30 Temmuz 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

30 Temmuz 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA mem ——, — — — m m (Gari) EZ Balkan Röportajları W Ci Bir bulva Şosea dünyanın en güzel hiya ıhlamarlarla kaplı yol kilom aat be, nolar, bahçeler, lokantalar en ei taban dolmder; caya kadar © me Güya İflik ve Boğdan çenslik!e esasen o tarihte lâfzı murad ik, fe kimiyetinden büsbütün Kur kat hakikatte Moskof püfuzünü Kn daha ziyade artırmak ve eZli düş irdz| bellenen Osmanlı imparatorluğunu Pi daha zâfa uğratarak Boğazlara el Sİ” gayesile, 1878 da Romanyayı etil Sö Rus ordusunun kumandanlarındar dir neral Kiselef, Bükreşte, endike inin | kurtarıcı diye karşılıyan şehir abs” baştacı idi. Genç ve yakışıklı simasi, & dolu koyu nefti üniforması V€ yan mahmuzlarile, bütün gönü” hetmese bile teshir ediyordu. Çenesinin iki yanına doğ yırcık sakalına rağmen Gener# ed bilhassa kadınlara cazi Çarın bü güzide ve sevgili 79 lar paylaşamıyor, kibar sosyeteni. karıları biribirlerinden kıskanıYO'”. ai. Kiselef bunların içinden bir tn. en güzelini seçti: Prenses Murut'i bul Haliç Fenerinin kıyıları” kömür gözlü, güneş saçlı, Köl” mızı dudaklı, şuh, şakrak bir Mü da ün- Fransız kültürü ile tâ küçük ye ie siyet etmiş, romantikleri okumus, * Ma yi, Lamartin'i ezberlemiş, Verter ii. non'un maceralarına ağlamıştı pe e tesirler altında içli, hassas, mace79)” ver bir kadın olmuştu. Güzelliği ile, Kiselefin na? ni, mizacı ile de gönlünü ve m celbetti, Artık, Çarın generali re kımıldamıyordu. Karargi” dışından içine, Muruzilerin CİV letmişti. A Hergün buluşuyorlar». aşkın divanın mısra misra, kelime e erdi bir- k yorlardı. like olaya, ear prens Yuru Mei gn tatsız buluyordu. Onu, li bir muhit, daha romantik Del kör bulabilse, işte 9 zaman İamarmie mes'ud olacaktı. z Bu emelini sevgilisine ima © — Bu bunaltıcı yaz akşam ninle, halktan uzakta, kol ko gezinebilecek, şöyle uzun, göl olsaydı. onun üzerinde, git te; sonu gelmiyecek, bir d cekmişiz gibi içimde bir sonsuz duysaydım!, Genç Moskof generali: i — Emret, güzelim! dedi; yarın, sana !5- öğsü iş| öğ! nda) jeri fe ve kir ahlüktü arı dikkati- uhabbetini Bükreşten bir ye-| gâhını şehrin) arına nak- geli bi , gitse ha dön luk hissi banlarından bi etrelerce imtida Osmanlı bi-İ8 İyeye koşuldular.. lonyisi bile da doğmus | Ni rın tarihi b iridir, iki tarafı büyük d eder. Sağlı, sollu kazi- işinden sabah gün doğun- addesi ve Boğdanı Osmanlı bo; kurtarmak için gelmiş olan Mos- si günü angr- ar, üreklerle yal açmağa, taş döşe ar, Bü- tün bir ordu seferber halinde, güzel pren- ses Muruzinin kaprisini yerine getirme- e memur edilmişti. Üç haftada kocaman, geniş, uzun, mo- xaik döşeli bir bulvar açıldı. İki tarafına ihlamur ağaçları dikildi ve, Moskof ge- gerali, sevgilisi ile beraber, ilk araba ie bu yoldan geçtiler; yanyana, âşıkane gezintilerini yaptılar. Silva © undan olarak, dirdize, * işte, bütün Bükreş halkın: vi almağa Ç ef) in tarihçesi budur. anın en güzel hiyabanlar: “Parisin maruf Bua dö Bw- bi kadar imunis, ve inşirsh verici değildir. Prenses Muruzinin, birer genç fidanken aralarında salınarak gez- diği ıblamurlar şimdi yetişmiş, ulu ve kuytu bir orman balini almış, yazın, pür- açmış bu ağaçların altından, lerce giderken, insanın na- duğunu tarif mümkün de- samları, Nİ Şosen K dan, biridir paytonla, saati sıl bir haz duy ğildir. Şose kilometrelerce imtidad eder, os: Sağlı sollu kazinolar, bahçeler, lokanta- ) ii ufak gölcüklerin kenarı da müzikli ii akşamın saat beşinden sabah gün doğuncaya kadar ağız ağıza insan dahan öşıkların cevlângâhıdir diye- miyeceğim. çünkü Bükreşte, Romanya- da, âşıkları ayırd etmek güçtür; bu bah- tiyar ülkede insanm n iuz edemediği Ski bir sır var gibidir: Herkes genç, ve “herkes âşıktır. Bunda belki iklimin, bek ki gönül ferahlığının, belki de ruh hatif- Jiğinin tesiri vardır. Ne de olsa, Roman- yayı iki kelime ile ifade etmek istiyen, “na «ezeli ve ebedi sevda ülkesi; demek- le yanılmaz. z Ercimend Ekrem Talu Doğu illeri İzmir fuarına iştirak edecek a (Hususi) — Üçüncü umumi k mıntakası dahilinde bulu - i eri bu yıl İzmir Fu- Ju bir halde iştirak edecekler» ta yapılan hazırlıklar bit- Trabzo! müfi nan Do a top) dir. Bu hü mek üzeredir. iv Fuarda bütün Doğu huşusiyetlerinin gösler vilâyetlerinin ilmesine çalışi- tediğin şehrahı, dilediğin hiyabanı açtı” ray, lacaktır. arih a İİİ AI Haberler Gözünü müzayedeye çıkaran adam Resmini gördüğünüz adam, karısile ço- cuğunu beslemek için, sağlam gözlerin- den birini müzayedeye çıkarmıştır. Talit her nedense, bir türlü yaver gitmiyen İn- gilizin her tuttuğu dal kurumuş, elinde- ki parası tükenmiş, türlü türlü işlere gir- miş, her seferinde felâkete uğramış, s0- nunda karısı ile çocuğunu geçindiremiye- cek bir hale düşmüştür. Karısının da ya- kında doğuracağını anlyan zavallı a- dam, kurtuluş çaresini, gözlerinden biri- ni satılığa çıkarmakta bulmuştur. Adam — Ben yardım istemiyorum, düpedüz Tar Üspanyada halife Abd er - Rahmanın veziri bulunan Yahudi Chisdai Abu| Yusuf, mevcudiyetini haber aldığı Yahudi Khozar Türklerinin hükümda- rına bir mektub göndererek bu sözle- rin sahi olup olmadığını soruyor ve tafsilât istiyor. Khozor Türkleri hü- kümdarı da ona şu cevabı gönde riyor:) <Mektubunuz (o Nemez (Almanya) (Nemse7) diyarından Rabbi Jacob ibni Eleazar tarafından bize teslim edildi. Bu- na memnun olduk. Yazılarınızda gördü- ğümüz dirayet ve akıl ve hikmet pek ho- şumuza gili. Ülkenizin tarifini, uzunlu- gunu ve genişliğini, hükümdarı Abd er - Rahmanın ecdadını şevket ve haşımetini afiladım. Nasıl Cenabihakkın İnayetile, pütün şarki itaâti altına aldığını, hükü- Metinin namı bütün cihana nasıl yayıl- dığını ve bütün hükümdarların kendisin- den nasıl korktuğunu öğrendim. Bize söylediklerinize göre, Kostantiniye getir.) İeri gelip te bizim krallığımızın ahalisi! ve müesseselerimiz hakkında malümat| vermemiş olsalardı, bu babdaki sözlerin| hepsini yalan zannedecek ve onlara İnan- mıyacaktınız. Bizim hükümetimiz hak- kında bazı şeyler soruyor, ecdadımızın İsrail dinini ve kanunlarını nasil kabul ettiklerini, o Cenabıhakkın (gözlerimizi nasl nurlandırdığını ve düşmanları nasıl perişan ettiğini anlamak istiy nuz, Bundan başka, ülkemizin uzunluğu- ticaret yapmak fikrindeyim! demektedir.| nu, genişliğini, komşumuz olan mi Berbere bırakılan miras Son günlerde Londrada ölen orta halli bir adamın vasiyetnamesi açıldığı vakit, 18 senedir traş olduğu, saçlarını kestir. diği berberine: «İyi ve çabuk saç kesen ve bunu ya- parken de az konuşan berberimden çok memnun olduğum için: kaydile 25 İngi- liz rası miras bıraktığı görülmüştü Filvaki, mahallesinin en meşhur ada- mı olan berber, sıkıştığı vakit saatte 15, müşterisinin saçını kesebilmektedir. İngilterenin en genç pilotu ei Resmini gördüğünüz delikanlı 17 yaşındadır. İngilterenin en genç pilo - tudur, Doğum gününde, birinci sımf pilotluk diplomasını almıştır, rin, bizimle dost veya düşman olduk İn: da merak ediyorsunuz. Ahlâk ve ta luğu hasebile bütün insanların kalb velyz muhabbetini celbeden ve kendisine dost yapan hükümdarınıza hürmetlerini ar- zetmek üzere diyarınıza . sefirlerimizin gidip (— gitmiyeceklerini ( soruyorsunuz. Çünkü herkes İsraililerin hiç hükümetle- ri olmadığını söylüyorlarmış. Sözlerinize göre, böyle bir sefaret heyeti gönderil- diği takdirde İsraililer bundan pek çok istifade edecekler, ümidleri artacak, «hükümet sahibi hiç Yahudi kalmamış- tir» yolunda söylenen şeylere cevab ve- Tip HMtihar elmek İmkânını bulacaklardır. Ülkenize ve hükümdürın ailesine dair yazdıklarınızı evvelce işitmiştik. Baba- Jarımız arasında mektublar teati edil miştir. Kitablarda böyle yazılı olduğunu okuyoruz ve ülkemizdeki ihtiyarların ağzından da dinliyoruz. Şimdi bize, biz- den evvel babalarımızın başına neler geldiğini ve bizim de çocuklarımıza mi- ras olarak ne bırakabileceğimizi anlata- cağım: Mektubunuzda hangi kavimden, han- gi sileden ve hangi kabileden olduğumu- zu da soruyorsunuz. Malümunuz olsun ki biz oğlu Togarma tarikile Japhet nes- dinden geliyoruz. Babalarımızın şecere- lerinde bulduğumuza göre, Togarma'nın şu isimlerde on oğlu vardı: Agijde, Ti- rus, Ouvar, Ugin, Bisal, Zarna, Cusar, Sa- nar, Balgad ve Savir. Biz Cusar oğulla- rıyız. Kitablarda yazdıklarına günlerde ecdadımızın birçok kuvvetli milletlerle harbe giriş- tikleri zaman, Cenabıhak onlara nusret ve muvaffakiyet verdi. Düşmanları mem- leketlerinden tardederek, büyük Duna (Tuna?) nehrine kadar takib eylediler. Bugün işte galibler orada, Kostantiniye yakınlarında yaşıyorlar. Khozar'lar işte bu suretle topraklarına sahib oldular... Ülkemizin vüs'atine, tul ve arzına dair vaki olan suallerinize gelince, malümu- nuz olsun ki ülkemiz Gargal denizi ya- kınlarında bir nehir kenarında kâindir. Şark havalisinde, dört aylık bir yoldadır. Nehir civarında birçok kalabalık kabi- leler oturmaktadır. Köyler, kasabalar, müstahkem şehirler vardır; bunların bep- si bana vergi verirler, Oradan, hudud Gargal'a doğru döner. Bir aylık mesafe- de, deniz kıyısı kenarında oturanların hepsi bana vergi vermektedirler. Cenub tarafında, gayet kalabalık on beş kabile yardır ki bunlar dağlar içinde kâh Bab-a-Abwab'a kadar temadi ederler. ih müsahabeleri Khozar Türk kumandanının ağzından Khozar ülkesine dair malümat iki aylık m kelerinin seke ler, Garb tar üç kabile de vergi V ında gene n vardır. Bunlar Kos denizi sahillerinde $i dirler. Oradan hudud şimale dönere g denilen bül yük nehre kadar devam eder. Bu or J raflarında sur bulunmıyn de yaşarlar ve Jugriars hududlarına kâs dar bütün bozkırları işgal ederler. Says ları denizin kumları kadar çoktur ve hep si de bana vergi vermektedir. Ülkeleri dört aylık yoldur. Ben ağzında oturuyorum ve gemi ile gelen Rusların memleketlerine girmelerine müsaade efe nehrin mediğim gibi karadan gelen düşmanlas rının de onların topraklarına girmelerini bırakmıyorum. Onlarla şiddetli muhares belere girişiyorum. Çünkü şerbest bıralde sam Bağdada kadar Muhammedilerin büs tün ülkelerini tahrib edeceklerdir. İşte size haber veriyorum ki Cenâbis bakkın lütfile nehir sahilinde ikamet gs diyorum. Hükümetim dahilinde üç payis taht vardır. Birincisinde maiyetindeki kadınlar ve hizmetçilerle kraliçe oturur, ın boyu ve eni varoşlar vö civar köye lerle beraber elli «parasang» murabbâina dadır. İçinde İsra » Muhammediler, hıristiyanlar vesair muhtelif kavimler * sakindir. İkinci payitaht, varoşlarla bire likte sekiz «parasangı murabbaı tutar, Üçüncüsünde prensler, hizmetçilerim va zabitlerim ile birlikte ben, otururum. Bu bir küçük şehirdir. Tul ve arzı üç «pas rTasang» murabbadır. Nehir onun surlâs kali terkoderiz, erine gidip şgi Her ailenin miras-olarak-intikal etmiş »elikâresi vardır. Zevk ve neş'e ile, şarkılar söyli- yerek oraya giderler. İçimizde bir zalis min sesi işitilmemiştir. Düşmanlık ve kavga nedir bilmeyiz. Ben, prenslerle ve nazırlarımla, Arsan şehrine kadar yirmi «parasang> dık bir seyahat yaparım. O- radan dolaşarak vilâyetin tü ucuna ka- dar gideriz. Burası ülkömizin son noktas sı ve bizim-istirahat yerimizdir. Diyarımızda sık sık yağmur yağmaz, Nehirler ve çaylar çoktur, içlerinde bol balık bulunur, Toprak mümbit ve zens gindir, Tarlalar, bağlar, bahçeler ve bos tanlar nehir sularile sular. Ülkemizde her türlü yemiş ağacı mebzul surette yetişir, Şurasını da ilâve edeyim ki ülkemizin şark havalisine doğru hududu Gargal des nizine kadar yirmi «parasang», cenubuna doğru otuz, garba doğru kırk «parasangı« dır. Mümbit bir ülkede Cenabıhakkın Yütfile'Tahat ve huzur içinde sakin bulu nüyorum, Beklediğimiz mucizenin ne zaman vus kua geleceği hakkında sualiniz münas&s betile derim ki gözlerimiz Cenabıhakka ve Kudüs ile Babilde ikamet eden İsrail hükemasına müteveccihtir. Ziondan W- zak isek te masiyetlerimiz hasebil i min yanlıştır. Buna dair biz hiçbir şey bilmiyoruz. Fakat Cenabıhak isterse ken- di şan ve şerefi için bunu yapar... Allahi vâdini tutacaktır... İnşallah Cenabıhakt İsrailin necatını tesri eder, dağınık halde bulunanları, sizi, beni ve bütün İsraili biz hayatta iken bir araya toplar. Mektubunuzun sonunda, benim yüzüs mü görmek istediğinizi söylüyorsunuz, Ben de sizi görmek, akıl ve hikmetinizl ve haşmetinizi seyretmek isterim, Eğe sizinle birleşmemiz nasib olursa sizin bes nim pederim, benim de sizin oğlunuz ol- mayı arzu ederim, Bütün kavmim size hürmet arzeder...» Bu vesikalara bir şey ilâve edecek dos gilim. Onu mütehassıslarımıza bırakıyos Yalnız şunu kayıd ile iktifa etmek Bu mektubların İbrani metinleri İstanbulda 1577 tarihinde basılmış ki ü- üncü Muradın saltanatının üçüncü ses nesine tesadüf ediyor. İbrahim Mütefer- rikadan kaç sene evvel! Hüseyin Cahid Yaiçin

Bu sayıdan diğer sayfalar: