4 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

4 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

© ner (Baştarafı 7 inci sayfada) ? — Toprak 3 — Harman makinesi, 4 — Ormanlık, Abdi Süren bunları izah ederken araz) davalarından şikâyet etti, Nakkaş çiftliği sahibinin maliyeden aldıkları topraklara sahib çıktığını anlaktı, Rikret Atlı, Milli Şefe, vaziyeti harita üzerinde izah etti. İnönü, İstanbul köylülerinin fakir olduğunu söyledi ve bu meseleyi incele- vi Vali Doktor Lütfi Kırdara emret- Takas meselesi Bundan sonra, dün, üzerinde durulma- sına karar verilen takas meselesi hakkım- da izahat vermek üzere takas komisyon- susu Rıza Özyürek çağırıldı, Rıza Özyürek dedi ki: — 18 Mayıs kararnamesi Aksattı. İsmet İnönü sordu? — Saracoğlu burada mı” Çağırın. Oduncuların orman kanunundan şikâyetleri Sira odum, kömür ve çubuk tüccarı A- sında idi. Asım verdiği izahatta, Beykoz kazssı #razisinin dar olduğunu, halkınm zirast- geçinemediğini, odunculuk, kömürcü- Yük ve portakal sandığı çemberi yaptık- Yarını söyledi ve orman kanunundan w Bin uzadıya şikâyet etti. Asım, Evkafın Karakulak suyuna mü- dâhale etmesinden ve Şirketihayriyenin Beykoz ile Yeniköy arasında araba va- ticari işleri Puru işlettmemesinden de şikâyette bus|” ındu, Çubuklulu amelenin derdi Sonra, MiMt Şef: — Gel bakalım, Mustafa Cebeci, dedi, ME İŞ yaparım? — Çubukluda amelebaşıyım. Bir şikâ- yetim yok. Yalnız fabrikalarda çalışın bekâr amele için bir yatakhane yapılma- #mı istirham ediyoruz. 2000 bekâr amel? var. Betil oluyorlar, İsmet İnönü bu. mesele ile meşgul ol- masını da Vali Lütfi Kırdara emretti. Karta'lılarla konuşma MH Şef sonra: — Gelin bakalım Kartallılar, dedi. Karfallılar geldiler, Kabzımalların. bah- Şıvanları oezmeleri meselesi mevzuu bahsoldu. Bilâhare inhiserlarım (tütüne lâyık olduğu pahayı vermediği müraka- $a edildi. Kooperatife borclu bahoran- ların, bu borçlarını yüzde 3 faiz ile ve on beş senede ödemeleri temenni olundu. Vali Lütfi Kırdar: — Bahçıvanları kabzımallardan kurtar- mak için Ziraat Bankasının halle kredi le para vermesi hususunda Ziraat Ves! kili ile temas ettim, dedi. Bilâhare, sebzeciliğin inkişafı etrafın» da görüşmeler oldu, MM Şet; — Ankaraya Bulgarlar geldiler. Sebze- <ilik yaptılar, Dünyanın parasını kaza» MP Bittiler, dedi, Onlar, sizden daha İYİ Mİ biliyorlar? İsmet İnönüne: — Hayır, ne münasebet? cevabı verildi, Bundan sonra Kartalda Feyzullah €- fendi vakfına ald su meselesi görüşü Kartal kaymakamı su hakkında izahat Verdi. Kadıköy Evkaf Müdürü, Evkaf başmimarı le mahatlinde kaymakam ile| aber tetkikat yapmışlar. Fakat henüz Evkaf Müdüriyeti Umumiyesinden cevab gel iyeti Umumy: Vahi; — Meşgul olalım Paşam, dedi, Bu arada Orman Müdürü de çağırıldı. İsmet ölü? — Oğlum, Valinin anlatacağı meselele- Fİ tetkik et, emrini verdi, Hariciye Vekilinden alınan izahat Bu sırada Harleiye Vekili Şükrü Sa» İnç gelmişti. Tekrar iskas vaziyeti zerinde duruldu. Komisyoncu Rıza Öz“ Yürek isahat verdi. im Vekili Şükrü Saracoğlu dedi — Zatı devletinizin emrile bir kanun Myihası hazırlanmıştı. Hatırladığıma gö- ?e İstimaiyet kabul edilmiyordu. «Rıza Özyürek #halât meselesin! uzun yalnız tavassut ettiklerini, ithal hakkımın ihracatçıya ald olduğunu söyledi. İsmet İnönü, Şükrü Saracoğluna: — Sor kendisine, dedi, Şükrü Saracoğlu: — Ne vakit takas vaziyeti yüzde 70 ol- du, sualini sordu. Rıza Özyürek çu cevabi verdi: — 16 Mayıs kârarnamesinden sonra, İsmet İnönü Riza Özyüreğe: -- Teşekkür ederim oğlum, deği ve â- yağa kalkarak şu sözleri söyledi: — Saat 16 da tekrar görüşeceğiz. Sabih Alaçam Öğleden sonra.. Saat 16,30 da İsmet İnönü salonu tekrar teşrif ettiler. Herkes yerini aldı Mili Şefin karşısına evvelâ Kartal mümessili Rıza geldi. Şef munis bir sesle vazifesini sordu: — Yumus çimento fabrikasında battı havai şefiyim. — Nerelisin?.. — Kartalliyım!. — Kaç dun! — Kırk bir yaşındayım Paşam. Karla- ın yerlisiyim. — Ne kazanıyorsun?.. — Saatte 36 kuruş alirim, Fabrikada kaç amele var? 600 kadar. Fabrika size iyi bakıyor mu?. Bir kısmımıza iyi bakar, Bu bakış bir kısmımız için iyi değildir. — Anlemâdım, bu ne demek?. — Burada çalışanların hepsi yerli de. ğildir. Büyük bir kısmı hariçten gelmiş- lerdir. Kartalda, Maltepede, Pendikte bi- rer odaya sığınmışlardır. Suyumuz yok- tur, Mesleğimiz pistir. Yıkanamıyorlar, iyi şeraitte oturmuyorlar, bü yüzden hal. leri ivi değildir. Biz evlerimize dönü hiç olmazsa yıkanmak fırsatını . buluv ruz. Buralarda oturanlar hastalığı nam- zeddirler. — Benden ne istiyörsunuz?. — Zaşı devletinizden, iş kanununun sıhhat nizamnamesi henliz 'kmal edilme- mişt'r, süratle 'kmalini rica ediyoruz, Bu işler yaptırılamıyor. Kaymakamımız bu madde yok diye, uğrastığı halde vaptıra. madı. İş kanununun 102 İnet maddesinde mevcud olmıyan, bilhassa Devlet Demir. volları ve maden ocaklarında olduğu gi- bi bir yardım kasası kurulmasını İstiyo- ruz. Bu bizim fabrikamızda yoktur. — Amele yevmiyeleri ne kadardır? — Yevmiyeler saatt3 19 kuruştan baş- lar. 50 ye karlar yükselir. 18 kuruş azdır. — Gönde kaç kuruş ediyor? Bir lira kadar. Azdır. Yüz kuruş az sayılmaz. Bir kısmı da kesildiği için azalıyor, Başka arzunuz?. Bir dispanserimiz var. Fakat dok- tor bir tanedir. 600 ameleyc yetişmiyor, daha Iki doktor isteriz. Sonra doktorlar yalnız bize değti, efradı ailemize de bak- malı. Şef, Vali Lütfi Kırdara bazı direk- tifler verdikten sonra: — Vali bu işle meşgul olacak, dedi. #zadıya anlattı, Takas komisyoncularının | Yalnız bu hususi bir şirkettir, istedik - yaşındasın, Kartalda m. otur.! olmadığı için fabrikada sıhhate müteallik | MiN£ Şef dün halkın derdlerini dinlerken lerinizi yapacak iktidarda mıdır? — Eveti (Üsküdarlı kayıkçıların derdleri Şimdi Milf Şefin karşısında Üskü « darlı, kayıkçı ve balıkçı Hüseyin var. — Nerelisin! — Üsküdarlıyım paşam! — Söyle bakalım derdini? — Biz senede 3 ay çalışıyoruz. Bu 3 aya mukabil bir senelik kazanç vergi- si İstiyorlar, ödiyemiyoruz, müşkül mevkideyiz.... Arkadaşların bir kısmı mahpustur; bir kısmı da kaçak olarak çalışıyorlar. Halk, sandallara yazın rağbet eder. Kr şın oturuyoruz. Köprüye bir merdiven yapılsa da bize halkı taşımağa müsaa- de etseler... — Şimdi bırakmıyorlar mı?. — Hayır! — Oraya hepiniz sığar mısınız”. — Sığarız. Esnaf gittikçe fakir dü - şüyor. Müsaade ederseniz sandallara kıçtan takma motör takıp halkı Üskü- dara 5 kuruşa taşıyalım, Kışın çalsa - muyoruz Karayelde bir eşya nakliyatı yapacağız, ona da araba vapuru rakib- dir. Arkadaşlarım aç bir vaziyeltedir- ler. Ne üstlerinde, ne başlarmda var. Bize Köprüde bir yer versinler, yolcu taşıyalım. — Başka ne istiyosun? . — Mavnalarımız ayaklı hayvanatın nakline mahsustur. Halbuki Şirketi Hayriye imtiyazının müsaade etmedi” fi yerlere bunları naklediyor. Elimiz- den ekmeğimizi alıyor. Önüne geçil - mesini istirham ederim. — Balıkçılık yapıyor musunuz? — Evet. Memleketimizde her bir çe- şid balık vardır. Yunan - İtalvan va - purları olmasa hepsi kokacak, iki kon- serva fabrikası yapıp bunları ic Ana doluya ihraç etsek iyi: olur.” Bundan hükümet de istifade eder, biz de. . — Nerede balıkçılık yapıyorsun?. — Nerede olürsa.: Balığın: pesinden dolaşırız. Karadenize çikârız, Adalara gideriz. — İşler iyi gidiyor mu? — Bu sene güzel, — Başka vazifen var mi? y — Üsküdar kayikçılar ve balıkçıları idare memuruyum, — Niein konserve fabrikası istiyor- sün? diye — Yunan ve İtalyan vapurları ne zaman alıyorlar? — Ne zaman tesadüf ederlerse. Fa- kat bu işi balıkhane ve kabzımallar yapar, — Başka isteğin?... — Üsküdar vapur ficretleri pahalı - dır. Bu yüzden Üsküdar rağbetten düştü Şirket ziyan ediyormuş, bu zi- yanı Üsküdar halkı mı ödiyecek, Köp- rüden Bebek 5 kuruş, Üsküdar H ku - Tuş. — Üsküdara rağbet azaldı mi?. — Evet paşam... Eskiden birçok kim- seler Üsküdarda otururdu. Şimdi Çam- heaya gelen bile yok. (“© — Niçin gelmiyolar? de, hazine de istifade etsin n de ve Az — Vapur ücreti pahalı ve sık sık va- Pür yok. — Şirketten şikâyetçi misin? — Evet, şirket, şehri mahvediyor.” Adalıların ve çiçekçilerin derdleri Mim Şefin karşısında Adalar ve çiçekçiler mümessili yer aldı. — Anlat bakalım! — Bendeniz çiçekçiler ocemiyetini temsil ediyorum, Birkaç dileğim var. Bir de Adalar hakkında birkaç söz söy lemek isterim. Çiçekçiliğin kısa bir tarihçesini ya - pan bu vatandaş dileklerini şöyle hü - Jâsa etti: — Ziraat kongresinde verilen karar üzerine İstanbulda bir çiçek mezad ye ri yapılacaktı. Vekil değişti, kaldı. Çi- çeklerimiz artık harice de ihraç ede - eek hale gelmiştir. Narsis kamelyasın- dan birçok çiçekler yalnız bizde yetiş- mektedir. Romanyaya ihraç edecektik, gümrük çok. Sonra haftada bir vapur var. Tayyare seferleri de yok. İmkân bulunamadı. — Daha başka bir isteğiniz var mı? — Bir de vergi meselesi efendim. Çiçekçilerden kazanç vergisi alınıyor. Kanunda vergi ticari muamelelerde e- hnır kaydı vardır. Zirai muameleler - den alınmaz. Vergi istediler, aldılar. Şürayı Devlet almmaması kararım verdi. Bu kararı da şahse aid adde- derek, ayrı ayrı karar alınmasını isti- yorlar. Bunun önüne geçilmesini rica ediyoruz. — Başka.. — Ber plâj sahibiyim, Heybeliada plâjını işletirim. Plâj işi turist işile a - lâkadardır.. Orta Avrupadan gelenler Heybeliyve geliyorlar. Plâjın iskelesi yoktur. Bir de bazan Romanya bükü- İ metinin bizden alacağı oluyor. Burada İturist acentaları var. Bunlar Roman - vadan gelecek seyyahlar bu paraları İstanbulda sarfetsin diyorlar. İsten- buldan mâl alacaklarına, havasma, su yuna bu parayı harcasınlar. Bu nok - tai nazarın kabulünü istirham eyle - Tiz, “ — Adalar için ne istiyorsun? -- Müzmin bir su derdimiz var, Şük- ranla haber aldığımıza göre Vali bu işi halledecektir. Yalnız Büyükada ile be- raber diğer Adaların da süratle suya vergisi hamamların itibarlı zamanların kavuşturulmas, daha iyi olacak. çiçek "wetiştiriyorsu: nuz? — İstanbulun her tarafmda yeti | vergisi ağir geliyor. Hafifletmenizi rik | şir. — Bu işte kaç kişi çalışıyor. — İki yüz elliye yakın! Sarıy»rlilerin dertleri Dördiincü olarak Şefin huzuruna Sa-| gi, nyer mümessili Ömer geldi. — Nerelisin?.. — Sariyerliyim! — Eskiden Sarıyer çok kalabalık * tı, gene öyle mi? — Yangından sonra bozuldu. Fakat | yavaş yavaş ilerliyor. 500 ev yanmış- tı. 100 ü yapıldı. — Bu Sene balık vaziyeti nasıl? — Çok uskumru tuttuk. Günde 100| saraya avdet buyurmuşlardır. bin kilo tuttuğumuz oldu. — Bir senede ne kadar tutuluyor?. — Bir sene 6$ milyon olmüstu. Şim- di 35 milyon. olur? düşmanıdır. Şimdi Boğazda torik bol dur, Giderlerse uskumru kurtulur. Ya hud kendi kendine kırılırsa. runun ticareti çoktur. retleri.. Dalyanlar üç sene kurulmazsa işler böyle icab ettirir. İki sene kurmu- yöruz. Üçüncü sene hak elimizden git a anlattılar — Arada çok fark var.. Sebebi. — Çünkü torik çok. — Torik'çok olunca uskumru az mi — Evet.. Çünkü torik uskumrunun — Torik kırılırsa iyi mi? — Tabif uskumru kurtulur. Uskum: — Ne dileğiniz var?.. — Bir maruzatımız var paşa ha? « hükümete intikal ediyor. Kimse tica“ retini bırakmak istemez. Fakat bazan mesin diye, kurup zarar ediyoruz. Bi. zi serbest bırakmalıdırlar. . — Başka.. — Gemiler Büyükderede demir yeri olduğu halde gelip safra atıyorlar, kös mür döküyorlar, mâni olunsun! — Daha başka diyeceğin?!.. i — Buraya bir de bir konserva fab « rikası yapılırsa istifade olur. ğ — Marmarada var!., — Var, fakat az miktarda yapıyor. « İstifade ediyor mu? — Evet, fakat harlce gönderemiyor? — Memleket yemiyor mu? — Hayır, burada taze balık yenir. — Taze de yemiyor. ” <ğ Askerlerimize o yedirelim, Çok faydalı olur. Eyüblülerin derdleri Sarıyer mümessilinden sonra Eyüb mümessili İlyas oturdu; — Nerelisin oğlum ? — İstanbulluyum! — Baban? — Üsküblü... — Nerede çalışıyorsun? — Feshâne mensucat fabrikasında, — Kaç para kazanırsın? — Ayda 60 lira. — Maşşlı misin? — Evet! — Dileğin nedir?.. —'Pağam bizim işçiler günde”sekiz saat çalışırlar. Ayde aldıkları20 - 25. liradır. Arada bazı ârızalar olur. Bu | miktar düşer. Bu para ile geçinemiyor lar. Eskiden fazla çalışır, fazla alırlam dı, Şimdi iş kanunu buna müsaade ete miyor. — Fazla çalışmağa razılar mı?. — Evet. Bizim iş yorucu değildir. — Peki yavrum, başka söyliyeceğin var mı? — Hayır paşama! Hamamcıların derdler» Hamamcılar namına Osman Gürsan Mini Şefe derdini şöyle yandı: 5 — Bizim iki derdimiz var; su ve ver | gi meselesi, İstanbulda 98 hamamımız var. İstanbula üç su akar: Kırkçeşme, * Hajkalı, Taksim... Hamamlar bu üç su kâfi gelmediği için Terkos da kulla * nırlar. İki sene zarfında üç su şehre akmaz bir hâle geldi. Terkos kullanm yoruz. Fakat çok pahalıya geliyor. Er“ lim vaziyetlere düştük, Bu suyu biç olmazsa metre mikâbı 15 kuruştan 5 kuruşa indirmenizi istirham ediyo ruz. Bizim işimiz yalnız su iledir. , Vergiye gelince: Hamamların kazanç. g da hesablanmış. Şimdi apartmanlar « simdi bu miktar 20 ye düştü. Kazanç ca ederiz. Saat 18 olmuştur. Mili Şef defterini kapadı. Ayağa kalktı ve: 'eşekkür ederim arkadaşlar, de .; Nusret Safa Coşkun Milli Şefin tenezzühü Reisicümhur İsmet İnönü dün akşam saraydan çıkarak Galata, Eminönü, Sim keci, Sultanahmed, Beyazıd törikile Edirnekapıya gitmişler, oradan ayni yol He Karaköye dönerek Beyoğlu, kadar çıkmışlar, Şişliden Tak. ümüşsuyu yolile Bu tenezzüh esnasında Mili yanlarında

Bu sayıdan diğer sayfalar: