20 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

20 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— gir. Fakat, bütün bü siyasi âmliler ne ©- * şimdiye kadar kıtlıktan başka bir şey ta- 8ON POSTA . . Hergün Resimli Makale: VX Tembellik başka, kanaat başkadır $8 Frankın yeni Düşmesi vesilesile Yazan: Muhillin Birgen — Viyana, 16 — tank dün yeniden düştü. Bu sa- bahki Viyana gazeteleri bu hâr Git e uzun uzadıya meşgül oluyorlar. Oıınnıvvııurınguııurmıhnıtniı yüz yirmi beş frank vermek kâfi gelir «| * ken bugün yüz kıfk âltı frank ancak kie fayet edebiliyor. Dünyanın içinde büca- Jamakta olduğu fenalıkların bünda tesi- ri bulunmakla beraber, frank daha zi « yaderdahili sebeplerden dolayı düşüyöf. Bu söbeplerin başında, Fransadaki pa- ra sahiplerinin Pransız hükümeti ile mü- cadele halinde bulunmaları, para, Fran- sadan kaçıyor ve hattâ- İngiltereye de emniyet etmiyerek daha ziyâde Ameri- kaya gidiyor. Ahlaşılan, para sahipleri - nin görile, şimdiki halde dünyanm en e- min yeri Amerikadır. Altın hep orada toplarıyor ve Amerikalılar da altın çok- Jağundan dolayı şikâyet edip duruyor - Seyid Rıza Cumhuriyet Müddeiumumisinin önüne Çıkarılınca şaşırıp kaldı (Baştarafı 1 inci sayfada) dığı için kollarına girilerek adliyeden içeri sokulmuştur. Elebaşı merdivenleri çıkarken mutta Bil: — Beni paşaya götürün! Bemi paşaya götürün! diye marıldanmığtır. Elâziz müddeiumumisinin karşısına çı- karıldığı zaman şaşkın bir vaziyet — Bu kimdir? diye sormuşstur. Seyid Rıza Brzineandan Elâztze geliri- lrken Ankaraya götürüleceğini sanmış, mütemadiyen: — (Ankaraya gidiyorum! diye sayıkla- mıştir. Fakat Firatı geçtikten sonra' bu- raya sevkedildiğini anlıyarak korkmağa başlamıştır. Bu arada elini kaldırarak mütemadiyen: — Böyle olur mu? Beni Ankaraya de- ğil, Elâzize götürüyorsunuz! diye mırıl- danmıştır. Seyid Rıza yolda birkaç defa kendis- ni nefretle seyreden halkın karşısında: — Ey ahali, ben Türküm, mületo kars: isyan etmedim, günahsızım! Demiş, fakat gene halkın nefret ifade eden bağrışmaları ile susmuştur. Sergerde bazan Allahın mevcudiyetine inanmiyacak derecede küfre sapıyor, he- zeyanlar savuruyor, mütemadiyen acı â- cı söylenerek şikâyet ediyordu. 'Tunceli şekavetinin son elebaşısı, Elâ- zizde bir aralık daha evvel teslim olan oğlu Hüseyini görmek istemiş, rastgeldi- Bazıları meskenet ile kanââtkârlığı yekdiğerine karıştı - Her insan fakir olabilir ve fakirlik zamanında bulduğu rıtlar, ekmek peynirle iktifa edenden takdirle bahsederler, — ile iktifa etmesi tabildir, fakat çalışma ve yükselme imkâ- bir lokma, bir hırka diyeni alkışa lâyık görürler. Böyle dü- — nına malik olduğu halde bunu yapmıyarak bir Jokma bir şünenler hakikatte bayatiyot kuvvetinden mahrumiyet ile — hırka ile iktifa eden adam her şeyden evvel tenbeldir. U- tenbelliği teşvik etmekte olduklarının farkında olmıyan — nutmıyalım ki medeni bir adamın seviyesi yaşadığı haya- SİRU yi | Fimselerdir. tın seviyesi ile ölçülür. İkinci bir sebep te, Fransada ik b işlerin, bütün ümitlere rağmen, fena git- SÖZ ARASINDA ) Bir Amerikalı Tsirnanar ik M Ti MlMörikRkR Relsi Artistin General HEHBIIN BIH FİKRI Cumhurunun oğlu bir Frankoya mektubu Artistle evleniyor mekte olmasıdır. Frangın bu delaki dü- şüşünde Ffansız harici ticareti hakkırida evvelki gün neşredilmiş olan bir bilân- çonun büyük bir tesir yapmış olduğunda bura gazetelerinin Paris muhabirleri he- men umumiyetle ittifak ediyorlar. Bu bi- Jânço, Fransada yalnız ağustos ayı için geçen senekine nisbetle bir buçuk milyar franklık bir açık gösteriyor! Halbuki, Blum hükümeti, işleri eline aldığı tarih- ten itibaran ittihaz ettiği tedbirlerle G müuş: . Fransanın harici ticaretini arttırmaya — BSen bir öküz çalmışsın, öyle mi? muvaffak olacağı ümitlerinde idi. Neş- f e Ş — Evet efendim, fakat karnım aç- redilen son bilânço gösteriyor ki işler, tı.. mecbur kalmıştım. bilâkis, tersine gitmiştir. — İnsan, karnı aç olduğu zaman Üçüncü bir sebep te Fransada dahili koskoca bir öküz mü çalar? vaziyetin ve dünyada umumi gidişin fe- — Ne yapayım efendim, bir parça- ğine oğlunu sormuştur ve bu arada mü- ma oluşudur. Akdenizdeki torpillerden sını kesip almak için yanımda Biçd- İtemadiyen masumiyetinden dem vurmuş- gonra şimdi Pariste de bombalar patla- ğım yoktu. : tür, * ması, Rusya ile İtalya arasındaki gergin- Ka İ N n GA z aA İi Ek ve saire a us;im.h:ksi; olmuyan en- Fransada geçenlerde < üxerğ:g Ka aı:. e yoNAal , ma- < * a a z *Yu “erealdemağlaynaa yi Ürei Ölen berberler kralı ye Şödlzin diye yazıı bir düzbün ve Namına âbide dikiliyor Salanağaşlnı, cva: , a P adai bına devam edilmektedir. Parisin lll'lıdı 'armende lT | Haber aldığ x Seyid gün sonra Ondulâtion azizi namına me- Ka eee İt vabı esni ü ulun- rasiinle bir âbide dikilecektir. Bu azizin muş :: m;ıu:?uıâ:;:lm:ı hakiki ismi Marseldir ve berberlerce itirafa yakın beyanatlta bulurmuştur. Se- gşdxw"n?i ;'"Wm üâ'y' kete yid Rıza ile beraber diğer şakilerin mu- el velinime! ııyı]nım ır, hakeme! İ c yakında hlqııllll" Birkaç ay evvel ölen Marsel bir taşçı- tır. rreR Ş u nın çocuğu bulunuyordu. Bünyesinin za- yıf olması sebebile babasının - san'alına sülük edemiyerek bir mahalle berber dükkânına girmiş ve berberlik öğren- mişti. Paris gazetelerinde intişar eden hatıratında söylediği gibi bir gün bir ka- dınin saçını keserken tellerin altına koy- duğu demirin saçları muntazm ve daya- nıklı olarak kıvırcıklaştırdığı nazarı dik- katini celbetmişti. Bundan sonra bu hu- sustaki tetkikatını ileriye götürmüş ve böylece ondülâsyonu icad etmiştir. Böylelikle Marselin şöhreti artmağa başlamıştır. Bu arada Parisin en büyük caddesinde açtığı büyük bir berber dü Kânına bütün aristokratlar müşteri ol- muşlardır. Ledi Lennox Marseli saçla - gını kesmek için Londraya davet edip 2 bin frank vermiş ve bir milyonerin karı- sı bulunan madam Menie de yatına ça- gırdığı Marsele 3 bin dolar saç kesme üc- reti vermiştir. Bu hâdiselerden sonra göhreti pek ziyade artan Marsel artık berberlerin imparatoru olmuş bulunu- yordu. Müthiş bir servet yapmıştır. Âbide Marselin mirasından kendi vasi- yeti üzerine doğduğu memleketin yaşlı berberler klübüne dikilecektir. Yanımda bıçağım yoktu Bir gün bir öküz hırsızını mahke- me huzuruna çıkarmışlar; hâkim sor- Tursa olsua, frangın düşmesi, daha ziy e bir rejim meselesidir. * Bununla bir kere daha anlaşılıvor ki if- Tata vardığı zaman sosyalizm, iddiaların- dan hiç birini isbat edemiyor ve ideal - lerine varmak bakımından sarfettiği bü- tün emeklerin berhava olup gittiğini gör- Mmeğe mahküm bulunuyor. Sosyalizm, paraya, ve mülkiyete karşı husumet de- Tecesine varan temayüllere düşlüğü nis- belte, muhite iktisadi huzursuzluk veri- yor ve bu huzursuzluk, umumi refahiın azalmasına sebep oluyor . İngilteredeki tecrübe, ayni sebepler altında, ayni leri doğurdu. Fransada yapılan tecrübe de başka türlü mahstil veren bir teşeb- büs olmadı. İspanyadaki tecrübenin neler — vermiş olduğunu tasvir etmeğe ise elbet kalem için #mkân yoktur. Paraya ve mülkiyete düşman olan bir sosyalizm, muvaffak ©- Jamıyor. Sosyalizrmin doğmatik taraf - tarları, «yedi sene kıtlıktan sonra yeni sene bolluğun» muhakkak surette gele- ceğine hâlâ kanidirler; fakat, ınsanlara küçük oğlu Jobn Roosevelt bir sine - ma artisti ile nişanlanmıştır. Resimde, nişanlısının briç oynayışımı seyreder - ken görülüyor, Bir Alman casusuna kurban olan İngiliz zabiti Casusluk cürmile — beş sene hapse mahküm olan Norman Stiuart isminde bir İngiliz zabiti mahkümiyet müdde- tini ikmal ederek geçenlerde tahliye e dilmiştir. Stiuart devletin müdafaasına &it bazı esrarı münasebette bulunduğu güzel bir Alman kadını vasıtasile Al - manyaya satmıştı. Casusluğun meyda- na çıktığı arada Alman kadın Londra- dan uzaklaşmış bulunduğundan ele ge çirilememişti. Stinart muhakeme esnasında cür - münü şiddetle inkâr etmişse de aley - hinde pek bariz delâil bulunduğu için beş seneye mahküm edilmişti. Şimdi hapisten çıktıktan sanra dahiliye ne zaretine verdiği uzun bir raporda bü tün yaptıklarını itiraf etmekte ve: «Bu itirafımla kendisine ihanet et- tiğim İngiliz milletinin beni affetmiye- General Franco'nun orausuna kar - şı harp eden Amerikan tayyarecilerin- den biri esir düşmüş. —Bunun üzerine bir artist olan karısı, Generale bir mek tup yollıyarak, kocasının serbest bıra - kılmasını dilemiş ve mektubuna gör - düğünüz resmi ilâve etmiştir. General Franko, güzel karısından ayrı yaşıyan tayyareciyi, İspanya Cum huriyeti hükümetinin esir düşen millici tayyarecilerinden birile mübadele et - mek şartile serbest bırakılacağını bil - dirmiştir. Sandık içinde Bir meşhud cürüm (Baştarajı Tünci sayfada) dince Zehra dostuna gelmesi için haber yollamış, iki sevgili evde buluşmuşlar- dır. Bu sırada Aziz işini çarçabuk biti- rerek eve dönmüş, kapının kilitli oöldu- ğüunu görünce kırmış, içeri girmiş, karı sile karşılaşmıştır. Kadının vaziyelin - den şüphelenen Aziz derhal odaları a- raştırmağa başlamış, bu arada bir san- dığın kilitli olduğunu görmüş. Sandı - ğm anahtarını istemiş, karısının keke- lediğini görünce zorla — sandığı açtır - Maş ve karısının âşıkı Yusufla karşı - laşmıştır. 1 Büyük bir soğukkanlılıkla hareket. eden Aziz yeniden sandığı kapayarak köy ihtiyar hey'etin! çagırtmış, bir za-, bıt varakası tanzim edilerek suçlular; mahkemeye verilmiştir. i DU GÜNK HAY Dün hava kısmen açık geçti Dün, hava, önce yağışlı, sonra da kıs- men bulutlu, fakat yağışsız geçmiştir. Hararet — derecesi Kocasının dirileceğine inanan kadın Bu hâdise Nevyorkta olmuştur. Bir â- dami bir kaç gün hasta yattıktan sonra ölmüştür. Adam ölürken yanında bulu - nan karısına: — Ben ölür gibi olurum ama gene öl mem! Demiştir. Bu söze inanan kadın kocası- nın öldüğünü herkesten saklamıştır. Böy- lece altı ay geçtikten sonra tefessüh eden gesedin kokusundan bütün civarda otu « ranlar bizar olmuşlar ve polise müracaat mıtmamış olan bu para ve mülkiyet düş- manı sosyalizm, muhakkak surette bu- Bgün Fransada da bir darbe yemektedir. Hattâ, bir dereceye kadar, nasyonal sos- yalizm dahi ayhi neticeyi veriyor. İfrata | etmişler. vardığı zaman sosyaliştlik, cihan harbini | Cesed polis marifetile kaldırılmış, ve takip eden tecrübelerle sabit oluyor ki, | kadın: huzursuzluk, refahsızlık ve pabâlilık| — Dirilecek kocamı görmüyorlar. Kay- k ee mefhumlarile ayni manayı ifadeye mah-| gusile o gün çıldırmıştır. Yüzbin liraya | Filipinli genç köylünün kümdür. Bilhassa sosyalizm, demokrasi | şigorta edilmiş olan adamın siğorta parası zin ölümü ile birlikte olduğu zamandır ti tezat ve şimdi karısının tedavisine sazfedilmek - | 151 Baya 18 yaşlarında bir delikanlı- tenakus yapıyor. Bir türlü içine ü veradın :e:::ırndm ;lı);]:uııî rufâzı:;nı.n. u-d:f bersececan veseceseccecase ( dir. Bütün emeli, arzusu, bulunduğu Fili- y Tam Ylacını da bulur, mevlâsını da! Baka « İpin adalarındaki köyünden 500 kilemet- İtir. Bir kaç saat sonra da görmeği o ka- | Sölgede en fazla , hm, Avrupa neyi bulacak? re uzaktaki payitahtı görmekti. Bu aşk|dar arzu ettiği şehrin hastanesinde son | 27 ©D aZ IOM Muhittin Birgen — 'ile yola çıkan genç, 75 saat durmacasına 'nefesini vermiştir. kaydedilmiştir. gü Rüzgâr saniyede 4 metre sür'atle cenuptan esmiştir. Rütubet — derecesi de yüksek olarak tesbit edilmiştir. Dün öğleden sonra tazyiki nesimi 755 milimetre idi. etmek emelile takdim ediyorum» de - mektedir. D ga ea ee na bakınmış ve hemen oraya yığılrvermiş- * Muhakkak ki dünya, tecrübeleri yapılan ni mütekâmil bir nizama, bugüne kadar nü.- müneleri görülen rejimlerden doha yük- sek bir rejime muhtaçtır. İnsanlar buna ne vakit kuvuşacaklar, İçtimaiyatçılara göre, cemiyetler, tecrübeden tecrübeye geçtikçe, kendilerine en münasip olan rejimleri, geniş bir zaman ve tekâmül içinde, kendi kendilerine bulurlar. Bu - günkü Avrupa cemiyeti de bunu arıyor. Fakat, bu bakımdan en doğru felsefe, bi- bugüne — kadar | aa ISTER İNAN İSTER İNANMA! Geçen hafta Rizeye gidip gelmiş olan bir tanıdık anlattı: | cebinde bir İlrası olmıyana da tesadüf etmek mümkündür. — İstanbuldan Rizeye dört günde gidilir, vapur ücreti | Nitekim bir zavallı bu haldeydi, rıhtıma yanaştığımız za - 645 kuruştur. Pakat vapur orada maalesef rıhtıma yanaşa- maz, üç dört yüz metre açıkta durur. Sandal yolcuyu va- man ücreti tam olarak veremiyeceği anlaşıldığı zaman san- purdan alıp bu 3-4 yüz metre uzakta olan karaya çıkarmak | dalcı bu adamı kolundan çekerek oturttu ve tekrar ahp için adam başına 1 ilra alır. Fakât bu yolcuların içinde bazan | vapura götürdü. İSTER İNAN ISTER INANMA!

Bu sayıdan diğer sayfalar: