20 Mart 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11

20 Mart 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

infagfanıfaz ZOLE veoftn aa aaf Bu dört köşelerin içindeki rakamları hangi tarafa toplarsanız toplayın bu - lacağınız rakam — 19998 dir. Ası! işin garibi resmi tersine çevirin, ters ola - Tak toplayın, gene ayni resmi bulacak: Bınız. Adaya nasıl geçti'er? Bir baba Iki oğlile birlikte bir deniz kenarına inmişlerdi. İleride bir ada vardı. Kayıkla oraya gideceklerdi, De- niz kenarında duran kay Halbuki ba - ba tek başına yi oğulları da ellişer kilodan yüz kile ediyorlardı. üçü de bu kayıkla adaya gittiler.. fakat nasıl? Siz düşünün bulamadınızsa yazının bundan ötesini okuyun: Evvelâ çocukların ikisi adaya geçti- ler. Biri adada kaldı öteki kayıkla d dü, Baba tek başına adaya geçti. Adada kalmış olan çocuk döndü ve öbür taraf- ftaki kardeşini alıp adaya getirdi. lelikle her üçü de adaya geçebildiler, Okumak bilir misiniz Yaşlı bir kadınla tramvayda idiler. Genç erkek ce - binden bir sigara çıkarıp yaktı. Yaşlı kadın bir âaralık genç er - keğe sordu: — Siz okumak bilir misiniz? — Bilirim, neye sordunuz? — Bilmiyorsunuz zannettim de asıli duran «Burada sigara içilmez» levhası- n: size okuyacaktım. Genç erkek utandı ve hemen sigara- sını söndürdü. öreerererserana genç bir erkek Bahçıvan Hasan, İlkbahar bahçenin işlerine yalnız başı Mmez olmuştu. Çünkü bu me nun bahçe için en fazla emek sarfet - mek lâzım gelen mevs Hasan bütün Temiyeceğini a Tak almıya karar verd gıvanlara haber bırak: — Eğer, dedi, gi Bgelir bir adam büulursa! gelince açik; nız bana yolla * yın, Yanıma çırak olarak alacağım, Bir kaç gün sonra da çırak bulunâu, bu ol- k; elinden iş dukça genç bir adamdı. İlk geldiği gün Bahçıvan Hasan ona bir iş v Ramıu—:ık, orada içlerine çiçek dike -| bir tanesi elinden kaysa hepsi birden-| Hasanın hiddeti geçti ve katıla Ben terzi olacağım öğreneceğim. İnsan okuyunca bir çok er olurmuş. Ne bileyim.. memur , doktor olurmuş, şvukat olur- müş, öğretmen olurmuş, daktilo olur: muş. Olurmuş olurmuş — vesselâm ha bak unutuyordum, Terzi de olurmuş. Ben düşündüm; memur olmak hiç işime gelmedi. Her sabah elinde çanta bir daireye git, akşam gene elinde çan- ta dön. zevkli bir iş olmasa gerek. Doktorluk da nafile.. hergün hastaya koş. Hiç bir sağlam insan da çıkıp: — Bugün de bize gel! Demez. kim çağırırsa, hastad Avukat nasıl şeydir. bilmiyordum.. sordum öğrendim: Meselâ bır adam bir adamı dövdü değil mi? Döven de dövülen de yanlarma bu cins adamlar- dan birer tane alırlarmış. Tehlikeli bir meslek. Olur dövülenin kalası kızmış, i döveni dövmek elinden gel - kü elinden gelmiş olsaydı başta dövülmezdi, Dövenin avu dövüyor.. Aaah aahh muhakkak benden pasu! Öğretmen olmak hiç işime gelmez. şunu bunü öğretmek için ca- sın değil mi? Hem bir de ö; renecek olanlar, benim gibi yaramaz - larsa v 9 zaman halim Daktilolük —nedir — bilir misiniz? Bizim kamşu bayan var. Daktilo, d yorlar, Daktiloluğun ne olduğun, ondan öğrendim, Bir makine va Makinenin başına oturur. Tık tık * tık vur » Makine de kend! kendi - ne yazılar yazarmış.. Evvelâ: — İşte, demiştim, ben daktilo olu - rum. Amma sonradan bundan*da cay- dim. Her gün sabahtan akşama kadar bir makine başında da oturulur mu? olacak - şte için ölçülerim olacak, makaslarım olacak, dikiş makine! olacak, daha daha bir terzihanem ola- cak.. İçeri bir bayan gelecek değil mi? Buyrun bayan, diyeceğim. kreses ea aA AAA AAA RESİMLİ H_I_KA YE Bahçıvan çıngırağının marifeti "İmerdiven daya ve saksıları birer birer taşı! Bunu der demez, limonlu kendi işile uğraşmıya ba On, on beş dakika bir zaman geçti Bahçıvan Hasan çırağın saksılar: taşı yıp taşımadığına bakmak için limon - luktan çıktı, Bir de ne görsün çırak al- *|bu manto size gayet iyi gider. Ne | Birbirinden 'bir kaç parmak uzun kal - SON POSTA MONOLOĞ Bir manto Bakınız, | diktirmek — istiyorsunuz? mu? Son modellerimiz geldi Ölçüsünü alacağım, biçeceğim, di - keceğim... Yok yok ben dikmiyeceğim.. Yanımdaki işçilere diktircceğim. 'Terzi olacaktım. Şimdiden bu iş için çalışmak lâzımdı. Annemin bir çok el- i vardı. Onları bozar, şekillerini | rir, yeniden dikerdim. Annemir evde olmadığı bir gün gardrobunu aç -| tım, Gardropta bir mavi entari vardı. Bu entarinin biçimini değiştirirdim. Entarinin kolları uzundu. Uzun kollu giye giye annem her halde bıkmıştir. Kısa kollar cisun, dedim. Makası aldım. Kolun birini yarısından kestim. | Öteki kolu da öyle, Kollara baktım: keşka ae eeeeaMA AAA AA GA A AAA — Düşerse ne olur? — Daha da ne olur d — Dur büa n ben de merak et - tim. Bir tanesini elimden kay reyim. Çırak 'bunu söyler söylemez saksı - ları bırakıverdi. Fakat saksıların - hiç biri yere düşmedi ve kırılmadı..Çünkü çırak bir ip almış, saksıları b rıve - er birer ipe geçirmiş. Ve üstüste gelip birbir lerine Ç Pmamaları için de ölçülü yapmıştı. ipe dizilmiş olduğundan aşağı doğru tılar. Ve öylece kaldılar, Bâahçıvan ti tane saksıyı iç içe geçirmiş merdi - venden yul çıkmıyor mu? Bahçıvan Hasarl birdenbire — kızdı. Bu tehlikeli bir işti. Saksıların elinden düşüp kırılacakları muhakkaktı. Koşa koşa çırağın yanına gitti, Avazı çıktığı kadar bağırdı: — Ne yapıyorsun, şimdi saksıların Ceğiz. Şimdi sen balkona dışarıdan bir|bire düşecek, parça parça olacaklar, B tıla güldü. mıştı. Bu sefer ötekini biraz daha kı- salttım, gene baktım fazla kısaltmışım. Tekrar uzatamazdım ya. Öbür kol biraz daha kestim, Nihayet iki koli birbirinin ayni yaptım ammş elbı hiç kolu kalmadı. Ne zarar vardı.. lo elbisesi oluyordu. Balo elbiselerinde elekler uzun olur. Önun için eteği de uzatmak lâzımdı. Bir patiska entari al- dım. Rengi kırmızı idi. Etek te kırmızı olacaktı. Kırmızı entariyi söktüm. ma- vinin eteğine diktim. Etek uzadı. Yaka kapalı idi. Balo elbiselerinde yakalar açık olur. Makası aldım. Yakayı şöyle bir oyup açtım. Böylece güzel bir el- bise yapmış oldum, Annem geldi. Ge- lir gelmez haber verdim: — Anne ben büyürsem terzi olaca - ğım, — İyi edersin çocuğum. — Hem büyümeme de hacet yok, şimdi de olabilirim. Güldü. — Olabilir. — Ne gülüyorsun anne, dedim, tec. Tübe ettim. Muvaffak oldun.. — Tecrübe mi ettin? — Evet, inanmazsan gardroba bak. Annem gardrobu açtı. - Gardrobün kapağile birlikte gözleri de dört açıldı. Sonra ne mi oldu? Ne olacak azar işit- nu mu merak etti davuldur. Afrik: ismi verilen kabileler arasında görül, Bu zencinin çaldığı şeyin ne olduğur iz? Bu da bir cing ın garbindeki Gorlg Mmüştür, Bu cins ağacın içini boşa ” vE resimde görüldüğü tarzda iki tarafıma dan ağaca bağlar ve sopa ile vururlar, Bu davulun sesi otuz kilametre uzalâı tan duyulacak kadar kuvvetlidir. Dünyadaki en eski fotoğraf makinesi — Bu makine nedir? Diye Mi soru - yorsunuz.. — Bu tim. Yemiş vermediler. makine — gözdür. İşte büyükler böyledir.. İnsanın Gözlerimizim be- metini bilmezler, İyilik eder, bu yüz -| beğinin tam or- den azar işitiriz. ** (ü Yazısız hikâye siyah değil mesinin sebebine gelince tamamile kar ranlık bir odaya kapısından bakarsak nasıl içerisini siy j de karanlık bir oda gibi ol bakılınca gözün ortası si dir. Göz bel göz bebeği loş yerlerde büyümesine göz bebeğin! adale göz aydı beği küçültür. Ve karanlığıa baktığı zaman da büyültür, tası siyahtır de - il mr Öyle görünür, Fa renksizdir. Siya görün « h görürsek göz! Göz tıpkı bir fotoğraf makines! gibla ği de fotoğrafın objektifi aydınlıkta ufalıp, de - gelince etrafındaki iris denilem ğa baktığı zaman büs in makinelerinde de tıpkı buna ertibat vardı. Bu tertibatla a Tesim Ç& irler ve ap | iyar kadın görü-| yorsunuz. Ortada başka bir şey yok, fakat resmi şöyle evirip Bu resimde bir il çevirirseniz daha başka insanlar ve hayvanlar gö-| receksiniz. Onları ayrı ayrı renklere boyayıp meydana çıkarın © resmi ke- | sip bize gönderini; Beş kişiye hirer müe- sa saati diğer yüz kişiye de başka hedi: veler vereceğiz. ) | | İ Okuyucularımıza müjde Küçük okuyucularını her zaman düşü- | şünen Son Posta, sizin için çok güzel za- | rif ve yeni hediyeler hazırlat:yor. Yakın- da bunların neler olduğunu öğrenecek- siniz. Sizden de bir istej Bi « mecelerimizde büyük müküfat nan- ların bize gönderilen resimleri bazen çok küçük ve fena çıkmış oluyor. Cazeteye koyamıyoruz. Bandan sonra gönderece- Binle resiniler b k

Bu sayıdan diğer sayfalar: