26 Temmuz 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13

26 Temmuz 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-“-- Posta» nm tefrikası: 40 ZİYA SAKIZ Kanlı bir boğuşma Muhalefet kazanmı kaynatanlar, bu vaziyetten memnun oluyorlardı. Ve, kendilerini göstermeden, bu ateşi mü- temadiyen körüklüyorlardı. Çok tabiidir ki, bu dedikoduları, sa- Tay halkı da işitmişlerdi. Hattâ, sultan Selime de haber vermişlerdi. Padişah Selim, evvelâ bu sözlere e - Bemmiyet vermedi: — Mecnun sözü, kaleme gelmez. Diye, işi geciktirmek #stedi. Fakat, Yaman Hafız denilen şeririn, küstahlık Ve şımarıklığını arttırarak bu dediko - duların, karşı yakadaki frenklere ka - dar aksettiğini haber alır almaz, fena halde gazaba gelerek: — Söyletmeyin, TToptaşına gönderin. Diye, irade etti. Yaman Hafızı yakakıyıp Üsküdarda- ki bu meşhur timarhaneye sevketmek pek o kadar kolay dimadı. Kendisine hem (deli) ve hem de (veli) süsü ve - iğ bu sarhoş herif, tevkif edildiği zâ- in: şu divaneyi.. tez, sırrını İş ettim deyu, divaneler misali, beni Zincire vururlar... Padişah olacak he - Tilin hemşiresi fahişe, kendisi de dört ynuzlu pezevenktir. Diye, feryad etmeğe basladi. Çardak iskelesindeki hemalları, ka - Yıkçıları başma topladı. Bu cahil ve basit düşünceli adamlar, 'vkife memur olan (ases) lerin (1) ü- Tın elinden almaya çalıştılar... Epeyce Uzun süren bir arbede vukua geldi. Ni- İnayet, aöesler galebe çaldılar. İşe mü- Male edenleri sopalar o ve palalarla wittilar. Yaman Hafızı, bir ateş ka - Yılına attılar. Hemen Üsküdar-yakası- Ba geçirerek, Toptaşındaki timarhane- irüp bir hücreye kapadı'ar. Yaman Hafız. böylece susturuldu. kat şimdi de, her taraftan itiraz sa- dalari yükseliyor: b Padişah; evvelâ kendisini, sonra "şiresini ıslah etsin... Hak söyliyen * meczubu nâhak yere timarhane kö- erinde zincire vurmak, revayi hak - a. Gayri, bu hale tahammül edi - 1e2, ye, tehdidkâr bir takım sözler i- Yordu. Bu sözler, korkunç bir neticeye da - « Muhalefet partisinin el altın - idare ettiği bir haşerat güruhu, ge- İn birinde Hatice Sultanın sarayına kler.. camları, çerçeveleri taşlar- &d Parçalyarak, sultanı rezil ve rüsvay eklerdi. hi ve fesad kaynağını gizliden giz di idare edenler, bu iş için el altın - başa a topluyorlar.. hattâ O sarayı Kirk 6lan bu güruh içinde, Yeniçe- Üağar Ve yamakların bulunmasını da ne çalışıyorlardı. » “ORTA KAVGASI) DENİLEN KANLI BİR ARBEDE N yeğin Cedid) den dolayı Padişa - ai e olan Yeniçeriler ve ya. » aganda; a Perileri” e e Yeşi * Yemaklar, Hatice Sultandan hiç Yay k yorlardı. Sultan, maiyetine sa hiye İrlarını aklırarak Boğazda ge- Kollar Sıktığı zaman, sahildeki kara - haki ve Rumelihisarında bulunan < a7, bu kadınlara karşı âdeta hu- Küs, österiyorlar.. hattâ bazan bu aha, lerini, müstehcen işaretlerle Bir <dyorlardı. beş ve Galata meyhanelerinde sar bekeser Yeniçerilerle yamaklar, Bo - © me, Arab Abdullah ismiride bir 4 ŞEFİNİN, İnd, e) 0 — » va Ve İnrihat memwrları, i devrin Salı Kahweleri otan bu eler, 1315 senelerine kadar pi kâhvelerde saz şüirleri sema- Mag dar > muamma) Jar hallederler. lergı, | SAllar söylerler, halki eğ idare ettiği bir semai kah- toplanmışlardı. Bir taraf - tan semai dinliyorlar.. diğer (taraftan İda, orada bulunan fesadcıların dediko - dularıma iştirak ediyorlardı. Herkes, kendi âleminde meşgul gö - rünmekle beraber, o gece kahvede sa - kin ve soğuk bir hava esiyordu. Ve kah veci Abdullah da, pek telâşlı görünü - yordu. Kahvede bulunanların (o ekserisi, (24 üncü sekban bölüğü) ile Yeniçeri" lerin (64 üncü orta) sına mensub ef - raddan mürekkebdi. Son zamanlarda, 24 üncü bölük ile 64 üncü orta arasına bir zıddiyet gir - mişti. Bu zıddiyete vâkıf olanlar çok i- yi rlardı ki, bu mesele nihayet kan ile neticelenecekti. o İşte, kahveci Arab Abdullah da, bu sebebden dolayı bu gece endişe içinde idi. 64 üncü ortanın efradı hem çok, bem de fazlaca sarhoş buhmuyorlardı. Sek - banlar ise, on beş yirmi kişiden ibaret olmakla beraber, onlara (o ehemmiyet vermiyorlardı. Kahvenin küşesinde (o yüksekçe bir mevkide sz çalan şâir, (Karaca Oğ - lan) ın Şiirlerinden şu parçayı okuyor du: Elâ gözlü benli dilber Cemalinde, nurun olsun. Eğer beni unutmazsan, Cennet senin yerin olsun. Ahdın amanın var ise, Gideyim yerin dar ise, Kalbinde hile var ise Cehennemde yerin olsun. Kara bahtım, dolaştırır, Her ne dersem ulaştırır. Mevlâm bizi kavusturur. Senin kalbin, serin olsun. (Arkası var) Günün adamları (Baştaraf, 9 uncu sayfada) görüş tabii ki zihninden kritik denilen şeyi tamamile siler. Bence bu kanaati doğuran; İngil nin uzun zamandır iyi hükümdar rafından idare olunması keyfiyetidir. Ge- rek resmi hayatları, gerek hususi karak- teristikleri itibarile iyi hükümdarlar.» Amerikan setirinin Ruzveltin en yakın arkadaşı ve mali meseielerde buşmüşa- 2erine atıldılar. Yaman Hafızı bunla - | viri olduğunu hatırıyarak sordum: — Cümihurreisinizin karakterinin iç yüzü nedir? —— Benim tanıdığıma göre Ruzveltin resmi ve hususi karakleri tamamen şu arzuya daya kiler diye tarif ettiği ekseriyelin talih ni düzeltmek... Bence bu ölçüye vuru-| Tursa onun her hareketinin manası kolay» ca anlaşılır. Komuşmamızı yavaş yavaş şahsi me- selelere döktük: — Çocutktarınızdan memnun musunuz? Onam şu karmakarışık dünyaya nasıl hazmrhıworsumız «Modern. bir baba mr sınız, yoksa «eski tip babalardan mısr MZ?» — Biliyorsunuz, beş kız, dört oğlum var. Her baba gibi ben de Günün Bulmacası - Seo aısa.uNm Soldan sağa ve yukardan aşağı: 1 — İstanbulda Bizanslardan Kalma meş hur sarnıç. . 3 — Binek atına konulan - Fukat 3 — Bir nevi özüm 4 — İtret - Su 5 — Marka 6 — Budalalık - Şart lâhtkas, hepsinin | mes'nd olmalarını isterim. Fakat çocu-! Burun istikbalin: hazırlamak hiçbir bs-! bamın elinde değildir. Çocuklarım karak- ter itibarile birbirine benzemezler, Fa- kat hepsi de sevimlidir. Karımla biz es- | ki tip sayılebiliriz. Çünki yavrularımı- zın tabii ve sade birer insan olarak ye- tişmelerine çalışıyoruz. Onlara bırakaca- ğumaz en iyi mirasın Aliah korkusu, sağ- lamisk ve iyi tahsil olduğuna inanıyoruz. Dünyanın her karışık haline bazırlana- bilmeleri için de karakterlerinin ve mu- kevemetlerinin inkişafını çalışıyoruz. İngiliz membalerindan' çeviren | N Kemali Kadınlar erkekleri şiddetle ilhama devam ediyorlar (Rastarafı 8 inci savfada) Çünkü o serbest muhitlerde erkek büy müsraj, külfet ve mes'uli g vaktini geçirecek kadın arkadaşı kolay- Wkla befur. Fakat memleketin diğer ki- sımlarında eğlencesi, barı, gazi az olen yerlerinde yaşayan erkeklerin hep- sinin bir geyesi var, hepsi de evlenmek istiyor. İki erkek çocuğun anasıyım. Bir tane- si çoktan eWlenmiştir. Ben ikincisile bu- rada bulunuyorum. O deha yirmi üç ya- şındadır. Şimdiden evlenmek istiyor ve ben de onun bu arzusunu bilmekten çok Memi. 'RADYG? (RA YO; ük rmeden Ankara Radyosu ÇARŞAMBA 2677/39 1230: Program. 1235: Türk müziği - Pi, 13: Memleket saat Ayarı, ajans ve meteoro- loji haberleri, 13.15 » 14: Müzik (o (Riyaseli “Cumhur Bandosu - Şef: İhsan Künçer.) 1 — Pürgent - Marş, 3 — Pares - Flamelia (Ma- zurka ) $ — Vole - Artemis (Marş) 4 — &0- hubert - Rasamunde #ülti No, 1-2-3. 10: Prog ram, 19.05: Müzik (Orsla Ketelbeyin iki par- çası « Pi) 1915: Türk müziği (Pasil heyeti) 20: Memleket saat Ayarı, ajans, ve meteoro- 10)! haberleri, 20.15; Konuşma. 2030: Türk müziği, 1—....... « Hicaz peğrevi, 2 — Şev- ki bey - Hicaz şarkı: Bilmiyorum bâna nol - du. 3 — Lemi - Hicaz şarkı: Sorulmasın ba- na yesim, 4 — Sadullah ağa - Hicaz yürük se maf” Nideyim sahni çemen seyrini. 6 — ....... Hicaz sas semalsi, 6 — Şeki bey - Uşşak gar kı: Yâd ile geçdi zamanım. 7 — Bimen Şen - Uşşak şarkı: Bahar erdi. 8 — Refik Fersan - 16 ncı asırda İstanbula gelen Bohamyalı Baron Wratislaw'ın hatıraları: 19 Türkçeye çeviren: Süreyya Dilmen Sinan ve Ferhad Paşalar Türkler, filvaki babasının tutsaklı - ğını kaldırmışlar ve kendisini dikkat ve itina ile vatanma göndermişler ise de bu adam üç gün içinde ölmüştür. Oğluna gelince: Bu; ana dinini terk edip ve öbür tarafa geçip de hür i ve Türk zevklerini tadınca hıristi lığa karşı olan duyguları ve sempati: tedricen zâil olmuş ve şimdi hirisi yanlıkla hiç bir ilgisi kalmamış ve bi- ve 'Türk bahriyesinin baş amirali ak hıristiyanların en aman. İsız bir düşmanı kesilen bir adam ol - muştur. Bu . düşmanlığının keskinlik İderecesini 1596 yılında Macaristanda vukua gelen Egri meydan muharebe” sinde ispat etti. Bu savaşta askerleri - miz Osmanlı ordusunu bozguna uğra- tıp düşmanın çadırlarını yağmaya ko. yuldukları sırada bu Cağala paşa, ken- disi gibi irtidad etmiş yani müslüman dinine geçmiş on beş refikile ve mal - yetlerindeki askerle arkadan hücuma geçerek askerlerimizi kaçırmıya mu- vaffak ve bu suretle birçok iyi vatan- daşlarım olan Bahemyalıların ölümle » rine sebeb olmuştur. * Bugün (mazul), yani bütün otoritesi elinden alınmış, padişahın teveccühü- nü kaybetmiş ve kendi çiftliklerinden (1) birine çekilmiş bulunan ve sonra” dan bizi hapse attırmış olan Sinan pa- şa ile yukarıda kendisile bir mülâkat yaptığımızı kaydettiğim Ferhad paşa bir Arnavud ailesinden doğma ve gençlik de domuz çobanı olan iki amca çocuklarıdır. Bunlar da, birçok- ları gibi, ailelerinden devşirilmiş ve hünkârın sarayına getirilerek (aşçılık öğrenmek üzere sarayın (o başaşçısına tevdi kılınmışlardır. Fakat Sinan paşanın müstakbel ta . İlihinin güler yüz göstermesine ve mu- kadderatının parlamasına bazı hâdise" ler amil olmuştur ve bu adam sonradan çok yüksek bir mevkie yükselmi: Sinan; ötedenberi hünkârin dikkatini çekmek için bir fsrsat kolluyor, o vak- te kadar da Türkçeyi mükemmelen öğrenmiş bulunuyordu. Bir aralık pa- dişah ikinci Selimin ata binerek dişarı gitmek üzere bulunduğu sırada, ayak. larına kapanarak gerek kendisine ve gerek amcası oğlu Ferhada o okuyub yazma öğretilmesi: ve daha fazla mut- fakta kalmalarına meydan bırakılma” ması için lâzım gelen yüksek ve şahd- ne buyruğun kendilerinden diriğ e. dilmemesini -yakrarıyor. Ayakları di. binde kendisinden basit bir lütuf di- lenen bu gencin hali ve şahsiyeti padi- şehm. hoşuna giderek dileğinin derhal yapılması iradesini veriyor ve bu su- retlede iki kardeş çocuğu omutfaklan kurtularak (Enderun) denilen saray okuluna geçmiş bulunuyorlar. (2) Burada Sinan az zaman içinde diğer çocukları geride bırakacak (derecede zekâ eserleri gösteriyor, Türkçe oku - yüp yazmayı ve güzel konuşmayı kuv- vetlendiriyor. Sinanın müstesna zekâ - sını öğrenen Padişah, bu çocuğa ayni zamanda, ata binme, koşma, güreşme, ok atma yani genel olarak bir askere lâzım olan hünerlerin (de öğretilmesi emrini veriyor. Sinan, birçok vesile - 7 — Uzağı işaret için kullanılan ida -| maşak şarkı: Kız bürün de şalına 9 — Halk lerle Padişah huzurunda bu hünerleri İklimler 8 — Kalemler - Bir nota 9 — Sonunda «Za» olen kavga - Kan şişmanlandınmak için koydukları yet- İsim 10 — İslifhem nidası - Uzayıp gitmek Geçen bulmacanın halledilmiş şekli Soldan sağa: 1 — Serinlemek 2—Eeai-L-N 3 — Reztl - İkaz 4 — İlik - İl 5 — Meyli - Az olay 5 —L-İmle-D 7 — Eli kolu . Ya 8 — M - Kile - Zan 9-—Enilâ Ye -D 10 — K - Zindanda türküsü - : Ay doğdu o batmağı mi? 10 —....... - Halk tüfküsü: O Yıldız. 2110: Haftalık posta kutusu. 2125: O Negeli pâk — lar - R. 2130: Müsik (Şan plâkları.) 22: Mü- #k (Küçük Orkestra - Şef: Necib Aşkın) 1 — Robert Lewsehner - Masurke (ante) 2 — Keler Bela - Kelebek avı (Balet müziği) 3 — Frana Abt - Ormaularda ve ninni. 4 — Pini Henrigves - Daha, 5 — İnuminato Cu - lotta - Burleska (İttermezzo.) 6 — Giovan- ni Cariys - Dülsineye serenad. 7 — Giallo de Micheli - Memleket hasreti, $ — Paal Line - ke - Yeşli vadilerde bir randevu. 9 — 7. 88 - Tauss - Viyana kanı, 23: Son ajans baberleri, #iraat, saham, tahmilât, kambiyo - nukut bor sasi (fiat) o 23.20: Müzik (o (Cazbend - PL) 23.55 - 24: Yarınki program. muvaffakiyetle yaparak gerek Padi - şahın ve gerek sair saray oerkânının takdirlerini kazanıyor ve (iç oğlanı) yapılıyor. Sinanın yaşı biraz daha iler- )eyince kendisinin o herhengi bir paşa maiyetinde muhârebelere iştirakine müsaade edilmesini rica ediyor ve ka - rıştığı savaşlarda yüksek kahramanlık hareketleri belirterek herkesten üstün şeref ve takdir kazanıyor ve bu yol ile kendisine (ağalık) payesini temin edk yor. Bundan sonra kendisini öyle ol - (1) Malkarada ikamete memur edilmişti Mütercim ia za ya İn 3 si Di i İtiştirmiştir. Enderun okulu; .İon dört yıl olmak üzere, üç devre üzerine gun bir insan gibi idare ediyor ki ek - seriya (zafer) in başlıca âmili oluyor. (Arkası var) (2) Fatih Sultan Mehmed İstanbulu a1 - dıktan sonra sarayda tesis edilmiş bu Okul tahsiı müddeğ müretteb Xdi. İlk devre «Seferli koğuş) vey9 «Küçük oda» ve ondan sonraki sınıfa Dew riye «Kiler koğuşme, son Gevreye de «Hazine koğuşu» tabir ol Devşirme devam ettiği müddetga acemi oğlanları srasında "zekâ, istidad, gü- İzel endam ve kıyafetçe en ziyade nazari dikkati celbedenler «Enderun mektöbis şa « kirdliğine kabul olunup tahsll esnasınde #Ağa» ünvanını haiz bulunurlardı. Bu okulda ilk tahsil kur'anı kerim ide baş- lar, dini malümeat, arabi ve farisi llisanlâri tedris olunur idi Bu mmalümatla beraber tablazanlık, sarık sarma usulü, berberlik ve hünkâr oşyasını temizleme gibi işler, ikinci devredekilerine padişaha mahsus yiyecek ve içeceklerin hazırlanması usulü; son dev- Tedekilerine de hünkâr elbiselerini, saray eş yasını hüsnü muhafaza metodları talim 0- lunurdu. Bunlardan başka son iki devre ta- 1ebesine kemankeşlik, silâhşörlük, tüfekle nişancılık, binicilik ve musiki dahi öğretilire | &. Talebeye kuşluk, ikindi ve yafsı vakitleri olmak üzere günde Üç defa yemek verilir, Temizliklerine, asrın muaşeret adabına riü» yet etmelerine son derece dikkat olunurdu. Yere tükürmek, öksürür iken mendilini ağ- m önüne getirmemek ve elbiseyi -cüz'i olsa bile - lekelemek gibi hal ve hareketler tek- dir, tevbih ve falaka le dövülme cezalarını #stilerm eylerdi. Dövme cezası, suçun derece- sine göre ya mesili veyahud çıplak ayak ü- zerine Icra olunur iâi, Enderun okulu hakkında bu kadar malü- mat verildikten sorra teleberiin giyinişler de anlatmak muvafık olur: Talebe başlı ban! bi? kavuk, arkalarına entari üs göğsü düğmeli kaftan, bacaklarına al renk- te çakşır ve ayaklarına da sınıflarına göre kırmızı veya sarı renkte olmak ve çakşıra' dikilmiş bulunmak üzere mest giyerler ve bellerine som sırma kemer bağlarlardı. En- tari, kaftanı ve çakşırın tengi ve nev'i mer- silme göre değişirdi. Koğuşlarda yaldızlı tal ke giyip iki tarafından birer zÜlf sarkıtırlar. “Bekar erkeklerin iddia ve ithamları (Bastarafı 8 inci sayfada) © M.K. Tam (Ankara): «Anketiniz, gedikli bir bekâr olmak lığun doleysile beni de slâkadar etti, Gücülmün yettiği kadar, ben.de bu mü- nakaşaya karışmak istedim. Bekâirim, yürmi altı yaşındayım. Aşağı yukan me geçen net para 05-75 lira arasındadır. Zannedersem bir aileyi geçinâirecek, ge- çindirmezse bile kanaâtkâr bir kadını şi- kKâyet ettirmiyecek kadardır. Diğer bekir arkadaşlar gibi kadınlara atıp tutacak değilim! Derler ki, barikai hakikat mfbademei efkârdan doğar. İş- te ben de tu müsademeder doğacak kikati bekliyorum. Sinirli ve titiz, 40 şında bir annem var. Yani Öyle kolay kolay ölecek cinsinden d gei.. Ben de titizim. Temiz, taşralarda benimle sürimeğe razı, kanaatkâr bir kısla evlenmek istiyorum, Fakat siz ken- di hesabınıza bu saydığım cnahzurlara ram dip. benimle hayat arkadaşlığını kabul edecek bir bayan çıkacağını tahmin. edebilir misiniz?..» Açık muhabere : © Akif Türkmen: — Bazı memleket meseleleri vardır ki ler elle edilir. Anketimiz de böyle bi timai derde parmak koymu: » yezdiklarınızı söyliyen Alman haklıdır. Zira onun memleketinde mes dar çoktur ki, başta açlık ge Ky derdleri düşünmeğe vakit bu. İamazlar. Maalesef ize işti ğ ği fikrinize iştirak ede- © F. Dinç: — Siz ankete değil, bir okuyucumuza cevab veriyorsunuz. Niçin evlenmediği- Diz8 dair ir kelime bile yok. Bu itibarla mektubunuzu koymuyoruz. dinli Nuşret Saja Ca

Bu sayıdan diğer sayfalar: