September 4, 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15

September 4, 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 15
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

(Baş tarafı 12 nci sayfada) buyum. Evliyim.. karım ve - çocuklarım, var... Ben çocuklarımı severim... Evim- de çiçeklerim kitablarım, tablolarım yar,. bütün bunların hepsi benimdir... Hepsi... Bunlar ne güzel şeylerdir. Evim rahat ve sıcaktır. Evimdeki bütün bu gü- zelliklerden siz de faydalanabilseniz!.. Bütün bunlar uzun hir zaman için sizin yemenize içmenize kâfi gelebilirdi... Tıb- ki sizin hayatınız domuzdan farksızdır; siz ayyaşsmız!, Halbuki ben, şu dakika- da sarhoş olmama rağmen ayyaş deği- Him.. fevkalâde canım sıkıldığı için bu- gün ben sarhoşum.. çünkü bayramlarda benim datma canım sıkılır.. siz bunu anlı« yamazsınız!.. Bu bir iç yarasıdır. Bu be- nim hastalığımdır.» Ben onu büyük bir merakla dinliyor- dum.. ben, büyük ve sıhhatli bir adam gördüğüm zaman daima bunun bir bod- baht olduğunu düşünürüm.. çünkü hayat, Hîkâye: Noel Yurtusun Şimdi bu alışkanlık ordusu, bu mobilya- nın üzerine, bunların kıymetile mütenü- sib kimselerin gelip oturmasını İstiyor. Ve hakikaten bu mobilyaların üstünde o- turmağa lâyık birçok insanlar geliyor.> Müfettiş, bir kadeh votka yuvarlıyarak sözüne devam etti «— Bunların hepsi de Rus edebiyat çayırlarının yavan ve tatsız otlarile bes- 'nmiş, fedakâr inekler. Kelli felli, yarı ölü insanlardır. Bunların yanında bulun- mak beni fena halde sıkıyor, sözlerinin kokuları beni âdeta boğuyor... Ben, on-| ların bütün söyliyebileceklerini önceden | biliyorum.. heyhat!... Sonra, dahâ canlı, daha geçici bir hale gelebilmek için hiç- bir şey yapamıyacaklarını da biliyorum.. heyhat!.. Bunlar kaba ruhlulukları bakı- mandan korkunç adamlardır... Bunların hepsi de ağır ve büyük adamlardır. Bun- ların sözleri de taş gibi ağırdır. Bunlar | |insanı ezebilirler.. bunlar bana geldikleri büyük ve sıhhatli adamlar için değildir.. | zaman, âdeta etrafıma tuğladan bir du- hayat, küçük, zayıf, takatsiz, sefil insan- lar için yapılmıştır. Meselâ mersin balığı- ni bataklığı salsanız, yaeşıyamaz, ölür; mutlaka ölür. Halbuki kurbağalar, sülük- ler, ve bunlara benzer diğer haşerat te- miz ve akıcı bir suyun içinde yaşıyamaz- lar.. bu hıçkıran bu inleyen adam beni fevkalâde alâkadar ediyordu.. Nihayet herifi bizim oturmakta oldu- ğumuz mahzene getirdik. Bu hal, mah - zen sahibi kocakarıyı fevkalâde korkut- tu.. o, bizim, bu adamı soymak kasdile buraya getirdiğimizi sanmış, hattâ geniş omuzlarını, uzun boyunu, kemikli elle- rini, buna karşılık da bizim cılızlığımızı nazarı itibara almasını ileri sürerek ko- cakarıyı teskin ettik.. o, yorulmdann, hat- tâ terlemeden, bizi de kocakarıyı da öbür dünyaya gönderebilirdi.. Biraz sükünet bulan kocakarıyı bakka- la gönderdik; biz üçümüz müsa başına geçerek oturduk.. * Küçücük inimizde oturuyor, ve noel yortusunun şerefine hafif tertib çekiştiri- yorduk.. misafirimiz. kürkünü çıkarmış, sadece bir gömlekle karşımızda oturüyor we bizo şunları söylüyordu: «— Siz her halde birer yankesicisiniz; ben bunu anlıyorum... «Dilenciyiz!.» de- mekle yalan söylüyorsunuz!. Çünkü dl- lenci olmak için henüz daha çok gençsi- niz!,.. Sonra, çok küstah gözleriniz var.. fakat ne olursanız olunuz, benim için hep- si birdir. Yalnız benim bildiğim şu ki, siz bu dünyada alnınız açık gezebilirsiniz!. Mesele burada.. halbuki ben; almım açık Bezemiyorum.. işte ben bunun için evden kaçtım..> İşte böyle efendicağızım.. bazı insanlar vardır ki «Daürrakis» denilen fuhaf bir sinir illetine mübtelâdirlar.. bu illet on- ların vledanını kemirir dürur. Anladığı- ma göre müfettiş de bu cins insanlardan biri idi.. Ufak bir aralıktan sonra müfettiş sö- züne devam etti: <— Evimdeki her şey derin bir inti- zam içindedir. Böyle gayet muntazam, gayet tertibli bir yaşayış tarzı sürmek benim fena halde sinirime — dokunuyor. Bvin içindeki her şey, hiç değişmemek ü- zere, ebedi olarak yerli yerine yerleştiril- miştir. Evin içindeki eşya, - sandalyeler, masalar, karyolalar, etajerler, levhalar - yerlerine o kadar alışmışlardır ki bir zel- zele bile bunları oynatamaz.. bunlar, â- deta, hem döşemelere hem de karımın ruhuna kök salmışlardı. Bu cansız ve tah- tadan nesneler, hayatımızın içine karış- mışlardı.. bunların iştiraki olmadan, ar- tık ben yaşıyamaz bir hale geldim.. anh- yor musunuz?. İnsan, bütün bu tahta 1vır zıvıra o kadar alışıyor ki, kendisi de ©- dunlaşıyor.. bunlara alışıyor, — bunlarla meşgul oluyor, ve bir merhamet bile duymıya başlıyorsun!. Bu alışkanlık mütemadiyen büyüyor, sizi tazyik etmeğe başlıyor; nihayet öy- le bir an geliyor ki, odanın içindeki ha- vayı bile sıkıştırıp atıyor; ve siz bu za- man, teneffüs edemez bir hale geliyorsu- nuz!. Şimdi ise bu alışkanlık ordusu, yortu münasebetile süslenip püslenerek, keü- disine bir çeki düzen veriyor, elini yü- zünü yıkayarak pırıl pırıl bir halde kar- şınıza çıkıyor.. fakat bu, insanı sinirlen- | yü diren bir pırıltıdır. Sizinle âdeta alay &- der gibidir. Evet! O, bir zamanlar bende ancak karyola, masa, sandalye gibi üç şey olduğunu biliyor. Ha, evet, bir de Gertsen'in portresi vardı... Halbuki şim- di bende, belki yüz türlü Tobilya var. > ae ü e B a n ai vi w | var örüldüğünü, diri diri duvarların ara- sına hapsedildiğimi sanırım.. ben onlar- dan nefret ederim.. fakat ben onları ko- vamam; çünkü ben onlardan korkarım.. evime onları cezbeden ben değilim.. çün- kü ben süküt! ve asık suratlı bir adamım., onlar, sadece koltuklarıma, sandalyeleri- me gömülüp oturmak için gelirler.. fakat ben mobilyalarımı, sandalyelerimi de kaldırıp atamam.. çünkü karım bu mobil- yaları pek sever. Karım, vallahi münha- | sıran bu mobilyalar için yaşar, esasen | kendisi de odunlaşmıya başlamıştır.» Müfettiş, &ırtını duvara vererek kahka- ha ile gülüyordu.. müfettişin bu feryad- larından fevkalâde sıkıldığını tahmin et- tiğim Yaşka, bu fasıladan istifade ederek: «— Efendimiz, siz bu mobilyayı karı- mızın kafasında parçalamalıydınız!. dedi.» Halkın okuma ihtiyacını Giş, 13/05: Plâkla Türk musikisi, 13,)0: Kadı- köy Halkevi namına: Keman konseri, İsken- der Ardah, Piyanoda Rana Seven. AK$ŞAM NEŞRİYATI; 18.30: Dans muziklel (Plâk), 19: Konferans: Fatih Halkevi namma, Suad İsmall Gürk'n (Diş etlerinin dişltr üzerindeki ehemmiyetl). 19.30; Plâk dans musikisi, 20: Baat kyarı: Grenviç — rasadhanesinden — zaklen. —Su - Ai Gün ve arkadaşları tarafından Türk — musikll — ve — 2alk — şariıla - evinde ve çalışma sahasına dahil 130 köyde halkın ve köylünün okuma ihtiya- cını temin maksadile iki yüzer kitablık birer daim! kütübhane tesisini karar - laştırmış ve hazırlıklara — başlamıştır. Şimdilik bu kütübhaneler iki yüz ka - dar olacak ve otuz kırk tanesi önümüz- deki aylar içinde tesis edilecek, müte- bakisi de iki sene zarfında lamamlana- caktır, Bu şuretle Ankara Halkevi — halkın ve köylünün okuması için ayağına ka- dar 40 bin cild kitab götürmüş olacak- tır. Erenköy kız lisesi müdürü Ankara, 3 (Hususi) — Ankara kız line- si felsefe muallimi ve müdür muavini İf- fet Erenköy kız lisesi müdürlüğüne ta- yin edilmiştir. günün programı. 23: Saat âyarı, * 5 Eylül 1938 Pazartesi ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30: Plâkla Türk müsikiai. 12.50: Hava- dis.13.05: Plâkla Türk musikisi. 13.30; Muh- telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Dans musikisi (Plâk), 18: Konte- rana: Halkevi namına, İhsan Rıfat (Üniversite ve yüksek tahsll çağında verem). 19.30: Dans musikisi (Plük), 19.58: Borsa hü- berleri. 20: Saât âyarı: Grenviç rasadhane- sinden naklen. Hamiyet Yüceses ve arkadaş- ları tarafından Türk musikisi ve halk şarkı- ları. 2040: Wava raporu. 2043:-Ömer Rıza Doğrul tarafından #rabea — göyler. 21: Saat âyarı, Orkestra, 2130: FPusıl aaz hey'eti: İhra him Uygun ve arkadaşları tarafından, 22.10: Koönzervatuar profesörlerinden Muhittin Ba- dak, viyolonsel könseri piyano refakatile, 22, 50: Ajans haberleri, ertesi günün programı, 29: Saat âyarı, rereecenenncAALA Grkeretremesene a eee nemesen. Aksarayda: (Pertev), Alemdarda: (Eş ref Neş'et), Beyasıdda: (Haydar), Ba - (Erolilos), — Eminönünde: Kâzım), Eyühde: (Hikmel At- , Fenerde: (Iüsameddin), Şehre- mininde: (Hamdi), Şehzadebaşında: (İ. Hakkı), Karagümrükte:; (Fuad), Küçük- pazarda: (Hulüsi), Bakırköyünde: (H - VâD. Beyoklu cihetindekiler: İstiklâl cağdesinde: (Kanzuk), Dal - * 6 Eylül 1938 Salı ÖĞLE NEŞRİYATI: «— Necece?..> «— Yani... Demek istiyorum kt... Bü- tün bunları sokağa atsaydınız!.» Müfettiş, sarhoş kafasını salladı; sonra göğsü üzerine bırakarak «— Bütün bunlardan iğreniyorum, de- &l. Ne kadar yalnızım.. yarın yortu.., Ev- de bulunmak istemiyorum. Buna teham- mül edemiyeceğim! » «— Sizde mi kalayım?. dedi.» Odamız is içinde ve fevkalâde kirli i- di. Müfettiş bir göz atarak sözüne devam ettiz «— BSizin burası da çok iğrenç... Fakat, şeytanlar, bana bakın... Biz hepimiz ate- le gidelim.. olur mu? Yarın, orada adam- akıllı kafaları çekeriz. İster misiniz? Hem bol bol düşünürüz. Hayatımızı nasıl tan- zim edeceğim'z! düşünürüz.. nasıl, oldu mu?, Vallahi gidelim... Hem artık şu muntazam, derli toplu yaşayışa bir son vermek Jâzım., bunun sırası geldi.. maa- mafih siz birer yankesicisiniz, bunu anla- mazsınız!. Müfettişe dönerek: «— Ne demek istediğinizi çak iyi an- hyorum, dedim.» «— Sen?, Sen kimsin?, diye sordu.» «— Ben de bir zamanlar derli toplu, kelli felli bir adamdım. Ben de, sessiz sa- dasız, sakin hayatın güzelliklerini tatmış bir adamım.. beni de hayattan dışarı fır- latan, hayatın ufak tefek bir takım tefer- rüatıdır. Bu teferrüat, ruhumu, ruühumun içindekileri de silip süpürdü.. ben de, tıbkı şimdi sizin yaptığınız gibi ıztırab çektim.. nihayet sarhoşluğa başladım.. ay- yaş oldum.. kendimi tanıtmakla kesbi şe- ref eylerim..» Müfettiş gözlerini bana dikti. Mahzun ve kederli bir sessizlikle uzun uzun beni seyretti.. sık bıyıklarının örttüğü kalın ve kırmızı dudaklarının titrediğini far- kettim.. burun kanadları, hiç de hoşuma gitmiyen bir şekilde açılıp kapanıyorlar. dı. Birdenbire: <— Hepsi bu kadar mı?.» diye sordu. <— Evet, hepsi..» dedim. O, hâlâ beni tedkik etmekte devam e- derek: «— Peki, şu halde siz kimsiniz?.» dedi, «— İnsan... dedim. Her cins hergele. insandır; ve aksi dava dahi sahihtir.» Ben eskiden vecize yumurtlamakta bü- k bir üstad idim.. Müfettiş, gözlerini benden ayırmaksı- zın: Ne— Mükemmel... Âlâ... dedi.> Yaşka da mütevazı bir oeda Hle lâfa ka- ":'-ııııııııııı ansanlarız.. - dedi, | ryede: (Güneş), Topçularda: — (Sporlidis), Taksimde: (Nizameddin), Tarlabaşında: (Nihad), Şişlide: — (Halk), Beşiktaşda; (A Riza), Boğaziçi, Kadıköy ve Adalardakiler: Üsküdarda: (İskelebatı), — Sarıyerde: (Asaf), Kadıköyünde: — (Büyük, Üçler), Büyükadada: (Şinasi Rıza), Heybelide: (Tanaş). AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Dans musikisi (Plâk). 19: Konfe- rTahs: Eminönü Halkevi namına, Muallim İb- rahim Kongar (Mekteblerde disiplin mesele- sİ). 19.30: Dans musikisi (Plâk), 19.55: Borsa habezleri. 20: Saat Ayarı: Grenviç rasadha- nesinden nakler. Suzan ve arkadaşları tara- fından Türk müsikisi ve halk şarkıları. 20. 40: & raporu. 2043: Ömer Rıza Doğrul tarafından arabea —— —— Size tamamen kafa dengi olabiliriz., biz basit, fakat akılsız tnsanlarız., sonra biz de, mobilya vesair süsleri sevmiyoruz. Hom bunların ne lüzumu var?, İnsan san- dalyede oturmak için doğmamıştır. Siz bizimle arkadaş olunuz!.» Müfettiş: «— Ben mi?.» diye sordu. Âdeta birdenbire ayılmış gibi idi.. «— Evet, siz, Biz yarın size hayatın Öyle sırlarını anlatacağız ki...» Müfettiş birdenbire ayağa kalkarak Yaşka'ya: «— Şu küjrkümü getir!» emrini verdi. Ayakları üzerinde gayet sağlam olarak durabiliyordu.. Ona: a «— Nereye gidiyorsunuz? diye sor- düm.» «— Neroye mi?.» İri ve ağır gözlerile bana baktı ve tşü- müş gibi titnedi: «— Eve gidiyorum..» dedi. Uzamış yüzüne baktım ve başka hiç- bir şey söylemedim. Müfettiş bu suretle bizden ayrıldı ve sokağa çıktı. Sokağa çıkınca: «— Arabacı!» söyler. 1230: Plâkla Türk musikisi. 12.50: Hava- diz1306: Plâkla Türk musikisi, 1380: Müuh- telif plâk neşriyatı. mıya başladı. — Peki, bundan sonra ne oldu? diye sordum, — Bundan sonra ne mi oldu?. Hiçbir Şey.. siz ne olmasını İstiyordunuz?. — Peki, ya yortu . — Ha, şu mesele mi?. Yortuyu tes'id ettik.. müfettişin Yaşkaya para Çantasi- nı hediye ettiğini size söylemeği unut- tum. Çantanın içinde 26 küsur ruble pa- Ta Çıktı... Tabil'biz yortuyu tes'idrettik.. —— Bir Haftalık temin için kntuphaneler — RADYO PROGRAMI £ açıhyor ISTANBUL :ı’ı:ım. erlesi günün programı. 23: Baa Ankara 3 (Hususi) — Ankara Halk ==ğ"âîu;ıw Hava- 30 aytdı "= Camartesi |2t Saat dyarı. Orkestra. 2180: Nihal Asım ÖĞLE NEŞRİYATI: 12.30: Plâkla Türk musikisi, 12.80: Hava: dis13.05: Plâkla Türk musikisi, 13.380: Muh telif plâk neşriyatı. AKŞAM NEŞRİYATI: 18.30: Dans musikisi (Plâk), 19: Prof, Ba: lih Murad: Fen müsahabeleri. 19.30: Şehre. mini Halkevi musiki kolu tarafından konser 19,55: Borsa haberleri. 20: Saat âyarı: Giret viç rasadhanesinden naklen, Nocmeddin Râ za ve arkadaşları tarafından Türk muzikişi ve halk şazkıları, 2040: Hava raporu. 20.48: Riza Doğrül tarafından arabca söylem ve arkadaşları tarafından Türk musikisi vi hâlk şarkıları. 22.10: Halk türküleri: Osmay pehlivan tarafından. 2250: Ajanz haberle « Fi, erkeal günün programı, 23: Saat Ayarı, AA ANKARA 4 Eylül 1938 Pazar progra ÖĞLE NEŞRİYATI: .. 1230: Karışık plâk neşriyatı, 12.50: Plâkla Mrı;ı:ıl.uıı ve hâlk şarkıları. 13.18: Ajans B Eylül 1988 ÖĞLE NEŞRİYATI. Pazartesi programı M430; Karışık plâk neşriyatı. 14.50: Plâkla Türk müusikisi ve halk şarı 5A5: Mambel şarkıları, 15.15: Ajang AKŞAM NEŞKİYATI: 1830: Plâkla danş musikisi, 19.15: Türü mı_uıklıı ve halk şarkıları (Hikmet Riza), 20: Saat Ayarı ve arabça neşriyat, 20.15€ Türk musikisi ve balk şazkıları (Handan), 2i: Plâk meşriyatı, 21.15: Stüdyo salan or -' kestrası, 22: Ajans haberleri ve hava raporu, 2215: Yarınki program, * 6 Eylül 1938 Salı ÖĞLE NEŞRİYATI: M.30: Karışık plâk neşriyatı, 14.50: 'Türk Musikisi ve halk şarkıları, 15,15: Ajans ha- berleri. AKŞAM NEŞRİYATI:; Programı “noğriyati '14.0: Prakla halk şarkıları. 15.15: Ajana TI , dans musikisi, 19.18: Türk Şarkıları (Mukadder ve ame 20: Saat âyarı ve arabea neğri « n * Türk musikisi ve halk şarkıları, . Riza), 21: Sıhhit konuşma: (Doktar Vee fik Vassaf), 21.15: Slüdyo salon orkestrasi, Afans haberleri ve hava Yarınki Taporu. 29151 ÖĞLE NEŞRİYATI: Z 1480; Karışık plâk neşriyatı. 14.50: Plâkla Türk musikisi ve halk şarkdarı, #b16; Ajana M.30: Karışık plâk neşriyatı. 14.80: Plâkia Türk müusiktsi ve halk 5A5; Şarkıları, 15.15: Afans AKŞAM uüı,nn-ı: 18:30: Plâkla danş müsikizi, 19.15: Türk Saat üyarı ve #rabca neştiyat, 20.15: Ti r musikisi ve halk şarkıları (Salâhaddin), £ > Plâk neşriyatı, 21.15: Stüdyo salon örkesti. « BI, 22: Ajang ve hava d )e Taporü, 22 *

Bu sayıdan diğer sayfalar: