4 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

4 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Biz ancak kendimize Güveniriz Yazan: Muhittin Birgen (Baştarafı 1 inci sayfada) Gene çocukluğumdanberi dalma işitti- Bim bir kelime vardı «Ortalik». «Orta- lıkta ne var, ne yok?>, «Ortalık ne âlem- de?» diye «Ortalıktan» bahsetmeğe Mhş— dık mı, dünyanın bütün meselelerini gö- zümüzün önünden geçirir ve bir çokları- mı, oturduğumuz yerde, halledip işin içinden çıkarız. Her zaman halledebilsek, ne âlâ, iakat, ekseriya — hallctmeğ muvaffak olamıyarak evvelâ fikir teali- gine, sonra münakaşaya ve nihayet, ba ya kadar gideriz. «Orta - hk» n di 1 hallet çin kahvede karşı karçıya geçip sohbet eden ne kadar insan vardır ki nihayet, birbirlerile kav- ga edip y yüzı hattâ, kavgaları acı bir dil kalmayıp yumruk yumruğa bile gelmiş- lerdir! zan da, ka' aS * Ortalık! Bu kelimenin içinde en ince gdahili meselelerden karışık dünya davalarına kadar her şey vardır. «Orta- hk> diye tutturduğumuz zaman, daldan dala geçerek, memleketler ve hududlar aşarak, gâh harbden ve gâh sulhtan bah- sederek dolaşmadığınız köşe ve bucak kalmaz. Bu sohbetler ve bu münakaşalar ara - sında — ekseriya — dikl ederim ki biz, <ortalık» denildiği evvelâ kendi memleketimizi ve ondan sonra da dünyanın ortasındaki vaziyetimizi anla- rız, Dünyanın sortasında» zarnan mesi den ba mun hatıraları & intıiba şudur ki, i dalma büyük .ha » altında mütalca- Türkiyeyi gâh şu büyük kuvvetle, gâh bununla bir- leştirmek, gâh şa devletin, gâh bunun dostluğ bahsetmek bizde eski bir Adettir. Şimdi otuz senelik bir hikâye ol- muş bulunan meşrutiyetin ilk günlerini hatırlı n bu sözlerimin doğ- SON POSTA Resimli Makâie z ÜSTÜNE DE ÇIKARABİLIR., DİBİNE GÖTÜREBİLİR herhangi bir harekette başlangıç fenaya ediyorsa sakınımız, çünkü âdet hükmüne girebilir. Âdet iyi olduğu takdirde faydalıdır, fena olduğu takdirde ins: ölümüne kadar sürüp gidecek bir zincir teşkil eder. Birin- cisi İnsafır suyun yüzüne çıkaracak bir mantar, Ikincisi ba- tıtacak bir taştır. ——— temayül sini terketmek k lü geçilemez. <——z —a —a — İtiyadın iyisi de k içindir ki ittiyad hük rekete teşebbüs etmeden önce bunun iyi olup olmadığını tetkik etmeliyiz, ha —— lde edilebilir, fenası da. Fakat iyi- fenasından kurtulmak güçtür, bunun ü alabilecek olan herhangi bir ha- ayatın teerübe berzahlarından başka tür- SÖZ ARASINDA Klâsik balet Yeniden moda oldu uluğ y tasdik ederler: zamanlar, Türkiyede hep harici kuv- vetlerin tesirleri altında bulunan bir fa- kım fikir temayülleri ve hattâ fikir #üm- teleri vardı. Bunların adlarına İngiliz si- yaseti derlerdi; bir kısım insanlar buna, diğer bir kısım da ötekine taraftar olur- lar ve bunlar arasındaki münakaşa o ka- ileriye giderdi ki bazan millet içinde kütlevi kavgalara ve hattâ mücadele - lere şahid olurduk. 31 mart hâdisesinin içinde, Hürriyet ve İulâf, Ahrar ve Ha- Tâ vukuatı gibi vukuatta hep bu ha- rici siyasetin saçtığı dahili tefrikaların tesirleri vardır. * Dünya vukuatına o zZamanlar bu tarz- da bakılmış olması biraz da tabil olsa ge- Yektir. Çünkü benim çocukluk hatıraları- mın uzanıp gittiği devirdeki imparator- luk, temelsiz bir bina halinde kalmıştı. Türk olduğunu unuttuğu için Türke da- yanmıya bir' türlü cesaret edemiyen ve hattâ onun kuvvetine hiç inanmıyan bir hanedan, sözde hâkim olduğu hududla - rın içinde dayanacak hiç bir ömel bula - maz ve bunun için de o hanedan etra - fında toplanmış olan münevverler züm- resi ve yahut bu zümrenin tesiri a da bulunan kütle, dalma ortalıkta ken - disine istiratgâh vazifesini görecek bir harict kuvvet arardı. İngiliz; Alman, ya- hut Rus siyaseti taraftarlığı da ve Bu giyasetler etrafındaki münakaşalar da hep bundan doğardı. Halbuki, o imparatorluk, hariçte da - yanacak bir kuvvet bulamadığı ve Türk milletine itimat edip taç ve tahtını enun göğsündeki dostluğa ve kolundaki kuv - vete emanet etmeği düşünecek kadar a- Tlık ve sesaret gösteremediği için yı- ıilap gitt. Bunun yerine, o imparatorluk içinden sıyrılıp çıkan Türk milleti geldi. (Devamı 4 üncü sayfada) İlâçlar ve fiatları Eczacılar birliği ileri sürülen nok- tai nazara cevab veriyor: Mühterem gazetenizin — 1/11/1037 — tarihli | Hüshasınm ikinci sayfasının birinet sütu- nunda (Hergün) bendinde cezacılık ve İlâç fatları başlığı altında (Muhittin Birgen) imzasile intişar eden yazıya Birliğimizce ha- gırlanan Aşağıdaki cevabın ayni sütunda neş- rinl saygılarımızla dileriz. Halkın sıthati ve umumun menfaatleri (Devamı 11 inci sayfada) tur ve büyük rağbet kazanmağa baş- lamıştır. Yukarıdaki resimde Orta Av.| (j rupanın en büyük Balerini ünvanını kazanan ve aslen Çekoslovak olan Ni - kolsko'yu dans ederken görüyorsu - nuz. —- « Bir insan hayatında ne yer, ne içer? Nevyorklu bir doktor, İstatistikleri esas tutarak bir insanın hayatında ne mikdar yiyecek ve içecek sarfettiğini haber vermektedir. Bu doktora göre iyi bir iklimde ya- şıyan ve 70 yaşına varan bir adamın vasati suretle midesine indirdiği şeyle- rin listesi şudur; 12.500 kilo etmek, 12.00ğ tane yu- murta, 15 ton et ve yağ, 5 ton balık, 15.000 kilo tes, 7.5000 kilo sebze, 7,500 kilo meyva ve 25.000 litre muh- telif cins içki imiş. İnsanın hayatı müddetince €n çok istihlâk ettiği şey havadan ibaret bu. lunurmüş. Bereket versin hava para ile satın alınmadığından herkes bol bol bu- nu bulmaktadır. HERGÜN BİR FIKRA | Abraham paşa gibi Âyan âzasından Abraham Paşa bir gün köşkünün kapısından geçen bir leblebiciyi çağırmış. Yüz dirhem Teb- lebi almaş. Cebinden bir sarı lira çıka- rıp leblebiciye vermiş, leblebici lira- ya bakmış: — Üstü yok ki vereyim! Demiş, Abraham Paşa: — AT öyleyse üstü de senin olsun! Diyerek lirayı leblebiciye bırakmış. Leblebici paşaya bakmış: — Liranın üzerini alıyorum amma, demiş, bir daha böyle şeyler yapma, esnaf arasında bir söz vardır; böyle senin gibi yapanlara: <Abraham Paşa gibi ne halt ettiğini bilmez> derler. ——— ——— —— ——— * Yeni usulde bir fare Kapanı icat edildi Amerikada Los Angelos'lu bir a - dam, «mükemmel» bir fare kapanı i - cat ettiğini ilân etmiştir. Bu kapan şu şekilde işlemektedir: Evde bir fare deliğine benzer bir de dan içeriye da - lan fare, keskin bir peynir — kokusile karşılaşır, Bu koku, peynir esansından ileri gelmektedir. Fare içeriye girdi mi, Üzerine ışık vuran bir ayna görür. Ay. nada kendi şka fare sana- rak ilerler, baştanbaşa ayna ile dö şenmiş bir meye varır. Ve kapan ır da, diğer fareler ayni Bir Macar romancısının garip tabiatları Bir Macar asilzadesinin oğlu ve ay- ni zamanda meşhur orkestra şefi Von 'elingartner'in yeğeni olan Tomancı, senaryo muharriri, seyyah ve ilmi sim- ya mütehassısı Louis de Wohl, yeni ya zacağı bir romana hazırlanacı da, ramanın icab den malzemi min maksadile tebdili kıyafet eder ve' gidecej Bir keresinde bir körün Iht nı anlamak için 24 saat gözlerini sıkı yere gider, sıkı bağlatarak, şehri dolaşmış. Kahire- dede Fellâh kılığına girerek istedikle - rini öğrenmiştir. Boğa yılanına Verilen ziyafet Londra hayvanat bahçesinin Ağa - memnun isimli bir boğa yılanı vardır. Bu yılan, harikulâde kuvyvetli ıslığı ve kuvvetile meşhurdur. Geçenlerde saat üçde kendisine bir keçi ziyafeti çeki - leceği gazetecilere - haber verilmiş. O gün sabahtan akşama kadar aç bırakı- lan yılan, üçe doğru müthi çıkmış, keçi beklerken önüne bir ör - dek atmışlar, Yukarıdaki resimde yılanın kendisi bir lokma olan ördeğe saldı- Nevyorkta büyük bir elmas kaçakçı şebekesi ortaya çıkarıldı Nevyorkta elmas kaçaktı! ile meş- gul olan 55 kişilik bir çete yakalanmış- tır, Bu çetenin, şimdiye kadar kaçırdı. ğı elmasların mecmuu kıymeti 13 mil- yen dolardan fazla bir yeküna baliğ ol- maktadır. Yakalananlardan 22 si Nev- york - tüccarlarındandır. 33 ü de kıy- metli taşlar kaçakcılarını takib eden teşkilâtın memurlarından olup yedi ge- ları- |nedenberi kaçakcılık çetesine dahil bu- Müddet lunmakta imişler” Kaçakçılar içinde birçok kadınlar, bilhassa hizmetçiler, ötel garsonları ile bir de muallim bu - lunmakladır. .— İSTER İNAN, «Kızılceahamam» da oturan arkadaşımız anlattı: — Değirmenönü bekçisi Kadir Hüseyin kaza merkezine gidiyordu, yol uzuncadır, bir müddet sonra yoruldu. Din- lenmek için oturdu, uykusu da gelmişti, biraz kestirmek istedi, bu havalide dağ faresi çoktur, bekçinin dağarcığın- dan ekmek peynir kokusu alan hayvanlar yaklaştılar, fakat dağarcığa sarılmadan evvel bekçinin kulağını kemirmiye | İSTER hâdiseyi duyanlar İNAN, İSTER reşini öldürmek için kurşun &: — İSTER İNANMA! koyuldular, Bekçi can havlile uyandı, mavzeri yanındaydı. Derhal ateş ederek h. kurşunlar devlet malı kurşunlardır ve kendisi bunları taz- anları öldürdü. Bekçinin sarfettiği mân etmek istememektedir. Halbuki diğer taraftan tarla fa- fına ihtiyaç olup olmadığı arasında münakaşa mevzuu almakladır. İNANMA! ş surette a-| " eeei M n citeşrin * 2 Sözün Kısası adyolar usunca İsmet Hulüsl kşamdı. Evimde idim. Badit” A hu evlerde, radyolar açılımif İHepsi birden, fakat ayrı ayrı makamlâ” dan ses veriyorlardı. Kafam şişti: — Ne fena, dedim.. j Allahtan keşki Daşka bir şey İSt€” seydim. O anda radyo merkezi mi b? zuldu, ne oldu b ı, bütün radyi rın birden sesleri kesildi. Bir dakikâ A ti, geçmedi., Bitişik evden ince bir kâ sesi duyuldu: — Sen zaten öylesin.. Bir etkek sesi biraz yüksek perdill cevab verdi: — Sen ağzını topla! Kadın da sesini yükseltti: vi — Ağzımı mı toplıyayım, ben sanâ " ağız toplatırım ki, söylediğine, söyliY* ceğine pişman olursun! â Onün yanındaki evde bir çocuk sğ lamıya başladı, hem ağlıyor; hem dE — İsterim de isterimb Diye bar bar bağırıyordu. Bir erkek, (her halde babası olactl” hiddetli hiddetli söylendi: ğ — Şimdi yanına gelirsem ağzını Y'". rım. Pis yumurcak, seni dinliyocek Biliz ya! Bir kadın (o da her halde annesi cak) söze karıştı: d — Çocuğa terbiye vermesini bilme sin, sonra da bar bar bağırırsın.. Ğ Bu söz erkeğin izzeti nefsine Gokül muştu. — Terbiye vermesini ben bilirim ': ma, sen bümezsin.. Senin terbiyen V mı ki?.. Kadın çok kızmıştı; e — Benim terbiyem var mı, yok mı;_“ nu senin gibiler anlıyanaz, dağdan Btİ herif, gi Kafşiki evden çalal bir sös geliyordü 121 Pira, para, para...: Nereden bul$' Kai Bım; bunu sormak yok. Hanıma m*':l, hanıma clbise, hanıma şapka.: Şu beliğ halime baksana, İnsan içine çıkmıya "ııo tanıyorum. Üç senedir sırttma bir POŞ yaptıramadım. — Adam ol da yaptır. e — Ben adamım amma senin gibiler dam kadrini bilmezler, sokak şırfıDliSi — Şırfıntı sensin. — Sensin — Yangın var yetişin, bu adam benl boğuyor, öldürüyor... SA Sokakta arasıra rastladığım, saçı Ü” vi yakası yağlı şa eresine OUU Katiyesiz, vezinsiz şiirini âvâzı büler? ', okuyordu. Derken kapı bitişik 8’-':,, komşum sıtma görmemiş sesile bif ” attı: Ağlamalar, küfi m, sırtta kırılan si çi ge r, tokat F“"mdp rın takırtılark a hyan camların şangırtıları birbirin? — Ne fena, dedim! Allahtan keşki başka bir şey İS' dim.. O anda bozulan merkez Y gesef ” eni irğenbilt mem.,. Birdei yeki mi yapıldı, ne oldu bil: bütü i ütün radyol, sesleri yükseli sesler duyulmaz oldü. Rahat bir n€ dim: K — ÖOh ne iyi! dedim. İsmet H'“'[ Adammda Cenup g7 ": Birincilikleri maçl8 Dün başladı Adana 8 (Husust) — Cenub rincilikleri maçlarına bugün Konya, Kayseri, Mersin, Seyhan, bekir dporcuları asimle Atati Ç3 keline çelenk koydular. İllk maç “"'î'ç.,ı- lılarla Mersinliler arasında yaP! ili’ 18 dakika uzatıldığı halde y YA raf ta sıfır sıfıra berabere kali a rın tekrar karşılaşacaklardır. Üü ğ Ceyhan üzerinde y& demir köprü Adana 3 (Hususi) — Ayın 98 B Ceyhan üzerinde kurulacak oliwdm,yf demir köprünün ayak atmâ meras pılacaktır. / M ği ü Bugünkü takvim Perşembe 4- 2 nci teşrin Ş'w/ı 145 654 Öğle M 44 Akşara 837 — İmtak Küf seas 1353 — Arabi 48 Hızıt 188 , ikisi"”'

Bu sayıdan diğer sayfalar: