16 Ocak 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

16 Ocak 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BAA SAA gi y KARE 14 Sayfa “ Son Posta ,, nın tefrıkaşı :91 IKINCI KISIM — “Rasputini idam edelim! Fakat bu işi kim yapacak?,, suali ortaya atılınca Praçkeviç bağırdı : “ yapacağım, ben mez. Bu işe, bu gece.. hattâ, bu saatte | karar vermeli, İtiraz eden varsa, söy - lesin. Crandük Dimitrinin bu sualini, de-| etmişti. hepimiz bu fikir- şu dakikadan iti - baren idama mahküm edilmiştir. rin bir süküt takip — Bu hükmü kim tatbik edecek?. | Bu suali soran Potoçkeviç, etrafına göz gezdirmişti... Emma, kolt yerleş — Kolay iş.: şiyi bu işe memur edebiliriz. .. Raşka i erek, cevap vermişti : Meselâ; işel, bu vazifeyi memntmni- İkisine de ikisi de mühim Bir çok mü- him hâdiselerde, büyük bir soğukkan- hlıkla yakalarım kurtarmışlardır. Şa- yet ele geçseler de, hiç bir ifşaatta bu- lunmadan kendilerini öldürecek kadar cür'et ve feragat hisleri vardır... Bun- lar, geceleri Rasputini takip ederler. Onun barlardan sarhoş döndüğü bir gece, tam bar kapısının önünde, bir bomba ile işini bitirirler, — Feha fikir değil, — Hattâ, çok iyi... Birdenbire Poroçkeviçin sesi Çünkü şlerdir.. mat edilebilir. tecrübeler gö — Hayır Dimitri.. hayır Filke... Rasputin, böyle bir ölümle ölmemeli- dir. Onun bu şekilde ölümü, derhal zabıtayı harekete getirerek bir çok masum insanların felâketine sebebi - yet verebilir. — E, onu nasıl öldürmeli?., — Onu, daha yüksek.. ve, şuurla hareket eden hakiki müntakim eller| öldürmelidir. Emma, dalgın dalğın Poroçkeviç'e bakmşıtı. — Evet.. bu, daha iyi olur. Fakat.. bunu, kim yapabilir?. Diye mırıldanmıştı... bütün sinirleri gerilerek: Diye bağırmıştı. Poroçkeviç, Poroçkeviç'in bu kısa ve cür'etkürâ- ne cevabı, derin bir hayret uyandırmış- tı. Gtandük Dir vücudünde hafif bir ürperti duyarak homurdanmıştı: Bir Duma âzası.. Bir Doktorun Günlük Notlarından A a lağ ea aB Böbreklerde Taş Böbrekte taş oldu şiddetli ağrılar b idrar yo d orada bir tüti detl. kar. Bulantı ve kay de olur. Artık böbrek ta- şından derhal şüphe edip muayeneye gitmelidir. Böbrek taşı xontken ile hisi çok kol r. Rontken muayenesi taşı muayenesi gibi müşkül değil- ir. Derhal resmi çıkarılır ve taş görülür. ede bulunduğu da tesblt u intişar eder. Bazan k görülür. Çok şid - da Idrar kanlı da çı - nın ( Bu notları kesip saklayınız, yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir doktor gibi imdadınıza" yetişebilir. zi ae llli çe ai M (2 oturduğu bizimkilerden iki ki-| Ben duma âzası 4, Bıınu. niçin tuhaf buluyor - ıun).. Onu. ben öldürmeliyim.. sen öl- biz, öldürmeliyiz... Bu, bizim için mecburi ve mukaddes bir vazifedir... Bugüne kadar memleke - tin en yüksek ikbal ve saadeti içinde yaşadık. Memleketi tehdid eden felâ « dürmelisin.. armasını, omuzlartmızda remleketi tehdid e- klüğünü görür göre TİN gdn-ı uykusundan uyan- Wıı;m kanlı rimizin varlığına dayandık, şladık... Azizim!.. Başladığı sonuna kadar biz götürmeli - Bu işe | maz işi, yiz. | — Fakat... — Müsaade et, Dimitri. Daha, sö - İzümü bitirmedim... Soruyorum size.. yarın ihtilâl başgösterir de, Çarlığı yı- kar devirirse.. beni; yani, Duma mec- Tei Ozamüdan Gospodl Poroçkeviş'i, yerimde bırakır mı?,, — Ya, seni.. Haşmetlü Çar Hazret- lerinin yeğenleri, Fahametlü Grandük Mimitri Pavloviç Hazretlerini?.. — Hayır. — Hiç şüphe etmiyelim ki.. sen, İben.. Prenses Emma.. Prens Yusupof.. "İhepimiz, aynı acı âkıbete boyun eğ - mek mecburiyetindeyiz. Zaten bunu bildiğimiz için bü işe girişmedik mi?.. — Evet, — Şu halde, büsbütün feragat ve |fedakârlık — gösterelim.. |felâketine sebeb olanların en başında bulunan Rasputin'i biz öldürelim. Hiç olmazsa, bugüne kadar markanın üzerinde toplanan mes'uli- yet tozlarını, kendi elimizle silelim... memleketin taşıdığımız Ve ondan sonra da, vazifesini tamamile ifa etmiş olan insanlara mahsus bir ruh lim, Prenses Emma, birdenbire yerinden sçradı. Elini Poroçkeviç'e uzattı — Yaşa dostuml!.. İşte, tam insanca bir düşünüş. Diyo Bağındı. Grandük Dimitrinin nazarları, Prens | Yusupof'un gözlerinin içine kaydı. Bu nazarlarda : — Sen, ne dersin bu işe?.. Manasını ihtiva eden ifade var: . Prens Yusupof, ağır ağır başını salladı: — Ben.. Poroçkeviç'le beraberim. Diye mırıldandı. — Karar mı?.. — Karar.. — Haaaa.. şimdi, mühim bir mese- le var. Şeytanla mukavele yapmış olan bu adamı nasıl öldüreceğiz?. — Basba işte, o kadar... . beynine iki kurşun.. — Fakat unutmayın ki, bu mel'un İherifin canı, kemiklerine yapışmıştır... Hatırlar mısınız?.. Vaktile Çar onu raydan kovarak Sibiryaya sürgün etti-| ği zaman, orada bir köylünün karısına tecavüz etmişti. Ve bu köylüden de kuvvetli bit biçak yiyetek ci baştan öbür başa kadar Hattâ, hayatından tamamile İsilmişti. Fakat, bu mel'un, bütün ümid ve temennilere Tağmen gebermemiş - | leri bir ti... Onun için çok iyi düşünmeli gene bir aksiliğe meydan vermemeli « yiz. ve — Pekâlâ.. bu gece hepimiz birer ö- m plânı düşünelim. — Yarın, tekrar müzakere edelim. Ve bunlardan birini intihab ederek işe girişelim. (Arkası var) ketlere karşı daima lâkayd kaldık. Çar-| ve vicdan istirahati içinde, ölüp gide - SON POSTA Son Posta * nn Tarihi Tefrikam » 30 SÜMERYILDIZI UA ) Yazan ; Celâl )| Nâraş Tunçayı Mayaya göti yılanlar mağarasına at.,, de Tunçay Nâraşa yalvarmıya başladı: “ Samayı kurtar dedi, o dünya erkeğidir. ,, Nâraş fena halde kıskanıyordu, bütün şüpheleri ay: — Tunçay onun gözdesiydi. Bu kadar çirkin bir adamın gözdesi, etra- fını görmemek için ezelden kör olmalı. Halbuki Tunçay © zaman görüyordu. — İçime yeni bir şüphe daha sok - tun, Maya! Ben Tunçayın benden baş- ka bir erkek sevmediğine inanmıştım. — Bu bir abdallık olur. Denemesi çok kolay: Şimdi eve döndüğün zaman ona: (Kral, Samanın başt vurulmasını emretti.. çok acıyorum bu gence..) deyiver.. onun kurtulması için Tunçay senden yardım İsterse ve bu isteğinde ısrar gösterirse, derhal hükmedebilir - sin ki,'o da Samayı seviyor.! — Böyle bir vaziyet karşısında ne yapabilirim, Maya? Eğer Tunçay be- nim yüzüme karşı bunu itiraf ederse, Samadan âönce onun kafasını koparma- hyım.. — Elini kirletmiye değmez.. o za- ten (Ulu tanrı)ya nezredilmiş bir kur- bandır. Herkes onun kanının mâbette akıtıldığını sanıyor, Tunçayı — tekrar mâbedin cellâtlarına teslim — edersin! Maya ayrilirken şu sözleri de mml- danarak ilâve etti: — Bu kadın, ömrünün sonuna ka - dar sana uğursuzluk getirecek, Nâraş! İki defa ölümden kurtulan insan, Tan- rının en uğursuz mahlüklarından biri- dir. Cüce sihirbaz bütün bu konuşmalar Jarasında bir hakikati saklamağa mec- İbur kalmıştı.. Gudeanın kızı, Samayı |seviyordu . Samanın, günün birinde Gudeanın kızile evlenmesi çok muh- temeldi. Maya böyle bir izdivaca şah- sen çok taraftar görünüyordu. Hem sa- raya başsihirbaz olacak, hem zengin- leşecek, hem de cücelerin Sumerdeki Yöğkrişları değişscikti, Silikbarş. Maya, Nâraşın elinden Samayı kurtarmak için, Nâraşı Tunçayın üzerine saldır - mıştı. ... Tuçay yılanların koynunda Nâraş saraydan Tunçayı sıkiştırmağa başladı. Sihirbaz Mayanın sözleri kulağında çinlıyordu: «Kadın, yalan söylemesini bilme - seydi, kadın olarak doğmazdı!n Nâraş hiddetle yumruklarını sıka - rak bağırdı: — Haydi, bana doğrusunu söyle.. Sama'yı seviyor musun? — Geçen gün de söyledim ya: Ben onun yüzünü bile görmedim. — Korkma sakın! Sana bir şey ya - pacak değilim.. çünkü Gudea, Sama « nin başinın vurulmasını - emretmiş. Sama'ya ben de acıyorum şirndi. Ne de olsa yakışıklı, cesur bir gençti 0. Kah- raman, ölümden yılmaz bir gençti.. 'Tunçay bu sözleri duyunca şaşala - mıştı. — Sahi mi söylüyorsun, Nâraş? Gu- dca niçin onun başını vurduruyor? Su- İçu ne imiş Sama'nın..? Nâraş dişlerini sıkarak için için gül- meğe başladı. — Suçunu mu soruyorsun? Bu, bir İsırdır.. kimseye söylenmez... Ne 021 Acıdın mı yoksa ona? — BSenin acıdığını gördüm de.. — Gerçek acınacak Ben dünyaya kadın olarak gelseydim, ondan başka bir erkek sevmezdim. 'Tunçay'ın rengi sapsarı olmuştu. — Onu kurtaramaz mısın, Nâraş? — Ne 0?... Onu kurtarmamı mı is- tiyorsun? — Yazık değil mi böyle bir gence? dönünce tekrar Nâraşın bir gençtir o. Yarım yurdumuza yararlığı dokunabi- lirdi. Tunçay bu sözleri söylerken çok he- yecanlıydı.. Ve Nâraşın yüzünde beliren intikam çizgilerini göremiyor.. onun nasıl yum- ruk sıktığını, oturduğu yerde nasıl sa- bırsızlandığını sezemiyordu. Tunçay iradesini kaybetmiş gibiy - di., bir aralık, yeni emekliyen küçük çocuklar gibi, ellerini uzatarak duvar- ları tuttu: — Nerdesin, Nâraş? Odanm hangi köşesinde oturuyorsun? — Ne yapacaksın beni..? — Kollarımı omuzlarına dolıyaca - ğam. 1 — Sonra..? — Ve sana yalvaracağım... — Ne için yalvaracaksın bana? Ba- banı mı görmek istiyorsun gene? — Hayır. O ihtiyar adama yeni bir üzüntü vermek istemem. Babami da herkes gibi beni öldü sanıyor. Tunçay içli bir sesle ağlar gibi, sö - RADYOİ| Bugünkü Program 18 İkincikânun 937 İSTANBUL Öğle neşriyat 12.30: Plâkla Türk musikisi, 1250: Hava- dis. 13.05: Plâkla hafif müzik. 13.25; Muh - telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 18,30: Güneş ktübünden naklen Bay Hıfn ' 'Tevfik tarafından Edebiyat hakkında kon- ! ferans. 19: Şehir Tiyatrosu komedi kısmı ta- rafından bir temsil. 20: Türk musikisi hey'- eti. 20,30: Münlr Nureitin ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkıları. | 21: Baat Ayarı ve orkestra. 22: Ajans ve bor- | sa haberleri. 22.30: Piyano ve Şan konseri: Btüdgardli San'atkâr Piyanist Mayan Ger- trud Spahn ve Soprano Bayan Jüliye Maler taraflarından Şübert ve Brams'dan bir kaç parçı. BUKREŞ 18.15: Askeri müzik), 17.10: Örkestra. 16.16: Cazband havaları. 2045: Konser, 2145: Ha- berler. BUDAPEŞTE 1740: Çigan örkestrası, 2040: Viyanadan nakil. 22.10: Çigan oörkestrati. 23: Cazband havaları. , PRAG 1758: Almanyadan nakil, 10:18: Askeri bando. 1988: Brno'dan nakil. 2015: Bratis- lav'dan nakil. 2220; Plâk noşriyatı, 22.38: Brno'dan nakil. VİYANA 17: Plâk neşriyatı. 1820: Chopin'den parçalar, 20.40: Dans hayaları. Şarkılar, 19.45: Örkestra, 22.20: | VARŞOVA 16.15: Örkestra. 17: Şarkılar, Sehubert'den, Liszt'den parçalar. 19: Bilezya dans havaları. 19380: OÖrkestra, 2i; Dans havaları. 2240: Dans plükları, Yarlkki program W7 İkineikânun 1937 İSTANBUL Öğle neşriyatı: | 1230: Plâkla Türk müsikisi. 1250 Hava- | dis. 1306: Piâkla hafif müzük. 1325: Muh - | telif plâk neşriyatı. Akşam neşriyatı: 1830: Varyete müziği: Ambasadörden nak- | len. 19.30: Konferana: Sölim Sırrı Tarcan Or- | du Saylavı, 20: Müzeyyen ve arkadaşları ta- rafından Türk musikisi ve halk şarkıları, 20. 30: Bay Ömer Rıza tâarafından Arabea ha - vadis. 2045: Belma ve arkadaşları tarafından 'Türk müusikisi ve halk şarkıları. 21.15: Saat fAyarı, Orkestra. 22: Ajans ve borsa haberleri. 22.30: Plâkla sololar. irdü: A ,Eı züne devam etti: — Senden onuf 'i yeceğim, Nâraş! _o' , gurlu bir eıkı.ğid"'_* İ ölümden kur Nâraş dişlerini $? gülüyordu. Budt—“v vurarak, — oturduğ! Tunçayın üzerine — Alçak, yal mindenberi seni dE nın dediği doğru onu seviyorsun? 5 kurtulmasını istiy0f Tunçay birdeni dirim çarpmiş Ilh di.. düşmemek İ araştırdı.. kapının STSTB I2 Y TST.B T Zi. © TBT.B. TI 004 Devlet Lira İErgani 9715 İSivns Erzurum 95,0) 8100 10,00 10,00 98.1$ İs. B. Mtü. »» HA » > Nama Merkez B. D. , Krt (20,00 1706 İsterlin P. Prangi A 20 V. Frangı 11740 ; 1.Dolar — 17600 |Ği 1 İsterlin — 6220' |i w 20 Liret 125 Nöbetci Eczanelef Bu gece möbetci dır: İstanbul cihetint Aksarayda : ı!'" rı Rasim), Bal ş zıdda : (Asadat ' (Balih Necati). Karagümrükte ! V) da : (Necati). F Şehremininde £ da * Beyoğla cihetindi Galatada : (SÜ Barbut). Kastfii? . Kaâklf “ Üsküdar » Büyükadada: maş). Kadıköy ndat). Kadıkây ” x4 Osman), Üdkl ’t kez).

Bu sayıdan diğer sayfalar: