3 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14

3 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

14 Sayfa Son Posta'nın siyasi tefrikası :44 alât Paşa e : Yazan : Arif Cemil Berlinde we Almanyanın diğer şehirlerinde yaşayan Şarklıiar Ta'ât paşanın cenaze alayını. muazzam ve vakur bir nümayiş haline soktular Hattâ o zaman Tanin gazetesi, <Biye: | meleresi dolayı o kadar hırpalanmış si Komedya» serlevhası altında bü su- ve o kadar kan zayi etmişti ki ilk gün- ikasd tertibatını neşre başlamıştı. Fa-| lerde ifade vermeğe bile hemen hemen kat Almanya devleti Yunanistanın, u- ıktidarı vok gibiydi. mumi harbde Almanya larafına £eç-| Katil ilik isticvabında Talât paşayı mese bile hiç olmazsa bitaraf kalması-İ kasden ve taammüden katlettiğini ve nı temin etmek istediğinden ve Yunan| bu suretle ailesinin intikamını almış ol- tahtını işgal eden kral Kostantin Al-İduğunu itiraf etti, Tehcir esnasında © manya İmparatorunun akrubasmdan ©l-| beveyninin ve kardeşlerinin katledil- duğundan, kralın mevkiini müşkülleş-| mesine Talât paşanın sebeb olduğunu tirmemek için Alman sefiri Vangen-| söyledi. Kendis'nin katliâmdan kaça- haym'ın iltiması üzerine «Siyasi Ko-irak kurtulduğunu ve ondan sonra Ta- İhtiyar köse “Bizim çocuklar, diyordu. Hava pek fena, dalga çok, rüzgâr çok diyorlar, bu hava ile yola çıkmak istemiyorlar,, . Köseyi hemen susturdum — Haydi azizim benim bavulu da al-)tetmiş ...Yahu ben böyle sallana salla-|miz artacak ve «Filipin» birleşik ada” mayı ihmal etme! Yalnız çabuk ol! Kumandasını verdim. «Sohenberg» o meydandan kayboldu|nazemi çıkarırsın. Bin mil ha!.. Bin mil ve bir müddet sonra benim bavulumul| hal... sürükliyerek meydana çıktı. Tamam da zamanı idi. Çünkü vapur)larımi ısırıyordum, Maamafih arkada- iemir almıya başlamıştı. Denizlerin Makyaveli Kaplan Bum Bum) Çeviren: Ahmet Cemalettin Saraçoğlu na bin millik bir seyahat yaparsam e-İlarının cenubda en son adası olan «Min min ol ki gideceğin limana benim <e-İdaos ya bir an evvel varacaktık. km ay kal ana elemiyoceğini ği 1 miyı Kahkahalarla gülmemek için dudak-| anladım. Zaten tekne de daha biraz su ve sık sık su boşaltmıya mec şımın cidden ıztırab çekmekte yapıyordu bur oluyorduk. Ancak Holanda vapu- » tefrikasının oOtam olarak meş- rinden vazgeçildi. A Onun için böyle siyasi suikasdlere siyasi maksadların ve buniarm arka- sında da bazı devlet adamlarının bu- lunması mümkün olmıyan şeylerden değildir. İât paşzdan intikam almağa yemin et- miş olduğunu da ilâve etti. Katilin isticvabına devam edilirken herşey meydana çıktı. Berline nasıl geldiğini, Talât paşayı nasıl aradığını ve bulduğunu, nasıl evinin karşısında pansiyon tutarak oradan kendisini ta- Biz minimini teknemizde sahile doğ-| nu ru giderken vapurdaki dostlar bize ken- dilerini bile bile feda eden çılgınlar gö” zile bakıyorlar ve acıyarak el sallıyor- Jardı. Şayed bu dostlar, şu her tarafından su eden teknede İngilizlerin yakalan- ması için büyük bir para mükâfatı vâ- Bu izahatı dinliyenler içinden bir di-İ yassuda başladığ si z » N a şladığını, ondan sonra cina-| deti ; 4 ğeri de paşanın Düsseldorf seyahatini| veti işiemeğe karar verdiğini, fakat dan kaptan e dik arka hatırlattı ve dedi ki: kaçmak için para beklediğini, kendisi- İhalde daha çok şaşıracaklardı ama her — Suikasdin, paşa seyabatten dön-İne 12.000 mark havale edilir edilmez . < dükten sonra yapılması kayda şayân-| cinayeti işlediğini birer birer itiraf et- m bu çılgınlığımız: mazur görecek- lât paşa Düsseldorf'da İngiliz si- yasi ricalinden birile konuştu ve Ber- İine gelir gelmez öldürüldü, Umumi harb başlangıcında Talât paşa o 7a-| mânki İngiliz sefirile konuşlu, ertesi gün wenilerin bir suikasdi meydana çıkarıldı! İki vak'anın birbirine benze- mesi insanı düşündürüyor. Berlinde bulunan ve Talât paşayı se ven Türkler, büyük bir matem içinde yavaş yavaş yürüyerek böylece konuş- makta iken paşanın hâşını taşıyan oto- mobil morg binasının önünde durdu. Beraber gelen polis memuru, morg ida- resine girdi. Doktor Bahaettin Şakir ile yanındaki arkadaşı dışarıda bekle- diler. Bir müddet sonra morg amelesi nâ- şı arabadan aldılar ve içeriye nakletti- ler. Evvelâ o gün Berlinde zabıtanın topladığı diğer ölülerle bir araya koy- mak istediler. Bin müşkülâtla nâşın hususi bir dairede teşhir edilmesi için; müsaade alınabildi. Morg dairesi o gün- lerde bir ziyaretgâh halini aldı. Talât paşayı tanıyan ve tanımıyan bir çok| şarklılar ve ecnebiler veda ziyaretinde kusur etmiyorlardı. Cenaze morgda iken bir Alman hey- keltraş ve profesörü de geldi ve paşa- nın ölü maskesini çikardı. Ondan sun-! ra nâş tehtir edildi, çinkodan mamül ve her tarafı lehimli bir mahfazanin İ-| çine konuldu ve tabut içine yerleştiri!- di. N Cenaze merasimi için 20 mart günü tesbit edildi. Tabut merhumun :kamet ettiği Hardenberg sokağında # numa- ralı apartımana naklolundu. Cenaze merasimi için birçok davetiyeler gön- derildi. Fakat bunlara hiç hacet yoktu. Çünkü gerek Berlinde, gerekse Alman-, yanın diğer şehirlerinde oturan bütün şarklılar o gün alayda hazır bulunarak merasimi muazzam bir şarklılar nümaâ- yişi şekline soktular. Her taraftan gö: derilen yüzlerce çelengi apartıman tiab edemedi. Merhumun tabutu çiçek- ler içine gömülüp kaldı, bu çelenkleri mezara kadar taşımak için birçok oto- mobil kiralamak lâzım geldi. Cenaze alayı hareket ettiği zaman u- zun bir kafile hemen bütün Harden berg sokağını dolduruyordu. Alay bu suretle âheste âheste ilerliyerek yarım! saat sonra Talât paşanın gömüleceği bahçeye vasıl olundu. Burada sefaret- hanemizin imamı dini merasimi ifa et- tikten sonra birçok hatibler tarafından nutuklar söylendi, Talât paşanın yük- sek meziyetleri sayılıp döküldü. * Katil Tayliryan beş gündenberi tev- kifhanede oturuyor ve isticvabmt: bek-| liyordu. Garibi şu ki katilin isticvabı” için ermenice, almanca bilen tercüman bulunamıyordu. Katili cinayete teşvik eden cürüm şerikleri, tabii muvakkat bir zaman için ortadan kayboldular. © Nihayet bir tercümanla Tayliryanın isticvabma bildi. Esasen daha “ evvel tercüman bulunsaydı bile katili sorguya çekmek mümkün olamıyacak- tı. Çünkü yediği dayaklardan ve tek- ! | | di. Berlin adliyesi bir taraftan Taylirya- nı isticvab ederken diğer taraftar da 72-) bıta katilin cürüm şeriklerini âraştır- mağa başladı. Vak'ada hazır bulunan birçok şahidler çinayet işlenir işlen- mez Ermeni tipinde bazı kimselerin şuraya buraya kaçtıklarını gördükleri- ni söylemişlerdi. Fakat zabıta bunlar- dan hiçbirisini meydana çıkarmağa mu- vaffak olamadı! Talât paşa vurulurken bağırarak ye- re düşen kadının yabancı bir kadın ol- duğu, korkusundan bayıldığı ve evvei- ce zannedildiği gibi Talât paşa ile hiç bir münasebeti olmadığı tahakkuk et- ti. Maatteessüf cinayeli müteakib geçen günler zarfında bazı Alman gazetele- ri katilin şeni hsreketini takdir edici yazılar yazdılar. Ermeni meselesinin mahiyetini hiç bilmiyen bu gazetele- rin mütaleaları işe vakıf olan sağ cenah gazeteleri tarafından tekzib edildiyse de bu yazılar hasıl olan fena tesiri or- tadan kaldıramadı, Sağ cenah gazetele- rinden birisi diyordu ki: (Arkası var) Bir Doktorun Günlük PAZAR. Notlarından o (9) Yüz kırışıklıkları ve göz Kapağı şişleri dır. Boyunu sıkasuk dar elbiseler giymeme - dir. Korse giymemeli, yemekler munta- zam olmalı, uykusu? o Kâlmamalı, fazla yorgunluk ile yorulmamak, kuvvetli he. yecen ve beessürlerden sakınmak, lüzum» tu Füzumsuz gülmemek, çok ağlamamak Yazımdır. Sert ve abus çehrelerin en er- ken alâmeti yüz kKırışıklığıdır. (*) Bu melları kesip saklayınız yahut bir albüme yapıştırıp kolleksiyon yapınız. Sıkıntı zamanınızda bu notlar bir dokter gibi imdadınıza yetişebilir. Nöbete! Lezane'er Bu gece nöbetci olan ecrnneler şunlardır: İstanbul eihetindekiler: Aksarayda: (Sarım). Alemdarda; (Ab- dülkadir). Beyazdda: (Cemil. Samat- yada: (Erofilos), Eminönünde: (Beşir Kemal). Ryübde: (Arif Beşir). Fenezde; Gkmilyadt). — Şehremininde: o (Nüzim). ; (Asaf). Karagümrükte; (Suad). Küçükpazarda: (Necati Ahmed), Bakırköyünde: (Hnâh. M Beyoğlu cihetindekiler; İstiklâl caddesinde: (Kanzuk). Dairede; «Güneşi. Tapçularda! (Sporidisi. Tak- simde: (Nizamettin). Tarlabaşında: (Nİ- yükadada; - (Şinasi Rıza), Heyberlide: çel —17— SU EDEN BİR TEKNE İLE «SELEBES» DENİZLERİNDE NELER ÇEKTİK? «Mendao> ya döner dönmez ilk işi- miz yiyecek ve içecek tedariki oldu. Ücretle hizmetimize aimış olduğumuz beş Malezyalı ertesi sabah vazifelerine başlamak üzere geldikleri zaman erzak ve nevalemizi de biriikte getirecekler- di. Vakit bir hayli gecikmiş ve ikindiye yaklaşmış olduğundan o gün yola çık- mak mevzuu bahsolamazdı. Diğer ta- raftan kasabaya gidip geceyi orada ye- çirmek de işimize gelmiyordu. Zira her ! resmi bir Felemehk memuru tarafın- dan tanınmak tehlikesi vardı. Binaen- aleyh geceyi küçük teknemizde geçir- meğe karar verdik. Limandan çıkıp dalgakıranın açığında demirledik, ve sabahı bekicmeğe başladık. Funda demir ettiğimiz zaman sakin olan deniz yavaş yavaş azdı. «Sohen- berg» İ ise fena halde deniz tutuyor- İdu. Bu itibarla bizim yoldaş böyle de- nizde sallarnıp mütemadiyen rahatsız ölmaktansa birisi çıkıp de: — Haydi Sohenberg! Git de «Singa- 'pur» da İngilizlere teslim ol! Seni ye- niden üsera kampına Kapasınlar!... de- se bizim deniz hastası arkadaş seve se- İwe kabul ederdi. İnadına hava da bindirdikce, bindi- riyor; deniz azdıkça azıyordu. Şafak söktüğü zaman bizim minimi- ni tekne bir ceviz kabuğu gibi azgın dalgalar üzerinde raksediyor, yalpa vu- ruyordu. iztırab çekiyormuş gibi hem iki tarafı na sallanıyor, hem de: — Lauterbah, diye inliyordu, Lau- terbah! Bu murdar tekne bizi öldüre- cek... Hemen karaya çıkalım azizim... Ben halinden memnun bir tavırla pi- pomu tüttürerek cevab verdim: — Hayır azizim, ben fikrinize iştirak etmiyorum. Teknemiz güzel ve denizci bir tekne. -— Aman etme Lauterbah! Kusma- dan midem tersine dönecek; düşüp ölü- vereceğim... Karaya çıkar beni... — Merak etmet... Şayed deniz tutan fanilerin bu derdden ölmeleri lâzım gelseydi dünyada adam kalmazdı; bir seycik olmazsın. Sen şimdilik evvelâ korkuyu bir kere yüreğinden çıkar. Beğenmediğin bu tekme ile bin mil ka- idar bir messfe çiğniyelim de bak o 2a- man sen de minimini gemimizin hâssa- larını masıl takdir edecek, onu nasıl candan sevegeksin!.... Bu «bin mil kadar çiğnemek» cüm- lesi bizim yoldaşı daha ziyade ve daha candan inletmeğe başladı ve bu sefer lavaz avaz bağırarak: — Ne dedin? Ne dedin? Bu ceviz ka- buğu ile bin mil mi çiğniyeceğiz? Aman yarabbil,, Bu adam benim canıma kas- | hangi bir Avrupalı tacir veyahuddaj Zavallı «Sohenbefg» cik büyük bir) dir runda iken «Sohenberg> in kendini u- ' 'nutup da bana ismimle hitab etmiş ol- — Canım bin mil dedimse, bunu in-İması meselesi #hnimi tırmalıyordu. > eozii o besab ederek söyleme-| Zira arkadaşımın bana hitab etmesini im yar. Belki de seyahatimiz dokuz| yolculardan veyahud gemi müretteba- yüz küsur mil bile sürmez. Bu işler de-| tından birisinin işitmiş olması ihtimali nizde havaya bağlıdır... U vardı. Şayed bu endişem tahakkuk © Bize gemirilik edecek beş yerli saat| derse İngilizlerin bizi yakalıyacakla- a doğru çıkageldiler. Beraberle-| rında şüphe etmemek lâzımdı. iylerdi ve komanyamızı da getir| Geminin sintinesine yerleştirilmiş 0- yi İlan erzaklarımıza bir göz attım: Biraz Yerliler gemiye tırmandıktan sonra| pirinç, bir mikdar bisküit, bir ik: kile bunların reisleri olduğu anlaşılan ihti-İ çikolata ve bir desti rakı... Vakıâ bu me köse bir adam uzun bir nutka| erzakla kendimizi pek bahtiyar addede- pe adi. ileten adalası ez mezdik ama idare ile kullanmak şarti- Taşi me rp pisanı SÖY-İ le bize kifayet edebilirdi MM e Se Na Binaenaleyh ihtiyar köseyi hiddetli tamamile okavrıyamıyordum. o Yalnız anlıyabildiğim birkaç e bir bakışımla susturdum. Çünkü dai- ma neş'eli bir şişko bile icab ettiği z2- herifin hareketlerinden şu manayı çi- Hi kardım ki bizim gemiciler bu hava ile man çok gazub ve korkunç bir bekışla karşısındaki itirazcıyı susturabilir. Yal yola çıkmak istemiyorlar. köse: KM Şİ 2 — Bizim çocuklar, diyordu, hava pek|7 Miyim şeri fena diyorlar; dalga çok, rüzgâr yi Binaenaleyh köse cümlesini ikmal ede- Herif hem bu kelimeleri mü di meden sustu ve kolu ufka uzanmış bir b ema) elde kaldı. yen tekrar ediyor, hem de kolunu ufka Z - doğru uzatarak mütemadiyen büyük Gür ve tarman sesimle bağırdım: — Hayır, hemen hareket ediyoruz... kavisler resmediyordu. Ve bir çılgın gibi ileriye atılarak kes- Herifin hakkı vardı ve hava hakika-| gi ile N en fena idi. Ancak rüzgür arkadan es-|kin bıçağımla demirin ipini kesip at tım. dinden bu rüzgârla eFilipin» e müte- veccihen yola çıkacak olursak sür'ati- olduğu- ” : * (Arkan var) İlel U. Müdürlüğünden: 1— i mucibince satın alınacak kurulu dekovil ray ve vagonları ka- palı zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur. TI — Eksiltmeye 26/X/937 tarihine rastlıyan Salı günü saat 15 de Kabataşta İnbisarlar Levazım ve Mübaysat Şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. TI — Muhammen bedeli 7250 lira ve muvakkat teminatı 54 liradır. IV — Şartnameler parasız olarak hergün sözü geçen şubeden alınabilir. V — Münakasaya iştirak etmek istiyen firmalar eksiltme tarihinden 10 gün evvel fiatsz ve mufassal tekliflerini türkçe ve fransızca tercemelerile İnhisar. lar Umum Müdürlüğü Müskirat Fabrikalar Şubesine vermeleri ve teklifleri muvafık görüldüğü takdirde münakasaya iştirak edebilmek için mezkür şube- den vesika almaları lâzımdır. Vi — Mühürlü teklif mektubu, kanunt vesaik, eksiltmeye iştirak vesikası ve $6 15 güvenme parasını ihtiva edecek olan kapalı zarflar eksiltme günü en geç saat 14 de kadar yukarıda adi geçen komisyon başkanlığına makbuz mukabi- linde verilmiş olmalıdır. (o «B» © «5976 —— 1 — Cibali fabrikası memur ve amele lokantasile Şemsipaşa bakım ve işleme evi ahçılıkları eksiltmeye konulmuştur. TI — Eksiltme 5/X/1937 tarihine rastlıyan Salı günü sant 14 de Kabataşta le- yazım ve mübayaat şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır. TI -- Şartnameler parasız olarak her gün sözü geçen şubeden alınabilir, IV — İsteklilerin eksiltme için tayin edilen gün ve saatte 9e 7,5 güvenme pe- yalarile birlikte adı geçen komisyona gelmeleri ilân olunur. (6302) —— Cibali Tütün fabrikasında yapılan tadilâttan çıkan tahta, kapı ve camekân gibi 25-30 bin kilo miktarında tahmin eğilen enkaz 13/10/937 Çarşamba günü saat 10 da pazarlıkla satılacaktır. İsteklilerin enkazı her gün mahallinde görebilecekleri ve pazarlık için de tayin olunan gün ve saatte e 15 teminat paralarile birlikte Kabataşda İnhisar- Jar levazım ve mübayaat şubesindeki satış komisyonuna gelmeleri ilân olunur. «66183 Yüksek Mühendis Mektebi Artırma ve Eksiltme Komisyonundan: Eksiltmeye konan me Tahmin Peyak- o Eksiltmenin'T. Günve vaddın cinsi Mikdarı fiatı çesi saati Karpuz 4000 A. 10 Ku; Kavun Kırkağaç 1000 A. 13 > ; Kavun Hasanbey WA 13» : GL 71/10/37 o Persembe İM Üzüm Yapıncak —wK 1 >» Üzüm Çavuş MK. 30» Mektebin 937 mali senesi 2 nciteşrin bidayetine kadar ihtiyacı olan yukarıda cins, mikdar, muhammen bedel ve ilk teminatı yazılı mevad açık eksiltmeye ko Bulmuştur, Eksiltmesi hizasında gösterilen gün, tarih ve saatte yapılacaktır. Şartnameyi görmek istiyenlerin hergün ve eksiltmeye girmek istiyenlerin belli gün ve saatte Gümüşsuyundaki mekteb binası dahilinde müteşekkii Komisyoni müracaatları ilân olunur. o «624

Bu sayıdan diğer sayfalar: