17 Şubat 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

17 Şubat 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Sayfa gazanamı — — “ Son Posta ,, nın tefrikası : 19 151 numaralı şehit (Ertuğrul faciasına karışan aşk macerası) Yazan : A.R. Suat uzun bir mukaddimeden sonra dayısına ciddi bir eda ile “Ben de seninle Japonyaya geleceğim,, dedi — Ne münasebet?.. —Alâ... Arada kısa bir süküt geçti... Suat, bir sandalye çekerek mazanın kenarır na yerleşti. Dirseklerini masaya daya- yap çenesini avuçlatı içine aldıktan sonra: . Seninle biraz ciddi ko - tiyorum. nuşmak i Dedi. n bu hali, Mustafa Beye tuhaf geldi. Omuzlarını sarsa sarsa gülerek: — Ciddi konuşmak mı?.. Seninle ciddi konuşmaya aklım etmez amma Diye cevap verdi. Mustafa Bey, bu sözleri Suada söy- lerken, içinden de: — Hay köftehor. Galiba, birine aba- yı yakmış... Ne yapsın, zavallı.. baba- sına söyleyemez.. anasına hiç bir şey . işte; varsa, yoksa bir sevgili dayıcığızı var ya.. — mutlaka; bundan bahsedecek. Demişti. Ve.. o kadar sevdiği yeğe- nini ürkütmen bana tiği memnuni: gösteren bir tebes - sümle, o da tıpkı Suat gibi bir sandal- ye çekerek masanın karşı tarafına yer- Teşmişti. — Buyurun, küçük hanım... konuşmanızı bekliyorum. Demiş.. Suadın ecvabını beklemişti. Suad; her zaman dayısına hitab e - şımarık bir çocuk edâsile söz atında ilk defa ola- (Ertuğrul firka- teyni hümayunu) nun koskoca başkâ- Ciddi rını çatmış. tibi olan, kırk beş yaşındaki Mustafa | beyi de, âdeta ciddiyete davet etmişti. 1!... Beni.. annem, babam ka- nlardan daha çok sevdi- arzumu kırmadığ müteşekk ndan dolayı da sana rim... Fakat, şimdiye kadar sana izhar ett cukca şeyle kide, hangi dayı Şimdi senden c cağım.. ve, bana olan muhabbetinin de- ibaretti. Bunları; bel- olsa kabul 1t bir ricada buluna- recesini, ilk defa olarak şimdi anlıyaca- gım. — Desene.. Suad hanım tarafından, imtihana çek —ELh.. galiba, k — Hadi, hayırlısı.. şu imtihana » İstersen, ben sana yar - Bir Doktorun Günlük Çarşamba Notlarından — (*) dl'dl' zorlukları de de olur, llım.ııl.ın.ı itthab ile tedavi için kulla- yüzünden idrar — yolunda darlık u.m Dlur ve idar zorlukları baş - gösterir. Günçlerde belsoğuktuğu yukarıya kadar ve prostat 'der O zaman !htilât daha elddileşir. Maama- fih bütün bunların muntazam ve ciddi ve seri bir tedavi ile bir müddet sonta zâll olması beklenir, İhtiyarlarda ise za- maniın ve bir çok ümillerin tesirile pros tatın büyümesi dolayisile idrar yolu da- e bu süretle bazı yaşlı k idrar etmek ih- ık sik kalkar- lar. Gündüz her yarım saatte veya bir Saatte bir helâya taşınır, dururlar. İdrar da çök zor çıkar, hasta inler, ıztırab için- de kıvranır. denilen kestaneye Eskiden prostatın ameliyatı çok gor ve tohlikeli tdi. Şimdi yüzde doksan şifa ile netioelenmel Bu gibi ârüz hisse - den — ihtiyarlar lerini mütohassıs doktorlara muayene ettirmelidirler, Baş- ka yapılacak are olmadığına ve yüz- de doksan şifa He beklendiğine göre der- hbal ameliyata razı olmaları lâzımdır. (*) Bu notları kesip ""'""—îı: bir albüme yapıstırıp kolleksiyon yapınız. Sikınti rAManınızda bu nollar bir dektor gibi imdadınıza yetişebilir. kadar, hiç bir| arzuların hepsi, ço- | ederdi... | |İkarşıma geçmi, başla bakalım, | İsika karşısında; bir an büsbütün şaşır- | miştı. dım edeyim ...İmtihanın mevzuu, can- h mi, cansız mi?.. — Dayıcığıml!. Rica ederim, işi ge- ne alaya vurma. Ciddi konuşalım — Pekâlâ.. ciddi konuşalım... Bu - yuruün, — Dayıcığım!.. — Efendiciğim!... — Sana, arzumu, kısa olarak bildiri- yorum... Ben de seninle geleceğim. — Nereyen,. — Japonyaya... Mustafa bey, bir kahkaha attı. — Aşkolsun, Suad!.. Ben de, haki- katen ciddi bir şey söyliyeceksin zan - nettim de.. karşına geçtim. Budala gi- bi, seni dinliyorum... Hadi, yavrum.. hadi kızım.. beni rahat bırak da şöyle- ce bir uyku çekeyim,.. Zira, üç gün - dür, kafam kazan gibi. Hadi sana da Allah rahatlık versin... Şakanın ma - badine, yarın devam ederiz. Diye bağırdı. Suad, hemen elini uzatarak dayısı- nın ağzını kapadı: — Yavaş söyle dayı. Ânnem duy - masin... İşte bak, yemin ediyorum, da- yı.. vallahi, billâhi şaka söylemiyorum. Seni temin ederim ki, hayatımda söy - lediğim en ciddi söz, budur... Ben de, seninle geleceğim dayı... — Kızım!.. Hayatında - söylediğin en ciddi söz bu olursa.. artık ciddi olmı- yanları, var sen kıyas et. len, dayı?.. — Neden olacak kızım?.. Acaba şu| dünyada, böyle bir sözü ciddi telâkki edecek kadar bir budala var mıdır, der- Hadi yavrum.. hadi evlâdım.. yorgunluktan gözlerim kapanıyor. — Dayı!,, Beni dinlemek istemiyor- sun, değil mi?.. Pekâlâ... Ben giderim. Giderim, amma.... — Kızım!.. Söylediğin söz, şöylece biraz akla mantığa yakın olsa.. üç gün, üç gece uykumu feda edeyim.. mem -« nuniyetle,seni dinliyeyim... Fakat, bu kadar yurgun argın bir zamanımda.. İsin2.. öyle bir deli saçması söylüyorsun k: — Dayıl.. Niçin deli saçması, ol - sun... İstersen beni götüremez misin?.. — Kızım, nasıl götürebilirim?.. Gi- deceğimiz vapur, posta vapuru değil ki.. bir harb gemisi... Eğer, idarci mahsusa vapurlarından birile gitmiş ol- saydım.. şöylece yaradana sığınır, hem de birinci mevkiden olmak üzere sa - na da bir bilet alır.. götürürdüm. Fa- kat, bizim gemide bu, nasıl olur?. |Harb gemilerine, değil senin gibi genç bir kız; battâ dişi kedi bile giremez. — Yaaa.. demek oğlan olsaydım; gi- rebilirdim, öyle mi?.. — Ehhhh.. belki, o zaman bir çare- si bulunurdu. | —E, şu halde.. mesele yoktur, da - yı, — Niçin?.. — Ben, kız değilim ki.. — Nasıl oğlan?. — Basbayağı.. oğlan sun, değil mi?. Pekâlâ.. sana isbat ede- işte.. bak... oğlanım, inanmıyor - yim.. Mustafa bey, bu iddia karşısında zaten bucalamıştı. Suadın, oğlan oldu- | ğunu isbat etmek için gösterdiği ve - Ve sonra, bir kahkaha attı... Susdın, parmağını bastığı o bahrive neferi kıyafetindeki fotoğrafa yan göz- le bir daha bakarak: — Kızım!. Sen bu resimle, ancak zavallı besleme Ayşeyi kandırabilirsin. Bahriyeliler. kül yutmazlar... Hadi ba kalım.. Allah rahatlık versin. Diye bağırdı. Suad, yerinden kımıldamadı. yYını çattı. Sesini, ağırlaştırdı. tehditkâr bir hal aldı. — Dayı!l.. Görüyorum ki, sen daha hâlâ benim bu fikrimle alay ediyorsun, değil mi?.. (Arkası var) l Kiğle: Âdeta, | SON POSTA « Sen Posta * vin Tariki Tefrikam : 6? Yazan : Celâl Cenglz Elâm veliahtı Suz şehrınden Sumer topraklarına niçin gelmişti? Sama, Nipurdan döndüğü gün, Ur nde büyük bir kalabalık ve telâş Sokaktan geçenlerden sebebini Ha Krıl mâbede mi gidiyor... Nedir bu koşuşmalar? — Hayır - diye cevap - verdiler - Elâm prensi geldi de.. ortalık bundan ötürü kalabalıktır. Sama birdenbire şaşırdı, — Ne diyorsun... Prens Hamo bu- raya mı geldi? — Evet. Onu görmeğe kes, Sama beyninde bir uğultu duydu. Bu habere bir türlü inanamıyordu. Elâm veliahtı Suz şehrinden Sumer topraklarına nasıl gelebilirdi). Gerçe son savaştan sonra bir dost- luk anlaşması yapılmıştı. Fakat, Sama presn Hamo'yu çok iyi tanırdı.. onun Suzdan Ur'a gelmesini bir türlü aklına sığdıramıyordu. Atını sürdü.. ya koştu. Hassa askerleri sarayın büyük kapı- ahi kezmişlerdi.. çalınna borular, Gekdüln o dakıkada ” saraydar " Glmüç kralile konuştuğunu bildiriyordu. Sama saray kmpısında duran muha- fızlardan birine sordu: — Kim var sarayda? gidiyor her- — Elâm prensi.. — Prens Hamo burada, öyle mi? — Evet, mellâ! Bu sabah geldi.. Sama atından indi.. Saraya girdi Sama sarayda prensesin hizmetçisi zenci kadına rastladı: — Camo! Nedir bu kalabalık? Prens Hamo gelmiş diyorlar... Camo dudağının ucile güldü: — Onun buraya niçin geldiğini iiğ- renmedin mi? — Hayır, Başka bir şeyden haberim yok. Niçin ve nasıl gelmiş Suzdan bu- raya?... — Prens Hamo, bizim prensesi ba- basından istemeğe gelmiş... Sama hayretle zenti kadının yüzü- ne baktı: — Ne dedin, Camo? Suz kralının oğlu, Sumer kralının kızile evlenmek | ı ve 20.000) liralık iki Mi istiyor) — Evet. Neden mi uğurludur. Guüdea belki de kızını prens Hamoya verir. Prenses beni unuttu mu? s — Unutmadı amma.. sana güveni yok! Niçin).. Ben mert, dürüst bir erkeğim. Bu itimatsızlığın sebebi ne- dir? — Nipur'a gitmeden, bahçeye çiz - diğin çizgiler. -Ha fakat ben onun şu resimler:. Nöbetci Fezaneler Bu gece nöbetei alan eczaneler şunlar - dır: İstantul cihetindekiler? b Aksarayda : (Şeref). Beyazıdda * (Asa- t), Fenerde: (Hüsameddin). Şehremi- zum). Karagümrükte : (Su -« : (Brofilos), Şehzade- be : (Arif lehmet Kâzım) (Oalâtasaray, Oa- ), Kurtuluşta : (Feyzi), Beşik - şaşıyorsun? Bu, | şimdiye kadar onu isteyen prenıler'm: yedincisi oluyor. Sumerde «7» rakka- sorduğu şcykıı cevap verdim. — Müânasız cevaplar vermişsin! — O ne resim çizdiyse, sen de ayni- ni çizecektin! O geyik yapmış.. sen balık çizmişsin! — Balık Elâmlarda mukaddes bir hayvandır. — Geyik te Sumerde mukaddes bir hayvandır amma.. prensesin sana iti- madı kalmadı. — Bunun mânasını ben, Camo! — Anlaşılmayacak ne var bunda? İkinizin mukaddes tanıdığı şeyler ayrı.. taptığı tanrılar ayrı.. ve bu ayrılıklar sizi birbirinizden uzaklaştıracak se - beplerdir. anlayamadım Sama zenci hizmetçi ile fazla konu- | şamadı. Camo bir gölğe gibi, sütunlar arasındân süzülüp gitti Sama hizmetçinin arkasından ba « öırdı: — Bu akşam odamda seni bekliye- ceğim, Camo! Sama, prens Hamonun Gudea - ile neler konuştuğunu anlamak istiyordu. * Hamonun geldiğini duyduğu zaman çok sevinmişken, bu ziyaretin sebebi- ni Camodan anlar anlamaz başı dön - meğe başlamıştı Sama, krafın kızını almak hülyasile yaşayıp dururken, yere çizilen v den prensesin gözünden — düşe hiç de ummuyordu. Sama odasına çekildi.. Çok yorgundu Gudeaya görünmek istemedi. prurıhn ayrılırken, onun hıçkırarak söylediği sözler hâlâ kulağında çınlı « yordu: « — Sama, beni unutma! Urdan dö- nünceye kadar yolunu bekleyeceğim.» Sama kalbini yokladı.. vicdanını yokladı.. Marayı gerçek seviyordu. Hem seviyor, hem de acıyordu ona. Mara tertemiz bir kızdı.. ömründe bir kere bile günah işlememiş, erkek yüzü görmemişti. Sama ancak böyle bir kızla evlenir- se mes'ut olabilirdi. Sama - sertliğile meşhurdu. Mara ona her zaman boyun eğebilir ve onun dileklerini yapmakta gecikmezdi. Onu daima memnun e - debilirdi. Gudeanın kızına gelince, Sa- ma gibi haşin bir erkek, bu kadar ince duygulu bir kızla nasıl yaşayacaktı? Sama bunları düşündükçe beyninin uğuldadığım hissediyordu. Sama odasında düşünürken, Mara- nın (İhtiyar CGeyik) mâbedinde kur - ban verildiğini CGudeaya söylemenin 0« zabını da şimdiden çekmeğe başlamış- tı. Gudeaya yalan söyliyecekti: «— Maranın kanı gözümün önün- de akıtıldı.» Diyecekti. Sama bunu söylemeğe mecburdu. G HLA K GAT «Kavgan denen «şer» den küurtul- mak için; abarışe denen «hayır» a kavuşmak için, bütün dualar ve a- daklar orduya ve tayyareye yapıl. malıdır. Bir aralık odasında Marayı hatırladı. Türk Hava Kurumu BÜYÜK PİYANGOSU Şimdiye kadar binlerce kişiyi zengin etmiştir. keşide 11/Mart/1937 dedir. Biyük ikramiye: B0.,.000 iimaür.. Ayrıca: 15.000, 12.000, 10.000 Liralık ikramiyelerle (10.000 DİKKAT: —— Bilet #alan herkes 7/Mart/937 günü —akşamına biletini değiştirmiş bulunmalıdır. Bu tari dası mıntakasında bulunan bilümum lü dairesinde ifa ettireceklerdir. üç ayı içinde ikmali lâzımdır. 3 — Tescil ve yoklamanın Oda Umumi kararına göre 1937 yılının adet mükâfat vardır. kadar tea sonra bilet üzerindeki hakkı sakit olur... Bilumum “Esnaf,, , “Küçük tacir,, ve “Küçük San'at'kârların,, nazarı dikkatine. İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasından: 1 — 1561 numara ve 29/Şubat/932 tarihli sicilli Ticanet Gazetesile ilân edilen Oda Umumi kararına uyularak İstanbul Ticaret ve Sanayi O- esnaf, dükkânı bulunna küçük san - | at ve küçük tacirlerin Odaya kayt ve tescilleri yapılacaktır. 2 — Bilumum esnaf, küçük san'atkâr ve küçük tacirlerden, Odalar ka- nununun onuncu ve Odalar nizamnamesinin 135 inci maddeleri mucil ce tanzim edilmiş olan esnaf cemiyetleri talimatnamesi — vechile cemiyeti teşekkül etmiş olanlar, mensup oldukları cemiyet vasıtasile ve henüz esnaf cemiyeti teşekkül etmemiş olanlar doğrudan doğruya Ticaret ve Sanayi O- dası esnaf şubesine müracaat ederek kayıt ve tescil ve yoklama işini usu - ilk 4 — Bu müddet zarfında kendisini kayıt ve tescil ettirmeyen ve mua- melesini ikmal etmiyenler hakkında Odalar kanununun beşinci maddesi vechile İstanbul Ticaret ve Sanayi Odası tarafından hüküm olunacak ceza- yi nakti, doğrudan doğruya icra dairesi marifetile ve tescil ücretile bera- ber tahsil olunur. -«3720n

Bu sayıdan diğer sayfalar: