18 Şubat 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

18 Şubat 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İ | :hı. "Zlğkıd_vo) — Bükreşden Gi- *u_-.&, MA gazetesine bildirildiği - | "uq xo;"' maslahatgüzarı Buten- bip Skangaz * firarı hâdisesini — siya k *i âl telâkki eden Romanya " Sövyetler farafından Bük - Maği öti |a ; bir mümessilin tayin edil - ü:lîi îmiymk ve Moskovada- Sİni de geri çağıracaktır. Firar S İ a - (Radyo) — Hâlen Rama- Si Sövyetlerin - eski Bükreş OYa hç A Bütenko, bugün Ro - $ Yesine gönderdiği bir tel- 'i ı,ğ,:;hyıun kendi hüsnü riza- 3 Diğer K Olduğunu bildirmiştir, İ nu"'lfîan Moskova mehafili “’* öldürülmüş Ü S veya kaçı- S"?R hi l%q,ıl t hâdisesine inanmıyor Nütna 'Bunu iddia etmektedir. , S Düye İN Ramayı, “LA) — Dün akşam, Lord. *üy A ada harici siyaset müzake- Lord Arnold demiştir ki: Tenin harici siyasetinin iki V Vardır: | m'"vnın harlet siyaseti Millet- |ç Cemiilt dayanmaktadır. Bu, Mil- *timize G Paktı mücibince —taah- 3x Sadı l il İngi) ik kalacağız demektir, Il & ;“t-n'm harici siyaseti, ikinci liyy ak, Fi '.%“"V blan taahhüdlerimize — da- g:*u,,’fâîl büyük devletten yalnız ü- | sğulhlı. l?ller Cemiyeti azasıdır. Bu "ıhhü'd Ngiltere İle Fransa arasın. | lerin bir ittifak mahiyetii 5 ı"lîl l Tansa, Almanya, Belçika | sı RTELGRAF HABERLERİ ROmanya Sovyet Rusya ile | Münasebatını kesiyor mu? messili nezdinde şiddetle protesto et - miştir, Sovyetler, Butenko'nun Roma gaze- tecilerine verdiği beyanatın uydurma olduğunu veyahud tazyik altında alın- mış olduğunu söylemektedirler. Butenko Kont Ciano tarafından kabul edildi. Roma 17 (A.A.) — Butenko bu sa « bah hariciye nazırı Ciano tarafından kabul edilmiştir. Butenko, Moskovanın tekzibinin biz zat kendi delillerile yalanlandığını söy- lemiştir. Diğer taraftan kendisinin İtalyaya girişi hakkında aşağıdaki tafsilât veril- mektedir: Butenko, Yugoslavya hududunu || Şubatta Postumiada sahte - pasaportla SON FOSTA ! ;.ButenkO'nun firarı hâdisesi büyük gürültülere sebeb oldu. vyet hükümeti Romanyayı şiddetle protesio etti miştir. İtalyan makamları bunu tahkik için, kondisini tanıyan Bükreşdeki İtal- yan elçiliği memurlarını celbetmiş ve hüviyetinin doğruluğu anlaşılınca Ro - maya sevkedilmiştir. Butenko Romaya pazartesi akşamı varmıştır. Romanya hükümetinin Bulenko hakkında tebliği Bükreş 17 (A.A.) — Adliye nezaretli tebliğ ediyor: Bükreş adliye makamları- nin yaptıkları tahkikat, Sovyetler Bizli- ğginin Bükreş maslahatgüzarı — Butonko- nun Romanya arazisi dahilinde herhan- gi bir suikasde maruz kalmamış bulun- duğunu bedihi bir surette tesbit etmiş- tir. Butenko, şimdi Romanyada bulun- mamaktadır ve hariciye nezaretine gön- derdiği beyanattan da anlaşıldığı veçhi- lıe. Butenko, Romanyayı kendi rızasile : Ariciye komiseri Butenko geçerek Milanoya gelmiş ve orada İtal- j *'s.ı a Moskovadaki Hamanya mü: yan polisine hakikt hüviyetini bildir - y'_l_gıltere Çekoslovakya üzünden harbe giremez de bulunduğu demektir. Fransanın şark- taki ittifakları dolayısile de bu İngiliz - Fransız ittifakı, İngiltere için eiddi bir taahhüd teşkil eylemektedir, İngiltere, Çekoslovakyada harbe ka- dar götürülebilecek mahiyette menafie malik değildir. İngiliz - Alman münase- betlerinde bir salâh vücude getirilmek. sizin Avrupada devamlı bir sulha imkân yoktur. Fransa , Sovyetler Birliği paktı- n, İngiliz - Fransız ittifakının tehlike- lerinden birini teşkil eylediğini kabul etmek, hayati mahiyette bir mocburiyet. tir. İngilterenin harici siyaseti, gittikçe, kollektif emniyetten ayrılmaktadır. Fa- kat bu ayrılma lüzumu kadar çabuk ve seri değildir. HPonlar büyük zayiata W terketmiştir. .e aseremen Halkevlerinin Açılış yıldönümü Dahiliye Vekili bu vesile ile pazar günü bir nutuk söyliyecek Ankara 17 (A.A) — 20 şubat pazar günü saat 15,30 da Dahiliye Vekili ve C. H. P. Genel Sekreteri Şükrü Kaya Anka. T& Halkevinde vereceği bir söylevle ye- niden «42> Halkevini açacak ve bu su- İretle sayıları «209, u bulan Halkevleri, nin altıncı yıldönümünün kutlanma tö- reni yapılacaklır. Şehir tiyatrosu artistleriyle Halkevi amatörlerinin temsil edecekleri «Timur» piyesi ile merasime nihayet verilecektir. Geçen bir yıl içinde Halkevlerine kon- ferans, ders, kurs, temsil, konser, müta- lea, spor gibi sebeblerle gelip faydala- nan yurddaşların sayısı altı milyonun Üstündedir. Halkevleri geçen yıl içinde daha me- todlu ve programlı çalışmak yolunu tut. İyi yapılmış olanı bozmıyalım! 'Torkos tesisatı kristal olsaydı, su, tâ membandan evlerimize kadar kristal borularla geleydi, günlerden bir gün or- taya çıkıp: — Efendim, dünyanın hiç bir yerinde, su, kristal borularla şehirlere indirilmez, bundan sonra kristalden vazgeçip demir boru kullanalım! demeğe hakkımız olur müuydu? Membadan şehirlere kristal boru dö- şemek ideal bir tesisattır, pahalı oldu- ğundan dökme boru kullanılır, fakat pa- halı çıkması nazatı dikkate alınmıyarak kristal boru döşenmişse bundan rücu et- mek abestir. Senelerdenberi İstanbulda işliyen tak. siler ayni renge boyanmaktadır, bütin taksilerin kıyafeti aynidir. Bunun böyle oluşu da iyi bir şeydir, o kadar iyi bir şeydir ki, bugün el arabalarının bir tipte olmasını istiyoruz, ille belediye el ara- balarını da bir kılığa soksun diyoruz. Bir taraftan bu makul isteği beslerken, bir taraftan da taksi otomobillerinin ar- tık ayni renge boyanmasına itiraz edi - yoruz. Belediye meclisindeki muhterem arka- daşlarımdan bir kısmı, belediye talimat- | “ u » Şiy K E ALEMİNDE aa © Abvusturya hâdiseleri Bir harbe müncer Olabilir mi? vusturya ile Almanya arasında Yazan: Selim Ragıp Emeç A 1936 itilâfının tadilen gözden ge- çirilmesi ve iki memleket arasındaki mü- nasebatın, iki Cermen kütleden bir blok teşkiline doğru adım atar bir vaziyete girmesi, dünyayı alâkadar eden birinci derece siyasi meselelerin yanında güngn €n ehemmiyetli hâdisesi halini almıştır. Bu hâdisenin — bilhassa - kuşkulandırdığı memleketler, Berlin - Roma mihverinin muarızı olanlardır. Çünkü, Almanyanın Ayvusturya ile olan davalarını halletme. gi demek, Almanyanın, ötedenberi Çekos- lovakya ile mevcud olan ihtilâflarına sıra gelmesi demektir. Birinci safhaya aid müadeleler halledilmeden, ikincisine sıra gelmek mümkün olamazdı. Kuşku- lanmanın diğer bir sebebi de budur: namesinden, taksileri ayni renge boyamak | — Avusturya ile yakın bir anlaşmıya var» maddesini çıkarmak istiyorlar. mak istiyen ve bunu bir ilhak harekelile Bu maddede itiraz edilebilecek - bir | tamamlamıya karar vermiş görünen Al. fıkra var: «Boya, falan fabrikanın boyası olacaktır.. Bu fıkra münakaşa edilebilir. Bir talimatnamede açıktan açığa yediva- hid Ihdas eder mahiyette madde bulun- | ması doğru olur mu, olmaz mı? Her balde olmasa gerektir. O maddeye böyle bir fıkra konması, gösterilen fabrika boya- sının en iyi boya olmasından ileri geli- yorsa, bu, otomobil şoförlerine hususi surette söylenir, kendileri ikaz edilir. Arabalarını iyi boya ile boyatmaları | otomobil sahiblerinin lehinedir. Bu fık-| ranın maddeden çıkarılmasına biz de ta- raftarız. Ancak, taksilerin bir renge boyanma - sına itiraz etmenin zamanı çoklan geç- miştir. Taksiler üç senedenberi ayni ren-| : ge boyanıyor, bugün piyasada 8B4 taksi iş. lemektedir, bunların hepsi de ayni renge boyanmıştır. Bundan sonra taksi boy sını | serbest bırakıp yollarda renk anarşisine meydan vermek doğru olmaz. Taksilerin ayni renge boyatılması iyi yapılmış bir işdir, iyi işi bozmıyalım. Ve düşünelim ki, her şeyden evvel, taksi ile hususi arabaların ayrı renkte olmasında inzibat? faydalar vardır. Kaza yapması, cürüm işlenmesi bakımından, bu fayda çok büyüktür. Her şeyden önce, zabıta memuru, kazayı yapan; şoför veya anya, şimdiye kadar bu meselede, ken- disinin karşısında en azimkâr muarız olarak yalnız İtalyayı buluyordu. Çüakü mütemadiyen geni en Cermenliğin bir gün gelip Tirol kapılarma dayanması ve oradan Akdenize inmek istemesi, İtalya tarafından hiç bir zaman şayanı arzu bir şey değildi. Bundan ötürüdür ki, Avus- turyanın ilhakı tehdidi daha maddi bir şekil aldığı gün, Brenner hududlarına dayanan iki İtalyan kolardusu, İtalyanın bu husustaki noktal mazarını — vaktile sarih bir sürette Avrupaya anlatmış ve bu emri vakil geri bıraktırmıştı. O gün- den bugüne pek çok tebeddülât oldu. İtal. yanın İngiltere ile arası açıldı. Franss bir itilâfa varması ihtimalleri, bugün- kü şartlar içinde külliyen münselib oldu. Ve bu devlet, bizzarur, mukadderatımı Almanyaya Berlin - Roma mih- verinin kısa tarihçesi bundan ibarettir. Bundan sonra bu mihverin iyi çalışabil- mesi için, iki taraf arasında, faaliyet sa- halarının ayırd edilmesi lâzım geliyordu. İtalyaya Akdeniz mıntakası düştü. Al. manya da, böylece orta Avrupada serbest kaldı. Bu teşrik ve taksimi meşalden doğan neticeler, şimdi, dünyayı endişeye düşürecek bir takım emri vakiler yara- yolcusu, her hangi bir cinayet işlemiş|tıp duruyor. Hattâ, Avusturya hâdisele. olan otomobili rengine bakarak hiç de-|rinin bir Avrupa harbini doğurması bile ğilse hususi mi, değil mi derhal Aayırd| mevzuu balsolmaktadır. Fakat politikası | h I İ wmnbmıı noktalarına — asker n dr |» L 200 k ş::î.“' W' & Hval nahrinin | Ş Hiye PX Mt yapı Ü slön Bera: *tleri Hval nehri sahille - I Nç::.:':;-m uğraştıkları muh- ü tdir. tenddid defalar bombardi- v ! AEN LA ünde harap olmuştur. n akta ve bu muharebele - İkızlar, ibzari askeri terbiye h»_dıhı ziyade artmaktadır. | kamplarda yaşamıktadır. Yrutdaki askeri de S$men Çinde ilerliyorlar ! Nx, n b ae hayg ÇÖT tebliği) — Tsinpu'daki |rilmesi üzerinde çalışmakta ve bu seferber- kuvvmıruun müzaheretile |liği harırlamaktadır. Genç Bayan Çun'un plânları mucibince, *diyorlar. Japonlar, kendi - |çocuklara bakmak vazifesi, yaşlı kadınlara Zaytata mal olan iki felâket- | verilecektir. Genç vatanperver bayan Çun'un TA Linkvalkoan'ın karşı sa- teşkilitima şimdiye kadar iki binden Muvaffak olmuşlardır. Ja |genç Çin Üniversiteli kısları gönüllü olarak e $ şimalinde |girmiş ve sıhhi servisler teşkilâtına verilen İecleyebilmişlerdir. Bu ile- |bu Uk kıt'a, Bayan Çun tarafından mareşal fazla Alüde şiddetli muharebeler |Çan - Kay - Şek'e takdim edilmiştir. Genç görmekte ve Çin - Japon harbi yaz başlangıcında bitecekmiş Ancone 17 (AA) — Amiral Yamamoto bir mülâkat esnasında Çin - Japon muhase- matımın yaz bidayelinde hitama — ereceğin! Ka "'N'.,_.' ) — Central News ajansı | söylemiştir. N bi Amiral, Çinlilerin göstermekte olduğu mu Bemy, langıcında demiryolları|kavemetin günden güne zâfa düşmekle ol- | O Bünlar” Pülunan Michizan Üni - | duğunu ve yaz başlanııcında Çin kıtaatının | hg,u_';:ln Bayan Çun, hâlen, |Japonların ileri harekâtına karşı artık mu - an seferber hale geti - |kavemet gösteremiyeceklerini söylemiştir. LA rilirke polar yandı Beyruttan bildirildiğine |tahkikat açılmıştır. Otopsi, peritonit alâ - rine, hartanın iç azası alınmış ve zehirlen- Ş l;:'" ıım::"l depolar evyelki ge- |metleri göstermektedir. Allenin arzusu üze- $3 uü"';:"'" bir muhalefet tü | tevkif etti ç VAA KAbU Ka ı?.,,. Hüi fühalefet derlerin- ümeti tarafından tev- » a KURa Tn latal ' a M Başbu Ha “Elu zehirlendi mi? NS L a ğ b | İıınıın işaretleri göndermiş — olan kinin evvelki gece / Gianicolo vapurunu bulmak için havadan İnde ölen oğlu Leon vo deüladen yapılan araştırmadur şimdiye me emareleri araştırılmak üzere muayeneye gönderilmiştir. 11 Şubatta kaybolan İtalyan vapuru bulunamadı Roma 18 (AA) — Roterdamdan Ceno- vaya giderken 11 şubatta batı Akdenirden İtalyan Araştırmak için adli |kadar hiç bir netice vermemiştir. İ tukları nisbette muvaflak — olmuşlardır. Müsbet ve şümullü yararlıklar gösteren Halkevlerinin başında Ankara, Artvin, Balıkesir, Bartın, Bursa, Beyoğlu, De- nizli, Diyarbakır, Eminönü, Elâzığ, İz> Zonguldak Halkevleri vardır. Askeri malüliyet kanununda tadilat Bütün askeri m 'lüller 3 sene zarfında yeniden muayeneden geçirilecekler Ankara, 17 (Hususi) — Söylendiği- ne göre Milli Müdafaa Vekâleti, as - keri malüller hakkındaki kanunda bazı tadiller yapmayı ve bunun için de bir kanun projesi hazırlamayı kararlaştır- mışlır, Kanuna bağlı emraz cedvelinde ye- ni ve mühim esaslar vardır. Muvakkat maddeye göre kanunun neşri tarihin - den itibaren üç sene içinde bütün as - keri malüller yeniden hey'eti sıhhiye - ©e muayene edilerek malüliyet dere - celeri tesbit edilecek ve buna göre ka- rarlar alınacaktır. Trabzonda büyük bir fındkı fabrikası yandı ı Trabzon 17 (AA.) — Dün 'gece İş Li- mited şirketinin fındık fabrikası yan. zıştır. İç ve kabuklu olarak binlerce çu- val fındık ve külliyetli misir - kurtarıla- mamıştır. Yangın sabaha kadar devam amniş, itfaiyenin gayret ve fedakârlığile âç metre yakınındaki fabrikalar kurta- rılmıştır. lll etmek imkânını bulur. Avrupa — şehirlerindeki — «iyl» lerden örnek alalım, s<dünyanın her medeni şeh- rinde bu iş böyledir, bizde de böyle olsun> diyelim, fakat bizdeki «iyi» leri <Avru- mit, Gaziantep, Manisa, İnegöl, Uşak, | panın hiç bir şehrinde böyle şey yoktur» deyip kötülemiyelim. Selâmi Sedes | geçmiş sayılabilir. — Selim Ragıp mütecanis görünmiyen muarızlar - için, şimdiye kadar geçirilen vakit, henüz heder olmuş fırsatlardır. Bundan dolayıdır ki, yürüyen hâdisat karşısında, sür'atli bir hareket ve mües. sir mukabil tedbir için zaman, biraz da Emeç an Sabaha: -e Hemşire isteriz Adn"ıl memleket hastanesindeki hâdise önce hayret sonra dehşet uyandır- dı. Haklıyız. Şifa bulmak için baş vürduğumuz hastanoden diri diri mezara gön- derilmek hazin bir âkıbettir. Bu acı vak'a üzerinde durmadan geçmek isler- dim, fakat bu münasebetle memleket hastanelerimizde tesadüf edilen banı nahoş muameleleri hatırladığım için devam ediyorum. Dünyanın her — tara- fında olduğu gibi bizde de hastalar mütehassıs doklorların teşhis ve tedavi- sinden geçer, Doktor hastaya derdine göre bir rejim verir. Bunu tatbik öde- cek hastabakıcıdır. Doktor sabah muayenesi yapar, talimatını verir, gider, Ondan sonra hasta on iki saat hastabakıcının elindedir. Hastabakıcının kü- çük bir hatası mütehassıs profesörün ilmini de, tecrübesini de, şöhrelini de hastanın hayatı ile beraber tehlikeye koyar, Bunun için Avrupa kliniklerin. de ve umumi hastanelerinde hemşiselik vazifesine çok kıymet - verilmiştir. Hemşirelerde bir asistan 'kadar bilgi aranır. Hemşire bu bilgisine kadınlık şefkatini de katarak hastalarile meşgul olur, Şimdiye kadar tesadüflerle temas ettiğim memleket hastanelerimizde bu evsafta hemşirelerin ihtiyaçtan çok az olduğunu gördüm. Hastabakıcıların hastalara karşı gösterdikleri 1âübali ! hareketleri bir tarafa bırakalım, hattâ vazifelerini kadınlığa bile yakışmıyacak bir hoyratlıkla, adetâ hastayı azar. larcasına yapanlara da tesadüf sttim. Devletin büyük m sraflarla — kurduğu ve başlarına kıymetli mütehassıslar getirdiği hastanelerimize baş vuranlar bu elim hâdiselerle daima karşılaşmışlardır. Hattâ bü vaziyet üzerine ken- dilerile görüştüğüm birçok doktorlarımız da ayni halden şikâyet etmişlerdir. İyi hastabakıcı bulmanın müşkülâtı idarecileri bu meslekle alâkası olmıyan- lara vazife vermeğe mecbur ediyor. Bunun ne ağır ve mes'uliyetli neticeler verdiği de malümdur, İdareciliğin başka şubelerinde olduğu gibi yukarının yaptığı temiz iş ikinci ve üçüncü derecede çalışanların elile kıymetini kay- betmeğe mahküm oluyor. Mükemmel bir kanun, idraksiz bir idareci elinde nasıl menfi neticeler verirse yüksek bir teşhis ve tedavi de fena hastabakıcı elinde tehlikeli şekiller alır. Kalbi şefkat ve feragat, kafası da bilgi ve tee- rübe Hle mücehhez hemşireler yetiştirmek ü ee bi açi e e © aP a B B SA BB B at e SA ber ee L SÜĞ Ko ai e — Bürhan Cahif Zar L

Bu sayıdan diğer sayfalar: