaşamak imkân- 1. Meselâ, muayyen bir ar bekâr kalan bir erkek. ken- kâr, el üs t ola- "|ile diye sordum, | sayan bir genç kızl! Bekârlık vergisi de konmali Fakat bu vergi bekâr erkeğifi maaşt yükseldikçe artmalı : Amma bu vergi, rastgele ?" |kesten ayni nispette alınmasın. VE vergi m : lira maaşlı otuz beş _vas_ınd:ı bir 5'3’ sını elinden alın da, k kendine bir eş araffl altı çocuk babasıni, | istisna etmeye üğü kurbağay -du.ı*lık].ıw. bek.qr Ki inden Bekârlık kanunu, ağır hükümlü malı ve amansız tte tatbik edili lidir. — Gençleri birbirlerile tanış çıkmaz. On yor değiller ki vekle değil, evlenmekte bilâkis bekâr gençlerin temaslarının — azallı bu işde mühim Her kapının fuhuş yü sının çöküntüleri üstünde yuvası kurmak mi i- | Bence, evlenmelerin azalması dahâ 1yaık kötü kadınların çoğalmasıt? ileri geliyor. Kabi mahpus sürer gibi, fuhşu san': ,| kadınları da Hayırsız adasına sürm Bekâr erkeklerden isteyenler, onlarla birlikte yaşayabilirler. Belki gidiyorum. Belki fi bu şekilde ortadan kaldırmak müm değil. Fakat benim kanaatimce, s0! sürtükleri, yalnız gençlerin ahlâli bozmakla kalmayan, çok muzır lüklardır. Bunlar, ayni zamanda gençlerim içtimat felerini — unutturuyor onları evlenip yuva kurmaktan al yuyorlar! vaz Ali Akı! Almanlar canlı kasaplık hayvan alacaklar Almanlar, memleketimizden © kasaplık hayvan mübayaası için lin Ticaret Mümeasil liğimizle tet |geçmişlerdir. Almanlar kendilerine İrilecek hayvanların — sıhbatli olma istemektedir. Bunun için Alman hayvan &! zabıtası hayvanlarımızın — evsafıni bit etmeğe başlamıştır. Bu iş bitiri izden bol mik| n mübayaasına başli ten sonra Almanya da canlı ha caktır

Bu sayıdan diğer sayfalar: