February 17, 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

February 17, 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— SAA Ziraat Bahisleri: Üzümler asma Çürümekten nasıl kurtarılır? Ödemis haşeresine çok sıkı ve tutumlu bir mücadele ister, lâzım gelen tedbirleri bir kısım köylünün yapıp bir kısmının yapmaması bütün emekleri boşa götürür Bilmem gitmişliğiniz var mdır? A - dını, yanındaki göle de veren İznik, havası, suyu biraz ağırca yerdir amma Ziraat bakımından oldukça verimli bir mıntakadır. Ekinciliği, meyvacılığı ka- dar bağcılığı da vardır. İstanbul piya - sasında geç zamana kadar görülen kış üzümlerinin bir kısmını da İznik köy - keri yetiştirir. İznikliler son yıllar zar- fında bağcılığa daha çok ehemmiyet vermeğe başladılar. Bu yıl üzümleri Ççürüten Ödemis böcüsü ile sıkı bir mü. cadeleye girişmek niyetinde oldukla - rini öğrendim. Kâtir Ödemiş böcüsü gerçeklen çok sıkı ve tutumlu bir mücadele ister, Ge- reken tedbirleri bir kışım köylünün yapıp bir kısmının yapmaması bütün emekleri boşa götürür ve bağeılık bir türlü bu dertten kurtulamaz.. - Bağlık yevlerimizin çoğunda bulunan (çürük- lük) ü köylümüz iyi bilir. Fakat onun bit böcüden ileri geldi; bilmez. lidır ki Ödemis küçücük bir ke- lebektir. Omcalar çiçek açarken uçuş- mıya başlıyarak salkımların üzerine yumurtlar, Bu yumurtalardan çıkan kurtlar yaptıkları ağlarla salkımı sarar Ve onu berbat ederler. Sonra bir ke - hara çekilip orada kozalaşarak bir Müddet sanra yeniden kelebek halin- de çikarlar. Bu defaki kelebekl, ekiler gibi gene salkımlara yümürt- rdıkları kurtlarla taneleri er, Yılın havası uygun gi - ce üç defa döl yetiştirebi - TİN 0) da iglerinde bulür lar bir taraftanı laneleri kem taraftan da tatlr suyu dışarı için bü sızıntıda beliren küfler y Şürütür ve ekseriya balgam veya ça - ların üzerinde 1SIN uaesılîş :ı::ıe:“hn mir ediliyormuş. Bunun hakkında lâ - zm gelen tahkikatı yap ve gazeteye yaz, — Peki üstadım, şirhdi Bidiyerum, Pardösümü, şapkamı giyer giymez matbaadan fırladım, çekildiğini ve orada kozar sardığını be- lirtmektir. Bu kenar yer, daima bağ kütüğünün kabukları arasıdır. En son ' Cinlerin, perilerin eline geçti sanılan çiftlik Meğer gizli eroin fabrikası olarak kullanılıyormuş, bunu görmedikleri için muhtarla bekçi muhakeme ediliyorlar Çatalca civarında Yenibosna denilen| — Bunlar, bekçi Kümilin vazifesini yaP köyle Nifos denilen köy arasında, esrar | tığına şahit.. İkisi de, aşağı yukarı, ŞÖY kışlamak üzere çekildiği yer de bura - sıdır, mevsimi gelince meydana çıkan kelebekler buralardan fışkırırlar. Gö - rülüyor ki ödemis mücadelesinde - bu noktanın büyük ehemmiyeti vardır. Tarımmanlar eğer vaktinden evvel bu kabukları soyar, altlarını temizlerlerse böcülerin kökünü de körletmiş olurlar. madan kış sonü dâ temizlenebilir. Bu- nun için ele eski bir çorâp, bir çuval sararak kütükleri ovalamak, bazı yer - lerini de kör bir demir parçasile kaz, - mak kâfidir. Açıkta kalan böcüler kâ milen ölürlerse de şuraya buraya sı - kışıp kalan böcüyü de yok etmek için ayrıca bir badana yapmak gerektir. Bu badana (yüz kilo suya 25 kilo «kara boya — Sulfat dö Fer>, | kila zaçya - ğt — Asit sülfürik) katılarak Hazırla « nır, Bunun yerine Karbolineüm ismin- deki hazır ilâç ta kullamabilir. Kabukları ovalanarak soyulan, alt. ları bu ilâçtarla badana edilen omcalar temizlenmekle kalmaz, üstelik kuv" lenip mahsuldar olurlar, Köylü külfetli gibi görünen bu iş i lecek kazanç o kadar büyüktür ki bir |defa bunu görenler bir daha bağları - na bu bizmeti yapmaktan bir yıl geri kalmı Amma işin hep bera - ni unutmayın ha!, Tarımman (Çiftçi) Bağcılığa dair öğrenmek istedikle - rinizi bize yazınız. Size cevap verelim. Mütekait Bay Mehmet: Çamlarınızı tırullardan kurtarmak Mur halini alan tane y İ z sizin bunları temizlemen'z Bünu böylece « t Civardaki hütün — çamların dım, ödemisin vaki it bir kenaralda temizlenmesi lâzımdır. aa ea ——— —. ——— —— — — GÖNÜL İŞLERİÇ Aşkı ile haysiyeti Arasında boca!ıyım Bir genç.. Bu müamelenin karşısında kalan genç (Vezirköprü) de Oturuyor. Ve zirköprü küçük bir kasabamızdır. Gencin adını, hattâ ilk harflerini de Yazamıyacağım, Muhit küçük oldu- Bu için hüviyetinin tahmin edilmesi Ahtimalinden korkarım. Fakat size ıeı:nin adı değll, vak'ası lâzım değil mi? Mektubunun bir hüşiyesi var. Bun da diyor ki : — eHiç bir gazetenizi kaçırmadan Bgönül işlerini takip ediyorum. Bs . mim macerama benzeyenini bülsay- dım cevap istemek için sizi Fahatsız etmiyecektim.» Gönlül maceralarının bir düzünesi: ni okuduktan sonra teakup edenler arasında evvelkilere benzerlerin: bul mak güç değildir sanırım. Bununla beraber her birinin kendisine muh- sus öyle hususiyetleri vardır ki her bir vak'ayı ayrı ayrı tetkik etmek zahmete değeer. Bu gencin mektubunda şu: — *Adem oğulları Havva kızları Bgibi izzeti nefislerini aşklarına den feda edemezler* bi anlattığı ne « ğu bir netice ki beni siyetim arasında şaşı te bırakıyor. Mesele gayet basitı Birkaç senedir. komşularımızdan bir İmryla çılmınca se bu'uşuyor- kızın aflesi va- ——— zisinde karanlık noktalür varmıs. Mühitimizde mutaassıp olduğu için babam Bu tekkifi reddetti. Bittabi ben de babamıt haklı görüyorum. Fa kat böyle olduğu halde de seviyo- TUM,. * Mazur görürse aöyliyeceğim: Bun bu genci düşünüşünde'samimi bul. Mmadim. Bir defa muhakemesinin başlan- 8Ç noktası yanlıştır: Kadın izzeti nefsi erkeğinkine nazaran daha nâ- ziktir. Daha çabuk yaralanır, tamiri daha güçtür. Birçok ahvalde de im- kânsız ölur. Okuyucum eğer sizzeti nefis» kâ limesinin yerine hayâiyet kelimesi'ni kullansaydı vaziyet biraz değişirdi. Yanlış olan noktanın - birincis) bu. inelsine gelince: Kızın ve atlesirin :ıaıialndo karanlık noktaların burun luğu izdivaç teklifi meydana çıkın- ca anlaşılmadı. Daha evvel bilinmek Tâzımdı. O halde evlenmeye lâyik gö rülmiyen bir kızla müuaşakaya neden Birişİdi? Kızı metres haline getir- mak için mi? Okuyucumda samimiyet eksikliği şu noktadadır: Kızı karanlık bulmak ta derhal babasının fikrine iltihak etmiştir. Halbuki seven bir adâam sevdiğinin aleyhinde olunca beda- hati de götemez, görünce hüsnü te. vile çalışır, okuyucumun bu bahiste tek teşebbüsü dahi yoktur. Onunla evlenemiyeceğini kabul etmiştir. Bu na rağmen sevmekte devam ettiğini söylemektedir. Yani: — Bir metres hayatı geçirsek na- sıl olur? demektedir. ziyeti bana evlenme tekli- Oğlurm bana darılmadın ya? finde u. Kızın ve allesinin ma TEYZR 5B DÜM Merü , K CA Dön b — Eski eser, eski eser.. Harabiye de Bağlarda omca kabukları sonbahar -| . da temizlenebileceği gibi bahara çık - | - b , | sordu: engiz bir çiftlik var. Gerçi bu çiftlik ötedenberi Atıf isminde birisine &it o. lan, herhangir bir çiftlikten farksız bu- lunan bir çiftlik olarak biliniyorsa da, son zamanlarda iş değişiyor. Bu çiftliğe n DEsER N e Dedim; peşine düştüm. Tramv: lerin girdikleri, içeride sal 'a kas Münd : laMatfeş ei Tramvayama | der kaldıkları söyleniyor. «Silüet> ha- vamvaydan indim. Bir dükkânın | ihde seçilen bu meçhul şahıslar, içeri- de durdü, ben de durdum. Ta - de ne veya neler yapıyorlar? Bu cihet belâyı okudu, ben de okudum: bilinmiyor! Yalnız, bir sabah çiftlik a. «Güzellik enstitüsü>, razisinden bir kısmının ııh).ı perdelen- O dükkâna girdi. Ben kapıda bekle -| Miş olduğu hayretle görülüyor ve bil- dim. Beş dakika geçti, on dakika geçti, hassa _bundan sonra, rivayetler ahp yü | bir saat geçti, iki saat geçti. Nihayet ka- | TÜYOr! ğ ğ ç pıdan genç bir bayan g;şı.. çl:n sa -| Geceleri çiftliğe giren hüviyetleri man renginde sarıydı. Yüzünde genç -| Peyhul Fh*ll;".;ı oradan sadece barı- liğin, tazeliğin pürüzsüz berraklığı var- na:şu.lzı? bir altı _olınk faydalan dı. Gözleri, bir bakışta gönülleri büyü- | dıklarına inanan yok gibi bir şey: Bun- liyecek kadar güzeldi. lar, oraıd, herhalde mışıl mişil, yahut Fakat mantosundan tammıştım. Bu (8 horul h'—Tîl'"İ uyumuyorlar; bilâkis, bayan benim peşine düşüp buraya ka- | Uyku gözlerine girmiyor, bir şeyler çe- dar peşisıra geldiğim yüzü buruşuk ka- | ;.z_şlr:ırlur! Ama neler? İşte orası belli dındı. |değil! ye döndü tdürü | Gel zaman, git zaman, çiftliğin es. Gazeteye döndüm. Neşriyat müdürü rarengiz bir ÇifDik oldumıncı ekğienyı_-- tin inanacağı gelmekle kalmıyor, cin, peri hikâyeleri de etraf, yayılıyor. Hal ve keyfiyet böyleyken, işin iç yüzü bir den bire meydana çıkıyor: Çiftliği ta- rassut altında tulan — ilgili memurlar, bir ihbar üzerine daha sıkı tertibat a- larak, ansızın içeriye giriyor, arama ya “|pıyarlar ve burasının bir eroin fabrika Ünde işletidiği ortaya konulu- yor. Meğer o meçhul şahıslar, gizliden gizliye ercin yapan eroinci! ! Tabil, bunlar hakkında derhal taki- yüz tutmuş olacak. Biraz yürüdüm.. Yürümedim, karşı- ma yüzü buruşmuş, bir kadın çıktı. Kendi kendine: — Her hakde bu onlardan biri ola £ — Verdiğim işi yaptın mı? — Yaplım ilm, tesadüfen kar - şıma çıktı. Ben de onun peşisıra mı gitlin. Harabiye yüz tulmuş eserin peşi sıra mı? — Evet, hem niye şaştınız. t müdürü, hani o — Peşi miş, bu yüzden de verilen işi yapama- mıştım. bata girişiliyor. Fakat, iş bu kadarla —- Peki amına benim;yaptığım tah - kalmıyor. Bosnaköy muhtarı Raşit, tu kikat bir işe yaramıyacal mı? yabancıları arayıp sormadığı, köy def. T are t aA Z BT |teripe kaydetmek üzere icabını icraya Neşriyat d düşündü; son! | 5 i Küm. ııui:::îj iyat müdürü düşündü; sonra da noktakihdim. Beliği " tlikteki şüphe uyandırıcı vazi; yeti kontrol etmediği, etrafa göz, kulsk olmadığı noktasından suallere cevap ğe çağırılıyorlar. Cevapları, tat- Min edici görülmüyor, «Üzerlerine dü- şen vazifelerde ihmal gösterdiler!» di. — Yarar, dedi, sen olan biteni yaz, altına da imzanı at. - Sonra ne olacak? — Ben de üzerine hâdiseler kurşı - sında diye başlık koyacağım. İMSET eç ği n Bu dava, şimdi İstanbul Asliye Birin €i Ceza hakyerindedir. Son celsede iki Sanayi makineleri müdafası şahidi dinlenildi: Yenibosrüa Hakkında Ikh“t ln?lulgrmden çiftçi Bayramla rençber Vekâletinin bir tebliği "" Ankara, 16 (AAL) — İktisat Vektile-| — Kardeşini yaralıyan Musa tinden: | Şubat 1937 tarihinden evvel AĞ mahküm oldu gümrüklerimize gelmiş bulunan ve gir kararına bağlı A. ve M. listeleri meya-| Bakuküy civarında kardeşi Hüsnü . nına girmiyen sanayi makineleri ve di.| yü yaralamaktan suçlu Nazif oğlu Mu- Ğer sayılı pozisyonlara ait olmiyan eş.| Sa Ze k:ırde;i_Musıyı qıdü_rmg. teşeb yanın ı;u-:ıi:)n &m edilmesi için , büs eden Nazif oğlu Hüsnünün duruş- ye, ikisi de hakyerine gönderiliyorlar. | üracaatlar tevali etmektedir. Vekâletçe bu kabil eşyanın | Mart /tarihinden itibaren aşağıdaki şartlarla Athaline müsuade edilecektir: | — İthaline müsaade edilecek mallı rın Mart sonuna kadar resmi verilip fi len gümrüklerden çıkarılmış olması ve bazı memleketler menşeli ise kredi :le ithal edilmemekte bulunması şarttır, 2 — Alâkadararın nihayet 15 Mart tarihine kadar İktısat Vekâletine mü- |racaatla bu karara tevfikan gümrükten çıkarmak istedikleri malların mikdar ve kiymetlerini ve dahil oldukları po. zisyonları bildirerek müsaade alması lâzımdır. 3 — İlhaline müsaatle edilecek olan pazisyonlar bu prensip kararile bera- ber Vekâletçe tesbit edilmiş bulunmak tadır. Cihan pamuk istihsalâtlı arttı Rorma 16 Ç(AA.) — Cihan pa- muk istihsalâtı, 66 milyon kentala ba- liğ olmuştur. Geçen seneki istihsalâta nazaran 10 milyon fazladır. Mevcut stoklar, 20 milyon kental tahmin edilmektedir. |Mmaları bitmiştir. Musanın, Sığırtmaç — meselesinden Hüsnüyü yaraladığı sabit görülmüştür. *On bir ay, yirmi gün müddetle hapsine | karar verilmiştir. Hüsnünün kardeşine ilâh attığı sabit görülmemiş, o da be- raet etmiştir. Hırsızlık mal alanlar Sirkecide «Teshilât ambarı» na ait motörden kumaş çalmaktan suçlu tay. fa Şerafettinin Sultanahmet birinci sulh cezada, altı ay hapsine karar ve- ilmiştir. Kurnaşları satmağa vasıtalık tan suçlu Tahsin dört güne ve dört ilra. Ya, çalındığını bilerek satın almaktan suçlu Nesim on üç lira para cezasına Mahköm edümişlerdir. İsmail, beraet elmişlir. Bir tahsildara ceza verildi İhiflâstan maznun, Belediye tahsi; - darlarından Mehmet Alinin duruşma. sı İstanbul Ağırceza hakyerinde neti- celenmiş, yol vergisi mükelleflerinden 14 makbuzla tahsil ettiği V10 Tiradan 57 Jirasını ihtilüs ettiği sübut bulmuş: tur. Beş sene bapis ve 57 lira para ce- Zasından tenzilen 11 ay hapse, 22 şira ğ';:a Cezası ödemesine Hükmedilmiş - le diyorlar: * — Bekçi, oralarda dolaşır, etrafa gül: /kulak olurdu. Ve lâkin, boyuna Atıf çiftliğinin çevresinde nöbet bekliye * mez ki! Dolaşacağı daha başka yerle” de var elbette! Hep orada nöbet bekle- se, başka yerlerdeki mal, mülk sahip” leri şikâyetçi olurlar, «Onun malı mâl: canı can da; bizim malımız mal, cani” mız can değil mi ki?» diye! Hem, bu a* damlar, gece karanlığında gidip geliyor larmış. Zifiri karanlıkta kıballeri seçil mek şöyle dursun, gölgeleri bile kaybü- kur! Karanlığa dalmıyagörsünler büri karanlıkla beraber oluverirler! Bekci- nin gözleri, kedi gözleri mi ki! Bekçis nin gözleri başka türlü, kedinin gözleri Başka türlü görür, elbette! Birçok suale karşı, aşağı yukarı bu- yolda cevaplar., Bir suale karşı da, A* tıf çiftliğinin, Yenibosna köyünden ya* rım 'saat uzakta olduğu yolunda cevap verildi. Dava edilen muhtarla bekçi, hakye* rinden vareste kararı aldıklarından, kendileri sslonda değiller; yerlerine bir vekil hazır. O, derhal ayağa kalktı: — İşittiniz ya, dedi, müvekkillerim masum! Nereden malüm olabilir o hal kendilerine, bu şahiflerin anlattıklarıe na göre? — Bu şa yalnız bekçinin ma- lümu olamıyacağından Muhtara dair birşey söylemiyorlar! — Bekçinin malümu olmayınca, muh malümu olabilir mi hiç? Bekçin!'n nden bizzarur kaçan bir şey! — Fakat, eskf muhtarın; müvekkilie niz olan yeni muhtarı ikaz ettiği halde enun kulak asmadığı bahis mevzuu. — O ciheti müdafaamda arzedece < ğim ! — Sonra, bekçi, gündüz gözile de, oraya sonradan yapılan tahtaperdeyİ görmemiş mi? Bi i gim! | — Şu halde, şimdi düsyayı mütlâlen ya verelim de! Mütalea için istiyorsu“ nuz, değil mi? — Evet ! Gelecek celsede iddia , , İbtimal mü» dafaa da yapılacak... Ayni celsede ka- rarın verilmesi de muhtemel ! Karısını döğen bir buçuk sene hapis yatacak Bir kadını metres tuttuğu için ken« disile kavga eden karısı Dilberin, döv- Mmek suretile ölümüne sebep olmaktan Buçlu Ali Rıza hakkındaki karar, İstan bul Ağır ceza hakyerince dün bildirile miştir. Riza, üç sene hapse mahküm edil * miş, tahrike uğradığı kabul olunarak, ceza Müddeti bir buçuk seneye indiril Mmiştir. 16 Kuruşa altın yüzük . Samatya civarında oturan Huriye * nin 13 yaşındaki oğlu Kemal, annesi- pin boş şeker kutusu içerisine sakla- ,dığı yüzüğü gizlice alıp, sokakta rasi- ladığı Halil isminde birine vermiş. Kar Şilik olarak eline geçen 16 kuruşla, şe- Ker alıp boş kutuyu doldurmuş, Bun- dan ötesi, Haff, bu 'kdlepir yüzüğü 1625 kuruşa Ahmet isminde birine sat mış. İstanbul Asliye üçüncü ceza hak- yerinde, Ahmet, ödediği paraya naza- ran, malın aşırma — olduğundan şüphe ! kaydiyle beraet etmişlir; vaziyeti mercline haber vermedi ği için, bir gün hapse, 50 kuruş para ce zasına, bir lira duruşma masrafına mah küm edilmiştir. atreüresüneüredüncesenareEKErERİREe EseenLeeAceRAKARERAA AAA Kurbanınızı veya tutarını — Türk Hava Kurumuna veriniz. Biriken paralar (Kızılay ve Çocuk Esirge * me) kurumları arasında paylaşılır. bahsediyorlar. | — O ciheti de ınüdılıuînda arzedece —

Bu sayıdan diğer sayfalar: