17 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

17 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Hatay muzafferiyetinin Büyüklüğü Yazan: Muhittin Birgea —’ eni dikkatle okumak lütfünde bulunan bir okuyucumdan Üüç gün evvel bir mektub aldım. Okuyucum, bana Hatay meselesi hakkında bir takım sualler soruyor ve bu suallere birer birer vazıh ve açık cevablar İstiyordu, Sualleri tedkik ettim; bunlara ayrı ayrı açık cevablar vermek, bir gazete sütu « nunda kabil değildi. Sebebi de b Siyaset bir nevi silâhsız muhareb: mektir. Her muharebenin olduğu gibi yaset muharebesinin de kumandanları, erkânıharbiyesi, plânı vardır. Kuman - danlar, erkânıharbiyeler, hiç bir zaman siyaset plânlarını meydana koymazlar. Yalnız, durup dinlenmek bilmiyerek vu- ruşurlar. Askeri muharebeler, muayyen zamanlara münhasırdır. Faka:, siyaset muharebeleri hiç bir zaman duymaz, in- kitasızca devam eder. Biz vatandaşlar da bizim siyaset ordu- sunun içindeyiz. Kimimiz nefer, kimimiz zabit, daha yüksek zabit ve nihayet cüz'ütam kumandanlarıyız. Gazeteci 0- | larak ta bu ordu içinde oynadığımız rol küçük bir rol değildir; şu halde, Hatay davası etrafındaki siyaset mücadelesini yaparken bizim itina ile ifa edeceğimiz bazı vazifeler vardır ve bu vazifelerden biri de lüzumsuz gevezeliklerde bulun - mamıya dikkat etmektir. g biliyor musunuz? Aşcısı, metresi Ve dişcisi Olan köpek İşte, aziz okuyucumun suallerine bun- dan dolayı birer birer cevab vermekte fayda görmedim. * Okuyucumun mektubunu aldığım - dan da çok memnun oldum; bu mektub sayesinde bazı noktalar dikkatimi celbet- ti; bunlar hakkında bir kaç söz söyle « mek 'x.erim, Evvelâ, şuna dikkat ettim ki bizim matbuatımız muhtelif milli meseleler hakkında okuyucularını kâfi derecede tenvir etmek kudretini gösteremiyorlar. Hiç olmazsa bu meselede gösterememiş - lerdir. Bunu oku; n, Hatay me lesi hakkında bana den anladım. Son Posta bu meseleyi en çok işliyen bir gazete olduğu, ben şahsan bu mevzu üzerinde ne kadar makale yaz- miş bulunduğum halde gene bazı noktü- Jarda okuyucumu sual sormıya muhtaç bırakmışım. Halbuki bu mevzu, memle- Retin en büyük davalarmdan biri idi ve 'Türk matbuatı bu mevzuu bütün kuv - vetlerile işlemeğe mecburdu. Demek vazifemizi eksik yapmışız. Bunu not e- delim ve başka bir halde vazifemizi daba iyi yapalım. İkinci dikkat etliğim mesele de şudur: Memlekette herke! n Hatay muzaffe- riyetinin büyükli tam manasile ve hiç olmazsa benim arzu ettiğim kadar kuvvetle anlamış değildir. Halbuki ben bu büyük muzafferiyetin, en geniş ruhu ve manasile istediğim kadar anlaşılmış olmasını çok isterdim, Bunun için, bu ve- sileden istifade ederek bir kaç keltime da- ha söylemek istedim. * Hatay meselesinin müstakbel inkişafı ne olacak? Henüz mesele tasfiye edilmiş değildir ;her mesele gibi, bunun da bir inkişaf tarihi vardır. Önümüzdeki haf- talar, aylar ve belki de seneler bu mese- lenin tam inkişafını gösterecektlir. Fakat, şunu şimdiden söyliyebiliriz ki biz, bu- günkü gibi müttehid bir mille! oldukc hakkımızı ve'vazifemizi iyi bildikçe, günü geldiği zaman her fedakârlığı göze almış bulundukça bu inkişaf, iyi bir inkişaf ola- cak ve Türk milletinin tarihi şevketi ile ı neticeye elbet varacaktır. Bugünkü Türkiyenin, bu Mmeselede bu- gün elde ettiği büyük muzafferiyetin ma- nasını anlamak için yalnız şuna dikkat etmek küâfidir: Büyük Almanlığın çok kuvvetli davası olan Südet meselesi he- nüz olduğu yerde saymakta bulunduğu bir sırada, Hatay hal yoluna girmiş ve o- nun hal yoluna girmesini temin için de 'Türk ordusu, Hatay hududlarından içeri girmiştir. O hududun içinde nereye git- tiyse bu ordu karşısında Fransa ordusu | e«selâm!» vaziyetini aldı. Halbuki, bun- dan yirmi iki ay evvel, Fransa harlelyesi Türk motalarına Hatay meselesi diye bir mescle tanımadığı cevabını vermek- — le iktifa ediyordu. Türkiye, yirmi iki ay uğu bazi sua! Girdiği yarışlarda 18 bin lira kazanan, şampiyon Wattle Bark adındaki bu kö- peğin, hususi bir dairesi, aşcısı, masörü, dişcisi vardır. Yımı'ıışk lüstikten yapıl- mış olan bir yatakta yatar. Öbür yatakta da metresi yatar. Wattle, odada yalnız kalamaz. Zira fareden çok korkar. Midesine pek düşkündür: Piliç taze yumurta ve et suyuna bayılır, —— ——— içinde Hatayın hem adını koydu, hem da- vasını dinletti hem de kat'i hal yoluna doğru yürümek Üzere ordusunu Hatay hududlarından içer! soktu, Bu, büyük bir !muhırcbe kazanmıya nisbetle daha çok kuvvetli bir İştir. Çünkü harbde karşı karşıya gelen ordular, harbe girerken kendilerinde bir muvaffakiyet şansı bu- lunduğunu olsun farzederler, Bir orduyu dostca ve selâmla karşıla- mak ise bu şansın teerübesine bile lüzum olmadığını takdir etmek demeklir. Bundan daha kuvvetli biz siyaset za - feri ne olabilir? Bence, son Hatay zaferi Türkiyenin pek çoktanberi bu yolda mislini görmemiş ol- duğu bir muzafferiyettir. Muhittin Birgen Hamiş: Okuyucumun bir sualine ce- vab vermek için söyliyeyim ki Son Pos- tanın Hataya aid olarak neşrettiği bütün resimler, oraya mahsusen gönderdiğimiz fotografçı arkadaşımızın bize büyük bir sür'atle yetiştirdiği hakiki fotograflardır. İSTER Bir dostumuz anlattı: satılığa çık gitt, almaya karar verdim. | — Mülk satıldı, dediler. İSTER İnsan ömrü düz bir yol değildir, bazan gülüstandan geçer, bazan çalılığa sapar, insanı bazı sevindirir. birçok za da teessüre sevkeder. Birinci vaziyetle sevincin makul hu- dudunu aşmamayı, ikinci takdirde de mütebessim kalmayı İNAN, e— Büyük müesseselerden birine intikal etmiş bir mülkün ağını işitmiştim, gidip baktım. — Gazetelerde çıkacak ilânları bekleyiniz, dediler. Bekle- dim. Fakat aradan uzun müddet geçtiği halde ilânın çık - raadığını görünce merak ettim, gidip sordum: — Nasil olur. ilân edilmeden? diye sordum. — Dân da edildi. dediler ve gazeteleri gösterdiler. Gerçekten İün edilmişti, fazla olarak ilânı ben de oku- muştum, fakat ilânda öyle garib isimli bir semtten bah - İSTER İNANMA! SON POSTA Resimli Makale:; — İki yol.. — düşmanıdır ve »nar., Manevi si! anlar biliniz. —a Hergün bir fıkra Taşla kurumuş gül # — Meşhur boksör Karmeranın mu.wnî üzerinde bir taşla, kurumuş bir gül ç vardı. Boksörün arkadaşlarından biri masadaki taşla gülü gördü, sordu. Boksör taşı eline aldı: — Bir kere bir baks maçına girmiş- 3 tim, Hasmım bu taşı eldiveni içine ; koymuştu. — Peki bu kurumuş gül nedir? — Kurumuş gülü, eldiveninin içi: ei taş koyup beni o suretle mağlüb et mek istiyen boksörün mezarından ge- tirdim, K AD e rlaie AĞ Mareşal Göring'in kızı k5 Almanya Hava Nazırı Mareşal Gö - ring 3 Haziranda doğan kızı Eddi'yı sc- viyor. Bebek, İtalya Hariciye — Vekili kont Ciano'nun kızı ile adaştır. Bilindiği gibi, kont Ciano, İtalyan Başvekili Mus- solini'nin damadıdır. Milletler Cemiyetinden ayrılan 13 üncü millet Venezuella hükümeti Milletler Ce - miyetine âzalıktan istifa edeceğini tel- grafla bildirmiştir. İngiliz — gazeteleri bu suretle —Cemiyetten ayrılanların 13 üncüsü olan Venezuellayı başka ül- kelerin de takib edeceğini tahmin et - mektedirler. İSTER sediliyordu ki üzeri tim, neticeyi anlayı Hoşuma ka türlü hareke; © gözden çıkardığım üsbütün | için meşhur sertl. zılmalarının kürdan ey okuyucu sen: İNAN, 'Talih öyle bir kuştur ki asık suratı sevmez, çatık kaşın timizdir, bu kabiliyetin göze görünen ilk delili de mütebes- sim olmaktır, her vakit için nikbin ve mütebessim kalma- İNANMA! — Bahsett.ğiniz mülk defterde o isimle kayıdlı idi, baş - Canım sikildi. Üstelik bu mülkün, benim kızdım.» mülklerin sırf birkaç kelimelik ilân parasından — çekinmek na tebessüm etmesini bilenin başına ko- rımızın en kuüvvetlisi nikbinlik kabiltye- Bir papaz kilisesinin Açığını Nasıl kapatır ? S e Li Açık göz İngiliz papazlarından biri, me- mur olduğu kilisenin 1200 lira açığı ol-| duğunu görmüş, ve şöyle düşünmüş: Madem ki, nahiyemdeki insanlar kt-| Mseye geliyorlar. Şu halde, onları ailem- den sayabilirim. Hem düğünümde de hep- gl bulunmamışlardı. İyisı mi, onlara dü-| gün günü çekilen resmimi 50 şer kuruşa| İsatmalıyım. Bu suretle bu 1200 Hiranın ibir kısmını toplarım. Damlıya damlıya | föl olur... Papaz hemen işa girişmiş, çimdiye ka- dar da 1000 resim satmıştır. Denizden adam kurtardığı için mahküm edilen Amerikalı Amerikalının biri, sahilde dolaşır - ken, gölde bir adamın çırpınmakta, sa- |ğa sola yalpa vurmakta olduğunu gör- müş, ve soyunmadan suya — atlıyarak, adamı kürtarmak istemi Nevyork mahkemesi, bu fedakâr A- merikalıyı sarhoşluk suçile üç ay hâap- İse mahküm etmiştir. Meğer, Amerikalı Sözün Kısası Yazı Çok Olduğu İçin Bugün Konamadı (Şeref) siz kalan stad (Baş tarafı 1 inci sayfada) «— Şeref bizim arkadaşımızdı. Biz ken. disine yalnız sporcu olarak değil, ayrıca da dostluk hislerile m ttuk... Bunun için bi fikrimiz sorulunca bizim bu ismin stadın üstünden kaldırılmasına ta- raftar olmaklığımıza imkân yoktur. Hem esas da aranılacak olursa bun « dan bir çok kişinin memnun olmıyacağı bedihidir. Evvelâ Şerefin Beşiktaş klü« büne hizmetleri olmuştur. Sonra © sahannın klübe verilmeti için fevkalâ- de çak çalışmıştır. Ve nihayet te vakitsiz ve feci r den sonra arkadaşları bu stadın üstüne bir hatıra olarak bu ismi koydular. O stadı andıkça ölen kıymetli bir arkadaşı anmak, onu unutmamak için.. Bu ya«- pılan şey güzel, insani ve arkadaşça bir şeydi, mecburi bir şey değildi. Eğer ona lar eskiden bu stada (Şeref stadı) ismini vermeseydiler, bugün «neden böyle ol « du?» diyecek kimse yoktu. Bu ismi ora« ya koymak idare heyeti için bir mecbü- riyet değildi. Koymasaydı, hiç ehemi yeti yoktu, Fakat bu isıni stadın kapısına yazdıktan, o stada bu ismi verdikten son« ra bunu kaldırmak ölen kıymetli bir ar« n: İkadaşın hatırasına hürmetsizlik etmek « tir. Bu isim konmalı mıydı?.. Konmamalı mıydı?.. Bu evvelden konuşulmalıydı. Münakaşa zamanı çoktan geçmiştir. O ismi o kapıdan çıkarmak bir ölüye karşı hürmetsizliktir. Yapılmamalı idi... Bu nerkese çirkin gel miş ve bilhassa bizler gibi Şerefin arka« daş ve dostlarını çok müteessir etmiştir.x Avukat Suad Hayri diyor ki: Avukat Suad Hayrinin fikri şu: «— Şerefi şahsan tanırım. Spora olduğu kadar hattâ daha fazla kendi klübüne 0« lan büyük iyilik ve yardımlarını hem görmüş, hem işitmişim. Beşiktaşın bu « fli mevkinde en büyük bir â« mil olarak tanıdığım Şerefin ismi haki « Bunun değiştirilmesine Beşi taşlılar kadar Şerefi ve Beşiktaşı soven- ler de müteessirdir. Bu değişmenin se « bebi ise ancak Beşiktaşı husüzi bir hâdisedir, Ben şahsan her han« gi bir stada Şeref ismi verilmesini bü « Yük bir zevkle karşılarım. Bu sebeble Beşiktaş stadı Şeref ismin? bırakmakla cidden kaybetmiştir. Şerefi ve sporu, ve kadirşin: Şı seven bütün diğer insanlar gibi ben de bu hatanın dü- zeleceğini muhakkak görüyorum.» Vedad Abud diyor ki: 'Vedad Abud da şunları söylüyor: «— Ben kendimce durup durulduğu jyerde bu ismin değişmesinde hiç bir ma« na görmüyorum. Bu stada bu ismin kos nulması etrafında eskiden bir münakaşa olsaydı Beşiktaş stadına Şerelin isminit konup konulmaması içir. bir şeyler söye enilseydi bu kadar şaşirmazdık. Fakat idare heyetini böyle. bir karar vermeğe sevkeden sebebi bilmediğim için şimdiya kadar kullanılan bu ismin değiştirilme « sini ben şahsan manalı bulamıyorum. Belki idare heyetinin düşüncesini bil. seydik bu hareketi mazur görürdük. Bir çocuk çöp kamyonu altında kaldı Şoför Hüseyinin idaresindeki belediyeye etd 141 numaralı çöp kamyonu — Kurtaluş |çakır keyif olarak sahilde Gdolaşırken, gölde kendi hayalini görür gibi olmuş, ve bir adam boğuluyor zannile de suya latlamış... inde durmaya bile lüzum görmemiş - ınca itiraz ettim: dilemezdi, dediler, almak için paradan eksiğine satılmış olduğunu öğ - dinledikten sonra arttırmaya konulacak Ti ile Hân edilmiyerek eski adları ile ya- n ziyade ziyan verdiğine inandık. Fakat enddesinden geçerken o civardak! Bensiyon aprtimanında oturan 12 yaşında Yaniyo çat parak başından ve vücadünün muhtelif yers lerindan ağırca yaralamıştır. Yaralı kaldı « rıldığı Şişli Çocuk hastanesinde ölmüştür. eeneseSeevsu aranma

Bu sayıdan diğer sayfalar: