19 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

19 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

1900 Tiraya 3000 altın Dolandırılan davacı hâkimin sualine cevap veriyor: * Tamah dünyası. Gözlerim karardı, hallerinden şüphelenmek hatırıma gelmedi. ,, Üçüncü ceza — mahkemesinde bir dolandırıcılık davası görülmüştür: Fehmi ve Zekeriya isminde D kadaş amele kıyafetine girerek mav- Mahkemede reisin: Canım bunla- rın halinden şüphelenmedin mi? tar- zındaki sualine Yakup: — Şüphelenmedim — efendim. Ta- nacılar cemiyeti reisi Yakuba gitmiş- | mah dünyası!. Gözüm karardı. 3000 ler: — Biz Beyoğlunda bir apartımanın Tâğımlarını tamir ederken - bir torba Rus altını bulduk. Sana satmak istiyo- fuz. Alır mısın? Diyerek üzerinde 1914 - tarihi bu- lunan iki tane altın göstermişlerdir. Yakup bunları muayene ettikten son- râ satın almağa talıb olmuş. Fehmi ve Zekeriya altınların 3000 tane olduğu- nu ve bunları 1900 liraya verecekleri- ni söylemişlerdir. Yakup teklifi kabul etmiştir. Bunun üzerine iki ahbap ça- vuşlar: — Bize vereceğiniz 1900 lirayı yal- nız 50 liralık olmak üzere hazırlayı- niz. Biz yarın geliriz. Altınları verir aktın 1900 lira. diye cevap vermiştir. Mahkeme bir şahidin celbbi için 8 kânunusanye bırakılmıştır. eskişeker şirketi aleyhindeki dava Maliye Vekâleti 26 teşrinisanide münfesih İstanbul - Trakya şeker fab- rikaları anonim şirketi tasfiye memur- ları aleyhine 800 bin liralık bir dava açmıştı. Bu para avans, inhisar resmi ve avansın faizlerinden müteşekkildir. Dava arzuhali müddeialeyhlere tebliğ edilmiştir. Mahkeme ayrıca bir ihtiya- t tedbir olmak üzere tasfiyenin mev- zuunu teşkil eden menkul ve gayri menkul emvalin tevziinin ve tasfiye- «inin dava neticesine kadar tehirini ve paraları alırız. Malüm ya polis duyma-| gayrimenkulün ahare meni — ferağını sın. demişlerdir. Yakup derhal kasasını açmış ve 38 tane DO liralık ayırarak bir mendile koymuştur. Mendildeki paraları kasa- sına koyacağı sırada iki açık göz ev- velce hazırladıkları ve içinde kâğıt bu- hanan bir paketi masanın üzerine bıra- kıp hakiki para mendilini aşırarak ora- dan hemen sıvışmışlardır. Adamlar çı- kar çıkmaz işin farkına varan Yakup derhal polise müracaat etmiş ve polis bu dolandırıcıların - sabıkalı Zekeriya ve Fehmi olduğunu anlayarak bunları aün me: Elektrifikasyon — büro- sunun tetkikleri şayanı dikkat terakki- ler göstenmektedir. Bunların da tefer Tüatma temas etmekliğim çok vaktini- zi alır. Yalnız Kütahya Linyit havzası, Simli kurşun taharrileri ve mıntaka elektrik santralı tetkiklerinin zikrile iktifa edeceğim. Guleman Krom madeninin de bize etüdünü yapan enstitüdür, Daha bir - çok madenler üzerinde tetkikat ve a- raştırmalar yapmaktadır. Elektrifikas- yon bürosu memleketimizin su kuvvet lerinden istifade mevzuunu ve pratik imkânlarını tetkik ve tesbit ediyor. Bu etütler büyük ana elektrik cereyanları tesisatı geçecek sahalarda motopomp yoliyle irva ve iska düşüncelerini de ih tiva etmektedir. Epey vaktinizi aldım. Sözlerimi biti- yeceğim, İktisat Vekili sıfatiyle, vatan daşlarımıza milli ekonomi davamızda- « Son Posla » nn edebi $ karar altına almıştır. Bir kumarbaz mahküm oldu Sarıyerde Madende — oturan Rizeli İbrahim Kozalak isimli bir adam bay- ramın üçüncü günü bazı çocuklara zarla kumar oynatırken” yakalanmış ve derhal İstanbul müddeiumumiliği- ne sevkolunmuştur. Suçlunun duruşması dün sabah 3 cü sulh ceza mahkemesinde yapılmış, suç- sabit olduğundan İbrahimin 50 lira pa- ra cezası vermesine ve bir gün hapsi- ne karar verilmiştir. samim! müzaheretlerinden bunu mil malarından, gösterdikleri şuurlu disıp linden dolayı teşekkür etmek borcum dur. Matbuata teşekkür Matbuatımız, her büyük milli işte ol duğu gibi, bugün, memleketin en bü yük mülli davası olan, endüstrileşme, ik tısadi cihazlanma işinde de, büyük ve şuurlu rolünü ifa etmektedir. Bu ciheti de takdirle kaydetmek va. zifemdir. Gelecek yıl, memleketin da- ha ferahlı neticelerle karşılaşacağın- dan şüphem yoktur. Çünkü, işaret etti- ği yolda tereddütsüz güttiğimiz ve gi- deceğimiz bu yolun her merhalesinde kendisine inanmış ve bağlanmış olma- nın payansız kuvvet, zevk ve neşesi tattığımız Büyük Önderin gösterdiği ışığı takip ediyoruz. tefrikası: 63 Bütün bu işler hazırlandıktan sonra, |ihtiyar olarak görecek, senelerdenberi bir köşede tozlanan 2e bakacak.. geceleri de başbaşa konu- doktorluk diplomalarını bulup çıkar -| — Gecelerin getirdiği ve yaşattığı ka- dı. Sıhhiye Vekâletine bir - istida ile|rişık hülyalar ve rüyalardan sonra gün- Müracaat ederek Anadoluda bir hekim- | düzün Muallâyı karşısında bulduğu za- lik istedi. man artık onu uzak ve erişilmez bir — Alacağım maaş Muallâ ile bana|kadın gibi görmüyor va çıldırtıcı bir “ yetişir... Yavaş yavaş müşteri de tu-|sevinç varlığını bir alev gibi sarıyor - târ, tanınmış — bir doktor - olurum...İdu: Belki de bir gün gene İstanbula döne-| — Muallâ benim.. benim karım artık.. riz.. diyordu. Bundan sonra günlerim hep onu mes'- Gözünün önünde Muallâ ile bera -| ud etmekle geçecek... Artık onun göz- ber Anadoluda geçireceği hayat can- lerindeki bu uzak ve soluk ışık parhı - lanıyor, gece uykularını kaçırıyordu. | yacak, yüzündeki bu derin hüzün u - — Küçük bir evimiz.. bir de hiz -|çacak ve o dünyanın en çok sevilen ka- metcimiz olacak... Ben gündüzleri dını olduğu için ömrünün sonuna ka - — hastalarımla uğraşırken Muallâ evimi-|dar bahtiyar olacak. * şacağız.. kitab okuyacağız... O bazan — Bahçeden misafirlerin neş'eli ve iş işliyecek, dikiş dikecek.. ve bu ra -;ylikıek kahkahaları sıcak bir buğu gibi — hat ve sâkin günler hiç bitmiyecek ve 'yükseliyor, evin içini dolduruyordu. — #eneler bizi birbirine bağlı iki ak saçlı| sönel BAREK Z. B zt — Gelin ve güveyin şerefine içiyo-| SON POSTA Tarihten Sayfalar ( Baştârafı 7 inci sayfada ) Delhi Sultanı İbrahimin askeri ise yüz bin kişiden ve bin filden ibaretti. Fakat Babür Türk padişahına gön- derdiği bir,elçi vasrtasile Türk topçu- ları getirtmişti. Çünkü en büyük düş- manı olan Şeybaniyi mağlüp eden Şah İsmail Safaviyi Yavuz Sultan Selimin mağlüp etmesinde Türk toplarının çok büyük rol oynadığını duymuştu. Delhinin şimalinde Cemna nehri ke- narındaki Banipat mevkiinde iki ordu karşılaştı. Sultan İbrahim Amaye kuvvotine mağrurdu ve hattâ süyarisine Babürü çevirecek şekilde manevra yaptırıyor- du. Sultan İbrahimin ordusu önündeki bin kadar fil de hep birden hücuma geçtiler. Yemyeşil ovada yerler sarsı- kyor, fillerin homurdanışları gök gü- rültüsünü andırıyordu. Fillerin üstün- deki süslü köşklerde üçer beşer asker bulunuyor; Babürün askerleri üzerine yağmur gibi ok yağdırıyorlardı. Yal - nız fillerin ayakları, karşılarındaki şu küçük orduyu çiğneyip ezmek için çok bile gelirdi. Fakat filler iki yüz kulaç kadar yak- laşınca Babür ordusunun önünde du - ran bir sıra asker hemen geriye çekil- di ve namluları güneşten parlıyan top- Tar birdenbire korkunç bir şekilde patlıyarak ortalığı aley ve dumana boğdu. Topçular fillene nişan almışlar ve hedefe isabet ettimnişlerdi. Fillerin safları dağılıdı. Ovadaki sarsıntı ve fillerin haykı - rışları büsbütün arttı Bir çokları ge- risin geriye dönmüşler, Sultan İbra - himin askerlerini çiğniyerek öldürü - yorlar, safları dağılıyorlardı. Toplar bir dahâ ateş etti. Koca Hind ordusu şaşkın bir hakde kaçıyor, ço - ğu Cemna nehrinin ooşkun suların - da boğuluyordu. Babür o gün Delhiye giriyor; Babür imparatorluğunu kuruyordu. Turan Can Bütün memleketle karşı karşıya bu- bir cephe vazifesi telâkki elmiş ol-/ hmduğum şu saniyede, -onun büyük varlığı önünde huşu ile eğilmeyi en büyük vazife bilirim. Nutuktan sonra İktısat vekilimiz ayni bina dahilinde toplanan ve vitrin mü- sabakası hakkında karar verecek olan heyeti kabul etmiştir. Stüdyodan 0l- dukça yorgun ayrılan vekilimiz bir mu harririmize : — İstanbula bayram talilinden isti- fade ederek dinlenmek üzere geldim, birkaç güne kadar Ankarayaâ dönece- ğim, demiştir. Vitrin müsabakası neticelenemedi İktısat ve Yerli Mallar Haftasının vitrin müsabakasını neticelendirmek ve müsabakada birinci gelen müessese ye mev'ut mükâfatı vermek üzere top- lanan jüri heyeti hiç bir karar verme- Birincikânun İLÂN Adapazarı İcra ve İflâs Memur- luğundan: Adapazarının Orta cami civarında kunduracılıkla meşgul iken kendi- kerinin taleblerine binaen iflâslarının açılmasına karar verilen Veli ve Nazif biraberlerin mevcut malları tasviye masraflarını koruyamıyacağı anlaşık- dığından tasviyenin basit şekilde yapılmasına karar verilmiştir. Müflislerde alacak iddiasında bulunanların alacaklarını ve istihkak iddialarını işbu ilân- nın neşri tarihinden itibaren 20/1/937 tarihine müsadif çarşamba günü ak- şamına kadar dairemize müracaatla kaydettirmeleri ve senet ve evrak su- retleri veya asıllarını ibraz etmeleri ve bu müddet içinde takip masrafı ve- rilip de tasviyenin âdi şekilde yapılması istenildiği takdirde resmen müraca- at edilmesi ve başka mahalde bulunan alacaklıların alacaklarını — gösterir senet ve evraklarını bu müddet içinde posta ile memuriyetimize taahhütlü olarak göndermeleri, müflislerin mallarını her ne sıfatla olursa olsun elle- rinde bulunduranların o mallar üzerindeki hakları mahfuz kalmak şartile bunları ayni müddet içinde daire emrine tevdi etmeleri ve etmezlerse mak- bul mazeretleri olmadıkça cezat mes'uliyete uğrayacakları ve ruçhanı hak- larından mahrum kalacakları ve bu müddet içinde alacaklarını kaydettir- memiş alacaklıların satış tutarının paylaşmasından mahrum bırakılacakları lüzumu ilân olunur. Sütlücede polis karakolunun önündeki halka mahsus Millet suyu çeş- mesinin memurlu çeşme yapıldığı ilân olunur. (B.) (3656) * —a — ——— —— — — a VO, Celâl Bayarın “SonPosta,, ya Mühim beyanati — (Baştarafı 1 inci sayfada) — Yılbaşından itibaren meriyet mev küne girecek olan yeni gümrük sis- temimiz dahilde ve hariçte ne gibi te- sirler yaptı? — Yılbaşında tatbika başlanacak o- dJan bu yeni gümrük sisteminin ne gibi tesirleri olabileceği hakkında şimdiden birşey söylenemez. Tesirini o zaman gö geceğiz. — Çimento ve iplik ihtikârı olduğun dan bahsediliyor. Bu hususta yapılan tahkikat bir netice verdi mi? — Raparları henüz bana gelmedi. — Kereste piyasasındaki küçük es- naf ve perakendeciler kereşte ihtikâ - rindan şikâyet ediyorlardı. Hızar kat- iyatı menedildiği için işlenen mal ihti- yaca cevap veremiyormuş? — Bununla daha ziyade Ziraat Ve- kâleti meşguldür. — Ticaret odalarının veTürkofisin lâğ viyle yerine bir iktısat odaları teşkilâtı kurulmasından bahsediliyor. Böyle bir proje var mıdir? — Geçen seferki içtimada böyle bir proje tetkik edildi. Bunun tatbikı dü- şünülüyor. . — Yeni kurulan ağır endüstri hak- tır. Oldukça heyecanlı münakaşalarla ce reyan eden bu içtimada ekseriyet şu fikirde bulutmuştur: — Bu yıl müsabakaya iştirak eden vitrinler ancak çok kötü, az kötü diye tasnif edilebilirler. Bu vaziyet karşı- sında az kötü vitrine mükâfat vermek ) den tekrar toplanmak üzere dağılmış- | doğru olamaz. ruz! — Yaşasın Bedia, yaşasın Feridun! — Yeni çifte uzun ömür, dirlik dü- zenlik dileriz. — Gelin ve güvey bir defa daha dansetsinler.. bir dana daha... — Yeşil ağaçlar altında Bedia beyaz etekleri ve beyaz tülü ile masallardaki peri kızlarını andırıyor. — Görüyor musun? Ağaçların ko- yuluklarına gömülmek için uzaklaşı - yorlar.. artık yalnız kalmak istiyorlar. — İkisi de ne genç, ne güzel,.. Al- lah bağışlasın tam biribirine uygun - lar... — Şereflerine bir kadeh daha içiyo- rum. — Şereflerine.. saadetlerine.. sevgi- lerine... — Gelin nerede? Nereye gitti? Gü- vey de ortada yok. Gizlice sıvıştılar mı yoksa? — Seyahat elbiselerini giymeğe git- mişlerdir. Vapur onda kalkacak.. saat sekizi geçti. dar memnun. Gözleri gülüyor âdetal — Fakat rengi pek soluk. — Helecandan olmalı.. yeğeni gi - dince büsbütün yalnız kalacak zavallı. — Bedia nereye gidecekmiş? —Floransaya, oradan Venediğe. — Gelinin elbiselerini ve çamaşır - larışı gördünüz mü? — Evet, hepsi birbirinden güzeldi. — Aşkolsun Muallâya... Bedianın anası ve babası da olsa ancak ona böy« le bir cihaz vereceklerdi. — Fedakâr kız doğrusu. — Solgun yüzile o ne kadar güzel- di bugün! — Muallâ mı? Pek zayıflamış.. çok yorgun zavallı! — Evet fakat gene güzel. Onda sol- mıyan ve hırpalanmıyan — bir güzellik yar. Bahçede küçük masaların etrafında yer yer oturan davetliler yiyip içiyorlat ve aralarında konuşuyorlardı. Bütün bir öğleden #onra dansetmiş- ler, koşmuşlar, oynamışlardı... Ak - kındaki düşüncelerinizi lütfeder misi niz? Meselâ Karabük fabrikaları? W — Bu fabrikalar hakkında lâzımge len izahat evvelce matbuata verilmiş — tir. Şimdilik bu fağrikaların amele vi — teknisyen evleri ve bir kısım müştem lâtın inşasına devam edilmektedir. İ — Avrupa gazetelerinde demokratili ve liberal iktısat sistemleri takibindi ısrar eden devletlerin aralarında anla: şarak diğer memleketleri de tahdidat: tan vazgeçirmeğe hiç olmazsa bu tah: didatı tahdide irza edeceklerinden balt solunuyor. Buna ihtimal verir misiniz?! Ve böyle bir hareket bizim iktısadi ha: yatımız üzerinde ne gibi tesirler ya « par? — Belki böyle bir teşebbüs yapılır. Bunun bizim iktısadi hayatımıza ne gi“ bi tesir yapacağı şimdiden kestirilemez, fakat bazi memleketler böyle yapsalaf bile biz gene şimdiki gibi hareket ede* riz. Yani iklısadi bünyemize en uyguf gelen şekilde.. — Yerli malların kalitesini yükselt | mek mesolesinden sık sık bahsolunu: yor. Bu mesele hakkında ne düşünü * yorsunuz? L — Bizim fabrikalarımızın istihsall * tından artık kalite meselesi mevzuu b8 his değildir. — Ya eşhas elinde bulunan imalât? — Bu gibi müesseselerin kalitesi dü" şük mallarına karşı sıkı tedbirler alaâ cağız. ş ——— | elbisesini çıkarmış, seyahat için hazıf — lanıyor, bir yandan da karşısında dur — duğu halde telâşla göremediği eşyalâ f-; rınt aramak için ortalığı allak bullak — ediyor, yere düşen tülleri, kordela vt — mendilleri kaldırmayı — düşünmedet onları çiğneyerek bir taraftan öteye B” diyor, çırpınıyor, terliyordu. — Teyzeciğim, bej çantamı valizt koymadım; kuzum onu bulur musun? - P eki yavrum. — Can Muallâcığım, dudak boyam! bulamadım; şuralarda bir yerde olacak: Ne olur arayıver banal — İşte şurada duüruyor, al kızım. Muallâ her şeyi yerleştirmek ve W mamlamak için odanın dört koşuyor, her yere yetişiyor, ça kendi elile kapayor, şapka, kutusun! ı sıkıştırıyor,cen lüzumsuz — işleri bile kendi elile yapmak istiyordu. — Bedia, «iz arka kapıdan Bahçedeki müsafirler arasından çerseniz bin türlü muzipliklerle ; "za — Beyaz elbisesi ve duvağı ile onu|şamın loşluğile beraber gelen hafif se-|lâfa tutarlar, önünüze geçerler.. bir defa daha görseydim. keşki... Nelrinlik hepsine yorgunluklarını hisset -| kalırsınız. , güzel bir gelin oldu Bedia değil mi> tirdiği için artık dinlenip konuşmaktan — Ya.. mini mini, cana yakın bir|başka bir şey istemiyor gibiydiler. .—. Muallâyı gördünüz mü? Ne kas “ Yukarıda Bedianin küçük odasında büyük bir telâş vardı. Gelin beyaz uzun Siz gittikten sonra ben oıılınw_ - savar ve arkanızdan vapura gelirim — emi yavrum? z

Bu sayıdan diğer sayfalar: