27 Ekim 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9

27 Ekim 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Birinciteşrin SON POSTA Sayfa 9 18 ncı asırda İstanbula gelen Bon3myalı Baron Wratislaw'ın hatırıları: 81 Türkçeve çeviren: Süreyya Dümen Pişdar kolu O sevincin sevkiledir ki şimşek gibi Stra- anın boynuna atılmış ve gözlerimizden me. yo “ETE yaşları akıtarak onu öpüş sağnağı kim Mitinda bırakmıştık. Siradanın sayarak teslim ettiği ©ebe atar atmaz, onun hazırlattı Erlesi günü, ki Saint Pelro ve Saint Paul na tesadüf ediyordu, bu #indandâ ir daha ne kadar ıztırab çekecek olan bu dört felâketzede Ye, göz yaşları içinde, paraları vodalaştık ve içinde gün besabile tam iki yı, ğı yemek ve beş hafta kaldığımız ve bu çok karanlık Üşkiyi ihmal ederek, tapin kafesinden kaçma.! (Kara Kule) yi terketti. ya muvaffak olmuş bir kuşun başka bir di konup ta bir sevinç sokağa atmıştık. Artık sevineimizden kabımıza sığamıyor, #ü kadar yıllık karanlık ve korkunç bir ma. d AYA, O mazi Bevinerek, biran evvel Uçmağı arzu ediyorduk. Bu arada, bittabi, bütün ümüdlerimizin ar- tik kati olarak kırıldığı zamanda; samedani Mifünü bizden diriğ eliniyen Cenabıhakka Şükranlarımızı sunmağı unutanujorduk.. Hisara varınca koşa koşa ve o meserretle Sülümseyen bir çehre We ağayı görmeğe git. tik. Bizim, evvelki Galata dönüşlerimizin ta- Mâmen aksine alarak gözlerimizin sevinçle Parlamakta ve yüzlerimizin neş'e ile gülüm. #mekte olduğunu görünce parayı bulduğu- Muzu tablatile anlamış ve bunu masıl ve ne. #wden tedarik ettiğimizi sormuştu. Ağanın elini öptükten sonra, iki yüz düka Mltinını ihtiva eden keseyi ağanın eteği içine attık... Ve bir daha bizi, zindana dokmama. erinin iadesini yalvardık, Dixdar ağa, allanları birer birer sayıp te. #ekkürle kabullendikten sonra elile başımızı Sivazlışor ve vâdimizi, sözümüzü - elhak - Yerine getirmiş olmakla çok İyi bir iş Yy: Miş olduğumuzu vo bizi her suretle aff BİNİ beyan ve prangaların, zincirlerin he. Men ref'i emrini veriyordu. Adamlarına ver- “İĞ bu emirden sonra ertesi gün de hepim Xin zindandan çıkanlarak Galatadaki İn, Miz elçisine tevdi edileceğimizi vürlediyordu. Hakikaten o gün - ve derhal - çingene de. Mirciler tarafından ayaklarımızdaki pran. Balar çıkarılmış ve bu veçhile hepimiz zin. Girlerimizden boşanm ve meş özümü- Sü yummamış ve daha geceden partallar m topliyarak yara ra geride kalacak olan za. Bi ÖTt #ulsak nrasında taksim etmiştik. U zavallı dört felâketsede hem bizim kur- taluşumuza seviniyorlar, hem artık kendileri dani olan Mehmed Pağa; mii bir kurtuluş ümidi olmadığından ve da. 3 uzun zaman bu sefalet içinde kalacakla. ma emin olduklarından o günkü ye yarın. hallerine acı acı ağlıyorlar ve eğer aelâ- Zulmetengiz zindandan çıkınca Uk işimiz hürriyete kavuşmaktan mütevelli ağanın nezdine gitmek oldu. Gerek kendisi- le şakıması gibi, biz de kendimizin. , gerek maiyetindeki bütün muhafızlar, kulede bulunduğumuz müddetçe bizlere kar. gi göstermiş oldukları şefkat ve ularından dölayı ber birine ayrı ayrı in bütün acılıklarını unutmuş, şükranlarımızı ödedik ve vatanımıza avdet gülerek zindana gidiyor ve buraya edince kendilerine güzel bıçaklar ve ağaya varmak için o unda kamadlanıp da bir çalar sâat armağan göndereceğimizi vâdeyledik. (Bu vâdimizi de yerine getirdik). Bundan sonra ağa bisi doğru Galataya, İngiliz sefirinin konağına gönderdi. Sefir ta- rafından dostane istikbal edildik. Setirin bizim için fk verdiği emir yıkanıp kendimizi pis ve kirlilikten kurtarmak için derhal hamamın hazırlanması oldu. Yıkanıp arındıklan soüra Galatada, yedi tane olan, katolik kiliselerini ziyare: ettik ve bisi çok müthiş ve zallmane bir xindandan halâs eylediği, karanlıktan aydınlığa çıkardı. için şükran ve mahmedetlerimizi Cena- bihakka eda eyledik ve ona, o çok ulu olan yaradana, vatanımıza salimen ulaşmamız için de muin olmasını, samedani yardımını bizden esiryememesi için, dindarane bir hü. şu ie, yalvazdık. * O sıralarda idi ki Osmanlı padişahı Sultan Mehmed, bütün «kapı kulu. denilen askeri, ay erkânı ve muhafızlarile birlikte, muh- teşem ve mutantan bir alayla İstanbulu terketmiş (1) ve şehir haricinde tesis edilen karargâha azimet eylemişti. Hünkür, âdete tevfikan, orada - yani şehir dişndeki ordu kampında - günlerce kalmış şralardan gelmekte bulunan askeri kur- kü Misir, Türklerin; çadırlı ordugâh tesis edişleri. deki gayanı dikkat intizamı şöyle bir görüp te hayran olmamak mümkün değildir. Kuruluşu hakikaten bu derece düzgün 0- lan böyle bir kamp, o kadar geniş bir sahayı kaplamaktadır ki bir kimse onun ucunu ve bucağını görmekten âcizdir. Elli bin kişilik bir piştar kolunun kuman.. bu sefer esnasında, Gama gece yarısından bir saat evvel yürü. yüşe geçiyor ve dalma hünkârdan ve ordu- nun kismi küllisinden bir gün ileride bulu nuyor, yürüyüş esnasında yolları da temiz. Mmetle ana vatana kavuşursak, Türk esirle. letip düzelttiriyordu. suretile, bu rgiz zindan ılmaları snnında İmparator haz. İetleri nezdinde - kendi samlarına - yalvar. Mam: diliyorlardı, Onların bu Gilekle eceğlimize dalr kendilerne ar Mathias, harer Chriatöpherden £ Üç Macarla bir Almandı. Bu da Hırva- uda kâm Wyayne hisarında mülâzim o- k bulunmuştu. — — Ciddi, ağır başlı, terbiyeli, hürmetkâr bir *rkeğe yakışacak şekille, vücudümü vücü- dünden uzak tutarak, aramızdaki mesafeyi İs kaybetmiyerek onu kollarımın arasında, sikinin ağmelerine uyarak gendiriyor. im. Konuşmuyorduk. Gözlermi kapamış, Eödikini tamamen bana bırakmışlı Haf e #urette yana oğmiş olduğu başı sanki ko. ye Üstüne düşecek gibi idi. Büklüm bük- « Sâçların enrif bir şekilde çerçevelediği YÜZÜ gittikçe Mahi bir mana alıyordu. Şöyle 44,28 İki yıldır tanıdığım bu kadının çehre. Mdeki çizgilerin bu kadar ince, şiir, güzel ö Blder bir şekilde olduğunu nasl olup « #imdiye kadar farketmemiştim... Uzun kir. Piklerinin gölgeleri hususi bir ifnde taşıyor. «n. Burun kanatları cins bir kısrağın heye Şütını hatırlatan bir ürperme ile hafif ha. İl kabirdıyordu. Güzel yüzünde sanki büyük İT aan'afikırın hususi itina ve aşkı ile, ehem- Miyet vererek, uğraşrak eirmlş olduğu güzel dudükları, tazö, İALİL, canlı, arzulu ve ca idi, Danca devam etenek için lâzım olan kuv- Yeti güç buluyorum; musiki bi ve beni kesin ortasında kepaze olmaktan kurtul. düm, Beni elimden kapıya doğru çekerek; > Dışarıya çıkalım. Dedi. Birlikte yürüyerek kalabalığın uğul. undan ayrıldık. Sis mi dağılmış, vapur Ma sizi yararak geçip gitmis, onu arkada bi. yakmş, mem; tekrar güneşli havaya ka- uşmuştuk. Gök denim kadar inen mavi bit İn, Gelibolu sırtları onun üstünde dekor Bb! duran ve gittikçe koyulaşan gölgeler. am ohuyor, ina, baret, tta, lara, İ Ordunun könaklıyacağı yere muvasalat ©-| raber bu maçla Beykozun £ ! Yununca derhal bu piştar kolu padişahın, yetinin ve ordunun büyük kumand, rının çadırlarini kuruyor, bu suretie hünkâr ak yerine muvasalattan evvel, istirahat , her şey hazırinamış oluyordu. Hakanın kampı tesis edilirken muntazam ve ölçülü çadırlar, meydanlar ayrılıyor ve hin etrafı siperlerile, tabyalarile &- detâ bir hisar kaline getiriliyordu. (Arkası var) içi (0) 21 Haziran - 1596, (Mütercim). «Son Posta» nım yeni edebi romanı: Dedim. Vapurun parmakığına denize bakıyordu. Güzel başının a zel ensesi omuzlarının tatlı yuvarlaklığı a. rasında bir ışık yuvası gibi görünüyor; bele doğru inerken hususi bir güzelik alan yu- muşak çizgilerden sonra n kalçaları üstünden taşan elbisesinin kıvrımları hafif arak uçmak İstiyor. Yanında ve biraz arkasındayım. Döndü, gözlerimin içine baktı; — Ayşeyi düşünüyorum. Dedi, Lizanın mekteb arkadaşı, dostu, hölyaları. mi arkasına takıp sürkleyerek uçup giden bir iz kuşu gibi peşinden bakakaldığım be. 1 eski sevgilim... Sahi, işte Liza Ile karşı- laşalı dört beş saat olduğu halde Ayşeden biç bahsetmemiştik. Benim bu mevzuda söy. necek sözüm yoktu; onun #ükütunu da her şeyi bildiğine ve benim matemime hürmet etiğine atfetmiştim; nihayet, itiraf edeyim d SPOR Lig maçlarında çapraşık meseleler çıkıyor /Bazı klüpler Federasyonun kararile hükmen mağlüb sayı zcak İ isans işlerinin maçlardan evvel fkmal e dilmemesi yüzünden, lig maçları büyük kar- Guşalıklar ürzetmek üzeredir. Bu kargaşalıkları şöyle aıralıyabiliriz: 1 — HİMU klübü oesalı olan Mesallmi oy - mattığı için Vefaya karşı hükmen mağlüb addedilmiştir. 2 — Beşiktaş klübü, İstanbulspora karşı A- nadolu klübünde kayıdı bulunan bir oyuncu oynatmış, yapılan itirazın tetkikinde bu o - yuncunun Anadohi klübünde kayıdı: olduğu anlaşılmıştır. Beşiktaşın galib geldiği bir yun hükmen mağlübiyetiie bitmiş olacaktır. 3 — Anadolu klübü: aişçta diye oynattığı bir oyuncunun talebe olduğu mektebde ya- pılan tahkikattan sonra anlaşılmıştır. 4 — Lig maçlarında hakem duran Ana - dolu klübünden Liva da takımda yeniden cy- namağa başlamıştır. Henüz dört hafta devam | /6tmiş olan maçlardaki bu hâdiselerin tah - İkikatı yapılmakladır Tuhkikat neticesi ba. 4 klüblerin hükmen mağlbiyetini intaç ,€deceklir ki bu kararların lig şampiyonasın. da oynıyacağı roller çok mühim olacaktır. * | Her hafta olduğu gibi lig maçlarına bu Pazar da dört sahada birden devam edile İcektir. Haftanın en mühim karşılaşması Şe- ref stadında Galatasarayla - Vefa arasında yapılacaktır. Kümenin mülecanis ve kuv - vetli bir takımı olan Vefaya karşı Galata - sarayın alacağı netice cidden meraka değer. Geçen seneki kuvvetli elemanlarını âynen muhafaza eden G. Saray takımının benüz istikrar bulmamış vaziyeti, İ. Spora karşı mağ ihbiyeti üzerinde durulacak meselelerdir. Gayretli ve enerjik bir oyun Galatasarayı bu maçtan galib çıkarabilir. Aksi takdirde Ve. fanın da bir sürpriz yapması ihtimal dahi - dedir. Şeref stadında diğer maçları ikinci takımları yapacaklardır. Alemdar - öyle, Şişli - Anadolu ile karşılaşacaktır. Tuksim stadında flk maçı ikinci kümeden Demirsporla - Taksim Yeniyidiz takımları yapacaklardır. Bundan sonra Topkapı . BÜ. Jeymaniye ile karşılaşacaktır. Hemen hemen müsavi kuvvette olan bu maçın beraberlikle bitmesi beklenebilir. Ayn! sahada son maç Beşiktaş . Hilâl m sındadır. Bu sene çok sarsılan Hilâlin r mağlübiyeti mevzuubahs olabilir. Fenerbahçe stadında yapılacak üç karşı. laşmadan birincisi ikinel tümeden Pera ile Anadolu arasındadır. İkinei maçı Kasımpa- İsa - İ Spor yapacaklardır. Enerjiye dayanan bu iki genç takımın oyunu haftanın en zevkli karşılaşmasını teşkil edecektir. Daha tecrübeli olan İ, Sporluların pek as farkla galib gelmeleri muhtemeldir. nın son maçım Fenerbahçe - şılaşması teşkil etmektedir. Fe - herbahçe için hafif bir rakib olmamakla be- netice al - kli İması çok müşrüldür. ileymaniye stadında da üç İkinei küme maçı vardır. T. Özerengin Seyire's'z maçlara doğru Beden esi umumi müdürlüğü saha - larda vukubulan hâdiselerin önünü almak için, mag yapılan sahalarda telörgü terti - batı alınmasını emretmiştir. 'Telörgü tertibatı yapılmıyan sahalarda seyircisiz olarak maçlara devam edilmesi ta- karrür etmiştir. 7 Di oluyordu. Hosablı, ihtiyatlı konuşmağa gayret ettiği Deli idi: — Ayşenin boksör Kenanla evlenrıesi bü. |tün arkadaşlarını hayrete düşürdü: dedi, 0- liyorduk! Eissime hâkim olmağa çalıştım: — Görülüyor ki tahmininizde aldanmışsı- mız, Bir şeyler söylemeğe hazırladığım halde yulkunarak sustum. Bu bahiste devam et. mek benim için pek güç olacaktı, O, bir kere bu meseleye temas ettikten sonra artık gittikçe zalimleşen bir irade İle İsözün arkasını bırakmadı: — Sahi, Ayşe İle sevişmiyor mu idiniz? Vaktile evime gelip giden. giyaretimde bu. maa aaa munla aranızda kuvvetli bir aşk bulunduğu. | İnu sanıyorduk ve yakında izdivacının bek. «Son Posta» nm tarihi tefrikası: 36 Sokakta sı Nihayet parası bitmiş, kendisini meyha. neden yakapaça attırmış, sallana sallana, düşe kalka helvacı dükkânmin önüne kadar İ gelerek, dükkânın önünde bir kere daha düşmüş ve tekrar sızmışlı, Hattâ mahallenin kopilleri gelip ceblerini boşaltmışlar, cebleri. ne yoklan topladıkları hayvan pislikleri dol. durmuşlardı. Mihrimuh camisinin imamı önünden lânet İederek geçmişti. Bir aralık o civar halkı, kal. dırıp sur dışına birakmağı düşünmüşlerdi. j Nihayet bir iki hayır sabibi çıkmış: «Bırakın zavallıyı canım... Şuracıkta sızmış, kimseye zararı yok...» diyerek Hımhım Halili himaye etmişlerdi. | Sabahtan başlamak şartile bir ayyaş rolü. nü muvaffakiyetle oynayan Hunhım Halji, Yandım Alinin dükkânı önünde saatlerce kaldı. Hattâ öyle kl, bir aralık kendisine Yandım Ali bile acadı. İçinden «sadamcağın bu gece dükküna alıp yatırsam sanki ne 0- Tar!» diye bir şey bile esip geçti, Edirnekm eşrafından biri, yatsı namazından dönerken, dükkânının kepenklerini kapamak üzere 0. lan helvacıya: eAli oğlum. seval Bu &- damcağızı gece dışarıda bırakma... Çekip a- ver dükkânın bir köşesine... Yoksa sabaha kadar bir don ile bırakırlar zavallıyız diye yalvardı. Yandım Al: - Benim de aklımdan geçiyordu ağa haz- retleri... Diyerek Hımtumı kolluklarının kepengi vuruldu. Midilli, Sultanmehmedii ve Tesbihet gel mişti, Dükkânın içi karanlıktı, Himhum hor- Tayordu. Gelenlerin hiç birisi, Yandım Ali nin dükkânında uyuyan bir adami gora nsanlar değildi, Bir aralık Midili; Ağa, mum nerede dükkünda?. Diye sordu. Yandım Ali; Işık istemez MAT... Dedi, Dürt serseri gece yarılarına kadar uyuma. Hımhum dn uyumamıştı. Yandım Alinin işimi fevkalâde kolay. İd yık yaktırımaması, Taştırmaştı. İ Sabahleyin kat! olarak şunları öğrenmiş bulunuy “ Edirnekapıdaki helvacı, Yandım Al deni. len İstanbulun en tehlikeli bir serserisidir. Yandım AYI, babkçı güzeli Ahmedin düşü. rüldüğü ul batakhanenin beli başlı haydudlarındandır, İ Bu batakhanede yalnız balıkçı güzeli Msırçarşılı Hacı Osman değil, daha birçok kimseler vardır, en son da, akşama, meşhur i mirasyodi Küçükefendi Çekmecedeki çifti- İğinden deniz yoltle kaçırılacaktır. Bu kadar maldmattan sonra Yandım Aliyi yakalatmak ve onn batekhanenin yerini söy- letmek, Hüsam Rels için artık işden bile sn. İyümandı. Pakat, böyle bir hüreket balıkçı İ güzelinin hayatına da malolabilirdi, Hımhım, bu tehlikeli adamlarla gizli bir mücadeleye giriştimişken, çok ihtiyatlı davranmanın mu. vaffekiyet için yegüne yol olduğunu kabul İ edenlerdi. Hımhum işittiklerini ve gördüklerini Hü. sam Relse birer birer anlatlı, Hüsam Rets: Vay kâfir kahpe oğlu... Dedi, Hızsından dişlerini gıcırdatarak* Yazan: Refik Ahmed Sevengil dayanmış, ' yavaş yavaş ayni dereceye yaklaşan bir kuv-/zn Petrovna Polinova benden şimdi intikam > y da gü. vetle beni sariyor ve Ayşeyi düşünmeme mâ.| alıyordu; sesim boğazımda düğümlenerek | fakat bunu size söyler cevab verdim; — Vaktile onu sevmiştim. Gene ayni fena ruhla, hırpalayan, zulme- den halile devam etti; — Ve galiba o da bu hlssinize inanmamıştı? ir zaman kazşılıklı sustuk. Kendimi kü. çüilmüş, ezilmiş gibi hissediyordum. Lizann beni böyle #müşkül bir mevki: sokmaktan derin bir zevk duyduğu görülüyord rinde neş'eli bir parıltı vardı, O gözler ki di- sndan ceylâna benziyor, o kadar sevi cana yakın, hemen uzanıp öpülmeği bekli. yen bir hali var; fakat gene ayn! saniyede | hiasediyorsunuz kl bu gözlerin içinden bir İparan bakışları uzanıyor, insana yaklaşmak in asla cesaret vermiyor. Soryet vapurunun şu bir türlü tükenmek altından ! tutup içeriye çekti ve çok geçmedi, dükkânın | | ve Yazan: Reşad Ekrem zan sarhoş — Eibet ben de seni yakarım bir gün Yan dun AHI Diye ilâve etti KIRIMLI HACI ATAULLAN Kırımlı Hacı Ataullah, Eyübde, Bahariye deki yalısının denize bakan bir odasında, pencere önündeki bir sedirde ba k olurmuş, ikindi kahvaltısı mi gi İstanbulda Kürkcüler kâhyası olan Hacı | Ataullah ufaktefek, tostoparink bir adamdı. Gövdesine nisbetle çok iri görünen kafası Moğol ırkının bütün hususiyetlerini taşımak. ta idi. Üst dudağından çenesinin iki yanla. Irma doğru akan seyrek, ince, kara biyıkları, küseç bir sakala karışmıştı. Kollarını sıvamış, tombul ellerinden hiç umulmıyan bir meharet ile kızarmış bir ta- vuğu didikliyor, arada sırada yağlanan par- maklarını iştiha ile yalıyordu. Kürkcüler kâhyası, ikindi üzeri nafakası olan bir tavuğu beniz bir iskelet haline ge. tirip bırakınış, üstüne de bir tas hoşaf Iç- mişti ki, odaya bir uşak girdi. Hacı Ataullaj: — Tiz leğen ibrik... Dedi. Fakat uşak, efendisinin gözlerine mühim bir şey söylemek için gelmiş gibi ba. kıyordu. Hacı — Bre Mistik ne ver?... Diye sordu. Uşak efendisinin yamına kadaz ilerliyerek eteğini öptü: — Sultanım. bir senci ağa gelmiş, #izi gör. — Bre kim imiş o ağa? Uşak etrafına bakındı, sonra korka korka: — Pembe yaşmaklı... Diye kekeledi ve söeünü ta: Hacı Ataullah yerinden firi Uşak Mıstık odadan firl | Kürkçüler kâhyası da odanın içinde dönmeğe başlamıştı... İeğen ibriği unutmuş, yağlı ellerini bir peşkire alliy | daki ta Ibuklu enti miş, J y kıymetli yüzükleri ile parmaklarını donatmağa başla. mıştı. — Bre pembe yaşmaklımdan Hacıahu gözlüden haber... Bre dad Bim gül yüzük aşk yaresine joldu Sedirin üstündeki güm de kaldırıp kapı arkasını tan sonra, Hacı Ataullah koşup yerine otur- du, bir kolunu yastığa dayayarak azametli bir tavır aldı. Çok geçmeden & kapısı açılarak içeriye uzun boylu ve kuru bir genel girdi, Kapıdan etek öpmeğe doğru gelirken üç yerde durup durup se'âm verdi. Sonra İ Kürkçünün eteğini öptü ve el pençe durdu. | Kürkçüler kâhyası bu duruşun manasını an- İlamakta gecikmedi Mıstık suşağa: — Halvettir!. Dedi. Uşak ta: — Başüstüne sultanım. altı tepsisini bir yere koyduk. od K üzerine, zendi koynundan ök bir atlas kese çıkararal Kürkçüler kâhyasına uzattı; Kamer hatun cariyeniz gönderdi. na, (Arkası var) — niye içinde değişmişti, Yumuşak, atlı bakışlarla beni sararak kolu. | Liza bir okşayan, ma girdi; — Beni sah etmeğe takatım yok, tiyorurs Koridorları dolaşarak biri ma götürünüz, dedi, kahvaltı 'skat bir çay içmek W- imerki yoleu. Merledik. Genç da hissediyor. rli, sebebsiz kahkahalarla larm bulunduğu kısma doğr uzviyetinin &k dum; kesik, gülüyordu. — Mutlaka beni üzmek için yeni bir şey- tanlik düşünüyorsunuz! | Dedim. — Hayır, dedi, aklıma başka bir şey geldi 1 miyim?. Yoksa |&izli tutmam mı Jâzım?. Bir türlü tayin e. | demiyor Son iz lerimin içine bakarak ce ledi — Kocam beni sizden ku — Ah, bu bahse öğle yemeğinde de uzak. tan temas ederek geçtiniz de beni meraklan. in Niçin, Liza Petrovna kocanızs bu his nasıl geldi?. Bunu öğrenmek benim için Jekdden enteresandır. İ Tekrar yürümeğe başladık; merdivenleri İp yemek salonuna girdik. Sofranın bâşina urduğumuz zaman o ehemmiyetli kâye anistınağa, beni dikkatle v İbilmiyen kahvaltılarına davet etmek için e.| ndeki çıngırağı sallayarak dolaşan beysz .İki, vaktlle Ayşo nasıl beni hastalık derece. |lunmaktan zevk alan ve o zamanki alâkası2-İ ceketli, temiz yüzlü küçük garsonun yanımız- sinde meşgul ederek Dlsayı ihmal etmeme) liğimdan Sena halde hiddetlenerek ziyaret.|dan geçişi vaziyetimin güçlüğünü biraz ba. sebeb olmuşsa şimdi de Liranın arkadaşlığı lerinin arkasını kesmiş olduğu anlaşılan Li. süet. şünmemesini, onlarla düşüp kalkmamasını İisterim. ” (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: