5 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

5 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| | SÖON POSTA Yazan: Ziya Şakir Gecenin sessizliğinde birdenbire harem dairesinin alt katındq büyük bir camın kırılmasından mütevellit müt- hiş bir şangırtı işitildi ve arkasından çığlıklar duyuldu Üç günlük kısmın hülâsası: Çismim Beşirdir. Bh- Sırdan İstanbul sara - atıldım. Veliahd Efendinin ya - nında hizmete başla - Bu sırada Sultan hal'edildi ve inti- €1 Bir gün Navekmi- Bal isminde bir cariye- den müthiş bir sır öğ- Tendim Korka korke bana dedi ki: - Geçenlerde bir sa. bah bir işle meşgul - lürken Valide Sulta » nin odasında fısıllilar işittim. Merak edip die Lrulm ve korktum. Va- ide * yapılmcağını ağ ordu. Bir — ziyafol lertip edilecek, o ziya. fette bütün şehzade - ler zehirlenecek, böy - Bultan Mürâad kor kusuzca tahtında otu - Tataktı. Ben Navekmisal'e bu sırrı kimseye açma- Masını tenbih ettim. Ve bir gün bir gece dü #ündüm. Ertesi günü saraya şeyhislâm gel- di Valide Bultan ona ziyafetten bahsel - N Fakat zehir tarafı biltabi müstesna, Ben de bir aralık şeyhislâmi —bulup — hâdiseyi anlattım. Şaşırdı. Sonradan işittiğime göre Şeybislâm yahı komşusu eski mektupçu Mem duh beyden, bu sulkastı şehzadelere haber vermesini rica etmiş. Bu suretle davet atlatıldıktan şonra kıst Bir zaman geçti. Bultan Murad — hal'edildi. Yerine Abdülhamiâ Efendi geldi. O gün Hâ- mid Efendi beni çağırdı. Sadakatimden do- layı iltifat etdi. Sultan Murad ancak ön dört gün padi - Şahlık edebilmişti. Bu müddet zarfında de - Hliği büsbülün artmış, eülüsunda — bile nla ters binmek istemişti. Hattâ bir cuma günü Araba ile selâmlığa çıkarılmıştı. — Arabada karşısına iki mabeynci oturtulmuştu. Fakat Sultan Murad birkaç defa, ara- banın kapısını açarak kendini aşağı atmak istemiş, Buna mâni olmaya ça lişan mabeyncilerle, arabanın - içinde yaptığı mücadele, halkın nazarından Eıılcnememqu_ Gene bir cuma selâmlığından sonra, harem dairesine avdet eden padişabın Tesmi elbisesini soymak istemiştik. Fa- kat kendisini bir türlü razı edememiş- tik. Nihayet valide suatana haber ver- mek mecburiyetinde kalmıştık. Valide sultan gelmiş, oğlunu bizzat soyarak Beceliklerini giydirmek istemişti. .İ'a- kat o da mecnun padişaha söz geçire- Memişti. Nihayet: — Bırakın.. Aslanım üzülmesin. Ne ©lur?, Varsın, bir gece de böyle yatsın. Demişti. B Gece, sükünet içinde geçmişti. Fa- kat sabaha karşı, harem dairesinin alt katında, büyük bir camın kırilmasın: dan mütevellid müthiş bir şangırtı işi- tilmişti, Hepli yataklarımızdan fır- lamış, bu gü nün geldiği yere atıl- Mıştık. Bahçede, bir takım bağrışmalar işiterek o tarafa doğru kaşmaya başla- mıştık, Karşılaştığımız manzara şu 'di: Sultan Murad, resmi elbisesi arka> sında, başı açık, yalın ayak knşu_vı_)rfiu. Geceleri sahilde nöbet bekliyen birkaç askerle muhafıiz ağalar da onu takib| ediyorlardı. Padişaha, veliahd dairesi- nin yanındaki kayık hıvuzunun' par- maklıkları önünde yetişebi işlerdi. Onu, alıp tekrar saraya getirmek di. Fakat padişah demir parmak- msıkı yapışmış A€ı aci ferya- © sırada, gürültü- an Abdülhamid, telâş ile uya- ncereyi açmış, bu manz görür görmez son derecede gaNtödei olarak, padişahı parmaklıklardan ay maya çalışanlara hitaben: a — Aman, dikkat edin. Bir yerini a- ©ttmayın. Diye bağırmıştı. Artık sarayda, bu gibi haller eksik eSSİT r- Addülhamid, deli padişahı parmaklıklar dan ayırmağa çalışanlara doğru: «Aman dikkat edin bir yerini acıtmayın!» diye bağırdı. olmuyordu. Padişah; erkek ve . kadın muhafızlar &rasında, güçlükle zaptedi- lebiliyordu. E.. tabildir ki, bu hal böylece devam Çedemezdi. Bahusus, doktorlar da artık İpadişahın ifakatinden ümidlerini kes- mişler: — Bu hastalık, devam edecek, de- mişlerdi. Buna binaen, Sultan Murad hal'edi- lerek yerine veliaht Abdülhamid E - fendiyi geçirmek zaruri idi. Ve bu za- rüreti ilk ortaya atan da, Abdülhami din hemşirelerinden (Cemile sultan) ın zevci Ve o sırada Tophane müşirli- ginden mazul, Damad Mahmud Celâ- leddin Paşa idi. Evvelâ şunu söyliyeyim ki; bu da- mad Mahmud Paşa, sarayda mühim bir şahsiyetti. Saray entrikâlarının he- men hepsihde az çok parmağı olan bu zat, Abdülhamidin ilk saltanat senele- rinde de sarayda mühim hâüdiselere mevzü teşkil ettiği için evvelâ onun şahsı hakkında birkaç söz söylemeyi faydalı buluyorum, Damad Mahmud paşa (Üçüncü Se- Em) in (Baş kapı çuhadarı) Radoslu Ahmed ağanın torunu, (Fethi Ahmed paşa) nın oğludur, O devrin yüksi hayatı içinde dünyaya gelmişti. Güzel- di, zeki idi, iyi aile terbiyesi görmüştü. Küçük yasında askerliğe heves etmis, topçu mektebine girmişti. Az zamanda, göze çarpacak hale geldiğinden Sultan Mecid, kizı (Cemile Sultan) 1 kendisi- ne vermişti. Saray hayatında, Damad Mahmud paşa kadar yıldızı çabuk parlıyan bir şahsiyet görülmemiştir. Henüz pek İgenç iken devletin en yüksek nişanla- yını almış; evvel (Müşir) lik ve sonra da (Vezir) lik payesine ermişti. Aynı zamanda muhtelif nazırlıklarda ve Tophane müşirliğinde de bulunmuş- tur. Fakat, böylece sür'âatle parlayan Mahmud paşayı Yultan Aziz, bir türlü sevememiş, kendisine bazı mühim v feler tevdi etmekle beraber, ona daima soğuk yüz göstermiş, hattâ; saltanatı- zamanlarında kendisini Topha- iğinden azletmi: mad Mahmud paşa tekrar saray ha, hususi bir & Bu komisyon, n Azizin kasalarında bulunan pa- İra ve elmasları tesellüm edecekti Da- mad Mahmud paşa, diğer Damad Nuri |paşa ile bu kamis; âza tayin edil- İdiği gibi yeni teşekkül eden kabinede de ticaret nazırlığını der'uhde etmişti, Damad Mahmud paşa; eniştesi sıfa- tile Abdülhamid ile de daima temâs ha- limde idi. Fakat, Sultan Muradın müp- telâ olduğu hastalıklan ifakat bulması imkânı kalmayınca, artık bu Damad paşa, Abdülhamide büsbütün temayül göstermiş; bir gün vükelâ heyetinde: — Bu hal böylece devam edemez. Padişahın bu hali, devletin harici ve dahili siyasetinde fena tesirler husule getirir. Artık bunun bir çaresine bak- mak zamanı gelmiştir. Diyerek, Sultan Muradın hal'ini İma etmişti. Ve o günden itibaren de Abdi |hamidi” saltanat makamına getirec teşebbüslere girişmisti. Evvelâ Serasker Redif paşaya ve son ra Mitat paşaya fikrini kabul ettirmiş- ti. Sadrâzam Rüştü paşa bu fikre mu- halifti. Kendisine bu meseleden bafse- dildiği zaman: — Daha dün, bir hal' vuku buldu. k Kadınları yakından alâkadar edecek bir anket e Sayfa lsta_nbulun en şık kadını kim? Tam manasile şık olmak için bir kadın günün kaç saatini giyinmeğe hasretmeli? - İyi giyinmek istiyen kadına altı ayda ne kadar para lâ- zım? - İstanbul terzilerinden yerli mallarla şık giyinmek kabil mi? - Bu senenin modası güzel mi? Bayan Nimet Vahit ile mülâkat Suat Derviş Anketi yapanı Yaşil ve bej renk- lerimin tatlı bir a - kenkle — karıştığı iç- içe açılan iki salon... Ben ikonci salonda, ra hat Lir koltuğun için- de oturuyorum. Bayan Nimet Va « hid de karşımda otu- rTüyor. Ürtünde lâci « verd bir eteklik, be- yez İareli bir bluz var. Tatlı ve ahenk. dür sesile konuşu « yör: — Btanbulun en » legant kadını - kim « dir diye soruyorsu - nuz d.yer. Bunu söy- lexek pek müşkül Çöckü Türk bayan- İarı ekseriyetle iyi Kdrürer, Hele gi - yinmeğe iktidarı o - larlar, o kudar güzel Biy'niyerlar ki bun « lardan birin! diğeri- ne tercih etmek pek güç olacaktır. — Bu sinenin mo - dasını nası! bulüyor- sunt )? — Bu sşenenin mo- das'ında fazla bir değişiklik yok ki. Ge - çen sene uw dasının bir Cev aa. Ben ye- Bi mecduyı pet femin.n busuyorum ve pek seviycum. — Gece elbiseleri kısalıyormuş diyor- lar. Bunun hakkında ne düşünüyorsu- nuz?. — Gece elbiselerinin kısalması bence hiç te güzel değil. Gece, uzun elbise ile silüet daha güzel oluyor. — Yalma yerli mallar kullanarak ve yerli terzilerde giyinerek elegant olmak kabil midir? Buğün de böyle hir şey olursa, devletin| — Tabil: kabildir. Bizim- terzilerimiz itibarı kalmaz. Hele biraz daha sabrede-| ârasında — çok — istidadlıları — bulunuyor. lim. Cenabıhakkın lütfundan ümid ke-| Yerli kumaşlarımız da çok güzel.. I-'ık__ıt silmez. Belki zâti şâhâne ifakat bulur..| bifaz pahalı. Fiatları biraz daha düşük gün, Da-| demişti . Fakat bu sefer de, Mitat paşa hareke- te gelmişti. Mahazâ (Meşrutiyet-ve-Ka nunuesasi) yi İlân etmek için, Sultan hal'edenlerin ilk safında bulunan bu zât, meenun bir padişah ile hiçbir şey yapılamıyacağına kanaat getirdiği için, bütün ümidleri veliahd Hamid e- fendinin üzerinde temerküz etmişti. Ve bu kangati birkaç defa Sadrâzama izah ederek, onu da bu fikre tarafdar ede- bilmişti. Fakat.. acaba Abdülhamid efendi ne| fikirde idi? Memleketin-cidden muhtaç olduğu (Meşrutiyet) i hazmedebilecek bir zihniyete mâlik mi idi? Yoksa o da, bütün âbâ ve cedâdı gibi kıpkızıl bir müstebid mi olacaktı? O tarihe kadar Abdülhamid efendi, tamamile münzevi bir hayat geçirmek- te idi. (Maslak) daki köşküne çekilmiş- ti. Sürülerle koyun — besliyor; - ticaret yapıyordu. Mütemadiyen at ve av ile uğraşıyordu. İstranca ormanlarına ava gittiği zaman günlerce gelmiyor. İstan- bul saraylarında, nâdiren görünüyor- du. Ancak veliahâ olduktan sonra, Be- İşiktaş sarayına yerleşmişti. Tabiidir ki, |kerkesten bu kadar uzak yaşıyan bir a- damın hususi fikirleri de bilinemezi Onun iç tat paşa ile sadrâzam Rü tü paşa; kere de Abdülhamidle İrüşmek lüzumunu hissetmişler Birçok kimseler, bu m | lak köşkünde cereyan ettiğini zanne-| derler. Halbuki; veliahd ile sadrâzam ve Mitat paşa arasındaki bu at,| Kâğıdhanede Çağlayan sarayında vu-: kua gelmiştir. O mülâkatta; Abdülhamidin yanında bulunan hususf bendegânından öğren- iğime göre, Abdülhamid, evvelâ sal- tanat teklifini kabul etmemiş: (Arkan var) ve her keseye elverişli olsa pek iyi ola- cak, — Güzel giyinmek için bir kadın tuva- letinin en fazla hangi tarafına itina et- melidir? Bayan Nimet Vahit elegans için elzemdir. — Çok zarif olmak için çok paralı ol: mağa lüzum var mıdır? — Hayır, bence böyle bir ihtiyaç yok:- tur. Zarif bir kadın, zengin de olursa bu büyük bir yardımdır. Fakat insan zengin olmadan da iyi giyinebilir. Pahalı giyin: mekten değil, eleganttan bahsediyoruz. Elegant olmak için de pahalı giyinmek lâzım değildir. Hem eleğant olmak dediğim gibi bir şahsiyet meselesidir. Elegans, şahısta mevcud olan bir şeydir; alınan elbiseleri giyebilmek, kendi tipine uygun şeyleri intihab etmek ve onları aksatmadan üs- tünde taşıyabilmek — meselesidir. Birisi gayet ucuz bir elbise giyer, elegant olur. Bir diğeri en pahalı elbiseyi giyer, fakat gülünç olur. Yani para ile elegansın ben- ee hiçbir münasebeti yoktur. — İyi giyinebilmek için bir kadına altı Aylık bir mevsimde asgari kaç para'lâ- — Bir kadın zarif olmak için giyinişi- | zımdır?. nin bütün teferrüatına dikkat etmelidir. Elegans, yalnız bir tarafa itina edilerek temin edilemez. Bütün giyinişinde — bir ahenk olması lâzımdır. — Bir kadın, tam manasile zarif ol- mak için gününün. kaç saatini giyinmeğe hasretmelidir? — Vakti elegansa hasretmek deyince, ben tabil bunu giyeceği elbiseleri, bu elbiseleri yaptıracağı kumaşları ve me- delleri intihab edeceği vakti kasdettiği- nizi anlıyorum. — Evet.. — Bu da şahsi bir şeydir, bazı kadın- lar bir kumaş, bir ayakkabı, bir çanta almak için pek çok düşünürler, gayet müşkülâtla karar verirler. Bu, giyinme- ğe karşı duydukları bir alâkadır. Fakat iyi giyinmek değildir. Hakiki elegant bir kadın kendine yakışan şeyi esasen hem evvelce etüd etmiştir, hem de insi- yakı ile onu sür'atle seçebilir. Zarif ol- mak kendi tipini bilip ona göre giyin- mMektir ve böyle olan bir kadın alışveri- şine gayet kısa bir zaman hasreder. Çün- kü ne İstediğini bilir ve hiç tereddüd et- meden onu satın alır. Peki yalnız giyinmek nın ne kadar zan — Bön çabuk Konservatuvara gi le rahat, rahat gi dan fedakârlık eç kar ve tam bir bir kadı- ci vardır? yinmesini sevmem, zamanlarda bi - nek için uykum- evvel neresine dikkat edersiniz? Ben umumi vaziyetine bakarım. Ço- rabları iyi durmazsa, gergin değilse pek zıddıma gider. Maamafih tyi makyaj da — Altı aylık bir mevsim için iyi giyin- mek istiyen bir kadına asgari iki yüz Hira Jâzımdır. Suat Derviş Topkapıda geniş bir meydan açılacak İstanbul - Landra asfalt — yolunun Lüleburgazla Edirne arasındaki kısmı da ikmal olunmaktadır. Bu yolla İsş - tanbula gelen bir yolcu şehre girer - ken Topkapıda çok çirkin bir manza 'a ile karşılaşmakta ve şehir hakkın - da daha ilk görüşte çok gayri müsaid bir kanaat hasıl ederek bu kanaatin te- siri altında kalmaktadır. Nafia Vekâleti ile İstanbul belediye- si arasında yapılan bir anlaşmaya gö - re burada şehrin şerefile mütenasip bir meydan yapılacaktır. Sur kapısı tarihi gelmemek rakıl, kıymetine halel şartile bir tak gibi ortada bı yanındaki köhne duvarlar, fena manzaralı binalar, evler ve dük- kânlar yı caktır. Bu suretle İstanbula gelen bi cu da evvelâ şılaşmış l kar güzel bir manzara caktı Esasen belediye Topkapıda meydan façılmasını imar plânına da koymuş - tur. Maamafih Nafia Vekâlet be » lediye arasında son günlerde ce: n eden muhaberelere göre, bu meydan i- mar plânınm tatbikatından evvel açıl- mağa. başlıyacaktır.

Bu sayıdan diğer sayfalar: