9 Mart 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 3

Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

——— —— ———7 — ——— —— —— < —— — 3R ae 2 Soyfa SÖON POSTA Mart 9 » K .. Ö ımlı : ivenilecek k e . .« "- Hergün Resimli Makale: 6 Güvenilecek kuvvet... $8 Sözün Krratıl Çekoslovakyanın Okunacak var, Endişeleri Okuyan yok. — y Yazan: Muhittin BDirsen —— U zun zaman esndise içinde yaşı - yan Avusturya hükümeti için ar- tık endişeye mahal kalmadı; filhakika, korkulan şeylerin nihayet hep birden ba- şa gelmesinde iyi bir tara? da vardır: Hiç olmazsa endişe edecek sebebler ortadan kalkmış olur. Bunun için Avusturya hü- kümeti, artık endişe devrini geçmiştir. Ekseriyeti Alman ve Nazi olan bu mem- leket, kendisine mukadder olan yolu, ya- vaş yavaş takib edecektir. Şimdi sıra Çekoslovakyaya geldi, yani, zaten eksik olmuyan endişe devri şimdi de burada keskin devrine girdi. Hitle - rin, Alman hududları haricinde ve komşu memleketlerde kalmış on bir milyon Al- man hakkındaki sözleri, beklenilebileceği gibi, Çekoslovakyada büyük bir endişe dalgası kabarttı. Bu endişe, Hodza'nın son nutkunda bariz bir sürette kendisini hissettirdi. * Çekoslovakya başvekili dört gün evvel irad ettiği bir nutukta bu meseleyi ele al- di ve Bay Hitlerin sözlerire cevab ver - mek istedi. Cevab gayet yuvarlak keli- mnleler ve yumuşak bir üslübla verilmiştir. Bay Hodza, Çekoslovakya nüfusu içinde üç buçuk milyon Alman bulunmasını, e8« ki bir tarihtenberi, birbirlerile karışık bir halde yaşıyan bir takım «Çek olmı - yan» milletlerin Çekoslovakya hududları içine alınmasını tarihi bir vaziyetin za - ruri bir neticesi olarak tasvir ettikten sorra, bu ekalliyetlerin kendilerine aid bütün hakları Çekoslovakyanın Ana Ka- nunu ahkâmı içinde halledebileceklerini söyledi. Böyle söylemekten maksadı da, Hitlerin nutkunda bu nevi ekalliyetlerin kendilerine aid hakları hududları içinde vaşadıkları memleketlerin kanunlarile müdafaa edemiyecekleri hakkındaki id - diasına cevab vermekti. Bay Hodza'ya göre Çekoslovakya hu »- dudları içinde Alman bulunuşu tarihi bir zaruretin ifadesidir; bunlar orada, Çekos- lovakya kanunlarının çerçeveleri içinde kendilerine aia her nevi hakları müda « faa edebilirler. Binaenaleyh, bu ekalli » yetlerin haklarının müdafaası için ha - ricden her hangi bir müdahalenin vücu- düne sebeb yoktur. Bununla beraber Çekoslovakya, Almanya ile döst bir kom- şuluk münasebetleri yapmak üzere bu büyük komşusu ile konuşmıya hazırdır. Ancak, bu konuşmalar ne bir müdahale | mahiyetini haiz olmalıdır, ne de Çekos « lovakyanın hududlarma dokunmak ga - yesini gütmelidir. Bu şartlar dahilinde Çekoslovakya Almanya ile anlaşmıya ha- zırdır. * Fakat, Berlin bu fikirde değildir; bu- nu, Hodza'nın nutkunun Almanyada yap- tığı tesirleri göstermek üzere Alman mat- buatının neşriyatından anlıyoruz. Me - selâ, yarı resmi Deutsche Diplomatisch - Plitisehe Korrespondenz, doktor Hod- za'nın beyanatından bahsederken mese- leyi onun anlayış tarzındar — büsbütün başka olan bir şekilde mütalea ediyor. Hodza'nın tarihi bir zarüret olarak ka « bul ettiği hâdiseyi, Almar. hariciyesinin dilini taşıyan bu organ, sadece bir Dik- kat hâdisesi diye tavsif ediyor ve ondan sonra da Çekoslovakyadaki Almanların Çekleştirilmesi için neler yapıldığını an- latarak bu işler karşısında eğer Alman - yanın teşekkür etmesi bekleniyorsa al - danılacağını ilâve ediyor Çekoslovakya başvekili, bu memleke « tin hududlarına dokunulamaz olduğunüu, Çekoslovakyanın varlığır! temin eden muahedelerin bu gibi ihtimallere karşı kâfi bir emniyet kuvveti teşkil ettiğini söylemeğe nedense lüzum görmüştü. Al- man mehafili bu meseleler üzerine göz at- mıya bile lüzum görmüyor ve sadece Dik- kat nazariyesinde sabit kalmakla iktifa ediyor, * Demek oluyor ki Almanya, Çekaslo - vakya Almanları hakkınr'a da tezini or- faya atmış ve üzerinde ısrar ediyor. Çekoslovakyanın dahili işlerine müda - hale etme veya müdahale etmeme mese- lesi, Çekoslovakyanın hududlarına do - kunulabilir. veya bunlar ayrı meselelerdir. Bu meseleler mesele olup duürürken öbür tarafta Al - manyanın bu memleketteki Almanlar hakkında bir görüş tarzı vardır ve bu görüş tarzı üzerinde Almanya israr e « divür.: Sü halda valtın” kin ' samanda k | dokunulamaz oluşu | hüd da varmak ıstediği hedefe kavuşur. Hayat uçsuz bucaksız bir crmanlığa benzer. Oraya atılan | kendi zekâ ve cesaretile mez:yetine göre ya kaybolur, ya- gâne varlık yalnız ve n:ünhasıran kendi varlığıdır, muvaf- fakiyet şanslarının çokluğu veya azlığı insanın kendi varlı- ğının iyi hazırlanıp hazırlanmamış olmasına bakar. İstinad edeceği ye- sine bağ[ıdır 20 inci asır radyoyu icad etti, sesli ve sessiz sinemayı bul- du. Gökyüzünü tayyarelerle doldurdu, toprağı türlü nakil vasıtaları ile kapladı. Bu itibarla hugünün nesli dürün neslinden caha şanslıdır. Mücadele için daha müceh- hezdir. Bununla beraber hayat dehlizlerinde kaybolmamak dün olduğu gibi bugün de irsanın kendi varlığının derece - bile binbir Kral Zogonım Evlenme hazırlıkları İlerliyor * Arnavudluk Kralı Zogo, Kontes Apponyi ile 26 Nisanda evlenecektir. Bu tarih Arnavudluğun milli kahra - manı İskender Beyin düğününün beş yüzüncü devir senesine rastlamakta - dır. Kral Zogonun akrabasından, Pren- ses Tere ile Dane düğünde dam dönör- lük yapacaklardır. Resimde kendileri görülmektedir. 30 senelik ayrılıktan sonra evlenen sevgililer — Liverpool'da çocuk iken birbirleri - ni seven, 18 yaşlarına basınca da ni * şanlanan; 23 yaşlarında ise, bazı se - beblerden dolayı ayrılan bir genç kız- la bir delikanlı aradan otuz sene geç - tikten sonra, hiç ümid edilmedik — bir zamanda tekrar buluşarak evlenmiş - ler ve balayı seyahatlerine çıkmışlar - dır. meselenin bütün ciddiyeti ve ehemmi « yeti ile merkezi Avrupan'n büyük bir meselesi halinde meydana çıkacağını talımin edebiliriz. Çekosloyakya diploma- sisi belki de bu meseleyi keskin şekillere girmeden mülâyemet yolile halledebilir. Fakat, bu ıhtimal azdır. Dava, korkunç âkibetlere gitmeden halledilecek dahi olsa, Avrupanın bu mesele vesilesile de heyvecanlı ve halecanlı günler geçireceği müuhakkaktır. Muhittin Birgen * HEF GÜN BİR FIK% Kabahat kayınpederımde Memurun biri, müdüründen - izin istemiş: -— Efendim kayınvalidem öldü, izin Verirseniz cenazesine gideceğim. Demiş, müdür memura bakmış: — Bu ay içinde dört defa, kayınva- lidem öldü diye izin istediniz, buna sıkılmıyor musunuz? — Doğrusunu isterseniz Bay mü - dür.. hakikaten sıkıilıyorum. Fakat ne yapayım.. kabahat kayınpederimde, karısının biri ölür ölmez ötekini ah - yor. ; ğ İki kelime için 5000 dolar mükâfat Hollywood sinema şirketlerinden bi- risi yeni çevirdiği bir filmin ünvanı i - çin 5,000 dolar mükâfatlı bir müsaba- ka ilân etmişti. Bu mükâfatı Londralı Roy Haris isminde bir makine işcisi ka zanmıştır, Filme verdiği ünvan «Beşeri kalbler» dir. Haris mükâfatını almak üzere sine - ma şirketinin masrafile — Hollywood'a davet edilmiştir. Bu arada gazetecilere beyanatta bulunan makine işcisi birkaç * çin elinde bulunan son meteliği ile fil- min ismini havi olan mektubunu Hol- lywood'a gönderdiğini söyliyerek: «— Ben, derniş, büyük ediblik iddi- asında bulunmuyorum, Fakat yalnız i- ki kelimeme 5000 dolar aldığımı görü- yorum. Halibuki Bernard Sechaw bile kelime başına ancak bir dolar kazan - maktadır. Binaenaleyh bugüne kadar edebiyat mahsulâtı ücretinin — rekoru bendedir.» Haris 5000 doları alarak köyüne çe- kilip orada bir garaj açacakmış. Amerikada büyük bir casusluk hâdisesi Bugünlerde Amerikada muhtelif ca susluk teşkilâtının pek mühim faali - yetlerde bulunmakta oldukları ortaya çıkarılmıştır. Cumhur Reisi Roosevelt ile Dahiliye Nazırının hususi telefon hattı gizlice Ccasusların telefonlarına bağlanmış ve yapılan — muhaverelerin kâffesi dinlenmiştir. Amerikanın mu - kabil castıs teşkilâtı mütehassısları bu haftadanberi işsiz ve parasız kaldığı i- |: Bir İngiliz papazının Garib Bir buluşu Londrada, gün geçtikçe camaatinin azaldığını gören bir kilise papazı, a - ramış, taramış ve nihayet görmüştür ki, kilise saatlerinde, halk uzun müd - det vaâz dinlerken, ayni zamanda da eğlenecek bir şey aramaktadır. Bunun üzerine şöyle bir ilân vermiş: «Kilisemizde, yemek, yemiş yemek serbesttir.» Ve bu ilândan sonra kilisede adım atacak yer kalmamış. Nihayet yıldırımın da sür ati hesab edildi Amerika âlimlerinin şimşeğin sür'a- tini hesab etmeğe müuvaffak oldukları Londra gazetelerinden bildirilmektedir. Bu husustaki tedkikat Nevyoörkun en yüksek apartımanı olan ve (Enjair St- reit Pinkurt) dan yapılmıştır. Bu bina dünyada mevcud binaların kâffesinden yıldırım2 daha yakın bulunuyormuş. Tedkikatta bulunan Profesör Karl Ma- kiston'un elektrik sanayii enstitüsüne verdiği raporda şimşeğin sür'atinin sa- niyede 18 bin kilometre olduğu bildi- rilmiştir. E. Talu geçen seneler, kitabcılardâ —roman ve hikâyeden gayri— okuna * cak, dişe dokunur ciddi eser bulama * dıklarından şikâyet ediyorlardı. Gün * delik gazetelerden başka, memleketit mecmua vasfına bihakkın lâyik bir şeji çıkmadığı nı da iddia edenler pek çok* tur. Halbuki, bir iki yıldır, muhtelif tâ* bilerin neşzeylemekte oldukları tercü* me külliyatı mühim bir boşluğu dol * durduğu gibş yurdumuzda her mızad tatmin edecek epey mecmua da çık * maktadır. Şu var ki, bunları çıkaranlar bir |* kisi müstesna olmak üzere, mecmua * larını yaymasını, tanıttırmasını ve sev” dirmesini bilmiyorlar. Faraza, masamın — üzerinde, -Af' Mmecmuasırın Şubat 1938 sayısı durü * yor, Güzel bir kapak içerisinde, gu? san'atlara aid zengin ve kıymetli mül” derecat ile, estetlere hitab eden Bbu def” sa ginin, Turkıyede acaba kaç okuyucu var? Kültürünü arttırmak, duygulnrî_“ inceltmek, ayda bir, yirmi kuruş gi binnisbe az bir para mukabilinde gü * zel san'atların tarihine, felsefesine, C€* reyanlarına vukuf peyda etmek, okull yazar vaatandaşlardan hiç değilse yüze de onunun endişesi olmamalı mıdır? Gene, Halkevlerinin, bilhassa ÂAf” kara ile Eminönü Halkevlerinin der gileri en müşkülpesend fikir adamla * rını memnun edecek, ciddi çalışmalt* ra müstenid, enteresan yazılarla düı_“' nefis bir mecmüadır, Bunları, — gön çok isterdi ki, yurdumuzun genci, ih * tiyarı —eski tabiri ile— hirzican edet kumak zevkini tatmış olanw.’_ ç — — —P P B — — —— | rek okusunlar, ve milli harsımızın Hü* susiyetlerini öğrenmek için kendilerind sunulan bu fırsatlardan istifade etsit* ler. dergileri her müvezzide, her kitabcıdâ bulmanın imkânmı yoktur. Meselâ beli Eminönü Halkevinin neşriyatını eldd etmeğe can attığım halde, bir çoklar” nı, hattâ hemen hiç birini burada, AV” karada bulatradım. İhtımal ki Halkevleri, dergılelînd doğrudan doğruya abone kaydını, M vezziler marifetile perakende satlîı' tercih ediyorlar, Ancak herkes topli para verip de birkaç mecmuaya birdef abone olamaz. Bilfarz abone olabile debilsin. B Bütün bunlarla beraber, şu bir lld;i yıldır piyasada pek çok okunacak ll olduğu, fakat okuyucular sayısmın neşriyat bolluğu ile mütenasib bulul” madığı çok acı bir hakikattir. Almanyada radyo abone” lerinin sayısı artıyor Berlin 8 (A.A.) — Almanyada ra**; yo aboneleri sayısı bir martta dokü e buçuk milyon olmuştur. Bu mikdar bi şubatta dokuz milyon 360 bin idi. mek ki bir ayda yüz kırk bin artmi$ -— ——— Yıldız - Aksaray, Topkapı « Sirkeci, İSTER d S İSTER İNAN, Aksarayda oturan bir arkadaşımız var, bu arkadaş Sir- kecideki işine her sabah otobüsle geliyor ve her akşam öto- büsle gidiyor. Fakat hayret ettiği Bir nokta vardır: Aksarayla Sirkeci arasında işiiyen dört nevi otobüs vardır, Bakıtköy - Sirkeci, İNAN, İSTER İSTER İNANMA! Bu binanın tepesinde şimşekten ev- v MA vel bir alev görülmekte ve bu alev yı -| « lânkavi bir şekilde yere kadar inmek- TAKVIM te imiş. Söylendiğine göre bu alev yıl- dırımın düşeceğini haber vermektedir. MART i Arabi sanü hususta ket'i bir ketumiyet muhafaza M;mm“ 9 m;“ etmektedirler, -- lti b aşa 24 1938 122 - ÇARŞAMBA Givieğ İMSA Kocamustafapaşa - Sirkeci. Bu otohüslerden Topkapı - Sir- u : b Muharrem ça 3 keci hattında işliyenler Aksarayla Sirkeci arasında 6 kuruş îa 13 i 10 | 37 seyahat ücreti almaktadırlr. Ayni mesafe için Bakırköy oto- 6 | 21 6 4 | 45 büslerinde 10, Kocamustafapaşa otobüslerinde 7 buçuk, SERECE (T Yıldız otobüslerinde de beş kuruş ücret alınmaktadır. SO'T’ D er> ! . » 8. * İNANMA! zi elel.|ja z Yiz | z0 || ö | 40 Fakat yukarıda da dediğim gibi bit | cek kudrette bulunsa da, mecmuayı b%f defa, iki defa görmeli, beğenmeli, h€ ( veslenmeli ki o fedakârlığı ihtiyar € ;

Bu sayıdan diğer sayfalar: