30 Haziran 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

30 Haziran 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

“Son Posta, rın Hikâyesi ım KOCA KATiLi AA GSM Mh. Çeegeğzeze: Nizeel Mustafa Mari Düran, cinayet mahkemesinin karşısına çıkarıldığı zaman zabıt kâtibi! katına dair evrakı gözden ge- ariyor, ölesini berisini yanlış okumamak. İidi. Günlerce peşimde koşmuştu. Hele... için evvelden egzersiz yapıyordu. Me. baklılar birbirlerine: — Kocasını öldüren kadın işte bu! Haberini veriyorlardı. Müddelumumi gübbesinin geniş kollarını topladı. Hâkim madam Düranı tepeden tırnağa kader süzdükten sonra: — Soracağım suallere cevab veriniz! £ Diye ikaz etti. Madam Düran çok sakindi.. sanki ko. | e öldürmüş, günlerdenberi istintaki pılmış ve şimdi cinayet mahkemesin. de cinayetinin hesabını vermiye gelmişe hiç benzemiyirdu. Hâkim; mutad sualle. ge başlamıştır — İsminiz? ismimi karıkolda sordular, daha | sizin gibi cübbe giymiş biri daha rmuştu. MW — Uzun söze Kizum yok. İsminiz? Mari! Kocanızın ismi? Dürandı! Dyrandı mı, yoksa Düran mı? — Öldüğü için, yani şimdi kocam ol adığı için Dürandı dedim. a — Kocanızın ismi Düran! Kaç yaşın. nız? sile evlenmek istediğim için koca. öldürmüş değilim ki! adam Düran, bir kere daha tek. um. Ben ne sorarsam, ona ce. iz. fazla tafsilât istemem. Küç ndasmız? Fazla talsilât istemediğiniz için ayı. © gününü söylemiyorum. Kırk iki ya. ii yim, “Kocanızı öldürdünüz. — Öyle diyorlar. © — Yani siz kocanızı teh iniz bilmiyir musunuz? — Bile bile öldürür müyüm biç mös yö. üşünün bir kere ben bir kadınım.. hem de gayet sakin yumuşak bir kadın. Dinleyiciler arasında bir gülüşme baş. amıştı. Hâkim çıngırağını çaldı: © — Şimdi hepinizi dışarı çıkarttırırım. © Madam Düran atıldı: © — Hakkınız ver, mösyö, ben de sizin. “le beraberim. Bu kadar insanın bizi bu. “rada rahatsız etmelerini hiç doğru bul #mıfyorum. Herhalde sizin yumuşaklığı. mızdan istifade edip buraya doluyorlar. | Ben de böyleyimdir ya.. evime gelen - afirleri kovamamı, — Siz fazla konuşuyorsunuz madam. Ben ne sorarsam ona cevab vereceksiniz. | Anlatın bakalım şu vek'ayı. — Hangi vak'ayı mösyö? — Hangi vak'ayı olacak, kocanızla a. “ranızda geçen vak'a. ürdüğünüzü — Nasıl söyliyeyim bilmiyorum. Ben «Son Posta» nin edebi romanı: 62 İyürmi yaşımda idim. Annemin, babamın biricik kızlarıydım. O zamanlar benilt kimler istememişlerdi kimler. bir terzi. nin çırağı vardı. Hani tığ gibi delikanlı Jean, hani ekmekçinin yanında çalışırdı. Bana varmazsan ölürüm; diye bana mek. tublar yazmıştı. Ona varacaktım amma ölecek mi diye merak etti için varma. mıştım. Sonradan öğrendi ölmemişti. İşte bu Düran da bunların arasında ii O da bana âşıktı. İlk evvelleri yüz ver. metniştim. Fakat sonradan nasıl oldu bil. mem.. bana hoş göründü. Annem râzı ol. mamişlı amma, babam onunla evlenme. mi münasib buluyordu. Çü benim gi. bi güzel bir kızı olmak ti biran evvel baş göz etmek icab edermi Hâkim sinirlenmişti: — Madam Düren, henüz evlermediniz İ bile, eğer cinayete kadar böyle uzun an- İstacaksınız. Epey uzun sürecek sanırım. — Kısa keseyim mösyö.. esasen yan sözü hiç sevmem. Samiinden biri kendini tutamadı: — Belli Dedi. Hâkim çıngırağı çaldı. Düran arkasına döndü; — Mösyö demin de çıngırağı çaldı Hizmetçi gelmedi. Bu ne iştir.. neredesi. niz, kulağınız duymuyor mu? Hâkim de gülüms denbire bütün ciddiyetile madam na hitab etti — Söyleyi; Zu kadar kısa, — Ne diyord cd olmuştuk. uza - Madam yordu. Düra. , akşamları iç di.. ilk zamanlarda içki içince beni karşı. sına oturtur, «benim gü diye yanaklarımı okşard — Bunlar bize aid dı — Yok mö bunları bu işin n biti mem, — Peki amma kısa, — Kısa olsun... ilk zamanlar böyle idi. Sonraları yani ben ya Fakat bir.! iz madam. mümkün oldu.| » » Ha.. Düranla karı ko. SON POSTA suretle devam etti, Fakat ufak iklikler vardı. İlk zamanlarda ne gayet hafif dokunurken maya başlamış. cağınız artık okşamıyor, Her gece mi? Evet her gece, Siz buna karşı ne yapardınız? var, polis var, böyle meseleleri burlar| ederler. — Annem tkide bir, sivin kirli çema. rı evde yıkanır» derdi.. ben de onun gi. bi düş ştüm. — Her ne ise çok fena düşünmü nüz. Devam edin! unın bana vurduğu (tokatları| e bende. ona vuracaktım. aktık, Faket o kadar çok! sayısını bile tutamaz aştum. Elimle ona vutmakla intikam ış olnienilenikkime, 1 düşünmüştünüz. bu da biraz teh. elini kaldır madan di. Tam ön sene tokat elimden sna mesi için ne m, vurmaya i vutdum. Ne kadar vurd Kıpırdanması bitir n bana mösyâ.. medim,. ı hökimden m madam Düranın dlide muayenesini: is. Orman Umum Müdürlüğünden: Beş mulıasib alınacak Umum Müdürlüğe bağlı Devlet Orman İşlet mek üzere ayda 150 lira Ücretli daha beş mu A > Şartları şunlardır. i — Memurin kanununun 4 üncü müddesi şar 2 — Yüksek "Ticaret mektebinden mezun bulunmak. 3 — Umur muhasebe ve sanâyi muh bulunmak, B » Vazifeye alınacak muhasiblere aylığından * ken bedeli verilecektir. Şu kadar ki Umum gâh gösterildiği zaman bu bedel verilmiy. C » Muhasibler kıdem kazandıkça çalışma vaziy zarı dikkate alınarak devlet memuru hakkında aki mev lere kiyasen terfi ettirilecek ve Umum ce tesbit olunacak miktar üzerinden maaşları arttırı! birlikte 10/7/939 Pazn kadar Ankarada Orman Umum Müdürlüğüne m Talib olanların evraki Yazan: GÜZİN DALMEN Bir ilkbahar sabahı erkenden kapısı- |halde, sırf Nerimenin arzusile yapıldı- na vurulduğunu duyarak gözlerini aç- ii. Feridun annesine, Nerimenin bir er- k çocuğu dünyaya getirdiğini müj- elemek için hizmetçisini göndermişti. Süheylâ hanım yatağından doğrula- sadece; Öyle mi? pekâlâ... demekle iktifa ; “ Hizmetçi çıktıktan sonra tekrar yas na yatarak uzun zaman gözlerini ta- dikip düşüncelere daldı. Zihnin- den acı ve tatlı bin bir düşünce geçi- ordu. Nihayet ağır ağır yatağından rak giyindi ve iki ev arasındaki üvarın yıktırilmasile birleşen gesim “bahçeyi geçerek oğlunun evine gitti. © Aradaki duvarın yıkılmasını Nerime “istemişti. Bu değişiklik iki bahçeyi ye- il ağaçlarla gölgeliyen büyük bir park baline sokarak cidden ( güzelleştirdiği i ğı için Süheylâ hanım buna hiddet et- mişti ve buradan her defa geçişte içinin öfke tle coştuğunu duyardı. Fakat bu- gün bunları düşünecek halde değildi; ağır adımlarla oğlunun evine giderken büsbütün başka şeyler düşünüyordu. Mermer merdivenlerden çıkarak Bül- bül yuvasına girdi. Sofada her şey yerli yerinde duruyor, bütün gece telâşlı sa- atler yaşanmış bir evden ziyade, kıy- metli bir hastanın uykusunu bekliyen bir sessizlik hüküm sürüyordu. Süheylâ hanım mütereddid gözlerle etrafı ararken yavaşça bir kapı açıldı; gürültü etmemek için ayaklarının ucu- ina basarak yürüyen Feridunun yorgun fakat mes'ud yüzü göründü. Genç adam annesine yaklaşarak olini öptükten sonra onun bir şey söylemesine meydan vermeden şu sözleri söyledi; “erinde istihdam edi. vâkıf M — Her şey normal şekilde cereyan etti! Tosun gibi bir oğlumuz var anne! — Onu görmiye geldim. I bir kapı açarak kısık bir ses- le ânhesi — Kuzum anne yavaş yürüyün; odada Nerime uyuyor, dedi. Süheylâ hanım bir şey söylemeden başile «peki» işareti yaptı ve içeri gir- dikten sonra beşiğe yaklaşarak bir iki dakika bu kırmizı et parçasına'baktı. Birdenbire kalbi sıkışmış, göğsü he - lecanla kabarmıştı. Eğilerek yavruyu kucağına aldı. — Maşallah gürbtüz ve güzel bir oğ- lan! Gözleri bilâihtiyar şefkatle yaşar - mıştı. Ayni bakışları oğluna çevirdi. — Erkek olduğu-için sevindin mi? — Çok! O sırada yandaki kapı açılarak bir hasta bakıcı çıktı, Feriduna yaklaştı: — Hanım efendi uyandı; sizi görmek Istiyor. — Feridun koşarak (karısına doğru gi- dince Süheylâ hanım kucağındaki be- bekle yalnız kaldı. Gözlerini ondan &- yıramıyor, parmaklarile bilâlktiyar yavrunun pamuk gibi yumuşak yenak- Ebi ii Li A Rİ Alelümum. cild hastalıklarında tavsiye edilen en mükemmel merhemdir. ya doktorları tarafından takdir kazanmıştır. TT AL MAİ Lİ İK Td İT İYİKİ İL So cild çatlamalarında, eğzema ve ustura yaralarında muannid ve ka- panmayan yarslarda pek faidelidir. Yaeni-deri merhemi her İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ Ordu Hastabakıcı eczanede bulunur Beyoğlu, İstanbul Hemşireler Oku- luna ait bazı izahat ve Okula kayıt ve kabul 1 — Hastabakıcı hemşire yetiştirmek üzere Arikarada M, M. şartları. Vekületi tarafın- dan «Ordu hastabakıcı hemşireler okulu» açılmıştır. 2 — 3435 sayılı kanun mucibince bu okuldan mezun olacaklar, memur olup teksüdiye alacaklardır. 3 — Mezun olanlar 6 senelik mecburi caklar, ondan son lerine açık olacaktır, hizmetlerini Ordu hastanelerinde yapa- arzu ederlerse memleketteki bütün sıhhi teşekküller kendi- 4 — Tahsil müddeti 3 sene olup, bu müddet içinde okurlara ayda beş lira harç- lik verilecek ve — Okuldan me: e maaş al dirme şe ve ilbasları tamamen okula aid olacaktır. zun olanlar, barem kanununa göre 17.5 i ve bu miktar gittikçe çoğal ve barındırma orduya aid olacaktır. maaştan başlamak aktır. Bu zaman dahi iaşe, giy- 6 — Okul 15/Eylül/939 da tedrisata başlıyacaktır. 7 — Okula kayıd ve kabul şartlı 1 şurlardır: cümhuriyeti tehaasından olmak ve 'Türk ırkından bulunmak. rinde bulunmak ve durumu her iklimde ve; bulunmak «bunu herhangi bir hastane bağlamak lâzımdır.» ehlinden olmak «Bu En az orta okul taha ini bitirmiş sdikname suretleri bulunmamak ş olanlar kabul edilir, Bunu aid medeni hali bildirir müsbet ebebler dışında okulu ken r inzibati sebeblerle okuldan çıkamdi: madığı veya tamamla madığı veyahut sıhhi de taha uk et tiril görmeğe müzakd heyeti raporu ile tevsik ettirmek ve ey- den yukarı olma aziyet polisçe tevsik et. olmak veya bu derecede tahsil gördü - musaddak olarak eklenecektir.» «evvelce evlenip o boşananlarin kocası evrak keza yahut evlenmek :t altı senelik mec- sebebler dışımda arını tamsmen inden terk cek mekteb mâsr sikaların tamamen doğru olduğuna dair Noterden 8 — Bu evrak 9 — 6. cı made VW. Shh. İş Daire; Kaymakamlara takdim edecekler ve bu aahhüdname verme k. ibleri okula imtihan sız olarak kabul edilecektir. eki övrakı #amamla mayanlar bunları Ankaradakiler M. M. ğer vilâyet merke plerindekiler Val erine, Kazadakiler yol ile M. M. Shh. İş D. ne yollanacak» tır, Müracaatların 25/Ağustos/939 da sonu alınmış olacaktır. in kabul edildikl, ne bildirilecektir. ve me ktebe hareket etmeleri ayni makamlar 11 — — Kabul edileceklerin okulun bulun duğu Ankara'ya kadar sarfedecekleri yol sı keni acak ve «M. M., edeceklerdir. v. Sb «10105 , İş D. ne hitaben yazacakları «3559» Türkkuşu İstanbul İspekterliğinden : Türkkuşu üyeleri Temmüzun ilk haftası içinde kampa son musmeleli larını sarı saçlarmı okşuyordu. Bir ara, hiç farkında olmadan dudaklarından şu sözler döküldü: — Feridunun oğlu.. benir torunum... O esnada buruşuk göz kapakları açı- larak bir çift iri siyah göz meydana çıktı. — Nerimenin gözleri... Bense çocu- ğun babasına benzemesini istiyordum. Feridunun mes'ud yüzü tekrar kapı- dan göründü. Bu sefer genç baba anne- sine daha büyük bir sevgi ile yaklaştı ve sıcak bir sesle o hitab etti: — Nerime çocuğu istiyor anne; siz götürmek İster misiniz? Büyük annenin kalbi, birdenbire bü- yük bir sandetle çarptı; artık oğlunun tekrar kendisine avdet ettiğini anla - mıştı. Küçük yavruyu göğsünde sıka- rak anmesine götürdüğü zaman genç kadının yüzünün de çok mes'ud bir te- bessümle açıldığını gördü. — Memnun musunuz anne? — Çok memnunum; tosun gibi bir oğ- lan maşallah... Ya sen nasılsın kızım? — Çok iyiyim anne, teşekkür ederim. Feridun uzakta, mütebessim gözlerle bu manzarayı seyrediyor ve bir kellme söylemiyordu. Nerime yavrusunu öp - tükten sonra tekrar kayinvalidesine u- gönderileceklerinden ptırmak ve hareket gününü anlamak üzere bütün üyelerin ları, ceklerdir. «417453 o da torununu göğsüne basırak gelinine samimi bâzı sualler sormıya başlamıştı. Süheylâ hanım torununu beşiğine yatırmıya gittiği zaman Feridun karı- sına yaklaşarak uzun uzun saçlarını öp- tü, Genç kadın, kalbinde yeşeren ilk ana hislerini duyduğu dakikadan beri Süheylâ hanımı, Feridunun anasını affetmiş ve onun bütün hareketlerini, ona şefkatine ve kıskançlığına bağışla- mıştı. Onun kapıdan çıkmasına baktık- tan sonra kocasına döndü. — Annen çocuğumuzu sevecek ve belki de onun yüzünden artık benden de nefret etmiyecektir Feridun. — Buna eminim sevgilim ve ben de küçük yavrumuzun böyle bir mucize ya- ratmasını bekliyorum. İçeride Süheylâ hanım, yavruyu bin bir itina ile b yatırıp. yüzünü ince bir tülle ört sonra yanına oturmuş, gözlerini ondan “ayiramıyor ve dudaklarında mağrur bir Şefkatle kendi kendisine tekrarlıyordu: — Bu güzel çocuk Feridunun yavru- sudur... Bana büyük anne diyecek! SON

Bu sayıdan diğer sayfalar: