25 Ocak 1940 Tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2

25 Ocak 1940 tarihli Son Posta Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SON POSTA İkincikânun 25 Hergün Almanyanın dördüncü Düşmanı Ekrem Uşaklıgil Mman devlet reisine Yahudi düş- manlığı hissinin evvelâ küçük bir tohum halinde, bir gatete idarehane- #ine, bir de amele cemiyeli merkezine yaptığı ziyaret esnasında gelmiş olduğü- nu söylefler. Gazeteyi kirac eden serma- ye Yahudidir, cemiyetin başında da Mu- sanın uzak torunları vardır ve hâdise Her Hitlerin gençlik senelerinde Viyanada ce- reyan etmiştir. Yahudi düşmanlığı Her Hitlerin kalbi-| ne harbden evvel Viyana sokaklarında girdi, fakat genişlemesi eski harbin mü- tareke yıllarına tesadüf eder. Sahne bu defa Viyana yerine Münih sokağıdır. Düşmankk artık kin şekline İmiş, kin de din b: Imıştır, Niçin, neden? Hitler ilk Yahudi düşmanlığını Avus-' turyada yüksek idaren Yahudi eline geçmiş olduğunu gördüğü zaman hisset- miş olduğunu söyler, eski harbde mağlü- biyetin mühim bir âmilini de Yahudi de- fetizminde bulduğunu iddia eder. Hitle- rin muarızlarına göre 'sr Yahudi düş - manlığı sadece halk kütlelerini yürütmek için bir vesile olarak kullanılmıştır. Ta- rih belki her iki iddiayı da muhtelif nis- betlerde haklı bulacaktır. Ayni zamanda ve bu defa da muhakkak olarak, Alman- yada Yahudi unsuruna karşı kulları'mış olan siyaseti de Almanya aleyhinde he - men her yerde uyanmış olan antipatinin bir kaynağı şeklinde görecektir. Almanya bugün resmen yalnız üç dev- Jetle harb halinde bulunuyor. Hakikatte «Süleymanın mührünü> taşıyan görün- mez bayrak düşmanların dördün. cüsüdür. Hiç değike Iktıssd, ma- liye, para bakımından diğer üç düşmandan zayıf değildir. Almanyanın bu hakikati görmemiş olmasına imkân ta- savvur edilemez. Bununla beraber arka- sı bir türlü gelmiyen gaf silsilesinden biri olarak hareket yolunda sarsılmadın devam etmektedir. * Almanyadan bir dostum geldi. Din ba- kımından Yahudi, fakat his ve tebiiyet bakımından Türktür. Bu sayede de Al - manyada serbestçe dolaşıp işlerini gör - müş, birçok şeyi işitip dinlemiştir. — Almanya Yahudiler için bir cehen- nemdir, diye başladı. Geçen sene birçok kahvelerle ve lokantaların kapılarına; «Bürâya köpek ve Yahudi giremez» #baresini taşıyan afişler yapıştırmışlardı. Bugün geçen seneyi arıyan Yahudi çok -| tur. Yahudi yiyecek ve giyecek vesikası alamaz, alsa kullânamaz, iş yapıp para kazanamaz, mutlak bir sefalet içindedir. Üstelik yavaş yavaş tehcirde başlamıştır. Bügün bir şehirde, yarın ötekinde kafile kafile topluyorlar, Lehistanın harab bir! kısmına götürüyorlar, orada iskân edi- RMesimli Makale: E İhtiyatsız cesaret kıymet değildir & (Garih hir esrar tekkesi Eski harbde Avrupa ordulurından birinin kumandanı ka- rargâhında harb plânını tetkik ediyordu. Telefon çaldı, cep- henin yarıldığını, düşmanın süratle ğerlemeye başladığını haber veriyorlardı, kumandan hemen ileri hatta koştu ve ileri hatta öldü. Fakat giderken harb plânını masa üzerinde unutmuştu, bu plânı bilâhare düşman buldu, müstakbel ha- Cesaret başlı başına bir haslettir, çok büyük bir kıymeti haizdir, #akat bu haslet insanların bir çoğunda bulunur, haddi zatında haiz olduğu büyük kıymeti gösterebilmesi, işe yârayabilmesi için diğer esaslı hasletlerle müterafık olarak inkişaf etmiş olması şarttır. Diğer hasletlerin başında ise şünce, mantık, ibtiyat, hesab gelir, gayeyi temin etmiyen cesaretin doğrudan doğruya ameli bir netice vermiyeceğini reketini tanzimde ondan istifade etti. unutma yınız. SOZ ARASINDA Amerikanın büyük Bir siyasisinin Garib ölümü Geçenlerde evi. gg nuz. 25 sene gibi uzun bir müddet Ame- rikanın tecrid siyaseti takib etmesinde en büyük rolü oynıyan âyan azası Bora- h'a «Amerikanın bekçi köpeği», «fdaho e- yaletinin aslanı, «Hiç kimse ile geçine- miyen adam» gibi ünvanlar verilmişti. Borah banyo odasında üyerine bastığı halının bir parça kayması üzerine yere yuvarlanma neticesi menenjit olmuş, de- rin bir komaya dalmış, bir daha da göz- lerini açamamıştır. Ri pogmda, ikincisini hakikat olarak kabul etsek dahi binlerce kişiden mürekkeb Yahudi kafilelerinin nasıl nakledildik- lerini ve orada nasıl yaşıyacaklarını dü - şünmemek mümkün değildir, her muhe- yorlar, fakat nasıl, neyle yaşıyacaklar? Hepsini birden bekliyen mutlak bir ölüm- dür. Yalnız bir garabete işsret edeyim: Mühendis, teknisyen, profesör, doktor, bülâsa kıymetleri tanınmış ilim adamları umumi kayıddan hariçtirler. Bunlara bi- rer rozet dağıtılıyor, üzeride a'msnca «vatana faydalı Yahudi» ibaresinin ilk harfleri yazılıdır. Bu rozeti alıp yakasına | takan artık serbesttir, her Almanm haiz olduğu hukuktan istifade edebilir, İkinci ve daha böyük gırabete de işa- ret edeyim: Hizmete çağırılan Yahudi gidiyor, hem de memnuniyetle giderek m galışıyor.» * Fransiz ve Cezayir Yahudileri meşhur banker «Roçilde in başkanlığı altında! Pariste bir toplantı yaptılar, Berline gi dip gelmiş olan dostumun anlattığı teh - cir hareketinin tafsilânm bu Yahnğ kongresinin zabıtlarında okuğum, An Yadım ki: Polonyada Lüblin değil, ayni zamanda Avusturya ve Çeköz- Jokavya yahudileri için debiriskân yn. takası olarak tahsis edilmiştir. Pariste toplanan Yahudi kongresi bu mıntakayı: — «Dizanteri ile hümmanın hüküm şördüğü bataklık bir yer, cümlesile tav. sif ediyor, buna mukabil Fransanın Bu- rope nouvelis yoccmiuasında, Yahudi da- yazı'mış bir yazıda ayni mın- yası leh için: taka İS ol değil, Po'onyanın en zen - di toprağıdır, cümlesini okuyorum. X üğiside inanmalı? Birinci hükmü pro- emnunıyetle| bir şekilde ve en yakın bir istikbalde cir sırtında veya vagonun rafında ancak 50 kiloluk eşya götürebilir, cebinde bu - İundurabileceği paranın azami haddi ise 300 marktan ibarettir. Şimdiki halde yal- nız Viyana Yahudileri nak'edilmiştir, ilkbabarda sira Frankfurt, Berlin, Ham-| burg Yahudilerine gelecektir. Pariste toplanan Yahudi kongresi top- Jantısına nhayet verirken: — «Allahtan niyaz edelim ki, ırkın - zın çekmekte olduğu ıztırabların sonu yakın olsun» demiştir, Yahudi meselesi- nin insanlık duyguları ile muhtelif mem- İeketlerin mil menfaatlerine en uygun halleditmesini temenni etmemek müm - kün değildir. Bu arada iki noktaya işa - sini kurtaramayıp öldüğünü biliyorsu- e Hergün bir fıkra Bağırmak yasak olunca Padişahlardan birinin bir şömer oğlanı varmış. Padişah cam isteyince ona bir şamar indirirmiş. Şamar oğ- Tani gündln birinde ölmüş. Yerine baş- ka birini bulmaşlar. Şamar oğlanına vazifesini öğretmişler: — Padişah aklına esinde sana şe mar vuracaktır. Fakat sakm (sesini i çıkarayım deme! i Şamar oğlamna padişah ilk şamarı | indirmiş, sesini çıkormamış. İkinci şa marda da gene dişini sıkmış, bağır- mamış. Üçüncü şamar canımı çok yak- maş, bağıracak olmuş, fakat boğurma- sı da yasak. Hemen aklına bir kurnaz- hık gelmiş: — Padişahım çok yaşa! Diye avazı çıktığı kadar bağırmış. ge a Kontrol altında bu'undurulan malem Almanyada matem elbisesi giymek key fiyeti © kontrol altına alınmıştır. Gelişi güzel herkesin matem elbisesi giymemesini temin için matem elbisesi kullanmak ymecburiyetinde bulunanlar hükümete müracaat ederek matemzede olduklarını vesikalarla isbat eyliyecek - lerdir. e e — e — —— larını bulabilecek derecede kendisine bağ liyabilmiş olan İngütereye, Öte taraftan da her Yahudide bir vatan haini bulan Almanyaya bakınız, farkı görürsünüz. Fakat ne olursü olsun muhakkak ki, Almanyanın Yahudi unsuru aleyhinde ta- kib ettiği şiddet siyaseti kendi hesâbına büyük bir gaf olmuş, bu unsurun bütün dünyada yayılmış, her yerde yüksek yep lere yerleşmiş bulunması neticesinde ret edelim: Alman devlet reisinin Yahudi düşman- rişmenin şimdi sırası değildir, fakat bu *İsebebler kismen, yahud tamsmen doğru ©©-İ dahi olsa nihayet Almanyanın bocerik -|manlarının dördüncüsü ilk üçünden zâ - sizliğine veya talihsizliğine delâlet eder. ırktan en mümtaz devlet ve maliye adam- dünyanın her tarafında göze görünür ve- ya görünmez düşmanlık kaynakları vü « “İhği için bulduğu sebeblerin tahliline gi-)cude getirmiştir. İlk sözümü tekrar ede yim: Almanya üç milletle çarpışmıyor, düş- vıf değildir ve Yahüdi siyasetinin şekli olarak kalacaktır. Ekrem Uşaklıgil İngiliz askerlerinin Çizmelerini boyayan Kadınlar İngiliz kızlarının rinden biri de, İn- güliz askerlerinin çizmelerini boya- maktır. İşte sulh zamanında gayet yüksek ve aristok- rat bir ailenin pek nazlı büyütülmüş di omuzuna vurdu- götürmektedir. Umumi Harbde bu vazifeyi ordu- daki hizmetleri i- Taya memur edilen bir takım askerler yaparlardı, Kadının harbde de çalışkan bir unsur olabileceğini düşünen bugünkü hükümetler meyarında İngiltere de eski harblerde erkeklerin yaptığı birçok hâ- fi$, fakat «adam tutucu» vazifeleri kadın- lara vermiş bu'unuyor. Beklenmiyen bir servet Anlatacağımız vak'a tam manasile bir peri masalını andırmaktadır. Bundan birkaç hafta evvel, Yugoslav- yada «Pojarevats» şehrinde bir köylü kır- da giderken yolu üzerinde, donmak üzere bulunan yarı ölü bir ibtiyar kadına rasi- İgelmiş, kaldırıp evine götürmüş, misafir etmiş, Fakat kadın bütün ihtimamlara Tağmen ertesi gün vefat etmiş. Vefatın - dan evvel, giymekte olduğu partal elbi - iseleri miras olarak köylüye bırakmış. İKöylü elbiseleri evirmiş, çevirmiş, ceb - lerden birinde Amerikadan gelme bir ih- bârname çıkmış. Bu kâğıd kadının Ame- rikada vefat eden teyzezadesinin vasi - yetnamesi imiş. Vasiyetnameyi mahke - meye ibraz eden köylü, ihtiyar kadının başkaca hiç bir tanıdığı, varisi bulunma- -İBin taraftan Yahudi ırkını, tarihinde bu| Almanyanın en büyük hatslarından biri masına binaen binlerce Birayı almağı hak İ etmiş, İSTER İN söylüyor, şikâyet ediyordu. hatırladım: Sabahleyin büyük bir mağazaya uğramıştım, sahibi doğ- rudan doğruya mübrem ve basit #btiyaçlara tekabül etmi- yen maddeler üzerinde satışın hemen tamamen durduğunu Fransız gazetelerinde yeni okumuş olduğum bir fıkrayı — «Lüks eşya bizim başlıca servet kaynağımızı teşkil eder, AN, İSTER Yük etmeli, sonra da yorlardı. Pransız meslekta; eden bizim mağaza işçimizi yaşatmak için bu lüks eşyayı evvelâ kendimiz istih- rının ne gibi bir akvbet hazırladığı kesenin ağzını açtırmanın mümkün İSTER İNAN, iSTER INANMA! İNANMA! dış memlekete satmaya çalışmalıyız» di- şlarımızın da, müşterisizlikten şikâyet sahiblerinin de hakları vardır, fakat ya- bilinmezken kuru sözle olabileceğine: bir kızı olan bu/# «kadın asker» şim- | meydana çıkarıldı İstanbul zabıtası dün çok muvaffaki- yetli.bir baskın neticesinde bir esrar tekkesini meydana çıkarmıştır. Sabıkalı esrar kaçakçılarından Köra- kaş Ahmedin Tophanede Boğazkesende Cami sökağında 13 sayılı ve üç Katlı evi hir &srat tekkesi halinde işlettiği Emni- yet Müdürlüğünce tesbit edilmiştir. Fakat, yapılan bütün takib ve faras- sudlara rağmen geceleri bu eve gelen es- rarkeşlerin nasıl ve ne tarzda toplandık- ları bir türlü arlaşılamamıştır. Baskınm muvaffakiyetle yapılabilme. si için birçok tedbirlere baş vuran zabıta, (nihayet büyük bir itlatye merdiveni sâ- yesinde esrarkeşlerin toplu bir halde nar- “gile âlemi yaptıkları odayı tesbit etmiş» tir, Evvelki gece geç vakit bü merdivenle evin damına çıkan memurlar bıcadan İinmek suretile eve girmişler ve esrarkeş- lerin bulunduğu odanm kapısını bir an- da açmışlardır. Fakat bu eshada garib ve cidden esrarengiz bir hâdise olmuş, esrarkeşlerin toplu bir halde oturup nars gile içtikleri odanın döşemesi birdenbire harekete gelerek açı'mış ve esrarkeşler ortadan bir anda kaybolmuşlardır. Her türlü ihtimalleri hesablıyan me- murlar derhal evin etrafını sarmışlar, bu tertibat sayesinde mahzene inmek imkâ- rını bulan kurnaz esrarkeşleri mahzeli penceresinden sokağa çıkarlarken yaka- Tamışlaşdır. Evde yapılan sıkı bir araştırma sonun- İda bahçede gübre yığın'an arasına sak- lanmış mühim miktarda esrar, nargile ve İiçmeğe mahsus kabaklar bulunarak müs sadere edilmiştir. Ahmed, İhsan, Adil ve Temel adların» daki esrarkeşlerle, evini esrar tekkesi ha- line getiren Ahmed, dün Asliye $ inci ce- ordudaki vazifelç.) Za mahkemesine teslim edilmişlerdir. Kan verme enstitüsü açılacak Avrupa üniversitelerinde olduğu gibi hrimizde de Üniversite Tib Fakültesine bağlı olarak bir kan verme enstitüsü kus rulması için alâkadarlarca tetkikler yö- Bu bir asker çiz- pılmaktadır. mesini boyamaya) (Bu hususta Maarif ve Sıhhat Vekâlet- leri arasında temaslar olmaktadır. Kan verme enstitüsü kurulduktan sonra lüzü- munda kan verecek kimselerin kanları tahlil olunarak, adresleri tesbit edilecek ve süratle müdahalesi fesb eden tıbbi hâ- diselerde kendi'erinden İstifade oluna caktır. Hastalara kanımı verecek kimsele- re de muayyen bir ücret verilecektir. Bir film münakaşası neticesinde bir adam yaralandı Evvelki gece Yüksekkaldırımda bir hiç yüzünden bir genç arkadaşım biçake la ağır suretic yaralamıştır. Beşiktaşta oturan Halil adında bir genç arkadaşi Yusufla evvelki gece Yüksekkaldırım si nemasına gitmişler ve bir film seyretmiş” lerdir. Dönüşte seyrettikleri film hakkında iki arkadaş arasında şiddetli bir müng“ kaşa baş göstermiş ve bir müddet sonra da iş dövüş halini almıştır. Bu sırada He» lil bıçağını çekerek Yusufun okasığınâ saplamıştır. : Kanlar içinde yere yıkılan Yusuf, sı” hi imdad otomobilile Beyoğlu hastane” sine kaldırılmış, suçlu Halil hâdise me haline gelen zabıta memurları tarafı» dan yakalanmıştır. TAKVİM .. 7 b

Bu sayıdan diğer sayfalar: