26 Aralık 1936 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

26 Aralık 1936 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA Sayfa 13 CEMAL PAŞA VE SURİYE | | Hikâye Yazan: İsmet Hulüsi İMSET Karşılıklı oturduk, o bir cigar: yakı | dillerin Hayvanların konuştukları hepsine Hazreti Süleyman kadar âşi- | ti-ben.bir cigara yaktım. Yazan: Eski Tanin Başmuharriri Muhittin Blrgen İeyem Z e ça aa A ç ın Bay insan? ; 'e 'Lafonten; L dedi. BETE Kai Cemal Paşa lüzumsuz gurur yüzünden 55. nennmmecbi henen e| Z Ze di rakum e ağ| men dünyadaki bütün hayvanları ta- na anlatır. misil Senin böyle gafil İ Tünüşü ile kucaklıyan kum - derya- larından ve yanık yüzlü kaya yığın - larından mürekkep başka bir âlemdir. Sabah ve akşam, güneş çıkar ve ba - tarken, türlü türlü renklerle donanan bu ufuklar içinde; Şamdan 'Kudüse, Kudüsten Sinaya, oradan Akdeniz sa- hillerine ve nihayet Medineye ve Şa- Ma dolaştığım esnada, bütün topraği- Tiye ve Arabistan, bizim Türkiyemiz-| tmumi harp esnasında Ingil: * giltere Ha- den büsbütün başka bir âlemdi: Ta -| riciye Nazırlığını yapan Edvar Grey binti, hayatı, zihniyeti, iktısadı her şe-| , n idi. yi... Bunun için o, bu yoldan gitmedi ve Cemal Paşa kendi anlayışına göre| Suriyeye vardıktan bir müddet sonra Büzel telâkki ettiği eserini göstermek | Suriyede muhtariyet ve istiklâl fikir - içindi ki bizi oraya çağırmış ve dolaş- | 1eri besliyenleri Cebelilöbnanın Âli - Btıyordu. Halbuki biz orada bu ese -| . kaşabasında tesis ettiği bir divanı Tin, uzaktan işitilen bir davul sesin -|harbe çekti ve divanı harp vasmıtasile dan başka bir şey olmadığını görüyor-|de bunların mühim bir kısmını — astı, | duk. Bana günden güne şu kanaat ge- liyordu ki Cemal Paşa hata ve gaflet içindedir. Bizim için bu çöllerden ge- terek fütuhat yapmayı düşünmek bir yal, içinden servet çıkartabilecek bir e kuvvetimiz olmıyan bu mem- keti muhafaza için yalnız harap A « Hadolunun yorgun çocuklarının kuv- Vetine güvenmek bir gaflet idi. Bizce Yapılacak yegâne şey, Suriyenin ve icazın kalbini zaptetmek ve bu Memleketleri gene oranın insanlarına Müdafaa ettirmekti. Ademi merkeziyet tatbik edilemez mi idi? —— HASAN idare edilebileceğini düşünürdüm. Su-| Bt . Acı Badem Kremi bir tatbik sahası ve muvaffakıyet im- kânları yok muydu? Bence, vardı ve iç değilse bir tecrübeye değerdi. O #amanlar şöyle düşünüyordum: Har- be kadar biz, ademi merkeziyetçi ola- Mazdık. Çünkü merkezde bir cazibe vveti olmıyan her hangi bir devlet famiası içinde böyle bir siyaset derhal Parçalanmak demekti. Siyast kuvvet- i ilelmerkez değil de, anilmerkez iz- kametlere doğru inkişaf eden Cilde hayat, düzgünlük ve tara- vet verir, Cildin kirlerini, zehirle- rini, fena yağlarını temizler, Bu- ruşukluklarını, lekelerini, çilleri- ni, ergenliklerini, sivilcelerini iza le eder, Çirkin çehreyi güzelleş- ürir ve ihtiyarlığı gençleştirir. Fakat acı badem kremini herkes yapamaz ve bu kremi mutlaka acı badem yağile yapmak lüzundır. Bu hem müşkül ve külfetli, hem her biati ile artmış bulunacaktı. Binaena - » biz harp ile beraber Suriyede bir 'İzmı merkeziyet tecrübesi yapabilir- Biz harbe girer girmez, kuvvetli k'!l!mre. Mısırın siyast varhğımı — ve tukukunu genişleterek onu bir kral - tahvil etmişti. Biz de buna bir mu- kabele olmak üzere Suriye ve Filistine Reniş bir muhtariyet verebilir ve esa- ten ötedenberi mümtaz bir idare va- #yeti olan Hicazla da daha esaslı bir Snlaşma yapabilirdik. Bizim tarafı - Mızdan verilip bizim nezaretimiz al- finda işliyecek bir muhtariyetten her | Wöretle istifade mümkündü ve Cemal kiki acı badem yağını krem haline getirmiş olan kolonyasile ve müs- tahzaratile meşhur cczacı Husan- dır ki: Hriyatı nefis ve caziptir. Hasan acı hadem yağı kremile, Hasan yağsız kar kremini ve Ha- san yarım yağlı gece kremini ba- yanlar seve seve kullanmakta ve eczacı Hasanı tebrik etmektedir. ler, Sabun, kolonya, losyon, lâvanta, briyantin, ssaç suları, sürme, pud- ra, tıraş bıçağı, diş fırçaları, diş su ları, diş macunları ve her türlü t- riyat ve müstahzaralta mutlaka Haşan markasını isteyiniz ve ara- yınız. Hasan deposu: Ankara, İs- Tenişlik ve fıılı olan da mizacındaki diğer bir kısmını da muhtelif cezalarla | Suriyede çok şiddetli hareket etmişti Mizacındaki otoriterlik yüzünden, Suriyeye vardıktan bir müddet sonra, istiklâl fikirleri besliyenleri Cebelilübnanın Âliye kasabasında tesis ettiği bir Divanıharbe çekti ve Dıvımhırp vasıtasile bunları astırdı. ben imkân bulamadım. Fakat, taki - batın esası, Balkan harbi zamanında Suriyelilerin muhtariyet ve himaye is- temek üzere Fransaya vaki olan mü - racaatlarına dair olan dosyaya istinat ettiğine ve bu meselede Balkan harbi- ni müteakip hal ve taasfiye edilmiş bir halde bulunduğuna göre harbin de - rata misal olmak üzere şunu zikret - meliyim: Tedip fazla kuvvetli idi Balkan harbi — zamanında Suriyelilerin Fransaya yaptıkları mü- racaate riyaset etmiş olan Abdülhamit Zehraviyi, Balkan harbinden sonra Suriyelilerle konuşarak anlaşma yo- lana giden İttihat ve Terakki, âyân â- Zzası yapmıştı. Ç(Arkası var) Bir otomobil kazası Şoför Talâtın idaresindeki 2270 İnumaarlı otomobil Beyoğlunda Kürk- çü çeşmeden geçerken marangoz Mu- harremin dükkânı önünde oturan Elti- maya çarparak yüzünden yaralamış-. tır. Yeni Nasreddin Hoca — «Yeni Nasreddin Hocü> gazetesinin ilk sayısı zengin münde- Fecab ve güzel renkli karikatürlerle bugün çıkmıştır. akşam saat 20.930 da BABA Irııını tiyatrosu Oporot kısınında gündüz saat 14 de çocuk tiyatrosu FATMACIK akşam sant 20,80 da LEYLÂ ve MECNUN Taksimde - Maksim PPYII OPERETı varyete tiyatrosunda TAKVIM Aşa bu işi meydana getirmeğe” kâfi K B GE vanıfları haiz'olan Bir edemdı. :::h"" Beyoğlu, Beşiktaş, Eskişe- SAu LAM TA N SAATLARINI TERCİH da eksik olan şey, zihniyetindeki t AYARLI EDİNİZ nır, onlarla konuşur ve konuştukl'arı- ni manzum şekilde yazardı. Lafonten'in yazdığı manzum hikâ- yeler arasında çok meşhur olan bir ta hesi vardır: Kaplumbağa ile tavşan. Bu manzum hikâyeyi bir kere de ben anlatayım: mişler. İlk işarette kaplumbağa hare- ket etmiş, tavşan da arkasından kah- kahayı basmış: — Yürü bakalım, ne kadar zaman- da hedefe varabileceksin? —— Kaplum- bağa yolu tüt « Müuş, tavşan öy * namaya başla - yım! demiş. Kaplumbağa bir iğne bo- yu ilerleyebilmiş mi? Bakmış, bir de ne görsün? Kaplum- Yarınki nushamızda : Vasiyetname avlanacağına hiç ihtimal) vermiyorum da! Tavşan gevrek gevrek güldü: — Şu meşhur hikâye değil mi? La- fantenin yazdığı hikâye... — Evet ta kendisi.. — Bu işde Lafonten yanılmıştır. — Bizim, dedi, kaplumbağa ile yap- tığımız yarış bahsi müşterekli yarıştı.. Seyirefler bahsi müştereke giçiyorlar« dı. Mesele basitti: Yarışı muhakkak ben kazanacaktam, onun için bahsimüş tereke iştirak e- denler benim kazanaca- ğima para yatır- (W le, ufkile, hayatı ve insanjarı ile bi - vamına ı)lme.l teşkil edecek sebepler | 5. Oynamış, mışlardı. - Bir a- zimkinden Büsbütün başka olan bu â-| bulunsa bile şiddeti haklı gösterecek | oynamış. — Çok YÜi T * Tahk yanıma Ü- in bizim memurlar devleti ma - #tbeplerin mübrem “sebepler olaca -| zaman — geçmiş | zan: Picere Mille ki geldi: kinesinin çıkardığı kanunlarla — nasıl ğını zannetmiyorum, Bu te'dipteki ifs| Kendi kendine: Çeviren: Nurullah Ataç — Tavşan kar- — Dur baka - deş, seninle biraz Bir kenara çekildik, Anlattı: ıhususî görüşmek isterim! dedi. — Sana kârlı bir iş teklif edeceğim, bağa bir iğne boyu değil, adam akıllı| baktım: herkes senin kazanacağın üze- ilerlemiş. Hem ©o kadar ilerlemiş ki bir| ine bahse giriyorlar. Ben kaplumba- adım daha atsa hedefe — varacakmış, tavşan denhal tabanları yalayıp olan- ca hıziyle koşmuş... koşmuş... koşmuş!. Ama neye yarar ki kaplumbağa çok- tan hedefe varmış, ve yarışı kazan- Mmış, Lafontenin masalı burada biter, —— Hazreti Süleymandan sanra hayvan ların dilinden anlayan bir Lafonten gelebilir de Lafontenden sonra da ge- ne hayvanların dilinden anlayan bir de İsmet Hulüsi İmset gelemez değil ya! İşte ben de Hazreti Süleyman ka- dar, Lafonten kadar hayvanların dili- ni anladığım için bu işi tahkik etmek istedim. Tavşanı buldum: — Bay tavşan dedim, Seninle biraz konuşmak istedim. ganın kazanacığına bahse gireceğim.. Kaplumbağa kazanacak olursa, herke sin koyduğu para benim olacak! — Benden ne istiyorsun? — Sen yarışı kaybet! — E sonra? — Böütün paraları ben alayım, yarı sını sana veririm. Daha ne istersin?, emmel, Kabul ediyorum. Bir! nizin Ön ayaklarını sıktık, ve aytıldık. Tabil yarışı kaybettim. Ve kaplumbağa için bahse giren tilki bü- tün paraları aldı, aldıklarının yarısını da bana verdi. Yarışı kaybetmemin sebebi işle bu- dur. Bu iş Lafonten'in zannettiği ve yazdığı gibi değildir. K, Sabahaddinin — kademi —merke-| Tutandur Setediyesi — Şebir Tiyatrosu e yeti — proğramı — için acaba, ©o “' iyatro: açt devirde — ve bu — memleketlerde l e ";Jn- ş;-mâğ f e SM”W talihe komanda etmek ve insanın kendi gemisini İstediği hedefe yörütetü- mektir. Sağlam sinirler müthiş hayat mücadelesinde muvaffakiyetin en İyk teminatıdır. Binacnaleyh sinirlerinizi Yerde böyledir. Fakat, harbe girmekle ||f Pahalı bir iş olduğundan biraz acı Halk - Opereti Bromural -knoli- Yeni bir vaziyet karşısında bulunu -|i Pedem esansile vazelin yağını ka- Bu akşam 21 de e kuüvyetlendiriniz, bunun müsekkla ve mukavvi tesiei ber (şte görülür Yorduk; Vai ilsziik Kat rıştırarak yapılan kremleri kulla- Matine 16 da Hiç bi zarası voklur ve alışıklık vermez. Nilüp. olıc:kııî 'M ölüp — ıy x IŞ var bayanlar cildlerini bozuyor- | ZOZO DALMAS | 10 ve 10 bompelneyf bet çe - lağlüp — olursa İ ve TOMAKOSLA Sörde eczümelerde veçete e satılım :lekle yoktu. Kazara galip gelirsek Halis acı bademden pek büyük ESKİ HAMAM Zaman merkezin cazibe kuvveti ta-|D fedekârlıklarla istihsal edilen ha- ESKi TAS Knoli A-O, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen $/Rhin. Denizyolları İşletmesi Müdürlüğünden: 'Tekmil Hatlarımızın güverte kahve ocakları 937 yılı için açık arttırma ile kiraya verilecektir. Açık arttırma 28/Birincikânun/936 saat 14 de I'lo(- mme şefliğinde yapılacaktır. Karadeniz Hattı için 250 diğer hatlar için 100 liralık teminat lâzımdır. Şeraiti öğrenmek için her gün müracaat edilebilir. 43719» — BANZOPİRİN - kafeli Halbuki bu seyahat — esnasında cezalandırarak eski idare usulünde| — Kaplumbağa bir gün tavşanla yarış| Bak ben sana hakikati olduğu gibi an gördüm ki çöl, ufuklarını dol- devam edip gitti. Bu tedip hareketi|etmeğe kalkmış. Kaplumbağa hiç tav- latayım: l duran o vahşi — çıplaklık — içinde, şiddetli idi. Bu şiddeti istilzam edecek | şana yetişebilir mi? Tavşan, derhal ya| O, kulaklarını dikti, ben kulak ke- [ insanı tabiatım en — muhteşem gö- sebeplerin ciddifik derecesini tetkika| rışı, kabul etmiş. Yarış sahasına gel- | sildim. Dinledim:

Bu sayıdan diğer sayfalar: