December 26, 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

December 26, 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— 12 Sayfa ,' Milli Demiryolu şebekesi üz son pürüz de K (Baştarafı 1 inci sayfada) Çetinkaya, mukavelenin ehemmiyeti- mi kaydettikten sönra hazırlanmasında | terdikleri hüsnü niyet ve yardım- “ dan dolayı murahhaslara teşekkür ci- ti. İmzasımın Noel gününe tesadüf et- Mesinin de ayrı uğur olduğunu beyan elti Elndeki liköz kadehini hem No- “ellerini tebrik ederek, hem de iki mem leket ve milletin geniş dostluğundan — bahis ile saadetlerini isteyerek murah haslar şerefine kaldırdı. Şirket murahhasının nutku Şirket delegelerinden Dövi Çetinka yanım nutkuna şayanı dikkat bir ce - vap verdi. Murahhas gerek şahısları, gerek memleket'eri hakkındaki dosta ne hisler ve iltifullara leşekkürle söze başlı Türkiyeye — müteaddit seyahatleri — olduğunu, ilkinin bundan 32 sene eve — veline tesadüf ettiğini kaydettikten — Bonra sözüne şöyle devam etti: — — Memleketimizde bir darbı mesei — Öğrenmişlim: <«Eğer sükü_ünxı daha iyi — söyliyecek birşeyim yoksa süküt ede- rim» Söylemek istediğim çök güzel şey ler olmakla beraber heyecanımın, duy gülarımın tamamen ifadeye müni ola- /—cağından bundan çekinmekteyim. An- — cak sükütumün da yanlış şekilde tefsi “rinden çekindiğim için hislerimi elim- “den geldiği kadar ve bütün samimiye ftimle ifadeyi tercih ettim. Türkiyenin iktısadi kalkmması — Gerek arkadaşlarım, gerek ben bü - tün bir milletin iktısadi uyanmasına şahit bulunuyoruz. İktısadi uyanma » — nn da Önderi olan Ulu şahsiyetin Türkiye Relsicumhuru Atâtürkün ö- pünde hürmetle eğiliriz. Onun Başve- — kili ile vekillerinin büyük çalışmaları “ gi da takdir ve hürmetle anarız. «Yol görünüyor» Vükta bizler bu kalkınmanın biraz “Ga kurbanları oluyoruz. Zira yol görü — nüyor. Fakat büyük bir milletin muaz am çeh 1 ö e eğ Ş:sz chVWK BZ Ecnebi unsurlar DPoğrusu da budür ki iktısadi kalkın — Mayı tarsin etmek için ecnebi unsur Jarın bertaraf edilmesi lâzımdır. Fa - — kat bu mukadder neticeyi karşıladığı- mız ve bu safhayı kapadığımız şu gün — Ge ikinci bir çalışma safhasi başlaya- — cağından memnunuz. Bu ssfha hattın işlenmesi değil, fakat teşriki mesai saf hasıdır.» 'Teşriki mesai M. Dövi burada bir müddet tevak- af etti. Tamamten — ağırmış saçlarını /— Röstererek dedi ki: — «Bu ağıran saçlara Tağmen teşriki - Mesaiye yetişeceğimden de ümit va - rim. Zira Türkiyenin iktısadi kalkın- e— dün kaldırıldı ması © derece hayretâver bir sür'atle j oluyor ki bu güzel teşriki mesal günlerine erişeceğimden emin bülunu yorum.» Murahhas Ali Çelinkayanın azim - kâr çalışmalarını da bilhassa tebarüz ettirdi. Bundan sonra samimi hasbıhal lerde bulunuldu. Fransız murahhası arasıra zarif espriler yaparak konuş- tu. Bu meyanda Nociden de bahseder ken: «Bugün zaten âdettir. Çacuklar kunduralarını şöminenin önüne koyar lar» dedi ve gülüşüldü. Merasimden sonra Fransızlar şerefi ne bir ziyafet çekildi. Müukavelenin esasları Müukavelenin esaslarile hattın bize ın tikali dolayısile aldığım diğer malü - matı bildiriyorum: Şirketin bütün var lıkları hükümete 6 milyon liraya dev- redilmiş bulunuyor. Bu para yüzde 5 falzli tahvil ihraç suretile şirkete öde necektir. Bu suretle hükümet borcunu en çok yirmi senede itfa için senede 478 bin lira verecektir. Hattın hâsıla- tı bütün masraflar”çıktıktan sonra bu parayı vermeğe müsaittir. Türkiyeden başka Fransa, İsviçre ve diğer beynel- milel borsalarda kote edilecek olan bu tahviller münhasıran Maliye Vekilimi zin imzasını taşıyacaktır. Teminat veya düyunu umumiye gi bi beynelmile! bir müessesenin iştirak gibi kayıtlar yoktur. 478 bin liranın ya rısı döviz, yarısı da mal, ile ödenecek- tir.: İlk tren Şirketin imtiyaz mukavelesi 1957 se nesinde bitiyordu. Şark Demiryolu hattı yılbaşından itibaren Devlet De miryolları tarafından işletilecektir. A. yın birinde ik tren merasimle İstat- buldan hareket edecektir. Tarihten sayfalar ( Baştarafı 7 inci sayfada ) Bertran birisinden kira İle bir zırh, bir at ve cirit almış, kimseye Haber vermeden meydana atılmış, kendisi - nin ne kadar becerikli ve cesur bir de- Hikanlı olduğunu göstermişti. * İşte bu çirtkin ve sevimsiz delikanlı Fransa kralının emrinde harplere gir- miş, az zamanda cesareteve harpteki ustalığile tanınmış, Fransız ordusuna zaferler kazandırmıştı. İngilizleri bir çok yerlerde © mağlüp etmiş, Fransa- yı kasıp kavuran (büyük bölükler) a- dmdaki hayduüt — şinketlerini ortadan kaldırmıştı. Doğduğu zaman ve genç- liğinde en yakın akrabasının bile ha - karetini gören çirkin çocuk Fransa ör- duları başkumandanı olarak ve bütün Fransa tarafından peygamber gibi se- bnndal SON POSTA Ekmek buhranı Nihagete erdi (Baştarafı 1 inci sayfada) Juk başlamıştır. Dün borsaya hergün- künden 100 ton fazla buğday gelmiş- tir. Ekstra buğdayın kilosu 6 kuruş 35 paradan, Anadolu buğdayının kilosu 6 kuruş 7 $ paradan satılmıştır. Umumi vaziyet — etrafında zahire borsasile alâkadar bir zat şunları söy- lemiştir: aPiyasamıza gelen buğday hergün çoğalmaktadır. Buhran tehlikesi mev- zuubahsa değildir.» Fırıncılar cemiyeti idare hey'etin- den bir zat da şöyle söylemektedir: — Bugün İstanbulun bir çok semtlerindeki fırınlarda ekmekler be- lediyenin son olarak koyduğu narhtan 5 - 10 para ucuzuna satılmağa başlan- mıştır. Bu vaziyet te buhranin tama- men zail olduğuna işarettir.» Fırıncılardan birisi de şöyle demek- tedir: «— İstanbul içinde büyük ve kü- çük olmak üzere — iki şekilde fırınlar vardır. Küçük fırınların — sermayoeleri az olduğundan her aldıkları unu o gün ekmek yaparak - sarfetmektedir. Bu suretle hergünkü buğday fiatlarından en çok müteessir olan bu kısım firin- lardır. Büyük fırınlar ise yüksek ser« mayelerle idare edilmektedir. Bunların elinde her zaman stok un bulunabilir. Bugünkü ekmek yapma şeraiti hal- ledilmezse her zaman — için buhran mevzuubahstır. Bir çok semtlerimizde küçük küçük fırınlar bulunmaktadır. Buralarda fırınlar buğday fiatı pek az farkettiği zaman bile ertesi günkü va- ziyeti beklemek üzere az ekmek yapar- lar. Bu yüzden bu fırınlardan ekmek alanlar başka semtlerdeki fırınlara ko- şarlar. Buralardaki fırınlar ise o günün ihtiyacı kadar ekmek çıkarmış olacak- larından bu tehacüm karşısında müş- kül vaziyete girerler. İşte mahalleler- deki ekmek buhranı da bu şekilde baş- lar.» Dahiliye Vekâleti İstanbulda bir- denbire baş gösteren ekmek buhranı etrafında vilâyetten malümat istemiş- tir. İstenen malümat derhal gönderil- miştir, Çan- Kay- Şek serbest bırakıldı Şanghay, 25 (ALA.) — Soong ile Ma dam Çang-Kay-Şek, serbest bırakılmış olan Mareşa; Çang-Kay-Şek ile bera - ber Loyang'dan buraya gelmişlerdir. vilerek (1380) de ve bir zaler saba « hında gözlerini hayata yumdu. Turan Can * Son Posta .. nın edebi tefrikası: 70 ez Taeahsin Berkand Daha bahçeye ayak basar basmaz|tıkanan hıçkırık Ekremi;mm /— bütün varlığı eski günlerin hatıralarile — kanıştı: İşte ihtiyar çam.. İleride koca- — man çınar ve manolya,.. Biraz ötede — kiraz ve ayva afaçları.. Beride yer yer gül fidanları, çardağın üstündeki as- ma dallarile karışık akasya,.. Bu a - / Baçların gölgelediği yollarda ilkin kü- — gük Muallâ ile, sonra da seneler geç - — tikçe büyüyen ve durgunlaşan — genç — kızla gündüz ve gece, sabah ve ak - şam, günün her saatinin başka güzel- Tiklerini seyrederek yan yana, kol ko- —a ne kadar çok dolaşmışlardı! — — Dur Muallâ, içeriye -girmeden — evvel akşamın ince bir tül gibi ağaç - — ları saran karanlığına buradan baka - Çım; seninle gölgeli yollarda biraz do- laşalım. — — Hayır yavrum, orası artik bizim değil.. O yollarda dolaşmağa hakkımız yok! — — Ne yazık- Su güzel kanağın sa - tıldığına şimdi öyle üzülüyorum ki... — Yaşamak için başka çaremiz yaş getirmişti. — Benim cesur ve fedakâr kızım- Diyerek onun elini okşadı, Muallâ küçük bir anahtarla kapıyı açmıştı. — İnanır mısın, dadım öleli dört ay olduğu halde hâlâ kapıya her yaklaş- tığım vakit elim bilâihtiyar düğmeye gidiyor ve sonra hatırlıyorum. Ne Be- dia, ne de ben ondan sonra Yabancı bir yüze tahammül edemediğimiz için yemeği lokantadan getirtiyor ve gün- delikçi bir kadına iş gördürüyoruz. sun? — Korkmak mı? Çocuk muyum — Geceleri yaltız korkmuyor mu-!'lar içine gömülen kısık bir sesle söyle- Hitlerin tazelenen eski bir yazısı (Baştarafı 1 inci sayfada) İngiltere bizi zarara sokmak isteme>, Garip tesadüflerin bir başka cilvesi| — İngilterenin Avrupadaki gayesi, olmak üzere de İstanbulda çıkan bir|Fransız hâkimiyetine bir sed çekmek arkadaşımız, bu makaleyi Fransaya / olmalıdır. Halkın mukadderatı, müş karşı söylenen sözler dolayısile ele a-'terek bir muvaffakiyet ve kuvvetlerin hyor, bunları yeni zannederek hEye-lu_vnı şekilde yayılmalarile hirleşme - canla sayfalarına geçiriyor. Böyle bir makalenin yeni zamanlara ait bir vesi- ka olacağım farza imkân yoktur. Farzımahal, makale senelerce ev- vel yazılmayıp da yeni yazılmış olsay- di uyandıracağı akisler acaba — yalnız arkadaşımızın sayfalarına —mi inhisar edecekti? Mevzuubahs makalenin yalnız bir vesika alarak, bazı kısımlarını karile- rimize vermekle iktifa ediyoruz: «Salim bir düşünce ile, bugün şu sona varıyorum ki, biz Almanlar kay- bolmuş topraklarımızı Allaha yalvar- makla, veya herhangi bir Milletler Ce- miyetine ümitler bağlamakla, veyahut ta parlâmenter konuşmalarla geri ala- mayız. - Hayır.. Biz bu ülkeleri - şiddetli, a- teşli protestolarla Alman — ittihadının sinesine çekemeyiz. Fakat ve fakat kuvvetli bir kılıç darbesile, buna kavu- şabiliriz. Bu kıhcı kullanmak, bir mil- letin dahili politikasının — vazifesidir. Ve silâh arkadaşları aramak da harici politikasının işidir. Devletimiz, bütün Almanları ku- caklamalıdır. Üçüncü Rayh, Avus turyayı, Alman ırkından bütün Avru- pa halkını #htiva etmelidir. Şu nokta da güneş gibi açık olsun ki: Alman milletinin, halkının can düşmanı Fransadır ve daima * Fransa olacaktır. Fransız harict politikasının en bi- rinci gayesi, Ren hududunun işgali, ve bunların ebediyen hâkimiyetini de, Almanyanın parçalanması ve mağlü- biyeti ile elde etmektir. Binaenaleyh bizim — yaşama arzu- muz, artık bundan böyle, sade passif bir müdafaa ile azalmamalıdır, Bilâkis, halkımızın tam mânasile yayılması, genişlemesi için imhasını en esaslı â- mil olarak telâkki ettiğimiz, Fransa ile kat'? bir mücadeleye kendimizi hazır- lamalıyız. Arkamızı muhafaza - için, yalnız yeni hamlemizde İngiltere ile ebirliği etmek mümkündür. — Ve İngilterenin yardımını elde etmek için de mazide- ki hiç bir fedakârlık bizim için büyük bir mesele olamaz. Mazideki İngiliz harp politikasının neticeleri Almanlar için pek müthiş oldu. Bununla beraber, —TT ŞŞ eee gözlerle ona bakıyordu. İnce vücudü oval profilile o bu akşam her vakitten daha çok bir Tanagra heykeline ben- ziyordu. Birdenbire bu. yumuşak çizgilerin süslediği vücudü kolları arasına almak, onu! kendi varlığıle kaynaştırmak için içinde coşkun bir istek uyandı; fakat ona doğru bir adım atar atmaz genç kız başını çevirmiş, gözlerinden ruhu- nu okumak için onun ellerini tutarak yüzüne dikkatle, ısrarla bakmıya baş- lamıştı. Bu bakışlar altında yavaş yavaş eri- yormuş gibi Ekremin başı önüne eğil- miş ve bir şey söylemek için açılan dudakları derin bir acile kilitlenmişti. Hasta bir ses cevap verdi: — Söyle sevgilim... Daha şimdiden her istediğini yapacağıma söz veriyo- rum. — Şimdi seninle başbaşa neş'eli bir yemek yiyeceğiz, sonra da - salonda. kahvelerimizi, sigaralarımızı içerek iki İdost gibi konuşacağız. Saat on birde | buradan çıkıp gideceksin. — Sana hiç yaklaşmıyacak mıyım? ! Genç kız bir saniye gözlerini kapa- 'yarak sustu; sonra nefesi —tutularak kelimeler tane tane ağzından döküldü; — Gideceğin zaman beni biı defa öpeceksin. — Peki yavrum.. sen nasıl istersen öyle olsun! Bu gece seni o kadar tam Bidir. Bu düşünce — ile etrafımıza bakıp, kendimize Avrupada müttelik aradı- ğimız zaman iki muhtemel devleti gö- rürüz: İngiltere ve İtalya.. İtalyanın kuvveti bugün tamamile kökleşmişlir. Ve artık beynelmilel ya- hudi kuvvetleri onun politika icapla- rına müdahale edemezler. İngilterenin vaziyeti ise çok karışıktır. Bu, bütün «demokrasilerden daha serbest» ülke- de efkârı umumiyedeki — gizli tesirleri sayesinde daha hâlâ yahudiler, dikta törlük kuvvetini temsil ediyorlar. Yahudi idaresinin kalkması, Sovyet idaresinin sonu olacaktır. Bizim topraklarımızı almak siyase- timiz, Kameron falan gibi yerlerde tatbik olunamaz. Bu siyaset yalnız ve yalnız (münhasaıran) Avrupada teza: hür edecektir. Bu topraklarımız kes- kin bir kılıçla, yani kanlı bir mücade- le ile hznr::_l.ıı_:îlıdır.» R.esimli zabıta Hikâyesinin hal şekli Polis, 13 numaralı resimde görüldüğü gibi, makinenin yanında bir el sargın bulunca, müdür, amele mümesalli Fild'in elinde böyle bir sargı olduğunu hatırladı. (Resim numara 1) Nöbetçi umoeloler, nöbeta girdikderi sa- man bütün kapılar, pencereler sikı giki- ya kapanmıştı. Kapımın vidasının (12 numaralı resimde, yerdedir. 14 numaralı resimde de yakmıdan görülüyor) bir tor- navida ile gevşetildiği bütün sarahatile görülmekte Idi: Vidanın üstü paslı idi. İçi-| ise parlatılmıştı. Vidanın başı kapının iç tarafında bulunduğu için dışardan ge- Tene içerden birisinin yardımını gözleri- yordu. Ustabaşı Dodds bir müddet makineleri yağlamakla vakit geçirmişti binaenaleyh elleri ikönce temizdi. (3 numaralı resim) Sonra yuğlı ellerile mütoarrızın boğazına sarılmıştı. (& numaralı resim) binaena- leyh, mütecavizin yakasında yağlı elleri- nin izi olacaktı. Esasen ustabaşı Dodds kendi kendisi- ne sormuştu: Acaba Brisko neden çarça- buk yakasımı değiştirmişti? (2 numaralı resimde gördüğünüz gibi, Briskonun ya- kası çizgili, 11 numaralı resimde ise bem- beyazdır). Bu noktanın mepydana çıkma- #ile Fild'in suç ortağının nöbetçi amele- den Brisko olduğu anlaşıldı. Brisko, vi- dayı içeriden gevşelmiş, Fild de, dışarı- dan kapıyı zorlayarak İçeriye girmişti. Asıl suçlu ustabaşı Dodds'un — boğazına sarılat Brişko idi. yavrum? Ekrem bir rüyada gibi etrafında do- Taşan Muallâya bakıyor, onu bu kadar yakınında görmek içinde sonsuz - bir saadet kaynağı yaratıyordu. — Bundan sonra Muallâ artık be- nim! Onun karşımda — dolaştığını her zaman böyle zevkle seyredeceğim. Yemekten sonra yanyana balkonda | Bahçenin derinliklerinden gelen ve| manasile benim duyuyorum ki, bu his | otururken ikisinden de;konuşmak ka: yavaş yavaş odanın köselerini ince bir tozla kaplıyan karanlık, eşyaya sini - yor, odanın havasını bulutlayordu. Muallâ uykudan uyanıyormuş gibi silkinerek başını kaldırdı ve karanlık- Ğ Ekrem, aylardanberidir benimle |herşeyin üstünde... Elektrikler altında ışıldayan yemek odası bu gece resmi bir misafir kabul etmiye hazırlanmıştı. Beyaz sofra ü - zerinde tabaklar ve bardaklar, çiçekler arasında — kristal — gibi — parlıyor - lardı. Muallâ açık renk elbisesi ışıklar fhiliyeti çekilmişti. Uzun zaman sustu- İlar. | “Uzakta bir saat boğuk boğuk doku- İzu .. onu çaldı. v , — Bir sigara daha ver Ekrem. Kibritin alevînı;_n parlıyan gözleri İsevgile birbirinin içinde tutuştu. İ Çok mes'udum Muallâ, bu gece ben? Yalnız Bedia gittikten sonra ba- | bir saat olsun yalnız kalmak için yal -| içinde süzülerek gidip geliyor, yemek- hiç bitmesin iatiyorum. zi aksamlar üstüme bir gariplik, bü yalnızlık çöküyor.. evi çok büyül kendimi çok kimsesiz bularak üzi İyorum; fakat bunlar geçici duygular- | serbestçe konuşmak istiyordun. dan başka bir şey değil. Konuşurken şapkasını, mantosunü çıkarmış, portmantonun aynasında saçlarını düzeltiyordu. f varıyor, istar ediyor, titizleniyordun. |leri hazırlıyor, büyük bir neş'e ile ye- |Yabancı gözlerden uzak — ve rahatsız edilmek korkusu olmadan — benimle Ben her zaman 'bunu reddettiğim halde bu- gün sana bir sürpriz yapmak istedim; fakat aramızdaki her şeyin yıkılıp yok olduğunu istemezsen bana bir vaatta yip içiyordu. — Bir parça tavuk daha almaz mı- sın Ekrem? — Bu şaraptan bardağına iki par - mak kadar koyacağım. Ne olur, hatı - rım için bunu iç! — Şimdi ben kahveleri pişireceğim; — Ben de çok mes'udum Fkrem. — Sevgili.. bundan sonra bütün öm- rümüz böyle başbaşa tatlı hir su gibi akıp geçecek... Elini ver. senin sıcak- hğanı duymak istiyorum... Ekrem kapıdan çıkarken — genç kiz onun kolunu tutarak çekti: yi d güü ziessi

Bu sayıdan diğer sayfalar: