22 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

22 Ekim 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ğ iı'ıîıöi Karadenizde 12 gün evvel başlıyan fı fırtına dindi : Her yıl kış mevsiminde bu denizde verdiğimiz kurbanların sayısı 300 olarak tahmin ediliyor Karadenizde on iki gün evvel başlı- lgörp bu şekilde münferid veya toplu yan şiddetli fırtına dün kesilmiştir. Bü tolarak boğulanların - sayısı bir senede yükderede bekliyen vapurlar da dün |200 - 300 kadardır. tamamile Karadenize çıkmışlardır. Di- Kızılcahamamda ğer yelkenli ve motör gibi küçük deniz Kızılcahamam (Hususi) — Hava - vasılaları oldukları yerlerden ayrila - lar birdenbire soğumuş, hararet dere- mamaktadır. Çünkü ölü dalgalar de - İcesi sekize düşmüştür. Bu seneye ka - vam etmektedir. dar kazamızda havaların bu kadar er- Hora dönüyor ken soğuduğu görülmemiştir. Serfes körfezindeki kay A cek götüren ve onları emi Afyon (Hususi) — Birkaç gündür | lan gemi kurtarma şir inin Hora va- ]Vagnn yağmurlar yüzünden havalar so puru, körfezde bulunan yelket 'e mo |gumuştur. Yağmur çiltçileri sevindir - törleri dün akşam çekerek İğneada 'ı—;rrısıır t altına a- manına götürmüştür. Hora, Büyükde- Bigada bağlar zurar gördü reye dönmektedir. Biga (Hususi) — Son yağan yağ - İğneada limanında, fırtınadan ka - murlar bağcılara hayli zarar vermiş - çan otuz kadar yelkenli kayık ve mo -| fir- Bağlar henüz bozulmadığı için yağ tör vardır. Bunlar, odun ve kömür yük | mur kütüklerdeki üzümleri çürütmüş- liyerek gelmek için havan: |tür. PK CAN a YaR EeklAmnaklmdirlere y Kütahya (Hususi) — Havalar bir - Bir senede fırtmadan boğulanlar — | gcnbire soğumuş, devamlı. yağmurlar Son fırtınada denizde boğulanla -|başlamıştır. Halk, şimdiden sobalarını rin sayısı yirmi kadar tahmin edilmek- |kurmuş, yakmağa başlamıştır. tedir. Fakat Karadeniz bilhassa — kış Geredede mevsiminde hemen hemen daimi şekil- de fırtınalı geçmektedir. Sahillerde kü |kıllı serinlemiş, sobalar kurulmağa baş çük taka vesair deniz vasıtalarile ha - |lamıştır. Yağmurlar da alıp yatlarını kazananlar her sene yüzler -|bu yağmurlar reneber ve zürrain yü - ce kurban vermektedir. Süxlemîi;ine ünü güldürmüştür, Poliste : Mü leferı'lk 1 Feriköyde bir hırsız yakalandı | — Vozemli inekler tesbit edilecek Evvelki gece Feriköyde gece )n'ı - İstanbul vilâyeti la indeki e yeli sınırları — içindel sından sonra bir takım silâh gesi ineklere tüberkülin aşısı yapılacaktır. pitilmiş ve halk heyecana düşmi ım T |Bu aşı sayesinde veremli ineklerle sağ n düzelme- KS Kütahyada Gerede (Hususi) — Havalar adama- Hâdise şöyle olmuştur: lam inekler tefrik edilmektedir. Hazır- â Evvelki gece Feriköyde Yay mey - ( 1.klara başlanmıştır. İstanbulda mev - lanı caddesinde Kazancı Mehmet Ali- cud beş bin ineğe bu aşı marttan itiba- nin evine iki kişi girerek bir takım eş- | n yapılmağa başlanacaktır. ya çalıp kaçarlarken mahalle bekçisi Üni ğ ÂAli tarafından görülmüşlerdir. Bekçi versitede bir hâdisenin Ali kaçmakta olan hırsızlara durma - tehkikatı devam ediyor larını ihtar etmişse de hırsızlar bu ih- Geçen hafta üniversite — konferans tara aldırış etmemişlerdir. —Mahalle |salonunda inkılâp dersi bittikten sonra bekçisi bunun üzerine silâhımı çekerek |bir talebe kürsüye çıkmış, sınıfta ka - havaya ateş etmiş ve hırsızlardan Üs - |lan talebe namına Ankaraya bir hey'et küdarda oturan Hasanı yakalamış -|EBönderileceğinden bahisle arkadaşla - tır. Hırsızın diğer arkadaşı Arnavüud |rından bunların seyahat masraflarına Halid kaçmıştır. Silâh sesleri üzerine |karşılık almak üzere para toplamak is- heyecana düşen halk biraz sonra hâ - |temiştir. *r_yı öğrenince sükünet bulmuştur. Bunun ı:';lnı E"::İ gün Hukuk Fakültesi lesörlerinden — Ebülulâ, Güıâı..:m ":m eroin |dekan Sıddık Sami, Fazıl ve İktısat Fa sattığı haber alınmış, evinde kaçakçı- kültesi dekanı Ömer Celâlden mürek - lık bürosu memurları tarafından yapı- | FEP inzibat meclisi toplanmış, bu hâdi- lan aramada beş gram mahlut — eroin, .seyle alâkadar görülen talebeleri din - beş tane de kaçak fişek bulunmuş ve | Emiştir. Bugün inzihat meclisi tekrar müsadere edilmiştir. Necati yakalan - toplanacak, konferans salonuna neza - Tıştır, Tet eden memurların ve diğer bazı ta- Bir ay kadar evvel eroincilikten be- |İebenin de malüâmatına müracaat ey - şinci ceza mahkemesine verilen Yedi- İ kulede oturan Koçanun vaziyeti şüp - Tamir edilen camilerde tetkikat heli görülmüş, üzeri aranmca, bir ğgram | — Belediye imar şubesi müdürü Ziya, eroinle bir miktar afyon çıkmış, Koço |mühendis mektebi — profesörlerinden yakalanmıştır. Fikri, İstanbul vakıflar idaresi başmü- Bir amelenin 3 parmağı koptu |dürü Hüsamettin dünden itibaren ye- Üsküdarda Salâhaddin çavuş ma - niden tamir edilen camileri tetkike hallesinde oturan Abidin — Balaban'ın | Paslamışlardır. çalıştığı marangoz fabrikasında sağ e-| Maliye mektep kantinlerinden linin üç parmağını makineye kaptıra - vergi istiyor rak kestirmiş, tedavi için — hastaneye Mekteplerin bir çoğunda bilhassa kaldırılmıştar. — leyli liselerde Kantin teşkilâtı vardır. Bir araba bir tramvaya çarptı Talebelerin buradan alacakları defter, Arabacı İsmailin îd-ıfesıııkkı yük a| kalem, kitap, yiyecek ve içeceklerin - rabası dün Sirkecide Antalya ambarı önünde vatman Tevfik — idaresindeki 646 numaralı tramvay arabasına çarp- mış ve tramvayın iki metrelik kısmını hasara uğratmıştır. Kazaya sebebiyet veren arabacının ehliyeti yoktur. Bir polis kendi tabancasile yaralandı Evvelki gün Necati isminde bir po- bin bazı noksanları tamamlanmakta - dır. Maliye, bu kantiglerden — kazanç vergisi istemektedir. Mektepler kan - tinlerden kazanç vergisi istenmesinin doğru olamıyacağını maarif müdürlü- ğüne bildirmişlerdir ve mâni olunma - sını istemişlerdir. Mesele maarif idaresile defterdarlık u]rumuş Pa lis memuru Beyoğlundan Çağlıyan lo- kantasında çalgı dinlerken birdenbi - re tabancası kazaen yere düşmüştür. Yere düşen silâh sademe ile ateş al - mış ve çıkan kurşun Necatiyi ağırca yaralamıştır. Yaralı Beyoğlu Belediye hastanesine kaldırılmış, tabibi*adil En ver karan hastayi muayene etmiştir. Yi caşıtar' NM MK F * karılmıştır. arasında görüşülmektedir. Gazi köprüsü malzemesi geliyor Gazi köprüsü için kullanılmak üzere Almanyadan getirilen dubaların sayı - sı onu bulmuştur. Köprünün üst kıs - mına ald parmaklık vesaire demir ak - samdan bir kısmı Almanyadan yola çı- “ Türkkuşu ,, filosunun seyahati Filo teşrinisaninin onundan sonra Atina, Bükreş ve Belgrada gidecek Türkkuşu propaganda — filosunun memleket dışına yapacakları seyahat programı hazırlanmıştır. Bu programa göre, seyahate teşrinisaninin onundan sonra başlanacak, dost memleket payi- tahtları olan Atina, Belgrad ve Bükreş ziyaret edilecektir, Bu ziyaretler esnasında paraşütle atlanacak, muhtelif hünerli uçuşlar ya pılacaktır. Hal'de yeni bir mesele Kabzımallar konturatlarının feshini isteyeceklerm iş Kabzımallarla maliye arasında ver- Bi tahakkuku meselesinden çıkan ih - tlâf hâlâ halledilememiştir. — Maliye, kabzıma!ları füccar ve komisyoncu ad- detmekte, binaenaleyh beyanname ver Meğe, defter tutmağa mecbur saymak- la ve vergiyi de gayri safi varidat ü - :!l“lndm tahakkuk ettirmek istemekte- e. Şimdiye kadar defter tutmadıkları 'e beyaname vermedikleri için tarhe - dilen vergiyi yüzde yüz cezs ile tahsil etmek üzere de icraya müracaat etmiş bulunmaktadır. Diğer taraftan kabzımallar da Tica- ret mahkemesine başvurmuşlar, Tica - ret mahkemesi, Ticaret Odasının bun - ların kabzımal mı yoksa tüccar ve ko- misyoncu mu olduklarını — sormuştur. 'Ticaret odasında hazırlanan rapor, oda idare hey'etine verilmiştir. Yakm- da, oda, neticeyi mahkemeye bildire - cektir. Belediye de, bunların tüccar ve ko - misyoncu olmayıp kabzımal oldukları neticesine varmıştır. Kabzımallar, bu yanlışlığın tashih edileceğini, verginin, eskiden — olduğu gibi, tuttukları yazıhanelerin gayri sa- fi varidatının yüzde kırk beşi nisbetin- de tarh ve tahsil edileceğini ümid et - mektedirler. Eğer bu ümidleri tahak - kuk etmezse, artık kabzımallığa devam edemiyeceklerini, ha! müdürlüğü va - sıtasile, belediyeye yaptıkları üç sene - lik konturatların feshini isteyeceklesi - ni söylemektedirler. Mahkemelerde: Hırsızlık niyetile değil arkadaşına hizmet fikrile çalmış Dün hırsızlık süçundan — Rifat is - minde bir genç Beyoğlu cürmü meş - hud müddelumumiliğine teslim edil - miştir., Rifatın suçu Şişlide Mehmed ismin- de birinin dükkânma, açık olan pen - ceresinden girmek suretile, içeride bu- İlunan ceket, pantalon v. &. gibi eşyayı çalmış olmaktır. Suçlu bu eşyayı kol - tuğuna sıkıştırarak, kaçmağa niyet et- tiği sırada, civarda bulunan — askerler tarafından yakalanarak, polise - teslim edilmiştir. Suçlu Rifat müddeimmumi - Hikte verdiği ifadede: — Benim bu meselede bir kabahatim yoktur. Galatada oturan Hakkı ile birlikte Şişlide dolaşıyor - duk. Mevzuubahis dükkânın önüne ge Tince, arkadaşım: — Bana bak Rifat, şu dükkânm sa- bibi kazancı Mehmeddir, kendisine de borcum var. Elbiselerimi aldı zaptetti. Müşkül vaziyette kaldım. Sen, şu el- biseyi içerden alıver dedi. Ben de, ona bir iyilik etmek için atladım içeriye.. iceketle, pantalonu aldım. — Dışarı çı « kınca hırsız diye yakaladılar, demiş « tir, Rifat dün geç vakit, sorgusu yapıl- ması için, Beyoğlu sulh ceza mahkeme- sine sevkedilmiştir. Motosiklet yolcuları tahdid edildi Belediye motosikletlere iki, sepetli molosîk!eileve de üç kişiden fazla adam lııı menetrmsîi Doktorlar ne dıyorlar 2A (Baş tarafı 1 inci sayjada) Faruk Küçüğün «Ben biz tımarhane kaçkımıyım!» röportajının ilânımı gördü- ğümdenberi kafa patlatıp duruyorum: Acaba bu genç gazeteci hakikaten deli mi? Yoksa mütehassısları cidden aldattı mı? Mütehassısları aldattı ise muvazenei ekliyesi yerinde olan bir adam kendine delj süsü verebiliyor demektir. Aldatma- di ise nasıl tımarhaneye girebildi? Çünkü uzaktan uzağa duyduğuma gö- re, ilkönce Tıbbı Adlide dört gün müşa- hedede kaldıktan sonra Bakırköy tımar- hanesine sevkedilmiş. Şu halde (Ben bir tımarhane kaçkınıyım!) muharriri Tıbbı Adliyi de atlatmış oluyor. Oluyar amma, ben bir türlü buna inanmak istemiyo- rum. Öyle ya, akıllı bir adam, kendini nasıl deli diye gösterir? Bu sualin cevabını almak için dün İs- tanbulun sayılı doktorlarından bir ço- Bunun kapısını çaldım. İlkönce Şişli çocuk hastanesi başheki- mai Dr. Ömer Vasfiyi buldum: — Daktor, dedim, akıllı bir adam ken- dine deli süsü vererek mütehassısları al- databilir mi? — Tıbbı Adi! delidir dedi ise delidir.. — Öyle değil doktor, bu çocukcağız tı- Marhaneye gitmeden evvel arkadaşlarına böyle bir şey yapacağını söylemiş! — Vallahi azizim bir şey söyliyeyim mi? Bu zatın böyle bir işi düşünmesi bile bir deliliktir. Akıllı bir adam gazetecilik yapacağım diye bu kadar azaba katlan- mez. * Operatör Mim Kemal sualime şu ce- vabı verdi: — Ruhi hastalıklar mütehassıslarının eline düşerseniz haliniz harabdır. Onlara Bgöre, kendileri başta olduğu halde akıllı kimse yoktur. Herkes az çok delidir. Pa- kat bir şubenin mütehassısını aldatacak kadar deliliği taklid eden hastaya tesa- düf edileceğini zannetmem. Fakat, şunu da hatırdan çıkarmıyalım ki delilik, akıllılık mukayesesi için bir öl- çü yoktur. Bu hususta, bizim gibi normal düşü- nenler ile asabiye mütehassıslarının nok- tai nazarları arasında fark vardır. 0"İ berkese bir kulp takarlar. Bir in: kaşı yukarı mı kalktı, fazla mı söylü! çok mu gazete okuyor? Bunların hepslft| lâtince bir isim uydururlar. Delidir, ©| vam İisanı kullanmıyayım, mnvızed akliyesinde teşevvüşat vardır, damgasttl basarlar. j Maahaza hekim daima aldananiff Çünkü hastalıklar © kadar çok tene' etmiştir ki. * Fahreddin Kerim dedi ki: — Bazı müelliflerce bizzat temâ gdahi cinnettir. Çünkü temarüz edenli çoğu, mitomavi — dediğimiz — yalan! cinnetile malüldürler. Akıl hastalıklaf nn temarüzü oldukça güç işlerdendi Bazan sathi bir hile, mütehassısın göğü” den kaçabilirse de müşahöde tamik ©& Tince mesele meydana çıkar. Esasen bi dan dolayıdır ki tababeti adliyci ruhi de ve tababı keriyede — müşahı çök ehemmiyet verilir ve müşahedeti” neticesini almadan rapor verilmez. ra Kâboratuvar tahlilleri ile elde neticeler, onları kolaylıkla meydana karır. ğ v Cerrahpaşa hastanesinin — başhe! Rüştü: — Azizim, dedi, bu-sualin için benM cevab bekleme, bizim asabiye müteh sı Ahmed Şükrüyü gör.. Bay Ahmed Şükrü cevab vermek 5' medi! — Monşer beni mazur görün... hususta bir şey söyliyemem. Gau;—:—; hiç benim ismime veya resmimo ti ettiniz mi? - Doktorcuğum, ben gazete için ü meyorum. Kendim için soruyorum- : Dedim.ya beni mazur görün, M antiparantez şunu söyliyeyim ki d temarüzünü deli kadar yapan da deli demektir. ati Görüyorsunuz a doktorlarla konuş! da bu hususta beni tenvir etmedi.. Faruk Küçüğün yarından sonra î'”;_ cak yazıları belki bize bu hususta bif kir verecek. O vakit kendisinin ha! ten deli olup olmadığını anlıyabilei * * Uzakşarkta yeni Bir mesele daha! (Baştarafı 1 inci sayfeda) salâhiyetlerini Çinden ulıyoarlar ve fakat Savyetlerin siyasetlerini güdüyorlardı. Bir aralık, her iki tarafın da bu havaliye sokulamamasından iştifade eden g Türkistanlılar burada milli bir hükümet kurdular ve bu hükümetin başına, cihan | şaj harbindenberi oralarda kalmış Türk za- bitlerinden bazılarını getirerek milli bir ordu yapmaya muvaffak oldular. Fakat bu vaziyet çok devam etmedi. O zaman- danberi bu saha Sovyetlerin nüfuzu al- tındadır. İhtimal son zamanlarda yeni bir hareket olmuş ve bu suretle bu şe- hirler Sovyet tayyareleri tarafından bombardıman edilmiştir. İstanbul limanının plânları geldi İstanbul liman ve antrepolarının as- ri şekikde inşası için Londradaki Kip müessesesine sipariş edilen esas plân- | ... lar, dün Londradan Liman Müdürlü - ğüne gelmiştir. Liman İdaresi — esas plânlara aid tefsilâtı İngilizceden Türk çeye tercüme ettirmektedir. Müteakı - ben plân ve tercümeler İktısat Vekâle- tine gönderilecektir. Vekâlet, plâm tasvib ve hükümetçe Bu hafta Şehir üyatrosu Bram kısmı — Tepebaşı Tiyatrosunda 4 Bu akşam ssat 20,30 da Operet kısmı Fransiz. tiyatrosunda Bu akşam saat 20-80 da İNTIKAM MAÇI Komedi 3 Perde Yazan: P. Veber ve A. Heuze SÜMER Sinemasında yı DİTA PARLO - PİERRE BLANCHARD - PİERRE FRESNA Büyük huarbin hakikt bir safhasını tasvir eden ve lamamen | Selânikte çevrilmiş olan MATMAZEL DOKTOR Müessir ve hissi casusluk filminde görünüz. Matmazel Doktor, aslen İstanbullu - Bir. Fransızın Bir Alman casustu- Belçikalı ANNE MARIE LESSER dir. “Ben bir tımarHhane Kaçkınıyım!,, (Baştarafı 1 inci sayfada) aöit yaklaştı. Yazı yazmakta bulunan bir ’. min önündeki kâğıdı kaparak parçaâ dl' ça etti. Zavallı adam, neye uğra' şenç | bilmeden Faruk Küçük: «— Son kim oluyorsun da kar$! şapka ile oturmağn cesaret ediyorsu? diye haykırdı, Fİ' Her şeyi anlamıştım. Zavallı WJ çıldırmıştı. İşte o zaman, ilk defa ©' makinemle çıldıran bir arkadaşım!! ıl' reketlerini tesbit etmek bedbahtli uğradım.» A Bu izahat gösteriyor ki Faruk | KÜ yalnız doktorları değil, gazeteci ar$& Ç larını da aldatmaya muvaffak ol w Bu muvaffakiyeti kazanmak için F’ tiği emek iyi neticeler vermiş mi? M da yarım başlıyacak olan yazılari gösterecektir, / de tasdik edildikten sonra inşanla ,’ı» çilecektir. Liman, Karaköyden Fi M; lya ve Eminönünden Saraybu! kadar uzayacağından bu s:ıh.-ılır;:, hassa karşı tarafta bazı bınahw Jâk edilecektir. Liman ve ant! “Jı inşaatı iki seneye kadar bitiril | BİR BALO HATI TUĞRİ Dİ TEK N Bi -.ılv A'ı'RO*'lı ve Pazar mi HAMLF YARIN lalebö

Bu sayıdan diğer sayfalar: