May 6, 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

May 6, 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

d ize fay tufeyli li geçenlerde bahsettiğim meyva yaman bir zararlısı olan Di- pek usanmış bir tanıdığım akşam eve dönerken yolumu Bu derdi körlemek için, f F 1 ; Ti | i | K kalmadan - berikini kırar, yok e- Tmiş. Bu nasıl şey? Sen bunu bize ne- Ye Yazmadın?» Bu mevzuu yazmamış değildim: İki de- “mhmnnı Bgetirmiş, bilhassa bahsetmiş- Ama onları okuyamıdığı besbelli ahbabıma bunu söylemek faydasız- *— Ben yazdım, sen okumamışsın!» ktense, kısıca anlatmak daha mak- Beçecekti. Nitekim ayak üzeri bu farzın nasıl bir şey olduğunu anlatıver- l Bayıldı, gitti: e— Aman bunu yaz Tarmman dedi, köyde bu yazıya merak- kimse kalmıyacaktır.» Öyle olur mu, olmaz mi bilmem? İşte EEFE H %Mmun bahsettiği mücadele tar- ö Yeni bulunmuş değildir. Uzun yıllar- ::'"1 Ziraalçi mütehassısların alâka - Üzerine çekmekte ve birçok araştır- 'lm—.' Sebeb olmaktaydı. Bu tedkiklerin Biderek işin kabili tatbik bir hale Ülmesi ise, 10-15 senelik bir meseledir. Vaft ğiniz gibi zirat mücadelelerin mu- Sakiyeti, daima birçok şartlara bağlı- veya hastalığın o yerdeki Beyrini « Yaşayışını inceden inceye tedkik ı""-huıııı Köre ne gibi bir usul veya iltce le ne zaman ve ne tarzda işe _k'""hk Tâzım geleceğini iyice hesapla- Tağeşler. Bu şartlarda eksiklik oldu mu, « d& ya güçleşir, ya geçleşir. .ı—*:' edersiniz ki bunları bilip ba- % Ancak bilgi ve vessitle micehhez li mücadele enstitülerinin hazcıdır. Üke “Vafın ortaya koyduğu tecrübelerle —hk“n. Ayni neticeyi almak - öazima - Soğu Ün olmaz, Onun için enstitüleri pek —ı:_'""ı olan memleketlerde bazı l.'m Ve önemli haşerelerle savaşmak ö- Diy, Tİ Mmüşkül bir dava halindedir. %bh_ bu zor savaşlıların güzel bir Bümesher En ufak bir eksiklik bile ye H Büçleştirir ve yıllarca uğraştı- hîyâ'dmlwlne göre bizdeki - diyaspis e de, bu sebeblerden başa çıkı- &e Sür. Kih kullantlan muslece tesir %İ'- Kâh etmiş ama vaklinde ve u- Sün n: Yapılamamış, kâh hir kaç köylü- .lı, wmıll ile sirayetine mâni olunama- ül iktisadi bir şekilde hakkın- Vet biş k mümkün olamamıştır. Niha- iâ klnlı* yoldan yürünmek lüzumu- mım olunarak şimdi hükümetce ya- ı'lil olan mücadcle de muvakkaten *dilmiş bulunuyör. & M"k diyaspis ve gerek ona benzerler, %_c her yerde böyle üzücü ve yarucu ha p, Gi dünya ilim müerseseleri da- 1 “;:Y:h bir yol araştırıp duruyor- *. yet (Hayatf mücadele usulü) Oaya yeni bir usul çıkarıldı ve bu ası dokunan x » » Meyva ağı gn amansız düşmanı olan diyaspisle yaptığımız mü- cadele ::-qnzı"u vermezse, Prospatella Berlezi isimli haşereden ıı!ı- fade etmek lâzımdır. Parazit bir haşere olan ba küçük sinek bütün Ömrünü diyaspisin sırtında geçirir ve ancak onu yiyip kemirerek yaşıyabilir. haşerat usul sayesinde bu inatçılarla da kolayca boğuşmak imkânı elde edildi. Nasıl mi diyeceksiniz? Şu suretle: Dünyada her şey birbirine düşmandır. Diyaspis nasıl meyva ağaçlarına düşman olarak yaşıyabiliyorsa, sadece diyaspisle geçinen mahlüklar da vardır. Bu bilindi- ği için arana arana bir gün (Praspatella Berlezi) isminde sırf diyaspise düşman bir ehdi (— parazit) bulundu. Bu böcü, bütün ömrünü diyaspis bö- cülerinin sırtımnda tufeyli (— ehdi, para- zit) olarak geçirmekte ve ancak bunları yeyip kemirerek yaşıyabilmektodir. Bu, böcülerin (— haşeratın) zarkanatlı - lar — Eymonoptera dediğimiz sınıfından 6-7 milimetre boyunda küçücük bir si - nektir. Erzkekleri yoktur. Hepsi bikri su- rette çoğalırlar. Yani çiftleşmeden yu - rourtlarlar. Kâhilleri - ekseriya - İişi di- yaspislerin kabuklarını delerek bu delik- ben içeri birer yumurta korlar. Az zaman sonra bu yumurladan çıkan kurt, diyas- pisin içini kemirerek hem omnu öldürüz, hem kendisi serpilip büyür. Nihayet gü- nün birinde anası gibi yeni bir sinekçik halinde çıkar, gider. Bu sinekçik yeniden sağlam diyaspisleri bulup — yumurilaya- caktır. Böylece her seferinde 100 den çok yumurta yaparak yılda 4-5 nesil verir, Binaenaleyh diyaspisli bir muhite bu Prospatella'lardan bir mikdar getirilir de üretilirse, iki böcü arasında hoşa gider bir muharebe başlamış olur. Artık hangi ta- raf daha çabuk ürerse, galebe de o taraf lehine inkişaf eder ama, ekseriya pros- patellalar daha çabuk davranarak öteki- leri haklarlar. Ne âlü değil mi? Şu kadar var ki.. Mevsim nihayete e- rip de, ortalıkta berikllere yiyecek düş- man kalmayınca pek çoğu ölür gider, O- nun için bu usulde mücadeleye girişme- den önce, prospatellayı hususi surette ü- retip muhafaza edecek laboratuarlar ha- zırlanır, İtalyada bu maksadla kurulmuş Tabo- ratmarlar vardır. İcabında hastalıklı yer- lere bol bol parazit dağıtırlar. Bizde bir kaç defa bu tarzın tecrübesine girişilmiş ve oradan parazit getirilmişti. Alâkadar. lar arasındaki temayüle bakılırsa bun- dan sonra diyaspis mücadelesinde bu tar- zın ihtiyar olunacağı anlaşılıyor. Parazitler, memleketimize marttan - teşrinlevvele kadar getirtilebilir. Sipariş edilen parazitler hüsusf ambalajlar için- de gelir. Bunlar, ayni zamanda diyaspisli ve prospatellalı dallardır. Yerine varınca hemen küçük - küçük parçalara syrıla- rak bahçelerin en hastalıklı ağaçlarına asılırlar. Bir müddet sonra parazitler et- rafa yayılarak ürer ve - yaşamasına en- gel olacak başka mahzurlar çıkmazsa - ötekilerinin hakkından gelirler. Sözümü bitirmeden bir not olarak İtal. yadaki İaboratuarlardan birinin adresi- ni de yazayım: (R, Laboratoire Di Ento- mologis Agroria İn Firenze, Via Romana 19 Firenze - İtali) Tarımnman SON POSTA Kirşebir zelzelesinin acıları ve yarala-; yı gerek halkın ve gerek devletin gös - terdiği büyük &lâka sayesinde avutulup sarılıyor. İçtimaf yardım teşk T&tinım ol- madığı, 'mparatorların da nuü'letleri sı - dee> yünleri büyüdükçe kızs''en koyun sürüsünden farksız telâkki et'ikleri za - maularda bu felâketlerin tesır.eri uzur. seneler devam eder, dehşeli hafıralardan İsilnmezdi. Gerek Bizaus imraratorluğu- na ve gerek Osmanlı imparstorluğuna asırlarca devlet merkezi clan İ-tanbul d bu felâketlere uğradı. (1500) senelik ta- rihi karıştırdık ve İstanbulun bu müddet zarfında gördüğü zelzele felâketlerini tes- bit ettik: 358 senesinde İstanbul henüz tarih - teki çok mühim rolünü oynamağa başla- mamıştı. Roma imparatorluğunun küçük bir şehri idi. Tarihe geçen en sert zelzele- Terden biri bu senede oldu. Şehrin büyük bir kısmı (Kapitol — Sarayburmu) ndaki binalardan bir kaçı yıkıldı. Halk sokak- Jarda kaldı. O kadar ki bu şehirde otu- ran (Nikomedya « İzmit) piskoposu ken- di konağının enkazı altında kaldı. İmparator Arkadyüs zamanında ve 398 ve 402 senelerindeki iki zelzele birincisi kadar şiddetli değildi. Fakat şehrin epey- €e büyük binaları büyük zararlara uğ - radı. 447 senesi ikinci kânunun yirmi altıneı |günüydü. Yer, evvelkilerden daha sert sarsıldı. İkinci Teodus, büyük emeklerle yaptırmış olduğu kale duvarlarile kule - İlerden bile bir çoğunun yıkıldığımı gör- |dü. Yıkılan kulelerim sayısı 57 tane idi. O- tuz bir sene sonra imparator Leon zama- nındaki zelzele de oldukça şiddetli geçti Bilhassa imparator Teodosun Teodas mey- danındaki muhteşem heykeli yere serildi. 483, 48T ve 527 senelerindeki zelzeleler daha hafif geçti. Bunlardan birinde İs - tanbul patriği sarayının yıkıntıları altın- Tarihi tedkikler: İstanbulun zelzele tarihi * 1034 deki zelzele 1T40 gün sürdü ve * » zaman itibarile rökor yaptı. 1718 de üç dakika süren zelzele arka arkaya üç gün sürdü. Sokaklar, yıkılmış ev duvarları ve çatılardan geçilmez bir halaldı. Bu enkazın altında can verenler, yaralananlar, varlıklarının büyük Bir kısmını kaybedenler pek çoktu Yazan : Kadircan Kaflı Birçök zelzelelere maruz kalan ve zaman Ayasofyanın tanbulda tarihin en meşhur ve müdhiş zelzelelerinden biri oldu. Meselâ 1923 de Japonyada yalmız bir dakika süren bir zelzelede tamam beş yüz yetmiş altı bin ev yıkıldığını, yüz kaırk bin kişinin öldü- ğünü geçenlerde yazmıştık. İstanbulda olan 1718 zelzelesi üç dakika sürdü. Üç gün arka arkaya tekrarlandı. Sokaklar yıkılmış, ev duvarları ve çatılarla dola - rak geçilmez hale geldi. Bu enkazın al - tında can verenler, yaralananlar, varlık- Tarmın büyük bir kısmım kaybedenler çoktu. Edirnekapr e Yedikule arasın - daki duvarlar zarar gördü. Bir çok cami- lerin kubbeleri çatladı. Halk — günlerce darma dağın bir halde, yığın balindeki eşyalarile yollarda, meydanlarda ve kır- larda kaldı. 1727 zelzelesi hafifti. Fakat iki sene sonra eksik kalan felâketi tamamlamak da kaldı Evvelce daha küçük olarak yapılmış o- lan Ayasofya kilisesi, 532 de çıkan Nika Asyanında yanmıştı. Büyük Jüstinyanos ayni sene bugünkü şeklile yaptırmağa başladı, Ertesi yıl zelzele oldu. 558 de ayni hükümdar Ayasofyanın kubbesinin gene 'Tiber zamamında imparatorluğa her fta - raftan Avarlar, Slâvlar, İranlılar hücum etmişlerdi. Bu sırada ve 582 senesindeki zelzelede bir çok yerler yıkılmakla bera- ber yangın da çiktı. Gl1 zelzelesi şehirde binlerce ev ve bi- nanın yıkılmasına sebeb oldu. 732, 740 ve 865 senelerinde bir çok bi- nalar zarara uğradığı gibi heykeller de düştü. Arkadyüs heykelile, Altınkapı ü- zerindeki zafer heykeli bunların arasında bulunuyordu. 869 da İstanbul halkı bahçelere, mey - danlara, hattâ kırlara taşmdı. Büyük bir perişanlık içindeydi. Çünkil zelzele kısa aralıklarla tamam 40 gün 40 gese sürdü. Bir çok evler yıkıldığı gibi bir çok kili - seler de zarara uğradı. 986 ve 1010 daki zelzelelerden sonra 1084 deki zelzele müddet itibarile rekor yaptı: 140 gün sürdü Zararlar büyüktü. 103T deki zelzele sırasında kıtlık ol- duğu gibi veba hastalığı da çıktı. Halk bü. Yyük bir dehşet içinde Anadolu kıyılarına ve Trakyay doğru kaçıyordu. 1305 zelzelesi, 1086 ve 1296 zelzeleleri.- ne göre büyük zararlar verdi. Nihayet 1344 senesinde Bizans idaresi alltındaki sön zelzelede Ayasofya kilisesi mühim zarara uğradı. Osmanlı imparatorluğu zamanıma asid olup ta bizce bilinen ilk zelzele 1509 sone- sindedir. Kale duvarları, kuleler zarara uğradı. Bir çok minareler ve kubbeler yı- kıldı. Bir çok evler ve binalar taş ve top- rak yığımı haline geldi. 1592 de olan rzelzele kısa'aralıklarla bir çok günler devam etti. Oldukça mühim zararlar vardı: Topkapı civarımdaki kale duvarları yıkıldı. Fatih camüinin iç av Tusundaki kubbelerin bir çoğu çöktü. 1688 ve 1712 zelzeleleri hafif geçti ve az zarar verdi. Fakat aradan altı sene geçmişti ki İs - ister gibi daha fena sarsıldı. -Ağır zarar- lar verdi. 1763 zelzelesi de ondan aşağı değildi. Altı gün sürdü. Beyazıd camüle Fatih camiinin kubbeleri çatladı. 1768 senesi mayısın dokuzuncu günü Kkurban bayramına rastlıyordu. Bayramın üçüncü günü herkes gülüp eğlenir ve me- sirelerde gezerken yerler müdhiş surette sarsıldı. İki dakika süren sarsıntı neti - cesinde Süleymaniye, Ayasofya, Şehzade, Nuruosmaniye, Yenicami ve Sultanselim eamileri büyük zararlara uğradığı gibi bir çok mahalleler baştan başa yıkıldı; bir çok insan enkaz altında can verdi. Akhisarın Seydiköyünde Bulgarca Konuşan göçmenler Akhisarın Seydiköyünden bir okuyu « cumüz yazıyor: «Köyümüz şehre 1 kilametre mesafe - dedir. Oldukça güzel, şirin ve bakımlı bir yerdir, 180 evi vardır, Bunların 20 si Ra- dovişli muhacirlere, 22 si Balkan muha - cirlerine, mütebakisi ise diğer ahaliye a « iddir. Pakat ne garibtir ki, göçmen kar - Göşlerimiz tamamile Bulgarca konuşuyor- lar. Köyün bakkalı, bekçisi, kasabı, kah- veeisi hep Bulgarca görüşenler arasında « gır. Bunların içinde Türkçe konuşan he - men yok gibidir. Geçen sene bir istida le Dabiliye Ve- kâletind bu vaziyeti bildirdik. Vekâlet bu işle alâkadar oldu. Manlsa Valiliğinin na- zarı dikkati celbedildi. Valllik de Akhisar kaymakamlığına — sordu. Kaymakamlık verdiği cevabda, gerçeklen bülün — köy göçmenlerinin Bulgarca görüştüklerini, lâ zım gelen Cedbirlerin alınmış — olduğunu bildirdi. Fakat şimdiye kadar vaziyet hiç de de- Bişmiş değildir. Göçmen kardeşlerimiz bü- tün nasihatlere rağmmen ana dilerini bı- yakıp Bulgarca konuşmakta usrar göster- mektedirler. Kıymetli Manisa Valisi Dok- zaman esaslı bir şekilde harab olan eski bir resmi 1894 zalzelesinde en çok zarar gözen yer büyük Kapalıçarşı oldu. 1912 zelzelesindeki zararlar hafifti Bazı hâdiseler hakkındaki istatistikler gözden geçirerek ayni hâdiselerin ne kâ- dar zaman sonra tekerrür ettiğini anla mağa çalışırlar. Acaba zelzele için böyle bir netice çıkarılabilir mi diye zelzelele. arasındaki farkları tesbit ettik: (1-10) sene farkla olan zelzeleler sayn sı andur. (10-20), (40-50), (50-100) — ve (200-300) sene aralıkla olan zelzele birer tanedir. Aralarında (20-30) sene olan zelzelelerin sayısını 9 olarak bulduk, (30-40) ve (100-200) sene aralıklı zelze « leler beşer tanesir. 1086 ile 1296 arasında 210 sene İstanbul toprağı uslu oturmuş 1344 Te 1509 arasında da 165 sene zelzele olmamış! Rakamları sıraya koyduk, kısımlara a- yardık, birbirine vurduk. Fakat bir türlü zelzelelerin muntazam veya mütenavik fasılalarla olduğuna dalr riyazi bir silsile bulamadık. Bundan da anlaşılıyor ki gök yüzünde filân yıldızın bir daha ne za « man şu noklada görüneceğini bir takım hesablarla bulmak kabil olduğu halde yeraltının ne zaman bir daha kımılda- nacağını bilmiye imkân yoktur. Zira gök yüzü ne kadar muntazam ve hesablı ise kara toprak o kadar intizamsız ve hesab « sızdır. Bu intizamsız kara toprak üzerinde hiç olmazsa kendi hayatına intizam verebi- lenlere ne mutlu! Kadircan Kaflı tor Lâtfü Kırdarın bu mosele üzerinde 8- Tâkasını bekliyoruz » bir yer Bigadan bir otuyncumurz yazıyor: «— Bigm orta mektebinin önünde ve Kanlıkısık sokağında bir çukurca yer var- dır. Burası, bir dönüm kadar küçük bir sahadır. Yanındaki çeşmenin ayağı bura- ya akar. Yağmurdan hasıl olan şel suları bu çukurda birikir. Orası yaz ve kış top- lanan sularla —içinde ördek avı yapıla « cak kadar— geniş bir göl halini alır. Mahallenin ölü tavukları, ölü kedileri bu göle atılır. Havalar ısınınca milyonlar- ca sivrisinek buraya — Üşüşür. O civarda yaz günleri bu gölün kokusundan, buzun tıkarnadan geçilmez. İşin fena bir etheti Ge, mektebin tam karşısında ve bütün ta- lebenin gözü önünde bulunmasıdır. Bu sıtma ve mikrob yuvasile karşılaş- mağa bütün talebe her gün mecburdur. Daha geçen gün çocuk bayramında (z1h- hatlmizin korunmasını isteriz) levhalari- le şehir sokaklarını karış karış — dolaşan çocuklar dileklerini bütün iş başında olan adamlara gözterdiler, Alâkadarların ufak bir himmetle yok edebilecekleri bu plalik böylece devam & - decek mi?»

Bu sayıdan diğer sayfalar: