26 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

26 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

PARASIZ EŞYA eraklı, Sirkecide bir mağaza.| o— Yani iki lira verip üç yüz otuz beş nın önünde durmuştu. İki ta.) kuruşluk mal alacağım değil mi? ritm yordu. Beni görü .İ — Öyle... “em bezi e a bee iye Mevsim biterken neler görüyoruz? — Bay buraya geli — Pek almiyor amma.. Dy — Ne yapacaksın? — Merak ettim, iki liralık gömleğin — Merak ettim, sermayesi ancak yirmi otuz kuruş mn » dur? — Olur mu hiç? — Öyle olmasa yüz otuz. beş kuruşluk kravatı nasıl bedava verebilir? — Belki kravatın hakiki kıymeti yüz otuz beş kuruş değildir de.. sadece otuz — Beni mi leşekkür ederim. Bugfin dünden iyiyim.. Merak edilecek bir şe- yim yok. : — Seni ne diye merak edeyim.. Sana gelinciye kadar merak edilecek neler var, meler... beş kuruştur. — Neler var ki? iğ — Otuz beş kuruşluk bir malın üze . — Hele şu dükkânın camekfinındaki!rine «135, diye nasıl etiket koyabilir? yazıyı oku! — Koymuş işte, hem belki kravatı, — Okuyayım: «Parasız kravatlar», — Şimdi dükkâna girsem, bir kravat beğensem, cebime koyup dükkândan çık. sam bana hiç bir şey demezler mi? — Demez olurlar mı, her halde bu işin içinde İş vardır. — İşte ben de bu işin içindeki işi me. rak ettim. Bir yazı daha var. Şimdi ya. nm yamalak anlar gibi oldum, «bir gömlek aslana bedava bir kravat verilir fiatı muayyen bir miktardan, meselâ altı liradan yüksek olan, gömlekleri alanlara veriyorlar. — Ben girer. !ki liralık bir gömlek &. Uırsam, kravat yerine de hava alacağım öyle mi? — Belki. — Merak ettim, — Mademki 6 kadar çok merak ettin, bana soracağına, dükkâna gir, sor, öğ - d ren! al 1 — Yani bu katakullinin aslını astarını en öğreneceğim değil mi? — Kravatlar da işte bunlar, üzere . — Zannederim. rindeki etikette yazılı. Fiatları da yük-| — Peki amma bu bana mı düşer? sek... Yüz otuz beş kuruş! » — Ya kime düşer! — Esnafın elçabukluğu marifet yap - tıkları kazanç dolablarını kontrol etmek vazifesile mükellef olanlar yok mudur? — Ne yapalım, onlar senin kadar me. raklı değillermiş! — Yazık ki değiller! İsmet İ/ udlüsi | Bunları biliyor mu idiniz? | Fediyelik tabutlar En iyi yüzen kuş Bazı Çin eyaletlerinde elli yaşlarına| Kuşlar arasında uçmak ksbiliyeti en gelenlere en yakın akrabalarının birerİzayıf olan Penguendir, buna mukabil ge. tabut hediye etmeleri Adettir. Elli yaş -İne kuşlar arasında onun kadar iyi yüze. larına gelenler kendilerine hediye edi -İri yoktur. len tabutları ölünciye kadar elbise do . abı gibi kullanırlar, ve ödükleri zaman Du tabut içinde gömülürler. Meraklı düşünceye dalmıştı; — Ne düşündün? — Şimdi ben bu dükkâna girsem, iki liralık bir gömlek seçsem bana bu yüz otuz beş kuruşluk boyunbağlardan bir tane verecekler mi? — Belki verirler. simin sona ermek üzere olduğu bu devre modanın «ölü mevsimi» dir. Bununla be. raber durgunluk içinde bazan ne şirin yenilikler de göze çarpar. Bunlar çok defa ağır ve pahalı şeyler değillerdir. Bi. ten bi mevsim uğurunda fazla para har. cayacak pek az kadın bulunur. Esasen şıklık pahalılıkta da değildir. valetlerde. Şimdiye kadar yalnız plâj, kır ve çocuk elbiselerine hasredilen bu kumaşı, yaz sonu birdenbire tuvalet ku. maşların arasına soktu, Pike gece elbiseleri şıklıklarınr dereceyi bulan sadeliklerinden alıyorlar. | Üstlerine garnitür namına hiçbir şey ko. nulmuyor. En zarif süsleri eteklerin ke. narını, yakayı, kol yerlerini çerçevele. yen dilimlerden ibaret, Gerçi bazı terzi- ler bu tuvaletleri işleme ile süslemek te istediler amma pek şık bir şey olmadı. Bazan dantelle süsleyenler de var. Bu belki brodeden daha iyi... Fakat en şiki muhakkak ki hiçbir şey ilâve etmeden, sırf kumaşın kendini dilim dilim kese. rek süslemektir, İstenırsa yakasma bir demet çiçek iliştirilebi! Pratik güzellik bilgileri Güneşte cildi bozmadan yanabilmek için bir güzellik mütehassıs: şu usulü tav- siye ediyor. Pek yeni ve biraz da bildi . ğimiz şeylere aykırı olduğu için önce bir kolunuzda deneyiniz. İyi netice alırsanız! tamamile tatbik ediniz; Gölgede bol sirke ile oğunmak. Ku - rTuyunca güneş banyosu yapmak (fakat uzun sürmemek şartile)... Eve dönünce gene sirke ile friksion yapmak. Belki de çok fayda görürsünüz. Dedi - imiz şekilde bir tecrübe ediniz bakalım. sol * Çarlık Rusyasında 23 yaşından * evvel evlenenler Ağaçlarda yuva yapan karıncalar) çark zamanında, Rusyada 28 yaşına Karaib adalarında bulunan karıncalar, | gelmiyen ordu mensublarının evlenme - dünyadaki karıncaların en büyükleridir, |leri bir emirle yasak edilmisti. Bu emre bildiğimiz karıncalar yuvalarını yer altın! muhalif harekette bulunanların evlen. da yaparlar. Bunların yuvaları ise adese me muameleleri iptal edildiği gibi gayet lar üstündedir. ağır cezaya da çarpılırlardı. si altına bürünmüş olurlar, hazme. dilirler. Fakat okuyucumun canını #:kacağım, amıma söylemek mecbu. riyeti var, hiç bir zaman tabii sayıl. mazlar. Çok eski değil. Muharebeye tekad düm eden günlerde orta terbiye al « nış hiç bir Türk ailesi böyle bir ka. dını muhitine kabul etmezdi. İster - seniz gösteriş deyiniz, isterseniz bu derece kat'i davranan ailelerin iç hayatlarında kim bilir ne çirkinlik - lerin saklı olabileceğini düşününüz, (Ben meşru bir Zevce değil miyim?) Bir kadın okuyucum şu satırları yazıyor: — «Seviştik, birleştik, bir yuva kurduk. On senedenberi mes'ud ya. gıyoruz. Fakat aramızda nikâh yok. Beni seven. benim (tarafımdan sevilen adamın ihtiyar, hasta bir zevcesi var ki, muhtelif sebeblerle bırakılamaz, terkedilemez, on sene « denberi kocasından ayrı yaşar. O. | TT kızı öldüren adam idamı talebile mahkemeye verildi Ölen kızın anası, babası kana kan istediklerini söylediler, avukat suçlunun deli olduğunu iddia etti Bir müddet evvel sevdiği Evemiyelnun bu ekli malüliyetini tesbit eden adında genç ve güzel bir kızı Yüksek-|raporlar da mevcuddür.» kaldırımda tabanca kurşunu fle öldü. Demiş ve bu raporları mahkemeye ren Angilos'un muhakemesine dün a-|tevdi etmiştir. Tekrar makamı riyaset. ğırceza mahkemesine vekâlet eden asliye 2 nci ceza mahkemesinde baş- lanmıştır. Celse Kemalin başkanlığile açıldığı zaman maktül kızın annesi ve baba «- sı, ağlar bir halde davacı mevkiine geçerek mahkemeye müştenek imzalı bir istida verdiler. Bu istidalarında suçludan tazminât olarak bin lira iste. dikleri yazılıyordu. Mahkeme reisi davacılara müdahil sıfatile ne istediklerini sordu. Her i - kisi de: «— Kanımıza kan istiyoruz.» Cevabını verdiler. Müteskıben müstantik kararnamesi okundu. Bu kararda, Angilos'un mak- tul Evemiye'yi birçok defalar tarafın. dan veki olan evlenme tekliflerine ve Yazın son haftalarını yaşıyoruz. Mev.İblüm #ehdidlerine | kulak oasmamasi, vüzünden taammüden katlettiği neti. cesine varıldığı yazılarak suçlunun bu fill ve hareketinin ceza kanununun 450 nci maddesinin # üncü bendine uysun görülerek idam talebile son tahkikatm aiırceza mahkemesinde &- çılması isteniyordu. Lüzumu muhakeme kararının okun masından sonra, hüviyeti tesbit olu - Evet, yar göze çök cazlb görünen bir)nan suçlu hâdiseyi şu şekilde anlat yenilik bırakarak gidiyor: O da pike tu-|ti: «— Ben Evemiye'yi çok seviyor « dum. Bu sebeble kendisine birçok de- İfala» evlenmek teklifinde bulunrum. Fakat o benim bu samimi arzularım İhilatına hareket ederek hakkımda ka- rakola şikâyette bulundu. Her zaman benim üzerimi taharri ettiriyorlardı. Bu suretle mütemadiyen rahatsız edi. Yiyordum. "Vak'a günü onu bir arkadaşile Yük- sekkaldırım caddesinde giderlerken gördüm ve yanlarına sokuldum. Eve - miyenin arkadaşı Marikaya «buniar benden ne istiyorlar, ikide bir beni polise ihbar edip karakola sevkettiri. yorlar, buna sebeb nedir?» Diye sordum. Öteden Evemiye atıl. dr « Bu aptal, serseri herif bizden ne istivor» diyerek beni tahkir etti, O vakit derin bir teessür ve asabi. yete kapıldım. Kendisini korkutmak maksadile tabancamı çıkardım ve ge. lişisüzel ateş ettim. Onu öldürmek ta. savvurunda değildim.» Demiştir. Suçlunun bu ifadesinden sonra söz alan avukatı: «— Bir idam talebile yüksek huzu - rumuza sevkedildik. Bu itibarla da müdafanma esas olmak üzere evvele. mirde şunu söylemek isterim ki; mü. vekkilim melânkoliye müptelâ bir de. lidir. Ve bu tarzda birçok vak'aları da vardır. Meselâ bir Alman kadınına sevdalanmış ve yüz bulamayınca o . nu da öldürmeğe kalkışmıştır. nunla sadece bir dost gibi ara sıra (de olursa olsun ben bazı ahvalde ze. Ezbere karar vermek olmaz. Yeni usul » konuşur ve onun başka Obir hayat ovahiri muhafaza etmenin de bir va. ler daima biraz aykırı görünür amma kurmuş olduğunu bilir. ses çıkar . Zife olduğunu düşünürüm. Eğer bü- | | daha iyiyi, daha faydalıyı bulmak için gün bu umumi ka'devi unutan bazı aileler bulunuyorsa bunu harb sonu dünyasının mübalâtsızlığına atfet . meli. Okuyucumun teselti noktası sade. ce ilk cümlemdir: Uzun süren mü - nasebetler yavaş yavaş hazmedile - bilecek hale girerler, fakat tabiileş. tirilmelidirler. Bayan «Lâle ye: — Şüphe yok. Bugünkü nesil dün. kü .nesil değildir, nitekim (dünkü nesil de kendisinden evvel gelmiş o. lana benzemezdi. Aralarında mut - laka bir mukayese vapmak mı isti. yorsunuz? Kat'i bir hükme vara» mazsınız. Ben ikisinin de iyi taraf - larım sever, fena taraflarını görme. mek isterim. maz, ölümü bekler. Şimdiye kadar münasebetimizi omeşrulaştıramamış olmamizın yegâne sebebi iştebu. dur. Fakat ben bu vaziyetten şikâ » yetçi değilim. Kocamın dostların « dan bir çoğunun silelerile koruşu « rum, vaziyetimde bir aksaklık gör « mezler. Yalnız birkaç tanesi var ki, benimle temastan . müectenibdirler. Bugün işittim. İçlerinden biri hak - kumda; — Hafifmeşreb, tabirini kullan - mış. Canım sıkıldı. — Ben arada nikâh olmamasına meşru bir zevce sayılmam mı? diye düşündüm.» * Gerçi serbest münasebetler uzun zaman ile bir nevi meşruiyet perde. bunları denemek şarttır. Müvekkilimin bu ruhi vaziyetteri ceza kanununun 46 ve 47 nci madde. lerile alâkadardır. o Ayni zamanda o. ten söz alan vekili müdafi; «Mühim bir mseleye temas edece » dim» dedikten sonra Evemiyenin sut. tedavi neticesi kaldırıldığı hastanede öldüğünü ve şayed tam teşkilâtlı bir sıhhi müesseseye kaldırılmış ve kur « Şun çıkarma ameliyesi orada yapılmış olsaydı, ölüm vukua gelmezdi, dedik. ten sonra müvekkilinin Tıbbı Adli mü essesesince müşahede altına alınması. m istemiştir. Müteakiben şahidlerin dinlenmesine başlanmıştır. Bunlardan Mehmed ifadesinde: «— Vak'a günü caddeye yakın bir yerde bulunuyordum. Maktul genç kız bir arkadaşile gidiyorlardı. Vak'a do. layısile tanıdığım suçlu Angilos da on ları takib ediyordu. Bu esnada maz » nun, kıza hitaben ebu kadar zaman - dır seni arıyordum. Şimdi buldum. Be ni gene polise verecek misin?» diye söyleniyordu. Evemiye cevab verme » den yürüyordu. Bir aralık Angilos «ya bana varacaksm veya seni öldürece . fim» diye yüksek sesle tehdidlerde bulundu. Kız buma da cvab vermedi ve yo « tuna devam etti. İşte bu anda maznun elini sağ cebine götürdü, bir tabanca çıkardı. Ve çok ani bir hareketle te « tiği çekti. Fakat silâh patlamadı. Bu sefer Angilos kıza daha fazla yaklaş. tı. Sağ omuzuma tabancanın namlusu « nu dayadı ve ateş etti. Evemiye vurulmuştu. Feryad ede « rek yere düştü. O sırada polisler yetiştiler. Sucluyu yakalıyarak elinden tabancayı aldı ş Jar.» demiştir. Diğer şahidler de vak'ayı bu tarz. da anlatmışlardır. Gelmiyen şahidler. le, suçlu Angilosu muayene eden bir * asabiye doktorunun celb ve istima » ları için muhakeme'başka bir güne tas lik edilmiştir. Memurları döven bakkalın muhakemesine devam edildi Vazifedar icra muavinile kendisine Tefakat eden polis memurunu vazife sırasında dövmekten ve tahkir eyle - şmekten suçlu bakkal Fazılın muhake « mesine dün de asliye | inci cezada de. vam edilmiştir. Bu duruşmada suçlu avukatı müda. faasını “yaparak müevkkilinin bu suç. larla alâkadar olmadığını uzun uza - dıya izah etmiş, âmme şahidlerinden Ahmedin mahkemedeki ifadesine na », zaran hâdiseyi görmesine imkân ola « mıyacağını tebarüz ettirerek mahallin. de keşif yapılması lâzım geleceğini söylemiştir. Bu arada suçlu avukatı iddia makamının istinad ettiği delil . ler hakkında da müdafaatta bulun muş ve bu sebeble de makamı iddia ile aralarında cezai ve ilmi münakaşalar tahaddüs tmiştir. Hâdise mahallinde keşif yapılması için muhakeme başka bir güne bırakıl mıştır. 4

Bu sayıdan diğer sayfalar: