30 Eylül 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

30 Eylül 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“ BSON POSTA "*"âıâ 30 İ t h ırki ya bir hırsız tutuldu Dursun mahkeme ıılonunâî&l—durın davacılar karşı- sında suçlarını inkâr etmiyerek her şeyi itiraf etti Şehrin muhtelif semtlerinde ayrı ay-| — Ehlivukul. mevzuubahis hâdise rı 40 yerde, evlerde ve camilerde hır-| ve vak'aları, çirket küyudatı ve evrakı sızlık yapmaktan suçiu Dursun Ali is-|üzerinde yapı'ğı tetkikat neticesinde minde azılı bir hırsız nihayet yakala-|kat'i bir şekilde tesbit eylemiştir. Ra- narak, adliyeye tesiim edilmiştir. Suçlunun asliye 4 üncü cezada dün porda, bütün noktalar sarahatle işaret olunmuş olduğundan buna karşı biçbir muhakemesine başlanm:ş, kendisinden | itirazımız yöktur.. dem!ş.erdir. şikâyetci olanların bre kısmı mahke- mede hazır bulunmuşiardır. Bunlar, Balatta bakka! Fe'hi, Cibalide Üskübi camli müezzini Mehmed, Fatihte aşçı İsmail, Karagümrükte bakkal Hamdi v.s..dir. Suçlu Ali kapları çaldığı Elektrik şirketi vekiiceri ise, rapor üzerindeki incelemeserini henüz tama- mile ikmal etmemiş olduklarını töyli- yerek, bir müddet daha müsaade iste- mişlerdir. Bundan sonra iddia makamı söz al- kırmak suretile|mış, bazı noktaların aydınlanması için, bu malları Saraçhanebaşında ' gördüğü lüzum üzere ehlivukuf Kadri- kahveci Celil isminde birine satmak is-'nin mahkemeye celb.ni istemiştir. temiş, bu suretle cürmü meşhut halin-| Duruşma, Kadrinin celbi ve şirket de yakalanmıştır. Suçlu, mahkemede kurtuluş yolu ol-İni ikmal ederek tetkik rıeni bildirme- madığını anlıyarak, yaptığı bu mühte-|leri için başka bir güne bırakılmıştır. lif sirkatlerin bir kısmını itiraf etmiş ve demiştir ki: — Eskiden motörlerde çalışırdım. Beni işden çıkardılar.. Öteye beriye başvurdum, bir iş de bulamadım.. Aç- tım.. Hırsızlık yapmağa karar verdim. Başka çare yoktu. Fakat, kırk yeri soy- duğum doğru değildir. Bu kadaz işi na- sıl başarabilirdim”.. Dursun Ali tevkif edrlerek tevkifha- neye gönder:'miş ve cürüm ortağı 0!- dukları anlaşılan Azız ve Kâmilin celbi için mahkeme tâlik edi'miştir. Dilsizlerin muhakemeleri bilti 'raber mimari bölümün tedrisat prog- Eski Dilsizler Cemiyeti umumi kâtibi |"AMInı ve ders taksımatını tesbi: etmiş- Mehmed ile veznedar Hüseyin Avni,| ©" cemiyet reisile aralarında çıkan bir h- tilâf üzerine esmiyet reisi taralından| Kulak, boğaz ve burun paviyonu ile ka- emniyeti sui'stimal suç:le mahkemeye vekilerinin rapor üzerirdoki tetkikleri- Kültür işleri: Yüksek tedrisat umum müdürü Ankaraya gitti Şehrimizde bulunan Maarif Vekâleti Yüksek Tedrisat Umum Müdürü Ce- vad tetkiklerini ikmal etmişlir ve bu akşam Ankaraya dönecektir. Umum müdür, dün Cüzel San'atlar Akademi- sinde meşgul olmuş, inşaat işleri hak- kında son direktiflerini vermiştir. kademinin mimari profesörleri ile be- Üniversitede inşa edilmekte olan dın ve çocuk paviyonlarına taallük e- verilmişlerdi. Bu dava iki senedenberi|'den inşaat işlerini de gözden geçirmiş, asliye birinci ceza mahsemesinde de-| Muhtelif Üniversite işleri etraf'nda vam ediyordu. Dün dava bitmiş. gerek| Rektör Cemil Bisele direktif vermiş- umumi! kâtib Mehmed, gerek veznedar| tir. Hüseyin Avninin beraatine karar ve- ÖRE SA ei a üeü a TER S rilı:î:tir. Bir evde kaçak afyon bulundu mrmha.m" mahküm oldu Eyüb kazasının Rami nahiyesinde, HÂDİSELER KARŞISINDA Tramvay durak yerleri — Dün geceki fırtına çok müthişmiş. — Yok canım?. — Yok canım deme, eseri meydan- da. Köprünün Karaköy tarafındaki durak yerini alınca tâ Karaköy Palâsın önüne atmış! * — Karımla Karaköy tramvay durak yerinde buluşacaktık. — Karıni orada bulamadın m? — Karımı bilmem, fakat tramvay durak yerini bulamadım. * Karaköydeki duyak, yeri çivili kaldı- rıma inkisar etti: —Sen geldin, beni yerimden ettin. Dilerim sen de yersiz yurdsuz kalasın! Bir bilmece söylediler: — Çat burada, çat kapı arkasında? — Bildim, dedim, İstanbuldaki tram- vay durak yerleri. İ Bir dostum, yaya kaldırımımın knm-l rında bekliyordu: — Ne bekliyorsun, dedim, tramva- yın gelmesini mi? — Hayır, durak yerinin buraya gel- mesini bekliyorum. * Diyojen sağ olsaydı, elinde fener do- laşacaktı; ve: — Ne arıyorsun Diyojen, adam mı Diye soranlara cevab verecekti: — Hayır, adam aramıyorum, tram- vay durak yeri arıyorum. Cuma mahallesinin Cami sokağında Tahtakalede Gölib i«minde esrar sa-|Mustafa oğlu Şükrünün evinde kaçak tan bir adam yakalanarak adliyeye ve-İafyon bulunduğu ihbaz edilmiş, evi a- rilmiş ve tevkif olunmuştu. Suçlunun 'ranmıştır. Bu aramada 43 kilo taze af- asliye 5 inci cezada yapılan duruşması|'yonla 6 parça top halinde yatmış af- neticesinde, | sene Y ay müddetle hap-İyon bulunmuştur. Afyonlar müsadere sine karar verilmiştir. Elektrik şirketi davası başka |srmıstır. güne kaldı Elektrik şirketi aleyhin2 açılan ka- çakçılık davası mahkemesinde dü tur. Geçen celsede edilmiş, suçlu hakkında takibata bas- Bir evde benzin parladı Heybeliadşda Değirmen sokağında asliye 5 inci cezalbir evde misafir olan Mehmed kızı 30 de devam olunmuş-;yaşlarında Makbule, gece, lâmbanım yanında benzinle kravat temizlerken okunulan ehlihibre|benzin parlamış, kadın, iki elinin bülek- raporu hakkında her iki tarafın da mü-|lerinden yanmıştır. Tedavi altına am- mıştır. taleaları sorulmuz, haztae vekilieri: Gençlik, Herşeyden evvel Gençlik.. Fatihte oturan bir kadın okuyucu - mun, Bayan «E. J.» nin bir gönül der- “dini danışmak için yazdığı bir mek - tupta kullandığı üç beş satır gözüme çarptı: — Erkekte gençlik aramam, güzellik aramam, servet aramam, istediğim sa- dece iyiliktir, diyor. Gayri ihtiyaf ola- Tak güldüm ve üç beş yıl evvel gördü- ğüm bir filmin bir sahnesi gözlerimin önüne geldi: — Dünyanın en muazzam su bendi- ni yapmakla meşgul olan genç bir mü- hendis bir otamobil kazasına uğrayor. “Aylarca hayatla ölüm arasında çırpı- nıyor. Fakat neticede hayat daha kuv- wetli, galip çıkıyor. Genç mühendis yaşıyacaktır. amma... Sakat... Yarı - dan fazla meflüç olarak... Sürüklene- gektir. Tekrar işine koyuluyor. Su ben. GÖNÜL İŞLERİ!' di artık bitmek üzeredir. Bir gün onu muazzam sun'i gölün yüz milyonlarca tonluk suyunu zapteden seddin üze - rinde görüyoruz. Yanında karısı var, anun tarafından çıldırasıya sevilen ka- rısı, onu çıldırasıya seven karısı, ko - casının artık bir.. meflüç olmasına rağ- men.. gençliğini kalbinde öldürerek, onun yanında kalmıya karar veren ka- Fakat bir iki adım ilerleyince kadın bir saniye, hayır yarım saniye durak- salıyor, gözleri seddin kenarında ça - hışmakta olan güçlü, kuvvetli, pazuları taşkın bir genç amelenin üzerinde ta- kılı kahıyor, kocası bu bir saniyelik his yyanışının farkındadır. yüzünün hat- larında birdenbire beliriveren ıztırabı elân görür gibiyim.. Çocuğum, mübalâğaya sapma.. Mu- hakkak her şeyden evvel iyilik lâzım.! Fakat iyilikle beraber, kim bilir belki ona biraz da takaddüm ederek.. Yaş- lar arasında müvazene de lâzım.. TEYZE * Açıkgöz çocuk yanıma geldi: — Amca tramvay durak yerini mi a- tıyorsun? — Evet, nerede olduğunu bil!yor mu- sün? — Biliyorum ,beş kuruş verirsen gös- teririm, * Vatman, imtihan oluyordu: — Tramvay nerelerde durdurulur? — Durak yerlerinde! — Durak yerleri nerelerdedir? — Lâya'lemü gaybü ilâllah! * — Durak yerlerinin ismini değiştir- mek istiyorum. — Ne koyacaksın? — Oynak yer! İsmet Hulüsi a —MM—————— Beylerbeyinde üç hırsız yakalandı Sirkecide Kebaboslar sokağında otu- ran Nesim, Fatihte Hasanbey mahalle- sinde Çeşme sokağında oturan Hasan oğlu Mahmud ve Abdullah oğlu Şerif Beylerbeyinde hırsızl:ık maksadile bir eve girerlerken yakalanm'şlardır. Bun- ların Üsküdar civarında son zamanlar- da yapılan müteaddid hırsızlıkların fa- ili bulundukları anlaşılmıştır. Bu üç hırsız, son zünlerde girdikler: evler u—(w rasında polise şikâyet vaki olmryan iki evi de göstererek buralardar. da bazı eşya çaldıklarını itiraf etmişlerdir. Her üçü hakkında zabıt tutulmuş, tahkika- ta geçili $ Ev kadınının şeker kuponu Ev kadımının şeker kaponu serisine f tirak eden taşra katilerimizden kendile. Tine hediye isa)ot edip de numaralarını Ulusol Ekonomi ve Artırma Kurcmu İs tanbul Şubesi Başkanlığına gönderenle- rin, bir ma'ialde birkaç hediyeli Sun.ura bulunduğu görüldüğü için Tin $87 tarl- hinden sonra mezkür Başkanlıken toplu olarak kendilecine gönderilecek tir, Tarih Kongresi, ilim dünyası için çok mühim oldu Yazan: Prof. Dr. Rypka e I Prag Üniversitesi Türkiyat profesörü Buraya geldiğimdenberi aldığım Intı- balarla o kadar doluyum ki yazıya nere- den başlıyabileceğimi bir türlü tayin e- demiyorum. Bosforun kıyısındaki bu ebedi şehirden bu kadar çok şey duymam ve intıbalarla dolu bir halde bulunmam pek tabildir. Naçiz bir davetlisi bulunduğum ikinci Türk Tarih köngresinde edindiğim intı- baları kısaca anlatmayı kendime bir va- zife biliyorum. Bundan üç sene evvel Firdevsinin ihtifaline iştirak etmiş oldu- ğum için istemeden onunla bu sön iki kongre arasında mukayeseler yapıyorum. Bunu burada bulunan profesörler içinde pek azı - ancak Profesör Sarre ve Pro- fesör Kühnel yapaBileceği için - bu nok- tai nazardan hareket ederek bazı fikirle- rimi ne müdahene, ne de rencide etmeği di meden burada kaydedeceğim. Sergi, burada bulunan bütün eenebi davetlilerin de müttefikan — söyledikleri gibi; harikulâde idi O kadar mükemmel | ki en büyük Avrupa şehirlerinde bile bu- nun benzerini yapabilmek için fevkalâde uğraşımnak icab ederdi. Tabiü dünyanın hiçbir tarafında Dolmabahçe sarayına benzer bir sergi binası bulmağa da im- kân yoktur. Organizasyonu ve dispozisyonu sergi kadar mükemmel olan kongreye gelince, umumi dillerden biri ile veya türkçe ile yazılmış olan bir tez okunduğu zaman ayni tezin hem o umum! dil ve hem de türkçe ile yazılmış bir suretini masasının önünde bulan bir insanın bu kongreyi hazırlıyanların şayanı takdir bir mantık ve büyük bir elddiyetle çalışmış olduğu- nu görmemesi ve takdir duymaması im- kânsızdır. Eğer bu tertibat alınmamış ol- saydı salonu hergün dolduran insanların yarısı iç sıkıntısından esniyecek ve uyuk- layacaktı. Buna mân! olmak için pek büyük bir gayret ve çok fazla para sarledilmiştir. Ayni şekilde kongreleri Avrupada orga- möze edenlerin bu nevi güçlüklerin ne ol- duğu anlamamalarına imkân yoktur. Devlet büyüklerinin bütün celselerde dalma hazır bulunuşları yerl! ve ecnebi bütün âlimlerin onlara karşı besledikleri hürmeti ve hayranlığı kuvvetlendirmiş- tir. Böyle tahammülsüz derecede mcak bir havada bütün konferansları sonuna kadar dinlemek çok büyük bir şeydir. Hele bu zevatın bundan başka birçok mühim meşguliyetleri olduğunu göz ö- nüne getirecek olursak onlara karşı hür- metimiz tezayüd eder. Herhalde onlar il- zün olması herhalde köngre İdaresinin dakika konuçmak bir tezi anlatmağa ki- 'Türk kadınlarının kongreye iştirak et- meleri ayrıca harikulâde gözel bir şey- dir. Bayanlar samlinin mübim bir kısmı- nı teşkil ediyorlardı. Bayan Afet şayanı takdir ve harikulâ- de bir insandır. Yalnız verdiği konferan- sın kıymeti ile değil, ayrıca da bu kıy- metli sözler! söylerken gösterdiği hurzur ve sükünla hepimizi kendisine hayran etmiştir. Onun şu veya bu konferans hakkında söylediği birkaç kelime İle anlaşılan nok- taj nazarları hakikaten çok isabetli ve ışlı idi. Onun noktai nazarları- amile kabul etmiyen insanın da unı ve bilgisini takdir ve kabul et- mesi lâzımdır. Herhalde 'Türk kadınının terakkisi ve inkişafı fevkalâde çabuk olmuştur. Bu muvaffakiyet Sakarya kahramanlarının en büyük zaferleri sırasında anılacaktır. Konferansların içinde harikulâdeleri, iyileri ve vasatları vardı. Tabif böyle şeylere her koogrede rastgelinir... Fakat şunu tekrarlamak isterim ki bu köngre- nin mesaisi bütün ilim âlemi için mühim ve şayanı istifade olacaktır. Evime döner dönmez nı burada topladığım bütün vesai- | Profesör typka Bunun hepimiz, bütün dünya tarafiınle dan açıkça tanılması artık lâzımdır. 'Türk dastlarımın muhitini biraz daha genişletmek isterdim. Dostlarımın ve tae nıdiklarımın azlığı yegâne şikâyetimdir. Diğer ecnebi meslekdaşlarım da bundan dolayı gayri memnundurlar. Belki de kabahat bizimdir. Biz onlara sokulması« ni bilemedik belki. Bu şekilde medih veya kritik ederek daha saatlarca yazı yazmaklığıma imkân vardır, Fakat bütün sözlerin neticesi şuurlarile gelecektir. Ne söylersem söye Hyeyim lâkırdımı Türk ilim âölemine kar- gı duyduğum yüksek saygının ifadesile bitireceğim. W İstanbul güzel, harikulâde güzeldir. Tabif garblı romantikler, Pitoresk şare kın yıkılışına elbette esef ederler. Fakat romantik şaylarin hepsi cehennema git- melidir. Şarklı insanların bügünkü ha-s yatı tamam olarak yaşamak istiyor. Bu- radaki insanlar garblıların oyuncakları değildirler. Modern İstanbul yeni Türki- yenin yeni insanlarını bütün kuvvetile ve kudretile göstermektedir. O; Türk kalarak modernleşmiştir. ve ben onu hâlâ seviyorum. Ali Çetinkayanın “Son Posta,, ya Beyanatı (Baş tarafı 1 inci sayfada) me karşı büyük bir sevgisi olan kalbimi | Süstaki müsbet veya menfi cevabını bil- bu alâkalarile tamamile kazanmış bulu- | dirmek üzere yarın Ankarada muranhas- nuyorlar. Konferansların biraz fazla w- | larını bulunduracaktır. Radyonun ıslahı için Ankarada kısa kabahati değildir. Halbuki en fazla 15-20 dalgalı büyük bir santral yapılmaktadır. Ankaradan sonra ikinel mühim ve büyük fayet edecekti. Saatleri muayyen radyo | ViT merkez olmak üwm—df İstanbulda konferansları bu hususta en !yi örnektir. | biT santral kurulması düşünülmektedir. Ankaradaki kısa mevceli santralın ikma- Hnden sonta alafranga ve alaturka müsi- kinin tatbik! hususunda bir karar veri- kecektir. ; Neşir vasıtası olan radyonun köylere kadar tamimi mukarrerdir. Şimdiye ka- dar radyo makineleri memlekete lüks oş- ya olarak giriyordu. Ankara santralı iş- lemeye açıldığı zaman yeni bir kanun lâyihasile radyo makinesi ithali işi de tanzim edilccek ve bu suretle radyodan azami şekilde islifade edilmeğe gayret olunacaktır. Ankaradaki radyo tesisatı kample ola- — rak gelecek sene teminuz nihayetlerinde bitmiş olacak ve neşriyata başlanacaktır. Ankarada inşa edilmekte olan istasyon binası ikmal edilmiş bir vaziyettedir. A- çılma töreni 29 birinciteşrinde icra edi- lecektir.> Çanakkalede bir fidanlık tesis ediliyor Çanakkale (Hususi) -— Ankara Yük - — sek Ziraat Enstitüsü direktörü profesör doktor Gleisberg ve muavini Nail Ora « man şehrimize gelerek Umurbey nahi « — kin içine dalacağım ve ilmi mecmualara | yesinde tesis edilecek olan fidanlık için Şonlar hakkında yazılar yazacağım — Nwe | Türklerin ilmi ne iyi anladıklarını ve ne| yi çalıştıklarıma öğretmeğe çalışacağım. tetkiklerde — bulunmuşlardır. d 400 dönümlük bir yer fidanlık için istim« lâk edilecektir. $ Nahiyede — d a

Bu sayıdan diğer sayfalar: