13 Kasım 1937 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

13 Kasım 1937 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İhtikâr ve pahalılığa karşı Naşıl mücadele edilebilir? —— Yazan Muhittin Birgen evimli çehresi ve zeki bakışla - s rile, İzmir muhitinin hayli sevgi- lerini toplamış ve gördüğü işlerle de bu gevgileri hâk etmiş olan İzmir belediye retsi, belediye meçlişinin bir içtimaında iki mühim meseleye birden dokunmuş Ve kendisine sorulan bazı suaflere «İnşal - gmaşallah'» tarzında cevablar ve- de, açıkça ve samimi bir dille düşü ünü söyleyip işin içinden çıke mış, Meselelerden biri, İzmirde şehrin u- mumi hizmetlerdir: Telefon, — elektrik, tromvay, su. Bu işler, şimdiye kadar biz- de fers yold.uı gidilerek yapılmıştır. İz- Jmir de bu yolun içindedir; çıkmıya ça - lışıyor; belediye reisinin sözlerine ve işi tutuş şekline bakılırsa, çıkacaktır. Da - rısı İstanbul şehrinin başına! Ikinci mesele de, şu mahud ihtikâr d9- vasıdır. Âzadan biri, ihtikâra karşı be- lediyenin mücadele etmemesinden şikâ « yet edince doktor Uz, elde mücadele için salâhiyet olmadığını ve mevcud salâhiyetlerin hiç bir işe yaramadığını söyledikten sonra belediyelere kâfi de - recede salâhiyetler verilmesi için teşeb- büslerde bulunulduğundan ve bunlar a- Imdıktan sonra mücadele edilebileceğin- den bahsetmiş. Acaba nasıl salâhiyet? Burada biraz durmak isterim, Bu çocuk İngiliz * Evvelâ, şu «ihtikâr» 1 tarif edelim.! , Bunun halk tarafından bir tarif ediliş! İkusadcılara göre tarifine gelin- bir şeydir: İhtikâr, muayyen yi veya maddeleri, bir elde top- rekabeti kaldırıp, bun- tmektir, Şu hâalde biri pahalılık, diğeri de ihtikâr olan bu iki iktısadi hâdise ile mücadele için de ayrı ayrı usüller olmak gerektir Eğer ihtikâr denilen şey, şu e n, şeki & seklik ice b )ııku—klk ıhukâr şeklinde tecelli et « mek için, ancak bunların muayyen eller- de toplanmış bulunmaları lâzımdır. Eğer bu mallar, hep bir elde toplanmış değil- se ihtikârın vücuduna inanmak güç olur. İktısadi hayatta serbest alış veriş, arz ve taleb kaidesi denilen er, boş söz- lerden ibaret değildir. Bir piyasada ser - bost alış veriş mevcud olduğu, arz ve ta- leb deleri serbestçe hükümlerini icra ettiği müddetçe o piyasada ihtikâr ola - maz. Bir piyasa normal şartlar içinde bu - lundukça, yani herkes muayyen madde- iği yerden alıp istediği yerde satmak hakkını h ukça ve bu mad- deler de bir veya bi hapsedilmedikçe ihtikâr bu hal pahalılığın vücuduma gildir. O zaman da ihtikârla değil, pa - halılıkla mücadele etmek icab eder. * ihtikârla mücadele et- t, pahalılıkla müca « lamak ve piyasa nürü Dünya ağır sıklet gampiyonu zenci boksör Joc Louls ile dövüşerek sayı he- sabile yenilen İngiliz boksörü Farr'ın a- leyhine bir dava açılmıştır. Davayı açan, boksörün çocukluk arkadaşı 23 yaşların- da genç ve güzel bir kadındır. İddiası da, çocuğunun babasının Farr olduğu mer- kezindedir. Mahkemede: «— Bir baloda benimle tam 14 defa |dansetti, Sonra otomobiline aldı. Apartı- manına götürdü. O günden sonra sık sık buluştuk ve bir gün hamile olduğumu anladım. Çocuğumun babası Farr'dır» de- miştir. .e Dünyanın en ihtiyar adamının a;zasu Varşova ceza mahkemelerinden birisi- ü y nin huzuruna serserilik cürmile Leon L dnANA hıcı'"— c îanlms)u iinde birisi — sevkedilmişti. , ekseriya, belediye- | Hâkimin suçluy lduğ et alırlar. Pahalılı O SN burii ine Kozlovski: «Tam 134 ya- nde ise hem devli m F da olduğ ize sö: erelfya- r Ve onlarla 1.(Şinda olduğumu size söylemekle gı "["a, TI Vazifeleri ve çok karı- sorması üzel -| * |ret eden hâkim suçlunun hüv n v j g y Fakat, ister devlet ihtikâra karşı, ister | pint istiyor. Tetkik edince: — «Kozl Gevlet ve bülüdüye, ayrı ayrı ve halkla ben de sana, dünyanın en yaşlıs müşüreken pahâlılığa karşı, kim ve ne| ekle mübahiyim» demiştir. Bibi tedbir alacak olursa olsun netico şu«| Kozlovskinin ağzında bir tek bile diş na varır: Tedbirler; inzibati, yani (M,Mbulunmım.ıku fakat çok sarı olan gaç nehiy şeklinde olduğu müddetçe ihti -| © Sakallarında da beyaz kıl görülmemek- kâr veya pahahlık artar, iktısadi ve h « | tedir. 134 lük ihtiyar asla evlenmemiştir. kuki mahiyette oldukça, ihtikâr da, pe- Hiçbir hısım ve akrabası da yoktur. Bü- halılık da azalır ve büsbütün kaybolur. |'0A Hayatını kırda ve ormanlarda geçiz- Bunun için, gönül ister ki, İzmirin açık | Tiştir. Hafızası pek mükemmeldir. Ge- özlü belediye reisi, ihtikârla değil, pa -| SO7 Sarin iptidalarına aid birçok tarihi balılıkla mücadele etsin. Eğer şü hâdiseleri pek doğru olarak hikâye et- CAŞEN bir ihtikâr varsa bu, yalnız | Tettedir. En büyük emeli Fransaya gi- İzmirde değil, her tarafta vardır; bunu gerek Fransanın en ihtiyar kadını madam arayıp bulmak işini devlete bırakalım ve lJ_;ıononu görmek olduğunu söylemekte- ondan istiyelim. Fakat, İzmirde pahalıhk varsa bunun bir kısmı ile olsun, belediye mücadele edebi de İSTER İstanbul —limanında - iş hayli arttı. Mevcud gösterdi. Tereddüd ncak, bu mücadeis. belediyonin emirleri ve nehiyleri yo- Hle ve bilhassa belediye zabıtası elile de- Bi belediye ile halkın elele çalışan iktı- sad k avveftlerile yapabilir. la, bin kere tecrübe edilmiş şm.l caiz değildi, İSTER (Devamı 10 uncu sayfada) ı 'Titiz sıfatını verdiğimiz kimseler yardır. Bununla her geyde kusur arıyan, bulan ve bulduğunu da izam eden in- sanları kasdederiz. Bu gibi adamları sırasına göre ya gü- lünç, yahud da haşin olarak görürüz, kendilerine - kızarız, hakikatte bu gibi adamlara kızmak değil, acımak lâzımdır. SOZ ARASINDA Boksörü Farr'ınmıdır?! i|mış, fakat sonradan onlara iltihak İNAN bu yil vasıtaların — arttırılmasına kararı - verildi, | HERGON BİR FAKAA | Yirmi sopa daha yerdın! Kadının biri karşısma çıkarılan köy- Tüye: — Sabah namazı kaç reküâttır? Diye sormuş, Köylü bilmemiş, kadı: — Dört sopa ye de dört rekât ol - duğunu öğren! Demiş, dört sopa attırmış. Öğleyi sormuş. Köylü bilememiş. Bu sejer de on sopa attırmış. Velhasıl köylü, bütün mamazlar için 0 namazların rekâtları kadar sopa yemiş. Köylü, yerde inim inim inliyormuş, müuhzir yanına sokulmuş: — Dua et ki, demiş, ramazanda de- Şiliz de teravih namazı kadının aklı- na gelmedi. Onun için de ayrıca yir- mi sopa yerdin! 4 el Gözle demir çubukları Eğen bir Hind fakiri Gözile demir çubukları eğen bir Hind fakiri, çiğ çiğ yılan yiyen bir arkadaşile Londraya gelmiştir. Pencapta bir gösteriş esnasında, iki do miri yere dikmiş, uçlarını sol gözü: amış ve o kadar — kuv tazyik etmiş ki demirlerin ikisi de eğril- miştir. Eski Habeş veliahtı karısından boşanmak istiyor Memleketlerinin n istilâsına geç. mesi üzerine Kudüse gelip hâlâ örada ikamet etmekte bulunan Hatle Selâsenin oğlu, eski Habeş veliahdi, - Kudüsteki kıptı patrikliğine müracaat ederek ka- rısından boşanma davasında bulunmuş. ur, Eski Habeş veliahdi sında babasının tens 1932 senesi mayı- kızile evlenmişti. Malüm olduğu Üzere | Ras Seyyum evvelce İtalyanlar ile çarpış. et- Dünyanın en genç Başvekili 40 yaşında Feci surette öldürülen Avusturya baş. vekili Dolfüs'ün yerini almağa davet e. dilen © vakitki maarif nazırı Dr. Sehu- sehnigg Avrupa ve belki de dünyanın en genç başvekili bulunuyordu. Avusturya başvekili bu Tekoru h faza etmektedir. Önümüzdeki — bi- Hncikânunun 14 ünde kırk yaşına basa. caktır. Bu vesile ile şerefine büyük me- m yapı lmikhr içinde bir | çeye — tahsisatı lüzum | limanına — bir büt- | satın alınacaktır. İNAN, İSTER konuldu, heyet İ Yersiz titizlik gösteren adam en büyük fenalığı kendisine yapar, Huzur ve rahatı hiç yoktur, dalm! bir sinir içinde yaşar. Dostu, arkadaşı yoktur, kalabalık bir muhit içinde ol- sa da gene yapayalnızdır, halk ona geçimsiz der ve kendisini karantine içine alır, tıralım, fakat yersiz titizlikten kaçınalım. lemizi yapalım, verdiğimiz işi yap- Ana şefkatinin Yeni bir nümunesi Londrada bir evde yangın çıkmış, evin tn üst katında oturan bir anne, duman ve alevlerle mücadele ederek, itfalye raerTdiveni — vasıtasile -odasına girerek dört çocuğunu da kurtarıp itfaiye nefer- lerine teslim ettikten sonra, ateşin şid- detinden tutuşan merdivyenden aşağı in- miş ve hemen oracıkta bayılmıştır. Ayıl- dığı zaman da İlk sözü: — Çocuklarım kurtuldu değil mi? de- mek olmuştur. 89 yaşında bir aşk izdivacı yapan kadın Sel dokuz yaşında bulunan Bayan Ameli Vitil birkaç gün evvel Londrada dördüncü nikâhını akdetmiştir. Gazete- ptığı beyanatta kendisinden iki çük yani 87 yaşında bulunan bu dördüncü kocası Forman Bal'ın kendisi- ne önceki evlemmelerinde idrak edeme- diği saadeti vereceğine emin bulundu- ğunu söylemektedir, Bayan Ameli llk de- fa 17 yaşında iken evlenmişti. Bu izdivaç netlcesinde bugün biri 72, diğeri 70 ya- şında bulunan iki kız çocuğu doğurmuş- tur. Bunların her ikisi de çocukları ve torunları ile analarının nikâh merasimin- de hazır bulunuyorlardı. Diğer iki koca- dan doğurduğu çocukların hiçbiri hayat- ta değildirler. Amelinin dördüncü kocası Bal da ev- velce iki defa evlenmişti. Fakat bu defi- k evlenmesinin aşk neticesi - olduğunu slemekte ve 87 sinden sonra akdetliği hı nikâhın kendisini mes'ud edeceği ka- rnıtınl taşımaktadır. İSTER İNANMA! şimdi bu para ile Pire yollanacak —ve oradan — mavna İNANMA! — İkiciteşrin Sözün Kısası Sinema Terbiyesi E. Tala —— ü nkılâbin, ültraviyole şuai yibi, vös tenin dumurlanmış bünyesi üzerin ki şifalı tesiri ile birdenbire bir ferah! bir gevgekiik husule geldi. Ör£ ve üdet rimizi pek kısa bir zaman içerisinde memile değiştirmek mecburiyetinde k dık. Fakat bunların yerine derhal ika) etmek icab eden yeni bir yaşayış tarzır büsbütün yabancıları idik. Sıkı bir © ret ve koyu bir karanlıktan, birdenb hürriyete ve ışığa salıverdiğimiz ferd rin gözleri kamaştı, başları döndü. Bu tabil netice, az çok iyiliğe doğru | farkla, hâlâ devam ediyor. Kendisini e el kaldır. dikçe kendi kendml betbaht sayan veya koca, o İlk sersemliğin kurban| rıdır. Rotasını değiştiren aile gemisi, kendi için hâlâ yabancı olan bir ummanda b galıyor. Bunun sebebini mazide, bugüt ve bu in a inanmadığı için, bizi lâş kile hazırlamamış, manevi techizat!i noksan bırakmış nlar. mazide aramak | zımdır. Bu eksik terbiye ile, birdenbire hayâ taki gidişimizi değiştirmek ıztırarı ka gısında kalıncâ, ef'al ve harekâtımızı w duracak bir örnek, bize medeni sotye! hayatının sırlarını öğretecek bir aradık. Bazılarımız bu üstadı ve bu örneğ; nemada buldular. Holivut'ün, yıldızlar nın sihri füsununu, güzelliğini, cazibes ni canlandırıp tebarüz ettirmek maksi dile, stüdyolarından her mevsim piyasi ya sel gibi çıkardığı muhayyel hayat ke medilerini hakikat diye kabul ettiler, ( filmlerdeki servet ve ihtişamı, lüksü, ha ista ralarını, flirtleri, aile bünyesini freng gibi kemiren ahlâki nizamsızlıkları, me deniyetin icabatı gibi telâkki edenler ço! oldu. Sinema terbiyesi, sinsi sinsi, aile terbi yesinin mühmel ve boş bıraktığı mane viyafa sokuldu, yerleşti. Halinden - nd kadar iyi de olsa - hoşnutsuzluk, lüks ih tirası, macera iştiyakı, süs ve güzelliğ her şeyden üstün tutmak kaygusu, san: deti meşru yuvanın basit çerçevesinder dışarıda aramak hatası, ve nihayet alley sarsan, bazan da yok yere yıkan fırtına slar, hep sinema teri sinin kötü tesir leridir. Bunları, bu hakikatleri tebarüz ettir mekle, sinemanın kayt ve şart düş: manı oldu; medilmesin. Asrımı zın bu en guzcl icadları alelitlak hasmolursam, suz, hattâ isbat et zevktir, ihi hangi zaviy redil. ve şuur üzerinde ne lürlü tesir ya dadır. — Oh! Güzel gece, haz içerisindi yacağım.. (Devamı 10 uncu sayfada) seyrettim.. Bi t bir uyku uyu, TAKViM Bir iyilik yap, bir fenalığı karşılamış olursun

Bu sayıdan diğer sayfalar: