27 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6

27 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

-N SON POSTA Havadis Meraklısı Havadis meraklı - m, hahadisin kedad gittiği devrede bile gazetelerde, radyoda havadis takib eder, herkese havadis so - rardı, Almanya ile Polonya arasında har bin başladığı ve bil bassa İngiltere ile Pransanın Almanya- ya harb ilân ettikleri gündenberi « havadis meraklımnın merakı yirmi otuz kat bir - den arttı. O gün bu - gün havadis merak - İs, uyanır uyanmaz fik sözü şu oluyor: — Ne havadiz var? Bazan bu suali ka rısma soruyor, aza işitiyor. Bazan da he- müz “iç yaşındaki oğluna soruyor, ve ce-lım arka sıranın, arkasmda ayakta duru-|kımsöğüde kador yaya gidecektir. Kar -|reyan ederdi. Aşıklar burada buluşur, vabını alıyor; — Bâba gene donuma işedim. Havadis meraklısı ukyu sersemliğin - den kurtulunca pencereye koşuyor, mü - vesrii bekliyor. Müvezzi henüz gazeteyi uzatmadan suali bastırıyor” — Bugün ne havadis var? — Yazıyor bayım, neler yazıyor. Havadis meraklısı gazeteyi alıyor, ev- velâ serlevhalara göz gezdiriyor: «Almanlar büyük bir muharebeye ha- zırlanıyorlar.» Havadis meraklısı fikrini yüksek sesle Made ediyor: — Olur şev değil! Hizmete bunu duymuş oluyor, kuşku- Yanıyor, ! — Acaba bey bakkalın defterine baktı da, kendi evim için iki kilo şekerle, bir kilo yağ aldığımın farkına mı vardı? Odaya giriyor; — Vallah billah beyefendi, size yemin ederim, gençliğimin hayrını görmiyeyim, zannettiğiniz gibi değil! “Havadis meraklısı hizmetçinin sözüne cevah veriyor: — Zannettiğim gibi değil, demek.. ne tannetmesi gazete yazıyor! — Gazete mi yazıyor, kim gazeteye vermiş? — Aptal, seninle de bir şey konusul - maz ki, Almanlar büvük bir muharebeye hazırlanıyorlarmış. Baksana gazeteye. Hizmetçi işi anlıyor, oradan çekiliyor. Havadis meraklısı okumıya dalıyor.. bir- birini talib eden havadisleri başını gaze- teden kaldırmadan okurken; — Yangın var! Dive bağıran karısının sesisini işitiyor; ve hemen cevab veriyor: «— Tabif yangın var, Avrupa yangını! — Avrupa yangını da ne, sen yanıyor-| sun baksana! Havadis meraklısı merakla havadis okurken ağzindeki sigaranın oTopdö - şarbrine düştüğünü, ropdöşambrinin ateş aldığını ancak o zaman farkedebiliyor. Havadis meraklısı kahvaltı ederken gazetede okuduklarını hatırlıyor: — Berbad! Karısı elinden süt bardağını bırakıyor: — Haklon var, gene süt bozuldu. Havadis meraklısı, karısının dünya ahvaline karşı gösterdiği lâkaydiye kızı- yor” — Ne sütü, berhad olan, dünya vaziyeti. Başımı İki tarafa sallıya sallıya masa- dan kalkıyor, giyinip sokağa çıkıyor. Köşe başındaki manav, cırağile bir münskaşa- ya dalmışlar; her ikisi de barbar bağırı- yorlar: — Eksik. — Değil tamam. — Ben biliyorum eksik. 'Havedis meraklısı, meraklanıyor! Herhalde bunlar Ark Royal kazasede- | lerinin adedinde anlasamıyorlar, Havadis meraklısı, cevab almak için sokuluyor: — Tamam: belli değil mi imiş? Manav izahat veriyor: — Nasıl belli olmaz bayım, dün gece dükkânı kapatırken karpuzları saydım, tam kırk yedi tane idi. Şimdi sayıyorum; otuz dokuz tane! Mühim havadisler varken bakkalla çı- rağının karpuz sayısı hakkında münake- şa etmeleri havadis meraklısının hoşuna! gitmiyor. Yürüyor. Bir tramvay geliyor. Tramvay oldukça kalabalık: — Bavadislerden kimsenin gözüne wy- ku girmiyor ki, sabah sabah kalkıp tram- vaylara doluyorlar, Havadis mersklısı tramvaya biniyor. “Tramvay hareket ediyor. Havadis merak- Yazan: İsmet Hulüsi yor, camdan dişarı bakıyor. Bir tütüncü dükkânının önüne bir gazete asmış. Ha- vadiz meraklısı, gazetenin başlığı altın - daki büyük manşeti okumak istiyor; «Franan fle İngiltere. iy Sorunu okuyamıyor, bu yüzden sinirle- niyor. — Hay aksi şeytan, bu kadar hızlı gi - decek ne vardı? Kandöktör geliyor; — Bilet! Havadis meraklısı parayı uzatırkon,! gözü öndekinin gazetesine ilişiyor. Bilet-| çinin eli havada kalıyor. — Beyim bilet! Havadis meraklısı okuyor: #Fransızların işgal etmiş oldukları ara- ri!» Biletçi dürtüyor: — Beyim parayı verin de bileti kese - lim. nereye gideceksiniz? — Sarbrük... — Ne dediniz anlıyamadım? — Salkımsöğüd dedim işte! Bilet kesiliyor, havadis omeraklısının gözü önde oturanın gâzetesinden ayrıla- mıyor. Tramvay bir istasyonda duruyor, önde oturan da havadis meraklısı olsa ge- rek, gazetesini okuya okuya tramvayın ön sahanlığına doğru yürüyor. Havadis me- raklısı da onu takib ediyor. Birlikte tram vaydan İniyorlar, Ga zeteli gazetesini oku- ya okuya yoluna gi - diyor. Havadis merak ısı da hakeza.. Geze- teli gazetesini ken omuz başında bir sdam bulunduğunun farkına varıyor: — Sen kimsin? — Şey havadis o - kuyorum da çok mü- him. Birbirlerinin yüz - lerine bakıyorlar. Ha vadis mereklısı şaşı iz... Gerisin geriye dö- nüyor, yanlış İstas - yonda inmiştir. Sal - gdarn gülerek gelen iki kişiyi görüyor: — Havadisler iyi olmalı, acaba ne duy- dular sorsam mı? Cesaret edemiyor, onlar geçip gidiyor- lar. Arkasından gelenlerden biri ötekine: — Dün gece Pariste idik! Diyor, havadis meraklısı geriye dönü- yor, kendini tutamıyor, soruyor: — Havadis sizdedir, orada neler söy- Yüyorlar? Dün gece Pariste idik, diyen, damdan İdüşer gibi sual soran adamı baştan aşağı süzüyor: — Ne söylüyorlar onu öğrenmek isti- yorum. — Operet parçaları söylüyorlar, «Bir lüğat bulamadım. şarkısını söylüyorlar, daha başka şarkılar söylüyorlar. Havadis mereklısı şaşırıyor: — Benimle eğleniyor musunuz? — Bu kadarı da fazla, biz konuşurken JAfımıza karışlınız. Ne söylediklerini sor- dunuz, ben de size haber verdim. İnanmı- yorsan:z, siz de bu gece Paris barına gi- der dinlersiniz. Havadis merüklısı o zaman, konuşula- nın farkına varabiliyor. Biraz yürüdük- ten sonra bir mağaza camekânının onün- de duruyor, Kulağına ince bir kadın sesi geliyor: — Üc yüz altmış! Kendi de buna benzer bir havadis gör- müştür, Sesin geldiği tarafa dönüyor. Biri sırism, biri esmer İki genç Kadın var; ha- vadislerle meşpul kadınlar da oluyor, de- mek? Davulla beraber | İ — Garb cephesinde ölenler o Kadar ha! Sârısın kadın, esmere söylüyor: — Ne manasız adam. — Böyle söz atana da ilk defa tesadüf, r saçmalıyor? ü seçmiyor da çorabın Ü- zerindeki etiketi © kendi okuyamadı mı? Gene pot kırmış olduğunu anlıyor. Akşam olunca havadis meraklısı rad- yoyu açıyor. — Ne havadis veriyor? Radyoda müzik dinlemiyor, havadis arıyor. İsin fenası Türkceden başka bir dil de anlamıyor amma bütün dillerden aöylenilen havadisler! dirlivor: — Burası Londra olacak İngilizce söy- ledi: ... Cemberlayn dedi. Herhalde mühim. Anladım anladım, Hitler dedi. Asıl mühimmi işte bu Paris, Sovyet! diyor. ... Roma Pakt, dedi, sulh oluyor de » mek, “ Havadis meraklısı gece yarısından son- ra güçbelâ radyodan ayrılıp yatağına gi- riyor, uyuyor, Rüyasında kendini bir ma- sa haşında görüyor. Masada gazeteler var, ne âlâ; onları okuyacak. Birini almak is- tiyar gazete de masaya yapışık gibi bir türlü gelmiyor. Bir daha çekiyor, daha kuvvetli çekiyor. — Ne oluyorsun? Uyanıyor, ne oluyorsun? diyen karısı- dır. Uyku arasında Idarısmı geceliğinin Birinetteşrin 27, Şehzadebaşı, Ramazan | gecelerinde ne halde? Şehzadebaşı çocukluğumdaki Direklerarası değil! Bir cadde üzerinde değişen bir devri görüyorum Sabık Direklerarasının (direkleri bir İdevirle beraber yıkıldıktan sonra Şehza- İdebaşının bir daha belini doğrultamadı - ğını söylerler, Ben direksiz Direklerara- sına yatiştim, mukayesesini ancak bu iki İçağ arasında yapabilirim. Filhakika Kel Huzanın, Darülbedayi Osmaninin ve muhtelif tiyatroların iki tarafında safa dizildiği Şehzadebaşı ramazan geceleri bâsretle anılacak kadar hareketli, neş - eli ve canlı olurdu. Aşağı yukarı her ak- şam Veznecilerle Saraçhanebaşı arasın- da Almanların garb cephesine yığdıkları askerin yarısı kadar halk tahaşşüd eder- di. Sıraya dizilen faytonlardan, konak â- rabalarından geçmek, kalabalığı sökmek Sigfrid hattını yarmağa muadildi. Ma - haza müttefikler gibi, o zaman da kim - serin acelesi yoktu, Fıstıki makam, ağır aksak piyasaya çıkılır, bu piyasada ber türlü dalavere zerinde muameleler ce - bir çok kimseler bu cadde üzerinde Aşık 0 - durdu, Ramazan gecelerinde Şehzadebaşı bir hareket ve bereket panayırı idi. Kafama yılların çektiği pası kazıyınca, hatırlıyo- rum: Araba pencerelerinden nameler ve- rilir; annesi, büyük annesi, komşularile bir manga halinde teferrüce çıkmış kü « çük hanımlar ekseriya müstakbel eşleri- ni hu kalabalık arasında bulurlardı. Dört bir taraftan akseden muzıkala - tim gürültüsüne satıcıların, halkın uğul- tusu karışır, bu hengâme geç vakitlere kadar devam ederdi. Şimdiki Şehzadebaşı © çocukluğumda bıraktığım Direklerarası değil! Bir cad- de üzerinde değişen bir devri görüyo sum Yillar var ki, Direklerarası, direkleri - le beraber tarihe karışmış o bulunuyor; bütün hususiyetleri ve hattâ muhtevala - rile.. Vakıâ Remezan geceleri bu caddeden bir insan seli akmıyor değil.. lâkin ne bu kalabalık o eski âlemlerin tebaası, ne de caddenin bugünkü ( hall, o eski hususi - yetleri taşıyor. Bu sene, ümidimin hilâfına, Şehzade- bası geceleri dehşetli o kalabalık oluyor; âcdiler de hayret oettim. Hayretim te - cesslise inkılâb ederek, dün gece beni 0- raya sürükledi. Hava güzel. yazdan a - vans almış bir gece.. her taraf elektrik - lerle bir donanma gecesini andırıyor. Naşidin tiyatrosunden (taşan mızıka sesi caddeyi dolduruyor. Fakat hani o es- ki piyasalar, hani o neş'eli kalabalık? Geçen senelere nisbetle kalabalığın ma - şellehı yok değil. me bileyim © kuru bir kslabalık.. kendi kendime (o daima bunu sorarım: Şu İstanbul gülmiyen insanlar memleketi mi? Adeta (bir hasta evinde doleşir gibi yürüyoruz. İnsanın hareket diye bazı sarhoş sululuklarını (o bile hoş göreceği geliyor. Tiyatro kapılarında (Komiki Şehir)in püskülsüz fesli ibiş resimleri yok! Naşi - dir. bile frskh bir resmini koymuşlar... Smemsların hoparlörleri gişeden ev - İvel rekabete girişmişler.. biri hünsa sesli yakasından tutmuş çekiştire çekiştire u- yandırmıştır. İSMET HULÜSİ hi Ağustosböçeği — (Karmenya) Eski devir geçti, eğer bana yiyecek vermet- sen seni de muhtekir diye haber veri - Çorlu (Hususi) — Çorluda biri Genç- lerbirliği, diğeri (o Halkspor namile ve Halkevinin bir kolu olarak (| çalışan iki spor kibü vardır. o İkincisi bir müddet kendi sahasında ve Trakya (vilâyet ve kasabaları takımlarile < futbol temasları yapmış, futbolden başka voleybol, bisik- letçilik gibi sporun diğer oşubelerini'de tesise muvaffak olmuştur. Yardımsızlık- Tino Rossi'nin bir şarkısını, diğeri Endü” lüs gecelerindeki bir plâğı çalıyor. Önle* “ rindeki kalabalık (daha ziyade fıstıkçı kestaneci, simidci.. Gözüm her seneki yerinde şu kocama atlikârıncayı aradı. Ramazanda bu atlı * karmca Şehzadebaşımın hususiyetlerin * den birini teşkil eder, Fakat nedense bü sene kurulmamış.. yerinde iki tane kulü be,. Birinde iple niyet çektiriyorlar, diğe“ rinde şu mahud çıngıraklı, (gürültülü, hokkabazlı hedefler.. Elli paraya tüfek attırıyorlar. Tezgâh başında oturan mu” sevi kızı yaklaşanlara şöyle söyleniyor: -- Bayim eliniz alişsin, şimdiden att- Sınızı vurmağa çalişin.. butun dünya harb. ediyor .. Yunun birinde asyere çağırır - larsa, hazirlik olür. Bu saçmalara iltifat edip, bir saçma # tışda hedefteki hokkabazın kafesini sal atan, bir çıngırak sesile beraber kaz mr dır, ördek midir, belirsiz hayvanı yerin * den oynatıp, treni tünelden çıkaranlar d8 eksik olmuyor, Ramazsnda Şehzadebaşınm bir husu * siyeti de pehlivanlardı. İki senedir bu â” det yeniden ihya edildi. o Süleymaniye klübünün veznecilerdeki lokalinde pro * fesyonel güreşler yapılıyor. Bu sene d€ Mülâyim pehlivan, pehlivanlıktan ziya * de organlzatörlüğün işe yaradığını his - setmiş olmalı ki, Şehzadebaşı güreşleri - ne önayak oldu. Veznecilerden Şehzadeye doğru yürü” dünüz mü bir çifte nâra ve klarnet sesi “ nin etrafı o velveleye verdiğini duyacak ve göreceksiniz.. kapıda da galiba bir ki$ bet asılı... Yanıbaşında yüz paraya teşhir eğilen «Müthiş canfvar» var... Kalabalık Şehzadebaşı vakit ilerleyin- ce birdenbire manzarasını değiştiriyor. Saat 9 dedi mi, ortalıkta kimseler kalmi* yor. Bir kısım halk eski bir alışkanlıkla Vetaya uzanıyor, diğer bir kısmı sinernâ ve tiyetrolara giriyor. Amma gelin de kahve ( ve gazinolar! sorun!.. Tika basa, ağız ağıza dolu. hem geç vakitlere kadar.. bilmem sizin den zarı dikkatinizi celbetti mi, on dilkkânlık bir caddede ber dükkân kahve. Rama * zan kabvelerden belli oluyor dersek, yan ış bir şey söylemiş olmayız. Nusret Safa Coşkun a ni ( Çorluda Spor faaliyeti arttırılıyor ) tan halen ikisi de sönmeğe Yüz tutmu$ bir vaziyette iken sporsever kaymaks - mımız Münib İlban klüp idarecilerle gö” rüşmüş, canlı ve hareketli bir spor mu ” hiti yaratmak için her türlü yardımı ys” pacoğı vidinde bulunmuştur. Resim Halksporur eski takımlarında” birini göstermektedir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: