9 Mart 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

9 Mart 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

— Siz resmi yaparken, çocuğumu da kucağıma alırsam, onun resmi için &yrıca para vermem icab etme» değil mi?. (Karikatürlü fıkralar ) Küçük görünüyor Büyük otelin küçük salonuna girdiler. garsonu çağırdılar: — Bize yemek getir. Garson: —Niçin büyük salonda yemek ye- A o miyorsunuz? dedi. — Salon büyük olunca yemek tabakla- fı gözümüze küçük görünüyor da. * Kabahat kimde ? — Kocamı, hizmetçiyi öperken yaka- . ladım. in — Şimdi dargın vi mısınız? >. — Hayır affet tim, kabahat, ko- camda değilmiş. — Eizmetçide — Evet, dudaklarına benim rujumu #örmüş, kocam da beni öptüğünü farze- derek onu öpmüş. * Moda — Gençler ne yapsalar, bugünün mo- dasını benim ka- dar uyamazlar.. | — Ciddi mi söy-| — Tabit ciddi söylüyorum. Dün bir moda mecmu- âzmda okudum. Zayıflık modası geçmiş. gemdi şişmanlık moda imiş. * Karar Erkek, berberden dönen karısına: — Senin saç tu- valetin için verdi- Zim para beni mah vedecek., fakat ka- | tarımı verdim, Dedi. Kadın şa- şırdı: .— Benden aymlacak — Hayır, meslek değiştireceğim. ya. ından tezi yok, bir kadın berber dükkâ- Ba açıyorum. n? * İcad edilmiş m? Yaşlı ev sahibi genç misafırile konu- şurken: — Ben de merak| etseydim, ! yaşımda sinema Tardum. Misafir düşündü; yirmi iken bir yıldızı © w sahibi sordu: — Ne düşünüyorsunuz, dm? — Siz yirmi yaşınızda iken sinema icad edilmiş miydi? olamaz mıy- * Yeni rob mi robunu dün ge son moda diye al- mıştık. oÜzerinde harfler, rakamlar — Dün gece o robu giyip bır vere mi. Bafir gitmiştim, Orada birçok çocuklar Wardı; etrafımı aldılar, bağıra bağıra harfleri okudular. — (1939 güzellik Kral sizi 1920 güzellik kraliçesile sine) tanıştırdı — Dün akşam pek e kailar sarhoş de» ğilmişim ki, yötar yatmaz, çarşafla» rn nemli olduğunu hissetmiştim. — Ne beceriksiz adem, bıçaklardan — Bu cizmeden daha iyisi yok mu?.. , Bem — Kabahat hap sizde hemşire; ayağımın kesildiğini Bona vermeniz lâzımda, Sordu söyledi Sunl — Kaç yaşındasınız? Cevab — Herkesi zorla yalan söyleme- ye icbar etmeyiniz! Sual — Ask acaba nedir? Cevab — Hiç kimsenin bilmediği şeyi ben mi bileceğim! Sual — Herkese bol bol borç para ve- ren insan İçin ne düşünüyorsun? Cevab — Deliler hakkında ne düşüşü. irki! Sual — Manzum şiir neye derler? Cevab — Doğru dürüst sözü eğri büğrü sövlemeye! Sun! — Jel kteli konusmak nedir? Cevab — Sorulan suale ters cevab ver- ektir, Sual — Kabahat samur kürk olmuş, kimse arkasına almamış derler, bu doğ- Tu mu? Cevab — Doğru olabilir, fakat o za- man, kürk modası bugünkü kadar revaç ta da değilmiş. Sual — Zeki fakat çirkin bir kadını mi, yoksa budala fakat güzel bir kadını m tercih edersin. Cevab — Her ikisini bilen İsterim. Güzel abdalı karşımda oturtturur. Çirki zekivi onun orkasına saklarım. Ben cü- zele hitab ederim, çirkin olduğu yerden bana cevab verir, Sual — Kanıcı kadının kocası, gere ya- rısı kapıcı kadın uvandırir da” «Apartı. mana biri g'edi Re'k rsızdır» derse kanıcı kadın ne diye bağırır? Cevab — «Ayakkablarını paspasa sil meden yukarı çıkmıyasın! diye bağırır Sual — Her şeyin sonu gelir, sonu gel- medik ne vardır? Cevab — Dedikodu! Sual — Plâtonik aşk neye derler? kırpmaya! mu? n, bizim komşu- detin hiç parası Sual — İflâs neye derler? Cevab — Bir cebinde olan parayı öbür cebine naklettikten sonra boş kalan cebi herkese göstermeye iflâs derler. Sual — Nişaner ile nişanlı arasında na fark vardır? , Cevab — Biri durur, öteki wirulmuş- tur, Sual — Gönül neye benzer? Cevab — Mideye, İyiyi hazmeder, fe. nayı dat, İlâc satsaydım ya giden kitab müşterisi eline bir kitab aldı, sordu: — Bu kitab nasıldır? — Okumadım. Müşteri hiddetlendi: — Sattığınız kitabı siz okumaz misi - niz? Kitabcı şaşırmıştı. — Peki amma, dedi, ben eczacı olsay-| Romada dım, İlâc satsaydım; hepsinden tatmam mı icab edecekti, * Pot Hizmetçi salatayı masanın üzerine bı - taktı. Evin bayanı salatadan bir çatal al- dı.. Hizmetçiye döndü: — Bu nasıl salata, ben bundan yüz kat| iyisini yaparım. Hizmetçi boynunu büktü: — Olabilir bayan, ben hizmetçi olarak b ilk defa size geldim. Henüz yüz ev değiş-! drmiş değilim kil z 7 LE &vveliden haber Kısa ve ş Diyorlar ki: Avrupada, kısa ve şiddet- 4 bir harbin kat'i zafer temin edebilece- ğine inanan devlet adamları varmış. Kısa harbin kat'i zaferine inanmak, in- sanlığın en eski ve en tehlikeli boş hül- yasıdır. Vakt'le Anibal de - Uk Kartaca harbinin yanlışlıklarını tazminata mah- üm olmak, kolonilerini kaybetmek sure- e ödiyen - Kartacalıları ne nikbin hs- yallet bir Kartaca muharebesi- ne sürüklemiş ve mahvetmişti. Eski ha- taların cezasını çeken bir halkın enerji- sini harb hazırlıkları Üstünde toplamak- la dünyaya hâkim oluvereceğini san- maştı. Büyük liderlerin çoğu gibi o da müte- asşıbdı. «Gözü pekti, tehlike önünde yıl- maz, soğukkanlılığını kaybetmezdi. Hiç bir teşebbüs ve çalışma onu ne manen, ne &e maddeten yoramazdı. Onca soğuk ta birdi, sıcak ta. İçkiyi iştihasından de- gil, ihtiyacından içerdi. Ne gece, ne gün- düz mwayyen bir uyku saati yoktu. Anfbalin kötü tarafları da tarihin kay- dettiği birçok dâhi liderlerink niydi, İn, a sığmaz bir zulüm, hi € taş Çıkartan bir hinayet, doğruluğa, Allah k na, yemine saygıya, din mefhumuma tam bir yabancılık Onu bütün dünya tanıyordu guntüm (1) zaferile kudretli Roma impa- ratorluğuna m taca çılg ir sevinç İçinde çalkanıyor- du. Bu neş'eve katımıyan yalnız bir kişi vardı: Kartaca'ı General Hannon Hannonum büyük bir bedbinlik içinde hazırlayıp Kartaca senatosuna ( sunduğu şu nolayı herkes generalin kıskançlığına verdi: «Romalılar harekete geçmekte ağır davrandıkça harbe girişmekte gecikiyor, vakit kazanıyorlar. Korkarım bu teenni, harb başladıktan sonra kendini şiddetli bir mukavemet halinde gösterecektir. A ibal yaptırdığı kalelefi Romaya I, Kartacaya karsı körüyor. Koç baş- İarile Romanın deği, Kartacanın duvar- larını yıkıyor.» - Hakikaten de öyle olma. dı mı? - Diye baslıyan nota şöyle bitiyordu: «Bu müfsidi ya bir muahed> rezıkçısı diye Romalılara teslim etmeli, ya da dün- yarın öbür ucuna sürmeli. İster kıskançlık olsun, ister olmasın, Kartacalı general; bu sözlerile Romanın hakiki kudretini tanıdığı ve kendi uzak görüşlülüğünü isbat etmiş oluyordu. * Buna mukabil An'bal; muahedeyi boz. İmanın Sanguntum gib: bir zafer kazan. dırdığı, bu zafer karşında Romaltıların, İspanyol dostlarına yardım edemiyecek hale düştüklerini ileri sürebilirdi. «İşte panik başlamıştı bile, Halk ne | kadar telâş etsa yeri vardı. Roma, Roma olalı ne böyle bir enerjisizliğe düşmüş ne de bu kadar hazırlıksız kalmıştı.» Öndan artık Gollerle İspanyol kabile- leri de yüz çevirmislerdi. İspanya lider. lerinden biri; «Gidin de, diyordu, kendi. nize müttefiği Sanguntum hezimetini tum harabeleri, İspanyol milletine Roma. ya inanmamasını tekrarlıyan hazin ve maya inanmasını tekrarliyan hazin ve canlı birer ihtardız, nibalin cesaretini arttıracak daha le nice şey vardı. İşte kahraman or. dusu Ronun karşı kıyısında, Alplerin üş- değil miydi? Gerçi bu ordunun bir kısmı Roma fle 23 yıl önce yaptığı harbi unutmamıştı. Eski düşma- nile tekrar karşılaşmaktan yılıyordu. Fa. Iplerin öbür yamacına geçip te mo- la verince, Anibal hepsini kuvvetle te- alyanın değil, bizzat Ro- ma şehrinin de hududlarım geçmek üze- resiniz. Bundan sonra yolunuz açık, işi- niz kolay olacaktır, İki, belki de bir çar. pışmadan İtalya payitahtırın ve müstahicem kalelerinin sahibi siz olacak- SIMIZ.» (1) İspanyada Valansiya yakınlari, O, San-! dan okurken bütün Kar-| karşı İf, Sayım » iddetli bir harb kat'i zafer temin edebilir mi? Bu fikirde bulunan bir Avrupalı der meşhur Anibali gözönüne getirmeli, onun yaplıkları ile neticelerini düşünmelidir! Yazan: Robert Lynd Eğer harb meydanında alelâcele kaza» nılmış bir ilk zafer, nihat zaferin de ga- rantisi olsaydı, Anibalin, şüphesiz, övün- meye hakkı olurdu. Ordusu: gerek silâh, gerek kumanda bakımındar Romadan üstündü. Romanın yalnız bir üstünlüğü vardı: Zaman ve menabi, Romalılar bek- Hyebilirdi, Kartaca bekliyemezdi. Cannae bozgunluğundan sonra Roma- -İlılardan çoğuna - hattâ en nikbin düşü nenlere bile . An'bal dediğini yapıyor, kısa bir harble işi bitiriyor, gibi * geld. Payitahtı dahi sonsuz bir telâş aldı. «Roma şehri şimdiye kadar daima se- İlâmette kalmış, duvarlarının içine böyle bir beyecan sirayet etmimişt.. Bu, öyle İbir felâketti ki hangi millet olsa önünde İbaş eğerdi.» * İşin en hoş tarafı, Hannon bu vaziyette bile Kartacanın umum! neş'esine kapıl. mıyor: «Romalılar sulh istemek için Anibale ricacı yolladılar mı? Romada bir kişinin olsun (sulh) sözünü ağzına aldığını kim- seden duydunuz mu?, diye soruyordu. Buna Kartaca vatanseverleri istemiye is- temiye «hayır» cevabını veriyorlardı Hannon: «Öyle olsa, diyordu. Anibal ya İlk edim attığı gün nanl bir müşkül içinde idisek gene o haldeyiz. Çoğumuz «birine: Kartaca muharebe. 8i» nde talihin nasıl birdenbire tersine döndüğünü gözümüzle görmüştük. Roma. da Lutatius konsül olacağı sıralarda ka- rada olsun, denizde olsun vaziyetimiz o vakte kadar görülmedik derecede müsa- iddi, Daha o konsüllükten ayrılmadan E- gatta ne müthiş bır hezimete uğradık. Bence muzaffer orduyu beslemek işi | bize düşmez. Buna mecbur da değiliz. Mademki boş ve yalan urudlarla alda- | alıyoruz; İbu fikirlerini bir yana birak İca «eğer orduya bir parçacık yardım e- dilirse harb pek yakında sona erecekti» Halbuki bu harb on beş yıl daha sürdü ve Hahnonun Anibalden daha iyi bir as- İker değilse bile daha iyi al İğunu gösterdi. Zaman, para ve Selplo (2) hep Romanın uğrunn ve lehine çalışı « yordu. Anibalin yüksek askeri dehası bi- le nfhayet bunlarla boy ölçüşemez oldu. Bu Yehanın en büyük hatası düşmanı- nım karakter ve küdretini tanıyamama- sında idi. Ona göre Romalı gevşek, bece- riksiz ve askerlikte kendi askerinden çok geri insandı ve Roma İmparatorluğu son İ günlerini yaşıyordu. Şu veya bu milletin son günlerini ya şadığını farzetmek, mazida O *shlikesini göstermiş fkinej bir hoş hülyadır. Vakti. le Amerikalı kolonistlere mağlüb olan İn- gilterenin de sona ermek üzere olduğu sanılmıştı, (8) «Herkes bu mağlübiyetle İngiltere tarihinin kapanacağını inan. miştı. Westminster parlemanı, Warşova meclisine; İngiliz giyasl hayatındaki par. tiler, Polonyanın mahvına sebeb olan fırka tefrikalarına benzetilmişti. Prusya. nın Predi Rusyanın Catheria'i, A- vusturyanın Jözef gibi zeki ve nifuzlu (Devamı 10 uncu sayfada) (2) Mülhdiı İsadan evvel 203 yılında Zama- da Aniheli yenen meşhur Romalı kumandan, (5) Püher'in «Avrupa tarihle nden alın « muştır,

Bu sayıdan diğer sayfalar: