14 Kasım 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

14 Kasım 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA “Son Posta,, nın Hikâyesi ı-ıııı—ın_i Son günlerde Suriyede yapmış olduğum — - seyahatten dönüyordum. Trahiusdan bin- — diğim yataklı vegondaki kompartımana daha henüz yerleşmemiş, Tanrı eksik et- mesin eş dostun <illed e isteriz» ısrarına dayanamıyarak aldığım Berut baklava. larını şöyle münasib bir yere yerleştiri- yordum ki, bitişik kompartımanda müi- hiş bir gürültü koptu. Sesinden daha zi- yade bir genç kıza benziyon bırisi cıyak cıyak bağırıyordu. Dayanamadım. He- men © tarafa seğirttim. Tahmıl ü- nılmamıştım. İlk bakışta msanı büyüle- yen, başına doladığı kızıl renkli şifon ör- tüsile gözleri alan, güzel çok güzel bir kız, kondöktöre ellerile işaretler yaps- rak, gözlerini devire devire söyleniyor, kırmızı dudaklarını büzerek ağlar gibi bir hal #izyor; sonra köpürüp olduğu yer- da tepinerek, <eştenem, eştenem!..» di- yordu. Böyle sinirli bir yolcu ile cenkleşmek- ten adeta terlemiş olan kondöktöz beni görünce sevindi. — Bayım, diye bana döndü. Madmaze- lin fransızcası kıt, Ne dediğini kavrıya- D YOL ARKADAŞIM AAA KKK LA CKL A , — Yazarı: bul.. 10'Ura kaparo alırız. Onu istiyorum.. | diyerek vaziyeti aydınlatınca, işi tatlı buğladım. Bütün kandırma kabili nj kullanarak Macar kızına 10 Lirasının kaybolmıyacağını anlattım ve böylelikle! onunla ahbab oldum. Bu kadar yorgun- laktan sonra ve yemekten evvel bir ape- ratif almaya hak ettiğimizi genç - kıza söylediğim zaman, gözlerini kırpıştıra kırpıştıra: — Bana hizmet eden asri şövalyeyi na- Lıl reddedebilirim!.. dedi. Vagon restoranda oturmuş, rayların ü- ı:crıxıdı.— takırdayan tekerleklerin mono- |ton temposunu dinliyerek, zayıf bir sal- ')anuya kendimizi verdik. Büyük babam- dan kalma, harikulâde güzel nakışlı İsfa. |han işi gümüş tabakamı açtım. Sevimli muhatabıma sigara ikram ettim. Her Av- rüpalı genç kız gibi alışkın bir jestle çak- tığım kibritten sigarasını yaktı ve du- manlarını tavana doğru üflerken: — Ne güzel tabakanız vaz .. Çok şık, diye mırıldandı. Ben, hayalimde hemencecik bütün saf. İbrahim — Hoyi AHEBE Hİ dun yaşlar süzülmeğe basladı. Değil ses çıkarmak, elimde tuttuğum siğaramı bile Ağzıma götüremiyecek kadar derin bir şaşkınlık içinde kalmıştun. Kelimelerini anlamadığım bu şarkı, bana inliyen, acı çeken bir ruhun feryadlarını gsöylüyor gibi geldi. Bir matemli, yaslı. gibi sus- tum. Göğüste tıkanmış, boğulmuş bir hıç- kırıkla türküsünü bitiren, şimdi adet yıl daha yaşlı kendi kendine söylenirmiş gibi murıldan- ©: — Bu şarkıyı bilir misinız?.. Buna ma- carca da <Ölüm şarkısı» derler.. emelle- rine kavyuşmamış — sevgililer nin, gün ışığı ittiğini görenler, kulb- lerinde en büy kırıklığı duyanlar, du- daklarına bu türküyü zehir ederek güle an sevgileri- |güle ölürler. Macaristanın en tanınmış tenoru bunu okuyâ oküya can verdi. Çünkü, dünyanın en güzel kadını yorum ki dedi.. rünen Macar kızı, sanki | ona | Yhanet etmişti. Ben de kaç günlerdir, ay-| ni şarkıyı söylüyorum.. ve © kadar sevi-| A Yü PAR T. C. ZİRAAT BANKASI Kuruluş tarihi : 1888 Sermayesi: 100.000.000 Türk Lirası Şube ve ajans adedi: 262 Ziral ve ticari her nevi banka r:->ameleleri BiRİKTİRENLERE 28800 Lira Boğazım kuruya kuruya sordum: t ; |balarını yarattığım, yaşattığım bir ma- 15 İina? sebeb: di St İi bu kadür iKRAMIYE VERECEK miyerum, Lütfen, sorar mısınız, na isti- ceranın perde perde açılışmı seyre ha- yorlar?... — Pişkim bir tercüman yırtıklığ: fle mad-| mazelin yanına yaklaştım. Eştenem de- yişinden Macar olduğuna hükmettiğim genç kızın, iki kere iki dört edercesine alınanca bileceğini hesablıyarak, kendi- sine © dille hitab ettim. İstediği gibi der- dini dökecek birisile karşılaştığını anlı- yan sinirli madmazelin, asık suratı dü- zeldi. Alnındaki çizgiler kayboldu. Kıp- kızıl dudaklarında bir gülümseme belir- di ve e cana yakın heyecanlı konüşma- sile derdini anlattı: — Şarkı merak ettim. Suriyede dolaş. tım, Baalbeki gezdim. Şimdi de İstanbu- lu göreceğim. Oradan da Budapeşteye Bideceğim. Beruttan, semplon bileti iste- dim, vermediler. İstanbuldan — alırsınız, dediler. Kondöktöre bunu söylüyorum, ktir türlü anlamak istemiyor. Ön Hra, on lira deyip duruyor.. neden vereyim?. Ge- tirsin biletlerimi, alsın paralarını.. dedi. Kondöktür: — Efendim, yer temini için Adanadan telgraf çekeceğim. Kumpanyanın usulü arayıp almadılar? O de - — Ben rumuz - lu lâf anlamam, Bana dabra dob - Ta söylemeli: «Ya- sak!» demeli. Hem nereden çaktı kö- Poğlusu benim sipsi — çektiğimi? Sen haber - ver- din. * » — Behn hafiye yim dey; sana kim demiştir? Çık dışa - Tı, gör de, nereden çaktığını o saat far- kedersin. Ambarın — kapağından öyle bie duman çıkoor ki, yanında favlika bacası ispermeçet momu — gibl kalır Haydi, söndür.. belâya girmeesin. K Torik vakıâ söz dinledi, söndürdü amma, iş İşten geçmişti. O daha san - dığın içinden çıkmadan, nöbetçi indi, yanına geldi. Sert bir tavırla bir araba dolusu İspanyolca sözler — söyledikten sonra biçare Toriği kolundan tuttu, çe- ke çeke götürdü, önüne katıp yukarıya, güverteye çıkardı. Orada, evvelâ her tarafını aradı; la- baka ile çakmağı buldu, kendi cebine indirdi, Müteakiben de gene sürükleye sürükleye bir direğin dibine götürdü, — ellerini, kollarını zincirle bağlayıp b raktı. Bu muamele Tt dine gitmişti. — Anam avradım olsun.. — rabbena hakk, için, yanımda patlangaç olsa, bu hafım evlâdinın canına okurtlum! diye kendi kendine sövlendi. O geceyi böylece geçirdiler. Gene aşağıdakilere nisbeten rahat etmişler - di. 'Toriğin nereye götürüldüğünü ger- çi merak ediyorlardı. Fakat bir sigara İçti dive adamı denize — atmazlar ya? Horhalde başka bir yerde hapsedilmiş n son derece be- olduğuna hükmederek müteselli — ol « muşlardı. 'Toriğe gelince, o, bütün — gece göz kırpmamıştı. Zincirle prangaya vurul- H KAP G6 YS $eti zırlanarak, deniz mavisi, * gözleri, hatları keskin, gayet güzel yüzü ile Greta Garböyu andıran Macar kızın! |seyrediyordum. Kend!sine pek dikkatle bakışımdan fona halde sıkılmız olmalı ki, vermutunu yudümlarken gene - tekrar- Tadı? — Ne güzel tabakanız var?... Derin bir rüyadan uyanır gibi oldum. Kekeledim: — Ha, evet, büyük babamdan mıştı.. Manasız manasız ve boş bakışlarla bir- birimizi süzdük. Arkasından da sırıttık. Sonra genç kız, bizden başka kimse olmı- yan vagğon restoranın penceresinden, ufu ta kara kışın daha orağını indirmediğ sonbahârın hüzünlü renklerile bezeli ova- ları seyretmeğe başladı. Vatanındaki ba- sadı hatırlamış olmalı ki, hafif ve biraz da tok bir sesle, güzel bir Macar havası tutturdu. Söyledikçe o eski sfenks hali değişti. O ana kadar güsl) bir bibloya kenzettiğim civelek varlığı duruldu. Yd- zü gene asıldı. İri deniz mavisi gözlerin- kal- çökük yenç ve güzelsiniz. Tasanız ne olabilir?.. Measar kızı çiğdem gibi pârlıyan yaşlı gözlermi, gözlerime dikti: — Çünkü, dedi. Çünkü.. bugün evlenip fte mes'ud ölacağımız nişanlımın, geçen ay bugün ebediyen sönen gözlerini ken- di elimle kapadım. Şimdi de ben —om | ulaşmaya hazırlanıyorum..» YARINKİ #AÜZHAMIZDA: Aşk mektubları Çeviren: Faik Bercmen k|. Artovada belediye seçimi Artova, (Hususi) — Belerliye sükünetle yapılmış ve beled'ye * ne belediye relsi Bilâl Erden ittifakla in- tihab edilmiştir. Halk, memleketin şehir işleri ellerine tevdi edilen bu yeni reis ve idare Heyetinin yeni — vazifelerinde | başarlarını bekliyor. | SON POSTANIN ROMANI habı DLDLDId göre ikramiye dağıtılacaktır: M SĞ Ü7 aa SESOSÜ ADT .ü z100 İ00 50 20 5 40 1607 -0i 20 DİKK *T: Hesaplarındak! paralar düşmiyenlere ikramiye çıktığı takdirde 56 20 dazlasile verilecektir.. Kur'alar senede 4 defa, 1 Eylül, 1 Birinci kânun, 1 Mart ve 1 Haziran tarihlerinde çekilecektir. Gamm - DİŞ TABİBİ “GEEEMEN, | ; ; ğ RATİP TÜRKOĞLU || Sirkeci: Viyana otell sırası No. Zö, Kat 1 de bergün öğleden sonra saat 14 den 30 ye kadar hastaları kabül edar. <—106— YA Ç D Ç duğu —yetmiyormuş gibi, ya gürültüye gittiğinden, — yahud ki cezasını şiddet - lendirmiş olmak i « çin kendisine yiye « cek de vermemişler, açlıktan kıvrandır « mışlardı. O, — bulunduğu yerden, geminin İs - tikametini — tayine çalışıyordu. — Arada sırada, üzerine mağ- hezyum — sürülmüş birer toplu iğne ba- p gibi görünen ışık- lardan, sahilin pek uzakta — olmadığını anlamıştı. Bu, onun kurtuluş ümidleri « ni kuvvetlendirdi. Nihayet ertesi gü -| yeri, dayak yemiş gibi sızlıyordu. Da - nü akşamina kadar, çilesi dolacak, çek: tiği azab sona erecekti. Sabaha doğru takatten — kesilerek, gözlerini yumdu ve arkasınt direğe da- yayıp derin bir uykuya daldı. Halâs saati, onun tahmininden de evvel çalacakmış., Karambayı muha - faza eden torpidonun keskin düdük se- si ile birdenbire uyandı.. sersem ser - sem etrafa baktı. Ekserisi kesme taştan yapılmış bembeyaz binalarile, üzerine vuran güneşin şüalarını alev gibi ak - settirenikilise kubbelerile oldukça bü- yük bir şehre, bir limana vâsıl olduk- larını gördü. Kendisini bağlı tutan zincirler vü - cudünü pek ziyade hırpalamıştı. AA SNSÜ Tingi e iNA v 346 vul gibi şişmiş parmaklarına nazar e - dip: — Hey gidi, hey! dedi; bir cigara uğ- runa ne hallere düştük, Memlekete dö- ner dönmez inhisardan ikramiye isti « yeceğim. Vermezlerse yazıklar - olsun! Benim gibi canlı reklâma avuç dolusu para verseler gene bu hakkımı ödeye - mezler, Sonra, gittikçe yakınlaşan limana baktı, ve ilâve etti: — EK, artık ge'selet de, taburcu ol- sak! Yeter gayri bu cefa. Adam öldür medik.. bir şey yapmadık. Vapur, önündeki tek torpido ile be- taber limana girdi. Öbür iki torpido, Har | daha açık denizde iken, yeni yeni av - verkies U lar takibi için geriye dönmüşlerdi. Rıhtım - üzerine, göz açıp kapayınca» ya kadar biriken mahşer gibi kala - balığın — feryadları ayyuka — çıkıyordü, İğtinam edilen bu 1T000 tonluk vapur sanki esasen İspan - yol malı — değilmiş Bibi, halk seviniyor, el çırpıyor, tepini - yor, bağırıyordu: — Arriba İspan - ya! Torik: — Acaib! diye mı- rıldandı. Bunlar da, tıpkı bizim sabık tayfalar gibi bağırı - yorlar, Sakır bu işde bir dalga olma - sın? Biz gene ötekilerden tarafa gel - dik galiba. Acaba, ben uyurken, herif- ler baskın yapıp da gemiyi tekrar ele mi geçirdiler? Bayılırım! Duz bakalım hele.. Düdük sesleri, yaşa nidaları ve Çığ- Lklar arasında Karamba rihtima ya - naştı. Ve yanaşmasile beraber de, ora- daki coşkun kalabalığın hücum ve is - tilâsıma uğradı. Genç, ihtiyar, — çoluk, çocuk merdivenlere sığamadıkları için küpeşteden atlıyorlar, vapurun içinde kudurmuş bir sel halinde koşuşuyor - lardı, Ziraat Bankasında kumbaralı ve ıhbarsız tasarruf hesablarında en az 50 lirası bulunanlara senede 4 defa çekilecek kur'a ile aşağıdaki plâna 4 Aded 1,000 Liralık 4,000 Lira N 2,090 1,090 4,0)0 5,000 4,800 ” 33400 bir sene içinde 50 liradan aşağı Ü-t Ü0 SA Doktor * İbrahim Zati Öget Belediya — karşısında, — Piyorloti cöddesinda 21 numarada herzün Üğleden sonra hastalarını kabık » ©dez. ğu yere akın etti. Onu direğe bağlı gö rünce hükümetçi en, halk cebhesi Trensüblarından sandılar, O saat küfür savurımağa başladılar ve teca * vüz etmeğe kalkıştılar. Biçare neye uğradığını — bilemiyor, gözlerlie, kendisini bağlıyan — nöbetç! neferi araştırıyardu. Başında kırmızı bir mendil sarıli şizman, abla! ü, hamam anası su * ratlı bir herif yanına yaklaşıp aşrak!! diye bir tokat vurdu. Torik öfkeli bir aslan gibi kükredi Berif: — Kohones! diye bağırdı. Torik, Türkçe olarak ayni şiddetle cevab verdi: — Babandır, eşşoğlu!. Her iki tavaf da küfür toati ettikle * rini anlamıştı. Karşılıklı yumruklar st* kıldı. Dişier gic<irdadi. Ümidsiz kalalt zavallı Torik şu dakikada belki de, ku> durmuş o insan sürüsünün kendisini linç edeceğini tahmin ediyordu. Fakat canını mümkün olduğu kadar pahalıy3 satacak, zincirlerin; kırıp — da ellerini kurtaramazsa, dişlerini — silâh olarak kullanacaktı. Cesurane bakışları, göz bebeklerin” de parlayan ölev, mütearrızları ürküt tü ve teenniye sevketti. İki adem ge * riye çekilerek, sadece sövmekle iktifl ediyorlardı. Bu zincirlerle bağlı ada * mın İso:myoi olmadığını ınhmu!ırdl- Lâkin Türk olabileceğini de bir türlü akı'larına getiremiyorlardı. İşte bu sırada, nöbetçi neferi yetiştİ Kalabalığa hitabla kısaca bazı izahat verdikten sonra, mahcup bir tavırla T? riğin yanına varıp: — Pardon! diyerek bağlarını çözmü” ğe bulaşdı. Torik, ölümü yakından gö müşken mucize kabilinden kurtulaf” insanların duyduğu ferahlıkla: n — Evet! dedi; pardon amma, biz Bi ” diyorduk az ka'dı. Bu millet benim S” nıma okuyordu. Bir takımı zavallı Toriğin bulundu- (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: