30 Ağustos 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8

30 Ağustos 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e 8 Sayfa SON POSTA Ağustos 30 üyük harbden sonraki Sovyet - Alman münasebafına bir bakış Almanya ile Sovyet Rusya arasında geçen hafta aktedilmiş olan ademi teca.| vüz misakı hâlâ günün en mühim hâdi. sesini teşkil eylemektedir. Aşağıdaki satırlarda Sovyet ihtilâl tarihi olan 1917 senesindenberi Alman Sovyet Rusya münasebatının arzeylemiş olduğu safhaları okuyacaleamız. Alman erkfnharbiyei w. İNNİ — ate ban va müsaadesi ile Lenin ve arkadaşları mü. hfirlenmiş bir vagonla Rusyaya geçmiş. Jerdir. 1917 senesi Teşrinisanisinde busu, Me gelmiş olan ihtilâl bü yolculuktan çık, mıştır. 1919 — 347 Mart 1918 de Sovyet Rusya, İngiltere ve Fransa e olan ittifakını feshederek Brest LA. tovsk'ta Almanya ile münferid bir sulh akteylemiştir. 107 Bü yılın 17 Nisanında müttefik devletler ile AL manya arasında bir şulh konferansı ak'te, dilmiştir. Sovyetler bu konferansa davet edilmişlerdir. Bu arada Sovyetler AL manlar ile uyuşarak Rapalloda bir mua, hede gkteylemişlerdir. Bu yüzden sulh konferansı torpillenmiştir. Sulh muahede » 123 çi 142 leri ahkâmı bila. İma olarak Almanya silâhlanmaktadır. Kızıdordu Alman erkânıharbiyesi ile te. masta bulunmaktadır, Alman gzabitleri Rusyada kimya lâboratuvarları tesis ey. liyorlar. Sovyetler Almanlara #tlâh, cep. hane, bomba veriyorlar, Bu tarihtenberi Sovyet erkânıharbiyei umumiyesi evvelâ | Reischwer, sonra da Alma numumi er. kümharbiyesi ile temasta bulunmuştur. Hakikaten mahcub olmuş, yaptığım hareketin uygunsuzluğunu anlamıştım. Bu sebebden müdiremin yanından ay. rıhırken bundan böyle Cahld beyi dost. ça olmasa bile daha az dostça kabul e deceğimi kendi kendime vâdettim. Fa. kat vasimi.. benim vasim olduğu için affedemiyordum. O akşam teneffüste etrafımı birçok arkadaş sardı. Hepsinin bana karşı o - lan muameleleri birdenbire değişmiş, bana ehemmiyet veriyor gibi bir tavır takınmışlardı. Çocuk simalı, sarışın, şişman bir kız hepsinden atak çıktı. — Kuzum Semiha, Cahid Oğuz beyi tanıdığını şimdiye (okadar bize niçin söylemedin? - Bir başkası five etti: — Onunla akraba mısınız? — Evet babamın akrabasmdan, ay - ni zamanda vasimdir. Niçin soruyor - sunuz? Sarışın şişman güldü: — Öğrenmek için... Niçin olacak? Fakat sen de amma talihli kızmışsın! Onun gibi meşhur ve mükemmel bir adamın akrabası olmak! Üstelik vasin de... Ah, ne yakışıklı, ne biçimli, ne fevkalâde adam! Gözlerimi hayretle açarak sordum: — Meşhur adam m? O mu? Ne yap. mış? Neden şöhret sahibi olmuş? Arkadaşlarım bir ağızdan bağırıştı . lar: — Bizimle alay münasebet! Bizi akfalamazsın nafile yorulma! O kadar samimi bir şaşkınlıkla yüz. lerine bakıyorum &i nihayet o şişman sarışın kız halimi arladı ve onları tes. kin etti: — Durun çocuklar, şaşırtmayın kız- ağızı... Onun uzak bir dağ köşesinde ömür sürdüğünü ve birkaç köylüden başka kimseyi tanımadığını unutma - yalım... Fakat ne de olsa kendi akra - basına aid bir şeyi ona bizim öğretme. kızım, sonra bir arada Stalin, Ribbenirop ve Almanyanın Mosk 1938 — 1084 — Saran ban güncü Relch hü. kümeti teşkil edilmiştir. Alman « Sovyet Rusya münasebatı soğumuştur. Rapâllo muahedesi sönük vaziyettedir. 'Tehdid altında bulunan Sovyetler Fransaya ta. karrüb eyliyorlar. Fakat Sovyet erkânı. harbiyesi Alman erkânıharbiyesi ile olan münasebatına devam eylemektedir. Tuhaçevski davası buna bir misal teş. kil edebilir. 193 — Sovyetler tri büyük siyast hâdiseden istifade eyleme. ğe koyulmuşlardır. Bunlardan biri Fran. sada teşkil edilmiş olan «Halk cephesi. dir». Diğeri de İspanyada patlak vermiş mı ediyorsun? Ney olan dahili harbdir. Sovyet Rusya gerek halk cephesini, gerekse İspanyol cümhu. siyetçilerini tutmaktadır, «Son Posta» nın tefrikası: 22 O $ miz biraz tuhaf de. fil mi? Sana vasi - lik eden adam bu. gün memleketin en tanınmış ve en bü. yük şâiridir, Semi - ha; onunla hepimiz iftihar ediyoruz. Hassas şiirleri bir tarafa, son zaman « Jarda yazdığı man . zum piyes harikus iâde bir eserdi. Mutlaka çok ap « talca bir tavırta. kınmış olacağım ki arkadaşlarım oOkaş göz işareti oederek gülmeğe ve benim - e alay etmeğe baş. isdelar. — Ne büyük talihin varmış Semiha! Ben misafir odasında onu görür gör - mez tanıdım. Zaten gazetelerde sık sık görülen resimlerinden onu tanımıyan | zaman kendisini görmek fırsatına nail olmuştum. O gece herkes ana bakıyor. du. Eseri çok beğen ve herkes al. kışlarla onu davet ettiği halde sahneye bir defa bile çıkmadı. ova sefiri ademi tecaviz misakından İİİ — yaar enin eri kazanmak Üzeredirler,. Moskova partiyi kaybeylediğini anlayınca yeni bir siyaset takib eylemek azminde bulunuyor. Almanyada. matbuat bu arada Sovyet Rusyaya karşı olan hücumlarından ta. mamile vazgeçiyor. Rus matbuatı dahi Alman matbuatı ile münakaşayı kesiyor. 1930 — 1998 Eylülünde Çekoelo. vakya hâdisesi patlak ve. riyor. Prag harb halinde Moskovanın | Seyahat Mektubları | i “Kızılhaç, ın 75 nci yıldönümünde Cenevrede neler gördüm ? YAZAN: ERCÜMEND EKREM TALU Cenevre 23/8,/939 Beşeriyetin olanca ihtirasları her ta. rafta coşmuş, kaynaşıyorken, medeni milletlerin ber birinden gelmiş mümes. siller, Cenevrede, en insani bir kurumun yetmiş beşinci yılını kutlulamak Üzere toplanmış bulunuyorlar. Umumi havayı ifsad etmeğe başlıyan kan kokusunun dimağları büsbütün sar. boş edip te dün yeni bir hercümerce #ürüklemek istidadını fazlasile gösterdi. ği şu mrada bu toplantı, adeta kutsi bir mahiyet alıyor. Düşünce, 75 senedenberi harb mey- danlarında yaralıların ve sulh zamanla. nnda başka suretlerle muztarib ferde. rin tedavisine ve tesellisine yorulmadan, bakmadan koşmuş, onlara muhtaç olduk. ları maddi ve manevi yardımı civanmer. dane bir feragatle bezletmiş olan Kızılay “ve Kızihaç âdi: bu şefkat kaynağına rü- tu ederek onu tebcil eyiemekten kendini alamıyor. 1890 terihinde Hanri Dünan isminde bir Cenevreli Solferino meydanı harbin. de yaralıların feci vaziyetlerine şahid ol. maştu. Üç yıl sonra 1862 de bu fecaatle. ri tasvir eden bir kitab neşreti Bu kitabda, müşahedelerinin kendin. de doğurmuş olduğu elim duyguları beliğ | bir lisanla ifade eyledikten gonra, Dü- nan cibana hitaben şöyle bir teklifte bu. ınuyordu: «Milletler, kend! aralarında toplanarak, bundan böyle yaralıların yardımına koşacak ve muharebelerin fe. castini tadü ve tahfif edecek, mukâddes mahiyette beynelmilel bir teşekkül vü. cude getirmelidirler.» Bu gayeye vusulü kendi kendine ide. al edinen Dünan fiilen de işe girişmişti. Önce, (Cenevre Menafii Umumiye Ce- miyeti) nin müzaheretini temin etti, Ce. miyet, Şubat 1863 de beş azdan mürek. keb bir komisyon tayin ederek, vatan. yardımını istiyor. Moskova bu taleblere hiç cevab vermiyor. Bu arada Münih konferansına çağırıl. mıyor. (Devamı 10 uncu sayfada) DASLARBIN Ey 4 ROAR — Acaba ay sonlarında omektebden seni o mu gelip alacak? Çünkü velisi - hin müssadesi olmadan kimsenin dı - şarıya çikamıyacağını biliyorsun... meselesi hakkında bana henüz bir şey söylemedi. İçimizde en büyük olan on sekiz ya. şında bir genç kiz o vakte kadar biraz uzakta durmuş ve söze karışmamış; daşlarının teklifini bunlara tetkik et tirdi, Komisyon, meseleyi bütün ciddiyeti ile inceleyip, insan! gaye ve azim fay- desin: tasdik ve teyid eyledikten sonra | muhtelif Avrupa devletlerine müracaat! ve beynelmilel bir konferansa da yaşında bir kız ol « duğu müdire hanı - mın sözlerile de sa - bit olduğuna göre Cahid bey gibi genç bir adamın onunla bir düzüye sokağa çıkmasının ve onun. İs yalnız kalmasının yakışık o almıyacağı şüphesizdir. — Cahid o beyin annesiie ablası var | deği mi Semiha? | Yoksa bundanda ha berin yok muydu? Bu mütemadi su - ailere ve bir düzüye benden bahsedilme. sine içim sıkılmıştı Artık; onları sustur « mak için sert bir tavırla cevab verdim: — Onlar şimdilik İslanbulde değil Arkadaşlarımın mütecessislikleri ve nefsime dokunmuştu. Buna orağmen, Bu sayede, 18 devlet delegelerinin iş« tirakile 28 Teşrinievvel 1363 de Cenev. rede toplanan konferans basit ve vazıli bir teklifi müzakero ve kabule davof olundu: Her memlekette, milli ve sivil birer cemiyet kurulacak ve bu cemiyet. ler, harb halinde, orduların sıhhi hide. matana kendi vesa! ardımda nacaktı, Kızılhaçın temeli İşte bu suretle atılmış oluyordu. Daha çok istişari mahiyette olan bu birinci Cenevre konferansın:, ertesi s€. ne, devletlerin resm! nyurahhaslarından mürekkeb ikinci, diplomatik bir Xonfe. rans takib etti. Cenevreli General Dü. forün başkanlığında toplanan bu Konfes ransta gene 16 devleti temsilen 26 mus rahhas hazır bulunuyordu. Uzunca SÜ ren müzakereler 22 Ağustos 1884 tarihli Cenevre mukavelesilz neticelendi. Bilâhare 1906 ve 1929 senelerinde, ah. kâmu tevsi ve tarsin edilen bu mukavele mucibince: «Harb zamanında, yaralı ve hastalar, onları barındıran hestane VeSAs ir binalar ve hizmetlerinde bulunan şas hıslar ber hal ve kârda herkes tarafın, dan siyanen hürmet, himaye ve emni, yete mazhar olacaklardır. Ve bundan maada, mruharib taraflardan her biri dis ğer taraflarm yaralı ve hastalarına im. dad kılmak ve onları tedavi etmek vazi, fesile mükelleftir.» Cenevre mukavelesi. bu ulvi teşebbü. se önayak olan İsviçreye karşi bir cemi. le olsun için, vücud bulan yeni teşekküle alâmet olmak üzere, İsviçre . bayrağını, renklerini değiştirmek - suretile kabul eylemişti: Beyaz zemin üzerine Kızıl bis haç, Müslüman devletler için de haç yes rine hilâl kabul edildi, Kızılhaçın merkezi daim! surette Ce. revrededir. Resmi ünvanı «Beynelmilel Kızılhaç Komitesi» dir. Komitenin ma. nevi rüfuzu bütün dünyada pek büyük. tür, Beynelmilel kopferanslarda, bu ko. mitenin münhasıran İsviçreli azadân te- rekküp etmesi kabul edilmiştir. Bu sü. retle, «Kızılhaç» ın tam bir istiklâl ve bitaraflığa mazhariyeti temin olunmuş. tur, (Devamı 13 üncü sayfada) tablar arasında Abdülhak (O Hamidim Cenab Şehabettinin, Tevfik Fikrelin, Yahya Kemalin ve daha birçok şairle. rin yazıların: görmüş, bunları büyük bir zevkle okuyup ezberlemiştim. Cahid Oğuz beyin kitabını elime a « lanca ilkin içimden taşan düşman bir hisse mağlüb olarak bunları beğenme, meğe ve mühimsememeğe karar ver « miştim amma bir fki satır okuduktan sonra şairi tamamile unutup yalnız şi. iri okumağa ve bu güzel mısraları kak. bimin en ince telinde duymağa başla. dım. Bütün bayatım tabiatle (başbaşa geçtiği için bunu tasvir eden satırları ben başkalarından çok iyi anlıyordum; bunlar doğrudan doğruya benim sa. mimi duyuşlarım ve görüşlerimdi. Yük sek dağların esrarı benim, suların 865. leri beniro, ağaçların yeşili (o benimdi. Sarp yamaçların rengini ben berkes » ten daha iyi tanıyorum. toprağın ber saat değişen gölgelerini ben herkesten iyi biliyorum, göklerin (ve ağaçların birbirlerile fısıldaşmalarmı ben her « kesten iyi işitiyorum. Yalnız onun tasvir ettiği yerlerde de niz var... Açık, sonsuz deniz... Bir çoğ şiirleri Mersinden baksediyor; oranın ”İdeniz! nasıl acaba? Bunu düşünmek bana birdenbire ha. ; fakat ben geçen sene Şehir ti-| — Şimdilik bu hususta bir karar versİvanime aid bir şeyi herkes bildiği hal, |Kikati hatırlattı: osunda onun bir piyesi oynandığı!medik, Cahid — bey mektebden çıkmalde benim haberdar olmayışım — İzzeti| Kendi doğduğu ve yaşadığı yerleri bu kadar iyi tanıyan, onların ruhunu Ferhundenin «Tabiatle Başbaşa» isim-İbu kadar güzel tasvir eden Cahid bey; W şilr kitabımı bana vermek hususun - da yaptığı teklifi teballikle kabul et - tim ve bu suretle şâir Cahid Oğuz bey. — O gece ben de orada idim, haki -|fakat bu son sual üzerine o da yakla -İle ilk defn karşılaştım. kâten çok güzel bir piyesti. — Nasıl oluyor da sen onun bir ese. rini okumadın Semiha? — Canım, kız rahat söyledim ya. o bugüne kadar herkes - ten uzük yaşamıştı. şarak fikrini söyledi: buraya gelip Semiha He meşgul olm - nasıl oluyor da beni kendi sevgili dağ- larımdan ve ormanlarımdan ayıracak kuvveti bulmuştu? Mademki bir insa. Ben ötedenberi | şiiri pek severim.|nın doğduğu ve yaşadığı yerlere olan — Bana kalraa Cahid (bey sik sık/ Hattâ kıraat kitablarımdaki manzume. | bağlantısın; bu kadar derin ve sami « Teri bile ezberleyip tekrar ş etmekten |mi bir şekilde hissediyordu, bırakın, size| yacak ve onunla beraber sokağa çık -İhaşlanırdam. Bundan maada, annemin | benim duygularımı da anlaması icab © halde mıyacak... Her ne kadar Semiha ço -İgenç kızlığı zamanından kalma ve son.İetmez miydi? cuk gibi görlinüyorsa da onun on altı radan babamın da çiftlikte bıraktığı ki (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: