9 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

9 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Sayfa j * Son Posta ,, nın tefrikası: 36 / iS1 numaralı şehit (Ertuğrul faciasına karışan aşk macerası) Yazan : A.R. SON POSTA ——— « Son Posta » ma Tarih? Telrikam * 79 Küpeşteye kollarını dayamış olan mülâzım A.saf. İmam, (Suya batmaz- Ali efendi. Ve.. kâmilen mühendisler... Kumandan Osman beye taraftar o- larak, yolculuğa devam etmek istiyen- ler: Süvari, Ali bey. Muavini, Cemil bey. Hesap memuru kolağası Tahsin bey. Torpido muallimi, Reşat kaptan . Bölük yüzbaşılarından, Nuri bey. Çarkçıbaşı, miralay İbrahim bay. Sertabib, miralay Hüsnü bey, Ve., bir kaç zabit... Osman bey, vaziyeti bir şifre ile sa- Taya ve bahriye nezaretine bildirmişti. Bu şifreye; gerek saraydan ve gerek bahriye nezaretinden ayni mealde ol- mak üzere $u cevap verilmişti. ( Asker, aldığı emri ifaya mecbur- dur... Verilen emre karşı her kim muhalefet edecek olursa; herhangi bir E da olursa olsun, gemiden çıkarı- lacak.. muhafaza altında İstanbula i - zam olunacaktır.) Osman bey, bu emirleri alır almaz, derhal zabitanı birer birer çağırmış.. kendilerine tefhim etmiş.. Türk deniz- giliğinin şerefli mazisinden bahsederek müesser sözler söylemişti... O andan itibaren de, aradaki fikit ihtilâfı, der - hal zail olmuştu. * t kendisinden bir adım uzakta duran Suada deniz Yazan : Celâl Cengiz- Hüi hakkında malümat veriyordu. T K M 4 T Haa Mti KAT SÜ a B e e Gi anzerin yegeni unçayın ızını ve Dıxrguncıı kâptan; kolağası Ömer|yet bir gün, başkâtip Süreyya paşayı , Ş bey. (Ömer bey, iyi bir yelken kapta-|çağırtarak: b a S va idi. Büyük bir salahiyetle vöz söyleri — Ceğiğiğ'bu Ertogral e oldu? . yaşadlgl magarayl bulmuştu diğini iddia eden bu zat geminin di -|Daha hâlâ tamiri bitmedi mi?.. Sü - s reklerinin çürük olduğunu ileri sürü-| veyşten hareket etmedi mi?.. Japon -| — Bak.. eğer yaşasaydı, avazı çık-İmi düştün yoksad... meğe geldi. yor.. kuvvetli rüzgârlar altında bu çü-|yaya gidemiyecek mi?.. Bahriye nazı- *.ğı kadar haykırırdı şimdi, Gözleril — Evet, Fakat, senin yüzünden..| — Tenzer, yeğenile konuşurken tenhi rük direklerin yelkene tahammül ede-|rından sorunuz. Pkapalı. Dili dışarıya uğramış, Karnın-| seni çok seviyordum. Belimdeki hassa| bir köşeye çekiliyordu. miyeceğini iddia eyliyordu.) Demişti. dan kan sızıyor. Bu halde yerde hâare- kemerini atmadan buraya gelemez -| O akşam göze görünmeyen delikâf” 4' Topçu kaptanı yüzbaşı Celâl bey. Bahriye nazırı Hasan paşa; mabe - Kctsiz yatan bir adamın yaşadığına ina |dim. lh, dayısına şu malümatı vermişti: Hesap memur muavini mülâzim| yin başkâtibinin — yazdığı — tezkereye | nılır mı, Mâra? — Demek şimdi... — Tunçayı mağarada hapsedeli Necip bey. resmen cevap vermekle beraber; der-| Mâra birdenbire yerden kalktı ve| — Şimdi bir çadırcı çırağıyım. Nâraştır. Nâtaş Suriyeye gi | İkinci çarkçı binbaşı Ahmet bey. — |hal saraya koşarak vaziyeti izah etmiş: | açıkının kollarına atıldı : ..) Tunçayı sihirbaz Mayaya teslim etmifk K Neyel yeliküsdo, oa iki gün zar - fında tamir edilen (Ertugrul), şu anda (Aden) istikametine doğru ilerleyor. Demişti. Bu havadis, Abdülhamidi son dere- cede sevindirmişi Fakat buna mu- kabil; bu seferin aleyhinde bulunan -| yadan yavaşça kaçarız seninle.. lari da fena halde öfkelendirmiş.. on - ları yeni yeni bir takım entrikalar çe - virmeye, ve Ertugrulun muvaffakiye-yamıştım. Çok hoşuma gitti orası: O tini kesredecek bahaneler icat etmeye | köye gideriz. sevkeylemişti. * Dan, dan.. dan... Dan, dan.. dannmn... Vardiya (1) çanı, hamam halvetini andıran bu sıcak ve durgun hava için- de boğuk boğuk sürükleniyordu Küpeşteye kollarını dayamış olan mülâzim Asaf, kendisinden bir adım uzakta duran Suada anlatıyordu: — Bak.. akıntıyı görüyorsun, değil mi?.. Adetâ, gözle görülecek şiddetli. — Evet; efendim. — Şimdi de, denizin sathında, ölü bir dalga halinde sürüklenen rüzgârın istikametine bak, Akıntıya karşı esi- yor; değil mi? — Evet, efendim. — Rüzgârim bu ters esmesi ne neti- ce veriyor, biliyor musun? kadar Kumandan Osman beyle, geminint — kıymetli zabitlerinin yardımı sayesin- de, yapılan tamir on gün zarfında ik - mal edilmişti. Uzunca sürmesi muhtemel olan bu tamirin bu kadar kısa bir zamanda ık-' mal edilmesi, zabitan ve efrada neş'e vermişti. Ertuğrul; (305 senesi) eylül ayının 11 inci pazartesi günü, erkenden (Sü- veyş)e veda etmişti. Osman bey, sara- ya ve bahriye nezaretine çektiği tel - ır'ııfîsıı!a, Süveyşten hareketi bildir - mişti. Fakat, şurası hayrete şayandır ki, Osi in beyin saraya çektiği telgraf, Abdülhamite verilmemişti. Hünkâr üntü içinde idi. Niha - Eir Doktorun Günlük Salı Kotlarından — () | Bezler çocukların — boyunlarında — küçük || nek cesametinde hattâ bazan no- hut cesametinde berler görülür. E) ile tu- || tarsanız darınız arasında meyda- ne çıkar ye kaybolur. Bunlar leafa ükdeleridir. —Halitabilde 'a ükdeleri el Ve tutulmaz ve hissedil- || n Bezlerin böyle şişmesi çocuğun zayıf ve kansız ve saracaya müstalt olduğunu Bösterir. Bu vaziyet devam ederse bezler ide daha ziyade şişer. Ve nihayet ha- bir bez veremi yani beynelavam sa- || dentlen hastalık başgöstermiş olur. klarda boyunlarda görülen bezle- 1 araştırmalı. Çürük — diş- || ki çıbanlardan, ba - 1 bazı hastalık- çalışmalıdır. Böyle çoruk- tatbiki ve yazın güneş ve 1 gok iyi gelir. () Ba notları kesip saklayınız, yahat b abüme yapıstırıp kollaksiyon yapınız, £ nti yamığınızda bu notlar bir doktor mdüde y yetisahilir. — Burada, denizin irtifaının iki, üç kadem alçalmasına sebeb oluyor. — Her denizde böyle dim?. Z Hayir Dü höklise; yalkız bulüya; Şap denizine mahsustur. — Niçin?.. — Haa.. dur, onu da söyliyeyim... Şap deni n nasıl bir şekil gösterdi- ğini haritada gördün mü?.. — Gördüm, efendim, Upuzun. tıp- kı, bir göle benziyor. — Btavo.. aferin, Suat... Sen, ade- tâ okumuş yazmış bir gence benziyor- sun. Suat; mülâzim Asafın büyük bir saflılırla söylediği bu sözlere karşı bir kahkaha atmamak için dudaklarını ısıriyordu.. lir, efen - (Arkası var) (1) Vardiya; dört saatte bir değişen öb Londra, Paris ve Nev - ile taltif edilmiş olup mabıfillerinin kullandıkları Balsamin Balsamin kremindeki hassa hiçbir besleyici bir cevherdir. BEYOĞLU dan, gelişimizde bana böyle vadetmemiş KANZUK SIHHi BALSAMiN KREMLERi Esmer, sarışın, kumral, her Lip için muvafıklır. Güzellik ve cazibeyiFartlırır. Buruşuklukları, çil ve lekelori kat'iyyon izale eder. Memleketimizin en kibar 4 Nev'i vardır. 1 - Krem Balsamin yağsız beyaz gündüz için 2 - Erem Balsamin yağlı pembe gece için 3 - Erem Balsamin Acı Badem gündüz için 4 « Krem Balsamin Acı Badem gece için sameleri kapatan, cildi gençleştirerek beyaz, yumuşak, mat ve nermin kılan INGiLİZ KANZUK ECZANESİ — Ben aylardanberi seni bekliyor- dum, Samal Şimdi nereye gideceğiz? Katumanın ölümünü rahipler duyarsa ne yapacağız? a Tanzer bu haberi duyunca ü M — Maya bana çok yardım etmişt* Bana dost gibi görünürdü. Demek b Ölüm Kuyusu'nda bir isyan.. Tanzerin yeğeni göze görünmez bir|beni aldatmış.. — Merak etme, yavrum! Katuma- | halde her gün (Ölüm kuyusu) na gi-| Diye bağırmak istedi. gidiyor ve dayisile konuşuyordu. Tanzerin yeğeni, Tunçayın izini ve yaşadığı mağarayı da bulmuştu. Tanzer yeğenine; — Ah, şu gözlerim açık olsaydı.. |ben bu cehennemin içinden nasıl olsa — Ur'a neden gitmiyoruz. Haniya | kaçmıya muvaffak olurdum. varlıyacağım.. ve yukardaki ipi aşağf) beni oraya götürecektin.. buraya ilk| Diyordu. ya sarkıtacağım. O ipe sarılıp kuyunu! 'Tanzer kaybettiği sevgilisinin izin!|ağzına çıkarsın! miydin? bulan yeğeninden onun hayatı hakkın-| — Ya sonra?.. — Öyle ama.. ben şimdi hassa zabi- da malümat istemişti. — Ondan ötesinâ bana bırak. ti değilim. | Göze görünmeyen delikanlı bir ak-| — Ben dünyayı görmeyen bu göf Cudeanın gözünden 'şam (Ölüm kuyusu)nda dayısını gör-|lerimle nereye gidebilirim ? — Ben sana yol göstereceğim. mi takip ederek Ur dağına kadar gid? ceğiz. — Tunçay orada mı?, — Evet, Dağın yamacında bir kü: çük mağarada hem de yılanlarla birli te yatıyor. — Ne diyorsun.. yılanlarla birlikti mi yatıyor? — Nâraş Süriyeye giderken böylü emretmiş. Sihirbaz Mâyanın yıl rile koyun koyuna yatıyor. Tanzer ağlamağa başladı: — Zavallı Tunçay.. yumuşak yatf ğını bırakıp kayaların üstünde ve Y'_â |lanların koynunda yatıyorsun öyle mi — Ağlama, Tanzer! Sana şimdidef müjde vereyim.. çok yakında bur |kurtulacaksin! Ve birbirinize kavtt * şacaksınız! | — Keşki Tunçaya da benim hayâ” |ta olduğumu söyleseydin! , | — İhmal etmedim.. dün gece gari İyılanla konuşutken mağaraya git |Tunçay aylardanberi arkadaşlık yap'” ğ bir yılanla şöyle konuşuyordu: « — Ben ğünün birinde dünya YÜ ;züı:ıü görebilecek miyim? Gözleriit tekrar açılacak mı?» Yılan Kazar' bir tehikfa'cevab Vefj Tunçay sevindi: « — Bu cevabın beni ümide düşüf |dü.. demek — kurtulacağım, DünyS/ tekrar göreceğim, öyle mi?» ; Sarı yılan tekrar islik çaldı.. ve 7: |başında çöreklenip yattı. Ben mai ranın ağzında dürüyordum. Blıdf'" re seslendim: y — Tunçay! Nasilsın.. 'bir dileğ” var mı? Tunçay çılginca başını salladı: — Çok muztaribim, Firat! Ça muztaribim... Bu işkenceden betii kurtaracak ? i — Seni Tantüt Blytaracak.. Hüf daha sabret! Dedim. gözleri yaşardı.. bd — Tanzer nerede? Hayatta ise ğ şimdiye kadar neden arayıp sorma Ona hakikati"anlatmağa mecli dum: at — Nâraş onu (Ölüm kuyusu)na ? tırmıştı. Önün izini de - seninki ben buldum. O da senin için göZ yef döküyor. Gece gündüz ağlıyor! Teti mize sin hizmetçisi “odasinda uyuyor: .Bü - Yegeni dayısının ağzını tuttu: — Bu sırı mahkümlardan kimtf duymasın. Ben seni bu kuyudan küf” taracağım. — Nasıl kurtaracaksın? — Yukardaki nöbetçiyi kuyuya yi — Nereye gideceğiz? — Nipura gelirken bir köyde konak- — Ne dedin. (Kömür Sergisi) Kömür yakan vesait ve teshin aletleri beymnelmilel sergisi 1937 Martının 26 ıncı Cuma günü Ankara'da Sergievi ve sahasında açılıyor Sergiye iştirak edenlere olduğu gibi, Sergiyi ziyarete geleceklere de azami kolaylıklar temin edilmiştir. Her türlü malümat ve fazla izahat için ] şu adreslere müracaat edilmelidir ; İstanbul: Karaköyde Yataklı Vagonlar | Şirketinde Sergi memuru; 13 Ankara : Sergi Komiserliği. | | | | | York, Berlin'de güzellik enstitülerinden takdirname beynelmilel sergilerin altın madalyelerini haizdir. kremleridir. tarak! kremde yoktur. Balsamin maddesi mo- “ Tunçay sevindi.. el — Tanrım, sen bizi zaman kavuşturacaksın ? d Diye bağırdı.. Tanrıdan yardıM ledi. Kendisini teselli ettim: X — O kurtuluş günü çok Y*k"*; İüzülme ve beklet (Arkası VAf — İSTANBUL

Bu sayıdan diğer sayfalar: