15 Eylül 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

15 Eylül 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

5 i 2 Sayfa SON POSTA £ylâl 15 Hergüıı Resimli Makale : Buhran seyrini Takib ediyor Yazan: Muhittin Birgen 12 eylül tarihli Son Postada şu satırlari yazmıştık: «Çekoslovakya etrafındaki münakaşa, henüz en hararetli safhasına girmiş de- ğildir. Her iki taraf ta kuvvetlerini sah- neye yavaş yavaş atıyorlar; hararet te yavaş yavaş yükseliyor. Henüz Südetler sükünetlerini muhafaza ediyorlar; hal - buki mücadelenin en son haddine kadar kızışmış olması için Çekoslovakya mil- liyetleri meselesinin kanlı bir şekil al- ması da lâzımdır.» Biz bu satırları yazdığımız gün, dünya bir harb zuhurunun iki günlük bir iş halini aldığı kanaatlerine doğru yol al - mış bulunuyordu. Bundan beş gün ev - velki vaziyet, gerginliğin en son haddi olmak üzere tasvir ediliyordu. Halbuki beş gün sonra, Hitlerin nutkunu ve onun ağzından «yardım» kelimeleri çıktığının ertesi günü, Çekoslovakyada buhran nö- beti bir derece daha arttı. Hararet kırkı ancak evvelki akşam, Südet ültimatomu ile buldu. Hararetle beraber nabız da yükseldi. Hararet bir derece daha yük - selebilir ve nabız da artar, fakat, kork- mıya mahal yoktur, hastanın kalbi kuv- vetlidir, dayanacaktır! Bay Hitlerin nutku ve nutuk - içinde Aç gözlü umumiyet itibarile kendisini çok kurnaz sanır, başkaları hesabına bedava yiyip içebileceği, gezip tozabi- leceği kanaalindedir, ilk zamanlarda muvaffak olunca ka- naati kuvvetleşir, hakikatte bu muvaffakiyet sürmez, kur- uazlık sanılan hareketin de bir abdallıktan başka bir şey olmadığı meydana çıkar. İnsan tabiatin en büöyle pgeçecektir. retti. Havaya atılan fişeklerle hücum kol- larına taarruz emri verir gibi, Nürn - berg kongresinin son gününde Führer gu sözleri söyledi: «— Eğer Çekoslovakyadaki kardeşle - #imiz zulme dayanamayıp isyan ederler- se kendilerine yardım edeceğiz'» Bu sözler henüz kulaklarda çınlarken Çekoslovakya Führerinin ordusu da ha- yekete geçti ve kan döktü. Bunu bir ülti- Mmatom takib etti ve bu suretle buhran, derecesine vâsl olmuş bulundu. Fakat, bu henüz en son derece değildir; müna- kaşa biraz daha kızışacak, hararet biraz daha yükselecek. Evet, daha da yüksek hararet derecelerini göreceğiz! Bu tarzdaki bir mesele etrafında dö- nen siyasi bir muharebede her iki taraf fta en son kuvvetini meydana atıncıya ve son kozunu oynayıncıya kadar ısrar eder. Fakat, ortada harb çıkmasını icab ettirecek bir sebeb. bulunmadıkça - ki bu mesele bir harb çıkmasına kâfi sebeb de- gildir - netice, hiç olmazsa muvakkat bir anlaşmıya varır. Hiç değilse, biz, netice- nin böyle olacağı hakkındaki kanaatimizi tamamen muhafaza ediyoruz. Yüzgeç kızın kuli bir m kelime, bir nevi “ı M 7 ”.;'"d.kı lr——..-..u.ı............_....... ...... '_"-.—XI ; Muvaffakiyeti " Pis hayvan genemi - sensin? Bir İngiliz âlimi, tatil zamanını bi İ köyde geçiriyordu. Her sabah erken İ den gazetesini alır, kıra çıkar, okuya i İ okuya dolaşırdı. Bir gün gene kırda | $ gazetesini okuya okuya dolaşırken $ # Dirine çarptığını hissetti: ; $ — AhH affedetsiniz! E ı Dedi. Başını kaldırdığı zaman bir ? : l ; î Hergün bir fıkra j i #neğe çarpmış olduğumu anladı. Gene gazetesi elinde dolaşmıya — başladı. Biraz sonra bir kere daha çarptığını hissedince: — Pis hayvan, gene mi sensin? Şim- di karnına da bir tekme vururum ha! Diye bağırdı. Başını kaldırdı, bu se- ğ fer karşısında duran; bir inek değil, genç, güzel bir kadındı. Resnani gördüğünüz T yaşındaki kız Piymouth'ta gayet suları kabarık, akın- | &,, İtası fazla ve gayet tehlikeli ve takriben 1700 metre uzunluğunda olan bir boğazı 40 dakikada yüzerek geçmiştir. Habeş imparatorunun Tacı Satılığa çıkarıldı Te Danimarkada şort Londranın büyük mücevherat mağaza- larından birisinin vitrininde elmasla iş- Henlein'in ültimatomunu Prag hükü- giymek yasak lemeli bir altın taç satılığa çıkarılmıştır: reddetti; fakat, müzakı v Pa e DA Belçika hududu yakınlarında Dani- ( erinde kıymetinin 500 İngiliz lirası 0)- ve anlaşma yolu imkânlarını kapamadı. z 4 Şu satırları yazdığımız sırada aldığımız | Parka köylerinden Ginnekenden şort BİY- / Güğu yazılıdır. Mücevherci muhtelif ce- haberlere göre, hattâ müzakere ya başla- mıştır, yahud da başlamak üzere bulu - nuyor. Fakat, Henlein bu defa Karlsbad programının tahakkukunu istemekle ik- tifa edecek değildir. «Şimdiye kadar tut- tuğunuz tavırla artık bizim size karşı o- lan emniyet ve itimadımızı kaybettiniz. Biz, sizinle uyuşmak için evvelce lüzu - mundan fazla yumuşak davranmıştık. geçen 35 kadar genç kız, polisler tara- | bulunan bu tağın Haile Selâsiyeye aid 0l- | fından çevrilerek kendilerine uzun etek-| duğunu teyid ve fakat eline nasıl geçti- | lik giymeleri ihtar olunmuş, yanlarında | ğini söylemekten imtina etmektedir. Ga-| paltosu olanlar bunları sırtlarına geçir- | #etecilerin, tacın eski imparatora 2id olup | meğe mecbur edilmişlerdir. olmadığı hakkındaki sorgularına Haile Selâsiyenin : vekili ne (evet), ne de (ha- Stratosfer kızı yır) cevabimı vermiştir. Zannedlldlglneı göre bu taç Habeş imparatorlarına aid Fakat, sizin bu asgart metalibi bile kabul| — Meyer isimli Amerikalı bir genç kız | Üç taçtan birisidir. etmemek için tuttuğunuz dolaşık yoldan 1z)Ü: & İN n t sonra, şimdi daha fazla teminat isteriz, ::: _'h"sm'”;'c(msîmğ mî':,)e“:::n_ Satılık gözler | daha fazla hak sahibi olmamız lâzımdır!» diye ortaya yeni yeni meseleler atacak, Ve ondan sonra tekrar münakaşa, tek- rar gürültü, tekrar kabine toplantıları, silâh şakırtıları ve tekrar konuşmalar, Ölmek üzere buluman insanların gözle- rini çıkararak ameliyatla bunları küörle- | rin gözlerine takan İngiliz ve Aımn'_[,ın[ & * doktorlarının bu muvaffakiyetleri hez w—— tarafta alkışlanmaktadır. Fakat bu fen | müzakereler!.. tur. Ne olursa olsun Prag hakikat kar -| muvaffakiyetinin bir de feci cebhesi bu- | Bununla - beraber, eldeki hamurun | Şısında boynunu eğecektir. lunduğu görülmektedir. Amerikan gazc- yumruklana yumruklana bir şekil ala -| Şu balde, telâşa mahal yok, herkes ra-| telerinde neşredilen aşağıdaki küçük ilân cağı, hiç olmazsa muvakkat bir tesviye | hatça uykusunu uyuyabilir. Gazeteler -| böyle bir facianın delilidir: şekli bulunacağı şüphesizdir. Bu şekil, deki heyecan verici havadisleri de me-| «En iyi vaziyette bir insan gözü alenf her iki tarafın da söylenecek sözü kal - madığı, her iki tarafın da bütün taarruz ve müdafaa vasıtalarını kullanıp bitir - dikleri zaman bulunacaktır. Bu zaman çok yakın veyahud hayli uzak olabilir; bu cihet, alâkadar siyaset kuvvetlerinin muhtelif kombinezan ve hesablarına bağ- h olan bir şeydir; fakat, bunlar teferrüat luğunda çelik bir direğin tepesinde ak- robasi hareketleri, müvazene oyunları yaparak halkı heyecandan — heyecana rakli bir vak'anın safhaları diye telâkki | münakasa ile satılığa konmuştur. İlk pey etmek bizce yapılacak en doğru iştir, Muhittin Birgen 2500 dolardır. Gözünü satılığa çıkaran alle sahibi işsiz bir ameledir. İSTER — Görüyarsunuz İSTER İNAN, Bu sabah matbaamıza bir zat geldi, elinde bir bina satışı hakkında gozetelerin birinden keşilmiş bir ilân vardı, önü- müze koydu ve: e — Şu ilânda bahsi geçen sokağın nerede olduğunu bili- yor musunuz? diye sordu. Baktık, düşündük, hatırımıza gelmedi, hayır, dedik, o za- man muhatabımız şu hikâyeyi anlattı: Jovakyanın varlığı olduğuna , Onun hnînküvıdyıılınluüım:d?hın— lsTER İNAN, İSTER z Kurnaz görünen abdallar, — mıştir, bu hassarın sevki ile yüzde doksan cömerde karşı cömerd, hurise karşı da hasis davranır, kendisini yontmak istiyene kurşı baş çevirir, ve bir defa aç gözlü tanınmış olan | g, için bu zehabı düzeltmenin imkânı yoktur, bütün hayatı SÖZ ARASINDA miş oldukları halde yaya ve bisikletle (samette 718 parça elmas taşla işlenmiş| vi edilmekte olan yüzbaşı John Henry yor, sorira bir sokağın ismini söylüyor, bu sokağın ismi ev- velce şu idi, sonra bu oldu, şimdi de şudur, diyerek tafsilât veriyor, bundan sarih ne olabilir? Bu düşünce ile kalktım, gittim ve fakat gördüm ki beni alâkadar eden havalide Be- Jediyenin sokak başlarına taktırttığı sokak isimlerini anla- tan bütün levhalar kaybolmuştur ve beni alâkadar eden so- kağın yeni adını bilen de yoktur. İNANMAIL Sözün Kısası Hortlıyan parçalar E Talu eşrutiyetin ilânı sıralarında, sür« gün bulunduğu Bursadan Yenis şehire firar eden, ikinci Abdülhamidiri meşhur bafiyesi, o devrin yaman zorbas larından Fehim Paşa, orada halkın hü « cumuna uğrıyarak parçalanmıştı. Bunu rahmetli Borazan Tevfiğe söy- ledikleri zaman, Tevfik dövünmeğe baş« lamış ve: — Eyvah! demişti.. keşki yapmasaydı. lar! Şimdi onun her parçası ayrı ayrı hortlar da başımıza belâ kesilir.. Harbi umumi! neticelenip te, galiblerle mağlüblar, müsaleha —masasının ba- şına geçip oturdukları vakit, bem orada hazır bulunmak ve — bu hi« kâyeyi — galibler — zümresinin — sullü murahha: a anlatmak isterdim. Fakat, eminim ki Tevfiğin o sözlerine, deki derin manayı o gün onlardan hig biri takdir edecek haleti ruhiyede değile mükemmel bir taklidcisi olmakla tanın- Partinin başlangıcındanberi — boyun; yutulmağa ahşmış ve en sonunda yol İle önündeki restini çekip nasılsa bir bi yakaladığını ve ummadığı halde ortalığı; bir hamlede temizleyiverdiğini gören bi poker oyuncusu gibi, beklemedikleri za« ferden dolayı zilzurna sarhoşa döneri Silâh krallarından müttefikler, zabıta raporlarının meşhur, tabiri veçhile sâikai sikrile öyle bir hezes Biri Londrada S ÇDSDERİ Gi ğ ya henüz başlıyor. , Sessiz sadasız öldü j ı Nihal zaferi tesadüfe borçlu olan but BT * X |baylar, istikbal denilen meçhulü de ken« | dilerine kolayca ramedeceklerini uma muşlardı. Onun içindir ki, gelecek nesilleri harb âfetinden ilelebed korumak, Almanyayı parçalamağa vabestedir sandılar. Bir ta-' raftan, Amerika cumhurreisi Vilsontn ila riye sürdüğü prensipler namına bir ta< kım, hayat kabiliyeti mefkud yeni yeni milletlere istiklâl bağışlarken, diğer tas raftan da muazzam ve mütecanis bir kül«e leyi parçalayıp, bu parçaları o yepyeni,, cılız devletçiklerin hükmü altına vud:k' ler. ” | İşte Borazan Tevfiğin, Fehim Paşa hak-, W |kında tahakkuk etmiyen kerameti bu se<, K fer, burada tahakkuk etti. , Zafer sarhoşu, şımarık, mağrur ve enaf diplomat taslaklarının, akılları sıra bes, geriyeti rabat ettirmek maksadile parça« ladıkları Almanyanın bugün her pırcıq ayrı ayrı canlanmış, birleşmiş, ayaklana mış, Versaydanberi henüz bir çeyrek ası& geçmeden kâinatı tehdid ediyor. Bundan, bizzat Almanyayı ve onun bu- İngiliz gazetelerinde üç satırlık bir ilân | günkü idarecilerini mes'ul tutmak abesa çıktı: tir, haksızdır. * ğ hastanelerinden birinde Bu bâdirenin hakiki mes'ulleri.. Kle « ge ö ö mansolar, Vilsonlar, Foşlar.. dır ki, bu« |gün, mezarlarında, çekmeleri icab eden cehennem azabını düşündükçe tüylerim ürperiyor. ; E. Talu - ersenen Ball uzun bir hastalıktan sonra 58 yaşla- rında ölmüştür.» Bu haber, kimsenin dikkat nazarını çekmedi. Halbuki ölen Ball, dünyanın €N | «esessecesscccececerncenunenAENA.| —a bi n DNdi öçeya dere| e— MÜĞK TOYZOMU bıçakla öldürdü letleri, askerf büyüklerinin pek yakın - İzmir, 14 (Huğus!) — Kemalpaşada dan tanıdıkları bu zatın türlü türlü ma- ceralarla dolu esrarlı bir yaşayışı vardı. O kadar ki Yunanlı milyoner Bazil Za -|bir aile faciast olmuş, Necmi isminde harofu gölgede bile bırakırdı. bir genç teyzesini bıçakla altı yerinderi Ball, Londrada Regent kanalının ci - yaralıyarak oıd,wü" ğ 1 Z Hüseyin iszminde bir gencin Necmie varında köhne bir evde otururdu. Bu e- üBK $ İ eli nin teyzesinin evine sık sık devam et“ vin büyük kapılı muazzam bir medhali| » . » ,o yatması cinayetd vardı. Buradan içeriye her kılıkta Insan |. »,» olmuştur. Derhal yakalanan Nec< girmişti. Jaket ataylı elçiler, ecenebi ©l -| mi ifadesinde: <Teyzemi ailenin namli- kelerin nisbeten daha az mühim mü -| sunu berbad ettiği için öldürdüm.» de“ messilleri, Çin harbiye nazırları, gizli| miş : ıcş.hüt adamları, silâh fabrikatörleri bu Hortmü Fakak bul mralarda ni eee dünü SS Üai hiş bir sıtmaya yakalanmıştı. Harbdeti Ball harbde cepheye ıâtmlı.yhbqıol-' epoy acılar çel . Nihayet ceki |silâh toplama merakı onda silâh ticaretf İNANMA! İhevesini uyandırmıştı. 1921 de Soley i9* ki ilân Beyoğlunda kelimesi ile başlı- | minde birisi ile ortak olmuş, sonra ayrıl* miş, kendi başına ayni firma altında ıl" lâh ticaretine devam etmişti. , Ball Çin ile silâh ticareti yapmış; Ja * ponyaya da epeyce mal satmıştır. Çinlile* rin paralarına sağlam olduklarını, faksti geç ödediklerini, Japonların peşin pard verdiklerini, Habeşistana epeyce silâh tö“ darik ettiğini, bu yüzden bir nişan da âl*,

Bu sayıdan diğer sayfalar: