15 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10

15 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BON POSTA *Son Posta» nn tefrikası: —Ü7 Mari Valevska Na olyonun aşk romanı Tercüme eden: Mebrure Sami Napolyonu tehdid eden tehlike Böyle âni şeylerin verdiği cazib zevk- le hemen razı olacaktı. Gümüş ipekli- den elbisesinin üzerine bir şal atabilir ve derhal çikabilirdi, Borgez'lerin sa- rayında debdebeden sıkılmağa başla- huştı, Polin'in bütün nezaket ve kalbi- nin iyiliğine rağmen, o saçma sapan sözlerinden, kaprislerinden, mabüde taklidi pozlarından usanç getirmişti. Mari her vakitki alışık olduğu sükün bü her an değişen, dalgalı âleme gireliberi büsbülün arıyordu. Fakat ev sahibesinin âdetlerine hür- met etmek lüzumu aklına geldi: — Yok bu saatten sonra olmaz artık. Öğle yemeğine geç kalır, prensesi bek- letmiş olurum... dedi. — Şu halde, akşam üstü? — Peki, akşama olur. Kimseye sözlü değilim ve memnuniyetle gider, evi ge- zerim, Öyle ise saat dörtle gelip zatiâli- eğil mi?, — Elbette, ama, sanki yalnız da gi- demez miyim ben? Zaten size lüzu- mundan fazla vakit kaybettirdim. — Vaktimi hizmetinize hasretmek- ten daha iyi bir şekilde geçirmeme itm- kân var mı köntes? Zatiâlinize karşı hissetmekte olduğum ubudiyet ve hay- ranlığı göstermek vesilesini veren bu firsi ben, nimet addediyorum. Meari kızardı: — Pek çok teşekkürler ederim. Sizin Bibi ek ve değerli bir şahsiyı lütüfkâr hizmetlerine minnettar ol la beraber ne sebeble hayranlığınıza mazhar olduğumu anlıyamıyorum. Çok sade ve tabil bir tarzda söyledi- ği bü söz adamı şaşırttı. Yapmacıklı bir iltifat savurmakla, işin içinden çıkmı- ya kalkıştı: Güzelliğinizle, 0 akşam, sarayda bulunan herkesin, gözlerini kamaş'ır- dığınızı bilmiyor musunuz madam? Mari aldanmadığını anlatan bir şe- kilde başını sallayınca hemen o kuvvet- H görüşü ile yanlış yola saptığını sez- di. Genç kadının ttimadını böyle yavan komplimanlarla elde edemiyecekti, Kendine hâs olan oyunlarından biri- ni kullanarak, karşısındakini şaşırtan ve çelen babacan, açık sözlü bir hal ta- kındı. — Kontes, dedi, bildiğim bir tek şey yarsa o da şudur: Sizi gördüğüm daki- dan itibaren, içimde saygı dolu bir alâüka uyandırdınız. Bu hissimi kahul buyurursanız beni taltif etmiş olursu- z. Hizmetinize kaşmak, bir işinizi tek, beni daima setindirecektir ve n birinde de... mevklinizi kıska- ze düşmanlık besleyenler ÇN n ediyorum ki, bunlar be- nim de düşmanlarım olacaklardır... — Bu lütüfkâr sİze müteşekkirim efendim. Ayni dost- erle ben de size mukabele ede- zim, Yalnız Paris'de o kadar sessiz, pa- tırdısız bir hayat sürmek emelindeyim ki, ne kıskançlık, ne de dedikodu uyan- dıracağımı hiç zannetmiyorum. — Gençsiniz madam! İhtiyar denile- cek bir yaşta olduğum için müsaade- t üyorum: Henliz insanların iç yüzlerini bilmiyorsunuz. İki gündür sarayde, her yerde, sade sizin lâfınız ediliyor. İmparatoriçe telâşta, gu daki- kada tasavvurlarınız, şahsiyetiniz ve düşüp kalktiğınız insanlar hakkında k şeyler öğrenmeğe çabalıvor. Kıs- kançlığını ne derecelere kadar götüre- bileceğini tasavvur edemezsiniz. Bu karlın yalan ve dolah timsalidir. Maa- mafih ben bu işi yoluna sokacağım. Be- ni hie sevmeoz, ben de ona lâyık olduğu mukabeleden hiç çekinmem ve çevirdi: Bi entrikalar vüzünden uğranılacak 7a- yı daima tinde imparatora ha- veririm, , Madam Valevska, hükümdarın eşin- den bu kadar korkusuz bir şekilde bah- sedebilen bu nazırı merakla dinliyor- du, *Mari Valevska filmindens Napolyon bir iki defa Mariyi gizli mer divenden kendi husust dulresine getirtti Jozefinin a kabul tarzına zaten üzül- müş, kırılmıştı. Fakat ondan hiç de korkmuyaordu. — Napolyonundan emin değil mi idi? Onun bir tek sözü her şe- yi silmeğe yetmiyor mu idi? Fuşe devam etti: ' — İmparatoriçeye karşı beslediğim bu aleyhte duyguları şahsi bir gareze atfetmeyiniz kontes. Önü uzun zaman- lar ben mazür göstermeğe çalıştım, hep ben müdafaa ettim. Fakat sonunda da aramızı açmağa ben karar verdim. Asla Jozefinin gözünden düşmüş filân deği- lim. Sırf imparatorun menfaali namma, onunla aramızdaki bağı kopardım. Bu kadın ona lâzım olan, şamına lâyık olan insan değildir. Bir zamanlar Bonapart adına saygı göstermesini - bilmemiş i- ken, o kuvvetsiz omuzlarile, içi, sade kof havaiyatla dolu kalasile bu ismi, «imparatoriçe» ismini — laşıyabilecek katın değildir o. (Arkası var) Yeni açılan mektebler ihtiyacı karşılıyor (Baş tarafı 1 inci sayfamazda ) | caal eden talebe sayısının her sene &rt- makta olduğu, bu seneki müracaatların adedile de bir kere daha meydana çık- | miş bulunuyor. Memleketin dört bir tarafında oldu- ğu gibi İstanbul vilâyetinde de müva- caatlar her seneye nazaran çok kaba- rıktır. Halkın her tabakasında okuma- ğa karşı gösterilen bu istek ve hevesl karşılamak ve tatmin etmek için Kül- lığı memleketin her tarafın- yacı karşıkyacak kadar mekte açmak veya mevcud mekteblerin i- âtlarımı nişletmek gibi faaliyetler göstermekledir. İstanbul şehri kültür direktörlüği de bu sene talebe ihtiyacını gözönün- de tultarak tedris kadrosunu genişlet- miş ve yeni mektebler açmış bulunu- , Bu hususta salâhiyettar bir ma- kamdan aldığımız malümat şudur: — İstanbulda bu sene üç örlamekte- bin teşkilâtı genişletilmiştir. Bunlar- dan biri Bakırköy diğeri Kasımpaşa ve üçüncü Beşiktaş ortamektebidir. Bir yeni lise açılmıştır. Bu lise Çamlıca kız lisesidir. Karagümrük, — Yenikap, | Zeyrek, Göztepe, Pendik ve Nişanlaşın- da yeniden ortamektebler açılmıştır. Yıldızda ellinci ilkmekteb açılacak-! tır. Gene Nişantaşında bir kız enstitü- sü açılmak üzere Said paşa konakları istimlâk edilmektedir. Bu sene açıları bu mekteblerin be ihtiyacını karşılıyacağı kuvvelle ümld edilmektedir. Birçok ebeveynin bu hu- sustaki endişelerini bu çok değerli fa- aliyet ortadan kaldırmış bulunuyor. Liselerin edebiyat şubelerinden çı- kan talebelerin Üniversite ve yüksek mekteblerin edebiyat şubelerine ve fen şubesinden mezun olanların da ge- ne ayni şekilde Üniversite ve yüksek mekteblerin fen şubelerine alınacağı ve bu suretle talebelerin lisede aldığı ihtı- saslar üzerinde çalışmasının ve tabij is- adlarının da inkişafma hizmet edi- eği haukkında gazeteler bir havadis retmektedir. Bu hususta yaptığımız ahkikat neticesi henüz bu şeklin bu sene tatbikı mevzuubahs olmasına im- ve bü son günlerde husust bir komisyonun bu işle meşgul olduğu ve bu iş hakkında bir karar elmak için tedkikat yapmaktla olduğu dedir, Salâhiyettar bir zat bu hususta şunları söylemiştir: — Bu sene maarif şürası toplanacak tır. Maarife aid mesail orada görüşü- Tecektir. Bu hususta bizim henüz hiç- |bir malümatımız yoktur. H. R. hareket ve Anadolu iskelelerine Köprüden 16,30 da kalkan vapur da edecektir. DENİZBANK Akay işletmesinden: Mesai saatlerinin değişmesi dolayısiyle 15.9.988 Perşerbedon , İlibaren Köprüden Haydarpaşaya saat 16,43 da kalkan vapur 16,45 de kı:'lkncnx 17,80 da Gümrük Muhafaza Genel Komutanlığı İstanbul Satınalma Komisyonundan 1 — Deniz vasıtaları için 100 er metrelik 7 parça galvanizli zincirle, 3 kilit, 2 parça adi zincirin ve fki admirallı demirinin 16/9/938 Cuma günü saat 11 de kapalı zarfla eksiltmesi yapılacaktır. 2 — Tahminl tutarı 3000 lira ve ilk teminatı 225 liradır. 3 — Evsaf ve şartnamesi komisyondadır. Görülebi 4 — İsteklilerin 6 gün eksiltme saatinden bir aat evveline kadar 2490 - zayılı kanunun tarifi veçhile hazırlıyacakları teklif mektublarını Galâata eski İthalât Gümrüğü binasındaki komisyona vermeleri. (5950) Türdük.. Kafdağının arkası (Baş tarafı 7 tnci satfada) ğunu, binsenaleyk suçlu olduğunu bildi- ği için sesini bile çıkaramadan tırıs tırıs yürüdü gitli.. Ne olursa olsun, yol yorgunluğunu din- Tendirmek için, bir köyün kahvesine gi- sına temiz bir entari giymiş kahvecinin karısını size hizmet eder görünce, hoşa gidiyor vesselâm. Bu gibi şeyleri biz renin-ı. Eli kınalı fakat saçı kesik, arka- |şarklılar, ancak Avrupa küylerinde gö- jiye dahilinde hâlâ raslıya- madığım güzel bir âdelle, İranda karşı laşınca zevkime gitti. Bu güsterdiğim kü- çük bir nümüne... Dostumuz olduğu için iftiharla söylüyebilirim ki bazı işleri bizden daha iyi kavramış ve tatbik etma- ğe başlamışlardır. Sırası geldikçe bun- ları birer birer sayacağım... * Yukarıda bahsettiğim parkın olduğu yer eskiden kabristazımşı.. şimdi bu gü- zel bahçenin ismi <Bagi gülistan» dır. Bü bahçeyi tuhaf bir surette sularlar.. şehirde, kumpanya suyu, yani bizim ter- kos gibi teşkilât olmadığı için, civardaki küçük bir gölden akıttıkları su ile işi idare ederler.. içilecek, yıkanacak, sula- yacak su, işte bu sudur.. sokakların yan- larından, açıkla geçer. Bunu alırlar. Ne edeceklerse ederler. Park ve eaddeler de bununla sulanır.. fakat sulama tarzı çok orijinaldir.. hani eskiden bizde, sebilciler vardı.. boyunlarından, yanlarına astıkla rı meşin «kırba» larla ötekine berikine su dağıtırlardı.. işte İranda, sokakları bu sebilciler, bu. kırbalarla sularlar.. acaib kovalarla, havuzlardan, yahud yol kena- rındaki arklardan aldıkları suları bu kır- balara doldururlar, Musluksuz, açık olan ağız tarafından, elile Dekiye yaparak sa- Ba, sola savura savu. rini görürler, Gözünüzün önünde yirmi, yirmi beş ki- şinin, savura savura etrafa serinlik veri- şini seyretmek, sıcak memleketlerde ya- şıyan insanların içine bir ferahlık veri- yor. Akşamları parka, bu çevik adamları seyir için gitmeğe dadanmıştım. Maamafih: Gözüme tuhaf görünen manzaralar da yok değildi.. meselâ par- kın bir köşesindeki üstü kubbeli müzik yerinde bir orkestra ekonser» veriyordu. Eltrafına toplanan halkın ararına ben de sıkıştım, Müzik san'atkârları konzer es- nasında başlarındaki şapkaları çıkarma- ğa lüzüum görmemişler. Viyolonist ayak- fa san'atını gösterirken fötrini arkaya doğru itmiş, piyanistin kasketi yüzünü Bgöstermiyecek kadar burnunun üstüne düşmüş. Biraz sonra, şarkı söylemek için meydana gelen kadınım da başında, geniş etraflı, kenarı güller, çiçeklerle süslen- miş hasır bir şapka vardı. Vazfi R. Zobu Devlet meteoroloji istasyonunda bir saat (Buştarafı 8 ünci vayfada) şmda, yan| samt çalar çalmaz, balonun vaziyetine göre ufki ve şakuli zaviyole- ri okuyar, Sondaj bittikten sonra ter - simini yaptılar. Bu suretle rüzgürm müuh- telif irtifalarda istikameti ve sür'ati tes- bit edilmiş oldu. Bu raporlar bütün is- tasyonlara telgrafla veriliyor. Tayyare- ciler için daima hazır bulunduruluyor. Müdür diyor ki: — Yeşilköyden bir Avrupa — şehrine tayyare uçacağını farzediniz. Biz o şehre kadar bütün rasad istasyonlarile muha- Casusluk tarihinden hirkaç yaprak (Baştarafı 9 ncu sayfada) darbe olacaktı. Ludendorfi karanlıkta ran kıt'aların idaresini #le aldı. Bunlara bir başına, Liej kalesinin teslimini İsti- yordu. Bu blöf Belçikalı kumandımlarda diış kalelere şiddetli bir Kücumun hazırlan- mış olduğu zehabını uyandırdı. Kendile- rine hücum edilmemesini bir hile sandı- lar, Bütün gyarnizon teşlim oldu. Şehrin bu suretle zaptı Almanlara diğer kıt'a- ları muhasara imkânını verdi. Fakat bu kaleler inadla mukabele ettiler ve ancak havan toplarile dövüle dövüle, birer bi- rer teslim oldular, Büyük bir askeri münekkid «havan toplarınm, taktik bakımından, cihan har- Binin en büyük sürprirzi olduğunu: ya- zar, Bu toplar, hiç şübhe yok ki, Alman askeri kudrot ve zekisını cihana ilân et- miş oldu, ama, bir sürpriz olmadı. Çün- kü sade havan toplarının değil, daha son- ra Parisi döven uzun çaplı topların icadı bile casuşlar tarafından memleketlerine tam vaktinde haber verilmişli. Asıl şaşı- lacak nokta, itilâf devletleri erkâmhar- biyesinin bu tehlike işaretine katşı güs- terdikleri uyuşukluk ve ihmaldir. Tarihi tetkikler (Baş tarafı 9 uncu sayfada) tur. Bunların yerleri, aradan çeyrek asır geçtiği halde birer harabe halinden tla- marmile kurtulamamıştır. On beş sene kadar evvel bir taraftan itfaiye teşkilâtı belediyo emrinde motör- Hü bir hale konuldu; bir taraftarı da ahşab ev yapılması âdeti bırakıldı. Tulumbacı- Jar kalktı ve İstanbul artık sık sık ve ka- ranlık gecelerin sessizliği içinde tüyleri Üürperterek yükselen: — Yan...gın... vaaaaar... Seslerinden kurtuldu. Hem halk uyan- )dı hem de çıkan yangınlar hemen ora- cıkta, birkaç dakika sonra yetişen moto- pomplar vasıtasile, suyu bollaşan terkos borularından fışkıran gelâlelerle — bastı- Trılıyor bere eder, hava vaziyotini tesbix ederek pilota veririz. Tayyaro işlerinde meteo- rolojinin ehemmiyeti çok büyüktür, on- suz uçulamaz. Tuyyare uçtuğu zaman bü- tün hava mes'uliyeti bize aiddir. Son da- kikaya kadar onu dalma takib ederiz. Bundan sonra Kampel helyografi de- nilen güneşin devam müddetini göste- ren âleti, sühunet ve rütubet doerecelerini tesbit eden âletleri görüyoruz. İntibam şudur: Bu genç teşekkül genç elemanlarile cidden güzel çalışmaktadır. Nüsret Sufa Coşkun Belgrad sergisinde ürk pavyonu (Baştarafı 8 inci sayfada) Banayilmizin inkişafını göstermek üzere yünlü, pamaklu ve ipekli kumaşlarımızdan birdenbire meydana çıktı. Yolunu şağıe /L L K D L l iminyom nümuteleri de nazarı dikkati celbetmek'le- yakındaki cüzütamları da kattı. Dogxıı'.u,_ yolu buldu. Şehre girdi. Şafak sökerken, İnhisar maddelerinden tütün, sigara, U- |kör ve alkollü içkilerle, tuza çok güzel yer ve- rilmiştir. Bilhassa bu köşe takdirle seyredil- |mektedir. | Kuzlay Cemiyeti san'atevinin el işleri de, alâka topliyan mallarımı? meyanındadır. Milli san'atimiz olan çinilere ayrılan kısımi ince bir zevkle süslenmiştir. | Paviyonun bir kamı da iktındi, sınal, kül- türel sahalarda yapılan terakkileri mukaye- Bell surette gösteren tablo, ve graliklere tah- Si edilmiştir. Resmi küşadın yapıldığı sırada 'Tienret Na- zarı bir nutuk söylemiş ve Türkiyenin Belgrad fuarına müstaki! bir paviyon inşa ettirerek resmen Vâki iştirakinden €Colayı memnuni- yel izhbür ve teşekkür etmiştir. 'Türk paziyonunu İktisad Vekâleli Türko- fis müşaviri den Mazlâm Ataman Nle rar pörtür ve paviyon dekoratörü Hakkı Armaü hazırlamışlardır. ÖMER BESİM Tahtakalede bir yangın çıktı Dün akşam saat 1840 da Tahtakalede Bal- kapanı sokağında bir evin bodrum katından yangın çıkmlış, yetişen itfatye larafından, etrafa sirayet etmeden söndürülmüştür. 'Tahkikata başlanmıştır. İlan Tarifemiz 'Tek sütun santimi vrama Birinci sahife 400 kuraş İkinci sahife 250 » Üçüncü — sahitfe 200 Dördüncü tahife 100 60 4 Son sahife * fazlaca mikdarda ilân yaptıracak. Jar ayrıca tenzilâtlı tarifemizden tstifade edeceklerdir. Tam, yanım ve çeyrek sayfa ilânlar için ayrı bir tarife derpiş edilmiştir. Son Posta'nın ticart ilânlarına sid işler için gü adresa müracaat edilmelidir: Hiâncılik Kollektif Şirketi Kahramanrzade Han Ankara caddesi |

Bu sayıdan diğer sayfalar: