sSÖn PösTi” İkineiteştin ' 15 Sokak hareketini biran Evvel tanzim Eetmek lâzım... Yazan: Muhittin Birgen u dakikada Avrupanın hiçbir ta- rafında, İstanbulda göze çarpan hareket perişanlığı yoktur. İstanbul halkı sokakta yürümeği bir kafde altma almak istemiyor, bütün İstanbul, bütün hareket şekillerile -insan hamal, araba, otomobil- bır türlü zamanın ihtiyacını takdir et- miyor ve ona uymuyor, belediyenin, can- sız canisız, yavaş yavaş koyduğu usullere ve ileriye doğru atmak istediği adımlara rağmen, bütün şehir; bütün hareket va- sıtalarile, belediyenin eteklerine yapış- mış onu geriye çekmeğe uğraşıyor ve muvalflfak oluyor. Bu hali gören vabhancılar, bir şehir i- çinde bu kadar disiplinsiz hareket eden, sokakları bu kadar çorba halinde bulu- nan insan kütlelerinin, nasil olup da bü- yük bir siyasi ve içtimaf disiplin içinde ileriye doğru yürüdüğüne bir türlü akıl erdiremiyorlar. Yabancıları bir tarafa bırakalım, bizzat ben, bü — manzaraya bakdıkça, henüz tam manasile Avrupalı bir millet olmaktan çok uzak bulundu - ğümuza hüküm edeceğim geliyor. Bu perişanlıktan dolayı hergün, lüzum- suzca kazalar oluyor. İnsanlar ölüyarlar, malül kalıyorlar ve sinirleniyorlar; şa förler yaya gidenlere, yaya yürüyenler şoförlere, arabalar, kamyonlara, kamyon- lar arabalara ve nihayet yolda, birbirle- rile çarpışan insanlar da birbirlerme küfredib duruyorlar! * Bir taraftan da hayat yürüyor. Ben- zin ucuzladı, şehirde otomobil ve hare- ket çoğaldı. Halka kolaylık için, şehirde otobüsler işlmeğe başladı; — hamallık kalkalı kamyonlar ve kamyonetler art- mıya başladı. Eskimiş, küçük otomobiller birer birer kamyoönete tahvil ediliyor. Öte taraftan, devlet, memleketin motör- leşmesi lüzumunu anladı. Rivayet edildi- ğine göre, memlekete çok otomobil ve moötör girmesini istiyen yeni hükümet, gümrük resimlerini indirecek ve otümobil ucuzlayacaktır. Hattâ benzin ve petrol vergilerinin bile biraz daha ucuzlatılaca- ğından bahsediliyor. Memlekette ucuzluk olması için de buna ihtiyaç var. Hamal ve araba ile ucuzluk temin edilemez. Zaten otomobil ve motör de ucuzluyar. Biütün dünya fabrikaları, şu dakikada bir şey düşünüyorlar; otomobil ve motör her yere girmeli, herkes bunları kullanabil -| meli. Sade zenginler değil, orta halliler değil, hattâ küçük halliler bile, hattâ a- mele bile bundan istifade etmeli! Bugün Feansada, Almanyada, İtalyada 600 fira- ya dört kişilik otomobil yapılıyor ve bun- ları yapanlar «Bu kâfi değil, daha ucuz yapacağız!» diyorlar. İki ve nihayet üç kişilik otomobilleri - hem de mükemmel raakineler! - nihayet 5-4 yüz Hraya sat - mıya başladılar ve bu nevi arabalar, bi- zim tramvaylardan yarı yarıya ucuz iş- lemek kabiliyetindedir! Bu nevi arabala- rın biraz kullanılmışları pek yakin Za- manda Avrupada topal bir eşekten daha ucuz satılmıya başlıyacaktir ve bizde de buna yakın bir vaziyetin gelmesi çok u- zek değildir. * Dünya değişiyor; dünya motörleşiyoz, moötörün. takılmadığı yer, yalnız insanla- rın kuyrukları kaldı! Her yere motör gi- riyor, değişmiyen ve değişmek istemiyen yalnız İstanbuldur!. Halk henüz, dünyanın başka yerlerin- Geki hareket vaziyetini bilmiyor; dünya- ran en muhafazakâr bir zihniyeti ile, hâ- lâ yöolun ortasını kendisinin salonu zan- nediyor; İstanbulda şoförler, hattâ yol- ların en dar, en kalabalık yerlerinde bile birbirlerini geçmeği ve birbirlerinin ön- rini kesmeği bir muvaffakiyet sayıyor- lar, Hâlâ, seyrüsefer memurları, üstüne çıktıkları yüksek yerde, arada bir gelib geçen dostlarile konuşürken, -dört yol ağızlarının aksi istikamette giden iki ara- banın ikisine birden yol veriyorlar! Hergün tekrar etmeliyiz: Türkiye de her yer gibi motörü sevmeğe, motöre hürmet etmeğe ve her Türk motörden | bir şey anlamağa mecburdur. Dünyanın Uzak olmıyan yeni harbini kahraman gö- ğüsler değil, işleyen motörler kazana - caktır. Motörleri olmadığı için Habeşler kahtamanca öldüler, Çinliler kahramanca ölüyorlar. Fakat, İtalyanlarla Japonlar fevkalâde az zayiatla ilerleyip gittiler ve Resimli Makale : BE Yardım hem kolay, hem güçtür. Rokfeller hayattayken xendisinden haklı veya haksız e- larak yardım isteyenlerden günde vasati 500 mektub alır- da, tahkik ettirdikten sanra müzeherete lâyık gördüğü insan- lardan 50 tanesine yardım ederdi, fakat bunlardan hiçbiti- nin ismini hiç kimseye söylemezdi. Ölümünden sonra da hrakhğı evrak. arasında yardım ettiği kimselerden hiçbi- Sırasma göre hepimiz uzaktan yakından tanıdıklarımıza ehemmiyetli veya ehemmiyetsiz yardımlar yaparız. Fakat içimizde yapılan yardımı gizliyenler, hele derhal unutanlar çok azdır, unutmıyalım ki yapılan yardımın azlığından ve- ya çokluğundan ziyade şekli mühimdir. Sağ elin verdiğini sol el duymamalı, yardımı gören de mühtaç vaziyette kal- dığını hissederek utanç 'duymamalıdır. | U Z AâASINIA İnsan yüzü şeklinde Bal kabakları Bu hâdise de bittabi Amerikada ce reyan etmiştir. Senelerce süren uzun| çalışmalard li gördüğü nüz kadın, kendi yüzüne benzeyen bal kabakları yetiştirmeğe muvaffak ol - muştur. gildiyorlar! * Daha ne söyliyeyim? İstanbulun uyar- ması, hepimizin uyanmamız lâzımdır. Bilhassa belediye zabıtasmın uyanması, biran evvel sokak hareketini tanzim e - mesi lâzımdır. Yazı ile, sözle, propaganda ile büyük hareket kanallarımnda sıkı inzi- batla, Avrupada tatbik edilen muhtelif usullerle, parmaklık ve zincir hatlarile bu hareket tanzim ve millet de terbiye Bizim dar sokaklarımızda otomobillerin fazla sür'atle gitmelerine mani olmak ve bilhkassa mmayyen bazı kesif hareket yer- lerinde bunlarm yalnız birbirlerini taki- ben yürümeğe mecbur tufmak İâzımdır. Nihayet, hamalların yerine — gelen türlü türlü şekillerdeki hamal arabalari da nizam altına almmalıdır. Bugün bir arabaya iki yüz kilo yük koyub iki insa- nin bunları taşımaya uğraştıkları bile gö- rülmeğe başladı. Bunlara karşı nizam kaymak lâzımdır. Hülâsa, bu diyardan gitmek niyetinde olmadığımıza göre mutlaka bu devevi gütmek İâzımdır. Belediye zabıtası, mü- nevver ve Âvrupalı bir kafa ile çalıştiğı takdirde her şeyi becerebilir. Hattâ elde- ki vasıtaların noksanlığı ile bile yapıla- cak pek çok şey vardır. Tahsisat yök, memur yok demek kâfi değildir; bürok- rasi yerine, i$ çıkarmak usulü konulacak ve şuur ile çalışılacak olursa bütün uzun- ' | İkıncı ve üçüncü cild )) | HEEGUN BİR FIKRA Hükümdarlardan birinin fakir bir veziri varmış. Hükümdar bir gün onu çağırmış, bir kitab vermiş: — Sana bu kitabı veriyorum, de- miş, oku da bana bilâhare kitab Iıb- kında fikrini söylersin. Vezir kitabı almış, evine götürmüş. | | Kitabı açar açmaz şaşırmış: Kitabın yapraklarının arası oyulmuş, içine al- kümdar, vezire sormuş: mu? ği : — Okudum efendim. — Nasıl buldun? — Henüz bir şey anlıyamadım, ikin- ci ve üçüncü cildlerini de lütfetse- niz de, onları da okusam olmaz mı? * Yanında daima timsah Gezdiren bir İngiliz Prag'ın büyük ötellerinden birisin - ide misafir olan bir İngilizin yatağını idüzeltmek üzere bulunan oda hizmet - çisi kadın yatağın içinde üstü örtülü u- zunca bir şey görerek baston sanmış ve örtüyü kaldırınca müthiş bir çığlık ko- parıp döşemenin üstüne baygın bir hal de yuvarlanmıştı. Hizmetçinin - sesine koşan diğer arkadaşları odaya girince büyük bir hayretle yatağın içinde kü- çük bir timsahın mışıl mışıl uyumak - ta olduğunu görmüşlerdi. - Hemen haber. verilen zabita ve İm - 'dadı sıhhi memurları gelip baygm ka- dını hastaneye' kaldırdıkları gibi-tim - sahı da vahşi hayvanlar sergisine gön- dermek istemişlerse de o arada yetişen İngiliz, timsahın yanımndan ayrılmasına kat'iyen razı olamıyacağını ve çÇünkü çok uğurlu olduğunu tecrübe ettiğini, bü hayvanı senelerdenberi daima ya - nında — taşıdığmı, — hayvandan kimse- ye bir zarar gelmiyeceğini — iddia et - miş fakat timsahın hayvanat bahçesine naklinde ısrar edildiğini görünce pılı - sını pırtısını toplayıp timsahı da bera- berine alarak oradan savuşup gitmiş - tir. sahada olsun, İstanbul için bir hareket ve terbiye hattı tesis etmek kabildir. luğu 30 kilometre tutmıyacak olan bir Muhittin Birgen ) *| Camdan elbiseler Taammüm ediyor Camdan kumaşların kullanılması ÂA- merika ve İngilterede iyiden iyiye ta - yıldızlarından Luli Deste cam kumaş- tan yaptırdığı elbise ile görülmekte - dir. Camdan hararet - geçmediği için bu nevi elbiseler yünlüden ziyade sı - cak tutmaktadır. Toplanamıyan kongre Geçen perşembe günü Amerikanın (Oklohama eyaletinde bütün Cenubi A- merikanın tedrisat klüpleri umumi bir koöngre yapacaklardı. Bu toplantıda söz söyliyecek beş hatibin de isimleri evvelden tayin edılmıştı : Bunlar: Minezota üniversitesinden bir profesör, Oklohama yüksek mual - lim mektebinin direktörü, Oklohama rpiskoposu, âyandan birisi ve kadın tay yareci Ameli Erhart'dan ibaret bulu - nuyorlardı. Fakat bütün bu söz söyliyeceklerin son iki üç ay zarfında vefat etmeleri - le toplantının yapılmasına imkân bu - lunamamıştır. Kongrede söz söyliyeceklerin böyle arka arkaya az bir müddet içinde öl - meleri, efkârı umumiyede çok fena bir tesir yapmış ve koöngrenin yeniden iç- timamın tarihini tayin etmek mümkün olamamıştir. Çünkü hiç kimse kongre- de söz söylemek için ismini kaydettir- mek cesaretini gösterememiştir. H0 “İSTER Bir arkadaşımız anlattı: — Bu vapur şuraya uğrar mı? vali A ARA L İNAN, «Bir işim çıktı. Cibaliye gitmem lâzım geldi. Haliç iskelesine inâdim. Bir vapur geldi. İskelede vapur bek- Hyertlerin hemen hepsi orada bulunan memura: — Bu vapur bilmam hangi iskeleyi tutar mı? Tarzında sualler sordular. Ben onların bu halini gülünç buldum. Tanfeye baktım. Vapurun hareket saafine tatbik L Köprünün göstererek: ISTER İNANMA! ettim. Tarifeye göre bareket edecek vapurun Cibaliye uğ- raması lâzımdı. Vapura bindim. Fakat nedense benim tarife hesabı vapurun gidiş'ine uymadı. Kasımpaşada yağmur al- tında beni Cibaliye götürecek ikinci bir vapuru beklerken bu sefer kendimi gülünç buldum ve bir daha bu gülünç vazi- yete düşmemek için ıt'keleye uğrıyan her vapuru memura — Bu; vapui' Cibaliye gider mi? sualini ıorıhrm. INAN TSTER - INANJAI ' CaZ Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı Atatürkün Şark Vilâyetlerinde Tedkikleri / ? » (Baştarafı 1 ünci sayfada) kalabalık halk tarafmdan karşılanmıştır. İstasyondan şehre doğru bütün şoseyi dakduran kadın, erkek bütün Malatva'- lar Önderi selâmlamak ve alkışlamak i- çin toplanmışlardı. Atatürk, istasyondan itibaren yüzlerce metre mesafeyi yürüyerek geçmişler, as- kere, izcilere, mekteblilere ve halka ilti- fatta bulunmuşlardır. Müteakiben Atatürk, otomobiline bine- tek, şehre gelmişler ve şehrin medhalin- de bez ve iplik fahrikası inşaat mahallin- de bir müddet tevakkufla mühendisler- den yapı faaliyeti hakkında izahat aldık- tan sonra yeni yapılmakta olan Memle- ket hastanesine gitmişler ve oradan Hal- kevini şereflendirmişlerdir. Cosl Hzülüre Malatya, 14 (A.A.) — Büyük Şefi ara- larında görmekle tarif edilmez şevk ve heyecan içinde çırpınan bütün Malatya- lılar havanın yağışlı olmasına rağmen is- tasyondan şehre kadar üç dört kilametre- lik şoseyi ve şehrin ana caddelerini dol- durmuş, Atatürkün geçişlerinde «Yaşa, varol» avazelerile ve alkışlarla ortalığı çınlatmışlardır. Atatürk, Halkevinden ayrıldıktan son- ra doğruca istasyona gelerek trene bin- diler. İstasyon ve civarını dolduran binlerde 'halkın alkışları, candan tezahüratı ve se- lâm topları arasında saat 14.10 da Elâzi- ze müteveccihen Malatyadan ayrıldılar. Elâzizde intizar Elâziz 14 (A.A.) — Reisicumhur Â- İtatürk'ün şehrimizi şereüendmneleri beklenmektedır Bu mutlu hâdise mü- nasebetile Elâziz baştanbaşa donan - mıştır. Her tarafta taklar kurulmuş, ,(bütün binâlar halılarla, bayraklarla süs lenmiş ve elektrikle tenvir edilmiştir. Büyük Atasına kavuşmak heyeca »- nile bütün memleket halkı sevinç için- dedir. Elâziz, Ulu Önderini candan sevgi İi« le ve büyük tezahüratla karşılamak i - çin hazırlanıyor, Temel atma merasiminde bulunacak hey'et Yolçatı 14 (ALA.) — Hatta temel at- ma töreninde bulunmak üzere Çetin - kayanın misafiri olan hey'et treni, Ma- latyadan doğru Elâzize gelmiş, — orada üç saat kaldıktan sonra Yolçatıya dö - nerek Diyarıbekire doğru yoluna de - vam etmekte bulunmuüştur. Diyarıbekirde — : “Yolçâtı 14 (AA) — Atâtürk Elazi- ze uğramadan Diyarıbekire doğru se « vahatlerme devam ediyorlar. TAKViİM İKINCİTEŞRİN Rumi sene Arabi sene 1353 15 1356 2 ci Teşrin Resmi sene K:ıı-m 2 1937 8 PAZARTESİ GÜNEŞ : İMSAK Ramazan S T b. s.| p. | 56 12 | 13 6 |47 11 5.| 05 | Öğtle İkindi || İFTAR | Yata S İ DSi DÜS | DÜS (| b. E. |7 tor |o )a li | —0 1i 35 z n | sslıs | sv bis | si his | 27 » K —