31 Aralık 1938 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

31 Aralık 1938 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

K CA RAA $ y g$ MONOLOĞ SON POSTA K e M K OO ALTIN ARAYIĞILAR — | Haydi öksürelim Öhö, öhö, öhö, öhö. Merak etmeyin efendim. bir şey yok, gimdi geçer, boğazıma bir gcik geldi de Üksürüyorum. Öhö, öhö, geçiyor efendim. geçiyaor... Buna hiç razı değilim, siz de beni tak- Hde kalkıp öksürmeyin! Sonra burası bozuk radyo çalınan ma- halle kahvelerine döner, Kurban olduğum öksürük ne iyi şey- dir! 'Neye gülümsüyorsunuz. Yüzüme aca- yip, acayip bakmasanıza yalan mı söylü- yorum? Şimdi size isbat ederim.. Öksü - füğün iki nev'i vardır. Bir; tabil, .öteki sun'i. Yani sizin anlıyacağınız biri, in - san gripe tutulur. soğuk alır, öksürür. (Böylesi hepimizden uzak olsun). İkincisi zoruna öksürük. Bunun içın de «Hepimiz- den uzak olsun.» diyeceğim âmma zan - medersem, ben de dahil olduğum halde hiç birimiz razı olmıyacağız. Sebebi, ga- yet basit. Öksürük ışimize zarar. Şimdiye kadar bunu düşündünüz mü? Ne gezer, öyleyse. siz de benim gibi dü- günceli olacak değildiniz ya.... Öhö, öhö, öhö. Ben şimdi neye öksürdüm. Nezlem mi var?, Hayır! Boğazıma kılçık mi kaçtı? O da hayır! — Ya ne oldu? Diyeceksiniz, hah işte sebebi: — Söylüyecek lâf bulamadımdı da on- gdan. Eğer, öksürmeyi bilmeseydim, kar- Dersini bilmiyen mektebliler için ök- sürmek en iyi kurtuluş çaresidir. penızda ağzımı açıp aptal - aptal baka - î taktım. Öksürük imdadıma yetişti, böy- lesine can kurban. * Meselâ sokakta gidiyorsunuz. (İyi gi-| * yinmiş bir erkeği işaretle) Siz bay, hali- nizden belli, ileride bir adamsınız. İster- siniz ki; herkes sizi görsün, size baksın Sizi selâmlasın. Eskiden «Yangın var> diye bağıran mahalle bekçileri gibi: — Heyyy, ben geliyorum, bana bakın, beni selâmlayın diye haykıracak değilsi- niz ya!.. Yürürken şöyle: — Öhü, öhö, öhö. Dediniz mi, etrafınız- dakiler sizi görürler. Hiddetlenmeyin. yapmadığınız şey değildir. * Sofrada yemek bitiyar. Olur ya, birini tnutmuşlar, zavailının tabağı boş duru- yor, yemek isterim dese ayıp olacak, ko- daenenel, İ| — Ressam resim yapıyor, - ACEMİ RESSAMIN YA — Ben de bu işi merak et- öksürüğü». Bu hepsinden mühimdir. Ben kendi nefsimde pek çok defalar tecrübe ettiğim için iyi bilirim. Bir misal, sınıftayız, yamımdaki arka» daşım ders dinliyeceğine boyuna karika- tür yapıyor, dünyanım farkında değil.. Muallim kürsüden kallkmış, yanına ge - Kiyor; yakalanacak.. Ben kurtarabilirim, fakat bir şey söylesem iş anlaşılır. Öksüs rTürüm: Öhö, öhö, öhö... Arkadaşım tabll bana bakacak. Bana baktı mı muallim de gözüne ilişecek, O- nun yakalam'asına kalmadan sıranın Ü- zerindekileri el çabukluğile bir yere sak- layıp kurtulacak. Bunu büyükler de yapar, bilhassa, ba- yanların bir derdi vardır; dedikodu.. Diyelim ki: Bayan Ayşe toplanmışlar, Bayan Aliyeyi çekiş- tiriyorlar. Tam bu sırada meclise bir ba- yan daha geliyor, onun 4 Bayan Nazlı olsun. Bayan Nazlı da Bayan Aliyenin akrabası ol n Ayşe de Bayan Naz lının Bay e eba olduğunu bilse, Bayan Zehra ile Bayan Fatma da bunu bilmeseler... Zohra, bayan Fatma, Bayan «Hey ben geliyorum, tena bakın, beni görünm diye bağıracak değilsiniz. ya! Öksürdü mesele tamamdır. Taba- Zının boş olduğu göze çarpar. Yemek ko- Üzüntüye hiç mahal yoktur, ben obur olduğum için öksürüğün bu çeşidine bayılırım. Bayan Ayşeye bir vazife düşer, bu de- * Dersini bilmiyen mekteh'iTer için ök - sürmek en iyi çaredir. Öksürük geçinciye İkadar, hatırlıyamadıkları aklına — gelir, gelmese de zararı yok. Muzllim, çocuğun bazta olduğuna hükmedip, fazla bir şey sormaz. * Eğer Insanlar öksürmenin ne olduğu. nu bilmeselerdi, geceleri sokakta kimse bulunmazdı. Bilmem dikkat ettiniz mi? Eğer odalarınız sokak üstünde ise dinle- yin, evinizin önünden hemen hepsi ök - sürürler. E emin olun, hiç birinin ök- tabif değildir. Öksürmelerinin bi- ik sebebi kendi kendilerine cesaret vermek içindir. — Meşhur bir söz vardır. «Cebine öksüre» r'er, Hiç vAlka değil, öksüre gidenir yolda kendi ök- xesilinerirse re Vapacak?. Ce - binde başkasının öksürüğü varsa ondan | cesaret âlır da ödü patlamaz. * Babam ber; gzarlamadan evvel bir kaç Öhö, öhö, diye öksürür... Söyliye - ceği sözler malüm... Haftada bir iki defa işittiğim şeylerdir. Bir kulağımdan glnp.i bana âokunmadan öbür kulağımdan dı « şarı çıkacak. der ki öksürünce ku« lağımın biri gürültüden kapanacak; bis| Nasıl bayanlar, nasıl rinden giren sözler, öbüründen çıkama « . rüğün ne iyi şey olduğunu siz de anladınız yıp kafamda yer edecek. Olur ya, neye mı? olmasın, öksürüğün kerametidir. Şimdi hep bir ağızdan öksürebiliriz: Öhö, öhö, öhö, öhü... Babam, beni ozarlamadan evvel birbiri arkasına bir kaç kere öksürür dikoduyu kesmenin lâzum olduğunu an- latmak, Bayan Nazlının yanında açıkça söylese olmıyacak.. Öksurük imdada ye- Ötekiler bu işde çekinilecek bir şey ol- duğunu anlayıp derhal susarlar. Yalnız bu öksürüklerde fazla dikkat lâzımdır, bazan insan kaş yapayım der- kön göz çıkarır.. Öksürükte bir parça acemilik her şeyi meydana vurur. a Bir öksürük daha var, «Can kurtaran ** — Çok güzel bir resim ya- pacağım, baylar, öksü « | Te a AŞT Pa — Bir gamanlar Amerikada bir çok altın arayıcılar vardı. Bunlar altın bulurlarsa, buldukları altını şehre götürür satarlardı. Bir gün hu altın arayıcılardan biri bul « duğu altınları şehre götürürken uzaktan bir haydudun kendini gözetlediğini farket- mişti. Haydud onun elindeki çıkında altın bu - Tundüğünü sezmişti. Nerede ize hücum ©- decek, elindeki çıkını kapıp kaçacaktı. Yerde, dikenli kozalaklar vermiş bir fi - dan vardı. Altın arayıcı alelâcele bu di - kenli kozalakları birer birer kopararak bi- raz evvel içlüdeki altınları şapkasına bo - galttığı torbaya doldurdu. Bay Kâşif oğlunun yaplığı karikatürleri eline geçirmişti. On- lara bakarken kah İkah gülüyor ve ak « İlma bir şey geliyor: ee Şimdi. — diyor, bedlumun yaptığı bu karikatürleri boyı - Yayım, oğlum da şa- şirsin! Siz haydi Bay Kâ- şiften evvel davranın karikatürlerle be - raber Bay Kâşifi de güzelce boyayın, bo- vadıktan sonra, res- Mi kesip bize gön - derin, en iyi boya - mış olanlardan — bir cevabını bize gönderdiğiniz zarfın üzerine gazetede çıktığı terihi yazınız. |— Yeni bilmecemiz kişiye bir Cengel kitabı. ik! kişiye birer masa saati, diğer yüz Ü #Zıâ ' A k P Altın arayıcılar kadar da altın arayıcı k ların yollarını bekliyenler, bukdukları İ fınları sorla ellerinden alan haydudlar |— türemişti. ÖÜ v Altın arayıcı zeki bir İnsandı. Birdenbi: aklına bir şey geldi. Hayduda göstermeden elindeki çıkınd 4 bulunan altınları şapkasına — boşalttı velli — gapkasını başına giydi. 'Torba elinde yürümeğe başladı. Ve hen dini gözetliyen fakat onun neler yaptığını | bilmiyen haydud biraz sonra torbayı eline |i — den kapinca uzaklaştı. t Altın arayıcı altınlarını kurtarmıştı. Haydud da altın . torbası diye, dikenler, kozalaklar dolu torbayı götürüyordu. —— kişiye de ayrı ayrı — b hediyeler vereceğiz. Bilmtedye cevah verme müddeti on beş gündür. Bilmece PTIĞI RESIM «Bilmece» kelimesini ve bilmecenin _'J Ğ B İ Geçen bilmecemizde $ kazananlar Geçen bilmecemizde kaza - nanların — isimleri Pazartesi günkü sayımızda ilân edile - cektir. İstanbulda bulunan o- kuyucularımız — hediyelerin Pazartesi ve Perşembe günleri öğleden sonra matbaamızdan alabilirler. Taşrada bulunan okuyucularımızın — hediyeleri adreslerine posta ile gönderi- lir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: