10 Kasım 1939 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7

10 Kasım 1939 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 Mintiteşrin SON POSTA Sayfa ? Ebedi Şefin son günleri Nİ aamamamamamanam e NE İlk komayı atlattıktan sonra hastalık etrafı ümide düşüren istihzalarından birini göstermiş, hissedilir bir yüz tutmuştu. Atatürk yatağında idi, Celâl Bayarı kabul edip salâha amman n keler ilacin Pazar günü, sabah gar Şingeli mler alanlar âylardanberi İŞ azabı bir kafasına takıl - dalinda, istifhamın acı bir hakikat Cevabın: buldular, a Gazetelerin birinci sayfalarının Milelika gr çerçeve içinde (işgal eden bir tebliği & Ri b resmi idi. Kiyaseti - a” Üenumi Kâtibliğinden veriliyor, Bu shhi vaziyetini bildırıyordu. dan kadar Ebedi Şefin hastalığı z bildirilmiş değildi. ürk idi milli bir hissi Pintilayiy; du. Atatür dare o kablelvukü, sarsacak bir acının göktan hissetmiş bulunuyor - kün yatta ikameti, vaziyeti £ tmek İçin Savaronanın muhtelif is- İevkalâdelik olduğunu anlamış, e el meydana çıkmadan, et- durgunluk çökmüş Adeta büyük İlk sızıları başlamıştı. sevgili Alasının haya- ve) düşmüştü. Ağızdan ağı takım rivayetler (endişe büsbütün bulandırıyordu. Ga - i n, Şefin Sarayda kabul Ziyaretler bile şüphe ile karşılan - İdi. Hakikatte bu sıralarda Ebedi a alığı hud devresinde idi. Yet 17 Birinciteşrinde guzeteler - trak len resmi tebliğ meçhul bir ı7- lima doğru ilk perdesini ara - Riyaseticümhur Kâtibi U - du, iliğinin tebliğinde şöyle deniliyor - — Reisioümnur Atatürkün duçar ol - karaciğer hastalığı normal sey - ta ederken 16 Birineiteşrin 1938 Mz tesadii? odan Pazar günü bir - a aşağıki ârazı göstermiştir: — Sant (140) dan (22) ye kadar 1 i ; li H ii İİ ; nabiz dakikada (116) teneffüs (22) iyii derecesi (36,5) idi, Kağar et (22) den bu sabah saat (10)a Yukarda ismi geçen âraz kısmen b ve dakikada (104), nabz (20) lerek derecesi (37) olmuştur. Ka la muayene ve müşavere tesbit ve tatbik edilen mü - Baliğ, sonra umumi ahvalde hafif bir Yetiy, £rÜlmekle beraber vaziyet ciddi- Bu Muhafaza etmektedir. nin LİE ile Türk milleti Büyük Şe - di; hastalığından resmen haberdar e - Tl Tebliğin neşri ile beraber mem Wmtmi bir matem havas: esme - i, Ponlamıştı. Halk tebliğleri sabirsizlik- kaliyor ve herkesin yetmek #ıttmalinin korkunç lâvı akı Vaziyet böylece hiç bir esaslı in- üçg, Föstermeden Birinciteşrinin yirmi SA kadar devam etti. İatiyiye te neşredilen resmi tebliğ, A. Tirildağmarlığında mahsüz bir salâh İşaretle, badema rapor meş Ye > iz Si e Küm, görülmediğini bildiriyordu. | Uyan artık yetisir: Haydi Atam haydi kalk!| Onum, elinde gördük Mürriyet, istiklâl, İirat etmek imi KA alana e Gİ vibe eee kalblerimiz yanıyor — İğise O. terketlirdi teessürle melâli, rai Kiye de bü a a Deka İl Al çam pare e rap Da. e Mmüsaid tesir yapmadı. Endişe hâ Soldu pembe yüzleri, bir yıldır gelinlerin van u devam ediyordu. arasi in an Hieranm kalbimiri hasretinle dağlıyor. sarman yazmam laz e Küdlir, iy İyi olması, ayağı kalk» | Dinmez kalbinde acın ben Türküm diyenlerin | Gl a Mak e ga a ec A a ç bu çel evvelden çöken acının tesirile, Ardmdan kadın. erkek, çoluk, gocuk mEladık| eabunun huz al Lİ yl "#Poru bir nevi ümüdsiz teselli adde. Türke senden en asiz armağan Cümhuriyeti| gir kalb ölüp yükselsin Allaha kadar nâşın. a yordu, Ne Kadar haklı imişiz meğer, Diyerek şimdi Atam biz ona bel bağladık Re bi, ,. Vücudüne fhanet eden eiğerm A. Kile Uluç EE Milletin bağrını yakacağını arzulan- bir kahanetle anlamışız. * üdavi ve müşavir tabiblerin hükü - Vermiş oldukları raporlara bir öz hastalığın 938 senesi İkincikâ - başladığını göreceğiz. Pilbakt - Yük Şef, bu sıralarda vücudünün larında bir takım kaşıntılardan et ediyorlardı. Ayni zamanda ara fazla olmamakla beraber, burnu ka» inde umumi bir zâf hisolu- vi TEE! ri yüreğine onu direktifler Ha yata gözlerini yumduğu odadan görünüşler rüldü, Bu sıralarda Atatürk (o Yalovaya'devam etmektedir. Onun bu metin ira - gitmişti. Profesör Doktor Neş'et Ömer. desinden nasibini alamıyan mel'un has - .İle, Nihad Reşad ilk muayeneyi yapmış 'talık hiddetini sanki ciğerden almakta - lar, ve o (kâzibi dılıları üç parmaki'dır. tecavüz eden bir kebed dahamesi) bul - * muşlardı. Bu evvelâları kartciğerin ha-| Burada bir an durarak biraz daha ev- e a Me vd Gel — iii Şet tartılmış, ibre 78 Kilo -. 28 gubatia, Akil Muhtar, Neşet Ö- ei N mer, Hüsamettin Koral, Asım Arar, Ziya « Atatürkün Bursay: ziyaretleri bu $a -İNaki, Büyük Şefi müayene ettikleri za - rihlere rastlar. Bursalılar Büyük Şefi, man, karaciğerdeki fazla şişkinlik naza « baloda uzun urun görmek, huzurun *'rı dikkatlerini celbediyor. Bacaklarında da bulunmak sandetini son defa kazan- gişkinlikten eser yoktu. Burür kanama - mışlardı. Lâkin Bursa dönüşü Şef soğuk sının önüne geçilmişti. Profesör Frankın almış, Ankaraya muvssalat eder etmez iştirekile yapılan bir diğer konsültasyon- bu üşütme on beş gün kadar yatakta da evvelki teşhis kabul edilerek tedaviye kalmasını İntaç etmişti. devam olunuyor. Bu hastalığın nakahat devresini mü -İ Şubat bu vaziyette çıkmıştı. Fakat te- teakib Atatürk İstanbulu ve doğruca S4-! davi çok müsbet etiler rl değil varonayı teşrif buyurmuştu. Bu İstanbu- di, Paristen meşhur profesör Fiessinger la son gelişidir. Atatürkde bariz bir getirtilmişti. Neş'et Ömerle berabes yap renksizlik zafiyet ve halsizlik müşahe »tıkları çok titiz bir muayeneden sonra de edilmektedir. Buna rağmen birer e -İşu teşhisi koydular: nerji kuyusu olan gök renklı gözleri ge-| v iv Ethyli » ne parlak, halsiz vücudü gene ima e A YN kızıl saçlı başı gene dikdir. Ves Şet her) © Bir müddet sonra hastalik, hsin bir zamanki gibi neş'elidir, soğukkanlıdır.| setihza ile salâha yüz tuunuş (o gözüktü. Fani iradesi ebed! hakikatle mücadele Parisli profesör daima Atatürkün tedavi halindedir. Bu hastalığın kendisini seV - ile iyi olacağı kanaatini izhar ediyordu. gili milletinden ayıracak kuvvette oldu-! Dört defa Türkiyeye gelmiş, dördünde una inanmamukıa ve bilhassa kalbinin ge Atatürkü bıraktığından daha iyi bul kuvvetli oluşuna güvenmektedir. Fakat duğunu söylemişti Halbuki — sonradan bu kuvvetli kalb duracak, ve bu kalbin celbedilen doktor (o Bergman bu fikirde sahibi milletin kalbine görülecektir. değildi. O «fen riya kabul etmez! düs - Atatürkün Savaronada geçen günleri, turile hareket ediyor ve kanaatini açık - etrafmı endişeye düşürecek kadar düş -| ça söylüyordu: kündür. Gittikçe zayıflamaktadır. Oru| — Ekselâns rahatsızlığınızın tedavisi milletin elinden alan ölümün, insafsız) talihe bağlıdır. Bütün sıhhi tedbirler a - öncüsü Siroz, vücudünü kemirmekte, fu-| hnsa ve tatbik edilse bile ancak birkaç kat enerjisinden, zekâsından. neş'esin -|ay daha yaşıyabilirsiniz. den hiç bir şey çalamamaktadır. Şef ge- * ne etrafındakilerle memlekete aid işleri) (Ebedi Şef, son defa İstanbula geldik - konuşmakta, akademik münakaşalarına İleri zaman vücudün alt kısımlarında şiş- Yurdumuz Havva ise, babamız Ademdi 0.. Yıkılmış bir ülkeden yeni devlet yarattı, Türk milleti halâsı Onun elinden tattı, (YILDÖNÜMÜ ) Atam; Seni tavafa gelen ulusuna bak. Ne derin hüşü fe menkibeni anıyor ATAM Karanlık çöken Türk ülkesinin sen, Üzerine güneş gibi, bir doğdun. Memleket geriye doğiru giderken, Düşmanla beraber haini koğdun. BUGÜN Buçln, ne bir bayramdır, ne de bir el düğünü Bugün, Türk tarihinin en büyük matem günü Owu, biz aramızdan âşte buçün kaybettik, En büyük rtırabı çene, bugünde çektik, Yıktın tekkeleri, kaldırdın fesi, Sapkayı giydirdin Kastamonndr Mirnettar sana milletin hepsi Vatanı refaha soktum sonunda, İNihavet tabiat kıskandı seni, İ Tarifi imklnsız ateşle yaktın, İOn beş yaşındaki Türk milletini | Büyük bir yeisle öksüz bıraktın. Kurduğum temeller sağlamdır Atam, O, bir nurdu ufukta parlayan güneş gibi, En karan ık günlerde parladı ateş gibi. O, bir bastı terihle, yanan kıvılcım gibi. Askerlikte bir şimsek, harbde yıldırım gibi. 0, bir engin denisdi bem sakin, hem dalgalı, Bazan başı durgundu, bayan da fırtınalı O, bir göktü semada biri bağrına basan, Ay yıldıria dünyaya fazilet şeref saşan, Okuyucular diyorlar ki kinlikler hasl olmağa (karında asidler toplanmağa başlamıştı. Muayene netice- sinde Neş'et Ömerle Nihad Reşad hasta- ığın siroz başlangıcı olduğunu kabul e- derek kat'i teşhisi koydular. Hastalık seyrini normal olarak takib ederken birdenbire hummalı ve ciddi bir İdevreye girdi. Profesör Fissenger iki de- fa çağırıldı, bunu takiben Bergman ve Epinger celbedildiler. Bütün çalışmalara irağmen hastalığın müthiş tahribatının önüne geçilemiyordu. Son devrede ka - şeksi denilen zâflık hali başgöstermişti. ilik komayı atlattıktan sonra hastalık ge- ne etrafı ümide düşüren iztihzalarından birini göstermiş, hissedilir bir salâha yüz İtutmuştu. Bu sıralarda Atatürk Celâl Ba yarı kabul edip direktifler (o vetiyordu. Hasta yatağında bile millet ve mem - İleket işlerinden bir an fariğ olmıyan Bü- İyik Önder, yatağı içinde kendisine ve - rilen izahatı dinliyor, direktifler ve - riyor, ikaz, irşad ediyor, hastalığını, he- yatını değil, milletini düşünüyordu. İki arzusu vardı: Ankaraya dönebil - mek, büyük resmi geçidde £ bulunmak, iMeelisin açılışında nutkunu (söylemek. Bunu o derece arzu ediyor ve ısrarla is- tyordu ki, hastalık tekrar normal sey - rine döndüğü zamanlar bu isteği yerine getirmek için hazırlıklara bile girisildi. Ankaraya dünebileceğ! ümidi onu bir ço- cuk gibi sevindirmişti. Jisde nutkum söylemeliyim! diyordu. Pakat hastalığın şiddetlenmesi bu son arzularının yapılmasına mani teşkil et - İsi. Komalar birbirini takib etiheğe baş - Tamıştı. * Operatör M. Kemal bu devreleri şöy- le anlatıyor: Atatürk, hastalığı ilerlediği gün - Yürüyeceğiz biz çizdiğin yolda Sana imanımız duy, tamdır Atam Yattığın kabirden bir ker doğrulda, Necati Aydınel ATAM İstikhali her faniden daha iyi gören mavi gözlerin hayata kapanalı bir yil oldu. Mile- #ine bıraktığın en büyük miras senin kahir radendir Ru irade bütün insanlık tarihi boyunca Türk kudretinin sembetü olarak kalülerde ebediyen yaşayacaktır. Ari» rubun müsterih olsun, seni milletinin elinden ölüm de alamadı. Manevi varlığın her an milletinin kalbindedir. Ru vatam tep. Faldarının üstünde fani hayatları sürüp gidecek bütün nasliler adım sonsuz saygıyla anacaklardır. Başka fanilerin © varlıklarına kara bir gölge çeken ölüm seni ebedileştirdi. Türk miletinin Ebedi Şefi yaptı. Sen milletine sonsuz bir saadet yolu açtın. Mitletin gene senin Ebedi idaren altında bu enadet yolunda yürüyor. Türk milletini se » nin yolundan bir lâbra olsun çevirmek iste- yemler miras bıraktığın kahraman iradenin bütüm millete bir anda granltleştiğini göre- eeklerdir. Sen inkcâbımızm Ebedi Kalıramanı, Türk millelinm Ebedi Şefisin. Aziz ruhun müste - rih olsun Ankara: Osman Samim Çetin — Resmi geçidde bulunmalıyım, Mec| N e lerde bir ikinci kriz o daha geçirdi. Pek kısa süren bu kriz esnasında da bir ta » kım gayri tabil nareketler görüldü. Me - selâ sseti soruyor, 26 iyordu | — Yedi Cevabını alınca; — Ben size sasti soruyorum! Şaat İkaç? diye bağırıyordu. Derken hararet derecesini öğrenmek istiyor; — 31! diyorlar, Ona da canı sıkılıyor! — Güpegindüz insanın 37 derece ate- ş olur mu? diyordu. Bu ikinci krizde kendisine gene semm zerkettik. Ertesi sabah kendisine (geldi, Bu aefer de: — Ben dün gece ne oldum? Diye sordu ve ilâve etti: — Ben asıl dün gece hasta idim. Ade tâ değişmiş başka bir adam olmuştum. * Ata, bu kamayı takib eden günlerde büsbütün erimeğe başlamıştı. Saatten sa ate çöküyordu. Bir yandan da karnındas ki su çoğaldıkça çoğalıyordu. Bu su Şafe sıkıntı veriyordu, Bir öğle üzeri dayana- mayarak, suyun alınmasını emretti, He - kimler, evvelce suyu iki defa aldığı İçin, M. Kemalin bu ameliyeyi yapmasını i$ « tiyorlar, M. Kemal bulunmadığından er- tesi güne bırakmak kararını veriyorlar. Fakat Şef çok muztaribdir. İnliyereki — Çabuk olun, çok iztirab çekiyorum! Bir an evvel alınız şu suyu! Demesi üzerine, Mehmed Kâmil üçün- cü defa suyu almak mecburiyetinde ka - hyor. Bundan evvel iki defa daha su a « lınmıştı. Bu seferki evvelkiler gibi 10,5 kilo değil 8,5 kiloydu. Suyun alındığı çü nün ertesinde Atatürk son koma devre » sine dahil oluyor. Artık tamamile kendisini kaybetmiş olarek. çetin bir ıztırabın alevleri ara - smda kruranıyor, bazan ihtilâçlarla yata- ğında sıçramakta, hançeresinden kesik hırıltılar çıkarmaktadır. Mütemadiyen iki kelime telâffuz edi » yor: — Aman Yarabbi, aman Yarabbi!, Yüzü gittikçe siyahlaşıyor. Artık Bü - yük Şeften hiç bir ümid yoktur. Akşam olmuştur, güneş batacaktır. Tabiat ezeli hükmünü yerine getirecek, bir milletin kalbi sızlayacaktır. a 10 İkinciteşrin.. Aziz Ata, yatağındadır. e Vücüdü biz çocuk vücudünden farksız.. gözleri ka « palı,, göğsü mütemadiyen İnip çıkıyor. Saat 9 u beş geçiyor. Bu dakikada bir milletin kalbi dura « caktır. Atatürk gözlerini son defa hayata ag muştur, Böşını bir sağa bir sola çeviriyor. Bir devir kapanmış, ferdi bir iztirab yerini milli bir meteme bırakmıştır. Fa- ni Atatürk, Ebedi Atatürke münkalib ok muştur. Doktor Mehshed Kâmil, beyaz bir tük bendi Muazzez Ölünün çenesini bağlı - yor. Ölüm derhal Celâl Bayara haber veris liyor. Bu hastalığın ve bu kayıbın acıse nı herkesten fazla hissedip, yanan Celâl Bayar, yanaklarından göz yaşları süzü - lerek, odaya giriyor. Aziz Şefinin önün- de huşüla diz çökerek elini öpüyor. Burada Celâl Bayorın şâhsinda bir millet vardır. Diz çöken Türkiyedir. Bu Büyük İnsanın minnetle elini öpen bi « ziz. * Onun kaybı için neler söyliyemeyiz ve ne söyliyebiliriz ki, 18 milvon bir çift göz halinde onun için ağladı. 18 milyon tek kalb helinde yandı. Yalnız 18 milyon mu? Bütün dünya ona göz yaşı döktü. Kaybından mütees - sir oldu. Bugün yüreklerimiz onun acı - sile yaniyor. yanacak dâ Ben, büyük matem önünde duydu - kum iztirabı Ve matemin azametini Mite ham Cemalin iki mısrada hülâsa edi - yorum: Ne iwivöksün ki, huzurunda çocuktur matem On sekiz miyon adam tek kişidir ağlarken. Nusret Safa Coşkun

Bu sayıdan diğer sayfalar: