22 Ekim 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 4

Kalan görüntüleme: 0

Saatlik sayfa görüntüleme limitine ulaştınız. Daha yüksek sayfa görüntüleme limiti ve diğer özellikler için abone olun!

Aboneler yüksek görüntüleme limiti, sayfa indirme ve diğer özel özelliklerden yararlanır.

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 AT " Kez A U SEHıR yT Ki — ion roirı HABERLER. Karadenizde 12 gün evvel başlıyan fı rtına dindi Her yıl kış mevsiminde bu denizde verdiğimiz | olarak tahmin ediliyor — kurbanların sayısı 300 Karadenizde on iki gün evvel başlı- yan şiddetli fırtma dün kesilmiştir. Bü yükderede bekliyen vapurlar da dün tamamile Karadenize çıkmışlardır. Di- ğer yelkenli ve motör gibi küçük deniz vasıtaları oldukları yerlerden ayrıla - mamaktadır. Çünkü ölü dalgalar de - vam etmektedir. Hora dönüyar Serfes körfezindeki kayıklara yiye - cek götüren ve onları emniyet altına a- lan gemi kurtarma şirketinin Hora va- puru, körfezde bulunan yelkenli ve mo törleri dün akşam çekerek İğneada 1i- manına götürmüştür. Hora, Büyükde- reye dönmektedir. İğneada limanında, fırtınadan ka - çan otuz kadar yelkenli kayık ve mo - tör vardır. Bunlar, odun ve kömür yük liyerek gelmek için havanın düzelme- sini beklemektedirler, Bir senede fırtınadan boğulanlar Son fırtınada denizde boğulanla - rın sayısı yirmi kadar tahmin edilmek- tedir. Fakât Karadeniz bilhassa kış mevsiminde hemen hemen daimi şekil- de fırtınalı geçmektedir. Sahillerde kü çük taka vesair deniz vasıtalarile ha - yatlarını kazananlar her sene yüzler - ce kurban vermektedir. Söylendiğine Poliste : K Feriköyde bir hırsız yakalandı Evvelki gece Feriköyde gece yarı - gından sonra bir takım silâh sesleri i - jitilmiş ve halk heyecana düşmüştür. Hâdise şöyle olmuştur: Evvelki gece Feriköyde Yay mey - danı caddesinde Kazancı Mehmet Ali- nin evine iki kişi girerek bir takım eş- ya çalıp kaçarlarken mahalle bekçisi Ali tarafından görülmüşlerdir. Bekçi Ali kaçmakta olan hırsızlara durma - larını ihtar etmişse de hırsızlar bu ih- tara aldırış etmemişlerdir. — Mahalle bekçisi bunun üzerine silâhını çekerek havaya ateş etmiş ve hırsızlardan Üs - küdarda oturan Hasanı yakalamış - tır. Hırsızın diğer arkadaşı -Arnavuüd Halid kaçmıştır. Silâh sesleri üzerine heyecana düşen halk biraz sonra hâ - *eyı öğrenince sükünet bulmuştur. İki eroinci yakalandı Galatada oturan — Necatinin eroin sattığı haber alınmış, evinde kaçakçı- lık bürosu memurları tarafından yapı- lan aramada beş gram mahlut eröin, beş tane de kaçak fişek bulunmuş ve müsadere edilmiştir. Necati yakalan - mıştır. Bir ay kadar evvel eroincilikten be- şinci ceza mahkemesine verilen Yedi- kulede oturan Koçanun vaziyeti şüp - heli görülmüş, üzeri aranınca, bir ğram eroinle bir miktar afyon çıkmış, Koça yakalanmıştır. Bir amelenin 3 parmağı koptu Üsküdarda Salâhaddin çavuş ma - hallesinde oturan Abidin Balaban'ın çalıştığı marangoz fabrikasında sağ e- hnğnkuç parmağını makineye kaptıra - rak kestirmiş, tedavi için — hastaneye kaldırılmıştır. Bir araba bir tramvaya çarptı Arabaci İsmailin idaresindeki yük a rabası dün Sirkecide Antalya ambarı önünde vatman Tevfik — idaresindeki 646 numaralı tramvay arabasıma çarp- mış ve tramvayın iki metrelik kısmını hasara uğratmıştır. Kazaya sebebiyet veren arabacının ehliyeti yoktur. Bir polis kendi tabancasile yaralandı Evvelki gün Necati isminde bir po- lis memuru Beyoğlundan Çağlıyan lo- | kantasında çalgı dinlerken birdenbi - Te tabancası kazaen yere düşmüştür. Yere düşen silâh sademe ile ateş al - mış ve çıkan kurşun Necatiyi ağırca yaralamıştır. Yaralı Beyoğlu Belediye hastanesine kaldırılmış, tabibisadil En | ver karan. hamyı muayene eMştır. Kakii < / * göre bu şekilde münferid veya toplu olarak boğulanların - sayısı bir senede 200 - 300 kadardır. Kızılcahamamda Kızıleahamam (Hususi) — Hava - lar birdenbire soğumuş, hararet dere- cesi sekize düşmüştür. Bu seneye ka - dar kazamızda havaların bu kadar er- ken soğuduğu görülmemiştir. Afyonda ğumuştur. Yağmur çiftçileri sevindir - miştir. Bigada bağlar zarar gördü Biğa (Hususi) — Soön yağan yağ - murlar bağcılara hayli zarar vermiş - tir. Bağlar henüz bozulmadığı için yağ mur kütüklerdeki üzümleri çürütmüş- Kütahyada Kütahya (Hususi) — Havalar bir - denbire soğumuş, devamlı yağmurlar başlamıştır. Halk, şimdiden sobalarını kurmuş, yakmağa başlamıştır. Geredede Gerede (Hususi) — Havalar adama- kıllı serinlemiş, sobalar kurulmağa baş lamıştır. Yağmurlar da alıp yürümüş, bu yağmurlar rencber ve zürrain yü - zünü güldürmüştür. Mü teferrikı Veremli inekler tesbit edilecek İstanbul vilâyeti sınırları içindeki ineklere tüberkülin aşısı yapılacaktır. Bu aşı sayesinde veremli ineklerle sağ lam inekler tefrik edilmektedir. Hazır- lıklara başlanmıştır. İstanbulda mev - cud beş bin ineğe bu aşı marttan itiba- ren yapılmağa başlanacaktır. Üniversitede bir hâdisenin tahkikatı devam ediyor Geçen hafta üniversite — konferans salonunda inkılâp dersi bittikten sonra bir talebe kürsüye çıkmış, sınıfta ka - lan talebe namına Ankaraya bir hey'et gönderileceğinden bahisle arkadaşla - rından bunların seyahat masraflarına karşılık olmak üzere para toplamak is- temiştir. Bunun üzerine, evvelki gün Hukuk Fakültesi profesörlerinden — Ebülulâ, dekan Sıddık Sami, Fazıl ve İktısat Fa kültesi dekanı Ömer Celâlden mürek - kep inzibat meclisi toplanmış, bu hâdi- ,.seyle alâkadar görülen talebeleri din - lemiştir. Bugün inzibat meeclisi tekrar toplanacak, konferans salonuna neza - ret eden memurların ve diğer bazı ta- lebenin de malümatına müracaat ey - liyecektir. Tamir edilen camilerde tetkikat Belediye imar şubesi müdürü Ziya, mühendis mektebi — profesörlerinden Fikri, İstanbul vakıflar idaresi başmü- dürü Hüsamettin dünden itibaren ye- mden famir edilen camileri —tetkike başlamışlardır Maliye mektep kantinlerinden vergi istiyor Mekteplerin bir çoğunda bilhassa leyli Hselerde Kantin teşkilâtı vardır. Talebelerin buradan alacakları defter, kalem, kitap, yiyecek ve içeceklerin - den elde edilen kâr ile fakir çocukla - irın ihtiyaçları giderilmekte ve mekte- |bin bazı noksanları tamamlanmakta - dır. Maliye, bu kantinlerden — kazanç vergisi istemektedir. Mektepler kan - tinlerden kazanç vergisi istenmesinin doğru olamıyacağını maarif müdürlü- güne bildirmişlerdir ve mâni olunma - sını istemişlerdir. Mesele maarif idaresile defterdarlık arasında görüşülmektedir. Gazi köprüsü malzemesi geliyor Gazi köprüsü için kullanılmak üzere Almanyadan getirilen dubaların sayı - sı onu bulmuştur. Köprünün üst kıs -| —mına aid parmaklık vesaire demir ak - samdan bir kısmı Almanyadan yola ç- ! Afyon (Hususi) — Birkaç gündür | yağan yağmurlar yüzünden havalar so | edileceğini, verginin, eskiden | tedilmiştir. Suçlu Rifat müddeiumumi - lkarılmış*:ır i t SAk kkuşu 5 filosunun seyahati Filo teşrinisaninin onundan sonra Atina, Bükreş ve Belgrada gidecek Türkkuşu propaganda — filosunun memleket dışına yapacakları seyahat programı hazırlanmıştır. Bu programa göre, seyahate teşrinisaninin onundan sonra başlanacak, dost memleket payi- tahtları olan Atina, Belgrad ve Bükreş ziyaret edilecektir. Bu ziyaretler esnasında — paraşütle atlanacak, muhtelif hünerli uçuşlar ya pılacaktır. Hal'de yeni bir mesele Kabzımallar konturatlarının feshini isteyeceklerm iş Kabzımallarla maliye arasında ver- gi tahakkuku meselesinden çıkan ih - tilâf hâlâ halledilememiştir. Maliye, kabzımalları tüccar ve komisyoncu ad- detmekte, binaenaleyh beyanname ver meğe, defter tutmağa mecbur saymak- ta ve vergiyi de gayri safi varidat ü - /zerinden tahakkuk ettirmek istemekte- dir. Şimdiye kadar defter tutmadıkları ve beyaname vermedikleri için tarhe - dilen vergiyi yüzde yüz ceza ile tahsil etmek üzere de icraya müracaat etmiş bulunmaktadır. Diğer taraftan kabzımallar da Tica- Tet mahkemesine başvurmuşlar, Tica - ret mahkemesi, Ticaret Odasının bun - ların kabzımal mı yoksa tüccar ve ko- misyoncu mu olduklarımı — sormuştur. Ticaret odasında hazırlanan rapor, oda idare hey'etine verilmiştir. Yakın- da, oda, neticeyi mahkemeye bildire - cektir. Belediye de, bunların tüccar ve ko - misyoncu olmayıp kabzımal oldukları neticesine varmıştır. Kabzımallar, bu yanlışlığın tashih olduğu gibi, tuttukları yazıhanelerin gayri sa- fi varidatmın yüzde kırk beşi nisbetin- de tarh ve tahsil edileceğini ümid et - mektedirler. Eğer bu ümidleri tahak - kuk etmezse, artık kabzımallığa devam edemiyeceklerini, hal müdürlüğü va - sıtasile, belediyeye yaptıkları üç sene - lik konturatların feshini isteyecekleri - ni söylemektedirler. Mahkemelerde: Hırsızlık niyetile değil /arkadaşına hizmet fikrile çalmış Dün hırsızlık suçundan Rifat is - minde bir genç Beyoğlu cürmü meş - hud müddeiumumiliğine teslim edil - miştir. Rifatın suçu Şişlide Mehmed ismin- de birinin dükkânına, açık olan pen - ceresinden girmek suretile, içeride bu- Junan ceket, pantalon v. s. gibi eşyayı çalmış olmaktır. Suçlu bü eşyayı kol - tuğuna sıkıştırarak, kaçmağa niyet et- tiği sırada, civarda bulunan askerler tarafından yakalanarak, polise teslim likte verdiği ifadede: — Benim bu meselede bir kabahatim yoktur. Galatada oturan — arkadaşım Hakkı ile birlikte Şişlide dolaşıyar - duk. Mevzuubahis dükkânın önüne ge lince, arkadaşım: , — Bana bak Rifat, şu dükkânın sa- İhibi kazancı Mehmeddir, kendisine de borcum var. Elbiselerimi aldı zaptetti. Müşkül vaziyette kaldım. Sen, şu el- biseyi içerden alrver dedi. Ben de, ona bir iyilik etmek için atladım içeriye.. ceketle, pantalonu aldım. Dışarı çı -| kınca hırsız diye yakaladılar, demiş - tir. Rifat dün geç vakit, sorgusu yapıl- ması için, Beyağlu sulh ceza mahkeme- sine sevkedilmiştir. Motosiklet yolcuları tahdid edildi Belediye motosikletlere iki, sepetli motosikletlere de üç kişiden fazla adam binmesini menetmistir, “Döktorlar n& dıyorlar 21 (Baş tarafı 1 inci sayfada) Faruk Küçüğün «Ben bir tımarhane kaçkımıyım!» röpartajının ilânını gördü- gümdenberi kafa patlatıp duruyorum: Acaba bu genç gazeteci hakikaten deli mi? Yoksa mütehassısları cidden aldattı mı? Mütehassısları aldattı ise mmuvazenei akliyesi yerinde olan bir adam kendine deli süsü verehiliyor demektir. Aldatma- dı ise nasıl tımarhaneye girebildi? Çünkü uzaktan uzağa duyduğuma gö- re, ilkönce Tıbbı Adlide dört gün müşa- hedede kaldıktan sonra Bakırköy tımar- hanesine sevkedilmiş. Şu halde (Ben bir (fımarhane kaçkınıyım!) muharriri Tıbbı Adcliyi de atlatmış oluyor. Oluyor amma, ben bir türlü buna inanmak istemiyo- rum. Öyle ya, akıllı bir adam, kendini nasıl deli diye gösterir? Bu sualin cevabını almak için dün İs- tanbulun sayılı doktorlarından bir ço- ğunun kapısını çaldım, İlkönce Şişli çocuk hastanesi başheki- mi Dr. Ömer Vasfiyi buldum: — Doktor, dedim, akıllı bir adam ken- dine deli süsü vererek mütehassısları al- databilir mi? — Tıbbı Adli delidir dedi ise delidir.. — Öyle değil doktor, bu çocukcağız tı- marhaneye gitmeden evvel arkadaşlarına böyle bir şey yapacağını söylemiş! — Vallahi azizim bir şey söyliyeyim mi? Bu zatın böyle bir işi düşünmesi bile bir deliliktir. Akıllı bir adam gazetecilik yapacağım diye bu kadar azaba katlan- mMez. * Operatör Mim Kemal sualime şu ce- vabı verdi: — Ruhi hastalıklar mütehassıslarının |eline düşerseniz haliniz harabdır. Onlara göre, kendileri başta olduğu halde akıllı kimmse yoktur. Herkes az çok delidir. Fa- kat bir şubenin mütehassısını aldatacak düf edileceğini zannetmem. Fakat, şunu da hatırdan çıkarmıyalım ki delilik, akıllılık mukayesesi için bir öl- çü yoktur. Bu hususta, bizim gibi normal düşü- nenler ile asabiye mütehassıslarının nok- Uzakşarkta yeni Bir mesele daha! (Baştarafı 1 inci sayfada) salâhiyetlerini Çinden alıyorlar ve fakat Sovyetlerin #siyasetlerini güdüyorlardı. Bir aralık, her iki tarafın da bu havaliye sokulamamasından istifade eden genç Türkistanlılar burada milli bir hükümet kurdular ve bu. hükümetin başına, cihan harbindenberi oralarda kalmış Türk za- bitlerinden bazılarını getirerek milli bir ordu yapmaya muvaffak oldular. Fakat bü vaziyet çok devam etmedi. O zaman- danberi bu saha Sovyetlerin nüfuzu al- tımdadır. İhtimal son zamanlarda yeni bir hareket olmuş ve bu suretle bu şe- hirler Sovyet tayyareleri tarafından bombardıman edilmiştir. İstanbul limanının plânları geldi İstanbul liman ve antrepolarının as- ri şekilde inşası için Londradaki Kip müessesesine sipariş edilen esas plân- lar, dün Londradan Liman Müdürlü - ğüne gelmiştir. Liman İdaresi — esas plânlara aid tafsilâtı İngilizceden Türk çeye tercüme ettirmektedir. Müteakı - ben plân ve tercümeler İktısat Vekâle- tine gönderilecektir. Vekâlet, plânı tasvib ve hükümetçe Şehir tiyatrosu Bram kısmı Tepebaşı Tiyatrosunda M || Bu akşam sazat 20,30 da slzı ÖYLE GEL YORSA 3 Perde Yazan: L. Pirandella Operet kısmı Fransız tiyatrosunda Bu akşam saat 20Ü-30 da İNTIKAM MAÇI Komedi 3 Perde Yazan: P. Veber ve A. Heuze kadar deliliği taklid eden hastaya tesa-| Bu hafta SÜMER Sinemasında Y" DİTA PARLO - PİERRE BLANCHARD - PİERRE FRESNA : Büyük harbin hakiki bir safhasını tasvir eden ve tamamen Selânikte çevrilmiş olan MATMAZEL DOKTOR Müessir ve hisst casusluk filminde görünüz. Matmazel Doktor, aslen İstanbullu - Blr. Fransızın zevt Bir Alman casusu - Balçikalı ANNE MARIE LESSER dir. tai nazarları arasında fark vardır. 0TIM herkese bir kulp takarlar. Bir in kaşı yukarı mı kalktı, fazla mı söylüye çok mu gazete okuyor? Bunların he lâtince bir isim uydururlar. Delidir, Şi vam lisanı kullanmıyayım, ıı'rm.faızeıı akliyesinde teşevvüşat vardır, damga basarlar: Maahaza hekim daima aldana!:!l1ııı Çünkü hastalıklar ö kadar çok tenewl etmiştir ki. : * Fahreddin Kerim dedi ki: — Bazı müelliflerce bizzat temafu dahi cinnettir. Çünkü temarüz edenlefil çoğu, mitomavi — dediğimiz yalandıj cinnetile malüldürler. Akıl hastalıkllrgr nın temarüzü oldukça güç işlerdent ci Bazan sathi bir hile, mütehassısın g01 den kaçabilirse de müşahede tamik 9& lince mesele meydana çıkar. Esasen b“w dan dolayıdır ki tababeti adliyei ruhifg de ve tababeti askeriyede müşahedt” çök ehemmiyet verilir ve müşahedet” neticesini almadan rapar verilmez. ra lâboratuvar tahlilleri ile elde edil neticeler, onları kolaylıkla meydana karır. Kirl Cerrahpaşa hastanesinin — başhe Rüştü: — AÂzizim, dedi, bu-sualin için beîldğ cevab bekleme, bizim asabiye müteh& sı Âhmed Şükrüyü gör.. Bay Ahmed Şükrü cevab vermek ist medi! — Monşer beni mazur görün... Ben hususta bir şey söyliyemem. Gazetelefd' hiç benim ismime veya resmime t ettiniz mi? — Doktorcuğum, ben gazete için söf” muyorum. Kendim için soruyorum.-. ni | — Dedim ya beni mazur görün, yal antiparantez şunu söyliyeyim ki delğâ temarüzünü deli kadar yapan da bi deli demektir. üf Görüyorsunuz a doktorlarla konuş da bu hususta beni tenvir etmedi.. y Faruk Küçüğün yarından sonra $ F' cak yazıları belki bize bu hususta bi kir verecek. O vakit kendisinin ha ten deli olup olmadığını anlıyabile * * * “Ben bir tımarli'ane Kaçkınıyım!,, (Baştarafı 1 inci sayfada) yaklaştı. Yazı yazmakta bulunan bir mın önündeki kâğıdı kaparak parçâ dl# ça etti. Zavallı adam, neye uğra bilmeden Faruk Küçük: n!, «— Sen kim oluyorsun da kar$ at? şapka ile oturmağa cesaret ediyors diye haykırdı. vb Her şeyi anlamıştım. Zavallı F::J' çıldırmıştı. İşte o zaman, ilk defa ol makinemle çıldıran bir arkadaşım! ıh?“. reketlerini tesbit etmek bedbah uğradım.» . Bu izahat gösteriyor ki Faruk Kü#w yalnız doktorları değil, gazeteci ar '15'& larını da aldatmaya muvaffak olm Bu muvaffakiyeti kazanmak için B“" tiği emek iyi neticeler vermiş mi? dâa yarın başlıyacak olan yazıla" gösterecektir. _./ de tasdik edildikten sonra inşaatâ gg çilecektir. Liman, Karaköyden FiBNŞ hya ve Eminönünden Sarayb“rnbiy kadar uzayacağından bu sahalardâ Ho hassa karşı tarafta bazı binalar iS tafl lâk edilecektir. Liman ve antrepow (inşaatı iki seneye kadar bitirilec€ aa di 3 Büyük müellif BİR BALO HATİM . ERTUĞRUL SADİ T#'sg TİYATRO AKSARAYD Bu gece saât ve Pazar matill

Bu sayıdan diğer sayfalar: