1 Haziran 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

1 Haziran 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| i Sana l b 7 | Â z Üsamettin, sanki me olursa” olsun :ftık 1 Maziran İ Put » nn telrikee ı 4 ı%_ herkes Süheylâ ile şakala Sorduğun di du!. Be HLi Szze ğ ün es Sü e şakalaşı-| — Sordu; aha iyi oldu!. Benim ?saydık, arası ün eden â; " ı;”'ı yarın gelin olacağı için hepsi omıblr türlü dilim varıp da söze başlıŞa -|cağız!.. Onun ?ççinm;—ol:;şknmken gî:l:e — Şltsyordu. Bunlardan büsbütün sıkil-|miyordüm, dönmek daha iyi değil mi?, bıı:k.şım olsa da, şuradan çıkıp gide-| — Ne söyliyecektin, ne var?.. Süheylâ, otomobilin bir köşesine yı- h © belki biraz başını dinleyecek,| — Demin arkadaşlarına gösteriş Ol-|ğılmış, gözleri hep öyle donuk, bakışla- 4 hhââem düşünmek için kuvvet .vunl:’ îiiiye bankanın kapısıta kadar nlıî— TI cansız onu dinliyordu. Birdenbire ha mobille gelmedim. Yanımıza kimse gel- | sarsıldı: Hüs: tus k .l?ink_ımn kapanacağı saata dngrulmeden, seninle beraber gitmek : — ;oı?îxâîî;:ı:::ıîklm: g? birer şeflerini gördü. Arkadaşla-|dum da onun için... Sana söyliyecek -| dedi; ne söylediğini bi.[i '©Ör musun AJ: — ; © vedalaştı. Sonra şapkasını — giydi,İlerim vardı, lah ;şkmııy. Şıışıı mı eâi ı'vıı'sım’ Şa- p etlerini aldı. Tam kapıdan Çıkar -| — Peki, söylesene... ka ise eğer, Ti acı, ne go'îk bir çakal, C Hüsamettinle karşı karşıya geldi.| — Bu sabah telefonda söylemek is-| —— Şaka ;ieği] s'fıhc -ıggı Bi bi Ğ a di R ğ 4 eğil, Süheylâ!.. Bunun şa ; $ çocuk onu bekliyordu. Bunu gö- tedim, olmadı. Bankaya geldim, orada|kası olur mu?, Böyle buda'aca lâtife- İk Tünce Süheylâ birdenbise değişti. Sa -|anlatacaktım. Dizektör geldi, gene ka-|lere k,ıhcaklğ" halde o"u. olmadığı- K '"Gıdenbeı-i yüreğini boğan, bunaltan 'nuşmaya vakit bulamadık. Fakat artık | m, Bgörmüyor mı ?.. S: n p_ in iç yü- İN b lik düşünceler siliniverdi. Bütün ne olursa olsun, senin de bilmen lâzım...ızünü t;lduy"u ı:f“n'ı'" AEAAE N ç’o y — Çökularını, üzüntülerini unuttu; hep-| Yarına kadar şurada ne kaldı?.. GEne 'yum; !ynlfnakgııı: ::ş;lng:e ?(ı'kşı)dı R şene yorum!, L Hinin boş olduğuna inandı, Helecanla çok büyük bir hataya düştük, Sühey - k:nğm koştu. Pâ... Çok yanlış bir yola saptık!.. Geri hk&"ııdıki kaldırımın yanında bir dönmekten başka çare yok... | ti 4 otomobili bekdiyordu. Hüsamet-| -— Anlamıyorum, ne diyorsun, Aliah L Onunla gelmiş olacaktı. Süheylâ aşkına!.. Neler söylüyorsun?.. Hata de- baktı. Sonra yeniden söze başladı: Bi Geze geze gitsek daha iyi değil|diğin ne? ” Be K eti Glenminizi, ler geçtiğini biliyorum. Acaba çıldırdı Dedi. Hüsamettin hiç sesini çe — Hüsam!, mi, deli mi oldu, diyorsun değil mi?.. hqıdl Otomobilin kapısını açtı; 1 — Kabil değil, Süh Bu böyle I?OĞT“'-- Ben deli oldum!.. Yahut da Na yol verdi, gidemez, hemen bugünden tezi yok şimdiye kadar nasıl olup da büsbütün irer köşeye yerleştiler. Hügaıı;(-n;n'gerı dönmezsek ikimiz için de felâket içıldırmadım, ona şaşıyorum!. Senin n ıoklık)l:ın gelip geçenlere bakı -|olacak!. gözünde beni bu kadar küçük düşüren z üş _gıbı dalgındı. Genç kız: Genç kl' olduğu yerde, donmuş gibi|delilik değildir de nedir?. Fakat elim- Doğrusu bu kâdar üzüleceğimi hiç'kaldı. Gözlerini kırpmadan, bomboş.|de değil, Sü ... Yapamıyacağım!.. hkı ldı(n, diye anlatıyordu. Son da- |dumanlı bir bakışla nişanlısını süzüyor |Olmıyacak!. k d* Bözlerimden yaş boşanacaktı; 'du. İşittiklerini anlamıyormuş, hiç biri- “hımı güç tuttum. Yıllardanberi be- | sine inanamıyormuş gibiydi. ST yaşadığı insanlardan aşrılmak| Onları birbirine bağlıya .'pm' T ne kadar güç oluyormuş... Mek- pek kısa değildi; birliktı “€n çıkarken bu kadar üzülmemiş günler geçirmişler; yarına Kavuşmak y r e. Senin bir bakışında Bek Çocuükken mektep hayatının tadı'için ne rüyalar görmüşler, ne hü'yalar bile benim i K A Z Bi snlasmıy ğ ine l t A ) 1 Pile benim için bu kadar büyük bir de- &n ke"nrı aşılmıyor. Fakat burada in-|kurmuşlardı. Bütün bunlar, şimdi nasıl ğer vardı. Şimdi, bilmiyorum ne oldu, %k dini daha iyi biliyor... Yanın- olup da birdenbire siliniverecek, yok yarın seninle yan yana övlenme memu- Ti daha çok seviyor. Ne yalan söy |olacaktı?. : lm, onların hiç birisinden incinme| —Onun sessizliği, Hüsamettine biraz üDün karşısına çıkmaktan İse gene öyle Meğer hepsini kardeşim r se- 'daha cesaret verdi: ölmek, yer yı)vzdmlf.ın yök olmak, bana —vw Hidlar'da banicın kadaml aSi aa TFT d;ıhı jıul:ııy görünüyor'.. Sana verdi h':îı“rh"f_mâl- Kapıdan çıkarken ar *|lâ... diyordu; ben sana lâyik değilim. |Bi sözü geri almak da, seninle evlen- dan ağlıyanlar bile oldu!. Şu dakikada ne büyük bir azap içinde | Mek de, ikisi de benim için birbirinden .hk:sımeıım artık onu büsbütün kar-|kıvrandığımı anlatamam, Fakat, yarın | âcı!.. Fakat, bilmiyorum, ne yaptığımı z birakmak. istemedi: iş işten geçmiş olacak.. ikimiz de, öm- | bilmiyorum... Ne olursa olsun, bundan b Onların seni sevmelerine neden|rümüz oldukça, bir cehennem :çinde | sonra biz evlenemeyiz, Süheylâ!. Y. Yorsun!,, İçlurinde en iyisi sendi! Yahut da evlenmî.—.; ol« (Arkası var) - —- ——— Bizim birleşmemiz, evlenmemiz ka- | bil değil!. Düne kadar senin gözlerinin Y znmanlaf bana böyle düşman gibi baktığını göre ne kadar tatlı|memek in &rasmda senin kadar yüksek Batadılışlı, senin kadar kibar Fuhlu bir Si IZ görmedim. hku_"yu ona doğru sokuldu; tatlı bir “$İ8& Onun gözlerini aradı: Türk Hava Kurumu | BUYUK PiYANGOSU Biyük ikramiye: 40 _000 lirağır... - Sen beni seviyorsun da onun için büyle geliyor!.. |ıımı."' gözlerinin önüne acı bir hayal İŞ gibi titredi: İ Aman, dedi, iyi ki öğle yemeğine vel ŞS Belmedin. Halam teli İ ; telefon etti. Alı- T ? îük ölte beri varmış, ;.ıîr:, NL,'.: Bundan başka: 15.000, 12.000, 10.000 - Liralık - ikramiyelerle (20.000 ve - 10.000) k iki adet mükâfat vardır.. Ayrıca: (3.000) liradan kaşlıyarak (20) liraya kar'ar küyük - ve| küçük birçok ikramiyelerle amortileri havi olan bu zevgin plândan istilade etmek için bir bilet almaktan çekinmeyiniz... Ğ G_elmi; olsaydın, benimle beraber "'kkuka dükkân dolaşacaktın; kimbilir Saş dar sıkılırdın!.. bd*"lhu hiç sesini çıkarmadı, göz - q“b"lındı. otomobilin penceresinden üya doğru baktı. .u_üheyll; durup dururken söze başla- İstanbul Vakıflar Direktörlüğü ilânları — Peki, dedi, Fehametle beraber Yem, - n i %ı:ğ.eğıjny:mğım sanki neden bana Mühammen bedeli İlk teminat için ölmeyi isterdim!. Seni o | Doktorun Dünkü kısmın hülâsar: Genç ve macersperest bir doktor üç yil kadar evyel başından geçen bir ma- gerayı anlatıyor: Bir gece yarısı — kapisı çalınıyor ve yatağından fırlıyor. İhtiyar bir kadınla bir erkek kendisini alıyorlar, şehrin bir semtine götürüyorlar, orada büyük bir evden içeriye giriyorlar. Kar - yolada genç bir kadın yatmaktadır. Dok- for derhal — müayenesini yapıyor. Ka - din bir çocuk taşımaktadır. —Acı ve iztırap çektiği için doktor bir. kürtaj yapıyor ve çocuğu alıyor, Bu süretle bir kaç gün tedavi eden doktor eve gidip ge- liyor. Nihayet kadın bir şezlonga otura- cak kadar iyileşiyor. Doktor merak edi- yor, kısaca ve dostça bir şey sormak is « tediğini söylüyor. Kadın: — Buyurunuz, diyor. Onu incitmiyecek, nazik bir tatlılıkla söze başladım: — Hastalandığınız gece iskata sebeb olarak anlattığınız merdivenden düşme hâdisesine belki evdekileri inandırdınız Biraz sustu, Uzun uzun Süheylâya hanımefendi, dedim, fakat bir doktor gö- Zile işlediğiniz büyük günahı, bütün vü- .— Bana büyle acı acı bakma, Sühey- zuhile gördüm. Her şeyi anladım. Yok.. | lâ!... Neler düşündüğünü, içinden ne-| jtiraz etmeyiniz Şebnem hanım.. yalnız söyleyiniz bana. Neden lüzum gördünüz? Maddi varlığa ziyadesile sahibsiniz.. baş- ka çocuğunuz yok.. anne olmak saadeti Uzun bir söyleşmeye hazırlanır gibi doğruldu. Solgun yanaklarına hafif bir penbelik yayılmışfı. Hızlı hızlı nefes alı- yordu: — Doktor, dedi, bu suali siz saormasa « nız da ben içimdekileri beni anlıyabile- cek birisine dökmek için öyle yenilmez bir arzü düyuyorum ki.. evet, size her şeyi, kırık ve sefil ömrümün bütün acı- Jıklarını, bütün günahlarını söyliyece - ğim. Lütfen bir sigara daha yakınız, bir de bana veriniz. Koltuğu biraz daha yak- laştırınız.. Şebnom hanımın dediklerini yaptım. O, söze şöyle başladı: — İstanbulluyum, babam bir eski devir paşasıydı. Benden büyük iki erkek karde- “|şim vardı. Bir tane kız ve babamın son| çocuğu olduğum için pek fazla şımartılı- yordum. Konağımızda benim hükmüm yürü - yordu. Bir dediğim iki olmazdı. Babam- Ja aralarında mühim bir yaş farkı bu - Junan müşfik ve nazik bir annem vardı. |Bu kadın çok güzeldi daktor, hâlâ, göz - 'lerimi her kapayışımda saçları altın bir ırmak gibi omuzlarına dökülen, ıri lâci- &verd gözlü anacığım karşımda canlanır. Babamın, annemin gonsuz sevgileri, şef- katli ihtimamlarile — büyütülüyordum. Annem beni aokşadıkca gözleri yaşlanır, jbabamın her koklayışında beyaz sakalı ıslanırdı. On bir yaşında kocaman bir kız | :olduğum halde bilgi, hüner namına hiç , bir şey bilmiyordum. Eve gelen bir çok ;hocı)ır beni sıkmamaları, üzmemeleri i- çin tenbihleniyordu. Bunun için hiç bir şey öğrenmiyor, biraz ciddi davranam, ü zerime düşen muallimleri de türlü ha - şarılıklar, yaramazlıklar ederek ben ka- çırıyordum. Bütün günüm selâmlıkta ge- çiyordu. Uşaklar, genç ayvazlar, yamak- lar en birinci arkadaşımdı. c Halayıklarımla başım hoş değildi. Bun- ların içinde yalnız Meleknaz dadımı, bir de kendimle yaşıt küçük Mihriyi sever - dim. Ara sıra gittiğimiz akraba evlerine hep onları götürü: A 5 eee 20 l p e DA CAĞİ kuruş Lira - Kuruş İhale günü nimle bir örnek giyinirdi. Eamer sıcak Böze g,mf' ol'm":,;:";dzğ:î Kilo ğ 14/6/987-Pazartosı Sa. 1öde | kanlı bir kızdı. Avrupada tahsilde bir da- VN yormuş gibi, yeniden başını çe Ekmek — 50,000 di 412 — 50 kapalı zörf yım vardı. İstanbula döndüğü zaman bi- i: ö öLin6 ö e cw:;w-hzmuisJ. 15-de :e“ uün::;_ ;l;ı:im':mm;ı:"nlüowu Tabii Şi ü bi " 00 a üzgün at bi tan âciz ol- Teden buti o::xu;ı:ı yemek yediğimi ne- Yoğurt — 25,009 15 » —» ı?ıaın.a?-ıımnm Saat. 15. dıı;un:nu gördü. Annem ve paşa babamla X Gördü de Açık, ne konuştu onları nasıl ikna etti bilmi - — Nerede? 937 senesi için Gureba hastanesine lüzumu olan yukarıda yazılı üç kalem | YOrum. Aradan bir hafta geçmeden beni ıq,;l_ııkınudı... Fehamet sana söy * 'di mi?.. O da beni gördü. z Hayır, bir şey söylemedi!. .nk"'hlhıl şey... Saklıyacak ne vardı .ğr“_lmeu'min kaşları çatılmış, yüzü- 'i::ngilerl buruşmuştu. Daha şimdi- » SOnu nereye varacağını hilmede zi;ıı?umn lçin:.bir korkî girdi. ând._xg sinde kapatıp gönderilmelidir. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. Yeceği sözlerin acılığı sanki şim- . (00 bey ” içine doğmuş gibiydi. Daha fazla kliyemedi: — Nen var, dedi, sorduğuma darıl - * m,l Yoksa?,. Neye öyle bir tuhaf B * * Muhammen bedeli Lira 207 Pey akçesi Lira Kuruş 15 55 İîlndehkn ortaya dökmeyi göze İ Gibi dedi ki: —— * 18 te yapılacağından isteklilerin Mahlülüt gelmeleri, yiyecek ayrı ayrı ve hizalarında gösterilen şekillerde eksiltmeye konulmuştur. İhaleleri yukarıda yazılı gün ve saatte İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü bina - sında toplanan komisyonda yapılacaktır. Şarinameleri her gün Levazım kale . minde görülebilir. Kapalı zartla yapılacak ekmeğe istekli - bulunanlar teklif mektuplarını «2490> sayılı kanunun tarifatı veçhile hazırlıyarak ihale saatinden bir saat evveline kadar komisyon riyasetine makbuz Mmukabilinde vermeleri mecburidir, Posta ile gönderilecek teklifnamelerde bu saate kadar usulü dalre- Fatihte Kirmasli mahallesinde 207 metre terbiinde bulunan Kirmasti camti ar- sasının arttirması on gün uzatılmıştır, İhalesi hazirannı T inci pazartesi günü saat kalemine 43116) uu leyli bir mektebe verdiler, Ondan sanra hayatım değişti. İlk zamanlarda beni ka- yıt altında yaşayış epeyce sıktı. Fakat sonra alıştım. Altı sene bubamın ölümü- ne kadar köllejde kaldım. On yedi yaşın- da tekrar hayata çıktım. Fakat çok hazin bir farkla... Babam ölmüş konağımız alacaklılar ta- rafından satılmıştı. Diğer kırık döküğü- müzü de kardeşlerim bir iki yıl içinde tü- kettiler. Annem bu sefalete dayanamadı. Beni büsbütün yalnız bırakarak öldü.. er- kek kardeşlerimin biri Avrupaya Egitmiş biri de intihar etmişti. İzbe bir kira evin- de dadım ve Mihri ile yapyalnız kalmış- tım. Babamdan bağlanacak yetim ma - aşının muamelesi uzadıkca uzuyordu. Bir kaç ay ufak tefek elmaslarımı satarak ge- şindik. Nih alı, kadirşinas bir « Sbn Posta , nın Hikâyeleri size pek mi ağır gelecekti hammefendi? | Mihri hep be -| anlattıkları Yazan: Melâhat Tezer baba dostu bizi evine aldı. Orada bir see ne oldukca rahat yaşadık. Fakat ne ça« re.. bu sefer de hâmimin karısı beni kıs- kanmağa başladı. Sebebsiz kavgalardan usanan adamcağız bana zengin bir talib bulmuştu. Bu adam Kayserili bir tüccare mış. Zevcesi ölmüş.. yetişkin bir oğlunı dan başka kimsesi yokmuş.. Meleknaz dâ. dımın ıslarile bu izdivaca razı oldum. Fa- kat keşke olmasaymışım. Asıl felâketim bundan sonra başladı. Kocam görgüsüz, kaba, bütün saadeti para ile ölçen bir a« damdı. Üstelik müthiş kıskançtı. “Seni evden hemen hiç bir yere çıkarmıyor, kendi gece yarısından evvel sokaktan gel- miyordu' Süslü bir mahbeste her türlü zevk ve eğlenceden uzak bir esir hayâtı sürüyordum. Para, mücevher, hizmetci bolluğu, meşgalesizlik bana her an bod- bahtlığı hatırlatıyor, maddi varlık; ruh ve kalb açlığımı daha derinden duyuru e yordu. Birde çıkamamak, kimse ile temas et- memek beni büsbütün sinirlendiriyordu. Hizmetçilerden, uşaklardan, üvey oğlum. dan başka hemen hiç kimseyi görmü « yordum. İhsan beni meşgul etmek için & ve kucak kucak roman ve mecmua taşın dı. Uzun kış gecelerini hep onunla soba başında esniyerek, bir türlü gelmiyen ba- basının yolunu bekliyerek geçirirdik. Ü« ve yoğlum, babasının aksine kara, kuru bir gençti. Fakat biraz tahsil ve terbiyesi olduğu için evde konuşulacak, beraber vakit geçirilecek yegâne arkadaştı. Bil « hassa insanlardan ve erkeklerden bu de- rece uzak kalışım beni ona yaklaştırıyor, gün geçlikçe İhsan gözümde hususi bir değer alıyordu. Bir gün üvey oğlum beni sevdiğin! söyleyince hiç şaşmadım. Ona epeyce a« ğir bir mukabelede bulundum. Fakal haftalarca eve uğramıyan, bana, besiye konmuş bir tavuk muamelesi eden ko « camın metresile Beyoğlunda nasıl yaşa- İdığını tafsilâtile öğrenince bu mukavee metim sarsıldı. İhsanın fotoğrafım getire diği püskürme benli, bıyıklı Ermeni ka « dınını bana tercih eden kocamdan inti « kam almak arzusu beni altüst etti.. İhsa- na yüz vermeğe başladım. Bu tehlikeli 0« yunda çok ileri gittiğimi sonradan derin bir nedametle anladım. Fakât iş işten geçmişti. Bu yüz kızartıcı , maceranın canlı mahsulünü taşıyordum. Damarla e rımdaki kan; kocamı torununa «öz ev « lâdım» dedirtmiyecek kadar asildi. Os « mana her şeyi anlatacak, sonra da İhsan: la birleşecektim. Ben; bunları tasarlar « ken beklenilmiyen bir hâdise oldu... Şebnem Hanımın sesi bir öksürük ihtl- yacile pürüzlendi, sustu. Genç kadın, ko- |nuşmaktan yorulmuştu. Kumral başı yaş- tıklara düştü, gözleri kapandı. Bir müde det öylece kaldı. Dadı kalfa çaylarımızı | getirmişti. — Hanımefendi, çayınızı buyurunuz galiba çok yoruldunuz, dedim. Şebnem gözlerini açtı; — Hayır, fazla yorulmadım. Yalmız ne dense kendimde bir fenalık hissettim, Ben, dayanamadım: — © gon beklenilmiyen hâdise neydi, dedim, çok merak ediyorum. O; — Anlatacağım doktor, dedi, sab rlı o« lunuz., Zaten söylenecek pek az şeş kah |dı. Çayını küçük, fasılalı yudumlarla bi « tirdikten gonra sönen sigarasını tazeledi, Yeniden anlatmağa başladı: — Bir gün, odamda yalnızken Mihri süklüm püklüm bir halde yanıma geldi. Güleç yüzü kararmış, yanakları solmuş- tu. Ağlıyarak boynuma sarıldı. Kendisle nin çok bahtsız bir insan olduğunu söy e ledi. Şaşırmış kalmıştım. Kızı sıkıladım ve her şeyi öğrendim. Mihri ile İhsan Bizlice sevişiyorlarmış.. Nihayet tıpkı bee nim gibi Mihri de bu sevdanın eserini tae şımakta olduğunu anlamış. Fazla düşüe nüp taşınmağa lüzum yoktu. Mihri ile benim çocuğumdan biri fazla idi. Bu suçe suz günahkârlardan her halde birinin ha« yata doğmadan ölmesi lâzımdı. Kendi yavrumla Mihrinin çocuğunu feda etmek noktasında çok düşündüm, nihayet evlâdımı kurban etmeğe karart verdim. Bir anne böyle bir karar verir « ken neler duyar, neler hisseder bilir mie sin doktor, hayır.. bu elemin derinliğini Mihri toy, tecrübesiz bir kızdı. Bu hâ- ltukdir etmene imkân yok.

Bu sayıdan diğer sayfalar: