29 Mayıs 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

29 Mayıs 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünyanın en garip yeri: Aşk kasabası Sokaklarda “ Mes'ut olmak için evleniniz! ,,, “Âşık 9lmamak gibi felâket olamaz ,,, “ Bekârlar, eşinizi Herhal seçiniz! , ibarelerini muhtevi levhalar var, yollar, köprüler, hep sevgiye ait kelimelerle isimlendirilmiş Aşk ve sevgi diyarı... tkes sevişir, 25 sene- —btrı ber höngi bir boşandığı — görül- Miştir, ondan evvel gene bir. kadının Xasına ihanet — ettiği, *keğin başını çevirip te ç bir kadına baktığı Ki değildir. Journal M—l müuharrirlerin- Chırlu Bossut bu / “lüyanın en güzel diya- şöyle anlatıyor. h xhumue İsmibile ÇNi hayale sürüklü- h'- Şimdi kendimi gü- yaprakların müş- Nen aydınlatıp göl- Ze . Kasabaya gi- ,..tn gözüme 20 şer o- İltar adım mesafe ile şu levhalar çar- # 'ue:’ul olmak için evleniniz!.> <Aşka, İ%d" B "Bekârlar kendinize burada birer tane " caksınız». kılmlı.'ııııı.- hakikaten aşk ve garam mem idir. O, bu mazhariyete çok eski za- lırdnnbcn maliktir. l(h 'utada delikanlılar bir kıza sevgilerini T etmek isteyip te cesarer edeme - BB ziroga igttiri vebliteğiz bte mayst ""—hıde kapılarının önüne bir bayrak "hnll" ve o bayrağın üzerine de kendi hıu"w yazarlarmış, eğer kız da deli- T liyı beğenirse anasına, babasına söy- ve delikanlıyı bir öğle yemeğine da- " ederler, bu suretle de anlaşmış olur - olmımak gibi büyük bir felâket Fakat 1903 senesinde garip 'bir vak'a ol- F&ıusinedı evlenme çağına gel - Nı:hn 60 tane genç kiz varmış, bun - N.:epsl de Zümrüdü Anka nevinden % kocaya varmaktan ümit!lerim kez- İ bulunuyorlnrmlı 5, *ralarda evlenme cağını çoktan a - ©ski bir bekâr bunları davet etmiş iYa 60 tane de erkek davet ederek, Sifti bir çırpıda başgöz edivermiş. ':“ 120 kişilik ziyafet Ecaussinelilerin %;ıunz gitmiş ve o tarihten itibaren ihlhıların kapılara bayrak dikmeleri khı Ortadan kalkmış ve ziyafet sofra- belediye temin etmeğe — başlamış. H lete davetlilerin miktarı da gittikçe Şi bahar bayramına kıuşık bir B drağe bağımaş: ( İşbie b Senişlemiş ve bu bayram, mahall! Bi hudutlarını aşarak dünyanın n<- gelirse gelsin genç kızlarla genç 'ş:hlımı birleştikleri bir merasim n **Bıynmı" 'N Aşk bayramının bir de aşk krali - NW Bu kraliçe merasime riyaset & n?.u kraliçe mahallin en güzel kızı -| Nh sene Matmazel İröne Tassignon k:e birini seçmişler, kendisile gö - k mazhariyetine kavuştum. .Yl]ı gözleri romantik bir muhar - Şok şeyler İlham edecek kadar kuv- N sert, vakur, sesi de bir komü - —_T;lhırrlrlnl çileden çıkaracak kadar r, 10 ile 12 arasında belediye daire- !’ Bekâr baylar! (açık söylüyoruz) bir mesih bekler gibi bekliyorduk. — Mevcudiyetinizle — bize gurur ve şeref verdiğiniz için teşekkür ederiz. Kraliçenin sesi heyecandan titriyor ve mehabetine halel getirmeden nutkuna hararetle devam ediyordu. «Merasime iştirak etmeniz bizleri çıl- ginca memnun etmiştir, şimdi her genç kız rüyalarında gördüğü saadete erişi - yor. Erkeği kadın, kadını da erkek tamam- lar. Biz birbirimizin olmadıkça tam ola- mayız. Mahçubiyet, ferdi çekingenlik yü- zünden ne ,mahrumiyetlere katlanıyo - ruz. Kocasızlık, erkeksizlik — ıztırabını biz de duyuyoruz, nitekim siz de kadın - sızlık ıztırabını duyüyorsunuz. Öyle ise | 5: karşı karşıya ne ezilip duruyoruz. Aşktan, daha sıcak, daha güzel hiç bir şey tasavvur edilemez, biraz kendimize insanlığımıza, aşka, hararete dönelim. Biz sizleri buraya getirerek muhabbetinr, sevgiye susadığımızı ilân ediyoruz. Siz de bize hakikf hislerinizi açınız. Yeşasın evlilik hayatı, yaşasın zifaf.. Bu cesur sözleri, nutuk kudar uzun süren alkışlar takdir ederken çayır - ların üzerine yayılmış ziyafet sofralarına herkes olurmuştu. Aşk sofrası! Bu sofrada yalnız bekârlar, yani genç erkeklerle genç kızlar oturuyorlar, her- kes çift çift oturuyor, şarap içmek o gün mübah, şarkılar söyleniyor, gülüşülüyor. Yemek biter bitmez, bando, bu şen ve şuh gençliği dansa davet ediyor, artık çılgınlık devresine giriliyor, Güneş ortalıktan çekilirken, dar, dağ yollarından ıssız patikalardan çiftler de birer, birer, meydandan ağaç diplerine, çalıların arasına kaçıyorlar, Yaşlılar bunları takip ediyorlar ve mes'ut çiftleri buldukça, nikâh dairesine gönderip nikâhlarını kıydırıyorlar. Ecaüssinede nikâh dairesi yalnız — bir gün çalışıyor. Fakat toptan iş görüyor. Buraya her nedense macera arıyan be- kârlar sokulamıyor, koca istiyen Ecaussi- neli genç kızlar gayet mazbut birer zev- ce oluyorlar. Kasabanın bir de mahalli şarkısı var... *Yaşasın aşk» ile başlıyor, «yaşasın iz - divaç» ile bıtıyor Hangi yolların yıpıırılıcııı heniz malüm değil Belediye beş senelik yol inşaatı prog ramına ithal e para ile şehir hu - "hı gidiyorlardı. dudu dahilindeki bir kısım yolları tev- .'“'he n bandosu, sokaklardan dola - si ve yenilerini inşa edeceklir. Hey'e - ——i tkesi ayaklandırıyor. Bu mera -|ti fenniye, yapılacak voeya tevsi edile- Nlll zorla sürüklüyaordu. henüz kararlaştırmamıştır. hatün hiç kimseden utanmadan genç bazı tasavvurlar — varsa d İ R.ı » genç delikanlılar da zevce is- || "ıı, Aüfj r'Pımi kabul yapıldıktan sonra, bal- , sevgililer merasimi bekleme- '“rleqmqıu. elele, kol kola, eÂşık- .,:ıhmdını «İç çekenler köprüsünden ’q Sevgililer, kayalıklarından» S AF gniş bir şey yoktur. Beyoğlunda üsöt İstiklâ! caddesinin asfalt merasim meydanına geliye -|dileceği haberi de şim: ’l—rinnın kürsüye kraliçe çıkıyor,| Perapalasın arkasındaki geniş yolun hitabede bulunuyor: katranlanmasına başlanmıştır. 'SON POSTA 15 Sayfa 7 Güzideye sorulan 6 müşkül l -“1-HÜSEYİN CAHİT DİYOR Kİ: Değerli edip Hüseyin Cahit Yalçın, is- | bilir. Fakat ayrılma yolunu tutarken, da- mi kadar meşhur nezaketile soruyor: — Bir kere suallerinizi gözden geçire- | mamalı! bilir miyim? Ve uzattığım def. terdeki sorguları, yüksek sesle, ağır a. ğır okuyarak, dalgın dalgın düşünüyor: — Vara yoğa kızan bir zevceyi nasıl ida- ve etmeli? — Çok müsrif bir zevceyi, nasıl iktisa- da alıştırmalı? — Yakışıklı, bir kocayı, Don Juan ol- Okuduklarını, Dozu| arttırılmış bir - dik- katle bir defa daha gözden geçirdikten sonra gömüldüğü koltuğundan, yapacağı rile doğruluyor: Suallerinizin bazıları, insanların huy -| larını değiştirebilmek meselesine temas ediyor. Terbiyenin tesiri hakkında, bü -| yük ümitler bosliyen mütefekkirler bu - lunduğunu biliyorum. Fakat ben, bunun tam aksini iddia e den filozofların mütalealarını, kendimi tecrübe ve görüşlerime daha ziyada ya - kın buluyorum. Faraza çok müsrif bir insanı, kabil değil, iktisada alıştıramazsınız. Ne yap - sanız, hangi çareye baş vursanız, bu mümkün değildir. Müsrif bir insanı ik- tisada alışlıramazsınız, ancak mecbur e- debili: « Fakat bunun için de, her gün gürültü, patırtı, tatsızlık içinde ya - öze almanız lâzımdır! Vara yoğa kızan bir zevceyi nasıl ida- re etmeli? diyorsunuz! Bunun için, bir kaç cümle, veya sahife içinde izah olu- nabilecek bir tedbir tasavvur olunabilir mi hiç? Hayat ve psikoloji zenberekleri, bu ka- dar basit ve kolay şeyler midir? Nitekim, dünya dünya olalıdanberi, in- | sanları idare hususunda, umumi, ve bilö- istisna herkese birden tatbi'cdi mümkün hiç bir kaide bulunamamıştır. Dünya, dünyalıktan çıkıncıya kadar bulunamı - yacaktır da! Her insanı, ayrı bir usul ile idare ka - bildir. Fakat bunu tayine, tayinden san- ra da tatbika kabiliyetli kaç kişi vardır? Bence en iyisi, başınıza böyle bir dett geldi mi, işi pok facia şeklinde almadan katlanmaktan başka çare yoktur. Çünkü unutmayınız ki, siz de karşınız- dakinin başında bir dertsiniz!.. Hüseyin Cahidin sözünü gülümsiyerek kesiyorum: — Çok mu rahatsız edi ©O gülerek devam ediy — Unutmıyalım ki, biz de kı'şurız(hkl için bir derdiz. O da bize tahammül ede- cektir!. Karşımızdakinin hiddetli olmak, sert olmak gibi kusurları varsa, bizim de kim bilir ne kabahâtlerimiz, kusurları - mıiız görülebilir. Bu itibarla, karşılıklı iyi geçinebil - menin en birinci sırrı, beşeri zaaflara ve kusurlara biraz yüksekten bakmak, — ve| müsamahakâr olabilmektir. | Bay Hüzeyin Cahit Yalçın, gözlerini | gene önündeki defterciğin sual dolu sa - hifesine çeviriyor: — Üçüncü sualiniz: «Çok güzel bir ko- cayı Don juan olmaktan nasıl kurlar - malı?» Evvelâ, Don juan olmak için, mutlaka | «çok güzel> olmak lâzım değildir. | Don juan olmak istidadında biz | Bi ise, bundan alakoymak için hiç bir ça-| re yoktur! Fazla kıskanmak, kavga, sıkı bir takip, ayrılmıya giden yoldur. Bu vaziyete dü- şen bir kadın, eğer kocasına karşı çok rin bir rabıta duymuyorsa, yari kendisi- | yorum Üstat? ni çok zayıf hissetmiyorza, bu yolu wu—l MÜŞKÜLLER | - Vara yoğa kızan bir zev- ceyi nasıl idare etmeli? ha beterine çatmak ihtimalini de unut - Hüseyin Cahit Yalçın, çok kısa süren dimaği bir islirahat- ten sonra, dördüncü Hüseyin Cahit Yalçın Anketi yapan: Naci Sadullah suale geçiyor: tirmenin çareleri? mak kadar “ülyat. Hem aşk, her in- ganda, ayrı ayrı gi- dalarla beslenir!.. Kimisinin kalbi, is- tiğna görünce, kır- baçlanmış gibi şahla- gurt.. Kimisi, çok - sevil- diğini görünce, karşı- sındakine — mahcup olur. Kimisi de bundan şimarır! Eğer insanlarda ta- İhammül de ayni ol- iydı, aşkı devam et- tirmek içın en iyi çare, arada bir kaçamak yapmaktır, der- dim. Fakat söylenmesi bile zor gelen bir ıri.şmak için bu mes'ut günden| Sizi görmekle bahtiyarız, sizi bizler | bareketi kararlaştırmış bir insan huzu- | tedbir! Muhatabım, beşinci sualimi de yüksek akuyor: — Hakkımda ne gibi dedikodular mı çıktı? Ve ilâve ediyor: — Neler çıkarmadılar ki?.. Ben, bun - “|lardan korunmak için, bilhassa hiç bir şey yapmazdım. Çünkü hiç birisine e - hemmiyet vermezdim. Bir gayeye doğru yürüyen, ve kendilerinden emin olan a- damlar için, dedikodulara kulak asmakla kaybedilecek vakit yoktur. Tıpkı dedikt- duları önliyebilmenin yolu gibi!.. Fakat dedikodu, yer yüzünde yürü - yen bilâistisna her insanın ayağına atı - lan bir çelmedir! Hakkında dedikodu ya- pılmamış en basit bir insan bile göstere- merzsiniz! Bir insanın sosyal mevkii yükseldikçe; hayala, ve bilhassa siyasi hayata karış- tıkça, etrafındaki dedikodu daireleri ge - nişler, âdeta bir dalga, hattâ çok defa fır- tına, kasırga halini alır. Bu itibarla ben: «Dedikodulardan kor- kanlar, etâriki dünya» hayatı sürmel! - dirler!» diyeceğim. Fakat bilmelidir. ki, dedikodudan halâs bulmak için. târiki dünya ömrü sürmek değil, dünyayi tama- mehn terketmek bile kâr etmiyor' Bay Hüseyin Cahit Yalçın, uzun bir yolun nihayetine yaklaşmış insanların keyfile geniş bir nefes aldıktan sonra, sön sualimin de cevabını veriyor: — Yirmiden sonra gelen her yaşı seve- rim! Ve ben bunu not ederketi; bu cevabınin eksik gördüğü cümlesini tehalükle ye - tiştiriyor: — E'ıkal / müayyen bir hadde kadaı T — Okuyucularıma Cevaplarım Gümüleinede A. A. Rasim, H, Cahld Ka- dait'e: — Bahsiniz faydalı ve güzeldir. Ba mü- nasebetle sise şunu hatırlatalım: Barba- ros Hayreddin Midillilidir. Babası Vardar Yenlceli Yakub isminde bir sipahidir. Bu sipahi Midillinin fethinde bulunmuş. orada bir kısım sipahilerle birlikle yer - leşmiştir. Ortada dönen ve Frenk müver- tihlerinin lüzumsuz bir gayretinden çı - kan (Barbaros Rumdur) şaylaları asılsız ve garazkürânedir. Çünkü Barbarocs Ka- Üİ auninin emrile Sinan isminde bir Türk denizcisine yazdırdığı teremci halinde I 'Türk oğlu Türk olduğunu, babasının ve Ğ tin su katılmamış birer Türk sipa- hisi olduklarım söyler. Ayrıca (Muradi) isminde bir şairin Petihname İsmindeki eseri de Barbarosun Türklüğünü kat'i bir şekilde söyler. Barbarosu korsanlığa, denizciliğe sov- ikı devam et- Fant dakikalar i-| çinde ebediyet ara- tatlı bir | 2 - Çok müsrif bir zevceyi nasıl iktisada alıştırmalı ? 3 - Yakışıklı bir kocayı Don- juan olmaktan nasıl kurtarmalı 4 - Aşkı devam ettirmenin çareleri nelerdir? 5 - Hakkınızda çıkarılan dedikodulardan korunmak için neler yaptınız? 6 -En çok hangi yaşı se- versiniz? | Ondan sonra hiç yaşamamak çok daha iyidir! Biletsiz trene binen kadın 16 kuruş 10 para ödeyecek Devlet Demiryollarında biletsiz se- yahat edenlerdeen 16 sı, Sultanahmet birinej sulh cezaya verilmişlerdi. Dün bu davaya bakıldı. Bunlardan 15 kişi, verdikleri adres- lerde bulunamamış, kendierine tebli - ğat yapılamamıştı. Yalnız Hatice isim Bu kadın, hâkim Reşide «ben bile, parası olarak şu 30 kuruşu vereyil şimendifer idarı mahküm eteç Mahküm olmak ıılemıyen Hatice den 8 kuruş 10 para bilet parası ve & kuruş da duruşma masrafı alınmasına karar verildi. Tıbbi adli başkâtibi henüz bulunamadı Adli tıb başkâtibi Raifin, sahte ra: por meselesinden dolayı sorguya çe - kilmek üzere arandığını dün yazmış tık. Raifin, kardeşinin yanına gitmiş ol ması muhtemel görülmektedir . Bugün, yarın nerede olduğunun an- laşılabileceği tahmin olunuyor. Makrina beraet etti Bir duruşma suçluları götürülür - ken, dördüncü ceza sofasında yol âçan bir jandarmaya sövdüğü iddiasile ge - ne dördüncü cezada duruşması yapı - lan Makrinaya, bir ay hapis, 30 Jira pa- ra cezası kesilmiş, fakat bu cezanır çektirilmemesi de kararlaştırılmıştır. Gazi köprüsünün projesini yapan mühendis Pijo buradaki tetkiklerini bi- tirmiş ve dün akşam memlekeline dön- müştür. Köprünün inşası ilerlediği sı- ralarda da Pijo bir kaç defa İstanbula | | 1 Pijo memleketine döndü g ecektir. keden hâdise, kardeşi İlyazın Rados şö - valyeleri tarafından öldürülmesi ve ken- disinin de zindana atılmasıdır. Asıl ismi Hizir'dir. 1400-1466 seneleri arasında doğ- muştur. * Mersin Küçükhamam civarı No, 61 de Besim Günkut'a: — Bu mesele hakkında 'bir defa daha bize başvurmuştunuz. Vereceğimiz cevab gene aynıdır. Hakkınızı Adliye Vekâletin den arayabilirsiniz. * Ankarada $. B. — Gerek mevzuu bahsettiğiniz maçın hakemi olan Nihad, gerekse Güneş klübü bu maç hakkındaki dedikodulara cevab vermiş bulunuyor. Esasen maçm tekrar- lanmak ihtimali mevcud olduğu için ille razınızı başka bir zamana saklıyoruz. * İskilip'de Doğrusöz'e: — Mektubunuz vazih değildir. Dana sa- rih olarak tekrar etmenizi rica ederiz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: