20 Mayıs 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

20 Mayıs 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şamlı Hanında nasıl kolonyacılık yaptım ? Yazan : Muallim Nihad Beden başlıyarak bir sıra takib etmek Üzere yazmayı uygun görmedim. Hangi hahıranın tedaisi daha kuvvetli ilham Ynağı olursa hemen onu tesbit etme- Muvafık buldum. Meselâ bu kolonya i keyfiyeti mütarekenin ilk senesi- âid bir maceradır. Şamlı Hanı, Sultanhamamındadır, A- tabek mağazasının üstüdür, Bu hanm İkinci katında mı, üçüncü katında mı Pek kuvvetli hatırlıyamıyorum. Mek- İSb arkadaşım Ali Nizami kolonya imal tdi, Çok güzel, muntazam bir atöl- Vardı. Mütarekenin o acı, tâhâm- İ edilmez günlerine benim şahsi fe- lerim de eklenmişti. Üsküdar Do- İancılar yangınında dârı dünyadaki bi- cik evim yanmış, eşyamm dörtte iki Duçuğu kül olmuştu. Mütarekenin bu Bünlerinde aylik da alamıyarduk. Çıl- Klin, ev kirası. biter kır- Ge Arnavud biberlerinden değillerdi. gün Ali Nizamiye uğradım. Derd Çocuk düşündü, taşındı. Dedi buraya gel! Beraber çalışa- lim. Kolonya yapanı, şişelerin etiket- Üy yapıştırırsın. Bihasıl iki kardeş Saya yari. Sana bu iş dolayısile de *mım daha fazla, daha devamlı 0- # Derhal muvafakat cevabı verdim. O in (Vefa Lisesi) nde idim, Ders a- hk de azdı, Hattâ bu teklifin edildi- Sünün ertesi günü hiç dersim yoktu. geleceğimi söyliyerek ayrıl- Ben bu imadaki zehirli iğne Bibi anlamakla beraber, vurdum © Ynamaziıktan gelerek! Ona ne şüphe! O mis kokulardan müstefid edeceğime şübhen ol- £ im. Lâkırdıyı kapattım. sâbah çok erken kolonya atöl- geldim. Şişe yıkıyan bir Muse- hem öteye beriye koştürulan, damacanaya doldurulan kolon- durmayıp çalkalamakla mükellef Musevi çocuğu vardı. O gün her ne- Oğlancağız gelmemişti. Stok mal evvel şişelere doldurulduğu i- kolonya çalkalamak lâzım Ali Nizami oğlanın gelme- fena hahle içerlemekle beraber İspirto koydu. Esansı da iz uygun ölçülerle içine attı ve ki; Bu işin beklemiye ta- Ne yapalım, senin böyle çetin işe çat- yardım ederim ya! Azizim! Çetin metin, ne sen tarif et, ben hemen Yapılacak uzan i boylu bir şey de- çü damacanayı durmadan çalkal. a) Peki... dedim VİN boğazından yapışıp çalkala- ir Fr zi in Fi 1 : #, #k de iy # ; el Ni 5 ak işden bile değildi. Üç çocuk, bir) Umumi harbe aid hatıraları ilk se-|mıya başladım. Gâliba ilk hevesle pek sür'atli kıvırmaya başlamışım ki Niza- minin nazarı dikkatini celbetti: — Ne yapıyorsun yahu? Kan ter i- çinde kalırsın, Aheste çalkala Uslamın bu sözüne tabii itaat ettim. Muameleme daha nazlı bir kıvam, bir! âhenk verdim. Bu esnada cebimden eksik etmedi- ğim felsefe formalarından beş altısı yere yuvarlandı. Güstav Löbon'dan ter- cüme edilmiş bir eserdi bu.. Gayri ih- tiyari güldüm. Okuduğumuzla, ekmek parası temini İçin katlandığımız ameli- yeyi şöyle zihnen bir ölçüp biçtim, A- zer! edebiyatından bir fıkra hatırıma geldi. Azeri köylerinin birinde ilmi kuv- vetli, nefesi, muskası her şeye birebir hoca varmış. Birgün bir saf kadın scaat etmiş, demiş ki: — Kuzum hocam! Tanrınm günü ya” yik başında yağ döğerim, Köollarım bi- iflâhım kesiliyor. Bana bir mus- zıver de kuvvet bulayım, yardım. olsun, Zeki adam, üzgün kadının hâline 4- cr. Fakat hiçbir muskanın bu işe kâr etmiyeceğini bilmekle beraber okuma- sı, yazması olmıyan kadını boş çevir- memek için şu kıt'ayı yazıp eline tu- tuşturur: | Ey mekeci geçmağa (*J Bitik neylesün yağa, Ayağın pekçe bas yere. Cehdeyle çalkamağa. Bir taraftan bu mübarek teselliyet- #ver kıtayı içimden tekrar ediyor, bir taraftan da raksı mahsusunu öğrendi- ğim revişte kolonya damacanasını çal- kalıyordum. Muallim Nihad (97 Yayık dörmek demektir. Aksarayda Kızılay faaliyeti Aksaray (Hususi) — Aksaraydaki Kı- zlay şubesi senelerdenberi muattal bir halde İken son zamanlarda yeni bir faa- liyet arzetmiye başlamıştır. Şubenin faa- liyetini temin için yeni bir heyet iş başı- na getirilmiş ve Hamit Beşkardeş, ziraat muallimi Cevdet Timur ve tüccar Seyid Ali Akından müteşekkil heyet işe başla. SON POSTA Askerlik bahisleri: Fransada zehirli gazlara karşı müdafaa hazırlığı Hava hücümlarına ve zehirli gaz teh- likesine karşı sivil halkın muhafaza edil- mesi bütün devletlerin büyük bir alâka ile meşgul oldukları mühim bir mesele- dir. Şimdiye kadar hiçbir memlekette, bütün vasıflarile gaz tehlikesini bertaraf edebilecek bir nümüne, bir prototip mas- ke şekli kabul edilmiş değildi, çünkü müstakbel harbde kullanılacak gazların nevi ve tesirleri hattâ takribi bir surette bile tesbit edilememişti. Uzun tedkikler- den sonra ilk defa Fransızların bu vadi- de mühim bir adım attıklarını görüyoruz. Sivil halkı ve çocukları zehirli gazlara! karşı muhafaza edebilecek kabiliyette o larak yaptıkları maskeye «milli maske» adını vermişlerdir. Bu maskenin hususi- yeti, orduda kullanılan maskelerin bez - den yapılmış olmasına mukabil bunun! kauçuktan imal edilmiş bulunmasıdır. Birçok (filmlerde üstün roller yapan si- nema yıldızlarından Bette Davis Holiy- wooddaki sinema yık dızları içinde sadeliği "en çok sevendir. Bette Davis aile ha- yatınada çok düş "kündür. Sadeliğe mef tui olan san'atkâr şu sözleri söylemiştir: Paris mıntakası hava müdafaası mü- fettişi General Keller tarafından Paris belediye meclisi büdce encümenine tevdi ve bütün vasıfları izah edilen bu maske için, Paris şehri (191) milyon frank tah- sisat ayırmışlır. Bir ağustostan itibaren bu maskölerden ayda yarım milyon ya- pılacak ve halka dağıtılacaktır. Şimdiye kadar (25) muhtelif tip gaz maskesi yapı- ıp tecrübe edildiği halde bunlardan hiç birinin matluba muvafık bulunmuıyarak bu sonuncu nümunenin elverişli görül mesinin sebebi, bu maskenin Fransız İ- malâtı harbiye lâboratuarlarında sıkı bir tecrübeden geçirilmiş ve en modern fenni yeniliklerin ilâve oedilmiş olmasıdır. Fransız hükümeti bu maskeyi bir tip ©- larak ileri sürmekte ve halk için bundan başka gaz maskesi yapılmasını yasak et- mektedir. Fakat'bu yüzden lüzumsuz bir ihtikâr yolu açılmaması için de, hükümet, bu muhtelif fabrikalar arasında akasaya koymaktadır. Bu işe talib olacak her fabrikaya (100) binden aşağı olmamak üzere meske ihale edilecektir. Bu maskeler yapıldıktan sonra matluba muvafık olup olmadıkları gene Fransız imalâtı harbiye dairesince gözden geçiri- lecek ve muvafık görülenler piyasaya sevkedilecektir. , mışlardır. Bir lira mevcudla devir alınan | şubeye: 200 aza kaydına muvüllak olun-| duğu gibi kuraklık yıllarında Kızılayın | imdadına koştuğu Eskil mıntakasına gi- dilerek hâlen refah içinde olan bu köylü kardeşlerimizin 800. lira yardımları te- min edilmiştir. Şubenin önemli işleri zümresinden olmak üzere uzun yollarda sefer yapan kamyon ve otobüslerde sıhhi imdad çantaları usulü tesis edilerek 15 çanta yolcu otobüslerine yerleştirilmiştir. Samsunda 23 nisan mektebi talebelerinin müsamereleri Samsun (Hususi) — Ders bitimi mü- nasebetile 23 nisan okulu tarafından pek muvaffakiyetli bir müsamere verilmiş ve küçükler çok alkışlanmışlardır. Pazar nahiyesinde imar faaliyeti Kızılcahamam (Hususi) — Kazamıza dört saat uzaklıkta bulunan Pazar güzel bir nahiye merkezidir. Bu nahiyede kal- kınma işleri günden güne çok canlı bir surette ilerlemektedir. Nahiye müdürü Süleyman Konukçu bütün köyleri: birer birer gezerek asri mezarlıklar kurmak- ta, köylerin münasib yerlerinde bahçe « ler vücude getirerek, ağâçlama işlerini tanzim etmektedir. Ayrica bit mücadelesi vesalr sıhhat işleri için ecza dolabları yaptırmış ve bunlara da icab eden ildç- ları temin etmiştir. Ayrıca mıntakada halıcılık san'atının inkişafı için tedbirler almıştır. Çocuk E- sirgeme kurumu da genişletilmiş, yardı- ma muhtaç kimsesiz çocuklar giydiril - miştir, Kültür işlerine de nahiyede büyük «hemmiyet verilmektedir. — Bir san'atkârın ikametgâhı bir film dekoru gibi olmama» lıdır. Sade olmalıdır. Sadelik her şeyin fevkindedir. Kocamı çok severim, Neden sevdiğimi sorarsanız cevabı basittir. Ko. cam benim sinema yıldızı değil, fakat kadin olduğumu ni Sadeliğe ve tabiiliğe meftun olan bir yıldız Bette Davis diyor ki: “Birsan'atkârın evi bir film dekoru gibi olmamalı, sade olmalıdır, SEZEN Bette Davis'in en son resmi zarı dikkate slarak muamelede bulunur.) bir yıldızdır. Salâhiyet sahibi rejisörler, Stüdyolarda yorulduğum vakit kocamın! kendisinin Greta Garbo yanında o kadar rahat ediyorum ki... Bette Davis, fevkalâde güzel olmamak-| rının en yükseklerinden olduğunu ve Kai Hepburn ile birlikte Hollywood yıldızla” la beraber fevkalâde bir şahsiyete malik | mektedirler. Willilam Powel hayatından şikâyet ediyor Hâlâ ununülamıyan Jean Harlow Başlı başına bir âlem olan büyük san'atkâr William Powell bundan az bir müddet evvel seyahate çıkmıştı. Avru- pada bulunurken bir muharrir kendisile Hollywood ve sinema hayatı hakkında görüşmeğe muvaffak olmuştur. Willam Powell kendisine şunları söylemiştir: «— Bıktım artık, bıktım! Bana Holiy- wooddan bahsetmeyiniz. Cidden söylü- yorum bıktım. Bir adım bile atamıyorum ki kimse duymasın. İstediğim gibi yaşa- miyorum. Her hareketim tesbit edilmiş, çizilmiş, Tesbit edilen noktalardan harice çıkılamaz. İstediğim gibi tebessüm bile edemem. Dilediğim elbiseleri giyemem. Stüdyo ile yaptığım mukavelenamede 72 kiloyu aşmıyacağım musarrahtır. Bun- dan dolayı her sabah tartılmak mecburi- yetindeyim. İstediğim şeyleri bile yiye- miyorum. Bana öyle geliyor ki yaşıyan «ben> değilim, fakat bir ekuklams dır. Hollywoodun gezmelerinden de, eğlence yerlerinden de, kabarelerinden de bık- tım, Hem öyle bir bıktım ki bunu size kalbden söylüyorum, inanmızlıa Büyük san'atkâr William Powell'in bu sözlerinin kalbden geldiği muhakkaktır. Esasen çok sinirli olan san'atkârı felâket coşturmuştur. Çünkü geçen sene ölen güzel yıldız Jean Harlow'u delice sevi- yordu. İçten gelen samimi bir sevgi ile, Bu güzel yıldızın nihayet geçirmekte ol- duğu hayata dayanamıyarak çöküp git .: TASİN Zevalh Willkam Powel mesi, Wüliam Powrell'i fevkalâde sars- mıştır. O gün bugündür, neşesini kay» betmiştir. Gülse bile zoraki gülmektedir. Gene ayni sebebden dolayı kederini u- nutmak için İngilterede, Fransada, Fele- menkte büyük bir seyahat yapmıştır. Bir film için Marlene Dietriche 150,000 lira teklif edildi Bir Fransız mecmuasında okunduğuna nazaran meşhur (Fransız (Omuharriri Maurice Dekobra «Yataklı vagonlar mâ- budesi> adındaki eserini filme çekmeğe kat'i surette karar vermiştir. Maurice Dekobra, bu filmde başrolü yapması için Marlene Ditrich'e safi olarak 150.000 lira teklif etmiştir. Güzel yıldız henüz kuras rını bildirmemiştir. Robert Taylor spor filmleri çevirecek... Robert Taylor'un en son çevirmiş ol- duğu «A Yankee at Oxford» spor filmin- de o kadar büyük bir muvaffakiyet ka- zanmıştır ki şimdi prodüktörleri ona «spor rolleri» vermeğe başlamışlardır. Pek yakında çevirmeğe başlıyacağı Give and Take filminde bir boksör 16- ünü yapacaktır. Amerikan kadınları bu genç san'atkârı bu gibi kavi rollerde da- ha çok beğermektedirler, TAŞ ailemle

Bu sayıdan diğer sayfalar: