1 Eylül 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

1 Eylül 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

iin Sin & Milli edebiyat davası Yeni yılın sinema yıldızları kimlerdir ? | Halid Fahri Ozansoy, Kâzım Nami Duru'ya cevab veriyor | Holivudun meşhur sinema yıldızlarından birinin iddia- «llerkesin maksudu bir amma rivayet rmhtelif» musrainın sade tonu kadar a. çık ve doğru fikrine bir kere daha inan. &m. Çünkü çoğumuzun yazı ağabeyimiz Kâzım Nami Duru'nun bana «Son Pos. ta» da verdiği uzunca cevab karşısında başka türlü düşünmeme imkân yoktu. Mesele şudur: Üstad, Varlık mecmua. sında bir makale yazdı. Bu makalesinde Rus edebiyatının son devre kadar geçir. diği tekâmül safhalarını anlattı, bu ede- biyatın millt değerini ve eyni zaman bu değerden aldığı beynelmilei kıymı tebarüz ettirdi, Buraya kadar gayet ma. kul, muhakeme usul ve erkânı yolunda bir yazı. Ancak bu uzunca yazımın sonun. da apandis gibi bir ilâve var ki, burada, 'ürk edebiyatının böyle milli bir varlık yaratamadığını, halbuki bunu biran ev- vel yaratmağa meobur kaldığını bildiri. yor. Hani dese ki, bir kısım yazıcıları. mız, bilhassa türkçülük cereyanının baş- Jadığındanberi, başta hiç şüphesiz Ziya Gökülp, Mehmed Emin ve Ömer Sey. fettin olmak üzere, bu ışıklı yolun yol. cüsu olmuşlardır. Onların arkasından da gâlr, hikâyeci ve romancı bir hayli edib- lerimiz mahalli renkte eserler yaratauş. Jardır, ancak bu kadarı kâf: değildir, ds. ba fazlası lâzımdır. Eh, işte o makaleyi bu suretle istisnalar kaydederek kapat. mış olsalardı, ben de, derhal, tereddüd. süz tasdik ederdim. Fakat sevgili müte- fekkirimiz nedense bu yazıyı bu şekilde bitirmediler. İhtimal makaleyi daha vw. zatmağa vakitleri yoktu, öyelce bağladı. lar ve bağlayışla, dünkü ve bugünkü 'Türk edebiyatı, her türlü milli yealiteden ve bilhassa Kâzım Nami Üstadımızın pek haklı olarak her yandan bekledikleri milli mevzulardan uzakta gibi göründü. Ben işte, bunun doğru olmadığını, henüz kâfi bir yekün kabarıklığı göstermese bi» le, milli mevzuda yâzanlarımızın gene bir haylice eserler vermiş bulundukları. nı söyledim ve yazımın bir iki noktasında #edece Üstada ufak bir sitemde bulun. dum. Makaadım, kendilerini daha vazıh olmağa davetti. Nasıl ki oldular, yalmz kendileri de Denim fikrimi yanlış anla- mak şartile... Zira, öyle olmasa idi, bir sürü samimi «sen» hitabile, bana, yurdu. muzun içtima, Iktisadi, zirai kalkınma. sında tetkiki lâzım gelen mevzuları tet- kik edip etmediğimi sormazlardı. Köyle. ri, fabrikaları gezdin mi, ana yurdun şu yerindeki şu hayatı gördün mü, şu yurd. daşların vaziyetini yakından kavramak arzusunu duydun mu, ne bileyim. daha böyle bir takım çok doğru ve tetkiki lâ- 3m levhaların, milli hayat membalarının içinden geçtin mi tarzında süâller... Fa. kat tuhafı şu ki, bütün bu suallere mu. hatab olacak ben değildim. Çünkü,. milli edebiyatımızın bu mevzulardan tamami- ?e uzakta kalmış olduğuna Kâzım Nami Üstadımız gibi inanmamakla beraber, & debiyatımızın bu yolda ancak çok eksik bir levha çizebildiğinı ben de kendileri kadar her zaman tasdikten geri durma. mıştım. Fakat eksiğin tamamlanması İ- çin bu yola hız verilmesi iddiası başka. dır, topyekün edebiyatımız bu mevzala. ra hiç yanaşmamıştır iddiası başka! İşte Kâzım Nami Duru ile birleştiğimiz ve ayrıldığımız cibetler bu noktalardadır. Esasta ise birleşiyoruz demektir. Hattâ bu birleşmemizi daha kuvvetle tevsik için, daha birkaç ay evvel çıkmış * «len bir kitaba alınan bir korferansımıı kendi- sine İşaret ederim. Bu kitab, Mehmed Behçet Yazar'ın «Edebiyatçılarımiz ve 'Türk Edebiyatı» isimli büyük hacimdeki eseridir, benim konferansımın sureti de kitabın 152 'nci sayfasından başlıyarak 168 nci sayfasında nihayet bulmaktadır. İsbatıma çalışılan tez de, İstad Kâzım Nami Duru gibi tam bir inkâra sapma, dan, milli edebiyatın mahalli mevzular. dan doğacağı ve bunun için de yurdun her yerini iyice tanımak lâzım geldiği- dir. Kâzım Nami Duru da bunu isbat et. mek istemiyorlar mı? O halde aramızda anlaşmıyacak hangi nokta kalıyor? Maa. mafih o kitabdeki konferansımın bazı parçalarını buraya kaydetmeği, ikimizin Halid Fahri Ozansoy müşterek davamzı için faydalı buluyo- «... Sonra şunu da itiraf edeyim Xi, tımız için hâlâ anayurd, Ana - dolu bir muamma gibidir. Bu yurdun san'at kapılarını açmalıyız. Baştanbaşa Şarki ve Garbi Anadolu, bütün tabii de. korları, iç ve dış şehirler halkının bütün hususiyetleri ile roman ve temaşa eserle. rimiz içinde yaşanmalı ve yaşatılmalıdır. Niçin bizim edetiyatımızda hâlâ bir A- dana yok? Niçin bir Vangölü yok? Hattâ niçin henüz bir Karadeniz sahili romanı bile yok? Bu misalleri sonsuz çoğaltabi. Jiriz. Demek oluyor k', edebiyatımız bu. gün bile nihayet İstanbul, Ankara ve İzmir içinde dönüp dolaşıyor. Bütün Türk diyarı bu üç şehir midir? Fransada genç bir kadın romancı, Margueritte Lowvet Paristen kalktı, bütün Fransanın senelerce gezdi ve avde- e isimli bir eser yazdı. Ha. Tıkulâde güzel bir roman... Bilhassa Fransâ dağ köylerindeki halkın hurafe. Jer içinde nasıl çırpındığını ve bahıl iti- kadlarla bütün bir köyün nasil perişan olduğunu anlattı, tasvir etti. Bu eserde, ilmin ve medeniyetin tekâmül ettiği bir memleket köylüsü için ibret verecek bir tezad teşkil eden bu tahiil.-insamı şaşır. tacak mahiyettedir. Acaba buna benzer mevzular, bilhassa Şarki Anadolu köyle. rinde az mıdır? «Demek ki, ilk iş, memleketi içti - mai bakışla edebi sahada da tanımak ve tanıtmak işidir. Büyük Harbdenberi memleketin sınırlarını dolaşmış ve aş- mış ve İstiklâl Savaşmda yurdun her toprağını kan ve ateş seli içinde karış karış gezmiş olan Türk münevveri, Türk #an'atkârı artık eserini bu yolda yarat: makla mükelleftir. Bunun için de onda görgü ve bilgi, bizden de teşvik lâzım. dir.» Bu fikirler daha böyle devam edip git- mektedir ve kendi memleketlerinde eser. lerine mevzu olarak hiçbir vatan köşesi bırakmamış olan garbli müelliflerin As. in, Amerikada, Afrikada dolaşıp dur. naları da kendi edebiyallarına yeni mev. zular getirmek içindir denilmektedir. Bu seyahat edebiyatı münasebetile, haklı bir sitayişle Palih Rıfkıdan o bahsolun. makta, bundan sönra da, Edebiyatı Ce. dide romancilarının milli ysevzular araş. mektedir. Yalnız üstadın, yukarıda istip. sah ettiğim parçanın son cümlesine dik. katlerini çekmek isterim. Ana yurdu € serlerinde yaşatacak olan (san'ikârların görgü ve bilgileri ile mütenasib bir teş vik görmeleri lüzumu kaydolunuyor. Bu. rada teessürle kaydedeyim kı (bunu KA. zım Nami Duru da tasdik edeceklerdir) bizde edebi bir eser, bilhassa roman oku. yanların mühim bir ekseriyeti kozmopo. lit mevzulardan hâlâ zevk alıp durmak. tadır. Bilhassa basitin basiti aşk hikâye. leri onlara cazib görünüyor. Bunun için, gazete tefrikaları olsun, kitabcı came- kânları olsun, en ziyade âşıkane (!) ©. serlere talibdirler. Hattâ kitabı biliyo. rum ki «romanımnıza kadın ismi koyun, yahud aşk filân diye ateşli bir veya bir kaç kelimelik bir isim seçin, o zaman çok satarız, nasihatile muharrirlere akil hocalığı bile etmektedir. Anadoluyu, be- nim de özlediğim gibi, baştanbaşa dola. şacak olan muharrirlerimiz sayısızdır, yalnız gazetelerin bu iş için sadece mu. habir değil, san'atkâr da tavzif etmeleri lâzım geliyor. Bizim Türk yazıcılarının bugün bile nasıl yarım kazançlarile an- cak günlerini gün edebildiklerini ise üs. tad Kâzım Nam; Duru hepimizden ziya. de demiyorum, fakat hepimiz kadar bi lir. Herhalde Kendileri, «bizim bağrı ya. nik Halid Fahri Ozansoy» demekle, mes. lektaşlarım namına duyduğum bu acıyı anlatmak istemişlerdir. Hakikaten öyle- dir, üstad, bu cephede ben de sizin ka, der teessür duymaktayım. Matbuat ha. yatında bu bağrı yanıklık kepimizin es- ki derdimizdir. Şimdi üstadın müsaadesile, bahsetti, gim konferansımın şu satırlarını da bu. raya alıyorum: «Diğer taraftan ilk defa olarak Meş- rutiyetten sonra bir Keşad Nuri çıktı ve İ kub Kadrinin, Yesari Mahmudun, Sadri Anadoluda geçmektedir. Vakıâ bunların kahramanları Halice bakarak o «Bâranı Gürrü siyah» görmüyorlar, fakat ne zi- yarı var? Asırlarca ıztırah, sefalet ve ba. toprağın ancak bugün oCümhuriyet bazı köylerini ve kasabalarını görüyor. lar. Yarın hiç şüphesiz bacaları bugün bulutlara değmeğe başlıyan fabrikaları- mızı ve bunların işçiletini, tarlalarında. ki çiftçiler gibi görmeğe alışacaklar. Hâ, sılı şimdiki edebiyatçılarımızın görüşleri ve gösterişleri bile, ne kadar da eksik ol- sa, edebiyatımıza yarın için gene iyi bir müjdedir diyebilirim.» İstinsahları burada kesiyorum. Görü. yorsunuz ya, Kâzım Nami ağabeyim, sanki sizin isabetli fikirlerinizden başka fikirler besliyarmuşum gibi bana irad et. tiğiniz suallere şahsım namına hiçbir su- retle mahsl yoktur. Ben onları sizin bu İmakalenizden çok daha evvel söylemiş ve yazmış bulünuyorum. O halde, tekrar ediyorum, aramızdaki fikir ibtilâfı, sa, dece, sizin ilk yazınızda toptan inkâr edi. şiniz, benim ise Anadoluyu ve milli mev- zuları yaşatan ve yaratan bir kısım mu. harrirlerimizin mevcudiyetini kabul edi. şimdir. Nasıl ki Varlık'takı makaienizin bu fhmalini «Son Postü» da bana verdi- ğiniz cevabda siz de düzeltiniz. Ortada ihtilâf mevzuu da kalmamış oldu. Bune ikimiz de memnun olmalıyız sanırım, Şimdi bana sorduğumuz susllerden yalnız birisine cevab vermeden geçemi. yeceğim. Bana bugünkü devri yaşatan eserin var mi diye soruyorsunuz. Cevab olarak size yalnız bir tanesin! zikredece. ğim: On Yılın Destanı. Bu on bir tablo Yuk manzum piyes. gerek milli savaşımı. zı, gerek savaştan sonraki bütün tekâ. mül hayatımızı çanlandırmaktadır. Cim. buriyetin onumen yılı vesilesile yazılmış, Halk Partisi tarafından takdir edilerek (Devamı 10 uncu sayfada) msızlık içinde bağrı delik deşik olmuş! şefkatile yaraları kapatılmağa | çalışılan! rmaktaki zAtlarına teessüile işaret edi sana göre büyük yıldızlardan Carole Lombard, Joan Crawford, Myrna Loy şöhretlerini kaybedecekler Holivudun en yeni yıldızlarından Hedy La Marr Holivudun en değerli mütehassisla - Joan Crawford, Myrna Loy, .. Carole retlerini kayltedeceklerdir. Yerlerine geçecek yahud geçmeğe namzed bu. lunan müstakbel yıldızlar da şunlar Gr: Larra Turner, Loraine Day. Arın She ridan, Rita Johnson, Bu yıldızlardan yalnız biri sarışın » dır. çevirmiştir. zanacakları muhakkak sayılmaktadır. da malümat vereyim: Sonja Henie takdirkâr- larından neler çekiyor? Dünya patinaj şampiyonluğundan sinema yıldızlığına geçen ve bu san'atında feyka - iâde yükselen ve büyük takdirler kazanan İgünei İsveçli Sonja Benle'ye bugün OAme- rikalılar ödeta tapınmaktadırlar, Bir tiyat- ro sahnesinde «numaran yapacak “olduğu tazdirde tiyatro âdeta hücuma uğramak - tadır. Bundan pek az evvel Amerikanın şar- kında, bir şehirde rol yaparken başına şu vak'a gelmiştir: O akşam hava çok serin olduğundan Son Ja sırtına çok kiymetli bir kürk pelerin ge- çirmişti. Pelerinin üzerine de bir demet gül Miştirmişti. Tiyatroda rol yaptıktan © sonra evine dönmek üzere otomobiline binmeğe hazırlanmış olan yıldızın etrafını derhal takdirkârları sarmışlar ve ondan imza top- lamağa başlamışlar. Birafindaki halk o derece kesafet peyda etmiştir ki karşı kaldırımda bulunan oto- EE 45 dakikada ancak varabilmiştir. Evine avdetinde; çök pahaliya mal olan kürrünün parça parça kesildiğini dehşetle görmüştür. en al iğ ki me Larra Turner — Bundan bir sene (Çalıkuşu) ndaki Feride'nin omuzunu sı.Jrından Anita Loos geçenlerde Ameri -İevvel bir ecza deposunda çalışmakta i- İvadı, kolundan dürterek onu oAnadolu|kan mecmuslarından birinde bir ma -|di. Mickey Rooney içine sürdü ve: «— Haydi kızım. yürü|kale yazmıştır. Pek büyük dedikoduya| Andy Hardy'ye rastgeldi) ana yurdun içine.» dedi, böyle diyerek|sebeb olan bu yazıya göre bugün bü -|film çevirmiştir. Kızıl saçları, ve fin « onu kaptı, salıverdi, Akagündüzün, Ya.|yük bir şöhreti haiz bulunmakta olan|dık renginde gözleri vardır. ile birlikte - (Aşk adında bir Ioraine Diy — Güzel bir esmer kız. Ertemin bir kısmı roman ve hikâyeleri de |Lombard gibi yıldızlar yakında şöh -İdır. Tiyatro san'atkârlığile işe başla « mıştır. M. G. M. firması tarafından an. gaje edilmiştir. «Sergent Madden» #l. minde baş rolü yapmıştır Patricia Morison — Bu kız Para. Joânn Soyers,|munt film şirketinin en güzel san'et « Lucile Ball, Patricia Morison, Mavone |kârlarındandır. Ona «esmer Weaver, Virginia Grey, Arlen Wbelan. İlâkabı verilmiştir. Bu lâkaba sebeb se- sarışın» sinin fevkalâdeliğidir. Saçları da nev « Ann Shötiden belki san , |ine âz rastgelinenlerdendir. atkârdır. Şimdiye kadar: birkaç film) Virginia Grey — Sinema muhitinde dünyaya gelmiştir. Babası #ilm kum - İsimlerini saydığımız diğer kızlar ta. İpanyası müdürü idi, nınmış değildirler. Fakat bunların pek| Rita Johnson — Esmer, yakmda, hattâ bu mevsimde şöhret ka. İlızdır. Sinemaya radyodan gelmiştir. güzel bir Arlen Whelen — Esmerdir, manikür Şimdi bu yeni san'atkârlar hakkın -İcülük yaparken Fox kumpanyasına in. tisab eylemiştir. Holivudda yıldızlar nasıl eğlenirler ?... Eolivud'da akşamları san'atkârların — hiç canları sıkılmaz. Toplandıkları yerlerde mu- hakkek içlerinde bir şakacı, bir mlaycı bu- Tunur, İçlerinden birkaçının hususiyetlerini kın saca snlatalım: Joan Crawford, balet muallimeliği yap - maklan gerk almaktadır. Son dansların #i- gürlerini hemen tatbik eder ve istiyene de öğretir. Melvyn Douglas, hem usta bir piyanisttir, bem de kompositördür. Çok güzel piyano çalar ve herkesi eğlendirir. Mickey Rooney, taklid kabiliyeti dolayısle Ie Eolivud'da seğlence» kralı telâkki edil - mektedir. Jennetie Mac Dorald, gramofon plâklari- le düolar söylemekten Yiyndeslle hoşlanır. Nelson Eddy ve Virginia Bruce, çek za - rf müzik numaraları yaparlar. Maureen O'Sullvan ie kocasi ise mükem mel telepallık yaparlar,

Bu sayıdan diğer sayfalar: