February 9, 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

February 9, 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dalgın — Şimdi aklıma geldi, ben bu ay" vergi taksitini unutmuştum. . Sizi sevmeseydim © Genç kız, kendisine ilânı aşkeden erke- ğin sevgisine iti zmad edemiyordu: — Sevdiğine na» sıl inanayım? Dedi, erkek dü-| gündü: İ — Seni inandır- Mük için bir tek şey söyliyeceğim, seni Bevmemiş olsaydım; biraz evvel yanımız. a geçen garı saçlı, yeşil gözlü, narin Yücudlü kadına bir kere olsun dönüp ba- dim, * Moda Kadn peçete alacaktı. mağaza tezgâh- tarı peçeteler Çi- kardı, Kadın be- ğenmedi: — Bu peçeteler moda değil — Nasıl moda değil bayan yeni — Ne diye beni aldatmaya kalkarsınız. moda olan peçeteleri bilmiyor mu- Yüm?.. Bizim komşularda var. Ter biri- üzerinde ayrı bir otelin ismi yazılı?| * Hattâ — Kanmın bir resmini yapar mısınız? — Hay hay y&- payım. — Yalnız şunu da söyliyeyim.. ka rımın ağz! çok bü- yüktür. Bıraz kü- çük yapabilir mi * Hay hay yaparım hattâ.. — Hattâ? — Siz isterseniz resimde hiç ağız gös- mem, * Daha evvel — Evlenmeye karar vermeden iyi dü- y şün kızım, daha siz vişenlanalı on beş gün oldu, Bu kadar Oo zamanda birbirinizi iyi ta numamışsınızdır, — Benim zavallı kocucağım, wahnlle- deki dedikoduları anlalamadan gitti. — Sizinle yaptığım bu danstan öonra bir başkasını arzu etmiyecek misiniz? — Evet, fakat 6 bu akşam gelmemiş. ik > — Biz nişanla taş on beş gün oldu amma, nişanlım on lm evveline gelinciye kadar arka- Neclânın nişanlısı 441. Hem altı ay Mantı kaldılar. dahs onlar nişanlandığı (çare Zİ — Karıcığım bana, birisi pencereye tır. mantyor gibi geliyor. — Abdal şen de, sabahleyin pencere. nin altına sarmaşık diktiğini unuttun > Kadın şapkaları öteki dairede bayan, burası abajur dairesidir, — Emin ol karıcığım; yanlanemde meşgulüm, telefonu daktiloma vereyim, ona sor, SON POSTA inanmaz” İnadcılık Bir inadcıdan bahsediyorlardı! — İki iki dört eder, derseniz, o muhak- kak üç eder; der. — Bazan inadından vargeçermiş. — Evet, fakat o zaman da iki kere ki in beş olduğunu iddia eder, hiçbir za- an dört olduğunu kabul etmez. » Felâket Kadın derd yandı: — Kocam kayıb, !kı senedir öldü mü, sağ mı bir haber alamıyorum. — Feliket. — Felâket ya, bu yüzden evlenemiyo- tum da, * İtiraz Biri anlatıyordu! — Şair Andre Şenler, giyotine götü «- rülürken, elini alnına vurarak «burada bir şey vardı. demişti. Her söze itiraz etmeyi itiyad edinmiş olan atıldı: — Münasebeti var ki söylüyorum. Her kisi de çan çan ederler. Arabca"'an — Zetürreeye tutuldum. — Bu nereden geldi? — Ben de lügatte aradım buldum, &- cabeadan gelmiş, “ Neye yarar — Baba bu ağaçlar ne ağacı? — Ihlamur ağacı — Bunlar neye yarar? — Keserler, biçerler, ve ince ince çam tahtaları elde edip satarlar, x Sağlam ka'ır mı? Ev sahibi antika vazolarını, antika ta- baklarını misafirlerine gösterdi: Otuz senedir bunları biriktirdim, dedi. Misafirlerden biri yanındakinin kula- ğına eğildi: — Kibar insanlar değil — Nereden anladın? — Kibar insan olsalardı, evlerinde hiz- metçi bulundururlardı.. — Hizmetçileri yok mu? — Olmuş olsaydı. bunlar sağlam kalır mıydı?.. ikagonun yedi metre uzunluğund Sayfa 7 Adliye koridorlarında neler gördüm ? Katil kadınlar Rengi yemyeşildi, yerinde sallanıyor ve hınçkırıklı bir sesle bağırıyordu: “Onu canım gibi seviyordum. İnsan bu kar çok sevdiği erkeği öldürür mü? ,, Yazan: Suad Derviş Ağırceza mahkemesinin kapısı önünde, mshkümların oturduğu sırada, jandar- maların nezareti altında oturüyordu, Üs“ tünde siyah bir manto, başında çenesi- nin altından eskılmış bağlanmış siyah Idımı sevdiği insam öldürmeğe sevkedeble İlir miydi? Gece kendisi odada iken kapı vurulmuştu. O da kapıyı açmıştı. Kapi- nın önünde genç adamı görmüştü. Rengi sarı, adeta yemyeşildi ve yerinde salla- başörtü vardı. Siyah mantonun önü açık, | nıyordu, Emine Nedime onun çok sarhoş içinden mercan rengi yün örme bir bluz görünüyordu. Siyah saçları örtüden ayrılmış sıkı, 9- kı yana doğru taranmıştı. İri kara göz- leri, esmer uzunca bir çehresi, kalmca fakat muntazam kaşları, iri ve dolgun çizilmiş bir ağzı vardı. ları arasında bir sigara tutu- yordu. Erkeklerin elinde kelepçe vardı. Onun bilekleri serbestti. Yanındaki maz- nunlardan genç bir delikanlile gülerek, şakalaşarak konuşuyordu. Orada bulunan gazeteci arkadaşlardan birine: — Kimdir bu kadın? diye sordum. — Tanımıyor musunuz dedi, Valide ha- nında âşıkını bıçakla öldürmüş olan E- mine Nedime!... Onun resmini gazetelerde gördüğümü hatırladım. Resminde çok daha yaşlı ve bilhassa çok daha çirkin görünüyordu. Halbuki şimdi gene güzel olmamakla beraber cazibeli idi ve eski mes'ud İspan- yanın eski mes'ud kontitalarını hatırla- tan bir çehresi vardı. — Ne kadar tasasız! diye hayret ettim. Sevdiği bir erkeği öldürmüş olan, hem de kıskançlık yüzünden bıçakla vurmuş bulunan bir kadındı, Hâkim karşısına bu- gün çıkacak, bugün şahidler dinlene- jcekti. Emine Nedimenin daha evvelden bir çak aldiğını, sarkoş olup şunun, bunun yanmda: #Ben onu öldüreceğim: dediği. ni, velhasıl bu cinayeti tehevvürle değil, iaammüden yaptığını söyliyenler de var- dı Biraz sonra adalet karşısına hayatının İmevzuu babsolduğu: bir davanın görül wesi için çıkacak... Üstünde böyle ağır İbir suç bulunan Emine Nedimenin nasl olup te bu kadar soğukkanlı durabildi- ğine hayret ediyordum. “ Emine Nedime bu soğukkanlığını ve bu tasasız gülüşünü mahkeme salonunda suçlulara mahsus yerde bir jandarmanın önünde oturup şahidleri dinlemeğe baş- ladığı zaman tamamile kaybetmiş bulu- nuyordu. Gözleri büyümüş. yüzünün biraz evvel gergin olan bütün çizgileri gevşemiş, birdenbire yirmi yaş ihtivar- lamış gibi idi. Rengi solmuştu; kül rengi beniz neye derler, ben o gön bunu bu bedbaht kadının teninde öğrendim, Men- dilini avuçları içinde sıkıyor, parçalıyor, alnından aşağıya sizan terleri bumburuşuk mendilile siliyordu, Çok perişan görünüyordu. Her an bayılacak, oraya yıkılacak gibi bir hali vardı Şahidlerin hiçbiri bu ka- dının âşıkını vurduğunu görmemislerdi. Hepsi cinayet işlendikten sonra maktul! da hanın koridorunda görmüşlerdi, Emi- ne Nedime şahidlerin kendi aleybinde söyledikleri sözlerin hepsini red ve inkâr ediyordu. O maktulü çok seviyordu. Beraber ya- şıyorlardı. Ufaktefek kavgalar, bir ka- gene o'ği olduğunu zennetmişti. Onu tutmak, içe almak istemişti. Fikat tam bu sırada genç adam yere yuvarlanmıştı. Nesi var diye yere eğildiği zaman kanı görmüştü. Onu, kim bilir kim öldürmüştü? K'm bilir niçin öldürmüşlerdi? Emine Nedime hıçkırıklarla titreyen İnsan çok sevdiğini öldürür mü? Ben © na bakıyordum. Çalışıyordum. Varımı, yoğumu ona veriyordum. Onu carım gi bi seviyordum... Heyeti hakime, uzun tecrübelerile, de rin anlayışile bu işlerdeki ihtısasile kim ilir şahidlerin ifadesinden neler anla. mıştı. Ben yalniz onları dinlerken bir hâkim olmanın büyük mes'uliyetini düşünüyor- dum. Bir şahidin ifadesi diğer şahidin #- fadesine benzemiyordu, Maktulü öldü- ren bıçağın bulunduğu yer hakkında hep beraber onu bulmuş olan insanların ifa» desi birbirinden ayrı ve aykırı idi. Emine Ned'me bağıra, bağıra: — Ben masumum.. ben masumum! Derken, ben bütün varlığımla, onun masum olmasını ve bunu isbat edebilme sini temenni ediyordum. Ne tuhaf! Tanidığımız, hattâ bir kere bile gördüğümüz insanların bir başka insanı öldürmüş olmasına inanamıyoruz, buna gönlümüz razı olmuyor. Adam öl. dürmek © kadar menfur bir şey ki, onu yapanın bizim gözlerimizin görebildiği sahalara kadar yaklaşmamasını temenni yoruz ve her rasgeldiğimiz, tesadüfen her yolumuza çıkmış olan İnsanın böyle bir şey yapmış olmasin: İstemiyoruz. * İri kemikli, uzun boylu, siyah çarşaflı peçesiz, yahud peçesi açık bir kadındı. O da Ağırosza mahkemesinin Kapısı #- nündeki sırada oturuyordu. Fakat diğer maznunların ne yanında, ne de yakınında idi, Sıranın bir köşesine büzülmüş. başımı duvara doğru çevirmiş galiba, kendisini göstermek istemiyordu, Uzun çehreli, uzun burunlu, yemyeşil tenli ve görünüşü Insana dehşet veten bir kadındı. Ellerini mütemadiyen büvük bir süratle uğuşturan ve boynunu f#eyet biçimsiz bir şekilde tutup duvara doğru bakmakta inad eden bu bedbaht kadının hakkak akli müvazenesi yerinde des di. Esasen işlediği cinayet te bir kan göt. menin neticesi idi. Bu kadın hissiyatına mağlüb olmuş, babasının ve en sonra er- kek kardeşinin kanile eli boyanmış olan bir adamın günlerce yolunu beklemiş ve onu öldürmüştü. Bu kadın snne idi. Bu kadın bir aile kadını idi, Emine Nedıme gib: köfteci dükkânı işleten, kazandığı para ile içkt içen ve nihayet belki de kıskançlık yü. zünden bir cinayet yapan çılgın bir ka dın değildi. (Devamı 10 uncu sayfada) — — imi MR — ş ($ aki meşhur yılanı hastalandı 5 Şikago Hayvanat bahçesinin en gözde yılanlarından biri olan bu heyvan hastadır. Boyu tam yedi metredir. Kendi. sine her gün muhtelif seramler yapılmaktadır, Fakat bunun için de 12 tane güçlü, kuvvetli delikanlı, yılanı Hayvanal bahçesi bayları gırıngasını yapıncıya kadar, resimde gördüğünüz gibi sımsıkı tutmaktadırlar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: