14 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12

14 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gm” “Son Posta, on Hikâyesi Me YALAN SÖYLİYEN HAKİKAT A A li2 Anadol zu in ve zümrüd. gibi güzel ken, otomobilin bir lâs- yerlerinden g tiği patlamış, di Durduğumuz ye baya giden ge- Burası, dedi, civarın eşra yılan çok eski bir aileye sidir. i kuyudur. Ve ismi ne çömelmiş, mesini beklerken, köşkün bahçesinde, parmaklığın ardında bir göl lirdi. Bu, uzunca Löylu, ki- zlü bir adamdı Bize dönüp neza- — - List ik “değ ciys kadar içeri buyurur bir acı kahvemizi içerseniz, bize Şeref bahş Bir olursunu; andan kızgın s almak istiyen dedemin deresi, bi bur kalmıştık. | & Nâkili ? isil ın sol tarafında gördüğünüz şu ki ki 0 zamanlar bu kuyu metruktü ve| çalılıkla örtülmüş bir haldeymiş - inmiş.. Otuz metre kadar tahmin eğilen diği zaman hayretten dona nış. Kuyunun dibi sanki yeşil halılar. afet ve gü-| Etrafına ba - sında peri kadar saçları omuzlarından çıplak genç bir kadın gö- ğa, kâ güzel, parlak, w rünce: — Siz kimsiniz. hereden geldiniz? diye | sormağa vakit kalmadan genç kadın söze başlar: — Benim adır rahat etmek için galdim.. Şahin ağanın bu sefer hâyretten ağzı jaşık kaldı. O vakit genç | — Pek o kadar şaşmayınız, dedi, evet, ben çırılçıplak «hakikat» im. Dünyanın beş kıt'asını dolaşıp ve hiç bir yerde $i- ziriki kadar rah Bu kuyuya| ün En i ırır, diye. Bura in De kova ng - u İcartısı var, ne de kuyunün içine taş atan İ çocuklar. İ zelliğine ek tavanlı, ra-| bir salonda, h Tımo- ra hoş beşe başladık. Civar ziral ve üz) sel vaziyeti hakkında (sorduğumuz! su » hiç yorulma: cevab yetiştir -| eğe uğraşan ev sahibine, içimizden bi köşke takılan «Peri de sormaktan çel tereddüdsüz bir kuyu: mel sini Köşkün sahibi , büyük baba-! İn büyük baban oüln Şahin Ağırdama - nında verilmiş. Yanl aşağı yukarı, bun - saba- bu patırtı ara- k babasını ya- kalamak üzere köşke hücum edilmiş. Her| he pahasına olursa olsün canını kurtar - eli birdenbire durdu, , kaldırarak yüzüme dik - katle bakmıya başla erime inan - Mmamış görünüy — Yok canım! Sana mı söyledi? Başımı eğerek sadece: et, dedim. Dadım kocasının kulağına eğildi ve bü yük hâvadisi hemen ona yetiştirmek için bağırdı: — Küçük hanımın babası ölmüş! . İhtiyar bahçıvan, deki tesbihi çek- mekte devam ederek sadece: Öyle mi? dedi, Dadımm nasırlı elleri tekrar işine ko- yuldu. Bu ne kadar hazin olursa », çiftlik halkı üzerinde hiç bir tesir * etmedim; çünkü teyzem gibi yumuşak huylu olmıyan dadım ve İalam, bir zamanlar anneme göz yaşları| hâlâ iktürmüş olah bir adama karşı kalblerinde derin bir kin besliyorlar, onu hâlâ affedemiyorlar ve ölüm haberine bile müteessir olmuyorlardı. Esasen babamı buna çok fena bir adam olarak tanıtan, onu baştan ayağa kadar kusu an olsrak gösteren dadım olduğu gibi an le babamın evlenme. lerine âid taf: bu izdivac me- gelesinde bab: 2 çok çirki geyler anlatan, velha: zaten bana yak- da büsbütün düşüren e ölür Kurul ES büz bamdan bahsederken, büyük bir tahkir kelimesi gibi «Ne olacak; İstanbul çocu- ğu's der ve bir «İstanbul O çocuğusnun Bursada doğup büvümüş ve hemen bü - tün ömrünü dünyadan uzak bir çiftlikte geçirmiş olan annemi mes'ud efmesine “mrân tasavvur edilemiyeceğini ileri İkuyudan dışarı çıkmadan Hele zeminin ve taşların Haki 1 anlatırken dedesi de onu gözden geç kın şaşkın durmaktaymış. şkınlığını giümeyeri| seyreden Hakikat onu, büsbütün şaşut - rmuş gibi » üzerine bir ay- na tutar, Şahin ağa, o vakte kadar yü - dedemin | , mekte ve Şi *İziinün güzel olduğunu zannederken Ha. |Tu kikatin aynası kurşısında her şeyi, olanca çıplaklığile burnunu, çı- kık elmacık kemi çil gözlerini, herkesin riyakâ lerine kapıla- rak nasıl şimdiye ar fârketmediğine şaşekalır... Yirmi d ye kadar orada kalan dı tehlike geçinci- emin deresi, el, Haki - Annem, âslen Bu salı olup tahsi Bursa Darülmualli « matında devam et» mişti. Kendisi, sile sının mali vaziyeti nin sarsıldığını bil diği için hoca olmak, bu suretle hayatım kazanmak emelinde idi. Ancak mekteb ikmal edemeden an. nesi ölünce “babasını çok sene evvel kay . betmiş imiş- Nami teyzesi onu kendisi ne evlâd ederek çift hğe almış ve mekte, bini bitirmesine Jü « zum olmadığını, di yanında bütün ihtiyaclarının temin e- dileceğini söyleyip onun hoca olmasına! mani olmüş. Annem çok bayaiperest. ayni zamanda| süse merâklı imiş. Çiftlikte sabahtan ak-| şama 'kadar roman okur, kendisine esvab diker ve boş vakitlerini de ata binip dağ. larda gezerek geçirirmiş. -o zaman çift likte bir binek otı muş! Bir gün annem öteberi almak için çift. liğin arabasile Bursaya inmiş... O şehir. | de bulunduğu sırada çiftükte fevkalâde bir vak'a olmuş: O civarda avlamıya ge- len #ki arkadaştan biri attan düşerek ba- cağını kırmış ve derhal çiftliğe getirmiş- ler, şehirden doktor gelmiş, yaralının! yerinden kıpırdamasına imkân olmadı - ğını, bir ay kadar burada kalmak mecbu- Faik Bercmen Ağustos 14 il nlar, ihtiy baya katar zım gelen bir nokta ri şa d ân suyu tedarik i dar, fıçılar, kilen 12? dedeme dikkatle bir tavırla cevab suyu ya sarfedeceğiniz yazık olur. ısı neticesinde bu - &mekle, zaman Çünkü bir yer sar: rada mevcud olan su, bir daha çıkmamak Üzere Kurumuştur, Bu kat'i kadına veda edip dışarı çık dın, hayatta ka dan bu * stüne dedemin dedesi Genç ka - renir; ve böyle hemmiyet verm — Netleesi bodbinlik her şe zat Hakikat dalma menfaat İle n evvel g odbinlik ve men - EGE TİYATROSU Nurettin Gençdur ve arkadaşlari DUBARA Miço Peoçef varyetesi IDAZLARIN ESRARI Aya riyetinde olduğunu söylemiş. Her şeyden evvel tam misafirperver ibir Türk kadını olan Namiye teyze bu yabancıyı evinde alakoymuya hemen :a- zi olmuş, ona bir oda hazırlatarak bütün ihtiyacını temin ettirmiş. Hergün doktor - İgelip hastayı muayene eder ve lazım ge- len şeyleri anneme söylermiş. İlk günleri ateşler içinde yatan hastayi annemle tey- zesi sabahlara kadar beklemişler, sonra da hasta bakıcılığı annem yapmış ve ev- İerine gelen bu yabancıyı büyük bir itina Jile tedavi etmiş. İlk geceler o kadar buhranlı geçi teyzem hastadan adresini sormuş, ailesi. ne haber verinek için müsasde istemiş. — Uzak akrabalarımdan başka kim - sem yok! 7 önüne pç »| MEYVA ÖZÜ İnkıbazı defeder, iştihasızlık, hazım- sızlık, şişkinlik, bulantı, gaz a Karşı faydası vardır. Her yemek- ten sonra bir tatlı kaşığı yarım bar- dak su içinde köpürterek alınabilir Şişe 30, — 50, e 80 kr. HASAN ismine ve markasına dikkat. Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Rektörlüğünden: 1 — Kurumumuz tecrübe hayvanları için aşağıda yazılı 6 kalöm yemlik maddeler kapalı Zarf üsülile satın alınmak üzere eksiltmeye konulmuştur. 9 tarihine müsadif Cuma günü saat 11 de Rektörlük binasında tarafından #halesi yapılaca ve miktarları hizalarında gösterilmiştir. klif mektubları ihaleden bir saat evveline kadar komisyon relaliğine 5 — Daha fazla izahat ve parasız şartname almak istiyenlerin Enstitü Dalre (8682) © (6619) Mubammen fiyatı Tutarı Teminat 2046 3 45 195 325 38) : 55 Kuruyonca 8 Kuruot e 5 Yulaf 65 Buğday iu 65 Saman z 3 Cağaloğlu Erkek Orta Okulu Satın Alma Komisyonundan : 28/8/9399 Cuma günü saat 14 de İstanbul Bey: Dumaralı binada liseler muhasebi - y 67 kuruşluk keşif bedelli okulumuz tamiratı açık ih konmuştur. Bu işe âid şartname ve nafla şeraiti okulda görülür. İlk teminat 37 lira olup eksiltmeye iştirak edeceklerin en az 500 liralık bu işe benzer iş yaptıklarına dair eksiltme günürden 8 yün evvel İstanbul vilâyetinden alınmış ehliyet ve 1959 yılı Ticaret Odası vesikalarile belli gün ve saatte teminat makbuzile komisyona gelmeleri. «6231» 449 addesinde 349 — Kâmil çok eli açık bir adam. Anne- sinden Kalan bütün elmaslarını bana ver. sik sık yeni hediyeler bile Bu : ây çok mrüh'm bir iş yaptığı in bana bir tek taş pırlanta yüzük he- diye etti. Bu mücevherlerimle salonlarda ses gibi parlıyorum. Eskiden çift- en kendi kendime kurduğum bü- tün hülyalar bugün hakikat oldu. En gü- zel eibiseleri giyiyor, € ailelerle gö- rüşi yor, aklımdan geçen her şeyi yapa- rum. Kocam Pisa © kadar sevi: ki bir dediğimi i vor. Birkaç & içinde ne kadar değiştiğimi görseniz &iz de şaşardınız. Herkes Bursadan geleli be- ri büsbütün güzelleştiğimi söyleyip duru- yor ve 'ben de buna inanıyorum. Size sa- adetimi yakmdan göstermek için Kâmil bu yaz bir ay için çiftliğe gitmemizi tek. İf ediyor amma buna ben razı olmüyo - rum doğrusu. Bu mevsim Büyükadada bir köşk tutalım, gelecek yaza da orayı gideriz diyorum. Bunun için bana darıl- mazsınız değil mi teyzeciğım? a İZ Cevabını almış. Genç yabancı çift- Wğe geldikten bir ay sonra iki bastona da- yanıp © yatağından kalkmış ve hemen er tesi günü, teyzeme! ve anneme hararetle teşekkür ettikten son ra çiftliğe veda et - miş. Ancak bu veda pek (Oo muvakkatmış; hastanın — gidişinden birkaç gün sonra bir teşekkür O mektubile birlikte iki kadına güzeli ve kıymetli he. Annemle babamın evlenmelerinden bir diyeler gelmiş, ara .| buçuk sene söhra ben dünyaya gelmişim dan bir ay geçmeden | Ve işte ondan sonra da yavaş yavaş çift- de bu İstanbul genci|liğe gelen mektubların arası uzamış, tar. ile annem hişanlan .|2ı değişmiş... Artık yazılarında annem bir düziye babamdan şikâyet ediyor, © nun zalim ve müstebid bir insan olduğu nu, kendisine eza ve cefa ettiğini, sokağa bile çıkarmadığını, artık hiç bir daveti kabul edemediğini 8i kendisini evde kapad: yet ediyormuş. Hatti ahhatinin bozulduğunu daha zayiflediği Bu mektubları okurken teyzem hün- gür hüngür ağlar: muşlar... Babam İstanbulun eski ailelerine men- sup tanınmış bir mühendis imiş ve aile servetinden maadr kendisinin de mühim kazancı varmış. Annemi, evvelâ fevka. Jâde güzelliği için, sonra da müşfik, te- miz ve uysal bir kız olduğu için sevmiş ve onunla evlenmek istemiş. Düğünleri: çiftlikte, teyzemin (yanında yapmışlar ve İki genç ertesi günü İstanbula gitmiş- ler. Bir sene kadar annemden her hafta müntazaman teyzesine mektub gölmi — Eyvah, kızı verem edecek; ne zalim Bu mektublarda ssadetinden, servetin -|adammış o... diye çırpınız, dadım da diz- den, eğlencelerinden, gezintilerinden, a döve düve" bamın kendisini sevdiğinden ve kendisi.| — A dostlar ben size o İstanbullu a - ne karş: çok müşfik ve fedakâr olduğun.!damdan kızımıza hayır gelmez dememiş dan bahsediyormuş. Hattâ bir mektubun.| miydim? diye çırpınızınış. da şöyle yazdığını bile dadım hatırlıyor: (Arkas var) bir o mektubunda hergün biraz yazmış. MBAR ALSA NO

Bu sayıdan diğer sayfalar: