27 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

27 Haziran 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hergün Henüz vakit Geçmiş değildir! Yazan: Muhittin Birgen arem kanununun birinci zakeresi bitti. İkinci müzake. resi nasıl olacak ve kanunda bazı tadi). ler yapılacak mı? Şimdiden buna dair bir şey söylenemez; fakat, ben hâlâ şu kanaati muhafaza ediyorüm ki bu kanun, mes'ud bir eser olmaktan uzâktır. Bu ka. nun, ne lâyihanın hazırlanmasını icab sebeblere haklarını verecek, Me mü. ymurlar tarafından daha iyi görülmesini di bir kanun olamadı. Onu in şunu söyle. müzakere. nin sonunda aldığı şekli ile, ne muayyen bir tanzim fikrinin, ne muayyen bir dev. setinin, ne de muayyen bir içti. O, geliş eseri oldu; üzel ve 4 > ik içindeki hükümler, dahe ziyade gi fikirlerin ve hattâ hislerin hükt Bunun için, bu kanun bamdır; hakkile işlenmemiş ve kararlarda acele ile hareket edil Kanun yapıldığı günden itibaren, yıkılmaya mahküm bir eserdir. Çok kuvvetle inandığım bu e. sasları böyle açıkça söylemeği bir mem. leket ve rejim borcu bildiğim için, va. tandaş vazilemi tamam yanmak Üzere bu satırları yazmaya karar verdim. mevzu Barem kanununu, bil son aldığı shkâm içinde esaslı bir ide mütaleâ ettiğim zaman bundan otuz sene evvel, İttihad ve Terakkinin Osmanlı parla. mertosundan çıkardığı bir kanun ile yaptığı stensikatı» hatırlıyorum. Bu ten. sikat, İttihad ve Terakkiye karşı, bilâha. re tevcih edilmiş olan şiddetli muhâlefet hareketinin âmillerinden olmak gibi bir fenalık getirdiği halde, devlet Kad. rolarının daha iyi tanzim edilmesi bakı. mından pek büyük bir İsyda temin et. medi. Fakat, ne de olsa, o zamanlar, böy- le bir kanunu şiddetle icab ettirecek de. recede mühim sebebler yok değildi. O zamanki vaziyet şu idi: Abdülhai din otuz sene devam et keyfi ida İstanbulda devlet kadrolarının altını üs. tüne getirmiş bulunuyordu. Bir taraf. tan, bizzat Abdülhamid, seray mensub. larının bütün evlâd ve akrabasını birer yere yerleştirmek isterken diğer taraftan da onun iş "başında bulundurduğu bü. yükler ve yar büyükler de ayni şeyleri kendileri ve etrafları için yapmışlar, bu suretle hükümet deirelerini memurlarla doldurmuşlardı. Kadro denilen şey yok. fu; bütçenin de bütün dı müddetince yalnız bir adı olmuştu. «Millet» in adı bile yoktu, devlet adamları da millet, ce- miyet, vatan duyguları gibi duygulardan taman azade insanlardan mürekkebdi. Diğer taraftan, o devir Türklerin ticaret âleminden büsbütün süpürüldükleri de. virdi. İstanbnl halkı, Abd id dev nin ortalarından itibaren aka let dairelerine hüsum edi dairelerde mülâzım olarak, bir halde sıra b bulunanların miktarı binle: ni ücretsz e, kayıdı geçiyordu. & bir dev- tatbik edilemediği için birçok ehliyet ve namus sahbleri kadronun harizinde kal. dilar, ehliyetleri ve faziletleri meşkük Olanların bir kısmı da yakalarını kurta. rip, eskisine nisl geniş ve rahat bir mevki sahibi oldular. Bu hal, İstanbulda dedikoduyu mucib oldu; bittabi, dediko. du, herhengi bir vakıayı birkaç bin defa büyültnieğe kadir bir gizli kuvvet oldu. Zu için, iş büyüdü ve bundan birçok fe. nalıklar çıktı. Halbuki bugün, memlekette öyle - bir şey yoktur. Vakıâ, devlet kadrosu, yük - İüdür; fakat, devletin üzerine almış ol - duğu hizmetler ve vazifeler de, eskisine nisbetle, görek kemmiyet ve gerek key.| fiyet itibarile çok artmıştır. Evet, şahsi nüfuzların bir aralık fazla tesir yapmış| olduğu son senelerde, şuraya büraya bir takım liyakatsizlerin sokulmuş ve bunla. ra fazla maaş verilmiş olduğu vakidir. Fakat, bunların miktarı hiç bir zaman, mübalâğa edilmemelidir. Bu işin en çok kendisini göstermiş olduğu yerlerde bile Ötüre başına vasati olarak 50 insan gös - tepilemez. Bu elli insanın da yarısı üze - rinde münakaşa »rümkündür. Bu kadar basit bir fenalığı ortadan kaldırmak için SON POSTA Resimli Makale: En küçüğünden en büyüğüne kada: keme ile hiz esimi bir istişare halindedirler ve nöbetleşe gerine ya mış bir eser halindedir. irm edeMer. Birinin bulunmadığ. bir yabancıya güzel görünse de sahibi için eksik kal. — Muhakeme her işimizde muha. boş bırakır. Aksi yerde —— ————— ve his ihtilâfa düşünce & Girişeceğin;z bir teşebbüs sizin sadece muhakemenizin esen midir, menfaatinizi tatmin edebilir, fakat kalbinizi halde ise kalbiniz dolu, fakat men - faatiniz kırıklır. Hissiniz ile menfaatinizi telil edemezseniz. yapacağınız iş birisinden vazgeçmek değil, her ikisinden de rösavi nisbette eksiltmektir. —— SOZ ARASINDA Düryanın en Mükemmel ve en Küçük patencisi Birçok Amerikahlarca dünyanın en mükemmel ve en usta palercisi, yeni tâbirle | numaralı paten üstadı 14 yaş larında resmini gördüğünüz İngiliz Ha- zel Franklin'dir. Genç kızı, şimdi film çevirerek sene- de 173 bin İngiliz Mrası kazanan Sonya Heni'yi yetiştiren Nikolson bulmuş - tur. bu kadar geniş bir maişet here merci yapmıya neden dolayı zaruret olabilece. ğini zihin hiç bir suretle kavrıyamaz. Halbuki kanunun müzakeresi esnasında bu bakımdan çok mübalâğalı sözler söy. p #kirler! heyecana verenler oldu. Bunların yüzde sekseni haksızdı. Yeni barem kanunu bilbassâ iki züm. reyi fena halde vuruyor: Bunların biri, şimdiye kadar izah etmiş olduğum gibi, 914 Te 924 arasında âli değil, lise tahsi ni bile ikmale muvaffak olamamış feda. kâr, mustarib, tecrübeli ve gayretli ne - sildir; ikincisi de ücretli memurlar züm - residir. Bunlardan birinciye mensub o - lanların miktarı ne olduğunu bilmiyo - rum. İkinciye mensub olanalr da yirmi bin inasmdır; muhakkak ki bu büyük ek. seriyeti atle sahibi bulunarak. Bu Ücretli memurların, maşal mevzuu olan yüksek maaşları da, vasati iibarile, zannedildi ğinden çok azdır. Bunların hemen hemen yüzde sekseni de Ankaradadırlar. Anka. Ta ise, dünyenın en pahalı memleketinin (Devamı 13 üncü sayfada) İSTER okuduk: — Üezirenin Zevik köyü civarındı Kelekçi Ahmed ansızın üzerine fırlıyan tulamamış. bacağı yılan tarafından ısırılmıştır. İSTER İ — Hergün bir fıkra Fena vaziyette olanlar -Başına gelen bütün felâketleri gü. ler yüzle karşılıyan nikbim bir adam bir gün dostlarından birine: — İnsan, daima kendimden daha jena vaziyette olanları gözünün önü. ne getirirse, kendini mes'ud addede. bilir, Demişti. Dostu onun bu sözünü doğru bul madı; — Bazan insan kendinden daha fena vaziyette bir insanın bulunmı » yacağını da tahmin eder, deli, mese. TA ben, şu anda cebim yok, seksen tane alacaklı benden pa. ra beklerler, Nikbin adam güldü: — Senden fenu vaziyette olınlar meydanda dostum, şu anda para bek. eş param Marlene Dietrich Pariste lyen alacaklıların göz önüne getir! ; Çine gittikten sonra Saçları beyazlaşan İngiliz kumandanı İNAN, «Mardin» den gönderilmiş bir mektubia Çindeki bütün İngiliz kuvvetlerinin en kıdemli kumandanı Sir Percy Nob- le'dir. Binaenaleyh herhangi bir mes- uliyet; onun omuzlarına yüklenir. 58 yaşında olmasına rağmen İ8 ay evvel bu vazifesinin başına gittiği zaman; saçlarında tek bir ak yoktu. Fakat bu- gün saçları adamakıllı beyazlanmış - tır. Bir amiraldan ziyade; bir sefiri an- dırır. Vindsor Dükünün en yakın dost- larındandır. İS TER Şu satırlar Amerikan tebeasına geçmiş olan Mar Jene Dietrich; şimdi Pariste bulunmak- tadır. Resimde artisti Auteuil'de Ya - pılan at yarışlarını seyrederken görü »- Başında yepyeni modelde aktadır yorsunuz. bir şapka bulur Yunan milli tiyatrosunun İngilteredeki muvaffakiyeti Birkaç temsil vermek üzere Lortdra- a gitmiş olan Yunan milli tiyatro he- yeti, Şekspirin vatanında, büyük dâ- hinin (Hamlet) ini oynamıştır. Büyük bir seyirci kütlesinin kar İelerini büyük bir muvaffakiyetle şaran artistler, Londrada pek beğe mişlerdir. Bir tiyatro münekkidi, Yu- İnanlı muharrirm, Şekspiri Fransez veya Moskova San'at Tiyatro- sunda oynandığı gibi oynadıklarını kay detmekte, Hamlet rolünü yapan Mino- tis'i, kraliçeyi temsil eden Madam Ka- tina Pakçinin ve Ofelya tipini yaratan Madam Manolidu'yu göklere çıkarmak tadır. Batan Fransız denizallısının eşi yaptırılacak Fransa, geçenlerde Hindiçini rında batan Feniks adlı denizal şini yaptırmaya ve gemiye ay maya karar vermiştir. açıkla. ının ©. ismi tak. İNANMA! Ahmed zehirin vücudüne yayılmasına ve binnetice 511 müne meydan bırakmamak endişesile olacak ki, elindeki r facia ol kocaman baltayı indirdiği gibi bacağını dizinden kesip at. miştir. Lâkin sazla NAN, ISTER kan kaybettiği için biraz sonra ölmüştür. INANMA! Komedi | » Sözün ' kısası Bulgar dostlarımıza e, El aşi ransız klâsik mütefekkirlerin. den biri der ki: «Mizah ve nükte bir milletin ruh ve his inceliğinin en güzel ölçüsüdür!; Bulgar komşularımız galiba bu hu - susta istisna te ediyorlar. Zira, be him birçok Bulgar dostlarım vardır ki, milletleri hakkında çok müsaid &. r vermiş, Bulgarisisn bakkında ben. de güzel kanaatler doğurmuşlardır. | Diğer taraftan, İkomşu memleketin. gaze İlara, dili bildiğimden değil, fakat teces » süs saikesile bazan göz atarım. Dün de baaya her gün i gelir. Bun. rkâtür, sta: Üzerin yıldızdan ve 0ğ; birinin kı; nden, mevzuun bi. kadar olacağın: tahmin ettim. O dili bilen arkadaş gelince, resmi gösterib sordum. — Evet! de m bizimle, Bulgar komşumuzu konuşturmuş. Bulgar, bizej Hatayın ilhakından dolayı tebrikte bu . lunuyor. Biz d» kendisin cevaben: «Da, Tısı başına!» diyoruz. Yani: «İnşallah, sen de kendi emellerine kavuşursun! de « miye getirmiş. Karikatüre bir daha baktım. Bulgar komşunun bizim sevincimize iştirak et « mesinden, doğrusu mütehassis te oldum. Oldum amma, amması var. O, bizi hâlâ, niçin acaba fesli, şalvarlı, kuşaklı ve tea. bildi görüyor? Hususile, kendisini Obi? müddet evvel ikaz da ettik. şldırmadı. Komşuluği bu sığar m? Şuracıkta, bir. kaç kilometrelik mesafedeyiz. Bizim mem leketin yazı çok güzel olur. Bulgar mes lekdaşlarımız trene atlayıp ta, şöyle biru kaç gün için gelip görseler, hayallerinde yerleşmiş bulunan tipin ilâç için bir nü. mumesi dahi bulunmadığını kolayca gö « rürlerdi. Karikatü yil demek değildir. Ger. çekten mevend olan çizgileri, hususiyet. leri gülünç bir tarzda ifade etmektir. BuL gar dostlarımızın bunu »drak, t kadâr kab duklarını hiç zanne'miyoruz. Sonı n medeniyetlerine, kü derine, insanlık küviyotlerine Lür. metimiz vardır. Onlardan karşılık gör . meyi istemek te en sarih bir hakkımızdır. K. K. diye manidar bir imza atan «UL ro» nun karikat ne, bundan sonra jdost Türkiyeyi alâkadar eden meseleler. İde cici olmasını dileriz. Tâ ki Fransız mütefekkirinin sözü bir kere daha teey. yüd etsin. G. ŞE EZA deki bik etmiyecek , bizim on Kanadalı beşizlerin İngiltere Kralının kızlarına hediyeleri Kanadalı meşhur beşizler, | İngiltere kral ve kraliçesinin kızlarına, ayr #yey imzaladıkları birer fotograflarını takdim etmişler ve Amerika seyahâtlerinden dö. nen hükümdarlar, bu resimleri yavrula, İri işlerd | TAKVİM SonPostanın! TARİH MÜSABAKASI

Bu sayıdan diğer sayfalar: