9 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

9 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

D GA ç gR — a Y K Ç * SĞ & er devirde üzerine beşeriyetin alâ , —— kasını şiddetle çeken en mühim dünya şehirlerinden biri de — İstanbuldur. Bu alâka mühtelif membalardan kuvvet | OUmakla beraber daima ayni ehemmiyetle lendini gösterir. — İstanbul ismi; her duya- Bin tecessüsünü tahrik etmiş, anlamak ve öğrenmek ihtiyacını telkin etmiştir. İstan ! bu alâkaya cidden lâyik, sonsuz bir inedir. Bu değer nereden geliyor? Sualin cevabını verirken politika mev- Zularını bir tarafa bırakmağı tercih edece- tiz. Maksadımız seyahat psikolojisi bakı- Tundan İstanbulun ehemmiyelini izah Tektir. Bu takdirde coğrafi vaziyet tal farihin ihatasına girdiği gündenberi üze- Tinde kurulan medeniyetlerin üst üste yır N ve yanyana sıralanan pek kiymetli Mür bakiyesi başlıca mevzularımızı teş kil edecektir. . TARİHE BİR BAKIŞ Hafızamızı harekete getirmek için İs - tanbulun tarihine pek hafif bir teması fai- iz bulmuyorum: Malümdur ki İstanbalın doğuşunu mü- Yerrihler milâdın 330 uncu yılından sa- Yarlar. Konstantin burasını o sırada — zap- Tetmiş, gehre kendi ismini vermiştir. Fakat tarihin ışığı bize daha ilerilerim gösteri- Yor. Milâttan 9 - 10 asır evvel menşeleri Ve hüviyetleri henüz anlaşılmıyan Lygos- lar balıkçılık maksadile Haliç ile Marmara Bin birleştiği sahada yerleşmişlerdi. On- vonra birkaç asır bu ufukları yine sü Ve nisyanın kalın perdesi örter. Milâttan evvel 660 yılına doğru yeni t yurd kurmak gayesile Atina civarında '!'n Megare şehrinden kalkan bir muha- İf kafilesdi (Byzas) adında bir başbuğun andası altında Şimale doğru ilerliye - emellerine uygun buldukları k.ygosu Tabt ile kumandanlarının ismini şehre izafe Stmişlerdir. (Byzance) ismi İstanbula bu Tadan âlem olmuştur. Milâttan sonra ikin- " asrın sonlarında Romalılar buralara ka- T taşıyorlar, İmparator Semtime - Sö- Vöre şehri zabt ve tahrip, sonra da yeniden Adha güzel inça ediyor. Bundan itibaren İtünbul büyük bir medeniyetin beşiği ol :"' inkişaf yoluna giriyor, ve asıl tarihi *ğerini kazanmağa başlıyor. Saraybur - Bunda yapılan büyük surun mühim kısmı, * Hyatronun temelleri ve inşasına Speti- Ma - Sövöre'in başladığı ipodromun bazı Puçları ikinci asırdan kalmıştır. Büyük Konstantin artık şehri zaptetmiş ılmm—. tamamlıyor, — Çenberlitas, bir direk, Sarayburnundan — Etyemeze Adar devam eden surlar dördüncü asrın ayakta duran kıymetli eserleridir. Bu *uların üzerinde Konstantinin: büyük bir yın başında yürürken elindeki yalın kı la şehir hududunu nasıl işaret ve tayin #tiğinin hayalini sezmek mümkündür. Dördüncü asrın sonlarında büyük Ro- T8 imaratorluğu ikiye ayrılıyor, artık Şar i Roma imparatorluğu, payitahtı İstanbul v tak müstakillen tecssös etmiştir. İlk im- Tinabtor Arcadiua, bugün aksâmı enkaz ha- hi '€ Mevcut bulunan dünyanın en büyük er tâkim kurüyor. Beşinci sarın ilk ya | Bahi İâ mevcut meşhur surların inşasına t olmuştur. Bu devrede putperestlikle | L:.:""him nüfuz ve galebe mücadele- aşlar. Hiristiyanlık galebe çalmış, Bi- Sans 'karakteri. Bizane medeniyeti Roma Hiyetini tamamen istihlâf etmiştir. Bun- Ya şehri süsleyen büyük Abideler | n medeniyetinin — tesiri - altında Mabetler şeklinde tecelli ediyor. Başta Li- , ©T olarak eski iatilâların kötü örnekle- “* rağmen Türklerin kadirginas ihtimamı İâ ilk mamuriyetini saklayan ve bütün YAZAN MuhilünÜklündağ İstanbul Vali ve Belediye Reisl dünyanın gözlerini hayret ve takdir ile ka- maştıran Ayasolya yer yüzünde en eski Hiristiyan katedrali olarak bu devrin mah sulüdür, Bizans saltanatının devamınca İstanbul devir devir genişlemiş, büyümüş, yüksek bilgi ve zevklerin ilhamile mensup oldu- Ku devir medeniyetinin en güzel örnekleri ni vermiş ve zaman zaman da riya, men- faat, taassup ve dar siyaset düşüncelerin- den daoğan beşeri delâletin en kötü teza- hüratına sahne olarak yerli halk ve yaban cılar tarafından yıkılmış, yakılmış, çalın ; bir çok kıymetli eserler tahrip edil miştir. Bu med ve cezrin plünçosu yine büyük miş ve çok zengin bir mirasla kapanmıştır. Roma, Bizans, Lâtin, Ceneviz, Venedik ve Arap eserleri olarak ikinci asırdan on be- ginci asra kadar her devre ait yirmiyi ge çen mabet birçok sütunlar, su kemerleri, sarnıçlar, surlar, saraylar bakayası. ipod - romdan bazı parçalar, küleler ve ilâh, kıy metli bir hazine teşkil eder. TÜRKLER İSTANBULDA Artık ibda kabiliyeti sönen ve ha yeti kalmayan Bizanalıların elinden on be- ginci asrın ortalarında — Türkler İstanbulu alıyor, Dinmek bilmiyen bir yükselme şevk ve neş'esi içinde el koydukları günden bı yarak Osmanlıların inhitat devirlerine ka- dar şehrin bünyesine © kadar canlı mede- ,miyet âbideleri kurmuşlar, üzerine kendi varlıklarından o derece kuvvetli ve çok değerli damgalat vurmuşlardır ki bu gün amumiyet itibarile ilk bakışta İstanbul ta- mamen bir Türk şehri manzarasını almış- tır. Sayısı pek uzun sürecek olan camiler, geşmeler, su yollan, su kemerleri, su bant leri, çargılar, hamamlar, hanlar, saraylar, mezarlar, kaleler, medreseler. müzeler şek linde Türk inşa dehasının verdiği örnekler ve şaheserler sayi Ve kiymet Bakıtından Bizans eseerlerile muvaffak bir rekabet ha lindedir. Müzelerin pek büyük kıymeti zerinde bilhassa durmak pek yerinde hareket olur. Bütün bu söylediklerimden maksat İs. tanbulun tarihini yapmak ve üzerinden ge çen medeniyetleri mükayese etmek değil- dir. Hedefim İstanbulün eski ve çok kıy. metli eserler bakımından ne azametli bir yeküna sahip olduğunu tebarüz ettirmek tün Bunun misline hiç bir yerde tesadüf edilemiyeceğini söylemek müb: el bir iddin olmaz sanırım. Bünyesini teşkil eden her zerresinde o- tuz asırlık yâdi tarihinin buğusunu adını adım tenelfüs etmek mümkündür. Şehrin sokaklarında, eserlerinde insan vuhunun ve hayatiyetinin iyi ve kötü her türlü tecelli- yatı bir tayf halinde-dolaşıyor gibi sezilir. Büyük insan başarılarının — taşırdığı iftihar ve sandet avazeleri büyük zafer alayları- nn mağrur tantanası, ihtilâllerin, kıtallerin kanlı çığlığı, medeniyetlerin çökmesinden yükselen yaslı bıçkırık ve her nevi hayat şevk ve neş'esinin kıvrak kahkahaları ta- rihin derin dehlizinden kulaklarınızın içine akıyor sanırsınız. Tesisleri, mensup olduğu devirlerin vasıtalarına göre pek kısa za - manlara sığdırılmış olan eserlerin azame- ti karşısında insan iradesinin muvaffakı - yet uğurunda yarattığı ilâhi hamleleri fikir Foto Suat Tenik |lerin, zevklerin ve san'atın yükselme cüm- büşü, Tuhunuzun içinde asil insanlık zevk- lerini okşayan bir melek kanadı olur. Bu süretle kendi ferdi varlığınızı asırların eze liyetine bağlamış, tarihin 3000 yıllık seyri ni yaşamış olursunuz. ATATÜRK DEVRİNDE Bütün bunlarla beraber günün tarihi, dikkatinizi ve heyecanınızı kendi cazibesi- me çekmiştir. On yedi yıldanberi Türkiye- nin göklerinde hakiki bir güneş gibi yük- aelen Atatürkün; Osmanlı imparatorluğu- ile birlikte devrilmiş bir memleketi; heybet li sayhai ikazile ayağa kaldırmasında — ve ölüm döşeğindeki koca bir milleti Tuhu- nun membamndaki tükenmez irade kuvve- tile dip diri yeniden hayata vermesindeki ilâhi kudreti; deha ve tükenmez metaneti- le tek bir neslin mahdut varlığı içinde de- virler yılap devirler yaratan ihtişam ve aza meti, ölmüş sanılan bir milletin mezar ta # allından yeni bir medeniyelin yüksek ka demelerine atılmasındaki ulvi hamleyi İs- tanbulda da vuzuhla görecek ve takdir fır- satını bulacaksınız. İSTANBULUN GÜZELLİĞİ Fakat İstanbulun cazibesi, serveti bu aay dıklarımla bütmez, ancak başlamış olur. Bu rada tabiatın cömert eli güzellik içinde in- san ruhunu mest ve mebhut edecek bedia- lar yaratmakta muhakkak israf etmiştir. I- #k, renk, şekil, havada, suda, toprakta ay T ayrı ve hep beraber öyle bir &henk için- de imtizaç etmektedir ki bunu tasvir ede- cek belâgat yoktur. Bu ilâhi güzelliğin ebe di akislerini her yerde bulacaksınız. Ebe- di güzel bosforun derin, hülyalı akışına ba kınız. Bu denizden hehrin veya nehir deni zinin bütün görülmemiş cilveleri, — bazan berak duru yeşil, kâh koyu, derin lâcivert renklerinin kalbe heyecan. akla durgun - lak veren ihtişamında bulacaksınız. Meh- taplı gecelerinin tüyası bütün hayatının doldüracaktır. Öyle gurupları vardır ki o- nun müvacehesinde dil tutulur, söz bir ifa de vasıtası değildir. Ruhların çılgın tahas- süsatı size kanamadığınız zevklerin heye- cünını #unar, bilbasta gurupla beraber ve gutubu mütcakıp İstanbulun (Silhovette) i gözmiyenlerin bir güzellik ve temaşası zevkine doyulmı- yan ruhani bir lezzettir. Fakat daha ne ka dar sayayım; Sarayburnu, Üsküdar, Cihan- gir, Yıldız, Çamlıca. Haliç, Kalamış, Mo- da, Adalar ilâh... ve ilâh.. bunlar biri biri le güzellik yarışına çıkmış, bir tanesi her hangi bir şehre ziynet ve kiymet verecek değerde pırlantalardır. Yaz rüzgârlarını letafeti ve günesinin feyzi cana tan katar: Plâjlârı hele - Floryası bir neşe ve sihhat kaynafıdır. Bana İâtfen itimat buyurunuz. Kelime- nin bütün müvasile İstanbul hakikaten bir hazinedir. Ve sanki tabiat düm onun başka bir eşini ve örneğini gözlerden kıskanmıştır. Bu güzellik — içinde coğtali mevkünin hususiyeti de âşikârdır. Garbin şarka, Şarkın garba açılmış bu penceresin den bir darbei nazarla hem Asyayı, hem Avrupayı temaşa etmek, bir ayağınız Av rupada iken ötekini Asyaya mwatmak gibi yınmamış hazların âşinası olursunuz. An cak söz ve kulak; bu eserlerle onları yara- tan milletlerin ruhunu ve tabiatın güzellik ni tanımak — iştiyakında bulunan insan vicdan ve İzanına, vuzuhla telkin et mek kifayetine malik değildir. Her âbide büyük bir hâdisenin veya tahassüsün ma- kesi ve mânasını bünyesinden taşıran ca; h bir tarihidir. Kitap sahifelerindeki - tarih tek bâşına öğretme kıymetini, ancak yaz- tahayyül edemiyecekleri | yüzünde * Sanayi bahisleri : Çelik sanayiinin milletler için büyük ehemmiyeti * >f Karabük çelik fabrikalarının tesisi münasebetile bu nevi sanayiin tarihini tetkik edecek” olursak görürüz ki İngiltereyi İngiltere yapan, Almanyayı sanayice İngiltere derecesine çıkaran hep kömür madenleri İsmet İnönü hükümetinin memleketi sanayileştirme yolundaki gayretlerinin en mühimlerinden biri, hattâ birincisi bu defa (Karabük) te tesisine teşeb- büs edilmiş olan çelik fabrikalarıdır. Hükümetin bu bapla asıl muvaffakı- yeti, bu çok mühim işi bir İngiliz gru- ,puna yaptırmak imkânını temin etmiş olmasıdır. İngilizler, hattâ bugün bile çelik sa- nayiinde dünyanın birinci milleti ad- dolunabilirler, (Hattâ bugün bile) diyoruz, çünkü gelik sanayiinde bugün İngiltere ile boy ölçüşen yeni milletler yetişmiştir, ınlar da evvelâ Almanya, sonra Â- merika, daha sonra da Japonyadır. Zaten Almanyayı da bugün dünya- nın en kuvvetli sanayi memleketlerin- den biri haline getiren hep çelik sana- yiidir. Bir memleketin çelik sanaylinde kuv vetli bir mevki sahibi olması için ise iki büyük tabif membaa malik bulun- ması lâzımdır, ki bunlar da kömür ve demir madenleridir. İngiltere adası, birçok cihetten tabi- atın lütuflarından mahrum olmakla beraber birkaç mühim nimetine de nail bulunmaktadır ki bunlar da toprakla- rında kömür ve demirin pek mebzul olmasıdır. İngiltere bu mebzuliyet sa- yesindedir ki on dokuzuncu asrın nısfi- na doğru sanayiin her sahasında maki necilik teessüs ve taammüme başladık tan sonra memleketine tabiatın bah- şettiği demir ve kömür hazinelerinden istifadeye koyulmuş ve makine ima- linde dünyanın birinci memleketi imti yazını ihraz ederek bu imtiyaz sayesin de yarım asırdan fazladır iktısat saha- sında gene cihana hükümranlık etmek payesini ihraz etmiştir. lmanyaya gelince, bu memleketin topraklarında da kömür ve demir mâ- denleri İngiltere derecesinde bol olma sına rağmen Almanlar 1870 senesine kadar bu müdenlerden istifadeyi dü - şünmemişlerdir. Fakat 1870 - 1871 harbinde Alman- dar Fransızları ezerek muzaffer olduk tan ve onlardan beş milyar tazminat şevk ye neşe ile memlekette çelik sanayiini başlamışlar ve 30 ilâ 35 sene zar fında İngiltere derecesine vâsıl olmuş- |lardır. O derecede ki 1914 de harbi umumi zuhur etmemiş olsaydı da, Almanya meselâ daha beş sene fırsat bulsaydı, n topraklarındaki demir ve kömür de çelik sanayiinin her sahasında yi geçecek, Alman hlıları adet ve kıymet itibarile İn- harp gemilerine tefevvuk edecek- aten 1914 de İngiltereyi de, Al ya karşı ilân harbe sevkeden baş İhca sebep, hiç şüphesiz, Almanların İn sanayiine nihayet bu tefevvuku ve tehlikesi teşkil eylemiştir. memleketimizin dıklarının bu günkü hayatta kalmamı olmasına veya kalan kısımlardan doğru - dan doğruya —müna leri ve hele ruhları hâlâ yaşıyorsa kıymet ve siklet merkezleri bütün kuvvetile bun- ları taşıyan toprak parçasına intikal eder. İşte İstanbul bu sırra ermiş şehirlerden bi- çıkarmak zorluğuna | borçludur. Eğer bu hâdiselerin izleri eser. | çelik sanayiidir İngiliz çelik fabrikalarından birinin içi tabif birçok zenginlikleri arasında de kömür ve demir madeni hazineleri, ne malik bulunmuş olması biz hakikaten büyük bir nimetti bu nimetten istifade etmeksizin biz; çok “geri kaldık, çok zaman kaybettik.' Fakat son bir asır zarfında Avrupanı! 'Türklere karşı reva gördüğü bin türlü! tazyikler ve itisafat karşısında raemle” ketimizde çelik sanayii gibi muazzam sa nayi değil, hattâ bir dikiş iğnesi fabri kası tesisine bile imkân olamıyacağı taj bil idi. Nihayet cumhuriyet hükümeti,; vakti merbunu gelince bu sahada da, ileri atılmak gayret ve dirayetini gös- termiş bulunuyor. ; Yukarıda da söylediğimiz gibi bu mühim teşebbüste en ziyade sevimile cek ve ümide düşülecek cihet ise, Çe- lik fabrikalarımızın tesisinin İngilizle- re havale edilmiş olmasıdır. İngilizler, siyasi meselelerde belki yalnız kendi menfaatlerini düşünür bir millettirler. Fakat iktısat ve sanayi sa- hasında giriştikleri işlerdeki ciddiyet leri ve dürüstlükleri de gene dünya- pan malümudur. Bu itibarla (Karabük) teki çelik fahrikalarını tesise ba: ..mış olan İngiliz grupunun bu işi, tanhhüt ettiği müddet ve şekilde intaç edeceği- ne kat'i nazarla bakabiliriz. Çelik sanayii memleketimizde bihak kın teessüs ve inkişaf ederse, Türkiye Şarki Ayrupanın en mühim sanayi memleketlerinden biri derecesine çıka r. Bizde amelee ücretleri, Almanya ve İngiltereye nisbetle çok ucuz oldu- ğu gibi kömür ve demir madenlerimiz de mebzul ve bereketli olduklarından, iktısat ve ticaret kaidelerine hakkiyle riayet ederek fabrikalarımızı işletecek olursak meselâ Romanya, Bulgaristan, hattâ Yugoslavya ve Yunanistan gibi (Devamı 11 inci sayfada ni — —- j —— şehrini yüksek beşeri himmetine taallük e- den muazzam eserleri, ilâhi kuvvetlerin cü şu buruş ile yarattığı tabil güzelliği, geniş çin bemen ilâve edeyim Bütün bu zevklerin heyecan di ridir bilmek için onu görmel aşk gibi bizzat yaşamalıdır. Bu günkü kan forlu nakil vasıtalarınm zaman ve mesafe mefhumunu, bertaraf ettiği bu devirde dün yâ tarihinin büyük devirleri kendisinden ayrılıp kendisinde telâki ettiği mucizelet -İyollar şimdiki halde size alıştığınız konfe- ru maalesef veremez. Bunların pek yakım da tanzimi mukarrerdir. Cihan edebiyatın. da İstanbul (Dünya melikesi) olmuştur. Atatürk devri onun bu vasfını koruyacek ve ebedileştirecektir. (Financlal Timca)

Bu sayıdan diğer sayfalar: